gerçekten harika.
Demekki artık adaptörlerin farkına varmaya başladılar.
tek kelimeyle şuan en çok beklediğim film!!
O nasıl bir tek kelime şaşırdım kaldım..
http://www.ntvmsnbc.com/news/459036.asp
Adaptörler zaten uzun zamandır özellikle klip piyasasında çok kullanılıyor Türkiye'de. Daha da yaygınlaşacak tabii..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
aga ya dalga geçme heyecandan ne yaptığımı bilmiyorum :)))))))
Shut your fucking bloody mouth!!!( çeviri: allah belanı versin! )
Film bugün vizyonda. O değil de filmin sponsorluğuyla ilgili çok ilginç bir haber: Türksel bazı kesimlerden alacağı tepkiden korkarak filmin sponsorluğundan çekilmiş:
http://www.milliyet.com.tr/Ekonomi/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&Kategori=ekonomi&KategoriID=&ArticleID=1009027&Date=29.10.2008&b=Turkcell%20Ataturk%20filmine%20sponsorluktan%20cekildi&ver=44
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
O olayın nedeni farklı kesimler müşteriler falan değilmiş. Bir haber sadece ya da en önce doğan medyada çıkıyorsa 85 defa düşüneceksin. Turkcell'in doğan medyasına reklam ambargosu uyguladığı doğrumudur değilmidir, bunu bilmek lazım.
filme giden biri olarak ilk yorumu ben yapayım.
Açıkçasını söylemek gerekirse film bende biraz hayal kırıklığı yarattı. Daha farklı, daha başarılı bekliyordum.
Öncelikle canlandırmalar beklediğimden kısa. Filmde çok az yer kaplıyor. Filmin nerdeyse tamamı Can Dündar'ın sesiyle gidiyor. Diyaloga giren, oynayan karakterler yok. Sadece atmosferi vermek için kullanılmış uzak çekim, ayrıntısız canlandırmalar var.
Birkaç başarılı 3d animasyon var. Ama animasyonların geneli, harita vs. biraz klişe ve yetersiz.
Kullanılan arşiv görüntülerinin çoğu daha önceden gördüğüm malzemeler. Bol bol eski resim ve video kullanılmış ki bunlar zaten daha önce yapılmış işler.
Müzik. Müzkleri yekpare ele alırsak çok başarılı. Fakat film içinde bazı yerlerde fazla güçlü kalmış, ve filme göre ağır gelmiş.
Konu. Çok geniş bir zaman aralığı alındığı için doğal olarak, çoğu olay fazla irdelenmeden geçilmek zorunda kalmış. Film boyunca can dündarın sürekli "atatürke farklı gözden bakmalıyım" stresini hissediyorsunuz. Ve kimi yerlerde bu kaygı filmin akışını bozuyor. Can Dündar bir anlamda bunu başarmış, Atatürk'ün fazla konuşulmayan yönlerini ele almış. Hatta Turkcellin kızdırmaktan korktuğu kesimin Atatürkçüler olduğunu düşünüyorum 🙂
Ayrıca siz televizyonda ağayan insanlara pek aldırmayın, film pek duygulandırmıyor. Duygulandırma açısından sarı zeybek daha başarılıydı.
Genel olarak, eğer bir kaç bölüme yayıp daha ayrıntılı işlenseydi, iyi bir televizyon belgeseli olabilirdi. Şu an bence sinema salonlarının pek hakkını veremiyor.
Mustafa'yı galasında izledim ve Can Dündar'ın söyleşisine katıldım. söyleşide şöyle bir şey demişti"biz elimizi denizin dibine soktuk ama çıkarabildiğimiz iki avuç kum. filmde irdeleyemediğimiz o kadar çok şey var ki onları da bölümler halinde Ntv'de yayınlamayı düşünüyoruz." Filmde Atatürk'ün bilmediğimiz veya her zaman anlatılmayan yönlerine dikkat çekmiş. mesela filmde geçen "ben karanlıkta uyuyamam çocuk" sözü gibi daha çok kişiliğine yönelik şeyler. ama film öle böle başarılı.
Aynı şeyleri söyleyip duruyor o zaman :).
http://www.ntvmsnbc.com/news/462940.asp
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
yok o yazıya geçirilmiş halidir. bir defa söledi 😀 yani her yerde aynı şeyleri sölemez galiba
Kaç farklı hikâye anlatabilir ki, söylemiştir yani, çok doğal bir şey. Farklı soru gelmezse, farklı cevap da gelmez.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
az biraz okuyan insanlar için aslında film içeriği çok da "bilinmeyen" değil. bir iki ayrıntı nüans dışında çoğu şey her yerde yazılıyor çiziliyor zaten.
ben de biraz önce filmi izledim.canlandırmaların yetersiz olduğu görüşüne katılmıyorum çünkü bu tür eserlerde canlandırma beni ana karakterden uzaklaştırıyor ve canlandıran kişinin o kişi olduğunu düşünmeye başlıyorum.bir de ortada projesi bile olmayan Atatürk filminde kimin Atatürk'ü oynayacağı tartışılırken bir canlandırmada oyuncu seçmek de kolay olmasa gerek.zaten çok diyalog ihiyacı hissetmemişler ve seslendirme bence yeterli olmuş.
filmin çok genel bir anlatımı olduğu doğru, ama malesef bu kadar kısa bir zamana o büyük hayat sığmaz.bırakın Atatürk'ü benim bile hayatım 2 saatte anlatılmaz 🙂
onun için ayrıntılar daha çok insanların bilmediği yönlerinden olunca gayet güzel olmuş...kısa bir zamana güzel şeyler sığdırmayı başarmışlar.
çok duygusal bir film olmasa da bazı yerlerinde içim cız etmedi değil...zaten fragmanı beni baya sarsmıştı 🙂
animasyon konusunda ben gayet başarılı buldum. zaten harita mecburi, diğer animasyonlar da çok hoş ve gerçekçi geldi bana..
Atatürk'ü daha çok kitaplarda yazılan şekliyle tanıyanların izleyip onun da bir insan olduğunu anlaması için yapılmış bir film diyebilirim..yarın sınavım vardı ve ona çalışmayıp filme gittim, pişman değilim 😀
bir de çıkışta yanımda yürüyen iki kişiden birinin şu yorumunu duydum
"belgesel desen değil, film desen değil; hiç beğenmedim..."
ne demek istediğini hala çözebilmiş değilim, anlayan varsa açıklayabilir mi?
...murat...
bu filmin adaptörle çekilmesi mükemmel bişi gerçekten gaza geldim nekadar şanlıyız bu konuda.
arkadaşlar, çok büyük hayal kırıklığı.. çok şey yazıp söylemek gerek bunun üstüne..atatürk'ün insani yönünü ortaya çıkarmak kelamının peşine düşüldüğünü sanmıştık! Çok kötü, feci sinirliyim..Diktatör,iki yüzlü bi ton şey olduğunu hissettirdi bu belgesel bana.. Can dündar bazen öyle kelamlar ediyor ki, belgesel bu kelamların altında ezilip kalıyor..Yüzeysel ve kendini kanıtlayamayan bir şey olmuş.Gerçekten sinirliyim.Sakin bi zamanda ne demek istediğimi daha detaylı yazacağım..
Öyle bir adam öyle bir belgeselde diktatör ve ikiyüzlü olduğunu söylemiş ya da ima etmişse, bunca aydın da seyredip bunu beğeniyorsa bu ülkede garip birşeyler oluyor demektir. Yoksa Can Dündar gizliden gizli akpye hizmet eden satılmış bir adam mı (son zamanların popüler komplo teorisi 😀 ) Ya da gözümüzde şahsiyetini (insani yanlarını) bile çok büyüttüğümüz (halbuki ne ilgimiz var şahsi hayatıyla) hatta bazılarınca tanrılaştırılan o Mustafa'nın da aslında bir insan olduğunu anlamanın şaşkınlığı mı bunu da iyi tespit etmek gerek... Bana sorarsınız bu onu benim gözümde ancak daha da büyütür... Benim dedem Atatürk'ün yaverliği yapan askerlerden biriymiş ve birlikte içmişliği bile varmış (yani kısa bir eşlik etme şeklinde tabi, dedem de sirozdan gitti bu arada). Ben küçükken bunu bilirdim mesela ama o zamanlar bunu söylemek bir eleştiri, bir tabu sayılırdı. Halbuki bunu duymak benim gözümde onu sadece daha sıcak yapardı, yüzümde bir gülümsemeye sebep olurdu.
Diktatör olacak olsa ona zamanında teklif edildiğinde olurdu. Ama bazen tartışmaya mahal olmadığında masaya yumruğunu vurmaksa diktatörlük, o zaman yeri gelince o da iyi birşey değil mi. Bunu arzulayan bir adam olsa cumhuriyeti kurmaz, o teklifi kabul ederdi. Sahi adam adam diyorum, bir ara birileri ona "adam" dedi diye olay bile olmuştu. İki ayrı fanatik uç olsa gerek. Oysa ne kadar benziyor. Mustafa adında bir film yapılabilmesi bile inanılmaz birşey. Başkası olsa çoktan çarmıha gerilirdi heralde.
Son kısımdaki not defteri alıntıları özellikle okunmaya değer. Bu yazı dizisi de film gibi tutacak anlaşılan:
Filmin güncesinden:
Atatürk’le ilkokulda tanışan her Türk çocuğunun aklında bir “karga kovalama” sahnesi vardır. “Mustafa”yla tanışıklığımızın ilk adımı olan kargaları filmde mutlaka kullanmak ve oralara gitmişken bu sahneyi Atatürk’ün kargaları kovaladığı gerçek mekanda çekmek istiyordum.
“Dayının çiftliği” Langaza’da... Langaza, Selanik’e çok yakın... Bu şirin kasabada eski çiftliklerden eser kalmamış ama hâlâ gelincikler içinde geniş tarlalar var.
Kargalara Uğur hoca bilgisayarda can verecek.
Murat onun kargaları yerleştirebileceği boşluğu hesaplayarak en uygun açıyı arıyor.
Sarışın, küçük çocuğu ise Saadet yakınlarda bir oyun parkından bulup getiriyor.
Adı: Yorgo...
Saadet, Yorgo’nun ailesine projeyi anlatınca memnuniyetle kabul etmişler. Yorgo’nun rolü basit: Elindeki değneği, havadaki görünmeyen kargalara doğru sallayarak koşacak. Rolünü büyük başarıyla oynuyor. Annesi ve babası da, çocuklarının bir dönem tarih kitaplarında “düşman” diye belletilen adamın çocukluğunu oynamasını kenardan keyifle izliyor.
Yorgo altı ay sonra Türkiye’de meşhur olacağını bilmiyor henüz...
Film daha vizyona girmeden çıkan haberleri okuyan Yunan televizyonu, bizi arayıp Yorgo’yu soruyor. Ailesinin izniyle onlarla görüşüyor Yorgo... Ve filmdeki 30 saniyelik rolüyle, Yunanistan’da da şöhret olmaya gidiyor.
Atatürk'ü "yorgo" mu oynarmış diye olay çıkmadığı bile iyi 🙂
Okunmaya değer güncenin tamamı burada: http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&Date=30.10.2008&ArticleID=1007844&AuthorID=75&b=%E2%80%9CMustafa%E2%80%9D%20filminin%20guncesi&a=Can%20D%C3%BCndar&ver=01
- baço