4 tane İngiliz yönetmen 80'lerle birlikte Hollywood'a transfer olup bayağı bir gürültü koparmışlardı. Sinemaya video klip estetiğini katan, enfes kurgu anlayışıyla Hollywood'u sarsmış isimlerdi bunlar. Ridley ve TOny Scott, Adrien Lyne ve Alan PArker'In oluşturduğpu bu grupta kim daha iyidir kötüdür bilemem ama herbininin başyapıt düzeyinde filmleri var, hepsi de çok değerli isimler.
İLerleyen yıllarda bu başarılarını sürdüremediler, zırvaladılar ama olsun. Ridley'i Alien ve Blade Runner'la, Tony'yi THe Hunger ve Çılgın Romantik'le, Lyne'ı (burada yazmıştım) Dehşetin Nefesi ile anmak yeterli. Peki Alan Parker'ı neyle anacağız? (Söverek anmak istiyorsanız Geceyarısı Ekspresi zaten size yeterli sebebi verecektir) Alan Parker'ı Fame ile ya da Birdy ile anmak yetebilir ama esas onu saygıyla anmamıza önayak olan film Anger HEart.

Benim bildiğim, Polisiye-Dedektiflik/Korku/gerilim tür kaynaşmasının sinemadaki ile örneği. Enfes yönetmenlik, enfes kurgu, birçok unutulmaz an, biraz karmaşık olsa da en azından tekniği çok sağlam senaryo, harika bir "dönem filmi dokusu", çekici tipler, çift anlamlı ayrıntılar, sürükleyici hikaye ve bomba bir final. Mickey Rourke kariyerinin eniyi oyunculuklarından birini çıkarıyor. De Nİro zaten bomba. Sinema tarihinin de en sevilen dedektifleri düşünüldüğünde Harry Angel'ın (Rourke'un rol ismi) hiçbirinden eksiği yok, fazlası var.

Bilenler bilmeyenlere anlatsın. 🙂 (Okul hayatımı yedi bu iğrenç cümle!)