Ejder Kapanı başlığına gönderme yapmıştım ama anlaşılmamış anlaşılan. Senin teorin de şu noktada dağılıyor: Kızılderililer de Türk.. Hadi bakalım..
(Anlamayanlar için, bu da espridir)
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Ejder Kapanı başlığına gönderme yapmıştım ama anlaşılmamış anlaşılan. Senin teorin de şu noktada dağılıyor: Kızılderililer de Türk.. Hadi bakalım..
(Anlamayanlar için, bu da espridir)
Acaba ne zaman gelecek bu diye geçiriyordum içimden. 🙂
James Cameron'ın bu film için tercih ettiği herşeyin altında, şaşırtıcı bir hesap ve planlama var.
Bana göre bu filmi, (ki başka birçok film için bu fikirde olmuşumdur/oluyoruzdur ama bu seviyede hissetmemiştim hiç bu gerekliliği) toptan puanlamak, tek bir kalemde değerlendirmek olanaksız. Ama hani buna mecbursak (değiliz tabi ama en azından, genel bir değeni ya da takdir etme derecesi belirleme amacıyla kullandığımız varsayılırsa) ben 8,5/10 derim. Ama ben bu notu, ilk kez, filmin farklı özelliklerine verdiğim notların ortalaması olarak veriyorum. Aslında filmin hiçbirşeyi 8,5 falan değil.
Fİlmin görselliği 11/10. Saçma görünmesin bu övgü çünkü film bana göre, "sinema perdesinde gördüğümüz estetik unsurlar" olgusuna katkı yapıyor, sınırını genişletiyor. Muhteşem. Kelimelerle anlatılamaz. 3D görmeniz lazım. Yapılmış en iyi örnek. Sinemaseverlik hayatımda böylesine "güzellikler içeren", "büyüleyicilik içeren" bir film görmedim ben. Bundan sonra izleyeceğim çok sayıda film, zihnimde ister istemez, farkında olurum ya da olamam, Avatar'la kıyas edilecek. Yok böyle bir tasarım/hayal gücü. Sayısız sinemacı ve hayalperest, Avatar'ı aşmak için çaba sarf edecek. Ve böylesine sinemasal biçimde sunmak için tabii ki.
Ama filmin hikayesi, evet, klişelerle dolu ve gayet sıradan. Men of War (1994) diye bir film var. Üç kuruş bütçeyle çekilmiş, kas yığını (aslında severim, o ayrı) Dolph Lundgren'in başrolünde oynadığın bir film. Ben bu filmin yazarı olsam (Ki baktım da sağlam sinemacı John Sayles yazmış) James Cameron'ı dava ederim, "hikayemi araklamışsın" derim. "230 milyon dolarlık bütçenle benim 23 milyon dolarlık filmimin hikayesine sarkmaya utanmadın mı şerefsiz!" diye de posta koyarım. Ama bazı arkadaşların (ve ustaların) belirttiği gibi "ne anlattığın değil, nasıl anlattığın önemlidir". Zaten bu yüzden Sayles Cameron'a dava açmaz, hiçkimse de zaten bunu yapmaz. Ama yine de bu durm, filmin hikayesinin vasatlığını hoş görmemize engel değildir bana göre.Filmin hikayesi için verilecek not ise 6/10.
BU "hesap kitap" meselesine gelince ise Cameron'ı yermemek olanaksız. Resmen "en salak izleyiciyi bile memnun etmek lazım. O da izleyip anlamalı, sevmeli ki birkaç arkadaşını daha yollasın filme. 2 milyarı geçmenin tek yolu bu" demiş. "Yuh artık!" derecesinde basit, şablonlara dayalı, basit bir senaryo bu. Ve Cameron gibi bir senaryo uzmanından böyle bir senaryo görmenin tek bir açıklaması olabiir: Tırnak içindeki.
Teknoloji meselesinde ise Cameron'ı bir sinemacı olarak değil, daha önce "teknoloji ile sanatlın kesiştiği anlar" sohbetinde de andığım gibi bir tekno/sanatçı olarak anmak ve adını altın harflerle yazmak lazım. Cameron açık ve net biçimde bir sanatçı. Ve malzemesi de teknolojinin kendisi. Bir ressam için boya/çizgi neyse, edebiyatçı için kelimeler/cümleler neyse, sinemacı için fotoğraf/kurgu neyse bu herif için teknolojinin sağladıkları (onlar da her ne ise işte) aynı şey. Bu adam teknolojinin sağladıkları ile, daha önce yapılmamış, çok estetik şeyler yapıyor. Navi'ler birer sanat eseri bana göre. Bu, bir ilüstrasyon sanatının ötesine birşey. Mesele sadece tasarım ve boyama değil. Fizikleri, hal ve hareketleri, bakışları, gülüşleri, beden dilleri.... Tasarlanıp çizilmiş/boyanmış birşeyden bir.... bir "özdeşleşilir estetik yabancı" yaratma. Pandora'nın doğal ortamı, bitkileri, hayvanları, küresel dinamiği.... Bunlar birer sanat eseri ve teknoloji ile var edilmiş şeyler. Başka türlü var olamazlardı. İşte bu, teknolojinin sanatla kesiştiği bir noktadır.
Filmin tematik içeriği ise bana göre bazı arkadaşların incelemeye çalıştığı kadar derin değil. Yani bu film anti-emperyalist midir? Kapitalizme eleştiri midir? Hatta özellikle bu derinlikten uzak durulmaya çalışılmış gibi. Çünkü filmde karmaşık, yoruma açık tek bir eylem ya da karakter gördüğümü sanmıyorum. Herşey çok net, yoruma kapalı ve kaba. Kötüler belli. İyiler belli. Çizgiler belli. Ve bu seçimler, daha önce milyonlarca kez yapıldığından hiç farklı değil. Bu film üzerine yapılacak olan tüm tematik incelemelerin, filmin, bunu yüksek seviyede gerektirmesiyle değil, büyük ölçekli bir film olduğu için yapıldığı fikrindeyim.
Bana göre çok iyi bir film, çok enfes bir deneyim.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Enfes bir deneyim evet, ama çok iyi bir film değil. Gayet ortalama bir film.
Salondan ilk çıktığımda ben de büyülenmiştim ama etkisi geçtikçe saçmalıklar daha fazla göze batıyor. Yine de "tecrübe" ve teknoloji anlamında kesinlikle inanılmaz.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Filmin tematik içeriği ise bana göre bazı arkadaşların incelemeye çalıştığı kadar derin değil. Yani bu film anti-emperyalist midir? Kapitalizme eleştiri midir? Hatta özellikle bu derinlikten uzak durulmaya çalışılmış gibi. Çünkü filmde karmaşık, yoruma açık tek bir eylem ya da karakter gördüğümü sanmıyorum. Herşey çok net, yoruma kapalı ve kaba. Kötüler belli. İyiler belli. Çizgiler belli. Ve bu seçimler, daha önce milyonlarca kez yapıldığından hiç farklı değil. Bu film üzerine yapılacak olan tüm tematik incelemelerin, filmin, bunu yüksek seviyede gerektirmesiyle değil, büyük ölçekli bir film olduğu için yapıldığı fikrindeyim.
Bana göre çok iyi bir film, çok enfes bir deneyim.
Daha önce de söyledim Görkem. Senin bu apolitik incelemelerin öldürecek beni. Bütün her şeyi geçtim filmde, yıl 2200 bilmemkaç olmuş ama hala Amerika hükümeti (ilerde bunlar şirket olacaklar) maden için yerlileri öldürüyor (ki Amerika'nın kuruluşu bu olduğundan, bu onların lanetidir. Kızılderililer totem yapmış onlara, ölümleri ve sonları da bundan olacak inşallah), bütün derdi para olan Amerikan şirketleri, onlara yardım eden ordusu falan bunların hepsine tamam. Daha önce de işlendi, hem de ciddi filmler tarafından, gerçekçi isim ve kurumların adını anarak falan evet. Avatara da yok canım o kadar da yapmıyor diyebilirsiniz, ama eğer önleyici müdahale nanesinden bahsedilen sahneyi görmediyseniz.
Amerika'nın 2000 den sonra yediği bokların hepsi bu önleyici müdahale'ye atfen yapıldı. Yani biz onları vurmazsak onlar bizi vuracaklar. Kanıt işte bombalar var dedi girdi, ama bomba momba çıkmadı 1.000.000 (bir milyon) dan fazla insan! öldü. Sırf bu önleyici müdahale yüzünden. Avatar direk sistem eleştirisi değil. Sistem eleştirisi dediğin şey, Fight Club gibi tematik ve düşünsel olarak konuyu işler, sonra eyleme döker ki film olan yeri orasıdır. Amerika demek sistem demek değildir zaten. Avatar sistemi eleştirmiyor çünkü sistem kendisini doğuruyor, sistemin içinden çıkıyor. Şunu diyor, "biz de sistemin içindeyiz ama bu yaptığınız o.ç. luğudur sizin".
Dolayısıyla bu ikisini ayırmak lazım. Bu filme diğerleri kadar politiktir demek en büyük hata olur. Başka başlığa da yazdım, bu en çok izlenen, en rekor mekor ne varsa kıran, en pahalı, en cart curt, en zart zurt film. Yani bu film sistemin ortaya koyduğu en büyük mal. Ama o mal diyor ki, "hop lan bi durun be kardeşim". Bu sana göre önemlidir, bana göre "hastir lan, Obama'nın selamına aleyküm selam denmez" denilecek bir hadisedir, onu bilemem. Ama bu konuşulur, özeti bu çünkü.
Diğer tarafları teknoloji falan filan, çok güzel evet Imax falan ama o Imax tarafı sözlüğe kalsın artık.
Aynı mesaj The Abyss'de de var, T2'de de var. Hadi aynı demiyelim, benzer diyelim. Benim için sorun bu çabayı samimi görmüyor olmam. Cameron'un samimi olduğuna inanmak gelmiyor içimden. Tamamen ekonomik düşünüyor, o nedenle politik duruşu görünenin tam tersidir.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Sickman, benim apolitize tarafım zaten yeterince adam öldürdü, merak etme. 🙂 Oliver Stone için bile "bırakın herifin politik tarafını" diyorum ben. Allah razı olsun bu tarafıma katlanana. Ama elbet bir sebebim, bir itkim, bir gereklilik hissim var bu konuda. Onlardan bahsetmeyeyim şimdi, konuyu kendi bakışıma getirmeyeyim. Sadece tek birşey belirteyim: anlamadığım, kendimce emin olmadığın şey üzerine konuşmamaya çalışırım, kötü mü yapıyorum? Ve politika, hata kaldırmayan bir mecra gördüğüm kadarı ile. Bir yönetmenin kamera hareketi tercihi üzerine yanlış bir kelam etse insan kimse kalkıp söylenenle ilgili bir yangın çıkarmaz. Ama birisi kalkıp "Avatar gayet komünist bir film" dese "yanılıyor" deyip geçmez işin meraklıları. Çekiniyorum açıkçası. Anlayış sınırlarının, hoşgörü sınırlarının esneme becerisini yitirdiği bir mecra politika. Ve sanırım bunu temel sebebi de, kişinin hayata bakışını yansıtıyor oluşu. Yani biri, bir filmle ilgili garipsenecek bir politik okuma yapsa, o kişinin toptan "garip" biri olduğu izlenimi doğuyor sanki. Konu kişiselleşiyor. Üyeler arası sohbetlerden aldığım hisler değil bunlar, günlük hayatta bu böyle.
Politika yapmak değil, politikanın kendisini, politika konuşma hissiyatını incelemek bile karmaşık, bulanık geliyor bana.
Düd, bu belirttiğini ben sektörel bazda yazmaya çalıştım zaten.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Aynı mesaj The Abyss'de de var, T2'de de var. Hadi aynı demiyelim, benzer diyelim. Benim için sorun bu çabayı samimi görmüyor olmam. Cameron'un samimi olduğuna inanmak gelmiyor içimden. Tamamen ekonomik düşünüyor, o nedenle politik duruşu görünenin tam tersidir.
Aynı mesaj değil o bir. İkincisi de tamamen ekonomik düşünüyor olması ile politik duruşunun tam tersi olmasını nasıl bir ters orantı formülüne yasladın onu merak ettim şimdi.
Yani işte senin gibi adamları "aha işte politik ulan" diye zokaya düşürüp isim yapıyor, daha çok para kazanıyor, amacı da bu, politik olmak değil, bu konuda bir şey söylemek değil, bunun etinden sütünden yararlanmak, samimi değil yani. Ha bu da politik bir harekettir de onun tartışmasına girmeyelim şimdi. Geçenlerde girmiştik, Görkem'e beğendirememiştik :).
Şimdi sen yüzde 5 milyon bunun adama ne gibi bir yararı olabilir diyeceksin, tüm siyasi veya yarı siyasi bloglar, haber siteleri, film blogları vs. vs. vs. net üzerinde 10 binlerce site Avatar'ın politik yönünü tartışıyor. Bu da 0 para ile hayvan gibi reklamdır. Yani işi sinema olmayan alakasız siteler bile Avatar'ın siyasiliğini konuşuyor. Kapitalizmin gücü de buradan gelir işte. Karşısında bile olsanız onu beslersiniz, ben bile bunları derken Avatar reklamı yapıyorum. Negzel.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Yazılanları okumadan bir soru sormak istiyorum. Benim bulunduğum yerde bu filmi 3D olarak izlemek istersem Fransızca dublajlı izlemekten başka şansım yok. Fransızca altyazı ile gösterim yapan salonlarda ise 3D özelliği yok. Paris'de imax 3d salonları var ama biletler 20€'dan başlıyor. Kısacası sorum şu, ben bu filmi normal bir salonda izlesem ne kaybederim. Yine 3d olan A Christmas Carol filmini normal bir salonda izlemiştim ve 3d izlesem acaba nasıl olurda diye merak etmiştim. Şimdi taaa Paris'e bu filmi izlemek için gidilir mi yoksa normal salonda izlenir ve birşey kaybedilmez mi?
Normal salonda izleyeceksen izlemene gerek yok karatas. DVDsi çıkınca evde izlersin.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Dude peki dublaj ve 3d arasında bu film için seçim yapmak zorunda kalsan, dublajlı 3d mi seçersin yoksa altyazılı ama 3d olmayan versiyonu mu seçersin. Ya da bi dublajlı izliyim sonra zaten evde normal normal türkçe altyazıyla bi kere daha izlerim mi dersin zira ben böyle dicem sanırım.
Valla bu 2 çeşitle her türlü sıkılacaksın gibime geliyor, a gerçi bir dakka, Fransıca bilmeyen benim :D. 3b kesinlikle. Senaryoda bir şey yok zaten. Tepkilerden anlarsın her şeyi.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Ben sadece reklam için böyle bir konu seçip seçmeyeceği hakkında senin kadar emin değilim Dude. Senin ve senin gibi düşünenlerin sanki üç gün önce öğlen yemeğini Cameron ile yemiş gibi konuşmanızı ise anlayamıyorum. Yani anlayamıyorum çünkü yazdıkların tamamen senin fikirlerin iken adamı yargılıyorsun, asıyorsun, kendi düşündüğün stratejik taktikleri ona atfediyorsun falan, nereden geliyor bu güç anlamam mümkün değil. Yani aslında bu genel bir konu tabi ama, inandırıcı değil deyip sıraladığın nedenlerin hiç biri doğru olmayabilir. Ürün hakkında konuşmaya onu yapanın fikirlerinden bakmak bana ters. Adamın ne motivasyonla çektiğini ben nereden bileyim kardeşim. Sen biliyorsun o ayrı, ama ben bilmiyorum.
Ben ürüne bakıyorum, anlatmak istediğini oradan çıkarmaya çalışıyorum. Senin baktığın gibi baksam, ben nerelerden neler çıkartırım aklın durur. Ama tabi deli saçması olarak nitelendirilir hemen o da ayrı. Sinemadan anlamıyor olarak nitelendirilir o da ayrı. Ama doğrusu bu. Ben mala bakıyorum, mal ne diyor ona bakıyorum. İstediğim yerden bakıp istediğim zorlama sonuçları da çıkartırım yani. LOTR'den bu günki siyasi ve politik olaylara atıfta bulunan adamlar vardı netekim. Başka filmler de var evet eleştiren, dolu. Ama bu film en "büyük" olanı ve bu "büyük" film doğrudan Amerika'nın Irak ve Afganistan'a açtığı önleyici savaşı ve arkasındaki "maden" mevzusunu anlatıyor. Hani bunu bilerek isteyerek yapmak istemesi dışında hiç bir şey gelmiyor aklıma. Bunun bir taktik olacağına da ben ihtimal vermiyorum, ben bile daha çok atrtışılacak konular bulabilirim azıcık zorlasam. Politik internet sitelerinde tartışılıyormuş, gülerim ben ona. Türk televizyonlarında LOTR'te kim kimdir mağara insanları falan filan diye haber oldu diyorum yahu. Adam ne yapsa siyasi sitelerde tartışılacak zaten, o zaman neden bu konu.
Bir de şu var, diyelim ki öyle. Diyelim ki internet sitelerinde tartışılıyor falan filan. E daha iyi ya, sğan cücüğü kadar aklı olan herkes ne olduğunu görüyor işte. Kapitalizmi besliyor mesliyor, bilet parasıyla mı? Sistem zaten yürüyecek, bunu kendi lehine kullanmak yasak mı. Bunu yarara kullanmak yasak mı, yanlış mı. Her sistemin içinden gelen adama inandırıcı değil muamelesi mi yapmalıyız. O zaman kim ulan bu sistemin dışında. Kitap basan her yazar sistemin içinde değil mi. Albüm yapan her şarkıcı sistemin içinde değil mi. Kim lan sistemin dışında. Ben diyorum ki sistemin içindeki en "büyük" yönetmen delikanlı gibi aynen demiş. Yok taktik maktik anlamam ben. Sanıyorum Cameron da anlamaz. Konu önemli değildi çünkü. Bu filmin seyredilme sebebi konusu değil. Teknolojisi. Ben mi bir şeyi kaçırıyorum.
Aynı mesaj Benim için sorun bu çabayı samimi görmüyor olmam. Cameron'un samimi olduğuna inanmak gelmiyor içimden.
Ben üslubumun gazabına uğruyorum yine.
Bu benim için böyle, yoksa Camerona öyle düşünüyor, düşünmüyor bilemem. Mesajlar bana ait olduğuna göre bunlar benim fikirlerim. Herzamanki gibi biraz keskin yazıyorum diye yanlış anlaşılmaya müsait oluyor.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.