Görmek lazım. Şahsi anlamda, ilgimi fazla çekmeyen meseleler üzerine bir film, bunu neden söylüyorum, çünkü yine de filmi çok beğendim. Beğenmemin ötesinde, genel anlamda iyi bir film olduğunu iddia ederim hatta, eğer böyle bir şey mümkünse.
İki paraya iyi film nasıl çekilir gördüm, kendi adıma. Bir de sanki bazı yenilikler de var, en azından biçim olarak ve Türk Sineması adına.
Filmi geçen gün gördüm ve Usta'nın hakkının yendiğine bir kez daha kani oldum. Sıkıcı ve illa bir yere bağlanacağı belli olan mise en abyme göndermeli hikâyeler, 15 dakika boyunca havadan sudan konuşan mahalle sakinleri, klişe errrkeklik sendromları, klişe kaltak karı karakterlerden oluşan bir film.
Zamanında Çağan Irmak, Asmalı Konak'ı çekerken, kamerayı yere 30 derece bükerek koyardı, biçimsel denemeler için. Yönetmen bakışının özgünlüğünün metaforik göndermesini özümseyememiş çiğ bir yeniyetme havasında, egzantrik görüntü denemelerinden, biçim özgünlüğü yaratıyordu (ya da yarattığını sanıyordu). Aklınca. Bir benzerini de bu film yapıyor.
Üçüncü Sayfa'da Demirkubuz'un yaptığı "geçmiş bir olayı anlatırken farklı bir biçim yaratma" mefhumuna ekleyecek birkaç şeyi var yönetmenin, evet ne güzel, ama bu birkaç şey, filmin, Altın Portakal almasını sağlayacak güçte mi?
Hiç sanmam canım hiç sanmam, es geçelim bunları.
Gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var?
her genç yeni ve hatta ve hatta eski kısa filmcinin izlemesi şart bir film olduğunu düşünüyorum.
altın portakalı hakediyor mu? juride ben de olasam, ben de verir miyim ödülü emin değilim ama, bu ve bunun gibi farklı denemelere sinemamızın ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
kesin gidin.
iyi çalışmalar.
http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;
Filmi geçen gün gördüm ve Usta'nın hakkının yendiğine bir kez daha kani oldum. Sıkıcı ve illa bir yere bağlanacağı belli olan mise en abyme göndermeli hikâyeler, 15 dakika boyunca havadan sudan konuşan mahalle sakinleri, klişe errrkeklik sendromları, klişe kaltak karı karakterlerden oluşan bir film.
Zamanında Çağan Irmak, Asmalı Konak'ı çekerken, kamerayı yere 30 derece bükerek koyardı, biçimsel denemeler için. Yönetmen bakışının özgünlüğünün metaforik göndermesini özümseyememiş çiğ bir yeniyetme havasında, egzantrik görüntü denemelerinden, biçim özgünlüğü yaratıyordu (ya da yarattığını sanıyordu). Aklınca. Bir benzerini de bu film yapıyor.
Üçüncü Sayfa'da Demirkubuz'un yaptığı "geçmiş bir olayı anlatırken farklı bir biçim yaratma" mefhumuna ekleyecek birkaç şeyi var yönetmenin, evet ne güzel, ama bu birkaç şey, filmin, Altın Portakal almasını sağlayacak güçte mi?
Hiç sanmam canım hiç sanmam, es geçelim bunları.
Gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var?
Bilal Gerçekten Fazlası Değil'de güzel değinmişti bu konuya. Varoşu aşağılamadan varoştan çıkamazsın diye. Bu film minimalist mi bilemiyorum ama Türk minimalist sinemasının en büyük sorunu bu. Sahte çoğu. Varoşu anlatıyorsun ama varoştan bir kişiye bile izletemezsin. İki tane Yeni Gerçekçi film izlesen anlarsın varoş nasıl anlatılır ama nerede işte. "Yeni bir nefes" soluyor onlar Türk Sineması'na, "kurtarıyorlar" bizi sağolsunlar..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
varoş anlatmıyor ki filmde...izmir'in göbeği, bornova. bornovanın göbeği, küçük park.
İnsanlar da araba tamircisi, torbacı. Ayağı kırıldığı için futbolcu olamayan, taksici olmak isteyen bir genç, porno dergilere fantezi yazan bir solcu, liseli havalı ve seksi bir kız.
ben sizin gibi düşünmüyorum.
http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;
Ben minimalist sinemadan bahsediyorum düd, bu filmden değil. Konu dağıttım yani evet :).
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Bu film minimalist mi bilemiyorum ama Türk minimalist sinemasının en büyük sorunu bu. Sahte çoğu. Varoşu anlatıyorsun ama varoştan bir kişiye bile izletemezsin.
Son zamanlarda ben de böyle düşünmeye başladım Dude ilginç değil mi? 🙂
Tabi minimalist sinemaya kimleri kattığını bilmiyorum, ama Nuri Bilge'yle tam da bu bahsettiğin anlamda ciddi sorunlarım ortaya çıkmaya başladı hadi hayırlısı. 🙂
Zeki bu konunun dışındadır bence bu arada belirteyim.
Onun varoşu harbi sağlam varoştur. Ve oranın adamı da izler o filmleri.
Ki zaten Zeki minimalist de sayılmaz pek.