Forum

Vozvrashchenie/Dönü...
 

Vozvrashchenie/Dönüş....

5 Gönderi
5 Üyeler
0 Reactions
2,152 Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Bir acayip film daha....

Nasıl özetlesek ki? Dönüş'ü muhteşem bir film yapan şey nedir? Bu soru anlamsız değil çünkü Dönüş, şaşılacak derecede az malzemeli bir film. Kısa film gibi. Yani senaryosunun 40 sayfa olduğunu duysam hiç şaşırmam. Kurgusuna da aylar harcandığını hiç sanmıyorum. (Renk çalışmasına birşey demiyorum tabi)

Zaten ortada harika fotoğraflar dışında müthiş görsellik de yok aslında. Ama çok ama çok garip, küçücük bir hamleyle tüm filmi izlenir ve hayran olunur kılan bir senaryo hamlesi var. Katharsis dediğimiz özdeşleşme/hak verme/arınma, her ne derseniz onu, ret ederek hikaye anlatma var. Ama esas hamle: bunu "özdeşleşememe"yi, anlatımın bir parçası haline getirme var.

İzlemeyen son paragraf hariç okumasın. (Spoiler koyacaktım da yazının gerisi zor okunur olmasın istedim)

İki erkek kardeşin babaları, 12 yıl sonra eve döner. Ve baba ve oğullar birlikte, birkaç günlüğüne kampa giderler. Bu gezide oğullar ve baba arasında garip bir yakınlaşma/uzaklaşma dengesi oluşur.

İlginç bir hikaye, bu açık. Ama esas cesurca ve garip olan şu ki baba figürü film boyunca bir muamma olarak kalıyor. Çocukların büyük olanı babayla biraz yakınlaşıyor ama küçük olan babasına güvenmiyor hatta ondan nefret ediyor. "Babamız mı değil mi o bile belli değil!" diyor. 13-15 yaşlarındaki, fikirlerinde gayet yanılıyor olabilecek, bizim için gayet güvenilmez olabilecek iki anlatıcıdan bir hikaye izliyoruz ama hikayenin (daha doğrusu hikayenin ana motifi olan babanın) kim ve ne olduğunu bir türlü öğrenemiyoruz? Baba neden ailesini terk etmiş? Nasıl biri? Geçmişinde ne var?

BU belirsizlik tüm hikayeyi diken üstüne izlememize neden oluyor. Olan bitenin anlamını sorgulamaya çalışıyoruz ama leimizde yeterince veri yok. Ve ötesinde, küçük oğlan İvan, bizim merak ettiğimiz soruyu babasına soruyor ama bir cevap almıyor. Bu şekilde bizim aklımızdaki temel soruyu da dillendirmiş ama karşılığını alamamış oluyor. Tıpkı bizim gibi.

Ama o yolculuğa çıkmak zorunda. Yine tıpkı bizim gibi. Kıvranıyoruz onunla birlikte.

BU durumda bakışlarımızı babaya çeviriyruz. Çünkü olan biteni anlamlandırmanın ve babayı tanımanın tek yolu bu. Ama burada da garip mi garip, ketum, soğuk, düşünceli, içinde fırtınalar koptuğu belli olan, bu fırtınanınsa nereden geldiği belli olmayan bir baba figürü var. Şaşırtıcı derecede dengeli, nötr bir karakter. Yaptıkları, söyledkleri, tarzı, hareketleri, yaklaşımları kesinlikle net çıkarsamalara olanak verir özellikte değil. Yani bize yanlış gibi gelebilir ama " öyle biri olması onu kötü biri yapmaz" tarzında şeyler bunlar. Filmin sonunda çocukları öldürü organlarını Türkiye'ye satsa da şaşırmayız, ikisine de sarılıp salya sümük ağlayıp "sizden daha fazla sevdiğim hiçbirşey yok şu fani dünyada, affedin beni!" dese de.

Zaten sonlara doğru İvan'ın peşinden koşarken hali öyle kızgın, öfkeli vs. de değil. Birşey konuşmak, birşeyleri açığa çıkarmak istermiş gibi bir hali var. Ama alamıyoruz neticede onları.

Ve tüm olan bitenin simgesel anlamları anlatılamaz derecede derin.... Çocukların batan sandala doğru seslenişleri ve koşuşları nereden bakarsanız bakın unutulmazlar arasına girecek seviyede etkileyici!

Neyse.... Uzatmayayım.... Çok iyi bir film arkadaşlar. Soğuk, mesafeli ama çok etkileyici. Ve gerçekten birçok açıdan benzersiz bir iş.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 21/12/2010 12:09 am
 HHK
(@hhk)
Gönderi: 0
 

Avuçlarımızla sardığımız çay bardaklarının etkisine sığınan yalancı güneş üşümemizi engelleyememiş, birbirimizden sakladığımız artçı titremelerimiz sadece kelimelerin arasına gıcırtı efekti olurken, kalabalık bir ortamda az olan mevcudumuzla geçilecek ufak takılmalar öncesinde Hegel'in bana mutlaka izle dediği bir film.

- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)

 
Gönderildi : 21/12/2010 1:39 am
(@verbal_kint)
Gönderi: 0
 

"Baba Rusya'yı, diğer iki çocuk da Rusya'dan ilk kopan iki devlet üstünden diğerlerini temsil ediyormuş" gibi bir alt metin okuması da yapılabilir. Yapıldığı takdirde filmi çok farklı izleyebilirsiniz.
şiddetle tavsiye.

http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 21/12/2010 3:07 am
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

"Baba Rusya'yı, diğer iki çocuk da Rusya'dan ilk kopan iki devlet üstünden diğerlerini temsil ediyormuş" gibi bir alt metin okuması da yapılabilir. Yapıldığı takdirde filmi çok farklı izleyebilirsiniz.
şiddetle tavsiye.

Çok saçma bi okumaymış. Yönetmen bu amaçla mı çekmiş acaba? Merak ettim.

 
Gönderildi : 21/12/2010 3:13 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Tamamıyla bir bilinçaltı filmi bence. Yaşanan olayların hiçbiri aslında yaşanmıyor. Çocukların bilinçaltında olan bitenlerin "görsel" (maddi) bir anlatımını izliyoruz. O nedenle baba hiçbir şekilde cevap vermiyor / veremiyor. Filmin tek boşta kalan yeri çocukların kafalarındaki boşluk. Sadece çocukların kafalarındaki baba ve onların hisleri üzerine yoğunlaşıyoruz bu nedenle. Çocukların "babasızlıkla" yüzleşme süreçleri. Bu anlamda oturup sahne sahne sembolik incelenmesi yapılabilir. Çok katmanlı bir film. Bilinçaltı filmi yapıyorum diye bağırmadan (örneğin David Lynch gibi) bilinçaltına dair film yapılabileceğinin benim için en müthiş örneği.

Bu babasızlık meselesi üzerinden Alpgiray'ın bahsettiği okuma yapılabilir. İşte, Sovyetler baba figürüydü (ki bunu söyleyen sosyo-psikologlar zaten var) diğer devlet gelişememiş çocuklar vs. Ama ne kadar özgün bir okuma ona bakmak lazım. Yine de ilginçmiş.

 
Gönderildi : 21/12/2010 3:25 pm
Paylaş: