Forum

Frost/Nixon
 

Frost/Nixon

6 Gönderi
4 Üyeler
0 Reactions
1,761 Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Biliyorsunuz, bu yıl oscarlarda boy gösteren ve konuşulan filmlerden biriydi Frost/Nixon.

Her ne kadar adaylıklarının hiçbirinde ödüle ulaşamamış olsa da (5 adaylık) yılın ve gecenin önemli filmlerinden biriydi.
Şahsen ben keyifle izledim. Oyunculukları (özellikle Nixon'u oynayan Langella tabii ki) çok iyi gerçekten. Hikaye kendi başına bir olay, filmi bu kadar önemli yapan zaten hikayesi. Birçok araştırmacıya göre filmin hikayesinin %90'ı tamamen gerçek.

Ron Howard, filmi özenle yönetmiş denebilir. Kamera kullanımı gayet iyi (ki bu bence Howard için sık rastlanan birşey değil 🙂 ). Ancak hemen her filmindeki "günah"ını bu filmde de işliyor yönetmen: fazla dramatik, fazla dramatize edilmiş, fazla ehlileştirilmiş bir hikaye gelişimi ve nihayeti var ne yazık ki. Bundan dolayı film, başka "tarihi gerçekler", "politik gerilim", "yakın tarih" filmlerinden çok (JFK'in adını anmak haksızlık olur mu bilemem ama kendini özletiyor) bir "erkek mücadelesi" filmi olarak sunuluyor. Sinematografik olarak muhafazakar ve tekdüze bir film olmuş ne yazık ki.

Özetle iyi bir film ama klişe tabirle: daha iyi olabilecek ve olması gereken bir film. Yİne de görmeyenlere tavsiye edilir.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 25/03/2009 1:46 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Ben Görkem'in tavsiyesi üzerine izledim ama Görkem ile aynı fikirde olmam mümkün değil. Filmi bir cümleyle özetlemem gerekirse, Amerika haricinde kimseyi ilgilendirmeyen bir konuda yapılmış BBC ya da History Channel belgesellerinin iyi oyunculuk olan çok az da dramatize edilmiş hali. Film bile değil, ne olduğu belli değil. Bu tip Amerikan hikayelerinin hemen hiç birini izlemiyorum normalde (biri tavsiye etmedikçe). Bundan sonra tavsiyeler üzerinde de düşünmek lazım demek ki :). Kesinlikle zaman kaybı.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 07/05/2009 6:27 pm
(@sanitarium)
Gönderi: 0
 

Oyunculukları beğendim.
Ama bende bir film olarak geride çok fazla iz bırakmayacak.

doğrudan olmayan not: zeitgeist'larda eski Amerikan Başkanları'nın görüşleri ve bazı konularda kurduğu cümleleri dikkate aldığımda daha yeni dönem (1955 -1960) sonrası Amerikan başkanlarının bazı açılardan çok tırt olduğu izlenimine kapıldım.

ogni suono diventa realta...

 
Gönderildi : 07/05/2009 8:20 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Amerikan Başkanları çok uzun zamandır çok tırt zaten. Amerikalıların saniye başı ağızlarına doladıkları "Founding Fathers" ve "Decleration of Independence"'da yazan ne varsa, tam tersini yapmayı başardılar. Amerikayı kuran adamların çoğu Deist/Ateist, ülkeyi, hükümeti dinden ayırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bağımsızlık Bildirgesi'ni yazan Thomas Jefferson'ın kendisi bir deist örneğin (sonradan uniteryan oluyor gerçi). Ama bugün Amerika'yı izleyin bakalım. Irak işgalini rüyasında gördüğünü iddia eden bir başkan ile yıllar geçirdiler..

Türkiye'den pek bir farkları yok o açıdan.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 07/05/2009 9:18 pm
(@sanitarium)
Gönderi: 0
 

evet.A.Lincoln'den sonra gelenlerden T.jefferson da bunlardan biri.

ogni suono diventa realta...

 
Gönderildi : 07/05/2009 9:45 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Filmi yakın zamanda tekrar izledim ve ilk mesajdaki fikirlerimi aynen tekrarlıyorum.

Bu filmin en büyük talihsizliği Ron Howard gibi bir yönetmenin elinde beden bulmuş olması. Çünkü Howard açık ve net izleyiciye oynayan bir adam, hep öyleydi. Dramatik yapıyı çok hoyratça kullanır, karakterlerin eylemlerini hep basite indirger, olaylar fazlaca tekdüze gelişir.

Ancak filmin çekici tarafları da az değil. Bir kere an başta Nixon'ın kim ve nasıl biri olduğu üzerine zengin bir film bu. Onunla röportaj yapacak ekibin toplanışı, ekiptekilerin karakterleri, çalışmaları vs. hep izlemeye değer özellikteler. Diyaloglar, oyunculuklar hep çok iyi. Diğer tarafta Nixon'ın başkanlık sonrası yaşadıkları, konu üzerine fikir/yaklaşımları var ve bunlar da uzun uzun incelenmiş. Röportaj sekansları başlarda biraz sıkıcı gibi geliyor ama iyi oyunculuklar sayesinde izleniyor. Devamında gerilim artıyor vs. ama ne yazık ki film olayı biraz hafife almış. Frost bir şekilde olaya kendisi el koyuyor, kendisi hazırlık yapıyor, tek bir açık buluyorlar başkanın geçmişinde, oradan voleyi vuruyor falan.... Bu pek tatmin edici değil.

Ama bu noktada da farklı bir durum var ki, olay biraz politik, siyasi boyuttan çıkıp psikolojik ve dramatik boyuta kayıyor aslında. Filmin kurtarıcısı da o oluyor. Açıklamak gerekirse:

Sürprizbozan
Nixon film boyunca, özellikle röportaj serkanslarında inanılmaz bir irade, zeka, otokontrol gücü sergiliyor. Herşeye hakim, herşeyi bilir, herşeye bir cevabı/çözümü var havasında. Ve belirgin biçimde de dışa dönük, karşısındakini ezer bir havada. İşte Frost'un yakaladığı açık ve röportaja verilen aradan sonraki sekansta Nixon'ın o halinden eser kalmıyor. İçe dönük, düşünceli, birşeyleri tartar halde, emin olmama hisisyatında bir duruma evriliyor bakışları ve yüzü. İşte bu noktada film, tv'nin gerçeği (aslında mutlaka yalanı da) anında yakalama ve iletme gücüne vurgu yapıyor. "Kişinin tüm hayatını tek bir kareye sığdırabilirsiniz" diyor. Sayısız tv eleştirisi filmi izledik, bazıları da birer başyapıttı. BU film ise tv'ye bir ölçüde negatif değil onu kutlayarak, başarısını göstererek yaklaşıyor. Yakaladığı kişi de Nixon gibi tartışmalı bir kişi oluyor. Tv'nin yakaladığı şey, Nixon'ın, herkesin bildiği güçlü başkan kişiliği kadar, hayatta değer verdiği şeyleri kaybetmiş olan herhangi bir adamın kederli yüzü. Amerika halkını hayal kırıklığına uğratmış bir başkan kadar, kendisini ve sevenlerini üzmüş bir adam görüyoruz son karede. Bu yüzden filmin politik olduğu kadar karakter dramı tarafı var. Ve bu karakter dramı, dramını anlattığı kişiyi yücelterek, onu affettirme yaklaşımı ile inşa etmiyor kendisini. Aksine filmin sonunda yapayanlız bırakıyor, cezalandırıyor. Ama bu yaparken de onun duygularına ortak olmamızın kötü bir tarafını görmüyor.

Özetle Frost/Nixon eksikleri/kusurları olsa da bence gayet iyi bir film. Tavsiyem hala sürüyor Sickman. Spoilerde beirttiğim sebeplerle de filmin sadece Amerikan insanına hitap ettiğini de asla düşünmüyorum. Bir tv yapımına göre de çok daha ayrıntılı karakter profilleri çıkardığı ve inceleyici olduğu da kesin.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 29/07/2009 2:58 pm
Paylaş: