Ben de hiç sevememiştim...
bu iki yönetmenin kişisel masturbasyonlarına sinemayı alet etmelerini kınıyorum! iki film de berbat.. şiddete bu şekilde pervasızca prim vermek sinemaya/sanata büyük hakaret.. eminim çok eğlenmişlerdir.. ama bu tuhaf eğlencelerine bizi de alet etmeselerdi keşke..
muhakkak bu filmleri sevenler/savunanlar da çıkacaktır ama onlarla bu filmler üzerinden tartışmak da üzücü ve gereksiz olacaktır...
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
grindhouse projesinin tarantino nun yönettiği death proof kısmında çok iyi çekilmiş araba sahneleri dışında pek bir şey yok. Yine tarantinonun bildik boktan dialogları, daha önce adını bile duymadığım bir ton araba filminden bahseden karakterler ve her zamanki gibi bol bol ayak...
rodrigez in planet terrorüne gelirsek, fergie gibi naween andrews(doğru mu yazdım?)-losttaki sayid gibi oyuncuları görmek nedense hoşuma gitti. bunun dışında bol bol kan,irin ve et parçaları dışında pek orjinal birşey yoktu filmde. ama yinede (kayıp bobin olayını saymazsak) kendini izlettiren güzel bir film.
tekrar okudum şimdi yazdıklarımı da, ne biçim film eleştirisi yazdım lan? 🙂
eskilerin filmlerini taklit etmişler özellikler
filmde heyecanlı sahnelerde filmdeki pürüzün artması çok iyi düşünülmüş. bu kadar çok kan olsa bile 70li ylları yansıtması çok güzel. bana göre süper bir film
ben sevdim valla..samimi bir dusuk seviye entertainment ..2 film de kendisinin ciddiye alinmamasi istegini ,grind-trash ligini bas bas bagiriyor zaten..
filmdeki sahte fragmanlar..
Kim sever kim sevmez bilmiyorum ama ben sinemada izlemiştim ve bu kadar berbat bir film olamaz dedim. Hem vaktime hem naktime yazık olmuştu. Aklıma geldikçede miğdem bulanıyor.
Ahmet'e birebir katılıyorum.. Para vermemiş olsam çeker giderdim yani.. Planet Terror ayrı ama o candır 🙂
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
ardaşlar ben de filmi yeni izleyebildim ve beğendim. tarantino bence bu filmle yapmak istediklerini yapmaya başladı.
tarantino ne yapmak istiyor peki? bana göre; tarantino herhangi bir şeyin sinemada izlenebilir olmasını istiyor. yani filmin içeriğinin dramatik olmasının, etkileyici olmasının şart olmadığını, önemli olanın ayrıntılarda verilmiş mesajlar(sosyal mesajlardan bahsediyorum-sosyal mesaj örneği;sigara içmek kötüdür!-) olduğunu düşünüyor.
Ben de bu bağlamda tarantinoyla aynı şeyi düşünüyorum; fakat tarantino bunu en doruğuna ulaştırıp dramatik öğeyi savsaklamaya başladı. Bana göre bir filmde dramatik öğe de az da olsa kendini hissettirebilmeli. Benim böyle düşünmemin temel nedeni: 2600 yıldır(aristo'nun drama için gereken klasik öğeleri bulmasından itibaren) klasik dramatik yapıyı benimsemiş seyirciyi yakalama isteğim. Tarantino ise yakalamış olduğu sinematik ayrıcalık ve ün ile dramatik yapıyı hiçe saymaya başladı. Çünkü tarantino biliyor ki genel seyirci kitlesinin istemediğini verse bile-ki öyle yapmaya başladı death proof ile- filmi izlenecektir.
Death Proof'a bakarsanız, farklılaşmayı daha da ileri götürdüğünü görürsünüz. Önceki filmleri de farklıdır ama son filmi kadar değil(mesela kill bill'de hikaye ve dramatik yapı seyircinin istediğine daha yakındır) Bu farklılaşmayı-dramatik yapıdan uzaklaşmayı- daha da ileri götürmesinin nedeni yukardada değindiğim gibi kazanmış olduğu ayrıcalığın bunu yapmasına izin vermesidir. Aynı filmi herhangi birinin çektiğini bir düşünsenize. heralde adama küfretmeyen kalmazdı ki zaten ayırdedici bir özelliği olmayan yönetmen bu senaryoyu çekeceğim dese yapımcı bulamaz. tabi şunu da atlamamak gerekir; projenin ikinci ayağı(planet terror) ile birlikte bir film oluyor. sanırım böyle. planet terror'ü izlemediğim için pek yorum yapmak istemiyorum.
şimdi biraz da filmin içeriğine gelirsek, en baştada dediğim gibi tarantino ayrıntılarda verilmiş mesajları sever. Bunun nedeni ise Epik tiyatro(sinemaya uyarlanmış hali. anlayın!) 😀 Bu ayrı bir felsefe. Sinemanın kuramsal yanı. kısa bir anektot: flmde kurt russel'in canladırdığı karakterin bir ara kameraya baktığı görülür. Bu öylesine yapılmış bir şey değildir. Epizodik anlatımda bu gibi şeyler yabancılaştırma efekti olarak algılanır. yani izleyiciyi özdeşleme olayından uzaklaştırmak onu yabancılaştırmak. (oyuncunun kameraya bakması ile izleyici öykünün içinden bir an uyanarak bunun bir film olduğuna inanması sağlanır.)
Neyse konumuza dönersek, ne mesajı vermiş tarantino bize?
mesela hegel
şiddete bu şekilde pervasızca prim vermek sinemaya/sanata büyük hakaret.. demiş. aslında kısmen katılıyorum; ayağın kopuk halini görmek bana fazla bir zevk vermedi ama orada yatan mesajı görmek önemli ve bu mesaj başka bir şekilde anlatılamaz. bu kopan ayağın neden koptuğunu açıklamadan önce önce şunu açıklamakta yarar var; filmin ilk kısmındaki 3 kız ile ikinci kısımdaki 3 kız arasında bariz benzerlikler olmakla birlikte temel farklar var. birinci grup eğlenceye düşkün, sex, sevişmek gibi eylemler yapmaktan çekinmeyen taşralı-yerel- kızlar(ayağı kopan kız yerel bir radyo dj'i idi hatırlayalım 😉 ). ikinci grup ise şehirli-yerel karşıtı-(kızın bir moda dergisinde resmi vardı hatırlayalım), daha akıllı ve cesur kızlardır. ilişkilerinde daha kontrollüdürler(aralarında geçen o anlamsız gibi görünen uzun konuşmalardan bunu çıkarabiliriz.) bacağın kopması olayına dönersek, ilk gruptaki taşralı, aptal kızın ayağı çarpışma sahnesinde kurt russell nedeniyle kopar. ikinci gruptaki şehirli, akıllı kızın aynı ağayı ise soh sahnede kurt russell'i öldüren ayaktır(soh sahnenin sonunu hatırlayalım). buradaki ince ironiyi anlamak gerçekten zordur ve gerçekten genel bir sosyal mesaj içerir. Bu da tam epik tiyatronun anlatmak istediğidir.
SÖZ UÇAR YAZI KALIR!