Ama dude alıntılanacak cümle o değil bu;

"Tamamen ekonomik düşünüyor, o nedenle politik duruşu görünenin tam tersidir."

Yani senaryoyu yazarken bile parayı düşünüyor diyorsun ya. Buna kanıt olarak poiltik ortamlarda tartışılması filmin reklamıdır diyerek (bırak başkasını) kendini nasıl inandırabiliyorsun, onu anlamıyorum ben.

O kadar da abartılı değil tabii ki.

"Avatar sistemi eleştirmiyor çünkü sistem kendisini doğuruyor, sistemin içinden çıkıyor. Şunu diyor, "biz de sistemin içindeyiz ama bu yaptığınız o.ç. luğudur sizin".

Dolayısıyla bu ikisini ayırmak lazım. Bu filme diğerleri kadar politiktir demek en büyük hata olur. Başka başlığa da yazdım, bu en çok izlenen, en rekor mekor ne varsa kıran, en pahalı, en cart curt, en zart zurt film. Yani bu film sistemin ortaya koyduğu en büyük mal. Ama o mal diyor ki, "hop lan bi durun be kardeşim". Bu sana göre önemlidir, bana göre "hastir lan, Obama'nın selamına aleyküm selam denmez" denilecek bir hadisedir, onu bilemem. Ama bu konuşulur, özeti bu çünkü."

İlk paragrafına katılıyorum. Avatar'ın siyasi olarak abartılmaması gerekli dememin sebebi de senaryosunun hiçbir özgün politik metin içermemesidir. Pokahontas'la neredeyse birebir aynı bir senaryoya sahip örneğin. Sırf içerisinde böyle bir metin var diye "Avatar Amerika'nın ağzına sıçtı" diyemeyiz.

Ha ben "Avatar tüm reklam stratejisi siyasetten rant yaparak sağlıyor" demek istemedim. Bunun katkısı var, ancak Cameron bunu her filminde aşırı yüzeysel bir şekilde yapıyor. The Abyss'in sonundaki mesajları için ancak komik diyebilirim örneğin. İyi niyetli, ama fazlasıyla saf ve komik. Avatar'da da aynı durum var. İyi niyetli, ama saf. Dürüst değil.

Sickman gayet özetlemişsin meseleyi aslında.

Bir de şöyle bakmak lazım olaya:

Hani Avatar'dan gittik, devam edelim. Diyelim ki Avatar basbayağı, "Biz Amerika olarak emperyalistin kralıyız. Ortalığın anasını belledik. Ama dğnya buna uyandı, düşmanımız arttı. Emperyalizme söven bir film yaptıralım ya da yapacak birine destek verelim. Saf insanlar da desin ki "BAk, Amerika emperyalist ama emperyalizme söven büyük bütçeli işlere destek veriyor. Demek ki o kadar da kötü değiller" Böylece bizden nefret edenleri bir nebze rahatlatalım!"

Var mı böyle bir çıkarsama?

Başka, biraz daha evcil bir olasılık: "Selam Jim. Ben Amerika'nın ve emperyalist/kapitalist pislikler organizasyonunun kötü imajını fark ettirmeme birimi başkanı Haydar. Ya hafız, sen bir film yapıyormuşsun da Avatarmı ne? Biz sana bi 50 milyon destek çıkalım. Sen de filmine bizim amacımıza uygun birkaç alt metin falan ekle. Ne dersin? .... Biraz indir ya. 75'e anlaşalım. .... Tamam tamam. 100. Kabul. Hadi kolay gelsin, bak, sözünde durmazsan salarım adamları haa!"

Bu Haydar David Fincher'i de, Oliver Stone'u da, Spielberg'i de arayan bir herif mi? Var mı böyle bir şahsiyet?

En evcili: "Ya hacı, ben bu senaryoyu paşa paşa yazdım. Güzel kızlar bana delirecek bana ama Amerikanın ve kapitalist ülkelerin rezilliklerini gizleyici bir ayrıntı koymadım. Birkaç kız eksik olsun, 100 milyon eksik kazanalım ama böyle birşey yapalım. Bakarsın yarın Haydar'a işimiz düşer falan, hmm?"

James Cameron'ın, sömürgeci, emperyalist Amerika ya da diğer ülkelerin imajı ile, dünya insanlarının bunlara karşı duyduğu düşmanlık ve negatif fikirlerle ne işi olur ki? "Ben de domuz Amerikanın domuzcuk bir insanıyım. Bush'a karşı duyulan nefret aynen bana duyuluyor galiba. Irak'taki kitle katliamının bir sorumlusu da ben sayılırım. Avatar'ın senaryosunu biraz değiştireyim ki, insanların fikirleri değişsin!"

Mİlyon çeşit politik fikir var filmler üzerine. Geneli doğruysa bu bahsettiğim fanezilerden biri ya da benzerleri doğru olmalı.

Din'i tarafı biraz ağır olan gariban bir çocuk bana resmen: "Holivut, müslümanları dinlerinden etmek içn film yapıyor" demişti ve beni ikna etmeye çalışmıştı. Öyle inanmış ki buna.... Çok şaşırmıştım.

Para hırsına, gişe sapıklığına eyvallah. Bu Holivutta bol. Ama böylesi bir politik derinlik için burası yalnış adres gibi geliyor bana.

İzledim geldim, söylendiği gibi başyapıt değil.

İzledim geldim, söylendiği gibi başyapıt değil.
Son dönem moda olduğu şekilde cevap veriyorum:
😀

James Cameron'ın, sömürgeci, emperyalist Amerika ya da diğer ülkelerin imajı ile, dünya insanlarının bunlara karşı duyduğu düşmanlık ve negatif fikirlerle ne işi olur ki? "Ben de domuz Amerikanın domuzcuk bir insanıyım. Bush'a karşı duyulan nefret aynen bana duyuluyor galiba. Irak'taki kitle katliamının bir sorumlusu da ben sayılırım. Avatar'ın senaryosunu biraz değiştireyim ki, insanların fikirleri değişsin!"

Ya ben anlamıyorum, sabah sabah algı kapaklarım açılmamış daha, ya da sen bambaşka boyutta yaşıyorsun Görkem. James Cameron'ın sömürgeci, emperyalist Amerika ya da diğer ülkelerin imajı ile, dünya insanlarının bunlara karşı duyduğu düşmanlık ve negatif fikirlerle işi olmaz da Avatar ne peki. Pamuk Prenses ve 7 Cüceler'in Pandora'da geçen versiyonu mu? Cameron'ın yerine konuşmak ne kadar kolaymış ya. Bir ben yapamıyorum ha bunu. Demek, ne işi olur Cameron'ın bunlarla, bu kadar basit işte. Ya adam yatarken gece size "iyi geceler" de diyor mu bari. Sabah kalkınca rüyasını da anlatıyordur, mavi mavi adamlar gördüm falan dün gece.

Saydığın seçeneklerden hiç biri doğru olmak zorunda değil Görkem. Komplo teorisyenliğine de gerek yok. Zorlamaya da gerek yok, nedenini bilmeye de gerek yok. Faydası mı var zararı mı var ona bakmak lazım. James Cameron hangi seneryoyla çıkartırsa çıkartsın Avatar'ı, milyonlarca dolar kazanacaktı zaten. Buradan hareketle mala bakmak lazım.

Sickman, ben zaten Cameron adına konuşmanın garipliğini vurgulamak için böyle karikatürize şeyler söyledim. Onun adına konuşmuşluğum falan yok. Başka boyutta da yaşamıyorum. Sadece, bahsedilen komplo teorilerinin temelini düşünüyorum. Düşünüyorum ama birşey çıkaramıyorum işte.
Yani, herhangi bir politik altmetni yerilebilecek film yapan sinemacı, projesini biçimlendirirken, benim şakayla karışık söylediğim niyetlerle hareket ediyor mu? Bunu bilmiyorum, anlayamıyorum, eğer öyle bir duurm söz konusu ise bunu anlamlandıramıyorum???

Yani işte senin gibi adamları "aha işte politik ulan" diye zokaya düşürüp isim yapıyor, daha çok para kazanıyor, amacı da bu, politik olmak değil, bu konuda bir şey söylemek değil, bunun etinden sütünden yararlanmak, samimi değil yani.

Böyle dediğini daha yeni anladım. Ben de böyle düşünüyorum.
Hollywood sektörünün içinden çıkan "politik görünümlü", "politik konular, alt-metinler, metinler içeren" filmlerin hepsinde böyle bir amaç var.

En uç örneği, her zaman veriyoruz, Fight Club.
Bir anti-kapitalist metin bombardımanıdır, ama "anti-kapitalist bir imaj yaratır."
O imaj da Tyler Durden'dır.
Tyler karşısında hepimiz Jack'e döneriz. O imajı isteriz.
Sonuç: T-Shirtler, posterler, duvar kağıtları ve filmin pazarlanması...

Ama tabi bu yine de, Fight Club filminin metninin bir anti-kapitalist metin bombardımanı olduğu gerçeğini değiştirmez. Görkem'in bir diğer başlıkta sorduğu soruya kısaca bir cevap olarak, şimdilik, buradan şunu söyleyebilirim:

Bir anlamda Kurtuluş Günü ile Dövüş Kulübü aynıdır. İkisi de metadır, kârı hedefler.
Bir anlamda farklıdır: Biri milliyetçiliği satar, diğeri anti-kaptializmi.

Duvar kağıdı demişken de, şunu paylaşayım:

Gördüğüm en iyi Fight Club Wallpaper'ı.
Fight Club izleyicisini, Fight Club diliyle eleştirerek, kısır döngü yaratıyor:

http://images.fanpop.com/images/image_u " onclick="window.open(this.href);return false; ... 00_600.jpg

Link ölü KEzzAP. Merak ettim o duvarkağıdını. Tekrar versene.

Link ölü KEzzAP. Merak ettim o duvarkağıdını. Tekrar versene.

+1

Bu +1 olayını yazınca aklıma bir fıkra geldi: Horozun birini sabahları ötmüyor diye kesmişler. Halbuki o, öten diğer horozlara bakıp "aynı fikirdeyim, paylaşıyorum" dercesine kafasını sallıyormuş.

Böyle yazınca da fıkra gibi olmadı. Bu kısım da fıkraya dahil deyip aradan sıyrılsam? Derin düşüncelere dalıp bağdaştırmaya çalışmanız kutsal bir emek formunda gökyüzüne yükseliyorken şu an, neden olmasın?

Filme dönersek, evren büyük bir bataklık artık. Belki en başından beri böyle. Bunu böyle tasavvur etmenin de bir sakıncası yok. Başkası bambaşka bir şekilde güzellikler içinde tasavvur etse bile "ortak gerçek" değişmeyecek. Ben, "pisliğe bulaşmış boktan bir film" diyeceğim. Sen, "gül yapraklarıyla bezenmiş nadide bir parça" diyeceksin. Hiçbir şey değişmeyecek. Kısa kesip Cannibal Corpse ve Schopenhauer'e dönmek en iyisi.

Uzantı verirken Code tagları içinde verirseniz forum uzantıları kısaltmaz. Kısaltınca % falan da girince uzantılar dağılmış.

Ver olum hemen, merak ettik afişi.

Hegel, fıkramsıya çok güldüm abi, muhteşemmiş, Umut Sarıkaya karikatürü gibi..

Link ölü KEzzAP. Merak ettim o duvarkağıdını. Tekrar versene.

Öyle çok merak edilecek bir şey değil. Büyük beklenti oluşmasın, filmin sistemin içinde olmak/olmamak çelişkisini iyi yansıtıyor bence:

Benim masa üstü Zooey Deschanel fotoları zaten, olmıyayım bir zahmet :D.

"The Pervert's Guide to Cinema: Slavoj Zizek Lacanian Psychoanalysis and Film" (2006)'dan alıntı:

"......Sinema bir kandırmaca mıdır?..Bir Görüntü sanatı (belirme sanatı) olarak ......Sinema realitenin kendisini hissetmemizi sağlar...bir şeyler anlatır...Bu bize realitenin kendisini nasıl inşa edeceği hakkında...Eski bir agnostik kurama göre,| dünyamız ......mükemmel bir şekilde yaratılmamıştır. Dünyamızı yaratan tanrı| işini beceriksizce yapan ......bir geri zekalı olmalıdır bu nedenle dünyanın yaratılması ......tamamlanmamıştır. Orada delikler, dehlizler, uçurumlar vardır. Tam anlamıyla oluşmamış şekilde. Yaratık destanı olan:Alien Resurrection'un .....son bölümündeki|muhteşem bir sahnede, Ripley, | yani klonlanmış Ripley......esrarengiz bir odaya girer,| klonlanmadan önceki halini ......görme gafleti yaşar. Bu dehşetli yaratımda, aslında gelişmekte olan ......bir fetus gibidir. Sonuç olarak bu yaratım ... ...ona benzese de, organları... ...bir canavarı andırmaktadır. Bu da her zaman önceki halimizin somut halimiz ... ...olduğunu anlatır. Belki de olmak istediğimiz ama| olamadığımız ... ...bu bize ait öteki versiyon bizi |kıskıvrak ele geçirmektedir. Burada realiteye ilişkin ... ...ontolojik bir bakış elde ederiz. Yani tamamlanmamış bir evren olduğuna dair| bir bakış gibi.. Zannedersem bu son derece modern bir dolgudur. |Tamamlanmamış realitenin... ..ontolojisi nedeniyle sinemanın gerçek anlamda |modern bir sanat olduğu doğrudur. Bütün modernist filmler önünde| sonunda bir film yapmanın ......olasılığı ya da olanaksızlığı üzerinedir......."
Zizek demişken Zizek'in Avatar yorumunu da paylaşalım, bazı Türk sinema yazarlarına tokat olsun:
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&Date=08.03.2010&ArticleID=984386 " onclick="window.open(this.href);return false;

Muhteşem şekilde tanımlamış yine Zizek:Cameron’ın yüzeysel Hollywood Marksizmi.

Onu okudum, Zizek'e laflar hazırladım ama üşendim sonra.