Alexander Payne'in yazıp yönettiği film, orta yaşlı bir öğretmen olan Miles ve onun arkadaşı Jack'in birlikte çıktıkları bir haftalık tatili anlatıyor. Ama o tatil öyle bir tatil ki.... Bir insanın tüm hayatı boyunca yaşayacağı herşeyden bir parça var bu tatilde.
Aşk, umut, hayalkırıklığı, şiddet, dostluk, öfke, şüphe, yemek, içmek, sevişmek, salaklık, akıllılık, komiklik.... Bir hayatlık malzeme bir haftaya sığıyor. İnanılmaz derecede sade, gerçekçi, tarafsız bir film bu. Oscarlı senaryo, mükemmel oyunculuklar, çok incelikli kamera ve kurgu uygulamaları. Her açıdan çok özenli, dopdolu bir film.
Ve tabii ki şarap. Bir anlamda film zaten şarap üzerine bir film. Ama tabi bu, "içeceksiniz şarap için" falan gibi birşey değil, onu kendiniz izleyip görün artık. 🙂 Şöyle söyleyeylim: film baştan sona çift anlamlar, sembolik anlatımlarla bezeli. HEr sahne sekans zaten hikayeyi ilerletiyor ama hemen her sekansta da filmi zenginleştiren ayrıntılar var. İŞte şarap da bunlardan en önde geleni.
Filmin anlatımı hayli sakin, teşalsız, bunu söylemeli tabii ki. Kimine sıkıcı gelebiir. Ama hayatın içinden bir film izlemek istiyorsanız Sideways'den iyisini bulmanız çok çok zor.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Eskiden ne zaman cd dükkanlarına gitsem hep karşıma çıkardı bu film. Öyle bir afişi ve kapak tasarımı var ki "ben çok sıkıcı bir fransız filmiyim. Aldatmak, kadınlar, ilişkiler üzerine sıkıcı bir filmim. Beni alma." diye suratıma bağırırdı her seferde. Demek ki o bahsettiğiniz Sideways'le aynı filmmiş. İzlemek farz oldu artık.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Üretilmiş tüm sıkıcı Fransız filmleri bu filmin giriş sekansına kurban olsun. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;