---
Herkes görmek istediğini görür, ben başarılı bi o kadarda gerçek dışı bir film görüyorum, sen fiyasko görüyorsun.
*our AC-130 in the air
---
Ben de şunu anlatmaya çalışıyorum ki.Ana temasını anlamadıysan filmi de anlamamış oluyorsun.Yanılıyormuyum?
*our AC-130 in the air
---
çok uzun zamandır izlediğim en güzel türk filmiydi..baya oldu izleyeli gerçi..film bittiğinde abi süperdi dedik arkadaşla aynı anda yanımızdakilerde -sanırım haluk bilginer'in ölmesini istiyorlardı- bu ne yaa şimdi! dediler..bir kez daha ne kadar göreceli bir sanat olduğunu anlamış olduk böylece sinemanın..
not:hayatımda hiç kitano filmi izleme şansım olmadı..yönetmen hastasıymış..eğer benzerlikler varsa hayal kırıklığına uğrarım tabii..özellikle piknik sahnesi, dans, ve adını hatırlayamadığım 80 lerden sanırım bir parça olan sahne gerçekten iyiydi..
örneğin uzak filminde tarkovsky'nin iki filminin tv'den verilmesi sıkmıştı -nuri bilge ceylan çok sever- ben ikisinide severim 🙂
I don't know. I had no food or water. It was very cold. I thought - if
I can even save just one... but he got so heavy. So heavy...
bu film hakkindaki en dogru yorumlari hepatitb yapmis, film tam anlamiyla cok basarili bir absurd komedi.tabi turkiyede boyle isler cok fazla olmadigi icin cogunluga hitap etmedi ve itici geldi.Ama oyle sekanslar varki gercekten yeni donem turk filmlerinden beklemedigim kadar ozgun ve basarili.
ustad beat takeshi nin butun filmografisinin siki bir takipcisiyseniz bu film sizi ekstra mutlu edecek.(hatta bu filmden cok once bizim ozgure kitano tarzi bir film cekmesinin super olacagini soylemistim,gec kaldi biraz)
Bu tarz filmlerin en guzel ozelligi o alisilan neden-sonuc iliskisini kirmasidir.tipik bir hollywood seyirligi gibi devam etmez.Her filmde bir sonuc bekleyen (titanigin batmasi gibi) kisileri elbette mutlu etmeyecektir ama bu filmin veya turun yanlisi degil kisilerin tek tip dusuncelerinden gelir.
birde bu film mesela ustad takeshi nin 'takeshis' filminin yaninda pembe dizi gibi kalir,eger bu filmdeki absurdlukten sikayetciyseniz birde o filmi deneyin ve gorun.
biraz yeni sinema anlatim deneyimlerine acik olmak kisiye cok sey kazandirir.
film hakkinda yapilan 'fiyasko' gibi yorumlari saka olarak almak istiyorum.Eger bu film fiyaskoysa son donem turk filmlerinin hepsi 'facia' dir.filmi begenmemis olabilirsiniz,bu ture yabanci olabilirsiniz ama bu filmin eksikliginden degil izleyenin eksikligindendir.
son olarak; elbetteki bu film bir kitano filmi kadar saglam ve olgunlasmis degil,ama turk topraklarindan boyle guclu oyuncularla boyle risk alarak boyle bir film cikarilmasi bile tek basina takdire sayandir.
Dediklerine genel olarak katılıyorum zaten Dv-Art ama sence de filmin "gerçekliğe" giriş yaptığı yerler filmin o abzürt bütünlüklü yapsını bozmuyor mu?
sahsi kanaatim bozmadigi yonunde,cunku absurd havayi saglamanin en saglam yontemlerinden biri surekli seyirciyi ters koseye yatirmak veya duzgun baslamis bir akisin sonucunda seyircide olusan beklentiyi kirmaktir.
fazla spoiler vermek istemiyorum ama mesela bir sahneden ornek vereyim;
musa rami oglunu ariyor, mafyayi bitireceklerinden bahsediyor allah bizim yanimizdadir oglum diyor, bu noktada seyircide 'aha iste finalin patlama noktasi yaklasiyor' hissi uyaniyor,cunku tipik bir amerikan seyirliginde boyle olur. ama cok gecmeden o akisin tamamiyle yon degistirdigini ve bunun gayet dogal bir sekilde yapildigini farkediyor seyirci.
Dedigim gibi takeshi ninde cok kullandigi bir yontemdir gercekle absurdu,ruyasal sacmalikla sert gercekligi birbirine bulastirmak ve seyircinin izleme aliskanliklariyla oynamak.
Bu film kesinlikle basyapit veya unutulmayacak bir film degil,cunku yonetmen henuz o olgunluga ulasamamis,ama dedigim gibi turkiyede boyle 'deneysel' (Aslinda dunyada deneysel sayilmiyor da turkiye alisik degil) bir calismayi yuksek butceyle cekip gosterime sunmak ileri atilmis bir adimdir.
bu filme bazi kisilerin istedigi gibi bir son koymak ise bilincli izleyiciye hakarettir cunku film bir basli sonlu bir hikaye anlatmiyor, film sadece absurd olan baskarakterin hastaligini ogrenmesiyle beraber cigirindan cikan karakterine yonelik.
Polis filmi zamanımı en fazla heba ettiğim filmlerden biri oldu. Filmi izlerken gözümde filmin çekim hikayesi şöyle canlandı :
Bir masa, üzerinde sinema akımlarının, yönetmen incelemelerinin, film incelemelerinin vs. vs olduğu onlarca kitapla dolu. Adamımız diyorki: "Hımmm. Bak şu akımda şöyle bir klişe var. Ben bunu şöle bir çevirip filmime uydururum. Hmmm. Kitano. Bak bu amcam şöle bişeyler yapmıştı. Ben bunları şöyle bir evirip çevirip benimkine monte ederim. Dur yaa. Çok belli oldu bu, en iyisi filmi buna ithaf edelim belki kurtarırız..."
Ama malesef "Polis"i hiç bir gayret kurtaramamış. Çok kötü, çok...
Bu son zamanlar da okuduğum en ilginç yorum,vallaha çok şaşkınım.
Türkiye den bir yöntmen çıkıp da dediklerini yapıyorsa bence çok sevinmelisin.Arkadaşım bırakta biraz, sinema nedir ne değildir diye araştıran,sinemayı bilen nitelikli insanlar sinema yapsın,hatta gerekirse birazcıkta kopye çeksin ki bence bu çok doğal,aslında bu sadece bi etkilenme...Adam zaten kitano dan etkilendiğini direk söylemiş.Son olarak filmin hiçbir tarafının bir filmden,bir sinema akımından alınarak direk monte edildiği fikrine katılmıyorum.Filmde çok farklı ve özgün sahneler gördüğümü belirteyim.Özellikle bi kamera hareketi vardı ki...Haluk bilgilener ile özgü namal ın masada oturup muhabbet ettikleri(hani haluk bilginer in tüm hafta boyunca başından geçenleri anlattığı) sahnedeki sürekli sağa sola giden kamera hareketi enfesti..
Haluk Bilginer o kadar seviyor ki filmi yönetmenin bir sonraki filminde ne olursa olsun sette olacağım diyordu filmin galasında:)
*our AC-130 in the air
Dediğiniz gibi tarza alışık olmamakla da alakalı olabilir ama (her ne kadar Kitano'yu çok sevsem de) ben biraz bütünlük sorunu yaşadım filmi izlerken. Kitano'da bütünsüzlük ayrı bir ahenkken Polis'te ahengi bozan unsur gibiydi. Ama genel olarak çok yürekli bir çalışma olduğunu ben de düşünüyorum.
---
@Dv-art :
Sevgili Dv-art, hala "Polis" için "fiyasko" diyorum ve evet, son dönem Türk filmlerinin bir çoğu da benim için "facia". Yeni anlatım şekillerine kapalı olmak, filmde bir sonuç aramak, Kitano nedir ne yapar bilmemek ya da (benim çok özellikli bulmadığım) açıkladığın sahnedeki gayreti görememek gibi bir sorunum yok. Filmde yapılmak istenene değil itirazım, eleştirim yapılamayana. Kendi hazırladığım sitede "Polis" için yazdığım yazıdan bir bölüm aktarmam, belki "yapılmak istenene itirazım olmadığını" anlatmama yardımcı olabilir.
trapezunda; ne demek istedigini gayet iyi anladim (yazini okudum),zaten karsi cikisim da bu yuzden.Hala kitano sinemasinda cogu seyi kacirdigini dusunuyorum (o yuzden takeshis,zatoichi gibi filmlerini ornek verdim) karsi ciktigin ve hatali buldugun her bolum zaten bu alt turun belli basli ogelerindendir.Bu tur; yonetmenin kisisel algi bombalamasi gibi birseydir, neden sonuc iliskisini kirar,mantik/ruya ikileminin sinirlarini siler.Butunun icinde sacma sapan gibi duran sekanslar,tavirlar mevcuttur.Filmi begenmemek elbette dogal bir durum, ama iste benim anlamadigim nokta bunu fiyasko diye nitelendirmek,cunku son donem filmlerine bakarsak belkide en cesur ve yenilikci denemelerden biri bu.
---