Şöyle bir baktım, tam anlamadım olayı ama müzikler berbat, hatta berbattan bir kaç adım ötede.

Hepsini geçtim, üç tane set işçisinin kanı var bu dizinin üstünde.
Dünyanın en iyi dizisi olsa izlemem.
İnsan canı bu kadar kolay olmamalı.

Ne kanı? Nolmuş ki?

abi kaza oldu ya, herkesin başına gelebilecek birşey, dizinin durması mı lazım kaza oldu diye, tarzı çok hoşuma gitti, ilerleyen bölümlerde suyunu çıkarmazlarsa enteresan bir hava yakalayibilr, tabi ev kadınları ve genç kızların izleyeceği bir dizi olmadığından yayından kaldırılması ihtimal dahilindedir, eksikleri mutlaka var fakat farklı bir klasta yola çıkmaya hazırlandığı belli, bence en azından bir kaç bölüm şans verilmeli, ben epeydir bekliordum diziyi, ve ilk bölümünden sonra hayal kırıklığına uğratmadığına da sevindim,

@Hepa http://www.sabah.com.tr/Yasam/2012/08/23/dizi-ekibi-kaza-gecirdi-3-olu " onclick="window.open(this.href);return false;

abi kaza oldu ya, herkesin başına gelebilecek birşey,

yuh...

Çalışma şartlarının zorluğundan ve uzayan çekimlerden kaynaklı bir kaza olmuş herhalde.Setteki en ağır işi yapan setçilere mi üzülmek yoksa aşırı hızla gittiği için kızmak mı bilemedim?

Biraz vicdan ya...
Dizinin durması mı lazımmış. Bende yetki olacak değil o diziyi durdurmak, yapanlara bir daha dizi yapmayı yasaklarım.

Ölen işçiler günde 21 saat, hem de bayramın ikinci günü çalışıtırıldıkları için gece dönüş yolunda öldüler.
21 saat nedir? Hangi insanın vicdanına sığar.
21 saat... 8 saat oturarak çalışıyorum canım çıkar.
Hız mız vs. Hepsi hikaye.
Önce can güvenliği. 21 saat çalıştırtmayacaksın, bu kadar. İstersen zarar et, bat.
3 kişinin canından değerli olamaz hiçbir şey.

Size iyi seyirler.

http://www.yurtgazetesi.com.tr/kultursanat/sette-is-cinayeti-h17602.html " onclick="window.open(this.href);return false;

ne yani, beğendiğiniz filmler, diziler, tv yapımları, medya plazalarında çalışan emekçiler, işçiler günde 6 saat, ayda 10bin dolar maaşlamı çalışıyor da bu diziye gelince durdurulsun diyorsunuz. Gerçekçi olalım, sömürü düzen her yerde var, biz tüketicilere düşen, son ürüne bakmak. sistem bize bunu dayatmış ve bizde eşek gibi böyle tüketmek zorundayız. market raflarında aldığınız en basit bir deterjanın fabrikasında kimyasallardan zehirlenerek çalışan işçilerin, hamburger zincirlerinde sürünen gençlerin, mağazalardan aldığınız kot pantolonları taşlayan insanların ölümcül hastalıklara yakalandığını, öldüğünü bildiğiniz halde, gidip o ürünleri tüketiyorsunuz rahatlıkla fakat burada sıra bir diziye gelince vicdan muhasebesine giriyorsunuz. kimse bana vicdan dersi vermesin, vefa istanbulda bir semt ismiyse vicdan'da Eden Kıral'ın bir fimidir, ötesi yok.

ne yani, beğendiğiniz filmler, diziler, tv yapımları, medya plazalarında çalışan emekçiler, işçiler günde 6 saat, ayda 10bin dolar maaşlamı çalışıyor da bu diziye gelince durdurulsun diyorsunuz. Gerçekçi olalım, sömürü düzen her yerde var, biz tüketicilere düşen, son ürüne bakmak. sistem bize bunu dayatmış ve bizde eşek gibi böyle tüketmek zorundayız. market raflarında aldığınız en basit bir deterjanın fabrikasında kimyasallardan zehirlenerek çalışan işçilerin, hamburger zincirlerinde sürünen gençlerin, mağazalardan aldığınız kot pantolonları taşlayan insanların ölümcül hastalıklara yakalandığını, öldüğünü bildiğiniz halde, gidip o ürünleri tüketiyorsunuz rahatlıkla fakat burada sıra bir diziye gelince vicdan muhasebesine giriyorsunuz. kimse bana vicdan dersi vermesin, vefa istanbulda bir semt ismiyse vicdan'da Eden Kıral'ın bir fimidir, ötesi yok.

Adam haklı beyler, her kuşu yolduk bir Anka mı kaldı?

ne yani, beğendiğiniz filmler, diziler, tv yapımları, medya plazalarında çalışan emekçiler, işçiler günde 6 saat, ayda 10bin dolar maaşlamı çalışıyor da bu diziye gelince durdurulsun diyorsunuz. Gerçekçi olalım, sömürü düzen her yerde var, biz tüketicilere düşen, son ürüne bakmak. sistem bize bunu dayatmış ve bizde eşek gibi böyle tüketmek zorundayız. market raflarında aldığınız en basit bir deterjanın fabrikasında kimyasallardan zehirlenerek çalışan işçilerin, hamburger zincirlerinde sürünen gençlerin, mağazalardan aldığınız kot pantolonları taşlayan insanların ölümcül hastalıklara yakalandığını, öldüğünü bildiğiniz halde, gidip o ürünleri tüketiyorsunuz rahatlıkla fakat burada sıra bir diziye gelince vicdan muhasebesine giriyorsunuz. kimse bana vicdan dersi vermesin, vefa istanbulda bir semt ismiyse vicdan'da Eden Kıral'ın bir fimidir, ötesi yok.
Bunu öyle yapanlar için söyle güzel kardeşim.
Öyle ya da böyle vicdan muhasebesine de her yerde, her konuda her şekilde girerim.
Yaptığım filmlerde de elimden geldiğince bu konulara değinirim.
Başbakan İsmimi Aldı filminde hasta olan kadın bir kot taşlama işçisiydi. Hani senin kot giyiyorsunuz dediğin konu.
Ben kot pantolon giymiyorum uzun süredir. Sırf bu yüzden.

Durdurulsun diyorum. Çünkü bu aleni bir şekilde ortaya çıkmış bir şey.
Bu diziyi durdurursa, bir başka dizi de bundan hareketle davranacaktır.
Bu şekilde gelişecektir, adalet de hukuk da vicdan da.

Kusura bakma "Ne yani herkesin başına geliyor" gibi bir cümleyi kurana vicdan dersi de veririm başka ders de dilerse.
Vicdanınızı bu kadar kaybetmeyin.
Kimyasaldan işçisini zehirleyen deterjanı biliyorsanız almayın.
İşçisini öldüren diziyi de izlemeyin.
Ve benzerleri...

Şubat dizisi çok güzelmiş. Alın tepe tepe kullanın.

Sömürünün her yerde olduğu bilinci güzel bir şey elbette.
Ama kapitalizmle ve onun ahlakıyla mücadele onun ahlakının en yerin dibine battığı aleni yerlerle mücadele ederek gelişecektir.
Bu dizinin özellikle altını çizmemin sebebi de buydu.

iyi ya, başlığı sil sana zahmet, adminsin, konu zaten amacından saptı, burada birbirimize sosyal ahlak dersi verip duracaz sanırım.

iyi ya, başlığı sil sana zahmet, adminsin, konu zaten amacından saptı, burada birbirimize sosyal ahlak dersi verip duracaz sanırım.

Versin, ver, verelim abi. Ben şahsen ihtiyaç duyuyorum, belki ihtiyaç duyan başka arkadaşlar da vardır. Mevzu sadece film çekmek, dizi eleştirmek vs. değil. Sektörde iyi film yapan adam da çok, iyi dizi eleştiren de. Ama kaç tane dürüst/ahlak sahibi adam var? Onları parmakla bile gösteremezsin.

Bu dizi konusunda da, kaldırılması/kaldırılmaması hususunda herkesin kendine göre bir nedeni var. Kaldırmak istemez adam ve kendisine göre haklıdır, "Maddi boyutunu bir kenara bırak. Arkamdaki kanal var. Diziyi bekleyen onca kişi var, onca kişinin de emeği var." der. E Kezzap gibi kaldırılmasını talep eden ve kendilerine göre haklı olan da bir güruh var. Çok çetrefilli bir mesele, Onur Bayraktar'ın vefatından sonra da (ki onunki bu tip bir set kazası değildi.) oynadığı tiyatro oyunu ile ilgili epey tartışmalar oldu, insanlar ikiye ayrıldı. Ben açıkçası, daha derin bir çözüm getirilmesi taraftarıyım. Birkaç dizinin kaldırılması ile olacak bir iş değilmiş gibi geliyor. Bu iş devletin kanalında cereyan ediyorsa ve devlet bunu hala görmezden geliyorsa, daha büyük bir şeyler var ve bu şeyler herneyse, giderek büyüyor.

Ancak, Kezzap'a katıldığım noktaysa şu. Bizler ölümü kanıksadık. Bize ölüm çok normal, çok kolay gelmeye başladı. Onca şehit haberi, arada sırada çıkan bu tip set kazalarıyla (bir başkası da genç bir sanat yönetmeni asistanıydı Arka Sokaklar dizisinde yanlış hatırlamıyorsam.) ya da maden işçileriyle alakalı haberler, sanki tüm dünyanın bizim çevremizde döndüğü gibi yanlış bir algıya kapılmamıza neden oldu. Öyle olmasa, bu ölümleri "sistemin bir getirisi" olarak görmezdik diye düşünüyorum.

O değilde dizide Türkü Turan var, çok tatlı kız.

Herşeyin "şeyini" çıkarmayın arkadaşlar.

Arkadaş dizi hakkında ne düşünüyorsunuz gibi bir soru soruyor. Bizim moderatör arkadaş, durumun dibine iniyor, felsefesini , birazda suyunu çıkarıyor meselenin.Yani bir dizinin iyimi kötü mü olduğunu tartışmak o sette ölenlere saygısızlık mıdır? Bu nasıl bir anlayıştır.