Dahi anlamındaki "de" ayrı yazılır. Bu bir.
Moderatörlerin kimseyi forumdan atma yetkisi yoktur bu da iki.
Bizik oldu da ne demekse 🙂
edebiyat forumuna döndü yine buda üç
neyse kapansın konu
beğenen beğenir beğenmeyen beğenmez..
aksam okan bayulgende izleyen izler..izlemeyen izlemez
i've been twelve forever
KEzzAP'ın neye sinirlendiğini çok iyi anlıyorum ama bunu yaparken bir parça baskıcı oluveriyor. Böyle olunca da, neyin çekilmesi gerektiği yönünde ortak bir algı varmış ve bir şey çekmek isteyenlerin de o algı etrafında toplanmaları gerekiyormuş gibi anlaşılıyor. Bu zaten onun da "itiraf" ettiği gibi (Evet bana soracaklar, dediği kısım) seçkinci bir anlayış, ben de pek kabul edemedim.
Herkesin her şeyi yapma hakkı olması bir yana, herkesin her şeyi söyleme hakkı var. Dayatmacı olsa da ultra liberal olsa da. Dayatma duymak istemiyorum, diyen sickman arkadaşa da, bunu söylemek isterim.
Issız Adam'ı izlemediğim için Kızsız Adam'ı da izlemedim. Asıl filme gönderme yapıyordur, anlamam diyerek. Eh, bir gün herkes 15 dakikalığına meşhur olacaktı, sıra onlarda demek ki. Zaten sisteme karşı bir rahatsızlığınız varsa, onun ürettiği her şeye de ister istemez rahatsızlık duyuyorsunuz. Sanırım Kızsız Adam'ın KEzzAP'ta yarattığı rahatsızlık, Issız Adam'ın fragmanını görünce duyduğum kızgınlıkla ve rahatsızlıkla aynı.
Bazen en yorucusu da ne biliyor musunuz, kişisel bir itiraf olsun, (post)modern ve demokratik bir insan olma zorunluluğu. Kafasına gözüne demir ökçe vurmak istediğiniz insanlara da saygı duyma zorunluluğunu da hatırlatıyor ya içinizde bir dürtü, o da pek dayanılır gibi değil hakkaten. Ne dersiniz, bu da bir dayatma değil midir acaba?
Bu da bir dayatma, evet. Bu dar kalıpların içine sıkışıp "rahat"mışım gibi davranmaktansa taraf olmayı tercih ederim. Meselesi, derinliği olmayan filmlerden, insanlardan gına geldi. Duygu sömürüsü, monotonluğu ambalajlayıp seyirciye yutturma, 70'lerin hazinelerinden medet umma, iyi müziği kötü sinematografiye katıp sanatı iğdiş etme, çocuk, yaşlı, engelli istismarcılığı, 'beyaz' Türkleri güldürmek için aralarına 'maymun' katıp kahkahalarla gülme -maymunlar eşliğinde- ve sistemin sadık bekçisi medyayı da payanda yapıp ortalarda salınıp durma. Güzel halkım sandıkta yaptığı tercihleri, film seçerken de aynen tekrarlamaya devam ediyor. Mesele budur ve şimdilik çözümü yok gibi...
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Ali,
Benim demokratlığı, "herkesherşeyiyapsın"cılığı dayattığımı düşünmene şaşırdım. En nefret ettiğim cümlelerden biridir ama "yazdığımı bir daha okursan" Hegel'in yaptığı gibi isteyen istediğini eleştirir (ki bununda ölçüsünü koyması lazım insan kendi kendine).
Ama insanların yaptığı şeyi (ki kesin bir bilgi sahibi olmadan) alakası olmayan zenginlik, baba parası gibi argümanlarla süsleyip bir de üzerine bebeler, mebeler diye aşağılamaya kimsenin (hele ki moderatörün hiç) hakkı yok. Tekrar etmekte beis görmem, "doğru düzgün" şeyler çekilmesi için kimsenin kimseyi uyarması doğru değil. Tartışmanın altmetnine ait cevaplar arıyorsanız başka başlık açarsınız, isteyen katılır istediğini söyler. Ama bu yasakları yasaklayan anlayış falan gibi bir savunmaya girişmek burada çok verimli olmaz.
"İş" ile ilgili eleştiri tamam, ama forumdaki katılımın genel algı düzeyine yakışmayan bir yoruma da kayıtsız kalmamı beklemeyin.
1 - Bebe lafı herhangi bir hakaret barındırmaz. Ankara'da herkes birbirine bebe der, ben de çok severim, o yüzden kullandım.
2- Baba parsı demedim. Hemen arkasından attığım mesaja bak:
"Mesele para da değil sadece. Kiralamış da olabilirler.
Adamlardan ziyade bunların bu kadar ön plana çıkmasına uyuz oluyorum.
Şu alemde ne şekil işler yapan insanlar varken, bir işe bu kadar emek verirken,
dur abi popüler bir şey yakaladık reaksiyon alır diyen insanların ellerindeki imkanları bu kadar çarçur etmelerine ve bunlara birilerinin çanak tutmasından nefret ediyorum. Kadir Köymen de çıksın abi o zaman gazeteye, televizyona bu adamlardan çok daha fazla şey kattı amatör sinemaya. Filmleri harika değil belki ama Kızsız Adam da çekmedi yani. " demişim.
Bir başka mesajımda da çok sevdiğim filmlere imza atan Sinan Dinç için benzer şeyler kullanmışım:
Sinan Dinç diye bir adam var adam her sene Imagine Cup finalisti.
Kaç kere gördük gazetede televizyonda?
Sinan da Beyaz Kelek çeksin reaksiyon alır.
Kimse göz attı mı bilmiyorum ama Karşı Sinema manifestosunda ikinci maddede ne yazmışım:
"2 – Karşı sinema, genel olarak gözlem alanını düşük bütçeli film yapımları olarak belirlese bile, parasız-ekipmansız film yapmayı bir erdem olarak kabul etmez. Fakat beklenti, kullanılan ekipmanın hakkının verildiği projelerle karşılaşmaktır. “Hakkı verilmek” sözünün anlamı ise harika bir film ortaya çıkarmak değil, filmin yapımı esnasındaki “derdini anlatma isteğinin” görülmesidir. “Eğlenmek için çektik”, “parodi yaptık”, “şu firmanın yarışması için çektik” gibi savunular, karşı sinemanın kabul alanı içinde değildir. "
SAnırım derdimin ne olduğunu anlatabiliyorum. Ali anlamış zaten de, bir noktayı kaçırmış. Ben kimse şu biçimde film yapsın demiyorum. Böyle bir dayatmayı hangi sıfatla yapabilirim zaten abi. Bunu savunmak bile bana komik geliyor şu an. Ben sadece
sinema yapan insanın niyetiyle ilgileniyorum, ne yaptıkları çok sonraki bir faktör. Durum bu olunca ortaya çıkan sonuç da şudur:
Birçok kişinin derdini anlatmak konusunda ekipman sıkıntısı çektiği bir durumda, gidip "popüler olanın üzerine oynayarak" prim yapmayı amaçlayan ve ellerindeki imkanları (her ne biçimde elde etmiş olurlarsa olsunlar) bunun için harcayan insanlara karşı her zaman savaşacağım. Ve tekrar söylüyorum bu bebelere karşı da, bunu mattah bir şeymiş gibi sunan medyaya da karşı mücadelemizi sürdürmeliyiz.
Ne demek istediğimin anlaşıldığını düşünerek daha fazla uzatmayacağım. Kezzap kendini o filmi çeken adamın yerine koy ve ilk yazdığını bir daha oku. Bebeler hakaret değildir, baba parası demedim, mesele "sadece!!!" para da değil, falan gibi savunmaların ne kadar anlamsız olduğunu eminim göreceksin.
Burası Ankara'da takılan insan forumu mu? Bir yörenin, kentin vs.nin ağzını alıp da forum ortasında kullanamazsınız. Genel anlamlarıyla kabul görürler. Ben en yakın 3 arkadaşımla kadın betimlemesi için otobüsü kullanıyorum diyelim. "Bugün de otobüse girdim" deyince insanlar bana gelip de "ne alaka dediklerinde" ohhho, bizim buralarda otobüs karı demek diyemezsiniz. Öyle saçma şey mi olur?
Filmi çekenlere niye kızıldığını anlamadım. Bu adamlara gelmeden önce Şahan'a gidelim. Hadi bu gençler biraz ün kazanacaklar işte, Şahan eski parayla trilyonları cebe indiriyor, önce ona gidelim bence.
Bu yapanın suçu değildir, çok açık konuşuyorum, hiç uğraşmadan para getirecek bir proje bulduğum saniye üstüne atlamazsam Özgür gibi olayım. Bunu başka bir yazıda da yazdım, tek bir tepki gelmedi. Bu piyasada, bu ülkede, bu alanda kimin hayatta kalacağını seyirci belirler. Seyirci bir işi beğeniyorsa kimsenin hiçbir laf etme hakkı yoktur. Sinan Dinç, Özgür bakar bilmem kim Beyaz Kelek'i çekmiyorsa bu onun bileceği iştir. Çeken çeker, ününü de parasını da kazanır. Kimse de ona bir şey diyemez. Halk bunu istiyorsa olacağı budur.
Bunu düzeltmek için insan kendinden başlamalı (Fırat'a yönelik demiyorum, genel olarak). Kişisel beğeni sınırlarını koymalı. Dandik dandik filmlere "izlediğim en iyi kısa film" yaftasını yapıştırmamalı. Bunu diyenlere nedenleri düzgünce açıklanmalı. Bunu şahsen yapmaya çok çalıştım, az önce Özgür (beetlejuice), Erkan (enjeksiyon) ve birkaç arkadaş daha sohbet ediyorduk. Devamlı benim nasıl hiçbir şeyi beğenmediğimden ve ne kadar ukala olduğumdan bahsettiler, dalga geçtiler falan. Alınmıyorum böyle şeylere, çünkü ben seyirci olarak, iyiye iyi, kötüye kötü demezsem, karşımdakinden de bunu bekleyemem. Biz, bu işten anladığımızı iddia eden insanlar olarak bugün eğri oturup doğru konuşmazsak, yarın bunu kimseden bekleyemeyiz.
Kızsız Adam'ı beğenmediyseniz oturup manifesto yazmayacaksınız, bunun nedenleri çevrenize anlatacaksın, bir filmi iyi ya da kötü yapan nedir, insanlara açıklayacaksınız. Elinizden geldiğince. Bir kere yetmezse on kere yapacaksınız. Bir kişiye bile düzgün bir sinema zevki aşılarsanız ne mutlu.
Ama Kerem'in (sickman) dediği gibi bu işler forumda entelektüel mahalle ağzıyla yapılmaz. Yapılamaz. Hiçkimse, hiçbir şekilde bunu haklı çıkaramaz.
Fırat (Kezzap) sen de resmen her seferinde hakaret edip "ben kendi mesajımda bir sorun görmüyorum" diyorsun. Az çok bir tanışıklığımız var, çok garip geliyor bana.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Ben hala mesajımda bir sorun görmüyorum abi.
Ne demişim abi? Bir bebe lafı mı bu kadar kızdırdı sizi. Tamam siliyorum ve özür diliyorum bebe lafı için. Ama kimseye hakaret etmedim. İçim de fazlasıyla rahat. Bu da böyle biline.
İsteyen istediğini çeker tabi bunu başından beri söylüyorum. Sadece ben nelerin çekilmemesi gerektiğini kendimce belirtiyorum ve belirtmeye de devam edeceğim. Bu da benim için sinema içindeki iktidar merkezlerini yıkma çabamın bir parçası. Kızsız adam gibi, ya da neydi o Cadde gibi projeler benden aynı tepkiyi almaya devam edecekler.
Manifestoyu kızsız adam yüzünden yazmadım. Uzun zamandır planladığım bir şeydi. Aslına bakarsan kızsız adam'ın eleştirisi manifestodan sonra çıktı. Filmi sinema dahilinde eleştirmem çünkü ortada sinema yok. Sorun da buradan çıkıyor zaten.
İsteyen istediğini çeker. Ama ben bu saçmalıklara karşı mücadele edeceğim. Sadece para getiriyor diye hiçbir işe girmem.
Para yapılacak işin sonucudur. Bir şey yaparsın para eder o ayrı ve keşke de öyle olsa hep. Ama hep tersi oluyor.
Bu baya sanat sanat için midir, sanat insan için midir tartışması olmuş aslında.
Ya da sinema ticari olarak (ya da fayda kaygısıyla) yapılabilir mi sorusu irdelenmiş.
Olayı biraz daha geniş çerçeveye alırsak, fotoğraf, müzik, resim vs. gibi sanatlar da ticari kaygı ile sıkça yapılmaktadır. Bu olay kapital düzenin bir gereği, adama yapma kardeşim o zaman denmesi çok zor çünkü sanat içinde tutamadığın birşeyleri dışarı vurmayı içeriyor. Bu da hem yapma kardeşim demeyi, hem de sadece ticari yaklaşımları zora sokuyor tabi ki. Yaşamak zorundayız, bir yandna bahçivan olup hayatımızı idame ettirip, bir yandan tamamen kendine saygılı, bir derdi olan işler yapabiliriz. Ya da bunları yapıp para da getirmesi için (tezat da olsa) dua edebiliriz. Ya da kimi zaman mecburen ticari işler yapıp, kimi zaman da adam gibi işler yapabiliriz. Mesela web tasarımı yapıyorum diyelim ben, gönül ister ki hep kreatif süper işler çıkartayım. Ama bir emlakçıya da site yapmak zorunda kalıyorum yaşamak için. Bu olay sanatçının en büyük mücadelelerinden biri sanırım. Eğer bir adam yaptığı tüm işlerde kaymak yeme gayretindeyse, derdi olan hiçbir işi yoksa, o adama tüccar denebilir evet. Ama yaptığımız işler ve yaşamımız için hepimizin reklama, tanıtıma, mali desteğe ihtiyacımız var bu da bir gerçek. O yüzden çok keskin olmamak lazım sonra tükürdüğümüzü yaladığımız günler gelebilir diye düşünüyorum. Recep ivedik mevzusunda da ilk zamanlar bir mesaj atmıştım, Şahan'ın tv performansından sonra böyle birşey yapması ancak mali olarak durumu düzeltmek amaçlı olabilir, yani ben öyle umuyorum demiştim. Şimdi 2 ve 3 çıkacak. Bunlarla olayı abartmış oluyor elbette, bakalım Recep İvedik'ten sonra ne yapacak. Eğer hala kaymakçı teknikle devam ediyorsa, o adama artık tüccar demenin vakti gelir.
Bu filmle ilgili mevzuya gelince, filmlerle dalga geçen ve bunu profesyonel bir şekilde yapıp çok da para kazanan tonla film var. Hiçbirinin de bir derdi yok, sadece komedi. Güldürmek de bir dert derseniz saygı duyarım elbette, hayatta herşey mesaj kaygılı mı olacak? Zaman zaman herşeyi bir kenara bırakıp gülüp içip sıçmıyor muyuz kendimiz de... Bu çocukları terslemenin hiçbir anlamı yok bence. Burada tepki eğer bunları abartan medyaya ise, o da çok anlamlı değil çünkü seyircinin talebine göre hareket ediliyor. İlgi çeken birşey olmasa bu kadar yer bulmazdı. Yani bu moral bozucu "Recep İvedik neden bu kadar tuttu" sorgusu aslında memleketin kalitesiyle ilgili bir dert ve herşeyi de etkiliyor... Çok da sinir bozucu da olsa bir gerçek ve gerçeğe karşı durmak anlamlı değil, gerçeği mümkün olduğunda düzeltmeye çalışabiliriz ancak...
- baço
Bahadır abinin de belirttiği gibi bu tartışma aslında ideolojik bir tartışma. Ama ideolojikliği sanat sanat için miidir toplum için midir sorusunda yatmıyor. Bu soru en saçma sorulardan birisi benim için. Sanatla toplum ayrı şeyler olmak zorundaymış gibi algılayan algılatan bir soru.
Tartışmanın ideolojikliği bu tartışmanın kökünde "kapital" düzenin yatması. Doğru. İşte mesele burada başlıyor. Kendimi bu şekilde ifade etmemek için çok uğraştım ama Bahadır abi konunun doğru bir biçimde özüne işaret edince ben de vaktinin geldiğini anladım. Ben kelimenin tam anlamıyla bir anti-kaptialistim. Fakat bu çok köklü bir toptan reddediş yerine, düzenin içinde yer alıp (aksini iddia etsek de zaten düzenin içindeyiz. Düzen için en son ne yaptım mesela: Canon HV30 aldım. 🙂 ) düzenin iktidar alanlarını değiştirip dönüştürmek için mücadele etmektir. Çünü kapitalizm sonrası bir dünyada kapitalizmin içinde reddetiğimiz şeyler yine hayatımızda olacak. Sinema gibi, müzik gibi. Benim sorunum bunların kapital düzenin içine alet olmuş olmaları. Yoksa toplu olarak sinema değil benim sorunum.
Bu Kızsız adam ya da para / izleyici için film yapmak meselesi de tam bu noktada karşı duracağım bir şey. İyi bir film yaparsınız para eder. Bu güzel bir şeydir. Ama mevzu tersine dönerse benim için olay biter. Yani bir bakıma şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Recep İvedik çekilsin, ama tüccar zihniyetiyle değil.
Son olarak da şu "halk istiyor" muhabbetine gelelim. Yıllardır şu yalan söylenir durur. Nerden biliyoruz halkın istediğini. Gittik konuştuk mu? Bir şeyin izlenmesi onun istendiği anlamına mı geliyor? Ben de iledim Kızsız adamı hem de iki kere. Ama istemiyorum böyle bir film. Halk istiyor, sadece başkalarının dayatmalarını meşrulaştırmak için ortaya attıkları bir yalandan ibarettir. İsteyen bir kesim olabileceği gibi, izleyenler içerisindeki istemeyen kesmi de göz önünde bulundurmak şarttır gibi geliyor bana.
Sanat sanat için midir, yoksa insan için midir aslında doğru bir soru değil evet. Ama genelde kastedilen "Sanat kendi prensiplerini halkın isteği doğrusunda bir kenara bırakır mı?" anlamındaki soru bence.
Halk istiyor muhabbetinin de ölçüsü çok basit, Üç maymun 200 bin izlenirken Recep İvedik'in 5 milyon izlenmesi... Kimse istemeye istemeye sinemaya gitmez, beleş vidoyu tıklamakla çok farklı birşey bu. Kabul etmesek de bir ölçü...
Kahrolsun bu düzen.... (imza: düzülen)
- baço
http://conmech.blogspot.com/2009/03/yeni-sutu-seven-kamyoncu-kzsz-adam.html
Derdimi anlayan bir yazı daha. Karşı sinemaya da destek oldu bu arkadaş.
http://www.stargazete.com/magazin/sinemanin-bamya-lari-175753.htm
Issız Adam, Altın Bamya’yı ‘Üç Maymun’ ile birlikte paylaştı.
7. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali kapsamında, Türk sinemasındaki cinsiyetçiliğe dikkati çekmek amacıyla düzenlenen ‘Altın Bamya’’ ödülleri belli oldu.
Garajİstanbul’daki törende jürinin değerlendirmesi sonucu ‘Erkek Karakter Ödülü’’ne ‘Recep İvedik 2’’ filmindeki ‘Recep’’ karakteri, ‘Kadın Karakter Ödülü’’ne de ‘Üç Maymun’’ filmindeki ‘Hacer’’ karakteri uygun görüldü. ‘Issız Adam’’ ve ‘Üç Maymun’’ filmleri ‘Altın Bamya Senaryo Ödülü’’ne, ‘Issız Adam’’ filmi ise ‘Film Ödülü’’ne değer bulundu. Bu dört kategorinin dışında ‘1. Jüri Özel Tek Taşlı Bamya Ödülleri’’ni, ‘Çılgın Dershane Kampta’’ ve ‘Süper Ajan K9’’ filmleri paylaşırken ‘1. Jüri Özel - Homofobi - Üç Buçuk Bamya Ödülü’’ ise ‘Recep İvedik 2’’ filminin oldu.
- baço
Bir komedi filmidir bu. (kızsız adam)
Güldürmek istemiştir.
Güldürürken düşündürmek olayına hiç inanmıyorum zaten.
O yüzden bu komedi filminden de düşündürmesini beklemiyorum sadece güldürmesini bekliyorum.
Beklediğimi bir nebze verdi. Özellikle finalde sarılma şeysine bayıldım güldüm çok.
TV ticari bir oluşumdur. Çok izlenen şey sunulur. Az izlenen şey sunulmaz.
Komedi çok izlenen bişeydir. Magazin de öyledir.
Magazin içeriği olan komedi filmi de doğal olarak mutlaka TV de yerini alır.
TVde çıkmayı bir başarı göstergesi olarak almak çok yanlış bir başlangıç noktasıdır.
Bir kişinin çok izlenmeyi istemesinde hiçbir mahsur yoktur.
Ben de çok izlenmeyi istiyorum + para kazanmak istiyorum = Şayini çekiyorum.
Şayin bir komedi filmidir. 2010 da vizyona girecektir. Derdi tasası güldürmek olacaktır.
Ve bir komedi filmi olmanın bütün gereklerini yerine getirecektir. Eğlendirecektir. Şimdiden bunun için herkesten özür dilerim 🙂
3 maymunun az izlenmesi recep ivediğin çok izlenmesi Şahan Gökbakarın suçu değildir. Aslında ortada bir suç da yoktur.
Vaktinde Zeki Alasya tv de bi programda şöyle demişti.
"Sanatçı" eserini halka sunduğunda halka bir top atmış olur. O topu eğer çok yukardan atarsa halk tenezzül edip zahmet edip o topu yakalamak için kalkıp yukarı uzanmaz. Top boşa gider. Eğer topu direk halkın kucağına atarsan da tabiki halk seve seve kabul eder ama sanatçının yapması gereken o topu tam olması gerekiği yere, yani kafanın hafif üstüne atabilmeyi bilmektir. Böylece karşıdaki izleyici kolunu kaldırıp o topa yetişir.
Sanat sanat için midir halk için midir polemiğine de bence bu anlatım en güzel yanıtı veriyor.
Recep ivedik direk kucağa top atmaktır. Zira yine Şahan Gökbakara bunu yaptığı için kızamayız. Kendisi zaten bir sanatçı olduğunu iddia etmiyor. O bir "entertainer" "showman" "komedyen". Ben o yüzden ona hiç ama hiç kızamıyorum. Kızdığım şey sanatçı olduğunu söyleyip topu taaaa en yukarlara atıp sonra da az izlendiği için halkı suçlayan zümre...
Neyse gelelim kızsız adama.
Halkın kucağına atılmış bir filme çok izleniyor diye kızmak ve burda ben dururken o nasıl çok izleniyor demek çok komik bir durum 🙂
Daha öte bişey diyemiycem.
Film Handy35 ile çekilmiş. Ama adaptörün doğru kullanıldığını söyleyemem. Çok fazla plan focus dışında kalmış. Ama bu filmin bu kadar ciddiye alınmasında 35mm sinema görüntüsüne sahip olmasının da çok ciddi bir katkısı olduğuna eminim. Çünkü herkesin bilinçaltında daha ciddi bir iş gibi algılanmasına da yardım etti. Çünkü halk bu görüntüyü sadece büyük bütçeli işlerde görüyor. Neyse bu konuyu ispatlama şansım yok o yüzden üstüne fazla gitmek istemem.
Kezzap'a;
Kezzap bence çok aleni bir şekilde yanlış bir çıkış yaptın. Sorun değil. Böyle şeyler olabilir. Ben de karnım açken birisi ile tartışmaya meyilli olurum. Ağzımdan bazı sert şeyler daha kolay çıkar. Herkes de böyledir herhalde. Ama sonra üstüne gidip hafif traşlayıp özünü saptırıp ısrarla arkasında durmaya çalışmak nedir? Biraz abartmışın pardon demekte güç olan nedir? Gerçekten de orda sarfedilen sözler bir zamanlar sahip olduğumuz ruha hiç ama hiç uymamış durumda. Sitenin ziyaretçisi değil sahibi rolündeki kişilerin söylemleri bütün sitenin duruşunu söylemini bağlar. Bu forumdaki duruşu, söylemi doğru yansıtmadığını düşünüyorum. Beklentim artık geç de olsa geri adım atmandır. Gerçi bu kavga kıyametin içinde sana senin üslübunla sert çıkan bir arkadaş da forumdan atılmış durumda.
Burası artık kkymn forum değil zaten farkındayım. Adı da "film fabrikası" ve yönetimi ile ilgili katılımın neredeyse sıfır düzeyinde. Görünürde bir adminlik statüm olması da kimseyi yanıltmasın adminlik de yapmıyorum. Arasıra girp bakan birçok diğer ziyaretçiden daha fazla değil katılımım. Ama eskisi gibi olsaydı, böyle bir durum yaşandıktan sonra bu forumdan kimse atılmazdı. Bana sorulsaydı hayır derdim.
KKYMN