En son ekim ayında BMPCC 4'yı kullanıp her zamanki gibi balonlu naylona sararak süngerli sert çantasının içine koydum. Geçen gün ufak bir çekim yaptım, o da ne! Bütün görüntü yüzlerce benek ile dolu. Anladığım kadarıyla sensörde bir mantarlanma durumu var. Silmeye çalıştık, fayda etmedi.
Yetkili servisi aradım, çözümünün sensör camının değişmesi olduğunu söylediler. Bunun için de kamerayı kendi olanaklarımla İngiltere'ye göndermem gerekiyormuş ve 200 dolar da cam değiştirme maliyeti var. Ama önemli bir sorun da gümrük meselesi. Hem gidişte hem de gelişte sorun yaşama ihtimali fazlasıyla mümkün.
Aliexpress'te satılan ucuz yollu IR cut Glass denilen filtreler var. Bir iki video izledim, kameranın ön tarafından birkaç vida söküp, bir-iki parçayı çıkartarak orijinal camın yerine onu koyuyorlar. Bu cam görüntü kalitesini nasıl etkiliyor bilemiyorum. Yurt dışına gönderme macerasına giremeyeceğim için mecbur bu yöntemi kullanacağım sanırım.
Bu konuda bir bilgisi, önerisi olan var mıdır?
Eğer kendiniz ya da bir tanıdığınız İngiltere'ye gidecekse bilemem ancak kargo/gümrük meselelerine asla güven olmaz. Gidişi olur da gelişi olur mu bilinmez. Söylenmiş gerçi ama ben de tekrar yineleyeyim, bu tarz olaylarda kapsamlı temizlik şart, bir-iki parçanın değişse bile tekrarlayabilir çünkü, kökünden çözmek lazım, yayılmış olabilir. Ben "Hayyam" seçeneğine katılıyorum, muhakkak Türk işi bir çözümü vardır, bu kadar kullanan var Türkiye'de ilk defa sizin başınıza gelmiş olamaz. Tekrar geçmiş olsun.
Hayyam'da bmpcc onarımlarıyla da uğraşan bir yeri söylediler, ulaştım adama. Kameranın içini açmayı önermedi. ABD'ye gidip gelen kendi tanıdıkları (ya da çalıştıkları) elemanlar olduğunu, onların aracılığıyla kamerayı mağazaya ulaştırabileceklerini söyledi. Bu getir götür için en az 200 dolar falan istiyormuş o elemanlar.
Ürünü ABD'den getirtmiştim. Şu an için uygulayacağım yol şu: Bu gece ABD'deki mağaza ile irtibata geçmek. Böyle durumlarda kamera değişiminin yapıldığını söylediler. Bakalım ne diyecekler. Bu olursa, posta riskine girmeden tanıdıklarımın tanıdıkları yoluyla çözmenin yolunu araştıracağız. Baktım olmadı, camı çıkartıp cif ile silerim artık.
İngiltere'ye gidecekse bilemem ancak kargo/gümrük meselelerine asla güven olmaz. Gidişi olur da gelişi olur mu bilinmez.
Daha da beteri var; diyelim kargoyla Blackmagic'in yurtdışındaki servislerinden birine gönderildi. Dönerken kendi kullandığınız ürüne tekrardan gümrük vergisi ödemek zorunda kalırsınız. "Bu zaten benim" derseniz yok dinlemezler. Vergisi alınmış, kullanılmış ürüne tekrar gümrük vergisi ödersiniz. Bu vergi de ürünün gerçek ücreti üstünden mi çıkar üç kuruş mu çıkar yoksa "ooo bu kamera çok paradır" diyen bir gümrükçünün kafasına göre yazdığı yüksek ücret mi çıkar bilinmez. Ama tekrar vergi ödersiniz bu kesin.
Dönerken kendi kullandığınız ürüne tekrardan gümrük vergisi ödemek zorunda kalırsınız.
Bu konu, gümrük mevzuatında "hariçte işleme rejimi" olarak geçiyor. Konuya çok hakim değilim, o yüzden:
https://gumrukrehberi.gov.tr/sayfa/hariçte-işleme-rejimi
Benim bildiğim özetleyebileceğim şekilde, ürünün Türkiye içinde tamir edilemeyeceğini belgeleyerek gümrük müdürlüğüne başvurmanız gerekli. Müdürlük bunu onaylarsa, ürün bu belge ile gider gelir. Tamir ücreti alınmamışsa ve bunu yine belgeleyebiliyorsanız vergi de ödemezsiniz. Değilse tamir ücreti esas alınarak bir vergi çıkarırlar.
@spidervis Bu iyiymiş. Biraz bürokratik işlemlerle uğraşmak zorunda kalacağım ama artık tanıdık ayarlayamazsak en mantıklı seçenek şimdilik bu gözüküyor.
Söylemeye çalıştığım buydu. Bu işin bir yolu vardır ya, kimsenin mi malı bozulmuyor şu ülkede. Biraz bürokratik işlemle uğraşırsınız ama hallolur diye düşünüyorum. Ama işi bilen yardımcı olacak biri olursa gümrükte o daha iyi olur. Çünkü bir yandan da ülkedeki kurumlara duyulan inançsızlığı da anlayabiliyorum.
Gümrük mevzuatını şöyle bir okudum. @spidervis'in dediği gibi tamir için gidince vergiden muaf oluyor. Fakat ürün sıfırıyla değiştirildiğinde "serbest dolaşıma giriş rejimi" hükümleri uygulanıyor. Doğru anladımsa eğer, bu durumda ürün "Serbest dolaşımda" olmadığı için vergisinin ödenmesi gerekiyor. Serbest dolaşımda bulunan eşya statüsü kazanmadan ürünü gümrükten içeriye sokmuyorlar.
Tek anlamadığım nasıl Hayyam'da bu makineyi tamir eden çıkmaz. Türkiye'de popüler ve bilinen bir ürün, kullanan da var; sorunu da Google'a yazınca yabancı sayfalarda çıkıyor, evrensel de bir sorun, muhakkak yurtiçi bir çözümü olmalı gibi düşünüyorum ama bilemedim. Belki diğer dükkanlara da sormak lazım.
Tartışmanın dışında bir konu biraz, ama işte bu yüzden blackmagic’e güvenilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Kimisi sorunsuz bir şekilde yıllarca kullanıyor evet, ama bir şekilde ürünlerinde üstün bir kalite olmadığını görüyorsun ve buna benzer sorunlar çıkıveriyor. Şu sorunun nadiren başa gelebilecek bir şey olduğunu düşünürsün ama aratınca insanların başına geldiğini, forumlarda pek çok entry girildiğini görüyorsun. Eski ürünlerde fixed pattern noise diye bir hadise vardı, böyle çizgi çizgi noise blokları oluşurdu. 30 dakika giden pille kamera çıkarıyorlar mesela. Yani böyle şey mi olur allah aşkına.
Tonla buna benzer şey sayarım. Ucuz etin yahnisi. Tamam devrim yaptılar, onlar sayesinde görmeyi düşünmediğimiz atılımlar gerçekleşti, övelim, ama bu yönünü de görelim. Diğer ürünlerini bilmem ama güvenip herhangi bir kamerasını yıllarca bmpcc kullanmış biri olarak söylüyorum ki satın almam.
Tartışmanın dışında bir konu biraz, ama işte bu yüzden blackmagic’e güvenilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Kimisi sorunsuz bir şekilde yıllarca kullanıyor evet, ama bir şekilde ürünlerinde üstün bir kalite olmadığını görüyorsun ve buna benzer sorunlar çıkıveriyor. Şu sorunun nadiren başa gelebilecek bir şey olduğunu düşünürsün ama aratınca insanların başına geldiğini, forumlarda pek çok entry girildiğini görüyorsun. Eski ürünlerde fixed pattern noise diye bir hadise vardı, böyle çizgi çizgi noise blokları oluşurdu. 30 dakika giden pille kamera çıkarıyorlar mesela. Yani böyle şey mi olur allah aşkına.
Tonla buna benzer şey sayarım. Ucuz etin yahnisi. Tamam devrim yaptılar, onlar sayesinde görmeyi düşünmediğimiz atılımlar gerçekleşti, övelim, ama bu yönünü de görelim. Diğer ürünlerini bilmem ama güvenip herhangi bir kamerasını yıllarca bmpcc kullanmış biri olarak söylüyorum ki satın almam.
Biraz geleneksel bir yorumla söylediklerine şöyle katılacağım, Blackmagic çok genç bir marka/üretici. Henüz çok az kamera ürettiler, ürettikleri kameraların genleri/tarihleri yok. Evet devrim yaptılar (küçük, ekonomik sinema kameraları üretmeye soyundular) ancak altını dolduramadılar, çünkü bu altından henüz kalkamayacakları bir AR-GE yatırımını, ciddi bir olgunlaşma sürecini istiyor. Her sene 2-3 model çıkararak, bundan 10 sene sonra bir yerlere gelebilirler ancak; pat diye tek bir prototip kamerayla dünyayı değiştiremezler. Öte yandan ben bunu başka bir markanın da yapabileceğine inanmıyorum. İşin reklam/pazarlama boyutu çok farklı. Son haftalarda sağda solda bir Fuji XT-4 çılgınlığı görüyorum ve duyuyorum. Sırf yakın çevremde iki kişi makinelerini satıp XT-4 aldı. İsim vermeyeceğim, sektörün bilinen bir ismiyle Fuji Türkiye arasında bir reklam anlaşması/marka temsilciliği oluştu, bazı YouTuber/Blogger/Influencer tipler de bundan etkilendi, o etkilenenlerden etkilenen de bir yığın oluştu sektörde. "Bu fiyata 10 bit çeken hibrit makine!" diye delirdi millet. Arkadaş, ilk defa uygun fiyata güzel bir makine çıkmadı ki piyasaya? Yani Sony, Canon ve Nikon aptal, akıl edemedi bunu, Fuji mi akıl etti? Konuyu çok dağıttım, sormak istediğimi soramadım. Bu sorun Blackmagic'in kullandığı malzemeyle alakalı bir sorun mu yoksa her makinede yaşanabilir mi?
Malzeme kalitesi gibi şeyleri bilemem, çok yabancı olduğum konular ama arkalarında dediğin gibi bir kamera üretim tecrübesi olmamasının sebeplerden biri olduğunu düşünebiliriz sanırım. Bu durumda da yapmaları gereken şeylerden birini çok iyi yapıyorlar, kabul ediyorum, fiyatları düşük tutuyorlar. Asla aynı fiyata yakınına dahi yaklaşan bir ürün bulamıyorsun özellik olarak. Ama beraberinde pek çok sorunla geliyor, bir sürü eksikle geliyor. O durumda da en azından tamir, ürün değişimi gibi mekanizmalarının çok daha gelişmiş olmasını beklersin. Şimdi bizim seviyemiz için ürettiklerine bakınca hepimiz koşa koşa almak istiyoruz ilk bakışta bu kameraları ama sektörde az biraz profesyonel seviyeye geldiğinizde blackmagic’in tam da bu söylediğim nedenlerden ötürü itibarının çok iyi olmadığını söyleyebilirim. Tabii kameradan bahsediyorum, yoksa diğer ürünleri kullanılıyor. Bir kameranın gücü kuvveti, ergonomisi, sorun çıkartma kapasitesi vs bunların hepsi hesaba katılmalı. Sana böyle süprizler yapacak bir ürün dünyanın en süper görüntüsünü çekse ne olur. Canon yıllardır haklı olarak dalga geçilen bir firma oldu, bu özellik furyası içinde geri kaldığı için. Gerçekten de kaldı. Ama hala ve hala bir ürün çıkardığında Sony ile birlikte heyecan yaratan, güven veren ve tercih edilen kamera oluyor. Panasonic de buraya yakın.
Kimisi şanslı bir şey olmuyor, canavar gibi, ama böyle sürprizleri istatistiki olarak düşündüğünde ben blackmagic’te daha çok görüyorum.
@kezzap ben farklı düşünüyorum. 2017 eylül ayı itibariyle profesyonel olarak görüntü yönetmenliği işine döndüğümden bu yana BM'nin klasmanında neredeyse bütün markalarla çalıştım. Şu ana kadar en sorunsuz kamera Canon C serisi diyebilirim. Onun dışındakilerin hepsinin kendine has kronik sıkıntıları var. Canon C serisi dışında alanda güven veren kameraları sıralarsak BM ilk sıralarda yer alıyor. Kolay kolay sorun çıkartan bir kamera değil. Fuji başta olmak üzere bir çok markanın onlarca problemini sayabilirim. Hatta fuji, sony, canon, panasonic için dış çekimlerde 30 dakikadan sonrasına asla garanti veremem. Buna Sony A7s3 gibi astro fiyatlılar da dahil. Ancak BMPCC için gün boyu kayıt garantisi verebilirim.
Hakan'nın yaşadığı soruna gelince.
BMPCC entegre bir filtreyle geliyor. İR-Cut dediğimiz, gün ışığında yüzeyden yansıyan kızıllığı alan bir filtre. Biz bunu dslr ve aynasızlarda harici filtre olarak kullanıyoruz. Bu özelliğin yanı sıra keskin köşeleri yumuşatan kaplama da dahil bu filtreye. Eğer kameranızda dahili bir filtre varsa standart kameralara davrandığınız gibi davranamazsınız. Mesela her kayıt öncesi ve sonrası filtreyi havayla temizlemek zorundasınız. Üzerinde mikro düzeyde bir zerre kalsa dahi nemle birlikte mantara neden olur. Çünkü kaplama olan bir camdan söz ediyoruz. Bir toz zerresi o kaplama üzerindeki ısı ve nem dağılımı dengesini bozar ve esnemesine neden olur. Uzun süre müdahale edilmezse ki Hakan en son ekim ayında kamerayı kullanıp paketlemiş, kamerayı açtığınızda sizi kabarcıklar bekler.
Bu sorunu entegre filtre barındıran tüm kameralarda yaşarsınız. Yaşamamak için her kulanımdan önce ve sonra havayla temizlemek şart. Ben kullanmasam bile her hafta hava basıp kontrol ediyorum ve 2013'ten bu yana entegre filtre ilk günkü gibi duruyor.
Başlıktaki sorunun temel nedeni bu. Çözümü ise mağazanın söylediği gibi filtre değişimine gidecek ya da filtre çıkarılıp harici ir-cut'la kullanılacak.
Bmpcc senin de dediğin gibi al, gez, çek kamerası değil. Sinema kamerası ve çok fazla ilgi istiyor. Gülü seven dikenine katlacak, yapacak bir şey yok.
Ben senin deneyimine güvenirim, ama blackmagic’in alanda sorun çıkarmadığını söyleyen nadir insanlardansın. Neyse, zaten konu bu değil. Gülü seven dikenine katlanır demişsin, tam olarak durum bu. Dikenine katlanmak istemeyen de diğer çiçeklere yönelecek haliyle. Öte yandan da verdiğin bilgi çok değerli ben yıllarca kullandım hiç öyle temizleme falan yapmadım, ama mesela bunun daha yaygın bilinen bir uyarısını yapmalı bu firma.
Bilmiyorum, incelemedim.
Ama GH5'in çıkış tarihi 3 sene önce.
XT4 ancak 2020'de benzer özelliklere sahip bir kamera olarak karşımıza çıktı. Bu da fiyat farkını beraberinde getiriyor. GH5'in 0 fiyatı 1200-1300€ bandında, XT-4 1800€.
Daha iyi olabilir, ama öldürdü demek biraz fazla olur.
Tesadüfen bu eski yazını fark ettim. Sen Almanya fiyatlarını belirttin sanırım. ABD fiyatları çok farklı. XT-4 an itibariyle body olarak 1.700 $, GH5 1.600 $, GH5-S ise 2.100 $.
Asıl Türkiye'de durum çok garip. Sıfır XT-4 fiyatıyla (yine body olarak konuşuyorum) temiz ikinci el GH5 ya da GH5-S fiyatları neredeyse aynı. İnanmayanlar sahibinden.com ve Hayyam piyasasını araştırabilir. Türkiye'de bu arada GH5-S, GH5'in üstü olarak değil, alternatifi olarak anılıyor piyasada. Birinde olan diğerinde yok vs.
En ilginci de Sony a6600 ABD'de, XT-4'ün 300 $ altına satılırken, Türkiye'de 500-750 TL üstüne satılıyor. Baktığında XT-4 hem daha üstün hem de daha popüler bir makine ülkemde; ama daha ucuz.
Fuji son 2 senedir, Türkiye'de bugüne kadar hiçbir markanın yürütmediği kampanyaları yürüterek pazar kapmaya çalışıyor. YouTube'da izlenen/bilinen bütün reklamcı/fotoğrafçılara reklam/makine veriyorlar, ürünlerini sadece Fuji Türkiye mağazasında sattırıyorlar ve fiyatları rakip marka/modellere göre çok uygun tutuyorlar vs.
Panasonic'in ise Türkiye pazarı resmen umurunda değil. Türk fotoğrafçısı/videografçısı bağrına basmışken halbuki.
O yüzden XT-4'ün hiçbir şekilde GH5'i öldürebileceği bir durum yok, farklı amaçlara hizmet eden, farklı kulvarda, denk fiyatta/değerde makineler. Konu endüstriyel/ticari video çekmekse, soracağımız üç profesyonelden ikisi GH5'i, XT-4'e tercih eder.
Bu arada unutmadan, bu Color Science dedikleri, markaların makinelerine yansıttıkları renk yorumları, renkleri algılayış şekilleri de tamamen içi boş bir romantizm. "Ama Fuji'nin renkleri şöyle güzel" diyenler için söylüyorum, Fuji, baba ocağı olan fotoğraf baskısı pazarını EPSON'a kaptırdı seneler önce. Fuji baskı makinelerini bile EPSON üretiyor artık. Hani bu adamlar renk yönetiminin uzmanıydı? Fuji değerli bir fotoğraf devi, ama miladı doldu; Kodak, Agfa ya da Olympus gibi olmamak için çok çırpınıyor ama ne kadar az karşı koyarsa o kadar hızlı ve acısız olacak sonu. İki tane inovatif model çıkarıp, gelişmekte olan birkaç ülkede fiyat/performans algısı yaratıp best seller olup, piyasanın kurallarını sil baştan yazamazlar. Bunun bir benzerini geçenlerde sanırsam yine bu başlıkta konuştuk, Blackmagic Pocket hakkındaydı.
Ben 1350 €'ya almıştım, hala öyle. Türkiye'de GH5 bulmak zor sanıyorum, o nedenledir. GH5s 1800€ burada. Üst model değil gerçekten de GH5s, yani ne istediğine bağlı olarak değişir. Örneğin GH5s'te IBIS yok, GH5 megapiksel olarak daha fazla GH5s'e göre, bu fotoğraf için avantaj, ama düşük ışık için dezavantaj. Hangisini önceliyorsan ona göre değişir. Yani aralarında bir üstünlük yok.
GH5'te bir bağrına basma durumu var mı cidden? Ben Türkiye'de yoğun bir kullanıcı yok diye biliyorum. Ama yanılıyor da olabilirim. Burada piyasa çoğunlukla sony'ci. Bizim şirket ve şirkette çalışan tipler sadece Sony kullanıyorlar.
Fuji'nin renkleri güzel denilen şey ile kastın ne olduğunu bilmiyorum, ama Eterna diye bir profil var, evet güzel, ama o profil aslında bir LUT bildiğim kadarıyla, Premiere'de de hazır olarak geliyor. Aynısı mı bilmiyorum ama. Fuji kullananlar söylesinler fikirlerini. Ben uzağım o kameraya, hiç kullanmadım.