Osman Sınav'dan yılın filmi...
20 Nisan'da BÜTÜN SİNEMALARDA!
----------------------------------------------
Fragmanlar gayet başarılıydı.Umarım başarılı olur film.
Filmin fragmanını izledim.Hikayesi klasik ama çekimi güzel geldi.Harika bir aksiyon filmi olacağı kesin.Sırf Udo Kier'i izlemek için bile gidilebilir.
başka bir yer için hazırladığım filmin eleştirisini aynen buraya da aktarıyorum.
UYUŞTURUCU SORUNUNU ANLATAN BİR FİLM -
PARS: KİRAZ OPERASYONU
Uzun süredir, hatta daha vizyon tarihi bile belli olmadan gazetelerde, dergilerde reklamları yapılan Sinegraf’ın 4 milyon dolar gibi Türk sineması için hiç de küçümsenmeyecek bir bütçeye sahip olan, Osman Sınav’ın üç filmlik bir seri olarak planladığı Pars serisinin
ilk filmi olan “Pars: Kiraz Operasyonu” nihayet görücüye çıktı.
Adını üzerinde kiraz resmi olan uyuşturucu haplardan alan film, Atilla isimli hırçın Nartotik Masası komiserinin uyuşturucu ve uyuşturucu baronlarıyla olan mücadelesini anlatıyor. Başkomiser olan babası ve öğretmen annesi 16 yıl önce Atilla ve kardeşinin gözleri önünde bir muhbir tarafından öldürülür, Atilla ailesinin intikamını almak için babasının yolundan gider ve o da başkomiser olur, böylece film başlar.
Kabaca filmin hikayesi böyle, yani klasik bir idealist polis büyük suçluyu kovalar vakası. Senaryonun pek bir özgün tarafı yok.Ayrıca, karakterlerin arasında geçen bazı saçma dialoglar filmin temposunu düşürüyor. Bazı dialoglar güzel yazılmış fakat bütün hepsiyle aynı oranda uğraşılmamış, araya saçma sapan konuşmalar girebiliyor.
Oyunculuklara gelirsek, Osman Sınav’ın yeni keşiflerinden olan Nida Şafak, komiser Asena rolünü iyi kıvırıyor! Başroldeki Mehmet Kurtuluş ise Almanya’dan gelmesinin zorluklarını yaşıyor, maalesef bazı sahnelerde ne dediği anlaşılmıyor, yani ikinci bir Birol Ünel vakası.
Konuk oyuncular, böyle diyorum onlara çünkü film afişinde üst sıralarda adları yer almasına rağmen filmde pek fazla sahneleri yok. Kim bunlar; Uğur Polat, Selçuk Yöntem ve son transferimiz Udo Kier.
Polat, filmin sadece açılış sekansında var ama gayet iyi bir performans gösteriyor.Yöntem’in sahneleri zaten pek fazla değil, Sınav yakın dostu diye oynamış, hatta çoğu sahnesi Udo Kier’le geçtiği için çoğunlukla İngilizce konuşuyor, ama ne yazık ki İngilizce konuşurken, Türkçe konuştuğu gibi iyi oynayamıyor.Udo Kier filmin ikinci yarısında giren isimlerden, elinde bastonu, peşinde korumalarıyla gerek İstanbul gerekse Amsterdam daki sahnelerde karizmasını konuşturuyor.
Film teknik olarak Yeşilçam standartlarından yukarıda hatta her yeni çıkan film için kullanılarak iyice anlamsız olmaya başlayan tabirle “Hollywood standartında bir film.” Tabiki bunda en büyük etken önem verilen görüntü yönetimi, işte Türk sinemasında boşlanan görüntü yönetimine bu filmde önem verilmiş. Travellingler (kamera hareketleri) çok harika, hele filmin sonunda çatıdan başlayıp mezarlıkta biten tek plan görünümlü (evet böyle diyorum çünkü; o sahne tek plan gibi dursada onu tek plan çekmek imkansız) bir sahne var ki enfes, filmin dvd si çıkınca sanırım geri alıp alıp tekrar izleyeceğim. Bunun yanında, diğer sahnelerde de kamera bir aksiyon filmine yakışır şekilde sürekli hareket halinde. Filmin görüntü yönetimini Torben Forsberg yapmış, aynı şekilde filmin müzikleride yine bir yabancıya Sırcan Kurpjel’e emanet. Sınav filmin bu çok önemli iki öğesini de yabancılara bırakmış fakat kurguya adını bu tarz filmlerden ve dizilerden duyduğumuz Kemalettin Osmanlı’ya bırakmış. Filmin müzikleri gayet iyi, aynı şekilde kurguda ufak tefek hatalar dışında başarılı ve gayet akıcı ancak filmin ses kurgusu için aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil, çünkü; yer yer filmdeki ses efektleri ve müzikler dialogların üstüne çıkıyor ve özellikle Mehmet Kurtuluş’un olduğu aksiyon sahnelerinde söylenenler anlaşılmıyor.
Aslında, Pars Türkiye’nin hatta dünyanın en önemli sorunlarından birine uyuşturucu ticaretine dikkat çekiyor ve çok fazla didaktik olsada final sekansında verdiği özet bilgilerle bu sorunun ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor. Bu açıdan bakıldığı taktirde böylesine ciddi bir sorunu dile getirdiği için önemli bir film Pars, ve ayrıca eğer film gişede beklenen ilgiyi görür ve planlandığı gibi devam filmleri de çekilirse bu sorunu iyice göz önüne taşıyacak gibi duruyor.
Son olarak; söylemeliyim ki filmin sloganı niteliğini taşıyan bir afiş cümlesinin olmamasına şaşırdım. Mesela; filmde Murat Daltaban’ın oynadığı Haşhaşi karakterinin ağzından düşmeyen ve aslında senaryo içinde önemli bir yeri olan “Kaçarsan yorgun ölürsün!” lafı pekala afişte kullanılabilirdi.
Senaryo: 6/10
Oyunculuk: 6/10
Teknik: 9/10
Filmin Genel Notu: 7/10
inceleme: reşat bir
Tüüüm filmden aklımda kalan tek sahne sevişme sahnesi. O da olmasaytdı resmen parama acıyacaktım.
Türk standartlarına göre vasatın biraz üstünde sayılabilecek bir aksiyon filmi. Belli ki tüm amaç, her bir replikten her bir harekete kadar amerikan aksiyon sinemasını taklit etmek. Bunda az çok da başarılı olunulmuş ancak herhangi bir aksiyon filminin düzgün bir senaryosu olmadığı sürece 1,5 saati geçmemesi gerekitğini unutup filmi 2,5 saat yapmışlar ve 1. saatin sonunda beni uyku deryalarına yaklaştırmaya başlamışlardır.
Ama iyi şerler de öğreniliyor filmden: Örneğin bir oyuncu eğer filmde anadilinde veya 2. anadilinde konuşmuyorsa istediği kadar iyi bir oyuncu olsun bir bok yiyemiyor. Örneğin adını unuttuğum "kaçarsan yorgun ölürsün" repliğinin sahibi oyuncu, Türkçe konuştuğu sahnelerde bence iyi bir performans sahnelerken, Udo Kier ile anlaşma yaptığı sahnede hem kendi batmış, hem de Udo Kier'i batırmıştır. Karşılıklı oyun vermenin önemi burada ortaya çıkıyor zira ileriki bölümlerde Udo Kier, bu sefer düzgün ingilizceye sahip baş karakterimizlesohbet ederken düzgün bir performans sergiliyor.
Ayrıca filmden tabancaların 35 40 kurşun taşıyabileceğini de öğrendik.
Özetle vasatın belki çok az üstünde bir film. "Beni sevmeyin, yalnız ölmek istiyorum" repliği bir filmde varsa pek de izlemeye değmez bana sorarsanız. Ama karar sizin.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.