Alırdı tabi. Yahudilerle ilgili diyalog hem kısaydı hem de hemen farklı düşünceler üzerinden ilerledi o tartışma. Koca ödülü o replik hatırına vermezler. Kötülükle mücadele, yardımlaşma, doğal yaşam, insan doğası, özgürlük, paranın önemsizliği gibi içeriği zengin bi sürü konu irdelenmiş, plan sekanslarla uzun uzun tiradlar atılmış kıçı kırık bi repliğe mi verecekler palmiyeyi.

Fragmandaki önyargım yanıltmadı beni. Film ağırlıklı olarak tiyatral bi havada geçiyordu. Bu da Aydın'ın mesleğiyle örtüştüğü için filme artı puan katmış. Bilginer'in oyunculuğu ve film çok iyiydi. Özellikle sanat yönetimini çok beğendim. Bazı devamlılık hataları gözüme çarptı ama 200 saat kayıt almışlar, o kadar kusur kadı kızında da olur 🙂

Yok mu filmi izleyen, değerlendirmek isteyen?

açıkcası filmi değerlendirebilecek ölçüde sinema bilgim olmadığını düşünüyorum; zira film daha teorik eleştiriler hakediyor.

bu başlangıcı yapıp beklentileri düşürdüğüme göre yardırmaya başliyim 😀
1) film uzundu abi. çok vurucu diyaloglar vardı ama çok boş diyaloglar da vardı. anlatmak istediğini daha kısa anlatıp başka anlatılacak şeylere vakit ayırmak daha doğruydu.

2) yahu bu at gösterme modası leyla ile mecnun dan mı kalma acaba? 😀 jin ve şarkı söyleyen kadınlar dan sonra Reha abiden özenmiş sanki nbc. sanki hiç gerek yokken 'sanki şurda da tatlı bir at vardır' demiş nbc 🙂

3) karşılıklı diyalogda aynayı ilk kullandığı sahnede 'vay iyi olmuş' dedim. sonra iki kere daha kullandı. filmde o çeşit ince bir ayrıntı yakalamışsın üç kere kullanınca ayrıntısı kalmıyor ki.

işte böyle 🙂 bu tür ağır bir filmden bişey anlayamayacak kadar bilgisizim şu an. filmdeki derin manalar açıklanırsa ders niteliğinde okurum 🙂

Valla şimdi ödül almış bir film olduğu için pek eleştirmek istemiyorum ama film iyi değildi. Hee kötü de demiyorum ama iyi değildi.

Uzunluk açısından bence çok uzun değildi. Zaten sonunda bittiğini de anlamıyorsun zira filmin finali yok. Bölük bölük konulardan ibaret, bir bütünlük yok. Ee yani bu film ne anlattı dediğinde söyleyebileceğin tek bir şey yok. Birçok kendi içinde her karakterin verdiği bir ana fikir var ama o da çok sıradan bilinmedik ana fikirler de değil. Vurucu evet bu film bunu anlattı vay be diyebileceğin bir ana fikri yoktu.

Filmin iyi diyebileceğim noktaları;

Görüntü yönetmeni sağlam iş çıkartmış zaten "kelebeğin rüyası" filminden de beğenirim işlerini. Ayrıca çekim planları ve mekan tasarımında iyi iş çıkartılmış çok ince detaylar var. Mesela kapı açılmasıyla içeriye ışık giriyor ve tablo görünüyor, kapı kapanında tablo yine karanlığa düşüp gözükmüyor vs gibi. Senaryoda da bazı noktalarda da çok ince detaylar mevcut.

Spoiler;
Mesela ufak çocuğa büyüyünce ne olacaksın diye sorulduğunda, polis olmak istemesi gibi. Bunun nedeni o sahnede pek vurgun bir şekilde ifade edilmese de aslında filmin başında babasını zabıta ve polisi dövdüğü için polisliğe özeniyor. Böylelikle istediği kişiyi dövebilecek vs.

Onun dışında Haluk Bilginer, Nejat İşler ve Serhat Mustafa Kılıç'ın oyunculukları çok iyi idi.
Fİlmin bazı sahnelerinde çok güldüğümü hatırlıyorum. Bazıları traji komik.

Dipnot: Filmi izlerken salonun rahat %30'u sinemadan ayrıldı. Özellikle kızlı erkekli çiftler. Sanırım daha farklı bir film bekliyorlardı.