Bu film neresinden tutulursa tutulsun elde kalıyor. Belki ben çok fazla beklentiyle izledim bu filmi bilmiyorum. Filme onlarca kişi el atmış gibi; bir bakıyorsunuz klip estetiği giriyor işin içine bir snapshot atıyor ve bir daha ortalarda yok bir bakıyorsunuz geçişte saçma bir efekt atılmış. Uğur Yücel in dublajı içler acısı, neden öyle bilmiyorum ama sadece onda bir ses kayması ve ton uyuşmaması var. Ayrıca Luc Bessonun ekibi gelmesede olurmuş, çok yavan bir aksiyon sahnesiydi. Yapay kamera hareketine ise bir şey diyemiyorum, Yazı/Tura filmini zaten zorlanarak izlemiştin bu filmde de oldukça titrek bir kamera vardı. Öngörüldüğü gibi onlarca klişe mevcut filmde ve film acayip bir şekilde aceleye getirilmiş duruyordu. Spoiler vermeden anca bu kadar konuşabilirim bu film hakkında, benim için hayal kırıklığıydı. Puan vermek gerekirse 4/10 der buradan uzaklaşırım.
İyi bir Hollywood uyarlaması, o kadar.
Cinayet filmleri senaryolarını az çok bilenler, filmin neredeyse tamamını tahmin edebilirler.
İzlerken keyif aldım, sıkılmadım, çünkü iyi bir uyarlamaydı ama dediğim gibi, benzerlerini defalarca izlediğim bir hikaye ve film:
5.5 / 10
Neresi iyi ya, bildiğin baş ağrısı krizlerine girdim izlerken. Sinema sözlük'e yazdığımı kopyalıyayım bari:
Uğur Yücel çekimlere başlamadan önce kafayı dağıtmak için oturmuş evde, cnbc-e açmış öyle takılıyor. Bir de bakmış Battlestar Galactica diye bir şey, aboo, uzay gemileri sağdan geliyor, sola gidiyor, arıyor görüntü yönetmenini "oooluuuum, süper çekmişler bak bak" diyor. Gy. Yücel'in ne istediğini anlıyor. Yalnız ikisinin de hesaba katmadığı bir şey var, BSG, televizyona çekilmektedir ve bir sinema perdesi ile en büyük televizyon arasında en az 20 kat boyut farkı vardır. Bu da televizyondaki V hızında bir hareketin, perdede en azından 5V hızında (bana kalsa 20V diyeceğim de bir fizikçi çıkar "yok öyle bir şey" der, içinde olalım) görüneceğinin işaretidir.
Sonuç: En iyi hitimalle mor gözler, en kötü ihtimalle kusmak falan. Yani tamam Leone de yakın plan kullanır da kardeşim her sahnenin her kadrajını yakın plan yapmaz. Bakın, her sahnenin her planı diyorum, sakin, aksiyon, sevişme farketmiyor. Uğur Yücel'in saçını göremedim, öyle diyeyim size. Hâlen de başım ağrıyor.
Bir de biliyorsunuz bu Fransız ekip hadisesi var. Kimse kusura bakmasın, dünyanın en klişe kelime oyunlarını yapacağım.
Şimdi bu dublörler Fransız ya, Yücel de biz filmi izlerken o düblörlerin Fransız olduğunu anlayamayalım diye bizi filme Fransız bırakıyor, araba sahnelerinden hiçbir şey anlamıyoruz. Epi topu 1 dk süren bir sahne için yurt dışından ekip getirt sen bir de. Üstelik bir planda köprü dimdik dururken araba 10 cm kalkmış köprüden atlasın.. Hey yavrum be. Ben alıp arabayı sağ sol yapsam, biri de kamerayı (yakın planda) masturbasyon yaptığı sırada (fiziksel anlamda diyorum) elinde tutsa tamamdır. Al sana filmin aksiyon sahnesi.
Senaryo, Uğur Yücel'in sesi, İmirzalıoğlu'nun tripleri falan bakın hiç girmedim. Gerek yok zaten. Tüm bu anlattıklarımı aşarsanız, elinizde bayağılıktan uykunuzu getirecek muhteşem bir senaryoyla baş başasınız.
Yalnız 1. kamera asistanı tebrik ederim, kardeşim 1 kere mi netlik kaçırmazsın, üstelik de bu kadar yakın plan içeren filmde (gerçi kaçırdın ama tamamı yakın plandan oluşan bir filmde o kadarı olur derim, bak Beyaz Melek var hani sabit planda gömlek yakası netleyenler falan).
Ek: Bak bir de kenarda reklamı çıkıyor boyu devrilesicenin..
Yazık olmuş, tamamı yakın plandan oluşmasa iyi bir görüntü yönetimi, ışık kullanımı falan var diyeceğim. Ozan Güven'in ana karakter gibi filme başlayıp 15 dk.dan sonra gözükmemesi, İlker Aksum'un kariyerinin en saçma sapan performansını vermesi, anlamsız diğer bazı olaylar falan..
Of ki ne of..
Ek: Bu arada burada sadece baş komiserin çocuk istediğini söyleyebilmesi için 10dk lık rol veren, bu replik söylendikten sonra da bir daha gözükmeyen Ceyda Düvenci olayına hiç girmemişim. Daha bunun gibi pek çok şey de var filmde.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Bu işlerin böyle olmayacağını bir kez daha hatırlatan, aydınlatıcı bir yorum olmuş.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Benim de aksiyondan ne kadar anladığım hesaba katılsın o zaman. 🙂
Aldığım keyif herhangi bir orta seviye Hollywood aksiyonundan ne eksik ne fazla.
O kadar.
Senaryo anlamındaki yorumum ise net zaten.
İlk sahnede şüphelendim, ikinci sahnede emin oldum, o kadar klişeydi yani hikaye.
[vimeo] http://www.vimeo.com/1349645 [/vimeo]
buda uğur yücel e kapak olsun
buda uğur yücel e kapak olsun
Niye Uğur Yücel'e kapak oluyor bu?
anlarsınız diye açıklamamıştım. Bu kısa filmdeki aksiyon sahneleri kapak olsun manasında. Aradaki kalite farkını görün diye.
E ne var ki bundaki aksiyon sahnelerinde. 27. sınıf çin dövüş filmleri çok daha iyidir bundan.
Ejder kapanı bunun yanında film sınıfına bile giremez demekki. yada siz nerenizle izliyorsanız filmi ben anlamadım.
Yukarıdaki kısa filmin aksiyon sahnelerinde ahım şahım bişey yok bence de. Ama aksiyonu Ejder Kapanı'ndan daha güzel yansıtabilmişler mi? Evet, kesinlikle.
Salt kamera sarsıntılarından aksiyon yaratmaya çalışan bir başka film izlememiştim. Hele o anlamsız zoom-in/outları hatırladıkça aman Allahım diyorum.! Yahu emniyet binasını gösterirken tabelasına zoom yapmanın amacı neydi ya :))
Ejder kapanı bunun yanında film sınıfına bile giremez demekki. yada siz nerenizle izliyorsanız filmi ben anlamadım.
Önce doğru konuş. Sonra da doğru oku. Ben 27.sınıf çin aksiyon filmi dedim. Ejder kapanından daha iyi kötü demedim, çünkü filmi seyretmedim henüz. Ama izlersem bu mu daha iyi o mu o zaman yazarım.
Yukarıdaki kısa filmin aksiyon sahnelerinde ahım şahım bişey yok bence de. Ama aksiyonu Ejder Kapanı'ndan daha güzel yansıtabilmişler mi? Evet, kesinlikle
sonunda Türkçe konuştuğumu anladım. Demek istediğim elbette buydu yani. Anlamadığım daha filmi bile izlemeden bu başklık altında paylaşılan bir video hakkında yorum yapmak ne kadar doğru bir davranış!.. Orasıda ayrı bir tartışma konusu. Neyle, neyi kıyasladığımı nereden bileceksin? Ben de diyorum ne demek istiyor bilmem kaçıncı sınıf çin aksiyon filmi falan...Bu arada o bir çin aksiyon filmi degil amatör bir kısa film.
Eğriyide, doğruyuda senden öğrenecek değilim.
Senin hiç bir şeyi anlamadığını anladım marepictures. Tamamen boşuna yazıyorum şu anda muhtemelen ama senin yazdıklarını okuyup beni yanlış anlayanlar olabilir onun için yazıyorum. Birincisi senin demek istediğini ben anlamak zorunda değilim, ne diyorsan dümdüz söyle. Bu film bile Ejder Kapanı'ndan iyidir diyebilirsin ama bana ya da Kezzap'a ya da herhangi birine filmi götünüzle istiyorsunuz diyemezsin. Şimdi dersin ki ben öyle demedim sen öyle anladın göt falan. Evet ben öyle anladım. Daha önce "Bu kapak olsun Uğur Yücel'e" deyince "Bu kısa film bile ondan iyidir" demek istemişsin, şimdi de "filmi bir yerlerinizle izliyorsunuz" deyince götünüzle demek istiyorsun diye düşünüyorum çünkü söylemek istediğini dümdüz söyleyemiyorsun. Ben nasıl anlarsam artık.
İkincisi Filmi izlemeden bu başlık altındaki videoya yorum yaparım. İzlemediğim film hakkında yorum yapmadım ki, izlediğim video hakkında yaptım. 27. Sınıf çin aksiyon filmi dedim ama sen onu da anlamadın, zannettin ki ben videoya çin filmi dedim. Okumuyorsun yazdıklarımı, üstünkörü bakıp kafanda kuruyorsun. Bana ne sen neyi neyle kıyaslarsan kıyasla, ama eğriyi doğruyu karıştırma. Bütün bu boş yazışmaların başına döneyim,
bana (ya da başkasına), herhangi bir filmi, götünle izliyorsun, deme. Eğriyi doğruyu kimden öğrenirsen öğren beni bağlamaz. Burada eğrilip doğrulma yeter.
Uğur Yücel'in dublajı gerçekten çok kötüydü. Film genel olarak ilginç geldi bana. Yabancı bir filmde şiveli konuşan Türkleri gördüm. Farklı bir tarz olmasına rağmen yalnızca izlenebilcek bir film diyebilirim.
Dipnot:
İstanbul çok güzel şehir yahu :). O sokakların havasını görmek bile yetti bana.