Yine çoğu kişinin bildiği ama o kadar çok kişinin izlemediğini düşündüğüm, "efsane film!"
Terry Gilliam/Brazil.....

Son 10-15 yılın favori teması olan "Sistemin kurbanı bireyin dönüşümü" filmlerinin öncüsü ve en iyilerinden biri. Terry Giliiam'ın, dehasını gösterme fırsatı bulduğu en önemli film. Ve bu dehayı gösterme yolu da, resmen yapımcısı olan şirkete kazık atması ile oluyor. Gilliam'ın bu filmleri ilgili olarak yapımcılarıyla girdiği mücadele sinema tarihine geçmiş ayrı bir macera. İş Gilliam'ın, çekilmiş film bobinlerini resmen stüdyodan çalıp, arabasına atıp kaçırmasına ve istediği kurguyu birileri görsün diye bir festivalde gizlice göstermesine varıyor. Bu filmin de birden fazla kurgusu var. Ama artık bilinen kurgu genelde yönetmen kurgusu zaten.

Film ayrıca sinema ve edebiyatın güzide tarzlarından olan steampunk bilimkurgunun perdedeki ilk örneklerinden. Mekanları, yapım tasarımı, görüntü yönetimi ve aslında temel olarak tüm görsel içeriği çok özenli, cüretkar ve belki de çılgın! Filmin izleyici üzerinde bıraktığı etki gerçekten bambaşka.

Ayrıca hikayesi çok klişe gibi görünse de senaryoda yapılmış yerinde müdahalelerle genel bilinen şablon yapısını bozuyor, asla sıkıcı olmuyor.

Brazil birçok kişinin farklı görüşlerine maruz kalmış, kah lanetlenmiş kah göklere çıkarılmış, hem kült hem çok entelektüel, bağımsız ama büyük bütçeli, garp mi garip ama bir o kadar da anlaşılır ve net bir film. Görmeyen kalmamalı, bu eşsiz yapıt asla unutulmamalı.