Bugün bir arkadaş grubuyla izleme fırsatım oldu.
Böyle bir keyif yok. 2,5 saat nefes almadan izledim. İnci sözlük deyimiyle filmi izlerken bildiğiniz sarsılarak boşaldım. 🙂
Müthiş bir zekanın ürünü. Kendine has bir dünya kuruyor ve o dünyanın içine hapsediyor. Matrix benzetmeleri bu minvalde anlamlı.
Prestige ile karşılaştıracak olursam o filmdeki kadar ters köşe yok!
Fakat yönetmenin kurduğu mantık dünyası içinde oynadığı zeka oyunları filmi en az o film kadar keyifli hale getiriyor...
Filmdeki aksiyon sahneleri bu senaryo mantığının gölgesinde kaldı bile diyebilirim. Filmin görsel zenginliği fragmanından bile bellidir diye düşünüyorum. Bu konuda başka söze gerek yok.
Vakit kaybetmeden izleyin.
8.5 / 10
1.5 puanı filmin alt metnine karşı olmamdan kırdım. 🙂
Normalde daha fazla kırardım ama filmde çok fazla üzerine gidilmiyor bu düşüncenin.
Politik söylemi zayıf bırakılmış, bir yerde bahsi geçiyor, sonra film onun üzerine değil daha çok karakter üzerine kuruyor hikayesini.
İyi ki de öyle yapıyor.
Millet patır patır izlemeye gidiyor filmi. O toplaşma filan yalan, sickman gitceksen bekleme sen de. Bundan sonra kimse organizasyon filan demesin 😀
Ya o organizasyon işi Aydemirse'nin isteğiyle bir hafta ertelenmişti ama tabi kimse dayanamıyor :). Benim evde deli tadilat var, olmasa ben de kaçacaktım ne yalan söyliyim
Filmde giyilen takım elbiseler Eskişehir'li firmadan alınmış. Filmi özümseme işini iyice abartabiliriz ki film bunu bi hayli hakkediyor...
İzlediğimde takım elbiselerede dikkat edeceğim..
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
matrix daha iyiydi. (samimi ama yüzeysel bir yorum)
bir de 10 sene sonra en iyi ihtimalle matrix ile kıyaslanırken görürüz diye düşünüyorum.
6.5/10
Pek begenmedim. Nolan cok yaratici, gene cok parlak fikirleri var, zaman/uzam oynamalari harika. Ama tum parlak fikirlerinin altina yerlestirdigi 3. sinif dramayi, Leonardo'nun "karisinin olumunden kendini sorumlu tutan cocuklarinin yuzunu bile animsayamayan memleketine donmesi yasakli ama donmek ve cocuklari icin her seyi yapar aslinda iyi kalpli mazlum ajan" rolunu, bi kiz daha olsun diye filme konmus Ellen Page'i, kasa falan gibi bilincalti metaforlarini ve bu gibi bircok seyi sevmedim. Bir de aksiyondan bir turlu zevk alamadagimindan herhalde, sonlara dogru artik surekli saatime bakar oldum.
Evet cok yaratici bir senarist ama, Nolan'in 1. sinif bir Holivut yonetmeni olmadigina inaniyorum. Fonda hic durmadan akan aksiyon/gerilim muziginden, kamera hareketlerinden, filme hakim o genel aksiyon filmi havasindan hoslanmadim. Hani olmaz ya olsa Spike Jonze, Soderberg, PT Anderson, Fincher gibi adamlardan biri cekse bence daha iyi bir film izlerdik.
zihnen yoruldum arkadaş böyle bir filme daha rastlayamam kanaatimce. süper degil ama yorumsuzdu.
10 numara film. Neredeyse seyirciyi hiç dinlerdirmiyor, yükledikçe yüklüyor 🙂 The Dark Night gibi çok yoğun, durağı olmayan bir film. Nolan bundan sonra da filmlerini böyle yapmaya devam edecek sanıyorum. Batman'den çıktıktan sonra arkadaşla "Bundan en az 2 bölüm çıkarmış lan." demiştik 🙂
Kurulan mantık üstünden filmin gidişi çok iyi, seyircinin kısmen bildiği birşey üstüne kurulan bir matematiği seyirciye kavratıp harekete başlıyor film ve bitene kadar da durmuyor.
Favori filmlerimden biri de bu Inception artık 🙂
Filmi Seyretmeden kesinlikle okumayın
Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?
Ne beklediysek onu aldık. Christopher Nolan bu filmden dolayı değil tabii ki ama bu yüzyılın en iyi iki üç yönetmeninden biri şu anda zaten. Ben tarzını ve konularını da sevdiğim için şimdiye kadar boş atmadı, bundan sonra da atmaz inşallah. Müzikleri de insan gibi yapmamışlar. Sadece orkestrasyon partisyon yazmakla bu işlerin olmadığına en güzel kanıt bu film.
10 numara film. Neredeyse seyirciyi hiç dinlerdirmiyor, yükledikçe yüklüyor 🙂 The Dark Night gibi çok yoğun, durağı olmayan bir film. Nolan bundan sonra da filmlerini böyle yapmaya devam edecek sanıyorum. Batman'den çıktıktan sonra arkadaşla "Bundan en az 2 bölüm çıkarmış lan." demiştik 🙂
Kurulan mantık üstünden filmin gidişi çok iyi, seyircinin kısmen bildiği birşey üstüne kurulan bir matematiği seyirciye kavratıp harekete başlıyor film ve bitene kadar da durmuyor.
Favori filmlerimden biri de bu Inception artık 🙂
Filmi Seyretmeden kesinlikle okumayın
Yüzüğü olamaz zira totemler 2 dünyada da mevcutken Cobb'ün yüzüğü sadece rüyalarda var.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Filmi bugün izledim. Sonuç : beynim yandı. En yakın zamanda tekrar izleyip detaylı bir yorum yapmayı planlıyorum.
Yüzüğü olamaz zira totemler 2 dünyada da mevcutken Cobb'ün yüzüğü sadece rüyalarda var.
Biz de buna dayanarak totem yüzük demiştik 🙂 . Ruyadayken sürekli kendini kontrol ediyor, zaten bu eleman rüyalara hep bilinçli olarak giriyor o yüzden gerçek dünyada (ya da gerçek olduğunu düşündüğü dünyada) yüzüğü kullanmıyor diye düşündüm. Final sahnesinde de yüzük yok ama fırıldak düşmeden de bitirmiş adam 🙂
Emin değilim ama arkadaş yüzük deyince mantıklı geldi 🙂 Christopher'la bi konuşmak lazım 🙂
Film arasında "Bunlar hep Mal'ın rüyası." demiştim 🙂 belki de öyledir.
Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?
http://wiki.answers.com/Q/In_the_movie_Inception_did_Cobbs_totem_ever_stop_spinning_and_fall_down " onclick="window.open(this.href);return false;
Burda da enteresan bişey anlatmış ama bana biraz zorlamış gibi geldi.
Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?
2004'te yayınlanan bir çizgi-roman yeni bir tartışma başlattı...
(5 Ağustos 2010) Başlangıç (Inception) hakkındaki haberler bitmek bilmiyor. Gişe rakamları, anlaşılmaz konusu, diğer filmlerin (X-Men) senaryolarını sildiren özgünlüğü ve daha bir çok haberini yayınladığımız filmle ilgili yapılan son haber bize hem komik hem de ilginç geldi...
Varyemez Amca'yı bilmeyeniniz yoktur. Zenginlik içinde yüzen ama yine de kimseye zırnık koklatmayan Varyemez Amca, parasına göz diken haydutlar ve küçük ördek yavrusu yeğenleriyle ünlü bir çizgi-karakter. Peki bu bilgilerin sıradışı bir kurguya, anlaşılması zor bir hikayeye ve milyon dolarlık bir bütçeye sahip Başlangıç filmiyle alakası ne?
Şöyle ki; Başlangıç filminin düş çalma temalı konusu, Varyemez Amca'nın bir çizgi-romanında çok benzer bir şekilde anlatılmış. Şu sıra internet dünyasında bolca geyiği dönen bu haber, yönetmen Christopher Nolan'ın Varyemez Amca'yla Batman çizgi-romanlarını araştırırken yanlışlıkla karşılaşmış ve istemeden de olsa etkilenmiş olabileceğinden tutun, Nolan'ın çocukken iyi bir Varyemez Amca okuyucusu olduğuna kadar pek çok geyiğin yapılmasına yol açtı.
"Dream of a Lifetime" isimli 2004 yılında yayınlanan Varyemez Amca çizgi-romanı temel olarak, Varyemez Amca'nın parasına göz koymuş Hırsız Kardeşler'in (Beagle Boy) Varyemez Amca uyurken, bir makine yardımıyla düşlerine girmelerini ve para kasasının şifresini öğrenmeye çalışmalarını konu alıyor. Fakat bu sırada Varyemez Amca'nın yeğenleri de boş durmuyor ve Hırsız Kardeşler'i durdurmak için amcalarının rüyalarına dahil oluyor. Amcasının rüyasına giren Donald Duck, amcasını rüyadan uyandırarak hem hırsızları durdurmuş hem de amcasını kurtarmış oluyor.
Yazar Don Rosa, çizgi-romanın 2004'te yayınlanmış olmasına rağmen öykünün daha eski olduğunu söylüyor. Konu her ne kadar benzer olsa da böyle bir şeyin olması ne kadar mümkün acaba? Fakat düşler ve düşlerin kontrolünü konu alan o kadar çok film çekildi ki... En başta 'A Nightmare On Elm Street' geliyor. Michel Gondry'nin 'Eternal Sunshine Of The Spotless Mind' ve 'The Science Of Sleep' filmlerine ne demeli? Ya 'Being John Malkovich'? (Charlie Kaufman'a dikkat!) Tabii ki elimizde yüzde yüz özgün bir Nolan hikayesi yok, bunu kabul ediyoruz, fakat üst üste yüklenen onlarca hikayenin, göndermenin, referansın ve düşün anlatıldığı böyle kompleks bir filmin derli toplu bir düzende anlatılabilmesi bile, ortaya çıkan işin ne kadar saf ve özgün bir sinemaya ait olduğunun kanıtı.
Son X-Men filminin senaryosundaki bazı fikirler sırf Başlangıç'la çakıştığı için silindi. Peki silinmeseydi nasıl geyikler dönecekti?
Varyemez Amca hikayesine dönersek, evet, hikayeyi okuduk. Basit anlamda aynı konu üzerinde ilerleyen çok sıradan bir öykü. Çoğu kilit nokta da Başlangıç'la benzerlikler taşımıyor değil hani. Ama nihayetinde bir 'Başlangıç' değil. Son dönemin en yaratıcı ve zeki yönetmeni olan Nolan da böyle bir hırsızlığı yapacak biri değil. Eğer bu çizgi-roman, Nolan'ın kafasında ilham kaynağı olarak bile olsa böyle bir fikri çağrıştırsaydı, açıkçası bunu saklayacağını da düşünmüyoruz. Fakat hatırlatalım, bilindiği gibi Başlangıç Nolan'ın ilk özgün senaryosu, Memento'dan öncekiler hariç tüm filmleri uyarlamaydı...
Merak edenler için bahsi geçen 26 sayfalık çizgi-romanı aşağıdaki bağlantıya tıklayarak okuyabilir, ardından da yorumlarınızı yazabilirsiniz...
http://disneycomics.free.fr/Ducks/Rosa/show.php?num=1&loc=D2002-033&s=date " onclick="window.open(this.href);return false;
Alıntı: http://www.beyazperde.com/haber/15636 " onclick="window.open(this.href);return false;
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Evde bir daha seyrettim ve sinema evde izlenir fikrim pekişti. İlk izlediğimde gecenin dibinde girdik sinemaya ki kafa yorgun falan dedim kahve çakalım. Çaktık kahveleri baktım olmadı bir de redbull çaktık ardından. Tamam iyi güzel, tam bağlantıları kuramasam da ilk seferinde nasıl olsa ikinci sefer izleyeceğim falan dedim bazı ayrıntılar için yine. Şimdi evde izledim, kesinlikle olağanüstü. Holivud-para-cart-curt değil. Adam bildiğin deha. Hakkını veriyorum ben kendi adıma, puan vermiyorum gerek yok.