Madem ana başlığımız bu, bende böyle filmleri izleyip yönetmenlerini takip etmekten hoşlandığım için düşük bütçeyle iyi şeyler başarmış filmleri sıralayalım istedim. Ben yarı alıntı yarı kendimden bir liste yaptım. İzleyip örnek alıp harçlıklarımızdan arttırıp kola yerine su içip film yapalım biraz da gaz olsun[ 🙂
1-El Mariachi
Rüştünü çoktan ispatlamış Robert Rodriguez, 1992 yılında sadece 7,000$ harcayarak El Mariachi'yi çekmiş. Rodriguez filmin hem yapımcılığını, hem yazarlığını, hem yönetmenliğini, hem görüntü yönetmenliğini hem de kurguculuğunu üstleniyor.
Meksika’daki bir sınır kasabasında geçen film, genç bir Mariachi’nin, yani gezgin bir gitarcının hikayesi. Sırtında siyah giysiler, elinde gitar kutusuyla bir gün iş aramak için kasabaya geliyor. Aksi gibi aynı gün, aynı kılıkla kasabaya Azul adlı bir de katil gelmiş. Roco dışında kimse onu görmediği için, tarifi de “siyahlı, gitarlı” diye yapılmış. Gitar kutusunun içinde gitar yerine silah ve bıçak olduğu söyleniyor. Böylece sadece gitarını çalıp şarkı söylemek isteyen Mariachi, çok geçmeden kendini bir kan davasının ortasına savrulmuş buluyor.
NOT:Robert Rodriguez bu filmin bütçesi olan 7000 doları toparlamak için bir hastaneye kanını vermiş ve oradaki çeşitli deneylere katılmıştır. daha sonra kamerayı kaydırması gereken bir sahne için de aynı hastaneden bir tekerlekli sandalye kiralamıştır. ayrıca bu filmin kotarılmasını sağlayan 7000 dolar, devam filmi Desperado'nun sadece jeneriğine harcadan paradan daha azdır.
2-Clerks
Kevin Smith, Clerks filmini çekebilmek için çok sevdiği “Spider Man” koleksiyonunu satar, kendi adına 10 tane kredi kartı çıkartır ve çalıştığı yerde aldığı maaşları biriktirir. 27,500$’lık bütçeyle çekilen filmin mekanı olarak ise Kevin Smith’in çalıştığı yer olan Quick Stop kullanılır. Patronunun ancak geceleri çekim yapmaya izin vermesinden ötürü, gece-gündüz anlaşılmasın diye film siyah-beyaz formatta çekilir.
Bu kadar borç altına girerek çekilen “Clerks” Kevin Smith’i hayal kırıklığına uğratmamış, mütevazi bir hayran kitlesi oluşturmuştur. Hatta filmden elde ettiği gelirle “Spider Man” koleksiyonunu bile geri almış, ama yine de şunu söylemeden edememiştir: “Aslında bu şekilde film çekmek bizim çok da önerdiğimiz bir yöntem değildir. Eğer filminiz başarıya ulaşmazsa, hayatınızın geri kalanı boyunca kendinizi ciddi bir borç altına sokabilirsiniz. Fakat diğer yandan biz “kendi filmimizi” çekebilmek için buna göz yumduk. Siz de senaryonuzun aynı şekilde su geçirmez olduğundan emin olmalısınız ”
3-Pi
Pi, Darren Aronofsky'ın yönetmenliğini yaptığı 1998, ABD yapımı bağımsız bir filmdir. 1998 Sundance Film Festivalinde En İyi Yönetmen ödülü almıştır.
Konu : Max, sosyal hayatı neredeyse hiç olmayan, matematik konusunda dahi bir bilgisayar uzmanıdır. Neredeyse tüm zamanını ev yapımı süper bilgisayarı "Euclid"in başında geçirmektedir. Max'e göre üç temel prensip vardır: 1- Matematik doğanın dilidir. 2- Herşey rakamlarla ifade edilebilir ve anlaşılabilir. 3- Doğada bazı kalıplar vardır. Max'in amacı da bilgisayarı yardımıyla doğadaki bu kalıplara ulaşmaktır.
Çalışmaları sırasında 216 haneli gizemli bir sayı ile karşılaşır. Yahudi bilimadamları Tanrı'nın isminin 216 haneli bir sayıdan meydana geldiğini düşünmektedirler. Tanrı'ya inanmayan Max, akıl hocası Sol'a danışır ve onun da Pi sayısını araştırırken 216 haneli bir sayı ile karşılaştığını öğrenir. Hocası Sol'un aksi yöndeki tüm ısrarlarına rağmen, Max her ne pahasına olursa olsun bu sayının sırrını çözmek istemektedir.
Resmi Sitesi : http://www.pithemovie.com " onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;
Ödüller : Film, 1998 Sundance film Festivalinde en iyi yönetmen ödülünü kazanırken Büyük Jüri ödülüne de aday oldu.
İlginç Not : Film, sadece 60.000 bin dolara çekildi. Bunun da büyük bir kısmı yönetmen Aronofsky'nin arkadaşları ve ailesi tarafından karşılandı.
Sinemafanatik Yorum : Çok küçük bir bütçe ile bu filmi çeken 30 yaşındaki Darren Aronofsky, başarısıyla büyük stüdyoların ilgi odağı haline geldi. Gerilimin etkisini arttırmak ve bir kabus havası yaratmak için filmi siyah beyaz çekmeye karar veren Aronofsky, birçok açıdan 1920'lerin korku filmlerindeki veya bir David Lynch filmindekine benzer bir etki yaratmayı başarmış.
Film ayrıca dünyadak bazı kavramlara da ilginç açıklamalar getiriyor. (İbranice'de her kelimenin bir sayısal karşılığı var. Baba'nın karşılığı olan "3" sayısı, annenin karşılığı olan "41" sayısı ile toplandığı zaman çocuğun karşılığı olan "44" sayısına ulaşılması gibi.)
Genellikle 100 milyon dolarlık bütçeleriyle, ILM ve Digital Domain gibi büyük özel efekt şirketlerine yaptırılan gözalıcı efektlere sahip filmleri sıkça gördüğümüz şu günlerde, "Pi" bir bilimkurgu filminde az rastlanan bir şekilde izleyicinin gözüne ve kulağına değil, zekasına ve hayalgücüne hitap ediyor. Clint Mansel'in neredeyse hipnotize edici müziği ile Oren Sach'ın hızlı kurgusu bunlara eklenince, seyredeni adeta filmin içine çeken türden bir atmosfer meydana gelmiş.
Bağımsız olarak çekilen filmin bütçesi sadece 60.000$. Bu para yönetmenin ailesi ve arkadaşlarından topladığı yüzer dolarla birikmiş. Sonrasında Artisan Entertainment tarafından satın alınınca, katkıda bulunan herkes yatırımlarının karşılığı 150$ geri almış.
1998 yılı Sundance Film Festivali'nde Darren Aronofsky yönetmen ödülü kazanmış.
4-Tabutta Rövaşata
Araba sevdalısı bir otomobil hırsızının hüzünlü öyküsü. Rumelihisarı'nı mesken tutan Mahsun (Ahmet Uğurlu), evsiz-barksız işsiz ve kimsesi olmayan bir garibandır. Tüm dostları balıkçılardır. Sabahçı kahvesindeki çay borçlarına kadar herşeyine balıkçı dostlarından Reis'in (Tuncel Kurtiz) sahiplendiği Mahsun, otomobil çalarak yaşamını sürdürür. Yaşamındaki tek tutkusu arabalardır. Geceleri çaldığı arabaları sabaha dek gezdikten sonra yerlerine bırakır. Çoğu zaman da onları garip bir coşkuyla, okşarcasına yıkayıp temizleyerek... Yine Reis'in sayesinde sandelyeler üzerinde uyuklamaktan kurtulur ve kahvenin tuvaletine bakma işini üstlenir. Bir gün, kahveye gelen eroin bağımlısı kıza (Ayşen Aydemir) aşık olur. Birden dünyası değişen Mahsun, hiçbir karşılık beklemeden, yatacak yeri olmayan kıza odasını açar. Ne var ki beyazcı kız, eroin almak için bedenini, bu açılan odada erkeklere satarak Mahsun'un saf dünyasında bir düş kırıklığı yaratacaktır.
Türk sinemasinin geldigi noktayı çok güzel yansıtan bir film.Ahmet Ugurlu ve Tuncel Kurtiz oyunculuklarini resmen konusturuyorlar. Ayrica bu film icin sadece film parasi ve montaj masrafi vb. harcanmis, film herşeyiyle 200 bin dolara mal olmuş.Derviş Zaim'in ilk filminde bu kadar basariyi saglamasi cok onemlidir Kendisinin ne kadar gelecek vaat eden birisi oldugunu gosterir.
5-Blair Witch Project
Yalnızca 30.000 dolara mal olan ve sıradan bir el kamerasıyla sadece sekiz gün içerisinde çekilen film, hiçbir yapay unsura başvurmadan adeta korkunun doğasını ekrana yansıtmayı başardı.
Korku sinemasının belki de en rahatsız edici ve de ürkütücü filmlerinden biri olan The Blair Witch Project , kelimenin tam anlamıyla görünürdeki hiçlikten yola çıkarak, izleyicisini oldukça etkileyici ve de inandırıcı bir korku yolculuğuna çıkardı.
Florida Üniversitesinin iki yetenekli öğrencisi, Daniel Myrick ve Eduardo Sanchez, senaryosunu, yönetimini ve kurgusunu kendilerinin gerçekleştirdikleri bu filmde, olağanüstü set tasarımlarına, profesyonel oyunculuklara, müzik ve özel efektlere yer vermeden seyirciye bir sonraki sahne için hiçbir ipucu vermeden gerçek bir korku atmosferi yarattılar.
1994 yılında Maryland ormanında kaybolan üç amatör belgesel sinemacının haberiyle başlayan The Blair Witch Project , bir sene sonra izleri bulunan bu kayıpların çektikleri video görüntülerinden oluşuyor. Bu anlamda seyirciyi Acaba bunlar gerçekten oldu mu ? gibi kuşkulu sorulara sevk eden film, yarattığı ikilemi başarıyla pazarlayarak oldukça büyük bir hasılat elde etti.
200 yıldır meydana gelen gizemli olaylardan dolayı kötü bir efsanesi olan Marylanddeki Kara Tepeler Ormanı, 21 Ekim 1994 tarihinde Heather Donahue, Joshua Leonard ve Michael Williams adındaki üç meraklı genci konuk eder.
1999 yılında Sundance Film Festivalinde keşfedilen The Blair Witch Project , kısıtlı imkanlar içerisinde, dar bir kadro ve yalnızca High-8 el kamerasıyla neler yaratılabileceğini göstererek genç ve profesyonel sinemacılara iyi bir ders verdi. Ayrıca sadece hayal gücü ve doğanın sentezinde kurgulanan bir filmin, herhangi bir yapay korku objesine gerek kalmadan umulmadık derecede insanları korkutabileceğini ispatladı.
6-Sarhoş Atlar Zamanı
Bahman GHOBADI, Sarhoş Atlar Zamanı filminin çekimleri sırasında yapımcısının vaad ettiği parayı yatırmaması sonucu filmi tamamlamakta zorlanır. Yarı yolda bırakılan yönetmen bazı eşyalarını satmak köydeki herkesten borç istemek zorunda kalır ve filmi ancak bu şekilde bitirir.
7-Çakal
Çakal filmi 2010 yılında Türkiye'de vizyona girdi. Tahmin edilen bütçe ise 1500 TL. Erhan Kozan'ın yönetmenliğini yaptığı film gişede 500.000TL yaptı. 47. Antalya Altın Koza Festivalinde gösterildi. Filmde Akın'ın ( İsmail Hacıoğlu ) annesinin ölümüyle hayatındaki değişimler başlıyor. Mahalledeki arkadaşlarıyla takılan, marangozda çalışan Akın bir süre sonra mahalleden arkadaşının çağrısıyla hayatını tamamen değiştirecek bir işe adım atıyor. Benim beğendiğim filmlerden bir tanesi.
Çalgı çengi de eklenebilir listeye. 30 bin liralık bir film, cem yılmaz sayesinde beyaz perdeye taşınmış.
ilham verici bir liste, teşekkürler 🙂
tabutta rövaşata ve çakal filmleri amatör kişiler tarafından yapılmamıştır...
karpuz kabuğundan gemiler yapmak film dahi içinde prolar barındırıyor...
türkiyede tamamıyla amatör (bizler 🙂 ) tarafından yapılmış ilgi odağı olmuş yada para kazanmış bir yapım ben bilmiyorum.bilen varsa yazsın bilelim. 🙂
yalnış anlaşılmak istemem...
listedeki yabancı filmleri bizim gibiler çekmiş.eyvallah ....
ama yerli yapımlar tamamiyle prolar çekmiş ve hatta yazmış...
Arkadaşlar sadece çekim maliyetlerini baz alarak bir liste yaptım sizde beni yanlış anlamayın 🙂 Aramızda parası olmayan profesyoneller olamaz mı ?
tabutta rövaşata ve çakal filmleri amatör kişiler tarafından yapılmamıştır...
karpuz kabuğundan gemiler yapmak film dahi içinde prolar barındırıyor...
türkiyede tamamıyla amatör (bizler 🙂 ) tarafından yapılmış ilgi odağı olmuş yada para kazanmış bir yapım ben bilmiyorum.bilen varsa yazsın bilelim. 🙂
Bende merak ediyorum var mı böyle bir film ?
Profesyonel ile amatörü nasıl kesin olarak birbirinden ayırıyoruz merak ediyorum, her zaman üst seviyede olan adama göre belli bir kesim amatör kalacaktır, konumuzda bu değil zaten olay bağımsız yapımlardı, bağımsız olmak için amatör olmak şart değil gayet profesyonel kişilerde düşük bütçelerle iyi filmler çekebilirler.
https://vimeo.com/tiber" onclick="window.open(this.href);return false;
sanırım arkadaş bizim gibi derken, hem parası hem bilgisi hem de tecrübesi az olanları kastetti...
işte böyle birinin başarılı bir iş yapması -yani ilk işlerinde- pek olası değil sanki, alay konusu olmayacak filmler yapalım şimdilik yeter gibi 🙂
Türev 15000.
Kış Bahçesi. 2000.
Joenjoy (Cep telefonuyla çekilmiş gibi 93 kişi izlemiş)
http://seyitaliyaprakci.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.vimeo.com/13771597" onclick="window.open(this.href);return false;
Bu konu üzerine daha önce 2 tane yazı yazmıştım, direkt onları paylaşayım, anlatmak istediğim her şeyi anlatmıştım zaten.
Bu düşük bütçe filmlere bazı örnekler: Düşük Bütçe ne demek http://www.eylemplani.com/2010/10/dusuk-butce-ne-demek/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Ve aslında 'düşük bütçe' tanımının genelde sadece bir pazarlama aracı olarak nasıl kullanıldığına dair yazı da burada: http://www.eylemplani.com/2009/10/butce-meselesi/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Primer filmide 7.000 dolar bütçeyle çekilmiş.