Forum

21 Grams/Alejandro ...
 

21 Grams/Alejandro González Iñárritu

1 Gönderi
1 Üyeler
0 Reactions
892 Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Alejandro González Iñárritu'nın Paramparça'yla kopardığı kasırga anca 50 tane falan ödül alındıktan sonra dindi. Adam adını Orson Welles, Tarantino, Jean Luc Godard, Fran Darabont, Jarmusch gibi isimlerin yanına yazdırmakta zorlanmadı çünkü ilk uzun metrajı ile böylesine ilgi, sevgi ve saygı gören isim azdır sinema tarihinde. İnarritu bu isimlerden biri artık.

Paramparça gerçekten de muhteşem bir film. Nereden bakarsanız, senaryosuyla, hikaye kurgusuyla, görselliğiyle, işlediği meselelerle göz dolduran bir film.

Ve aslında dikkat edilirse adamın ikinci fili olan 21 Gram'ın, Paramparça'dan aşağı kalır pek bir yanı yok. 2 tane eksisi var: Birincisi, İnarritu ilk filminde, henüz onu tanımayan kalabalığı gafil avladı ki "ilk film"lerin genel avantajıdır bu. O yüzden, iddia ediyorum ki adamın ilk filmi 21 Gram olsaydı aynı saygıyı elde ederdi. İkincisi: O iddiamı geri alıyorum 🙂 Çünkü Paramparça'nın 21 Gram'a göre bir ölçü daha "bağmsız" olduğu be koktuğu da bir gerçek. Sean Penn, Naomi Watts ve Del Toro gibi enfes ama ister istemez izleyiciye aşina gelen oyuncuları varlığı, her şekilde bir ölçüde olsa filmin bağımsız havasını törpülüyor.

Yani.... Aslında özetle, İnarritu'nun o hayran olunan hikaye kurgusu yapısı, omuzda kamerası, karakterleriyle izleyicisi arasında kurduğu o ret edilmesi güç bağ aslında Paramparça'da ne kadar mevcut ise 21 Gram'da da mevcut. Bu anlamda 21 Gram, bana göre her zaman Paramparça'nın gölgesinde kalmış, hak ettiği saygıyı ve ilgiyi görmemeiş bir film olacak.

Yine 3 karakter. Yine bir trafik kazası. Yine kesişen hayatlar. Ama Paramparça'nın aksine bu sefer hayatlar fiilen kesişiyorlar. Hani paramparça'da biri birşey yaparken ötekinin hikayesinden kısacık bir an'a tanık oluyorduk ya. (Hani o hamlelerden çok etkilenmemiş gibi görünmeyeyim, harikaydılar) Burada hikayeler kesişiyor ve bu kesişme öyle hiç de mantıksız, zorlama, anlamsız ya da "amaç edinen oymuş zaten" gibi de değil. Yine hikayeleme muhteşem, yine anlatım çok başarılı, yine senaryo harika.

Hani, tanıdık simaların filmin bağımsız havasını törpülediğini hissettiğimi söyledim ama yahu.... Oyuncular da muhteşem oynamış dostlar. Özellikle Del Toro, oscar aldığı gerzek Traffic'teki rolünden milyar kat üstün bu rolde. Naomi, her zamanki o şirin mi şirin, sevilmi, tatlı, şeker halini klozete atmış, sifonu çekmiş. Filmin büyük çoğunluğunda gayet çirkince bir halde gayet iyi (filmin bütünü içinde ise bir ölçü zayıf. Aksadığı anlar var) Penn de zaten aslanlar gibi.

Her şekilde 21 gram çok çok iyi bir film. Gerçekten çok derin, sarsıcı, İnarritu tarzı sinematografinin enfes örneği, enfes bir karakter dramı. Sırtını Paramparça'ya dayayıp "iyiymiş" diyen varsa bunu da denesin mutlaka. Pişman olmaz.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 16/01/2010 5:44 pm
Paylaş: