Tam da bir belgesele yakışacak objektif dille yazılmış tanıtım yazısı! Onun dışında benim de ilk kez haberdar olduğum ilgi çekici bir olaymış gerçekten.

"Struma gemisindeki katliamın müsebbibi olan Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri acaba sadece bir yönetim hatası mı yapmışlardı? Sanmıyorum. O günkü yönetimin davranışı bugüne kadar uzanan ırkçı, katliamcı politikalar bütününün bir parçası idi. 1915 yılındaki katliamla yüzleşmeyen aynı halk, Struma gemisinde yaşananları 9 hafta süresince sadece seyretti."

Yazarın özel olarak objektif olma gibi bir çaba içinde olduğunu zannetmiyorum. Sonuçta metin bir film eleştirisi değil. Tam aksine yazarın politik duruşunu veya görüşünü yansıtma amacı taşıyor. Öte yandan da yaklaşık 1.000 insan ölmüş sanırım objektivite aranması gereken temel nokta da bu.

Struma olayı ile ilgili Türkiye'yi, gemiyi patlatan Rusya'dan daha çok suçlamak belgeselden daha ilgi çekici bir durum. Savaşa girmek istemeyen ve yolculara elinden geleni yapmaya çalışırken Türkiye, o zamanlar kimin vurduğu anlaşılmayan bir şekilde karasularına taciz edilerek bir mülteci gemisinin vurulmasına şahitlik etmiş. Tekrar ediyorum, kimin vurduğu anlaşılmayan şekilde, 20 yıl sonra balistikte anlaşılmış. 6-7 Eylül olaylarıyla bu olayı bağdaştırmak art niyet ve cahillik sonucu yapılan çıkarımdan ibaret. Struma olayıyla ilgili Türkiye'nin suçlanacak tarafı olsaydı emin olun şimdiye kadar çoktan kafa sıkardı(!) belli cenahlar.

Bir not düşeyim. Bu geminin yeni kurulacak Yahudi devletinde vasıfsız, görece değersiz vatandaş istemeyen bazı Semitist güçlerin isteği ve İngilizlerin donanmasıyla vurulduğuna dair bir komplo teorisi de var. Bunun savaşın gidişatı ve İsrail devleti için iki yönlü yarar sağladığını düşünüyor bunu iddia edenler ama Rus torpiliyle vurulduğu aşikar.