https://www.youtube.com/watch?v=
Gelde yorum yap...Bu sahneye
'Kaderin sadece seçtiğin yolun üzerindedir..Ondan kaçmaya çalışsanda,Genede gider o Yolu seçersin !!!
Ünlü yönetmen Eisenstein'in meşhur filmindeki,bebek arabasının merdivenlerden yürüyüp gittiği daha önce de bir yerlerde gördüğüm ve bende iz bırakan bir sahnesi.Odessa merdivenleri sahnesi olarak anılıyor.Kurgu üzerine okuduğum bir kaynakta bahsediliyor ve izlenmesi öneriliyordu.Amma burada anlatılmak istenen nedir?Daha doğrusu filmin anafikri nedir bilmiyorum?Bu sahnenin özelliği nedir şahsen çözebilmiş değilim.İlgimi çektiği için iki kelime karalama ihtiyacı duyduğumu belirtiyor meydanı ustalarıma bırakıyorum.
Filmin çekildiği yer, dönem ve koşulları incelemeden bu sahneyi anlamak mümkün değil. Eisenstein, Kuleshov okulundan gelme bir yönetmen ve o dönemin doğasına uygun olarak kurgu teknikleri kafayı bozmuş bir insan. O dönem Sovyet sineması incelenirse, neredeyse tamamı Marksist film teorisi üzerine kurulu propoganda filmleridir ki Potemkin Zırhlısı da bu ekolün en ünlülerinden.
Filmde bizi ilgilendiren kısım ise, propaganda filmi olmasının yanında, Eisenstein'ın kurgu teorilerini de denediği bir film olmasıdır. Kuleshov efekti gibi teknikler bu sahnede de, filmin genelinde de bolca kullanılmış, paralel kurgu teknikleri denenmiş tüm film boyunca. İzlerken, günümüzde bile, etkilenmemek mümkün değil. Kurgunun önemini gösteren bir film, ki tüm o teorilerin amacı da bunu kanıtlamak zaten.
Yukarıda bahsettiğim bağlamda sahneyi incelersek, çok yüzeysel bir okuma ile kapitalizmin, bilhassa Tsartsi diktasının, vahşetini ve insanlık dışı varlıklarının sergilendiğini görürüz. Bu sahnin hemen biraz öncesinde annenin sırtından vurulan oğluyla beraber askerlerin önüne giderek "oğlum hasta" dedediği ve askerlerin onu vurduğu yine çok etkileyici bir sahne var, o da dehşet bir sahne.
Film açıkcası benim için sıkıcıydı. Kendi adıma iyi bir film diyemem ama çok çok önemli bir film diyebilirim. Kamera arkasıyla ilgilenen herkesin ders niteliğinde izlemesi gerekli. Günümüzde anlamsız gelecek bazı yerler dışında inanılmaz bir kurguya sahip film gerçekten. Kurgu teorisini kavramak adına çok önemli.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Önemi ve büyüklüğü asla törpülenmeyecek, gerçek bir başyapıttır POtemkin. Günümüz sinemasının ulaştığı nokta göz önüne alındığında mutlaka bazı açılardan "eskimiş" gibi görünüyor olabilir. Ama her zaman saygı ve övgüyle anılacak bir sanat eseridir.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
şu an tam adlarını hatırlayamasam da bu filmdeki bu sahneye 60 yıl sonra bile gönderme yapan ya da selam göndren yönetmenler-filmler var.
kimdi ya ?
🙁
Sam ...?
ogni suono diventa realta...
The scene is perhaps the best example of Eisenstein's theory on montage, and many films pay homage to the scene, including Terry Gilliam's Brazil, Francis Ford Coppola's The Godfather, Brian De Palma's The Untouchables, Tibor Takacs' Deathline, Laurel and Hardy's The Music Box, George Lucas's Star Wars Episode III: Revenge of the Sith, Chandrashekhar Narvekar's Hindi film Tezaab and Shukō Murase's anime Ergo Proxy. Several films spoof it, including Woody Allen's Bananas and Love and Death, Zucker, Abrahams, and Zucker's Naked Gun 33⅓: The Final Insult, Soviet-Polish comedy Deja Vu and the Italian comedy Il secondo tragico Fantozzi. Peter Sellers presented an homage to the sequence in his film The Magic Christian; during the "Free money" scene near the end, a line of businessmen descend the bank steps wielding their umbrellas like rifles. They also wore dresses. The late-1990s American historical cartoon Histeria! also references the film in its 27th episode about the Russian Revolution
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
tamam benim hatırladığım Brian De Palma'nın Untouchables'ı.
ama akıllara seza şekilde yönetmeni,önce Sam O'neill, sonra Sam Raimi en son da Sam Peckinpah filmi ise "bana onun kellesini getirin" olarak sabitlemiştim kafamda, itiraf ediyorum.
ne atmasyon ama..
ve
ogni suono diventa realta...
Kurgu alanında ve hatta imgelem için bu film olmazsa olmazların en birincisidir,
1925 yapımı Olmasına ve aradan bu kadar zaman ( 85 yıl cık 🙂 ) geçmesine rağmen
Özelliğini nasıl olurda hala korumaya devam eder , bu da çok enteresan ,
Ama filmdekilerin hemen hepsi gerçekmiş , Çar çok acımasızmış , açlıktan yoksulluktan kitleler halinde ölen insanlar
sarayın önüne çarla görüşmeye gittiklerinde çok korkunç bir katliam yapılmış , 1917 ekim devrimini tetikleyen de bu vahşetten sonra gelişmiş ,
Çarın serveti ta o zaman bile 30 milyar doların üzerindeymiş ( romanovlar )
Hepimiz Farklıyız , Dolayısıyla hepimiz Aynıyız : )