Yakında gerçekten heyecanlı bir belgesel geliyor:
Ayasofya’nın altındaki yaklaşık 1700 yıllık sırların, efsanelerin peşine düşen belgeselci Göksel Gülensoy, iki dalgıç ve dört mağaracıyla bugüne kadar girilmemiş mekânlara ulaştı. Dalgıçlar, sarnıçların Yerebatan ve Topkapı Sarayı’yla bağlantılarını araştırdı. Mağaracılar Tekfur Sarayı’ndan, Adalar’a uzandığı rivayet edilen gizli geçitleri bulmaya çalıştı. Çekimine 1998’de başlanan belgesel, bütçe, resmi izinler ve müzede sürdürülen restorasyon çalışmasının çıkardığı engeller nedeniyle ancak tamamlanabildi. 50 dakikalık “Ayasofya’nın Derinliklerinde”, sonbahardan itibaren uluslararası yarışmalara katılacak.
(...)
KUTSAL SU MATARALARI
Dalış amiri Levent Karataş ve acil durum dalgıcı Kenan Ergüç, kameraman ve ardından fotoğrafçıyı iple ikinci sarnıca indirdi. Önce dibe kadar indiler. Balçıkla kaplı zemin aşağılara doğru gidiyordu. Sanki, çöküntüyle kapanmıştı. Dizlerine kadar balçığa batan Çokdeğer’in ilk gözüne çarpan, 1917 tarihli 10 civarında asker matarasıydı. İşgal yıllarında kutsal sudan almak isteyen İngiliz askerleri düşürmüştü bunları. Ardından Ayasofya’yı aydınlatan dev avizelerdeki kandillerin camları çıktı. Biraz daha karıştırınca, eline bir zincir geldi. Ucunu çektiğinde, iki halkayla karşılaştı. Prangalı bir tutsağın hayatı muhtemelen burada sona ermişti. Bu düşünceyle ürperen Çokdeğer’in, gittikçe bulanan suda en son gördüğü vitray benzeri, 7 renkli bir camdı. Bulduğu objelerden birkaçını daha net görüntülenmesi amacıyla sarnıç dışında bekleyenlere iletti. Bunlar daha sonra tekrar suya atıldı. Taş örülü duvardaki, kapatılmış geçitleri de inceleyen, görüntüleyen iki dalgıç yaklaşık 50 dakika sonra sarnıçtan çıktı. Doğruca bahçedeki seyyar röntgen aracına gidip, film çektirdi. Yönetmen Gülensoy’un talebi üzerine, Sağlık Bakanlığı’nca görevlendirilen aracın personeli, dalgıçların vücudunda herhangi bir yabancı cisim bulunmadığına dair rapor tuttu. Bakanlık bulguların yerinde bırakılması, yapıda iz bırakacak herhangi bir değişiklik yapılmaması koşuluyla çekim izni vermişti. Bu nedenle kapalı geçitler de zorlanmamıştı.
http://www.hurriyet.com.tr/pazar/12196331.asp?gid=229 " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço
Mağaracılardan biri benim arkadaşım ya, bak hiç söylemedi hehe.. Baktım Aydın Menderes diyor, o mu acaba derken bölümünü de görünce onaylanmış oldu. Yalnız adam mezun değil, yalan haber bu :).
Çok ilginçmiş merak ettim bu belgeseli şimdi, ama orta metraj sayılır 50 dakika, vizyona girmesi zor. Nasıl izleyeceğiz bakalım.. Aydın'a verirler belki bir kopya ondan alırsam bildiririm :). a.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Bir amcam var, öz değil ama yakınızdır. Türkiyede altın arayan sayılı adamlardan biri, kendi gözlerimle Bizans'a ait altınlar gördüm, baktım, elledim. Onlara göre değersiz (satması büyük problem) sayılan acaip eşyalar antikalar gördüm elinde, evinde ve bir keresinde "boğazın altından tünel var, içinden otobüs çok rahatlıkla geçer" dedi. Tabi her diyenin her sözüne güvenilmez ama direkt yalandır da diyemiyorum adamı tanıdığımdan. İstanbul çok tuhaf memleket.
Abi Bizans'tan kalma hep. Kimbilir nelerin üzerindeyiz de doğru düzgün araştırılmıyor. Beni çok heyecanlandırmıştır bu mesele. Müthiş bir film çıkabilir mesela bundan...
- baço
Konuyla direk alakası yok ama geçen TRT Türk'te Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım diyordu ki; "Bir Marmaray yapalım dedik, yerin altından çıkmayan kalmadı. Bütün İstanbul'u bize beleşe kazdırıyorlar" 🙂
http://video.milliyet.com.tr/default.asp?prm=0,8714458&kanal=1&id=29350&tarih=2009/08/03&get=03.08.2009 " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço