Forum

İzlediğimiz "D...
 

İzlediğimiz "Diğer kurgu"lar....

10 Gönderi
3 Üyeler
0 Reactions
3,244 Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Arkadaşlar....

Birçok filmin uzun kurgulu halleri var, hepimiz biliyoruz. Ben bazen özellikle bu kurguları edinip izliyorum. Hem filmleri daha iyi tanımış oluyoruz hem yaratıcılarının filmleri kısaltma çalışmalarının gerekliliklerini incelemeye fırsat oluyor. Tabi her film yaratıcısı tarafından kısaltılmıyor, bazen stüdyo baskısı da söz konusu olabiliyor. Bildiğimiz örnekler var ise bunları da belirtmeye.

Bu başlıkta izlediğimiz uzun kurgulu filmleri ve bilinen kurgulu halleri ile farklarını anlatalım....

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/02/2011 2:09 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Avatar:

Avatar'ın extended kurgusunu izledim. Fark yaratacak seviyede daha zengin filmin bu hali.

Grace bayağı daha derin bir karakter haline gelmiş, onun Pandora'da yaşadıkları ile ilgili bir yan hikaye sözkonusu.

Tsu'tey de hikayede daha fazla yer kalıyor. Fİlmin sonunda Tsu'tey'in yanına o ölmek üzereyken geliyor Neytiri ve Jacksully. (Tsu'tey uçakların birinde dövüşürken düşmüştü) Tsu'tey liderliği herkesin önünde ona veriyor. Ve diğer canlılara yaptığı gibi kendisini öldürmesini istiyor Jack'ten. Jack yapamam diyor ama liderliği almasının tek yolu bu. JAck, "bende liderlik vasfı yok, lider sensin" diyor. Tsu'tey de "Ben her zaman hatırlanacağım, Taruk Makto ile omuz omuza dövüştüm" diyor. (BUrada gözleirm yaşardı şerefsizim) JAck de her zamanki sözleri sarf ederek Tsu'tey'i onun izni ile öldürüyor.

Jack Sully'nin eğitimi süresinde bir sekansı var ki çıkarılması gerçekten çok acı olmuş ilk kurguda, çok keyifli, accayip çalışılmış bir sekans, görmemek kayıp gerçekten.

Neytiri ve Jacksully'nin aşklarını açıkladıkları sekans daha uzun ve sevişip koklaşmaları da. Ve sevşirken saçların uçlarındaki bağlantıları birleştirerek sevişiyorlar. (İlk kurguda bunu tahmin etmiştim ben. 🙂 Bayağı mantıklı çünkü)

Daha birçok sekans daha uzun. Örneğin Jack'e İkran seçmeye gidiş yolları daha ayrıntılı verilmiş. Ağaç evin yıkılma çatışması daha ayrıntılı.

Filmin bu hali 3 saate yakın. Ama yine hiç sıkmıyor, aksine daha zegin ve keyifli. Avatar'ı sevenler bu kurguyu da mutlaka izlemeli.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/02/2011 2:10 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Hero:

Birincisi Kırık Kılıç'ın, kralın süikastinden vazgeçmesinin nedeni kabaca söylenmiş. Hat sanatına gönül vermiş eleman, bu sanatın güzelliği onu öldürme güdüsünden uzaklaştırmış. Ve diğeri: Kırık Kılıç'ın yardımcısı olan Ay, İsimsiz'e, İsimsiz suikaste giderken iki kelime laf ediyordu. "Ustam aslandır, gaplandır, lütfen dediğini dikkate alın usta" diyordu. BU kurguda, onu ikna etmek, bu fikre ne kadar kararlıca katıldığını göstermek için onun önünde intihar etmeye kalkışıyor. İsimsiz ondan çabuk davranıp onu engelliyor. YAni kız kılıcını karnına batıracakkten İsimsiz kılıcıyla müdahale ediyor falan. "Neden bunu yapıyorsun?" diye soruyor. Kız da "Bu fikre inanmanız benim hayatımdan daha önemli, o amaç için, ustamın fikrine olan inancım için hayatımı feda edebileceğimi göstermek istiyorum" diyor. İsimsiz de "Hayat çok değerli birşeydir, bunu yapma sakın, söz veriyorum, isteğinizi dikkate alacağım" diyip gidiyor. Ve zaten sonunda ikna oluyor biliyorsunuz.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/02/2011 2:11 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Blade Runner:

Blade Runner filmi birçok açıdan gerçek bir başyapıttır ya. Filmin çekim süreci de bayağı sorunlu geçmişti
Stüdyo filmin kurgusuna son müdahale hakkını saklı tuttuğundan Scott'ın filmi onun istediği gibi olmamıştı ki yıllar sonra Scott, başka filmlerdeki gibi sahte olmayan, gerçek bir "yönetmen kurgusu" çıkardı.
Ve bu kurguda anladık ki, filmin stüdyo versiyonunda öyle bir sekans atılmış ki film bambaşka olmuş.
Atılmış olan başka birçok şey de var ama onlar çok önemli değiller. Esas efsanevi sekans ve çekim şu:

Deckard bir ara evinde piyano çalarken ve kafa çekerken uykuya dalıyor. Uykusunda da rüya görüyor ve rüyasındaki şey bembeyaz boynuzlu bir at.
Şimdi filmin finalini hatırlayın bakalım. Deckard Rachael'la birlikte kaçıyor. Evden çıkarlarken kapıda, yerde küçücük kağıttan bir boynuzlu at var.
İşte o boynuzlu at rüyasını filmden çıkardığınızda bu finalden çıkan sonuç: Deckard'ı bulup merkeze götüren, origamiden hoşlanan Gaff eve geldi, Rachael'i gördü ve birlikte gitmelerine izin verdi.
Boynuzlu at rüyasını filme ekleyin: Gaff, Deckard'ın gördüğü rüyayı biliyor. Demek ki hafızasını da, anılarını da. Demek ki Deckard'ın hafızası dolgu. Ve demek ki Deckard'ta bir taklit.
İşte stüdyo Scott'a "izleyicinin bir androitle özdeşleşebileceğini mi sanıyorsun?" demiş ve o sekansı çıkarmışlar filmden. Ama Scott kendi versiyonunda ekledi ve herşey değişti. Çünkü evet, Deckard'ta bir taklit.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/02/2011 2:14 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

T2:

Size accuk T2'deki ilginçliklerden bahsedeyim.

Zamanının en fazla kazanmış ve baba aksiyon filminin ilk kurguda "ritimsiz ve sıkıcı" bulunduğunu biliyor muydunuz?
Stüdyo Cameron'a der. "KIsalt biraz. Böyle çok sıkıcı". Ve film 15 dakika falan kısaltılır.
Atılanlarda yine filmi çok zenginleştiren bir iki sekans var.

1- HAstaneden Sarah'yı kaçırıyorlar. Gece vakti depomsu bir yere girip yaralarını dikyorlar falan. Orada şöyle bir olay oluyor:
John T800'e, böyle odun gibi kalmayıp daha insani davranmayı öğrenip öğrenemeyeceğini falan soruyor. "Öğrenme çipim var" diyor bu. John: "Peki o çiple oynanabilir mi?" diye soruyor, Sarah ve T800 şaşırıp buna bakıyorlar. Hop kesme..... T800 ayna karşısında kafasını açtırıyor bunlara. Ve kafasının içindeki, Bennet Dyson'ın üzerine çalıştığı çipin aynısını çıkarıyorlar. T800 donup kalıyor. Ve Sarah çipi alıp uzaklaşıyor, çekiçle ezmeye yelteniyor. Jonh son anda engel oluyor. Sarah "onsuz daha iyi oluruz, ona güvenmiyorum" diyor. John da "o benim arkadaşım, onu öldürme" falan muhabbetinden sonra "bir gün büyük bir lider olacağım, herkes beni dinleyecek. Annem bunu yapmazsa başkaları neden yapsın?" diye sorunca Sarah ikna oluyor T800'ü öldürmekten vazgeçiyor. İşte filmin sonundaki Sarah ve T800 tokalaşması böylece anlam kazanıyor. Sarah, ilk filmdeki travmatik hisleri üzerinden atmış, T800'le gerçekten dost olmuş, onu kabullenmiş oluyor. Yani filmde Jahn bir anlamda iki koruyucusu annesi ve T800 arasında da kalmış, bu gerilimi de bertaraf etmiş oluyor. Zaten sırtında az yük var ya p.çin....

Ve bu sekansla da bir şey daha önem kazanıyor: Filmin sonunda T-800, "beni de aritmelisiniz, bir çip daha var" diyip kafasını gösteriyor ya. İşte esas kurguda o çipi de görüyoruz, bunu istemesi daha anlamlı oluyor.

2-T-1000 sıvı azot içinde donup sonra tekrar çözülüyordu ya. Oradan snra bizimkileri izlemeye devam ederken bir doruyu tutuyor, eli, o istemediği halde borunun rengini alıyor. Ayakları bastığı tırtıklı metal bir zeminin rengini dokusunu alıyor. YAni taklit etme becerisi kontrolünden çıkıyor. T-1000, o donma olayından sonra "bozuluyor" alsında. Sonrasında Sarah'yı taklit edip John'a yaklaşıyordu ya. Arkadan Sarah "yere yat John" diyordu ve T-1000'i vuruyordu. İŞte orada John T-1000'in ayaklarına bakıyor, ayaklarının zeminin rengini aldığını görüyor. Oradan anlıyor hangisinin annesi hangisinin T-1000 olduğunu.

PEk önemli olmayan ve aslında çıkarılması anlaşılabilecek, hatta filmi zedeleyen ama bir yandan da bomba gibi kült bir sekans var. John T-800'e ne problemo falan öğretiyor ya. Bir birşeyler öğretme olayı arabada bitmiyor. İndikleri denzincide "hep gergin gibisin, gülümse biraz" diyor Jonh buna. T-800 de çevrede gülen birine bakıyor, inceliyor ve dönüp John'a bir gülümseme gösteriyor. O gülümseme o kadar iğrenç ki, kopmamak olanaksız. Arnie de yeterince iğrenç ve abartılı oynamış zaten. Ama çok çok komik gerçekten dostlar, öyle böyle değil yani.

Ayrıca T-1000'in John'un üvey ebeveynlerini öldürmesinden sonra bahçeye çıkıp köpeği öldürdüğü, köpeğin ismini yanlış söylediğini üzerinde kan olan tasmadan anladığı ve buradan da T-800'ün John'la birlikte olduğunu anladığı kısa bir çekim daha atılmış.

Ve son olarak: Filmin başnda Sarah umutsuz halde hastahanedeyken Kyle Reese'in gelip onu harekete geçirdiği, ona gaz verdiği, onunla öpüşüp koklaştığı bir rüya sekansı var, o da atılmış.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/02/2011 2:15 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Avatar:

Ayrıca Avatar'ın extended kurgusu, Jack'in Pandora günlerinin öncesini, dünyadaki halini ve hayatını özetlerken başlıyor. KIsa ama gayet yeterli ve yeterince bilgilendirici bir giriş bu.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/02/2011 11:39 am
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 09/02/2011 12:43 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Evet.... 🙂 T2'deki atılan "törminin sırıtışı" çekimi bu işte... 🙂 Çok komik lan!

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 09/02/2011 12:54 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Gladyatörün "diğer kurgu"sunu izledim. 2 saat 43 dakika. Nedir bu uzunluk?

Fİlmin başı aynı. Sadece Maximus ailesini kurtarmak için goşturuyor ya evine doğru. Oralar daha uzun. YOlda bir yerlerde konaklıyor, dua ediyor vs.
Köle ve gladyatör oluşu aynı. Romaya gelmeden önce ekibin yaptığı dövüş sahneleri aynı. Collesiumdaki dövüşler ise çok daha uzun ve kesinlikle daha keyifli, daha doyurucu. Enfes çekimler anlar atılmış, anlamak olanaksız. Fİlmi gereksiz uzatacak şeyler değil bunlar, kullanılmamaları çok yazık olmuş gerçekten.

Maximusun ortaya çıkığı ve Commodusu delirttiği kısımlar aynı. Sadece Commodus ve kız kardeşi Lucilla arasındaki gerilim, Commodusun kendi kız kardeşine sarkışı daha ayrıntılı. Orjinalde bu varmıydı hatırlamıyorum ama bu kurguda ona açık açık aşık olduğunu söylüyor.

Maximusun Lucilla ve bir senatörle plan yaptığı ve Commodusun tahttan indirilmesi sahneleri çoook uzun bu kurguda. Bunlar daha ayrıntılı ama gereksiz gerçekten. Sıkıcı biraz. Ve burada Commodus, yandaşı bir senatörle konuşuyorlar, o senatör bir yılanbalığından mı ne örnek veriyor, şu şu hayvan düşmanına karşı böyle strateji ayaparmış falan diyor. Diğer bazı senatörlerin arkalarından iş çeviriyor olabileceklerini söyüyor COmmodusa. Orjinal filmde Commodusun olan biteni nasıl fark ettiği belli değildi, burada ampülün yandığı anı izliyoruz. Commodusun aklına yatıyor bu. Ayrıca Maximus, kendisiyle bilrik olan senatörden kendisini satın almasını ve özgürlüğünü vermesini söylüyor. O satın alma süreci, paranın PRoximoya gelmesi ama sezarın adamlarının kontrolünden dolayı alışverişin yapılamaması sahnesi var. Proximo parayı alamamış olmasına rağmen Maximusu serbest bırakıyor. Ayrıca Sezarın askerleri gladyatörlerin mekanı basınca tüm Gladyatörlerle Sezarın askerleri arasındaki savaş burada daha uzun.

Fİlmin sonu bambaşka. Maximus Commodusu öldürüyor ya. BU kurguda dönüp Commodsun yardımcısına (kendi de tanırdı kendisini) bundan sonra neler yapılacağı üzerine direktifler veriyor. Esirleri sal, o senatörü sal, yetkiyi ona ver, ROmaya Cumhuriyet gelsin falan diyor. BUnlar babamızın isteğiydi diyor. SOnra güppedenek yere düşüyor. Seyirciler falan sahaya iniyorlar. Lucilla da yanına geliyor. MAximus yine ölmüş olan ailesini görüyor falan, ölüyor.i Maximusun gözlerini Lucilla kapatıyor, dönüp askerlere ve halka "Roma onurlu bir adamın ölümüne değer, o onurlu bir Roma insnaıydı, ona saygı gösterin" diyor. HErkes Maximusu omuzlarına alıp alandan çıkarıyorlar. Ve en sonunda siyahi gladyatör kankası gecenin bi vakti arenanın ortasına geliyor. Maximus dövüşmeden önce eline bi parça toprak alırdı ya. O da Maximus gibi yerden bir parça toprak alıp ellerini ovalıyor. "Artık ailenin yanındasın. Ama seninle de tekrar görüşeceğiz dostum" diyor. Sonra da ekiyor: "Ama henüz değil!" HEnüz değil geyiğini de önceden ailesi üzerine yapmışlardı, aynı sohbet tekrarlanıyor hesabı. Fİlm böyle bitiyor.

Valla bana göre ikisinin ortası bir kurgu en iyisi olurdu. Collosiumdaki savaşların bir kısmının atılması yazık olmuş. İzlenilen hali bayağı kel kalmış yani. Ridley Scott'ın bunlar için canının yandığına eminim. Ama gereksiz yerleri izlemeye de gerek yokmuş, atılmaları iyi olmuş hatta çekilmeleri bile gereksiz, görülmemesi şaşırtıcı. YAni senaryo aynen böyle ise bayağı sorunluymuş bu senaryo...

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 08/01/2013 1:17 am
 exx
(@exx)
Gönderi: 0
 

kingdom of heaven'i de kuşa çevirmişler. özellikle çocuğun cüzzamlı olduğunu anladıkları sahne mükemmeldi neden çıkartmışlar muamma. gene the new world'da da bazı güzel sahneler atılmış.

 
Gönderildi : 09/01/2013 2:59 am
Paylaş: