In The Bedroom/Yatak Odasında
"Sinema asla gerçekleri resmetmez ama her zaman gerçekleri anlatır" fikrindeyimdir. Bu film, iddiamı en fazla sarsan filmlerden biri.
Perdede milyonlarca insanın ölümünü izlemeye bile alıştık artık, çünkü biliyoruz ki herşey bir film. Gerçek hayatta, mahallemizde, tanıdığımız birinin tanıdığımız başka birini öldürmesi nasıl birşeydir? Kaçımız bunu gördük/yaşadık? Ya amcamızın, öğretmenimizin, bize on kez yemeğe gelmiş bir aile dostumuzun babasının başına böyle birşey gelse? Cinayeti, ölümü sinemadan, tvden, gazeteden görmek sanki ona alıştığımızı gösteriyor. Gösteriyor mu? Öyle mi gerçekten?
Bu söylediklerim birçok kişiyi kapsamayan yaklaşımlar olabilir bu filmle ilgili ama Yatak Odasında, bende bu duyguları uyandıran, kendimi öylesine yakın hissettiğim bir film. Çok gerçek, çok tarafsız, çok incelikli, çok, sakin, bundan dolayı kimine göre gayet sıkıcı bir film. Ama bana göre hem bir aile dramı hemde "aile dramı"nın ne olup olmadığını inceleyen, gerçek bir aile/karakter analizi ve çok derin bir film. Oyunculukları, yönetmenliği, hikayesi de çok çok özenli. Sinema sanatının bir kanadının en iyi örneklerinden biri.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;