aydemirse erdem karakterine kendinden bir şeyler katmış 🙂 herkesin en büyük çilesini de dile getirmiş böylelikle...
murat cimcirin "çalgı çengi" çalan telefonun melodisine bayıldım =)
fincanlar ve yüzük olayı da çok iyiydi, oğuzun çalışan kafası olayı, hata vermesi... çok ayrıntı var da işte hatırladıklarım bunlar..
erdal abide bayağı zayıf gözüktü gözüme, genç ve zayıf...
çok başarılı buldum, gerçekten iyiden iyiye selçuk aydemir hayranlığı başlıyor bende.
her şeyiyle farklı bir dizi, elimden geldiğince eşe dosta duyurup izlemeleirni sağlayacağım bir dizi :))
erkan can sadece oğluyla konuşarak mı devam edecek yoksa diğer karakterlerle de irtibata geçecek mi onu merak ediyorum...
haha koptuğum yeri hatırladım deniz kenarında erdem babasıyla konuşurken oğuz geliyor da o beliriyor ya birden cidden çok iyiydi 😀
valla ellerinize sağlık..
Psikolog ercü en beklenmedik ve vurucu kısmıydı sanırım, resmen yarıldım :). Onun dışında ben de kopamadım hiç, hep bekledim ama.. Devam edebilirse bayağı açılır gibime geliyor.. Gerisini bilahare..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Hee doğru bugün o vardı değil mi? Aklımdan çıkmış artık ben de 1 haftaya kadar izler sonra yazarım ne yazacaksam. O vakte kadar heyecanı geçmiş olur ve espriyi en son anlayan adam gibi malımsı bir şekilde kalırım ama olsunç
En çok yapılan tanım "değişik", demek ki doğru yolda dizi. İlk bölüm sancısı oldu, tv de görmek bambaşka. Hmmm diye bakaraken yakaladım ben bile kendimi, 100 kere üstünden geçtim ama büyük resmi tek seferde tv de görmek başkaymış anladım. Bir de tüyo vereyim ikinci bölüm ilkinden en az 3 kat iyi, üçüncü bölüm ondan daha da iyi, beşinci bölümde sanırım 15-40 yuaş arası tv izleyicisinden bu diziyi duymayan kalmaz. Beğenmeyen demiyorum duymayan diyorum, tabi bence. Evet yok mu başka izleyen.
Bu arada dizinin Perşembe günü olması süper olmuş. Ne Amerikan dizilerinden ne de Türk dizilerinden Perşembe çıkan yoktu. İyi oldu artık bugün de izleyebileceğimiz bir dizi çıkmış olabilir. (Olabilir diyorum çünkü daha izlemedim, kör yalakalık yapmış olmayayım)
ya birader dizi hakkaten güzel, bak sabahın köründe yazıyorum. spaced gibi lan. yani bir şeye benzeteyim diyorum benzetemiyorum. ilginç bit şey yapmış selçuk. yalnız saat çok sakat. chikago-utah maçı izler gibi saat mi kuracaz birader?
bir de işallah dizi tutarsa cemcir efsane olur onu diyeyim.
Dizinin animasyonlardan daha ilginç yanı bence, alışıldık ilk bölümlere kıyasla daha tutucu olması. Şu hep bilinir: Bütün yerli dizilerin ilk bölümü bütününe kıyasla çok iyi olur, sonraları nefesi kesilir gider. Bu dizide bu yok. Amerikan dizileri gibi zamanla açılacak bir havası var. Belli ki bazı kartlar var ve sonraya saklanmış. Sitkom olmamasına rağmen sitkom efekti kullanan dizilerden olmaması güzel. Müzikler çok güzel, dizinin rengi güzel, Murat Cemcir çok iyi, Gürdal Tosun hayli özverili, dizide oynamak için epeyi kilo vermiş 🙂 Anneyi beğenmedim, itici buldum. Kafa karışıklığı mevzusu komik olmaya müsait aslında ama bilmiyorum, sevemedim. Ayrıca enişteyi de merak ettim, ediyorum. Bir ara reklamdan sonra kaçırdım, görmemiş olabilirim. Tekrar başarılar...
Şimdi izledim ben de, beğendim. Helal olsun taş gibi dizi yapmışsınız, tebrikler.
Sabit Kalfagil'in bir lafı vardır unutmamışım..
"Değişik ya da ilginç gibi terimleri sanatta ne söyleyeceğimize tam karar veremediğimiz sanat yapıtları için söyleriz" diye.. Bence doğru bir söz.. Bana göre de bu dizi "ilginç" olmuş.. Selçuk bey den ötürü olumlu anlamda bir önyargımız zaten var forum olarak.. Biraz daha beklemek lazım sanırım yorum için..
Bu arada anne karakteri nasıl itici geldi anlatamam, kendisi tiyatrocuysa tam bir tiyatro sahnesinde durum komedisi oynar gibi oynamış, yüksek perdeden konuşma (sanki en arkada oturanlar da duysun diye), yersiz ve göze batan bir telaş, ani dönüşler......... ne bileyim gözüme battı işte..
Başarılar dilerim..
Psikolog ercü en beklenmedik ve vurucu kısmıydı sanırım, resmen yarıldım :). Onun dışında ben de kopamadım hiç, hep bekledim ama.. Devam edebilirse bayağı açılır gibime geliyor.. Gerisini bilahare..
:))
açılacak orası kesin çok bombalar var yolda çok. 🙂
on numero iş, çok sevdim. sondaki terlik aksiyonunda gafil avlandım, bastım kahkahayı.
bi de benim hakan diye bi arkadaşım var, o da grafik animasyonları yapıyomuş.
cehalet mutluluktur
Öncelikle ilginç bir çalışma olmuş. Hareketli kamera açıları çok güzel bu Türk dizilerinde alışılmışın dışında birşey. Karakterler oldukça sağlam görünüyor. Bazı yerlerde nasıl deyim mesela taksiciye para bozmak için gelen mahalle esnafı sanki yoldan geçen bir vatandaş gibiydi hani geçiyordum uğradım gibi olmuş. Berberde Sergenin traşı bedavaya getirdiği an daha vurgulayıcı olabilirdi. Birde cafede maç sırasında tartışırlarken cafedeki bulunanların yaklaşımları biraz yapmacık geldi. Diğer yönlerden yorum yapmak için biraz erken diye düşünüyorum biraz ısınalım 🙂 Ancak ilk gözlemim başarılı buldum.
"Eski türkücüler sinemacı oldu, bana oğlum gibi acı" bu repliği tuttum 🙂
Ben diziyi çok çok beğendim. Yani öyle gülümseme seviyesinde değil, titreyerek güldüğüm yerler oldu. Dolayısıyla karakterler ve hikâye iyice yerlerine oturunca bana kalırsa doğaçlamalarla birlikte mizah dozu yükselecek. Özellikle Oğuz karakteri çok enerjik, çok enfes. Tadından yenmez. Sanırım önümüzdeki haftalarda onun üzerine yoğunlaşmak daha iyi.
Yine de figürasyona biraz daha dikkat derim. Benim Türk dizilerinde gördüğüm en zayıf nokta, ana kadro dışındaki yan oyuncuların niteliksizliği. Bu da yapımı çok etkiliyor. Özellikle iş görüşmesi sırasında kullanılan oyuncular epey kötüydü. Maddi sınırlar olabilir elbette, ama sanki iyi oyuncular biraz da oyuncu seçimine zaman ayrılırsa bulunabilirmiş gibi geliyor.
Dizinin ikinci yarısı biraz durgunlaştı bu yüzden. İş arama ve mülakatlar biraz biraz sıkıcı oldu. Anne karakterine ısındım. Onun manik depresif atakları ileride epey işlevsel olabilir. Tülin Özen'e, Meleğin Düşüşü'nden ve Yumurta'dan beri zaten hastayım, burada görmek de benim için ayrı bir sürpriz oldu.
Arada bir duygusallaşma ritüeli, sanırım sadece bu dizinin değil artık Türk dizilerinin tutması için bir zorunluluk olmuş. Ben böyle anlarda sesi kısıp başka yerlere bakıyorum çünkü bir komedi dizisi izliyorsam, baştan sona komedi mizah görmek istiyorum. Evet, hayatta öyle değil, ama zaten ben hayattan kaçmak için bir şey izliyorum. O yüzden duygusallıkla ilgili yorumum tamamen kişisel, araya yazayım dedim.
Elinize sağlık. Diziyi internetten izlediğim için jenerikleri tam göremedim. Dolayısıyla kimin nerede nasıl çalıştığını da bilmiyorum. Herkesin eline sağlık. Her bölüm sonunda kamera hatalarını jeneriğin yanında vermek de fena olmayabilir.
Ben de bu akşama doğru izlemeyi planlıyorum, hazır bizim maç da iptal oldu bu hafta. Dün yatmadan önce son anda Kanal D'de tekrarı dönüyordu (Beyaz Show'dan sonra) lakin iyicene uyku bastırmıştı şimdi bu uykuyla hem kafam olmaz diye hem de ortasında uykum gelip yatarım bölerek izlemeyeyim diye kapattım hemen. Akşam Tivibu'mun tekrar izle özelliğiyle reklamları da atlaya atlaya izlerim bir güzel.
Şimdi oturdum izlemeye başladım daha önce AİE ne demiştim şimdi de YKR ne diye merak ediyorum şahsen ❓