Forum

Üç Maymun
 

Üç Maymun

116 Gönderi
26 Üyeler
0 Reactions
20.6 K Görüntüleme
(@ercane)
Gönderi: 0
 

cıks, yine olmadı, olsun çok yaklaşmıştık.. 🙁

 
Gönderildi : 22/01/2009 6:44 pm
(@isadora)
Gönderi: 36
 

bence 3 maymun ilk beşi hakediyordu neyse çok yaklaştık diyelim bidaha ki sefere

 
Gönderildi : 24/01/2009 4:06 pm
 aeyd
(@aeyd)
Gönderi: 5
 

Filmin Bluray formatının ön siparişlerinin idefixte başladığını bildireyim. Film Bluray diskte, bonus içerik ise DVD'de. Bluray formatlı ilk Türk Filmi olması da cabası. Fiyat kargo dahil 39 TL civarı.

 
Gönderildi : 28/01/2009 2:51 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

Hep biz mi onlardan çalıcaz:

Türkiye’de yeni vizyona giren ‘Yedi Yaşam’ filminin bir sahnesi, ‘Üç Maymun’ filminin bir sahnesine şaşırtıcı derecede benziyor

TRT 2’de 13 Mart’ta yayımlanan Jülide Ateş’in sunduğu Kültür Sanat Haber, ilginç bir iddiayı ekrana taşıdı. Haberde, 13 Mart’ta ülkemizde vizyona giren, başrolünde Will Smith’in bulunduğu Hollywood filmi “Yedi Yaşam / Seven Pounds”un bir sahnesinin “Üç Maymun”un bir sahnesiyle benzerliğine dikkat çekildi.
Söz konusu sahnede, “Üç Maymun”da Yavuz Bingöl’ün canlandırdığı karakter yatakta yatarken arkadan bir el çıkıyordu. Bu sahnenin, aynısı “Yedi Yaşam”da, Will Smith’in de başına geliyor. Çıkan el ve yatakta uzanan ana karakter bir yana, kameranın konumu, açısı, kadrajın planlanışı açısından da sahneler ikiz kardeş gibi... Bu durumda, ilk gösterimi geçtiğimiz yıl mayıs ayında Cannes Film Festivali’nde yapılan “Üç Maymun”, 19 Aralık 2008’de ABD’de vizyona giren “Yedi Yaşam”ın yönetmeni Gabriele Muccino’ya ilham kaynağı olmuş olabilir.

- baço

 
Gönderildi : 15/03/2009 9:17 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bu kadar mı haber sıkıntısı var bu insanların?

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 15/03/2009 4:27 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Haber sıkıntısı yok, haber vermeme olanı gizleme beyin sulandırma sıkıntısı var.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 15/03/2009 11:22 pm
(@baco)
Gönderi: 0
 

Bence çok iyi bir haber. Dude sen bir de ihtiyarlayınca yandın be olm, tam bir huysuz ihtiyar olup çıkıcan ha...

- baço

 
Gönderildi : 16/03/2009 1:08 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Burada haber niteliği taşıyan nedir anlamadım. Benzer kadraja ve eyleme sahip tüm filmleri birbirinden arak diye haber yapalım o zaman. Hayır sanki ortada dünya sinema tarihinde ilk kez görülmüş bir şey var da..

Tamam benzer yani 2 kadraj ve o esnada yaşanan olaylar da, bunun haber niteliği nedir o tartışılır. Bunun huysuzlukla alakası falan yok.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 16/03/2009 2:17 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

SANARİST'den alıntıdır:

ÜÇ MAYMUN

Dikkat: Üç Maymun filmini henüz izlemediyseniz, bu yazıda filmi seyir zevkinizi olumsuz yönde etkileyebilecek bilgi ve yorumlar bulunmaktadır.

Üç Maymun iyi bir film. Yani senaryosuyla, oyunculuğu ile, kurgu ve görüntü yönetmenliği ile, son derece kaliteli bir film. Filmin tek kusuru, senaryosunun içeriğinin hayata ve insana dair pek olumlu şeyler söylememesi. Aşağıdaki yazıda bu konuyu daha ayrıntısıyla ele alacağım.

Üç Maymun'un belki de en belirgin özelliği, görüntülerinin güzelliği. Hem kompozisyonlar, hem de renkler, akılda kalıcı bir özenle hazırlanmış. Kamerayla olduğu kadar post prodüksiyonda da bayağı uğraşılmış, belli o luyor. Görüntülerde, Matrix filmini andıran bir siyah-yeşil hakim. Biraz da "bleach-bypass" havası verilmiş.

Oyunculuklar da ortanın bayağı üstünde. Diyaloglar az olduğundan ve kamera uzun uzun karakterlerin yüzünde durduğundan, bu daha da belirgin bir hale geliyor. Görüntülerin güzelliği ile birleşince, daha da ön plana çıkıyor oyunculuk performansları.

Yönetmenlik de gayet iyi. Yani hikayenin ele alınış tarzı, sahnelenişi, temposu, gayet iyi ayarlanmış. Hızlı akan senaryolara alışkın seyirciler (ya da böyle bir hikaye bekleyenler) filmin hızından dolayı daralabilir ama hikaye daha en başından itibaren böyle birşey vaadetmediği için, bu kıstas üzerinden filmi değerlendirmek haksızlık olacaktır. Film kendi içinde son derece tutarlı bu açıdan da.

Filmin seyirciyi en olumsuz yönde etkileyeceği bölümü içeriği, verdiği mesajı. Senaryo, yapısal olarak son derece arı, ve anlatmak istediğini başarıyla anlatacak kadar iyi işlenmiş. Hiçbir fazlalığı yok. Eksiği de.

Ama hikayedeki karakterlerin ve olayların nitelikleri, seyircinin canını sıkacak cinsten. İnsan "Zeki Demirkubuz, Coen Biraderler karışımı" bir hikaye izler gibi oluyor. Karakterlerin hepsi, filmin ilk sahnesinden itibaren ahlaken yanlış seçimler yapıyorlar ve yanlış seçim yapmayı da filmin sonuna kadar götürüyorlar.

Yavuz Bingöl'ün işlemediği bir suçu üstlenmesi yanlış, bunu para için yapması yanlış, politikacının böyle birşeyi önermesi yanlış, çocuğun seçtiği arkadaşlar yanlış, sonra servis işine girmek için araba istemesi yanlış (bu, ahlaken yanlış değil ama yaşam tekniği açısından yanlış), kadının, oğlunun bu teklifini kabul etmesi yanlış, kocasına haber vermeden politikacıyla görüşmeye gitmesi yanlış, politikacının, kocası hapiste bir kadına yaklaşması yanlış, kadının politikacıyla yatması yanlış, oğlunun, bu durumu öğrendikten sonra babasına haber vermemesi yanlış, kadının bu durumu kocasına haber vermemesi yanlış, çocuğun politikacıyı öldürmesi yanlış, babanın bu olayı başkasına yıkmaya çalışması yanlış...

Hüfff... Bir sürü yanlış oldu. Ama hepsi yanlış yahu!

Yani hani bilmediğiniz bir semtte bir adres ararken hep yanlış tarafa dönersiniz ya. Öyle olmuş işte senaryo. Allah için doğru tek hareket, tek doğru dönüş yok. Şifa niyetine bir tane bile.

Ama bu sadece senaristin bir hatası değil. Hatta buna senaryo yazarlığı açısından tam olarak hata da diyemeyiz. Zira senarist(ler)in seçtiği insanların bu tür hatalar yapması son derece anlaşılır. Yani öyle bir ortamdaki o tür insanlar bu tür hataları yapabilirler, yaparlar, hatta yapıyorlar. (Zeki Demirkubuz hikayelerinde bu alanı son derece sık kurcalar.)

Mesele, insanların bu filmi oturup seyretmek isteyip istemeyecekleridir. "Hadi sevgilim, bu akşam gidip yanlış üstüne yanlış yapan insanların hikayesini izleyelimgidelim" mi diyecek sevgiliniz? İhtimal pek az. (Bugün itibariyle 127 bin kişi). Eğer Cannes'da ödül almasaydı, bu seyircinin dörtte birine bile ulaşamazdı NBC.

Burada daha sonra irdelenebilecek bir nokta ise, Batı'nın sanat filmlerinin en üst noktalarından biri olan Cannes'ın böyle bir filmi neden ödüllendirdiği. Batmak üzere olan Avrupa Medeniyeti'nin bir yansıması bence bu. Ahlaki değerleri dibi boylamak üzere olan, güçlü bir ekonomisi ve teknolojisinden başka geriye pek az şeyin kaldığı bir medeniyetin, böyle bir filmi ödüllendirmesine şaşmıyorum.

Ama asıl şaştığım, insanların bunu bir "başarı" olarak görmesi. Yani bence insanların "Yaşasın, Cannes'ı kazandık" yerine "Eyvah, Cannes'da birinci olmuşum yahu!" demesi gerekiyor. Tabi bu, başka yazılarda uzuun uzadıya anlatılması gereken bir konu.

http://sanarist.blogspot.com/2009/07/uc-maymun.html " onclick="window.open(this.href);return false;

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 10/09/2009 5:40 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Bence "yanlış" bir yazı olmuş.

Yanlış ne demek abi?
Bir sürü yanlış saymış...

Hadi dediği gibi "yanlış" diyelim.
Filmin yanlış yapmayı öven bir tarafı var sanki.

Ve sanki filmlerin "doğru yolu" göstermesi gerekiyor.
Amaç buysa STV izleyelim bol bol, doğru yolu gösteriyorlar. 🙂

Belki de devamlı "yanlış" kararlar veren insanların filmidir bu.
Hayat bir sürü "yanlış" yapan insanla dolu.

NOT: Bu yazıda yanlış kelimesini hiç kullanmayacağım şekilde kullandım ama bunun arkadaşın ahlaki bir yazı çerçevesinde senaryonunun "yanlışlarla" dolu olduğunu söyleyip çoook yanlış bir yazı yazmasıyla alakası var.

 
Gönderildi : 10/09/2009 9:35 pm
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

Evet bence de yerinde bir bakış açısı olmamış, sanki bu film üzerine bir şeyler yazmalıyım duygusuyla yazılmış gibi. Tat alamadım ben oysa Üç Maymun üzerine yazılmış çok şey okudum alternetif bir yazı gibi göründü enbaşta fakat -belki de öyle dememiş olmasıyla beraber- yanlışların filmin ve senarist(yönetmen) hatası gibi hissettirmiş. Birilerinin sevgilisiyle film seçim doğrultusu, nasıl bir film yapma ölçütü olabilir. Özellikle bunun yanlışlarla dolu hayat hikayelerinin olup olmamasına dayandırılması.. Gerçekten talihsiz ve zaman zaman sanarist.blogspot a gözattığım kadarının okuduğum kadarıyla kendisine çok da yakıştıramadığım bir yazı olmuş. Sinema insanın kendine yakılanı giymesidir.... 🙂

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 19/10/2009 3:08 am
Sayfa 8 / 8
Paylaş: