Abi sen de mi ya.. Yapmayın etmeyin.. Dün yazdım haber başlığına.. Hoş bir film yani de çook abartılıyor be birader..

Benim bir filmden umduğum herşeyi, alasıyla karşılıyor diyebilirim. Ben kimin ne abarttığını bilmiyorum, bir tek ödül aldığını biliyorum onu da alasıyla haketmiş bence. Yukarıdaki yazıyı tamamen kendi içimden gelerek yazdım...

Dun izledim. Sinema isciligi ve emegi gayet yerinde ama yasadigimiz caga gore fazla melodramatik bir film gibi geldi bana. Yani Bollywood'a selam vermis Boyle diyecegim ama zaten Hintli bir yazarin eserinden uyarlanmis galiba. Konusu itibari ile bence anlatilsa da olur anlatilmasa da olur bir hikaye idi. Hindistan ve Mumbai gibi gayet renkli ve en duragan kesitinde bile bir mizansen iceren yerlerde gorsel olarak lezzetli planlar yakalanmis ve kurgu ile guzel bir sekilde harmanlanmis. Son donem Hintli ablamiz guzelligi ile, kepce kulakli kahramanimiz ise vasat ustu bir oyunculukla isi kotarmis. Yapanlarin ellerine saglik.

Bir daha izler miyim? Hayir. Pisman miyim? Hayir. "Grave of the Fireflies" diye bir Japon cizgi filmi vardir, bilen bilir. O filmde hissettigim duygu selinin yuzde birini hissedemedim bu filmde. Geldi gecti yani.

Ağzını öpeyim diyeceğim millet yanlış anlayacak. Elini öpeyim birader.

Eylem sen misin Dude? 🙂 Abi agzi ya da eli opecek bir durum yok. Bir yanlislik olmasin 🙂
"Grave of the Fireflies" filmine bir selam verisse o lafin anlarim. 🙂

P.S: E-posta ile basliklara yazi yazildigi zaman bize haber veriliyordu. Ben goremedim o fonksiyonu aktif hale getiren tusu. Ben de mi bir sorun var?

Ağzını öpeyim diyeceğim millet yanlış anlayacak. Elini öpeyim birader.

Milk felan da izliyon sonra böyle şeyler... Buluşmada ayrı oturalım hacı...

Ağzını öpeyim diyeceğim millet yanlış anlayacak. Elini öpeyim birader.

Milk felan da izliyon sonra böyle şeyler... Buluşmada ayrı oturalım hacı...

Hahaha avatar da süper olmuş haa.. 😀

Altın Küre'de yanılmıyorsam 2 ödül aldılar.

Filmin ben de sinema işçiliğine laf etmem ama sinema işçiliğinin ne için harcandığını düşündüm uzunca; bulamadım. Filmin hikayesi çok zorlama geldi bana. 18 yaşında bir çocuğun hayatına inmek için bu kadar zorlamaya gerek yoktu diye düşünüyorum. Bilenler bilir "City of God" gibi bir baba film var önümüzde. Bu film doğru düzgün, elle tutulur bir şey anlatmıyor bize. Ne varoşlara dair içi dolu şeyler anlayabiliyoruz, ne sokak çocuklarının hayatını düzgünce irdeliyoruz, ne de sıkı bir TV külütürü eleştirisi veya övgüsü görebiliyoruz. Hepsine teğet geçiyor, öylece bakıyoruz. Ne anlatılacağına karar verilseymiş onu güzel anlatabilirmiş ama karar verilememiş. Bu açıdan kısaca yorumum şudur: Hikayeyi sevmedim ama ben de sonuna dek izledim.

Kaderi anlatmış abi... İstersen bilim kurgu bile diyebilirsin bu filme ama neyi anlatacağına karar verememiş demek bence çok doğru değil. Filmin sorgusu bunun üzerine. Bazı şeyler yazılmış mıdır? Kader ağını gerçekten örer mi? Sorgusu bu... Yanlılıyor muyum?

Bir de şu var; sorgu bağlamında, bazen bizim için kötü görünen şeyler sonunda aslında iyi bir şeye neden olabilirler. Örneğin arabanız bozulur yolda kalırsınız ama bozulmasaydı gittiğiniz bankadaki soygunda öldürülecektiniz gibi. Uç bir örnek oldu ama anlatabilmişimdir umarım. Ya da yaşanan herşey insana birşeyler katar ve bu kattıkları aslında biz farkında olmasak da başka zaman işimize yararlar gibi... Bence çok ulvi bir mesajı var ya da ben öyle algılıyorum...

Kaderi anlatmış abi... İstersen bilim kurgu bile diyebilirsin bu filme ama neyi anlatacağına karar verememiş demek bence çok doğru değil. Filmin sorgusu bunun üzerine. Bazı şeyler yazılmış mıdır? Kader ağını gerçekten örer mi? Sorgusu bu... Yanlılıyor muyum?

Bir de şu var; sorgu bağlamında, bazen bizim için kötü görünen şeyler sonunda aslında iyi bir şeye neden olabilirler. Örneğin arabanız bozulur yolda kalırsınız ama bozulmasaydı gittiğiniz bankadaki soygunda öldürülecektiniz gibi. Uç bir örnek oldu ama anlatabilmişimdir umarım. Ya da yaşanan herşey insana birşeyler katar ve bu kattıkları aslında biz farkında olmasak da başka zaman işimize yararlar gibi... Bence çok ulvi bir mesajı var ya da ben öyle algılıyorum...

İşte abi o dediğin şeyleri çok zorlama ve gerçeküstü bir tavırla anlatıyor. Sonuçta hepimizin bildiği bir yarışma programını çocuğun geçmişi-yaşadıkları gibi kurgulamışlar. Belki de yarışmaya aşina olduğumuzdan mıdır nedir bilmem bu bana çok zorlama geldi. Yani bu film resmen yazılmış, bangır bangır bağırıyor ben senaryoyum diye 🙂 Şahsen öyle filmleri pek sevmiyorum. Biraz daha soğukkanlı filmlerden hoşlanıyor olabilirim belki de sebebi budur.

Eylem sen misin Dude? 🙂 Abi agzi ya da eli opecek bir durum yok. Bir yanlislik olmasin 🙂
"Grave of the Fireflies" filmine bir selam verisse o lafin anlarim. 🙂
quote]

eyv. hocam,Miyazaki kokulu,bence yapilmis en iyi savas filmlerinden G.o.t.F referansini ben de selamliyorum.
Gayet iyi bir film oldugumu düsünmeme ragmen, Slumdog M. icin arkadaslara katiliyorum; Bombay ve halkinin,dogal hikaye, kontrast ve sinematografik zenginligi, hem zoraki formüle edilmis senaryonun isini kolaylastiriyor;hem de masalsi yaklasimla,gercege uygunluk zaaflarini kapatiyor.Mesela bir Amerikan gazete elestirisi ,"normal hayatta tabii ki bunlar olmaz,ama biz sinemaya zaten bu yüzden gitmiyor muyduk ?" diyebiliyor.
Danny Boyle i hep Trainspotting in yönetmeni olarak hatirliyacagim sanirim.

 

Film bence ne kadar gercekustu olsa da, icerdigi ogeler bir insanin tum duyularina dokunuyor,

izlerken cok zevk aldim bu yuzden.

Sıkılmadan izlettiren bir film en az Tanrıkent kadar kaliteli