Forum

Devrim Arabaları
 

Devrim Arabaları

34 Gönderi
19 Üyeler
0 Reactions
6,671 Görüntüleme
(@franc)
Gönderi: 0
 

içinde "ağlatıcı" öğeler olmayan kötü diyaloglar olmayan aşk olmayan aile olmayan..babası oğlu kızı olamayan güldürükçü komiklikler olmayan filmler bi 5 sene daha böyle batar..sonra bakıcaz işte...

5 sene mi? Umarım haklısındır.

Ekip toplandıktan sonra 130, öncesi ise 139 olması lazım. 139 günde araba yakmak gerçekten pembe bir rüya. 130 günde araba yapılmıştır, halada yürüyordur, ama önemli olan arabanın yapılmış olması veya hala yürüyor olması değildir. Filmin kaderinin, arabanın kaderi ile aynı olmasıda çok üzücüdür. İyi bir şey yapmaya çalışmakla, iyi bir şey yapılamayacağını anlamak lazım. Bazen küçük detaylar, küçük işler, küçük düşünceler o kadar önemli olurki, tecrübe bile bu işlerin gerisinde kalır. Bu küçük detaylar profesyönelliği getirir zaten...

Geçen Orlando-Lakers 4. maçını izliyorum. 82-82 iken Hidayet bir üçlük, birde ikilik sayı atarak, son dakikalarda 82-87 ye getirdi maçı. Orlando milli takımmış gibi seviniyorum. Sonra akıl almaz şeyler olmaya başladı. 84-87 son 4 kürü saniye Lakers atak yapıyor. Orlando faul yapmadı, 2 sayılık artışla yırta bilirdi. Tam saha savunma yaptı, Fisher aldı topu gidiyor, Nelson takımın 3lük yememesi lazım olmasına rağmen, 3lüğün gerisine çekildi, Fisher cizginin dibine kadar geldi ve attı 3'lüğü, maç uzadı, sonra Lakers aldı maçı.

Kafayı yememek elde değil. Faul yapılmamasını anlıyorum. Nba, Avrupa basketbolu oynamıyor. O Nelson'nın 3'lüğün gerisine çekilmesi, yani bu Orlando gibi bir takımın tam anlamı ile profesyönel olmadığını gösterir. O, oyuncunun 3'lüğün gerisine çekilmesi, Orlando'nun mola esnasında oyuncusunu uyarmadığını gösterir. Koç başka bişe ilgilenebilir, ama koçun yanında 10 tane farklı görevi olan yardımcıları var, ve bir tanesi bile adamı uyarmamışki, adam 3'lüğün gerisine gitti, ve bunu çok ağır ödediler. Beni oraya koysalardı, ben gider Fisher ve Kobe'yi savunacak adamlara derdim "faul yap" yada "3'lüğe yaklaştırma" kafalarını mikerdim, mola bitene kadar bunu tekrarlardım onlara. Burdan atıp tutmak kolay diyebilirsiniz ama yapardım, yemin ediyorum yapardım. Yani o şutu çekecek isimleri her kez biliyor ve Orlanda gibi takımda bunu yapacak birinin olmaması, gerçekten çok acı.

Gerçekçi olmak gerekirse Orlando bile final oynayacağına inanmıyordu. Final oynayacak bir yapıya sahip değillerdi, Boston'nun sakatlık yaşaması onları finale taşıdı. Orlando iyi niyetle basketbol oynadı, ama işte bu iyi oyun, iyi bir sonuç getirmedi. Çünkü başarının tesadüfi olmayacağı defalarca kez kanıtlanmıştır.

130 günde araba yaparsanız, o arabanın başına her şey gelebilir. Arabadan benzin çekildikten sonra, araba Ankara'ya geliyor. Ulan benzin çekildiğini ve bu arabanın kullanılacağını biliyorsun. Birine söyle yanına benzin getirsin. Çok basit bir olay ama bunu düşünmek, bunu uygulamak profesyönellik gerektiren bir şey. Orda o kadar mühendisin içinde böyle boş işlerle ilgilenecek bir adamın olmamasının bedeli. O anda çok extrem bir olaylada karşılaşılabilirdi. Motorda olmadık bir hata gerçekleşse araba dursa, kimse motordan kaynaklandığını bile anlamazdı, veya pistonda hata olabilirdi. 130 günde araba yaparsan, böyle sonuçla karşılaşırsın. 130 gün, ordaki her mühendisin yurt dışında, fabrikalarda eğitim alması lazımken, bir araba parçalayıp onu inceleyerek araba yaparsan, bu sonuç kaçınılmaz. Öyle ince detayları düşünmek lazım ki, malesef işte 130 günde bunları yapmak imkansız. Darbe döneminde arabaya "Devrim" ismini verirsen, ki bu filmdede geçiyor. Sonrada halkın bu arabayı sahiplenmesini beklersen, işte olacağı bu. Bazen çok basit düşünceler, düşünülmediği için, mühendislerinin imkansız bir zamanda imkansız bir işi yapmasına rağmen, nihayi hedefe gidilememesini sağlıyor. Araba yapmak, mühendisleri toplayıp, para verip çalıştırmak olmamalıydı. Öyle ekipler kurulmalıydı ki, halk arasında anket yapıp, arabaya konulacak ismi seçtirmek, çok basit düşünceler, ama o kadar hayati sonuçlar verirki, şaka gibidir. Filmde adamın biri diyor, adamlar "bizden fındık" almaz. Aslında müthiş bir düşüncedir, hemen bununda hesabını yapacak ekip kurmak gerekir, ama işte Türkiye'de işler böyle yürümüyor... Yanılmıyorsam Liverpool'un soyunma odalarında yazıyordu, "Maç sahada değil, antremanda kazanılır" diye bir yazıydı. Malesef biz hep sahada kazanmaya çalışıyoruz. O araba yürüseydide ne olacaktı... Bir sonraki adım ne olacaktı?

Böyle bir filmi çekmek, Türkiye'de böyle bir iş yapmak, ayakta alkışlanmanızı sağlayabilir, ki ben ayakta alkışlıyorum kendilerini, ama iyi oyuncu toplamak, iyi oynatmak, iyi bir konuya sahip olmak, iyi bir sonuç vermiyorsa, bunun sebebi küçük detayların getirdiği profesyönelliktir. Pazarlamanın yapılamaması, tanıtımının yapılamaması, yanlış zamanda filmin yayınlanması gibi.

O araba, o gün durmasa bile, o proje rafa kalkardı. Profesyönel yapıyı kurmadan bir şeyler yapmaya kalkarsan, öyle veya böyle bir yerde olay kesin götünde patlar. Ufak başarılar yakalamadan öteye gidilemez. Filmede üzüldüm, arabayada... Hangisine daha çok üzüldüm diye düşünüyorumda, filme daha çok üzüldüm. Araba gerçektende olmayacak bir hayal... Ama film gerçekten çok iyi olabilirdi. Genede yapanları tebrik ediyorum.

Bu arada;

Sürprizbozan
Benzini koyarken, gazeteyi huni şeklinde kıvırmamaları çok ilginçti : )

 
Gönderildi : 16/06/2009 9:00 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Ömrümde ilk kez bizim okulun Makine Fakülte'sinden ders almıştım 1 2 ay önce. Ders arasında sınıftan 20 dakika uzaklıktaki kantine yürüdük (öyle büyük ve iğrenç bir bina evet, eski askeri hapishane zaten). Bahçeye bir çıktım ki ne göreyim! Devrim! Etrafında yanına yaklaşılmasın diye bant çekilmişti (o kadar işe yaradı ki arabayı gören bile yoktu), baktım kimse yok, geçtim altından, yakından baktım. Dökülüyor araba ne yazık ki, ama yine de çok heybetliydi.. Dokundum biraz, baktım nasıl bu hale sokmuşlar diye. Film geldi aklıma sonra gözlerim doldu hafiften, girmedim sonraki derse. İnsanlar inanınca nelere kâdir onu gördüm. Haluk Bilginer'in kısacık rolünde neyi anlattığını bir kez daha anladım..

Usta geldi sonra da zaten ki filmde Usta'nın konusuna direk olarak olmasa da ufak bir gönderme var. Zaten o uçak konusunda yapılan göndermeye dair bir söyleşide onun da filmi yapılacak mı diye sorduklarında bir arkadaşımız yapıyor demişler (Eser demişti galiba bunu). Sanırım Usta idi o film de. Direk konuyla alakalı olmasa da göndermeler var.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 16/06/2009 9:14 pm
(@bekir66)
Gönderi: 0
 

http://video.google.com/videoplay?docid=-5039836957028949280

70'lerin hababam sınıfları gibi filmlerinden sonra ilkkez bu kadar kusursuz bir kadro gördüm bir Türk filminde. Devrim arabaları beni çok heyecanlandırdı.
bence de konu da komedi değil. nedense ağlanacak halımız var sürekli komedi yapıyoruz.ha komediyde güzel yapsak ona yanmayacam.

 
Gönderildi : 17/06/2009 1:20 am
(@bekir66)
Gönderi: 0
 

filmde gördünüz mü? bilmiyorum türkler bir şeyler yapıyor hemen engel çıkarıyorlar, küçümsüyorlar bence biraz hür olsak dışa bağlılığı bir atsak var ya kim tutar bizi boşun demişler çılgın türkler diye....

 
Gönderildi : 17/06/2009 1:25 am
Sayfa 3 / 3
Paylaş: