Hemen herkesin bildiği ama filmlerini çok kişinin izlemediği bir isim: Michael Moore.

En iyi belgesel oskarını alırken "utanın mistır buş" diye çemkirip ortalığı ayağa kaldıran ve takdir toplayan ama aslında gayet şoven bir herif olan bu adam her şekilde enfes bir analizci ve belgeselci, bu kesin.

Ve o oskarı aldığı film bizdeki adıyla "Benim Cici Silahım".

Bu film gerçekten çok iyi bir film ve belgesel arkadaşlar. KIsaca bahsedeyim anlatılanlardan:

Film, ABD'de silahla işlenen cinayetlerin miktarı ve bu rakamların diğer gelişmiş ülkelerle karşılaştırmasıyla başlıyor. Rakamlar gerçekten kabaca "oha"ymış. Ve Moore bu durumun ortaya çıkmasına sebep olabilecek olasılıkları araştırmaya, soruşturmaya, incelemeye başlıyor. Röportajlar, sohbetler, gerçeklerden görüntüler/alıntılarla ilerliyor film. O zamanlar hemen herkesi şok etmiş ve korkutmuş ne yazık ki gayet de meşhur olmuş lise baskını olayı (hatırlayan vardır mutlaka, iki lise öğrencisi okullarını basıp öğretmenlerini ve birçok öğrenciyi öldürmüşlerdi. Ve bu olayın bir çeşitlemesi Gus Van Sant tarafından "Fil" ismiyle filmlendirilmişti) ince ince araştırılıyor, soruşturuluyor.

Ve bu "neden ABD'de millet illa silah ediniyor? Neden illa birbirini bu silahla gebertiyor?" sorusuna çok çok net bir sebep bulup bu sebebin doğruluğunu gösteriyor. Gerçekten enfes bir tespit bu bence de.

Filmdeki inceleme, röportaj ve sohbetlerde çok leziz birçok an mevcut. (Hesap açtırana tüfek hediye eden banka şubesi, "tabii ki sahip olduklarımızı kendimiz silahla koruyacağız" diyen beyin fakiri taşralı ABD'lilerin hayran olunası tavırları, Charlton Heston'la yapılan, yapılmaya çalışılılan, yapılamayan ve yapılamamasının daha şaşırtıcı şeyleri açığa çıkardığı bir sekans, ton balığıyla domuz kurşunun yan yana satıldığı merket gezintisi gibi)

Belgesel melgesel diyip, sıkıcı sanıp geçmeyin, asla sıkıcı falan değil, aksine çok sürükleyici, akıp giden, sinemaografisi de çok güçlü olan çok değerli bir yapım Benim Cici Silahım. İzlemenizi öneriyorum.