Forum

Bir Zamanlar Anadol...
 

Bir Zamanlar Anadolu'da - Nuri Bilge Ceylan

55 Gönderi
22 Üyeler
0 Reactions
13.1 K Görüntüleme
(@eskici)
Gönderi: 0
 

Dün bu filmi tekrar izledim ve çok bariz bir devamlılık hatası tespit ettim, nbc gibi dikkatli bir yönetmenin gözünden nasıl kaçtıysa.Muhtarın kızı çay dağıtırken katil rolündeki kenanın yanında herhangi bir şey görünmüyor, çayı alıp ağlamaya başladıktan sonra soba borusu gibi bir cisim görünüyor.

 
Gönderildi : 17/01/2013 10:44 pm
 tute
(@tute)
Gönderi: 0
 

bir de arazide yılmaz erdoğanlı bir sahne var ya. o da beni çok rahatsız ediyor. yılmaz erdoğanı gösterirken acayip bir devamlılık hatası var. baya rahatsız etmişti beni. rahatsız etmeyecek gibi de değildi zaten. bir planda yılmaz erdoğanın yüzünü gösteriyor diğer planda iki kişi mi ne vardı galiba planda. ama yılmaz ın ifadesi çok farklı iki planda da.

 
Gönderildi : 18/01/2013 12:42 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Nuri Bilge yaptığına göre kesin bir anlamı vardır o devamlılık hatasının. 🙂 Ama biz sinema bilgisi kıt insanlar olarak anlayamıyoruz o adamı. 🙂

 
Gönderildi : 18/01/2013 1:56 am
(@muhammeta)
Gönderi: 0
 

Yaramı deşti bu başlık 🙁
Enteresandır her "sanat" filminin altındaki yorumlara göz attığımızda bizi bekleyen malum sonuç var ki o da şu; bir kesim tamamen beğenmiş, göklere çıkarmış diğer kesim ise hiç beğenmemiş yerin dibine sokup, yerle bir etmiş. İkisinin ortası var mı, sanırım yok ve hiç bir zaman olmayacak. Bir Zamanlar Anadolu da için de aynı durum söz konusu. Birileri beğenenleri, "entel magandalıkla" suçlamış, fransız züppeliği ile etiketlemiş; birileri beğenmeyenlere Recep İvedik 4 ü beklemeleri telkininde bulunmuş, filmi izlerken trene bakan öküz rolüne ne kadar da uyduğundan dem vurmuş, aşağılamış...
Ben bu iki sınıflamanın hangisine girdiğime pek karar veremedim.
Evvela filmin director koltuğunda NBC değil de misal XYZ olsa, değil yorum yazmak, izleme zahmetinde bile bulunmayacak yüzde doksanlık bir kesimin varlığını kimse inkar etmeyecektir sanırım. Oyuncuların içinde Yılmaz Erdoğan'ı görüp hele bi izleyelim, bakalım bu da neymiş diyenler, filmin sonuna kadar gülmeyi bekleyip gülemediklerine yanmalarını ise es geçiyorum. Ki bunlar bilmezler bu adam aylarca Amerika'larda bu film için acemi bir talebe gibi kurs görüp eğitim almış, Nuri üstadın filminden, ustasından bir şeyler kapmanın telaşındaki bir çırak gibi çırpındığını. Karakterleri ete kemiğe büründürmenin resmini çekip, 9:16 ekranda bize aksettiren, kazma-küreğinden, savcısına kadar oyuncu kadrosunun ne büyük bir çabanın ürünü olduklarını kimse gözardı edemez. Oyunculuk, şapka çıkartılacak, boyun eğdirecek, saygı duruşuna dizdirecek cinsten. Yönetmen elindeki senaryo ile, üzerine düşeni harfi harfine yerine getirmiş, bir yaprağın rüzgardaki devinimini bile kaçırmadan kadraja hapsetmiş, profesyonel sinemanın bütün enstrümanlarını bir potada eritip, sanat şaheseri fotografik sahnelerle bizi en beklemediğimiz anda, ensemizden tutup gerçekleğin denizinde boğulma noktasına getirmeyi başarabilmiştir. Biz bu filmde gerçeği hissediyor, Muhtar'ın inanılmaz diyaloğuyla, yenilen etin gerçekten kuzu eti olduğunun tadına varıyorsak; daldan düşen elma, hepimizi meçhule giden bir yolculuğa çıkarıp peşinden sürüklüyorsa; rüzgarın uçurduğu boş bidon bir süre dolanıp ve nihayetinde tökezleyip kalıyorsa belirsiz bir noktada; kendini onun yerine koyda konuş mantalitesiyle, katile bile zaman zaman hak verip cinayeti işleyenin biz olduğunu bizzat bize düşündürtüyorsa; sıkılıyorsak katilinin belli olduğu bir cesedi aramaktan, tepelerin ardından yılan gibi kıvrılan yollarda dakikalarca bir aracın gelmesini ebedi bir terbiye ile bekliyorsak dostlar, işte bu hayattır, bu gözümüze sokulan gerçekliktir, bu biziz diyebiliyorsak o film artık bir kült yapım, bir başyapıt, bir şaheserdir...
Bunların hepsi nanedir... At gözlüğüyle film izleyenlere; sırf Cannesta ödül almış bir yönetmenin filmi diye, ben bu filmi beğenmeliyim diyenlere, ne kadar bunaltırsan seyirciyi, ne kadar verirsen psikolojinin dibine, ne kadar girersen hesaplaşmaların, sosyal saplantıların, yorgun hüzünlerin, karamsar tabloların, gereksiz diyalogların sarmalına, o kadar sanatçısın, o kadar başyapıtsın, o kadar entel o kadar süpersin zihniyetine, siz hangi gezegende yaşarsınız be kuzucuklarım? Film dediğin şey, beni bana anlatacaksa, yaşadığım içine tükürmelik hayatı tekrar benim gözüme sokacak kadar ileri giden bir hadsizliği, varlığına saygının aracı yapmayı vazife edinmişse , bu ona saygı duyma mı gerektiren bir neden olabilir mi? Bütün bu yazılanlar aslında boş... O kadroya, o emeğe, o beklentiye yazık olmuş. Ufak bir beyin kırpıntısı görmek isterdim senaryoda. Ufak bir; vay be denilecek bir cümle kurmak isterdim. Koy kamerayı tepenin başına, patikanın kenarındaki çeşmenin başına topla cümle alemi, git bi sigara iç perde arkasında, yemek ye hatta uyu, yarım saat sonra gel kamerayı al koy köyün ortasına, muhtarın avlusuna, bi yarım saat daha takıl, uzaklarda konuşsun elemanlar, ahırdan anlamsız diyaloglar çağırsın bizi dramanın eteklerine, çek bi dublaj, biraz ışık, biraz gölge oyunu, gönder filmi festivale, ben yaptım, ben NBC beğenin beni, çünkü ben yaptım de çık işin içinden. O her fırsatta çamur attığınız Recep İvedik filminden çıkan 1 kişinin bile verdiği paranın karşılığını almadığını iddia ettiğini göremezsiniz. Toparlayalım, amatör biri çekseydi süper ama Nuri Bilge Ceylan çektiği için tek kelimeyle "berbat" bir film...Nuri otur;Sıfır!

"Su Akar, Yatağını Bulur."

 
Gönderildi : 18/01/2013 2:37 am
(@sekko)
Gönderi: 0
 

bu "devamlılık" olayına da anca sinemaya yeni başlamış, "o kadar iyi biliyorum ki hata buluyorum" tribindeki bizler takılıyoruz zaten.

oskarlı kurgucu walter murch bile kitabında,

"benim için ideal bir kesme aşağıdaki 6 kuralın hepsini birden karşılayan kesmedir" diyor ve tercih yüzdelerini şu şekilde veriyor.

1. duygu %51
2. öykü %23
3. ritim %10
4. devamlılık %7
5. perdenin iki boyutlu yapısı %5
6. aksiyonun 3 boyutlu yapısı %4

 
Gönderildi : 18/01/2013 2:55 pm
 tute
(@tute)
Gönderi: 0
 

ben o planların gerçekten göze battığını düşünyorum. zaten ilk izleyişte farketmiştim:) boş bir zamanımda bakarım nerelerde oluyor diye ama baya barizdi. hatta acaba bendeki dvd mi takıldı falan demiştim sonradan filmde öyle olduğunu gördüm. ilk planda baya mimik var yılmaz ın suratında sonraki planda çok farklı bir mimik var. yani 2. plan yerine başka planda kullanılıp halledilebilirdi gibi geliyor sanki tam hatırlamıyorum da gerçi. ama diğer yandan da nuri bilge gibi kurguya 1 yıl harcayan bi yönetmenin gözünden kaçacağını da düşünmüyorum.

 
Gönderildi : 18/01/2013 5:30 pm
(@eskici)
Gönderi: 0
 

bu "devamlılık" olayına da anca sinemaya yeni başlamış, "o kadar iyi biliyorum ki hata buluyorum" tribindeki bizler takılıyoruz zaten.

oskarlı kurgucu walter murch bile kitabında,

"benim için ideal bir kesme aşağıdaki 6 kuralın hepsini birden karşılayan kesmedir" diyor ve tercih yüzdelerini şu şekilde veriyor.

1. duygu %51
2. öykü %23
3. ritim %10
4. devamlılık %7
5. perdenin iki boyutlu yapısı %5
6. aksiyonun 3 boyutlu yapısı %4

hocam seni bilmem ama sinemaya yeni başlamadım bu bir, o kadar iyi bildiğimi de iddia etmiyorum yazımın neresinden onu çıkardın bu da iki.Yazımı tekrar okursan ikinci defa izlediğimde demişim nuri bilge ceylanın her filmini en az iki defa izlemişimdir, çok beğendiğim bir yönetmendir.Bir filmin fikir aşamasından vizyona taşınması neredeyse 2 yılını alıyor adamın,bu kadar detaycı bir yönetmenin gözünden nasıl kaçmış onu merak ettim.Anlamadığın yer varsa tekrar sorabilirsin.

 
Gönderildi : 19/01/2013 1:26 am
(@eskici)
Gönderi: 0
 

ayrıca tute nin bahsettiği devamlılık hatasını ben de filmde farketmiştim izin verirsen yine de sevince kapılabilir miyim kafkasli.O kadar mutlu oluyorum ki nurinin filmlerinde devamlılık hataları yakalayınca.Bu gece bir daha izlerim ama bir kaç hata daha yakalarsam sevinçten uyuyamam diye korkuyorum.

 
Gönderildi : 19/01/2013 1:30 am
(@sekko)
Gönderi: 0
 

bu "devamlılık" olayına da anca sinemaya yeni başlamış, "o kadar iyi biliyorum ki hata buluyorum" tribindeki bizler takılıyoruz zaten.

oskarlı kurgucu walter murch bile kitabında,

"benim için ideal bir kesme aşağıdaki 6 kuralın hepsini birden karşılayan kesmedir" diyor ve tercih yüzdelerini şu şekilde veriyor.

1. duygu %51
2. öykü %23
3. ritim %10
4. devamlılık %7
5. perdenin iki boyutlu yapısı %5
6. aksiyonun 3 boyutlu yapısı %4

hocam seni bilmem ama sinemaya yeni başlamadım bu bir, o kadar iyi bildiğimi de iddia etmiyorum yazımın neresinden onu çıkardın bu da iki.Yazımı tekrar okursan ikinci defa izlediğimde demişim nuri bilge ceylanın her filmini en az iki defa izlemişimdir, çok beğendiğim bir yönetmendir.Bir filmin fikir aşamasından vizyona taşınması neredeyse 2 yılını alıyor adamın,bu kadar detaycı bir yönetmenin gözünden nasıl kaçmış onu merak ettim.Anlamadığın yer varsa tekrar sorabilirsin.
ben o genellemenin içine kendimi, beni daha rahat aşağılaman için fırsat versin diye değil, yazdıklarımın sadece seni suçlayıcı şeyler olmadığını anlayabilmen için katmıştım. istersen 20 senedir bu işin içinde ol, beni ilgilendirmiyor. kişisel konuşmuyorum burada.

evet, devamlılık bir sinema kuralı fakat benim gördüğüm kadarıyla işin kralı olmuş adamlar bu meseleye kralcılardan az takılıyor. bunu söylemek istedim. agresifliğe gerek yok.

 
Gönderildi : 19/01/2013 5:04 pm
(@eskici)
Gönderi: 0
 

dünyanın alkışladığı adamın devamlılık hatalarını nasıl yakalıyorum görüyorsunuz deyip bilmişlik yapmak değil derdim.Takıldığım falan da yok senin varsayımın o, bza sinemamızın en iyi on filminden biridir bana göre.Burada bir anlaşalım önce.Oyuncunun başıyla kıçıyla da alakalı olmayan bir devamlılık hatası gördüm filmde, bunu paylaştım forumda.Hepsi bu kadar.

 
Gönderildi : 19/01/2013 9:12 pm
Sayfa 4 / 4
Paylaş: