Valla öyle sanıyorum ki benim bu filmi sevme ve tekrar tekrar izleme sebebim, olabilecek en saçma sebep ama ne fark eder ki? Neticede bu film, enfes bir film.
The Queen (2006)
Açıkçası ben bu filmi, İngiliz Kraliyet ortamının nasıl bir yer olduğu, Kraliçenin nasıl bir karakter olduğu, işlerin nasıl yürüdüğü, yaşanan farklı durumlara, olaylara, tepkilere ne gibi tepkiler verildiği ve yorumlar yapıldığı gibi konulardaki yorumları ve sunumları için izliyorum. En az 5 kez izledim bu film. 15 kez daha izlerim çünkü bence bu filmin olayı şu: Bir karakter ne kadar insanileştirilir, ne kadar "aramızdan biri" olursa o derece bize yaklaşır. Yaklaşmak ise bir anlamda "karizmanın törpülenmesi" demektir. Ne kadar "karizmatik" çizilirse o kadar uzaklaşır. İşte burada Kraliçe, tamamen insani ama bizden yine de çok çok uzakta. Her birimizin uzanamayacağı, dokunamayacağı, anlayamayacağı bir karakter ama burada onu çok güzel anlıyoruz, dertlerini paylaşıyoruz. Fİlm, böylesine zirvedeki, güçlü bir karakterin karizmasına ve gücüne darbe vurmadan, onu evcilleştirmeden bizim anlayabileceğimiz halde sunmayı başararak benzerine zor rastlanır bir iş yapıyor.
Hellen Mirren'ın kraliçe yorumunu ne kadar övsek az zaten. Ki Kraliçe bizzat kendisini kabul etmiş, tebrik ve takdir etmişti. Olamaz böyle bir oyunculuk gücü ve karizma. Hem accayip karizmatik, entelektüel, disiplinli, kendinden emin ve güçlü bir karakter Mirren'ın kraliçesi. Ama bir o kadar da kırılgan, çaresiz olmasada çaresizimsi, kabullenici.
Fİlmi baştan sona enfes mekanlarda, oyunculuklarla, tekink işçilik ve özneli yönetimle sürüyor. Birçok konuda sağlam tepsitler sunuyor ve finalde net bir yorum yapmadan topu günümüz dünya düzenine atıyor. Görmeyenlere tavsiye ederim.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;