Yılın en çok konuşulacak filmi BÜŞRA’nın çekimleri tamamlandı.
Mine Kılıç (Büşra), Tayanç Ayaydın (Yaman), Çiğdem Batur (Alara), Coşku Cem Akkaya’nın (Ferit) başrolleri paylaştığı filmin yönetmeni Alper Çağlar. BÜŞRA, Alper Çağlar’ın ilk uzun metrajı olmasının yanında, usta çizer Bahadır Boysal’ın aynı adlı çizgi kahramanının sinema uyarlaması. BÜŞRA’nın senaryosu da Çağlar-Boysal ikilisine ait. Filmin yapımcılığını ise Alper Akman üstleniyor. Filmde ayrıca Kaan Urgancıoğlu da sürpriz bir rolde karşımıza çıkıyor…
BÜŞRA’nın hikayesi dört yalnız insanın, dört farklı bakış açısının ve dört trajik öykünün düğümlenmesiyle vücuda geliyor.
Büşra üniversiteden yeni mezun olmuş, hayata atılmak üzere olan, muhafazakar ve varlıklı bir ailenin türbanlı kızıdır. Modern ve progresif arzuları ile, ailesinin onu yetiştirdiği ve alışkın olduğu değerler kendi içinde bir çelişki halindedir. Zeki, maneviyata önem veren, ve yaşından öte bir bilgeliğe sahip olmasına rağmen muhafazakar veya liberal Türkiye arasında nereye ait olduğunu çözememektedir.
Yaman nihilist köşe yazıları ve agresif romanlarıyla tanınan, liberal bir gazeteci-yazardır. İçe dönük bir yapısı varmış gibi gözükse de, çok dobra ve pervasız konuşur, damarına basıldığında ortamın gerektirdiği diplomatik üsluba aldırmadan ağzına geleni söyler, bunun sonucunda kaybedebileceklerini umursamaz, aklı ve yeteneği sayesinde yarattığı krizlerin yol açabileceği problemleri aşma gücüne sahiptir. Her kariyer insanı gibi o da belli bir seviyede kente ve kent ilişkilerine mahkum olmuş, gerek kariyerinde gerek özel hayatında kendisiyle çelişebilecek şeyler yapmış ama samimiyete ve açık yürekliliğe karşı daima bir açık kapı bırakmıştır.
Ferit ise Büşra’nın ailesinin son derece sıcak baktığı bir damat adayıdır. Özünde aşırı tutucu ve önyargılı bir şekilde dindar olan Ferit, iş dünyasında ve arkadaşlarıyla olan sosyal hayatında ise asla gerçek kimliğini deşifre etmez. Sürekli farklı maskeler takan bu asabi genç adam, o kadar farklı kılığa ve davranışa bürünmüştür ki, bu kimliklere özendiği mi yoksa onlardan nefret ettiği mi belli değildir.
Alara, doğunun spiritüel öğretileriyle modern&kentli kimliğini “kendince” birleştirmiş, Yaman ile ilişkisini kaybetmemek için her türlü davranışı benimseyebilecek, alımlı bir genç kadındır. Görünürde mükemmel çift oldukları Yaman’la son zamanlarda araları iyice açılmıştır. Verdiği Yoga derslerindeki özdeyişleri ve felsefeleri kendi hayatına uygulayamamakta, içinde fokurdayan fesatlığı ve Yaman’a olan trajik alışkanlığını aşamayan müstehzi bir insandır.
Filmin esas konusu Büşra ile Yaman’ın tüm engellere ve ideolojik farklılıklara rağmen önüne geçemedikleri çekim kuvveti, ve sonunda alevlenen aşktır. İnsanların siyasi veya vicdani görüşlerine göre değil, özlerinde yer alan benzerliklere göre değer kazandığı, naif bir aşk.
Bir yandan Ferit ve Alara’ya ve bir yandan etraflarında tepki ile alevlenen muhafazakar ve liberal çevrelerine rağmen birbirlerine karşı olan hislerini engelleyemeyen Büşra ve Yaman, başlarına gelecek absürt komik engeller ve türlü belalara rağmen önyargılarını bir kenara bırakıp birbirlerini tanımaya bir fırsat verirler.
Fiyaskoya dönüşen türban defilelerinden, gençlerin çılgınca eğlendiği maskeli balolara, ara sokaklardan mahalle kavgalarına kadar İstanbul’un en güzel ve en kirli yerlerinin varolduğu, sevginin, baskının ve en önemlisi yalnızlığın sorgulandığı bir dram Büşra. Türkiye’nin ve Türklerin birbirlerini kırmaya ve birbirlerinden uzaklaşmaya meyilli olduğu bir dönemde, en insancıl ve doğal duyguların imkansız mücadelesi.
Sonunda ortaya çıkan kaçınılmaz trajedi ise, yaşadıkları toplumun en üzücü gerçeğini onlara mutlak bir biçimde anlatacak: Hoşgörü olmayan toplumlarda, insanlar yalnızlığa mahkumdur.
FİLMİN KÜNYESİ
FİLMİN SÜRESİ: 105′
VİZYON TARİHİ: KASIM 2009 – MART 2009 ARASI
Yapımcı firma: Akare Film
Yönetmen: Alper Çağlar
Senaryo: Bahadır Boysal & Alper Çağlar
Görüntü Yönetmeni: Ulaş Zeybek
Sanat yönetmeni: Duygu Kabaçam
OYUNCULAR
Büşra: Mine Kılıç
Yaman: Tayanç Ayaydın
Alara: Çiğdem Batur
Ferit: Coşku Cem Akkaya
Bahadır Boysal'ı hiç sevmememe rağmen filmi oldukça merak ettim. Hadi bakalım.
http://www.sinetif.com/yilin-en-cok-konusulacak-filmi-busranin-cekimleri-tamamlandi/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
İlk defa duydum filmi. Sağolasın haberdar ettiğin için Mordevrim.
Karelerinden gördüğüm ve sinopsisinden anladığım kadarıyla vasat bir film olacakmış gibime geldi. Liberaller, muhafazakarlar, maskeler, gizlenmiş benlikler vs. vs. Zaten bu başörtülü mutant ablalara fitilim. Bakalım ne olacak. İnşallah yamulturlar beni.
Zaten bu başörtülü mutant ablalara fitilim.
yersiz değil mi sayın Payitahtcım bu yorum.
iyi çalışmalar.
http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;
Zaten bu başörtülü mutant ablalara fitilim.
yersiz değil mi sayın Payitahtcım bu yorum.
iyi çalışmalar.
Senin karışman kadar yerli veya yersiz.
Daha iyi çalışmalar.
Filmin esas konusu Büşra ile Yaman’ın tüm engellere ve ideolojik farklılıklara rağmen önüne geçemedikleri çekim kuvveti, ve sonunda alevlenen aşktır. İnsanların siyasi veya vicdani görüşlerine göre değil, özlerinde yer alan benzerliklere göre değer kazandığı, naif bir aşk.
Yani diyor ki "Herşey laga luga, biz esas türbanlı seviştireceğiz" ya da benim içim fesat.
"Samsun'da oturuyorum, sinemayı çok seviyorum ve radyo televizyon okumayı düşünüyorum, bu siteyi haftada bir kaç kere geziyorum ve başörtüsü takıyorum, biri bana mutant demiş."
Diyelim ki gerçek, başörtüsü takan insanları sizin girdiğiniz alanlara giremeyen, sizin çevrenizde olmayan, bu siteye giriş için ehliyeti olmayan, sinemadan anlamayan, hiç bir b*ktan anlamayan, yaşamayan mutantlar olarak görüyorsanız bunda sorun yok. Ama bu sitede hiç kimseye, hiç bir gruba, hiç bir topluluğa, hiç bir aidiyete hakaret etmeyin, ki size de etmesinler, hakaret etmeden yazışmayı öğrenin.
Film amacına şimdiden ulaşmış görünüyor. En büyük dertleri elbette gişe. Sonuçta sinema bir ideolojiden ziyade ticaret artık. Bu tartışmalar sadece bizim forumda değil her yerde yaşanacak ve bu da gişeye yansıyacak.
Bir de payitaht'ın demek istediği bana göre türbanlı kişilere laf atmak değil, islam için o türbanı takmasına rağmen (ki bunun için büyük savaşlar vermesine rağmen) islamın gerektirdiği şekilde yaşamamaya eleştiri. Yani o zaman o giysinin hiçbir anlamı kalmıyor, o savaşı boşuna vermiş oluyorsun sen. Bu bir nevi geçenlerde bir gazetecinin rockçılara dediği "başbakana rock işareti yapıyorsunuz, asiyiz diyorsunuz ama karakola düşünce ağlıyorsunuz" eleştirisine benziyor. Ya da ben öyle anladım.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Tabi filmle beraber başörtü tartışması kaçınılmaz, filmin de amacı bunun üzerinden bir şeyler anlatmak, anlattırmak. Ama neyi kastediyor olursak olalım, aslında demek istediğimiz ne olursa olsun, doğrudan söylediğimiz şeyler içinde "başörtülüler mutanttır, başörtüsüzler saylondur, yandan bağlayanı jedi öpsün, sarıya boyatana nebula girsin" demeyelim. Söylemek istediğimizi saçaksız, kılçıksız anlatalım ki iyi anlaşalım. İnternet yanlış anlaşılmaya çok müsait tertip.
Bir de payitaht'ın demek istediği bana göre türbanlı kişilere laf atmak değil, islam için o türbanı takmasına rağmen (ki bunun için büyük savaşlar vermesine rağmen) islamın gerektirdiği şekilde yaşamamaya eleştiri. Yani o zaman o giysinin hiçbir anlamı kalmıyor, o savaşı boşuna vermiş oluyorsun sen. Bu bir nevi geçenlerde bir gazetecinin rockçılara dediği "başbakana rock işareti yapıyorsunuz, asiyiz diyorsunuz ama karakola düşünce ağlıyorsunuz" eleştirisine benziyor. Ya da ben öyle anladım.
Aynen böyle.
O değil de dışarıya çıkıyorsanız son birkaç haftadır inanılmaz, ama inanılmaz, bir Hint ve Arap akını var İstanbul'da, bu kadar yıldır bu kadar fazlasını görmemiştim. Özellikle Cevahir gibi serin yerlere dolup taşıyorlar resmen. Ha konuma geleyim, bir türbanlı gördüm geçen, o ne güzellik, bir de çekmiş kalemi gözlere, öte güzel gözleri vardı ama.. Dedim mutantsın ama (türban takıp da makyaj yapana başka bir şey denmez bence, genel türban takanlara değil mutant lafım) böyle güzel göz de görmedim be birader..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Film amacına şimdiden ulaşmış görünüyor. En büyük dertleri elbette gişe. Sonuçta sinema bir ideolojiden ziyade ticaret artık. Bu tartışmalar sadece bizim forumda değil her yerde yaşanacak ve bu da gişeye yansıyacak.
Bir de payitaht'ın demek istediği bana göre türbanlı kişilere laf atmak değil, islam için o türbanı takmasına rağmen (ki bunun için büyük savaşlar vermesine rağmen) islamın gerektirdiği şekilde yaşamamaya eleştiri. Yani o zaman o giysinin hiçbir anlamı kalmıyor, o savaşı boşuna vermiş oluyorsun sen. Bu bir nevi geçenlerde bir gazetecinin rockçılara dediği "başbakana rock işareti yapıyorsunuz, asiyiz diyorsunuz ama karakola düşünce ağlıyorsunuz" eleştirisine benziyor. Ya da ben öyle anladım.
katılıyorum ve;
yok yok bu böle olmıcak:)
kendimi ifade etme "zaman kaybına" karşılık sanırım yazmama bir süre ara verme niyetindeyim.
iyi çalışmalar.
http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;
Özgür söyleyince hatırladım, Alper Çağlar Camgöz'ün yönetmeni ya, demek ki feysbuk grubunda attığı mesajda bahsettiği uzun buydu..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.