Forum

Neden Kaliteli Dizi...
 

Neden Kaliteli Diziler Yapamıyoruz ?

15 Gönderi
9 Üyeler
0 Reactions
4,365 Görüntüleme
(@ahmet-bahadir)
Gönderi: 79
Başlığı açan
 

Neden özgün senaryosu olan diziler çekemiyoruz ? Neden konularımız sadece aşk,doğu,komedi ? Neden bir Breaking Bad,Fringe,Supernatural çekemiyoruz ? Yada bunları geçtim bunların yarı kalitesinde bir iş çıkartamıyoruz ? Neden biz de 45 dakika çekemiyoruz ? Seyirci yüzünden mi ? Reklam yüzünden mi ? Yani olayın perde arkasında ne var ? Üşengeçlik mi var ? Yapımcılar mı,kanallar mı var ?

Nedir bu olayın aslı abiler ?

 
Gönderildi : 27/09/2014 8:55 pm
(@kuzeydeniz)
Gönderi: 0
 

🙂 Merhaba Ahmet Bahadır,
Kişisel kanaatimdir ki;
1- Genelde ev hanımlarına yönelik diziler yapılıyor. Ev hanımlarından çocuklara ve tüketim gruplarına ulaşılıyor. Onun için ev hanımlarının izleyeceği dizilerin özetleri o söylediğin diziler kadar oluyor. Kadın ütü yaparken; temizlik yaparken halen geri geldiğinde o diziyi yakalayabiliyor:)
2- Aksiyon ve hareketli diziler ilk başta güzel gelse de; sonraki haftalarda diziyi takip edilemiyor.
3- Türkiye'deki dizilerin iş yaptığı kanalların sayısı 10'u geçmiyor. 10 kanala da genelde aynı yapımcılar iş yapıyor. Kartel bir sistem söz konusu... 10 kanala 30 yapımcı yetiyor. 30 yapımcıya 15'i baş senarist olmak üzere, ek senaristlerle beraber 50 senarist fazla geliyor.
4- Sizin söylediğiniz konu sıkıntısında yüzde yüz haklısınız. Konuları, Vatan, Millet-Sakarya ayağından tutun, tüm sosyal içerikli, eğitim ve algı yönetimine yol açan, felsefe ve psikoloji senaryoları yada benim en çok üzerimde durduğum sosyal yurttaşlık bilgisi ve yönetimleri eleştiren senaryoları çekmeye yapımcılar korkuyor.
örn: Sakarya Fırat, Behzat Ç, Kurtlar Vadisi Terör vs. yapımlar yeri geldiğinde hükümeti ve siyaseti eleştirdiği için yayından kaldırıldı. Gezi üzerine bir sinema filmi yapıldı, sanırım arkadaş battı. Hatta Gezi'nin sinema filminin yapıldığını çoğu bilmiyor bile. Türkiye'de oynatacak sinema bulamadılar. Haliyle yapımcılar iktidar ne der? yayından kaldırılır, araya reklam alamayız otokontrolü ile çalışıyor.
Haliyle, dönüp dönüp hükümetin rahatsız olmayacağı diziler yapıyoruz.
Hatta, bir dizi de; 1- hükümet yanlısı ( Reaksiyon ), bir karşı görüş, bir daha başka görüş koyup; orta yolda devam etmek zorunda kalıyor.
5- Bizim senaristlerde bir eğitim modeli yok. Sistemsel sıkıntımız var. Mesela, buradaki arkadaşlar bile gruptan senaryo ararken; " Hollywood'da mı yazıyonuz da artislik yapıyorsunuz ? tarzında bir kelime " kullanabiliyor.

Bundan birkaç yıl önce bir yapımcıya gittiğimde benimle beraber tesadüfen 2/3 senarist arkadaşta vardı. Onlar projelerini anlatırken yazdıkları kitapları anlatırken ben utandım. Adam kitap yazmış, uzun zaman önceydi. Şimdi ona sorduğumda; senaristliği bıraktığını, özel bir şirkette çalıştığını söyledi. Üzüldüm, o yoldan gitseydi muhtemelen aç kalacaktı.

Gittiğiniz yapımcıya; 1935-40'lardan itibaren verilen "En iyi özgün senaryo akademi ödülünü" almış senaryoların tekniklerini uygulayarak adam gibi bir senaryo verseniz de; baktığı şey senaryo değil; senaryo'dan ben ne kazanacağım ve bu senaryo ne kadar gişe yapar mantığı olduğu için; kısır döngü bu eksende devam ediyor.

6- Bana göre; Yılmaz Güney filmlerini pas geçerek söylüyorum; 1990'lı yıllarda Eşkıya filminden sonra bir yaprak kımıldaması oldu. Emek sineması onun için önemli idi. Sonraki dönemlerde Türkiye'ye hakim olan faydacı kapitalist sistem tüm sistemi kontrol altına aldı. Matrix sistemi yani 🙂

7- Aramız da Selçuk Aydemir'i sevgiyle anıyorum; o tür arkadaşlar tabiri yerindeyse seve seve iş alıyorlar. Çünkü, onların yaptıkları iş; bu toprakların işi.. Bu mahallenin sevdası, bu ülkenin insanların türküsü, sevgisi, umudu.... Bizim senaristler dışarıdaki sisteme benzer, Muhteşem Yüzyıl saraylarına özenen entel dantel senaryolarla yürüyorlar. Oysa, o filmi seyreden o ev hanımlarının akşam saatinde pazarda çürük domatesleri ucuza alarak tencere kaynattıklarını bilmiyorlar. Onlara ulaşamayacakları hayaller satıyorlar.
Şimdilik de bu tutuyor. Kızlar, gençler, altlarında son model araçları hayal ediyorlar.

Neyse uzatmayayım. Bu ilahi kitaplarda anlatılan kavimlerin yaşantısına benziyor. İlahi bir senaryo bekliyoruz. Herkese ne olduğunu, memleket insanları olarak nasıl bir batakta yaşadığını anlatan bir senaryo... Arada Nuri Bilge Ceylan bunu işliyor...

Bu sorularınızın tamamı bir tez konusu... Onun cevabını almadan da; bir sonuç elde edemeyeceğiz.
Sizin 45 dk dediğiniz filmleri seyreden toplumların algısı; bizim algımızın 3 katı. Dünya'da iş yapan dizilerin tamamını Türkiye'ye getirin; 3 hafta yayından kaldırılır.

Benzer iş yapmak için; kendi toplumumuzun resmini çeken ve yazan senaristlere ihtiyaç var. Yazan da var.
Ama o sahneye henüz çağrılmadık. O gün bu gün değil. Şimdilik elimizde elma; sahneyi seyrediyoruz.
Son olarak;
O kadar dizimiz ve oynayan oyuncular var. Ama, halkın yaşadığı sorunlarda bir tane ortaya çıkıp halkı savunacak sanatçı var mı? en iyi dizilerde oynayanları esrardan dalga dümenden paket yaptılar:) Asıl sanatçılar ise; iş yapamıyor.

Sistem kontrol edildi. Tehdit algılandı. Sistem kendini tekrar başlatacak.
Soru sistemden silindi. Soruya şu an ulaşılamıyor.
System errorr...:)
Soru için teşekkürler.
Saygıyla.

======================
www.e-senarist.com
[email protected]

 
Gönderildi : 27/09/2014 10:35 pm
(@ahmet-bahadir)
Gönderi: 79
Başlığı açan
 

Hocam mutlaka bütün işte ana amaç reyting ve para kazanmak.Bu bütün dünyada böyle ama;
1-Bizim tek izleyici kitlemiz tv karşısında ütü yapan teyzeler mi ? Türkiye'deki gençlerden her biri en az 1-2 yabancı dizi izleyip bitiriyor mu ? Zaten saat 8'de millet işten eve gelip,yemeğini yemiş olup, koltuğuna kurulup dizisini,programını izlemiyor mu ? Yani Türkiye'deki genel izleyici kitlesi saat 8-11 arası televizyon başında olmuyor mu ?
2-Bu ükede Kurtlar Vadisi gibi bir dizi 10 yıldan fazla devam edebiliyorsa bence aksiyonla ilgili bir sorunumuz yok.
3-Sanırım bu konu da pek umut yok gibi.
4-Hocam siyasete girmeye,mesaj göndermeye hiç gerek yok.Zaten hangi Türk dizisinde doğru dürüst böyle bir kaygı var ki ? Benim bu tüm yazımdaki ana yakınma şu: Neden artık biz "değişik" temalı bir dizi yapamıyoruz ? Daha doğrusu yapmaya çalışmıyoruz ? Riskli olduğundan mı ? Hükümete selam çakmaya falan gerek yok.Etliye sütlüye dokunmadan biz de bir silah tüccarının başından geçen olayları batı usulü çekemez miyiz ?
5-Hocam en başta da dediğim gibi dizi zaten para kazanma kaygısıyla yapılan bir iş.Senaryonun para edip etmeyeceğini yapımcılar her halükarda düşünecek.O zaman biz de anlatacağımız silah tüccarının hayatına Türk halkının izlemeyi sevdiği,görmek istediği hareketlerden koyamaz mıyız ? Bu geçiş elbette bir anda olmayacak.Yavaş yavaş seviyeyi arttırmaya yönelik çalışmalar yapılabilir görüşündeyim.
6-Yorum yok.
7-Hocam millet zaten tüm gün gerçek hayatın bunaltıcı sorunlarıyla cebelleşiyor.Akşam 2-3 saatini "güzel şeyler" görmek için ayırıyor.Bunu haberlerde bile görüyoruz.Hep derler "off hep kötü haberler var,iyi haber yok mu ?" diye.

Valla döngü çok kısır açıkcası.Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor gibi görünüyor.Belki 5-10 yıl sonra olur.O zaman da bizim zamanımız gelmiş olur diye düşünüyorum. 😀

 
Gönderildi : 27/09/2014 11:50 pm
(@seddata)
Gönderi: 0
 

Zaten bir cevap verilmiş ama, ben de içinde olduğum durumdan örnek vereyim.

Trt çocuklarda yapılan animasyonlarda, kalitenin önemi yoktu, kazanılan paranın önemi vardı. Ki çalıştığım şirket, dizi işinden animasyona yönelmesinin sebebi, daha boktan birşeyden, daha kolay para kazanabileceklerini bildikleri içindi ve Çocuklara ne sattıklarının önemi yok, sadece kazandıkları şeylerin önemi vardı.

Eğer çocuklarınız, yaratıcılıkları ölmüş bir halde büyürse, dikkate alınmayacak kadar da olsa benim de payım var ve bundan utanıyorum. Bu yüzden, bir daha televizyon piyasasına çalışmamak için animasyonu bıraktım.

Bu benim içinde olduğum durum, ki televizyon piyasa işidir. Öyle, niye öyle yapılmıyor gibi sorular için fazla cevap aramaya gerek yok.

https://www.youtube.com/@seddata

 
Gönderildi : 28/09/2014 12:42 am
(@ahmet-bahadir)
Gönderi: 79
Başlığı açan
 

Bu forumda Selçuk Aydemir gibi abilerimiz var.Bu konuya en iyi cevabı onun gibi sektörün merkezindeki insanlar verebilir ancak.Bekliyoruz Selçuk abi aydınlat bizi 😀

 
Gönderildi : 28/09/2014 12:51 am
(@erkayama)
Gönderi: 0
 

Senin o kaliteli dizi diye saydığın yapımları oturup 8 milyon kişi izliyor. Türkiyede hangi dizi o kadar izleniyor ya da türkiye de kaç kişi televizyondan dizi izliyor. Selçuk Aydemir'den örnek vermişsin de şimdi samimi bir şekilde cevap ver bakalım kardeş payının kaç bölümünü televizyondan izledin?

Biraz daha pahalı arabalara bineyim, havuzlu villalarda oturayım diye doksan dakikaya kim (oyuncu/yapımcı/yönetmen) itiraz ediyor? Her hafta 100 sayfa senaryo yazacak adamın canı yok mu?
Kaç yıldır kopyala yapıştır işler gidiyor işte mis gibi. Diziler bitiyor aynı konu farklı oyuncular ile yenisi başlıyor. Bence kısa vadede çok ümit beslememek gerekiyor. Arada kaliteli bir iş yakalarsan destek olman yeterli, ille de uçan kaçan bir iş olmasına gerek yok asyadaki dizi kafasına bir bakmanı tavsiye ederim adamlar sezonluk 8-10 bölüm dizi yapıyor ve dertlerini mis gibi anlatıyorlar.

Ben sana sinema yapma demiyorum. Yap ama hobi olarak yap!!

 
Gönderildi : 28/09/2014 4:04 pm
(@ilkersn)
Gönderi: 0
 

Kaliteli dizi izleyecek kalitede izleyici de yok zaten. Bu memlekette "acayip hikayeler" gibi bir dizi iş yapmadı...

filmleriniz için müzikler

Son Kısalarımız: tesir Kader Eris
Kısa filmlerimiz, ücretsiz müzikler ve kendin yap videoları

 
Gönderildi : 29/09/2014 2:45 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Başarısız da sayılmayız bu konuda. Yurtdışına dizi satıyoruz. Dünyada en ileride olduğumuz sektörlerden biri bu belki de. Hatta fikir bile satıyoruz. Suskunlar Türk yapımcı ortaklığında ABD'de çekilecek. Sorun başka. Niye kaliteli diziler yapalım, tek sorunumuz bu mu yani? Dizilerle ilgili akla bu soru mu geliyor? Benim aklıma dizi deyince, sigortasız çalışan işçiler geliyor. Sette ölen işçiler geliyor.

Ben bu forumda sektör mantığını merkeze almayan arkadaşlar istiyorum.
Derdiniz buysa dünyaya çok dizi satarız, yakındır. Ama bu soruyu soranların yüzde doksanı sigortasız şekilde o dizilerde kablo toplayacak, onu da bilin yani. Ya o şanslı yüzde onun içinde olmak için uğraşacaksınız, ya da alternatifini kendiniz geliştireceksiniz, karar sizin.

 
Gönderildi : 29/09/2014 4:08 pm
(@aydemirse)
Gönderi: 0
 

Kanal yöneticileri de yapımcılar da eminim dünyadaki diğer diziler gibi diziler istiyordur. Üç parametre var.
1) Reklam kuşağı ve geliri
2) Reklamın gelişi için Ölçüm Sistemi / Denekler / reyting cihazları
3) Dizilerin çoğunun iç pazarda kalması.

Reklam kuşakları saat başına kaç dakika reklam koyabileceğini belirler. O reklamların saniye tutarı ya da paket fiyatları kuşağın gelirini gösterir. O kuşaktaki reklam geliri kanalın diziye yatırabileceği maksimum parayı ortaya çıkartır.

Reklam ise reyting sistemiyle seyahet eder. Çok kabaca 5 reytinglik ortalama bir dizinin reklam geliri ort.500 - 600 bin civarındadır. Bant reklamlar ve entegrasyonlarla bu çoğaltılabilir. Şimdi 90-100 dakika popüler oyuncular bir haftada çekmek için harcanan ekstralar ve tabiki bu bütçeden de yapımcının kar elde etmesi gerekliliği girdiğinde az çok maliyetlerden anlayan herkes için açık bir durum var. O paraya o sürede ve sürekliliği olacak biçimde (her hafta aynı şablon tıkır tıkır işlemeli bir kere iki kere yapılabilir yılda 40 hafta yapılması mühim) o işi ancak şu an izlediğimiz diziler gibi yaparsınız. Bakın bahsettiklerim 5 reyting seviyesinde işler. 3 - 4 reytinglerde durumu siz düşünün. Ha bir de donkişotluk yapıp 60 dakikalık dizi yapıyorsanız ohhhoooo 🙂 (Evet yazar burda ağlıyor) Bu paragraf işin özeti.

Azık ayrıntıya girelim; ölçüm deneklerle yapılıyor. Denek grupları rtük tarafından belli sürelerle değiştiriliyor. Şu an işler iyice kontrol dışı bir yerde. Artık denek gruplarının sınıflandırılması ve paylaşımı da değişti. Mesela 5 sene öncesi ile şimdiyi kıyasladığınızda AB diye bahsedilen gelir durumu yüksek, eğitimli kültürlü, yeniliğe açık grup dağılımı yüzde 17 lerden yüzde 10'a kadar düştü. Şimdi de 2015 ocakta yüzde 9 a düşecek çarpan etkisi. Rtük yetkililerinden biriyle bir seminerde konuştuk konuyu hedeflenen şey gerçek Türkiye profilinin ne izlediğini ölçmek. Türkiye'nin gerçeği AB değil ki. Total diye bahsedilen gerçeği büyütmek. Hem haklılar hem haksızlar fakirlik sınırı 3700 lira ve o paranın altında çalışan milyonlarca insan var. Onlara sırtını dön Ab ye iş yap sonra da "Türkiye bunu izliyor deyip reklam verene reklam sat" sahtecilik.

Diğer taraftan ölçümdeki AB çarpanı bu kadar düşerse evet içerikler kısır döngüye girer. Yayınlayalım en baba diziyi hangisi House MD mi? Lost mu? Bakalım bizim denek gruplarında kaç reyting alacak? Müslüman mahallesinde salyangoz satmak demek bunları yapmak. Kimse yemeyecek ki? Mesela bizim kuşağın reyting çarpanı (20-30 yaş arası eğitimli kadın erkek) yüzde 1.5 lardaydı hatırladığım. 1.5' a iş yapmak mı yüzde 98.5 u önemsemek mi? Bu işi yapan hangisini tercih eder sizce?

O vakit bağlayalım ki çözüm üçüncü maddede. AB plus işler üretmek için çözümler bolca ama çok da uğraştırıcı. Mesela internetten ayrı bir yayın sistemi, oyuncak tshirt yaptırılması, işe bolca entegrasyon almak ama bunları dokuyu bozmadan işe yedirmek, DVD setleri ya da yurtdışı satışı. Yani işin TV den gelecek parayla dönmeyeceğini kabul edip risk alıp diziyi proje haline getirip alternatif gelirler yaratmak şart. Tekrar aynı yere gelelim yapımcısınız kanal sizden iş istiyor. Kalkıp alternatif yönlerden kazanımıyla ancak kendini kurtarabilecek riskli batma ihtimali yüksek ve çok uğraştırıcı bir dizi mi yaparsınız, yoksa şablon dizi mi?

Biraz teknik oldu ama kabaca böyle. Her seminerde sürekli dedikleri bir başka çözüm de kanalların reklam kuşaklarına inanılmaz zamlar yapması. Bu da pek mümkün değil. Unutmamak lazım, reklamları izleyelim diye reklamların arasına konulan şeylerdir diziler. reklam olmasa o dizi de olmaz. O yüzden reklam fiyatarı o kadar artamaz vs vs...

Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul

 
Gönderildi : 29/09/2014 8:29 pm
(@ahmet-bahadir)
Gönderi: 79
Başlığı açan
 

Başarısız da sayılmayız bu konuda. Yurtdışına dizi satıyoruz. Dünyada en ileride olduğumuz sektörlerden biri bu belki de. Hatta fikir bile satıyoruz. Suskunlar Türk yapımcı ortaklığında ABD'de çekilecek. Sorun başka. Niye kaliteli diziler yapalım, tek sorunumuz bu mu yani? Dizilerle ilgili akla bu soru mu geliyor? Benim aklıma dizi deyince, sigortasız çalışan işçiler geliyor. Sette ölen işçiler geliyor.

Ben bu forumda sektör mantığını merkeze almayan arkadaşlar istiyorum.
Derdiniz buysa dünyaya çok dizi satarız, yakındır. Ama bu soruyu soranların yüzde doksanı sigortasız şekilde o dizilerde kablo toplayacak, onu da bilin yani. Ya o şanslı yüzde onun içinde olmak için uğraşacaksınız, ya da alternatifini kendiniz geliştireceksiniz, karar sizin.

Hocam merhaba.Bu soruyu daha çok bir seyirci gözüyle sordum.Sektörün içinden biri de değilim.Haliyle yaşanılan sorunlar,sigortasız çalışan işçiler hakkında da bilgim yok.Zaten konuyu da bu yüzden açtım sayılır.İleride içinde yer almak istediğim sektörü anlamak...Suskunlar'ın ABD'de çekileceğini,yurtdışına dizi yada fikir sattığımızı bilmiyordum.Hatta en büyük sorunumuzun da bu olduğunu düşünüyordum çok ilginç.
Kanal yöneticileri de yapımcılar da eminim dünyadaki diğer diziler gibi diziler istiyordur. Üç parametre var.
1) Reklam kuşağı ve geliri
2) Reklamın gelişi için Ölçüm Sistemi / Denekler / reyting cihazları
3) Dizilerin çoğunun iç pazarda kalması.

Reklam kuşakları saat başına kaç dakika reklam koyabileceğini belirler. O reklamların saniye tutarı ya da paket fiyatları kuşağın gelirini gösterir. O kuşaktaki reklam geliri kanalın diziye yatırabileceği maksimum parayı ortaya çıkartır.

Reklam ise reyting sistemiyle seyahet eder. Çok kabaca 5 reytinglik ortalama bir dizinin reklam geliri ort.500 - 600 bin civarındadır. Bant reklamlar ve entegrasyonlarla bu çoğaltılabilir. Şimdi 90-100 dakika popüler oyuncular bir haftada çekmek için harcanan ekstralar ve tabiki bu bütçeden de yapımcının kar elde etmesi gerekliliği girdiğinde az çok maliyetlerden anlayan herkes için açık bir durum var. O paraya o sürede ve sürekliliği olacak biçimde (her hafta aynı şablon tıkır tıkır işlemeli bir kere iki kere yapılabilir yılda 40 hafta yapılması mühim) o işi ancak şu an izlediğimiz diziler gibi yaparsınız. Bakın bahsettiklerim 5 reyting seviyesinde işler. 3 - 4 reytinglerde durumu siz düşünün. Ha bir de donkişotluk yapıp 60 dakikalık dizi yapıyorsanız ohhhoooo 🙂 (Evet yazar burda ağlıyor) Bu paragraf işin özeti.

Azık ayrıntıya girelim; ölçüm deneklerle yapılıyor. Denek grupları rtük tarafından belli sürelerle değiştiriliyor. Şu an işler iyice kontrol dışı bir yerde. Artık denek gruplarının sınıflandırılması ve paylaşımı da değişti. Mesela 5 sene öncesi ile şimdiyi kıyasladığınızda AB diye bahsedilen gelir durumu yüksek, eğitimli kültürlü, yeniliğe açık grup dağılımı yüzde 17 lerden yüzde 10'a kadar düştü. Şimdi de 2015 ocakta yüzde 9 a düşecek çarpan etkisi. Rtük yetkililerinden biriyle bir seminerde konuştuk konuyu hedeflenen şey gerçek Türkiye profilinin ne izlediğini ölçmek. Türkiye'nin gerçeği AB değil ki. Total diye bahsedilen gerçeği büyütmek. Hem haklılar hem haksızlar fakirlik sınırı 3700 lira ve o paranın altında çalışan milyonlarca insan var. Onlara sırtını dön Ab ye iş yap sonra da "Türkiye bunu izliyor deyip reklam verene reklam sat" sahtecilik.

Diğer taraftan ölçümdeki AB çarpanı bu kadar düşerse evet içerikler kısır döngüye girer. Yayınlayalım en baba diziyi hangisi House MD mi? Lost mu? Bakalım bizim denek gruplarında kaç reyting alacak? Müslüman mahallesinde salyangoz satmak demek bunları yapmak. Kimse yemeyecek ki? Mesela bizim kuşağın reyting çarpanı (20-30 yaş arası eğitimli kadın erkek) yüzde 1.5 lardaydı hatırladığım. 1.5' a iş yapmak mı yüzde 98.5 u önemsemek mi? Bu işi yapan hangisini tercih eder sizce?

O vakit bağlayalım ki çözüm üçüncü maddede. AB plus işler üretmek için çözümler bolca ama çok da uğraştırıcı. Mesela internetten ayrı bir yayın sistemi, oyuncak tshirt yaptırılması, işe bolca entegrasyon almak ama bunları dokuyu bozmadan işe yedirmek, DVD setleri ya da yurtdışı satışı. Yani işin TV den gelecek parayla dönmeyeceğini kabul edip risk alıp diziyi proje haline getirip alternatif gelirler yaratmak şart. Tekrar aynı yere gelelim yapımcısınız kanal sizden iş istiyor. Kalkıp alternatif yönlerden kazanımıyla ancak kendini kurtarabilecek riskli batma ihtimali yüksek ve çok uğraştırıcı bir dizi mi yaparsınız, yoksa şablon dizi mi?

Biraz teknik oldu ama kabaca böyle. Her seminerde sürekli dedikleri bir başka çözüm de kanalların reklam kuşaklarına inanılmaz zamlar yapması. Bu da pek mümkün değil. Unutmamak lazım, reklamları izleyelim diye reklamların arasına konulan şeylerdir diziler. reklam olmasa o dizi de olmaz. O yüzden reklam fiyatarı o kadar artamaz vs vs...

Hocam öncelikle zaman ayırıp neredeyse makale niteliği taşıyan böyle uzun bir cevap verdiğiniz için teşekkürler.Yazının özetinde temel sorun yine seyircilerimizde gibi.Dediğim gibi bi 5-10 yıl sonra eğitimli insan oranının yükselmesi,jenerasyonun yenilenmesi,batılılardan örnek alma olayları vs derken yavaş yavaş AB seviyesinde işler yapabileceğimiz umut ediyorum.Tabi o günleri görebilir miyiz orası ayrı konu.

 
Gönderildi : 30/09/2014 12:19 am
(@fturac)
Gönderi: 0
 

"Müşteri her zaman haklıdır"

Genlerimize işlemiş bu anlayış. Dediğimiz gibi bu işin %90'ından fazlası teyzelere, amcalara okumamış yaşlı kesime hitap ettiği için, sen ne anlatırsan anlat, çağ dışı proje üret yine de tutmaz gibi gözüküyor. Maksadım kimseyi aşağılamak değil, yanlış anlaşılmasın ama ben babama da karikatür uzattığımda hiçbir şey anlamıyor ve gülmüyor. Elbetteki birol güven de çok iyi işler yaptığını düşünmüyordur. Yüzde doksana hitap eden işler yapıyor ve bu döngüde yıllardır bir sürü üretimi var. Ama işin bizi ilgilendiren (bizden kastım; hani mizah nerede, farklılık var mı, sıradışı mı gibi özellikler arayan izleyicilere) kısmına gelirsek, tam bir fiyasko. Sonraki cümleyi gectim, 10 bolum sonra ne olacagini bile biliyorsun. Bahsettigim %90da ve belkide daha fazlasinda genc, okumus ama bu isin endustrisinin cazibesine de kapilmis olanlar var. Medcezir gibi. Baldir bacak, surekliyeni olaylar. Heyecanlar. Bir bolumde 100 tane tesaduf, klise vs...

Müşteri her zaman haklıdır. Yani çoğunluğun istediği neyse, bu sektörde üretim yapan da ona uymak zorunda. Tutup da %10un %5in sevecegi is yapip, diger izleyicilere de onu sevdirmek mantiksiz olur maalesef...

Not: insallah cok bilmis gibi konusmamisimdir. Bu sektorun icinde degilim henuz. Sadece gorebildiklerim ve varsayimlarim uzerine yorum yaptim. Daha once aciklanmis olmasina ragmen yillardir cevreme anlatip da bir turlu ayni teknikte cevap alamadigim için derdimi buraya dokeyim dedim.

Fikir, en büyük sermayedir.

 
Gönderildi : 30/09/2014 12:52 am
(@kuzeydeniz)
Gönderi: 0
 

Akşam bizimkiler Karadayı'yı seyrediyor. Ben dalmışım; dizi seyrederken neler olacağını söylemeye başlıyorum. Önce rahatsız oldular. Daha Hakime hanımlar içim kıyıldı yemek yiyelim tarzında birşeyler söyleyince; dedim Ciğerci de karşılaşacaklar:)
- Herkes rahatsız olunca; geçtim Balkona yaktım bir otuzbeşlik:)

Bizim sistem böyle. Alıcısı bol. Dünyanın her yerinde sanırım; pazar alışverişine en taze ve en kaliteli ürünleri almak için sabahtan gidilir. Bizde akşam...
Arz Talep meselesi.

======================
www.e-senarist.com
[email protected]

 
Gönderildi : 30/09/2014 1:25 pm
(@sataman)
Gönderi: 0
 

'' Dünyanın her yerinde sanırım; pazar alışverişine en taze ve en kaliteli ürünleri almak için sabahtan gidilir. Bizde akşam...
Arz Talep meselesi.''

Kuzeydeniz in yukarıdaki cümlesi,arkadaşların tüm anlattıklarının özetidir.Konuyu bu kadar net açıkladığınız için tşk arkadaşlar
🙂

 
Gönderildi : 30/09/2014 2:20 pm
(@kuzeydeniz)
Gönderi: 0
 

'' Dünyanın her yerinde sanırım; pazar alışverişine en taze ve en kaliteli ürünleri almak için sabahtan gidilir. Bizde akşam...
Arz Talep meselesi.''

Kuzeydeniz in yukarıdaki cümlesi,arkadaşların tüm anlattıklarının özetidir.Konuyu bu kadar net açıkladığınız için tşk arkadaşlar
🙂

Ne demek arkadaşım. 🙂 Sevgiyle.

======================
www.e-senarist.com
[email protected]

 
Gönderildi : 30/09/2014 4:53 pm
(@seddata)
Gönderi: 0
 

Soru, Neden Yapamıyoruz değil, Neden Yapmıyoruz'a dönüştü.

https://www.youtube.com/@seddata

 
Gönderildi : 30/09/2014 5:39 pm
Paylaş: