Yılın es geçilmiş, "The Hurt Locker"ın varlığı nedeni ile boşverilmiş filmi.

"HUrt Locker'ın adam gibi hikayelisi" denebilir Green Zone'a.
Yani seni tanımasam şu andan itibaren sinema adına yazdığın her şeyi çöpe atardım. Yüzüklerin Efendisi'ne Geleceğe Dönüş'ün geçmişte geçeni demiş kadar oldun yani, öyle alakasız iki filmi karşılaştırdın ki beynimden vurulmuşa döndüm. Bundan öteye taşırsam kırıcı olurum :).

Yine enfes Greengrass yönetmenliği, yine enfes kurgu, yerinde/düzeyi politik altyapı. Enfes görüntü yönetimi. Çok iyi replikler. İzleyiciyi alıp götüren, başladığı anda biten bir sürükleyicilik. FAzla söze gerek yok.... Tavsiye olunur.

Film gayet ortalama yani, abarttığın kadar bir şey yok bana göre, iyi bir aksiyon filmi işte, hadi bu zevk-renk de ilk yorumun resmen günah yani, şu kutsal Ramazan ayında edilecek laf değil. Hâlen şokunu yaşıyorum, uyuyamayabilirim bu gece. Şaşırdığım şey, bu lafı senin etmiş olman. İki filmden birini çok ters anladın ama hangisini bilmiyorum, hatta anlasan böyle olmazdı, o nedenle anlamadın demek zorundayım düd.

Hurt Locker'ın yanında adının bile anılmaması lazım zaten, o ayrı bir konu. Normal o nedenle es geçilmesi.

İkisi de, yarı gerilla yöntemlerle (sözkonusu çatışmanın türünü belirleyen şey bu, o yüzden önemli) Amerikan ordusuna direnen bir toplulukla girişilen savaşı anlatıyor. İkisi de yarı yıkık şehirlerde gellişen hikayeler. Yani bir ormanda vs. değil sokaklarda, evlerin yakınında/hatta içinde geçiyor vuruşmalar falan. İkisinde de kamera kullanımı, kurgu uygulamaları benzer tercihlerle biçimlenmiş (yoğun sinematografi, bol kesmeli kurgu, zoomlar, kaydırmalar) Sadece kullanılan doku çok farklı. Hurt'te canlı, net görüntüler var, Green'de puslu, çamur gibi bir doku. İkisi de görsel olarak karmakarışık, yorucu ama çok özenli/göstergebilimsel yaklaşım için bol malzeme barındıran filmler.

"Hikayelisi" dediğim şey de, Hurt'te, bomba imha ekibinin tek bir olayı kovalayışı, film boyunca birşeyin peşinde koşma gibi bir yapı yok. "Bir bomba imha ekibinin olayın içindeki yaşamı, işlerini yapışı, başlarına gelenler" gibi, yarı hikayesiz ama "izlenimler" sunma gibi bir durum var. Green'de, film boyunca peşinden koşulan net birşey var. Kah ona yaklaşılıyor kah o kaybediliyor. Yarı dedektiflik hikayesi gibi. Hurt bir "hikaye anlatma sineması" değil. Green ise buna çok daha yakın. Hurt işin psikolojik, mesleki, dramatik tarafına yöneliyor, Green daha çok hikayesi ile ilgili olarak politik, siyasi tarafına. Amerika'nın Irak'a girişi, burada ne haltlar yediği vs.

Ve Green, Hurt'ün içerdiği (görsel olarak) hemen herşeyi zaten içerebilen ve buna ek olarak sürükleyici bir hikaye anlatmayı başarabilen, Amerika'nın Irak savaşı hakkında net çıkarsamalar yapabilen (hemen herkes bunu bilyorsa da en aızndan bir çeşit belge görevini yerine getiren) bir film.

Ve düd, bak bakalım imdb'de, iki film için de hangi 4 tür ismi uygun görülmüş? Zahmet etmeyin yazayım: Action | Drama | Thriller | War See more » İki film için de, tamamen aynı 4 tür ismi. Biri bile farklı değil. 🙂 Eh, braz benzer filmlerdir herhalde? Ne dersin?

Hah, Hurt Locker'ı hiç anlamamışsın tamam, şimdi olay biraz aydınlandı. Hâlen daha çok alakasız iki filmden bahsettiğini düşünüyorum da Hurt Locker'ı savunmaktan sıkıldım. Amerikancı oldum çıktım sayenizde :). Geniş kapsamlı bir yazı yazmayı düşünüyorum bu konuda.

Hurt Locker nedir deseler sadece psikolojik gerilim derim. Nerede, hangi ortamda geçtiği çok da önemli değil. Türkiye'de de geçebilirdi. Zaten aldığı en büyük eleştiri de odur, karşı tarafı göstermemesi, ama bunun sebebi zaten filmin taraflarla ilgilenmemesi, karakter psikolojisiyle ilgili olması ama işte insanlar Amerikan düşmanlığından algılayamıyorlar.

Ya düd.... Neden böyle diyorsun anlamıyorum. Mesele zaten senin bu filmi ya da Amerikayı övmenle falan alakalı değil, böyle birşey yaptığın yok. Ama Hurt Locker'la Green Zone bayağı ortaklıkları olan filmler. Ben filmi anlamamış falan değilim. Sen "psikolojik gerilim" diyorsun. Benim bunu kabul etmemem, filmi anlamadığımı göstermezki. Hiç anlamamışsın diyorsun, acaba hangimiz daha çok anladık filmi? Hiç anlamaıdğım bir film üzerine birşey söylermiyim ben? Gayet rahat ve gevrek bir halde "valla ben bu filmi anlamadım" derim yani.

Filmin gerilim tarafı var belki ama psikolojik gerilim dendiğinde ilk akla gelecek film olmadığıda kesindir. Karşı tarafı göstermemesinin, heryerde geçebilecek olmasının da konuyla hiç ilgisi yok. BEn bunlar üzerine hiçbirşey söylemedim, yorum da yapmadım ki. Fİlmin taraflarla ilgilenmemesi tespitin doğru. E ben de yukarıda aynı şeyi söyledim. Hurt Locker psikolojik, dramatik bakıyor olaya dedim zaten.

Bu iki film 10 açıdan birbirine benziyor ama sadece tek bir açıdan benzemiyorsa o iki film, alakasız mıdır? Bak sana imdb sayfalarındkai tür belirteçlerini de verdim. Yİne iddia ediyorum. Bu iki film bir iki açıdan çok farklı olabilir. Ama farklı olduklarının en az 10 katı açıdan da çok benzeyen filmlerdir. Zaten konu sohbeti üzerine yazdığım ilk mesajımda da farklı oldukları konuyu söylemiştim. Bir kere an başta görsellikleri neredeyse çekim çekim yan yana konup karşılaştırılabilecek özellikte. Tekrar söylüyorum: aralarındaki en temel fark başlığı şudur: Hurt Locker bir hikaye anlatma sineması değildir, Green Zone hikaye anlatma sinemasıdır. Tüm fark ve benzerlikler bu bakışla değerlendirilebilir.

O temel fark tek başına yeter düd zaten. Neyse, ben modlarla tartışmıyorum forumda, bunu da açamayacağım :).

Bu şöhret tüm sevdiklerimi elimden alıyor. Dostlarım, sevgililerim, hayranlarım, herkes. İnsanlar sırtını döndü bana.
Köhne bir balıkçı meyhanesinde içerken görebiliyorum kendimi. Yanlız ve çaresiz.
"Bir zamanlar ff'te bir yöneticiydi. Ama şimdi lanet olasu bir ayyaş" diyecekler benim için....

Hey dostum, senin neyin var he?
Hadi kalk ayağa kalk! Hadi!
Dövüş benimle!
(Dayağa doymayan ergenin hikayesini anlatan dandik holivut filmi hesabı)