Arkadaşlar bu da benim senaryo denemem. Vakt-i zamanında yazdğım kısa bir öykünün senaryolaştırılmaya çalışılmış hali.
Denedim en azından...
Biraz uzun ama..
Buyrun :
Zaten Ölüydüler
SAHNE 1
IÇ.YATAK ODASI.GÜN
Kenan yavaşça gözlerini açıp uyanır. Yataktan kalkar. Gerinir. Yavaş, miskin adımlarla içeriye doğru gider.
SAHNE 2
IÇ.OTURMA ODASI VEYA SALON.GÜN
Kenan içeriye girip duvardaki aynayı gördüğünde bir an duraksar. Elini yüzündeki belirli bir noktaya atar. Ağır adımlarla duvardaki aynaya doğru ilerler. Yüzü hala seyirci tarafından görülmemektedir. Aynanın karşısına geçtiğinde birden bire şiddetli biçimde sinirlenir.
KENAN
(bağırarak)“Allah kahretsin!”
Elini aynanın yanındaki duvara vurur. Eli duvarda, başını önüne eğmiş bekler bir süre. Sonra başını yavaşça kaldırıp yüzünü incelemeye başlar. Elini suratındaki dikiş izinin üzerinde gezdirir. Bu sırada izleyici yara izini görür. Kenan elini yaranın üzerinde gezdirdikçe dudağı titremeye başlar. Bir süre sonra dayanamaz ve ağlamaya başlar. Başını tekrar önüne eğer ve ağlamaya devam eder. Bir süre ağladıktan sonra başını tekrar kaldırıp yüzüne bakar.
KENAN
(fısıltılı)”Keşke…”
Bu sırada flashback ile kısa bir süre Kenan, Suna ve Sevil’in arabadaki görüntüsüne dönülür. Araba hızla gitmektedir ve Suna’yla Sevil Kenan’a arabayı tehlikeli kullandığı için bağırıp durmakta, müdahale etmektedir.
SEVIL
(bağırarak)”Kenan yavaş kullan biraz. Korkutuyorsun bizi”
SUNA
(ağlamaklı)”Baba lütfen yavaş sür. Çok korkuyorum”
Kenan gözünü yoldan ayırmadan arabayı sürmeye devam eder. Daha sonra flashforwad ile günümüze, Kenan’ın aynanın karşısında ağladığı yere dönülür. Olanları hatırladıktan sonar tekrar ağlamaya ve sinirlenmeye başlar. Gözü yandaki masanın üzerinde duran kül tablasına doğru kayar. Eli titreyerek kül tablasına doğru uzanır, eline alır. Sonra tekrar aynada gözlerinin içine bakar. Kısa bir süre o şekilde bekledikten sonar kül tablasını hızla aynaya vurur.
*Ekran kararır.
Ekran açıldığında Kenan kırık aynada kendisine bakıyordur. (Veya duruma göre önündeki boş duvara).Elinden kan damlamakta, teker teker halının üzerine düşmektedir. Eli istemsizce titrer. Bir süre daha bekledikten sonar içeriye doğru geçer.
SAHNE 3
IÇ.SALON VEYA OTURMA ODASI.GÜN.
Elindeki kül tablasını bırakmadan odada ağır adımlarla dolaşmaktadır. Gözü masanın üstündeki/aynanın önündeki fotoğraflara takılır. Kızının ve karısının fotoğraflarıdır. Yavaşça onlara doğru ilerler. Kül tablası hala elindedir. Çerçevelerin önüne geldiğinde durur, tek tek inceler hepsi. Kızın, karısının fotoğraflarına yavaşça dokunur. Kızının fotoğrafına daha yakından bakmak için eğildiğinde çerçeve camından yüzündeki dikiş izinin yansımasını görür ve birden sinirlenir. Birden çerçeveyi eline alır. Tam fırlatacakken kapı çalar. Bir süre öylece kalakalır. Kapının ikinci kez çalmasıyla beraber yavaşça çerçeveyi yerine bırakıp kapıya doğru yönelir. Elinin kanamasını ve kül tablasını unutarak kapıyı açar. Kapıyı açtığında karşısında üst kat komşusu Tülay durmaktadır. Elinde bir tabak börek/kek/pasta durmaktadır.
TÜLAY
(güler yüzlü)”Merhaba Kenan. Börek/kek/pasta yapmıştım da… Canın ister diye düşündüm.”
KENAN
(zoraki gülümseme ve kekelemeyle)”Teşekkür ederim. Gerek yoktu.”
Kenan farkında olmadan, gayri ihtiyari tabağı almak için kanayan elinide uzatır. Kanlar içindeki eli gören Tülay’ın gözleri açılır. Bağırmaya başlar.
TÜLAY
(endişeli,bağırarak)”Kenan! Ne oldu eline?”
*Ekran kararır.
SAHNE 4
IÇ.SALON/OTURMA ODASI.GÜN
Kenan Tülay’la birlikte salondaki/oturma odasındaki koltukta oturmaktadır. Tülay bir yandan Kenan’ın kanayan elini sargılarken diğer yandanda Kenan’ı dinlemektedir.
KENAN
(isteksiz,çekingen)”Sabah su içmek için kalktığımda yanlışlıkla bardağı düşürüp kırdım. Temizlemeye çalışırkende kırıkların üzerine düştüm ve elim kesildi.”
Tülay’ın yüzünde Kenan’a inanmadığını belli eden hafif, alaycı bir gülümse belirir. Gözü hala sargılamakta olduğu eldedir.
KENAN
(Tülay’ın yüzüne doğru)“Yoksa inanmıyor musun bana?”
TÜLAY
(hafif alaycı)”Yo hayır, inanıyorum.”
Kenan Tülay’ın inanmadığını anlamıştır. Tülay ise Kenan’ın davranışlarından ve kesiklerden olayın bu kadar basit olmadığının farkına varmıştır. Kenan sargılama işleminden sonar gelecek soruyu bildiği için havadan sudan konularla konuyu değiştirmeye çalışır.
KENAN
(yapay)”Ev sahibi galiba kiraya zam yapacakmış. Bu kaçıncı…”
Tülay gözünü sargılı elden kaldırmadan Kenan’ın lafını keser.
TÜLAY
(yumuşak bir sesle)”Bu sefer anlatmak ister misin?”
Konuşmaya başladıktan once Kenan’ın sargısız olan elini tutar sonra Kenan’ın yüzüne bakar. Tülay komşulardan Kenan’ın ailesini bir kaza sonucu kaybettiğini duymuştu. İçten içe hoşlandığı, acıdığı, üzüldüğü adamın bu hallerde olması ve eliden birşey gelmemesiyse Tülay’ı daha çok üzüyordu.
Kenan’ın başı önüne düşer. Gözü önce sargılı eline sonra Tülay’ın yumuşak eline kayar. Derin bir iç çeker. Birşeyler hatırlar gibi gözlerini kısar ve sonra birden elini Tülay’ın elinden çekmeye çalışır.
TÜLAY
“Lütfen Kenan kaçma bu sefer. Anlat bana. Yardımcı olmama izin ver. Lütfen.”
Kenan bir kaç kez konuya girmek ister ama yapamaz. Ağzında bir kaç kelime geveler. Üfler, püfler ama yapamaz. İçindeki vicdan azabı içten içe Kenan’ı çürütür hale geldi. Gözleri yaşarır yavaştan. Bir kaç burnunu çeker. Hafiften ağlamaya başlar. Sonra Tülay’ın gevşek duran elini sıkı bir şekilde tutmaya başlar. Hafif olan ağlaması biraz daha artmıştır. Öne düşmüş başını yavaşça Tülay’ın omzuna doğru yatırır.
KENAN
(ağlayarak)”Hepsi benim hatam.”
Birden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Tülay Kenan’ın sırtını okşar. Kenan biraz daha ağladıktan sonra başını Tülay’ın omzundan kaldırıp olayları anlatmaya başlar.
KENAN
(durgun,burnunu çekerek)”Hatırlıyorum o geceyi. Aşırı sisli bir geceydi. Ama o sise rağmen Ay kendisini gösteriyordu. Bir yere yetişmeye çalışıyordum. (elini başına koyar) Neresi olduğunu hatırlamıyorum ama bir yere yetişmeye çalışyordum. Arabayı deli gibi kullanıyordum. Sevil ile Suna beni defalarca uyarmıştı. Dinlememiştim ama onları. En son hatırladığım Sevil’in direksiyona müdehalesinden sonra havada süzüldüğümüz. Ondan sonrası derin ve soğuk bir karanlıktan ibaret.
Tülay gözünü Kenan’dan ayırmadan dinlemektedir. Kenan’ın elini biraz daha sıkı tutar.
KENAN
(durgun,ağlamaklı)”Aylarca komada yaşam mücadelesi verdim. Üstüste ameliyatlar geçirdim. (hızla Tülay’a döner)Ama ne için? Kim için? (tekrar başını önüne eğer) Uyandığımda Suna’yla Sevil yoktu artık. Yapayalnızdım. Üstelik bu yalnızlığımın sebebide bendim. Ben öldürmüştüm onları!”
Yine derin bir hıçkırığa boğulur Kenan. Tülay ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez bir an. Basma kalıp bir kaç cümle kurar.
TÜLAY
(üzüntülü)”Hayır sen öldürmedin onları. Böyle söyleme. Kaza bu. Herşey olabilirdi. Sende ölebilirdin. Trafik kazası bu. Herkesin başına gelebilir. Kendini suçlama artık.”
Biraz hızlı bir şekilde önüne düşmüş başını kaldırıp Tülay’a bakar Kenan.
KENAN
“Hayır anlamıyorsun Tülay. Bu kaza…”
Bir an duraksar Kenan. Gerçeği söyleyip söylememek arasında gelip gider.
TÜLAY
(meraklı)”Evet Kenan?”
*Gerçeği söylememek Kenan’ın geleceği için daha hayırlıdır. Ama haftalardır sakladığı bu sır içten içe yiyip bitirmiştir Kenan’ı.
Kenan zorla yutkunur. Masadaki suyu içer biraz. Elleri titremektedir. Suyu içerken zorlanır. Nefesi daralır gibi olur. Bardağı yerine bırakır. Artık dayanacak gücü kalmamıştır. Direnmekten vazgeçer. Başı tekrar önüne düşer. Ağlamayı kesmiştir artık. Konuşmaya devam eder.
KENAN
“Bu kaza görünürdeki olay. Kimsenin bilmediği bir şey var.”
Tülay gözlerini biraz daha açar.
TÜLAY
(meraklı,hafif tedirgin)”Nedir o Kenan?”
Kenan başını kaldırıp Tülay’ın meraklı yüzüned bakar. Suratında duygudan eser yoktur.
KENAN
(soğuk bir şekilde)”Onlar o kazadan önce zaten ölmüşlerdi.
*Tülay beyninden vurulmuşa döner. Bu cevabı hiç beklemiyordur.
Farkında olmadan Kenan’ın elini yavaşça bırakır gibi olur. Eli gevşer.
TÜLAY
(şaşkın,tedirgin)”Ne demek zaten ölmüşlerdi? Sen ne dediğinin farkında mısın Kenan?”
Sesi kısık ve titrek çıkmıştır. Tülay artık korkmaya başlamıştır. Kenan’a belli etmemeye çalışır. Kenan’ın sırtını okşamayı bırakmıştır.
Kenan yutkunarak, zorla konuşmaya devam eder.
KENAN
(soğuk bir şekilde)”Evet arabaya binmeden önce ölmüşlerdi. Çünkü… Çünkü ben öldürmüştüm onları.”
Tülay gayri ihtiyari olarak hızlı bir şekilde Kenan’ın elini bırakır. Elini çektikten sonra fark eder bunu. Kalbi çok hızlı atmaktadır. Dudağı kımıldar. Birşeyler söylemek ister ama konuşamaz.
Kenan biraz daha rahat devam eder.
KENAN
“Öldürmüştüm çünkü bana öldürmem emredilmişti.”
Hava birden kararır. Yağmur başlamıştır. Kenan’ın cümlesinin bitmesiyle beraber büyük bir gökgürültüsü duyulur. Tülay korkup yerinden zıplar.
TÜLAY
(kekeleyerek)”Kim…? Kim emretti?”
*Aklı iyice karışmıştır Tülay’ın. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını bilemez.
Kenan ağlamayı bırakmış, sakladığı sırrın yükünden kurtulduğu için rahat ve gözlerini Tülay’ın gözlerinden ayırmadan devam eder.
KENAN
(kendinden emin,soğuk) ”Karanlıklar kralı, yüce efendimiz Şeytan emretti!”
Bir gökgürültüsü daha kopar. Tülay korkudan ölmek üzeredir artık.
TÜLAY
(korkarak)”Peki Suna’nın, Sevil’in bağırtıları? Direksiyona müdehalesi?”
KENAN
“Onlarda yüce efendimizin bana oynadığı bir oyundu galiba. Aslında o bağırışmalar hiç olmadı. Kaza ise…”
Küçük bir an duraksar Kenan. Sanki aklına komik birşey gelmiş gibi güler.
KENAN
(hafif gülümseme ile) “Efendimiz beni yanına almak için yapmıştır. O bilir işini.”
Kenan bir arkadaşından bahsder gibi rahat konuşur. Sanki kendi aralarında çok yaygın bir espriyi yapmış gibi güler.
Tülay şaşkın ve korkmuş bir halde Kenan’ı izlemeye devam eder. Tehlikede olduğunu hisseder.
KENAN
“Sonuçta olay kayıtlara trafik kazası olarak geçti.”
Tülay istemeyerek, sırf Kenan’a ayak uydurmak için zoraki bir şekilde hafifçe güler.
Kenan, Tülay’ın korktuğunu hisseder. Yüzüne eğreti bir gülümseme yerleştirip devam eder.
KENAN
“Ama artık öyle düşünceler içinde değilim. Korkmana gerek yok. Hastanede bulunduğum dönemlerde aklım başına geldi. Olanların hepsi büyük bir hataydı. Şimdi sorun yok. Sadece bu anlattıklarımı başkasının öğrenmemesi gerekir. Yoksa başım biraz derde girebilir. Anlatmazsın kimseye değil mi?”
Kenan hafif tehditkâr konuşur. Tülay Kenan’ın sesindeki tehditi fark eder.
TÜLAY
(korkak)”Hayır, hayır. Kimseye anlatmam. Bana güvenebilirsin.”
Tülay etrafına bir kurtuluş yolu için bakınır. Bulamaz bişey.
KENAN
“Sana güveniyorum Tülay.”
Yüzündeki sinir bozucu gülümseme hâlâ yerindedir Kenan’ın. Bir gökgürültüsü daha duyulur.
TÜLAY
(tedirgin,zoraki)”Ben kalkayım artık. Sende canını fazla sıkma olur mu? (gözü masadaki böreklere takılır) Börekleride afiyetle yersin.”
Tülay korkusundan zoraki bir gülümseme yerleştirmişti yüzüne.
KENAN
(gülümser)”Peki. Teşekkür ederim. Börekler için ayrıca teşekkür ederim. Seni yolcu edeyim.”
İkiside yavaşça koltuktan kalkar. Kenan’ın gözü masanın üzerinde duran ve aynağı kırdığı kanlı kül tablasına takılır. Sanki birşey dinler gibi başını öne doğru uzatıp tavana bakar.
TÜLAY
“Birşey mi oldu Kenan?”
KENAN
“Ha? Yok birşey geliyorum.”
Tülay önde Kenan arkada odadan çıkıp kapının önüne gelirler. Tülay hiç bir şey demeden elini kapı koluna uzatır.
KENAN
(soğuk)”Üzgünüm Tülay.”
Kenan elindeki kül tablasını hızla Tülay’ın başına vurur. Tülay yere yığılır. Bayılmamıştır, sersemlemiştir. Başından kan gelmektedir.
Kenan yere yığılan Tülay’ın yanına diz çökerek eğilir. İstifini bozmadan elindeki kül tablasını defalarca Tülay’ın kafasına vurur. Üstü başı kan içinde kalır. Bir kaç darbeden sonra doğrulur. Sargılı eliyle yüzüne sıçrayan kanı siler. Önündeki cesete donuk bir şekilde bakar. Cebinden bir sigara çıkarır. Bir kaç nefes çekip söndürür sigarayı. Bir şimşek daha çakar. Kenan’ın yüzü korkunç bir hâl alır. İçeriye gidip perdeyi aralar. Gökyüzündeki dolunaya bakar. Hazırola benzer bir hâl alır.
KENAN
(kendinden emin)”Görev tamamdır efendim.”
*Ekran kararır…
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."
güzel senaryo. yanibenim hoşuma gitti. acizane bi tavsiyede bulunayım ;
mesela kazayı önce anlatırken eşinin ve çocuğunun ona yapma, yavaş kullan arabayı dediklerini hatırlıyo. (flashback) güzel.
ayrıca olayın gerçeğini , onların aslında kazadan önce öldüğünü tülay-a anlatırkende tekrar bir flashback le eşinin ve çocuğunun araba canlı olmadıklarını hatırlaması gibi bir sahnede olabilir miydi ?
güzel senaryo. yanibenim hoşuma gitti. acizane bi tavsiyede bulunayım ;
mesela kazayı önce anlatırken eşinin ve çocuğunun ona yapma, yavaş kullan arabayı dediklerini hatırlıyo. (flashback) güzel.
ayrıca olayın gerçeğini , onların aslında kazadan önce öldüğünü tülay-a anlatırkende tekrar bir flashback le eşinin ve çocuğunun araba canlı olmadıklarını hatırlaması gibi bir sahnede olabilir miydi ?
kesinlikle olabilirdi. Hatta neden olmasın? Biraz daha yorum gelsin, olmazsa eleştiriler çerçevesinde tekrar yazarım senaryoyu..
İlgin için teşekkürler süheyptosun...
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."
Selcuk kardeşim bayram münasebetiyle okuyamadım senaryonu henüz, ama mutlaka okuyup yorumlayacağım kusura bakma...
Ama ilk izlenim olarak isim hoşuma gitmedi...
Selcuk kardeşim bayram münasebetiyle okuyamadım senaryonu henüz, ama mutlaka okuyup yorumlayacağım kusura bakma...
Ama ilk izlenim olarak isim hoşuma gitmedi...
sen daha baştan beğenmedin galiba 😀
isim konusunda "zaten ölmüşler" de denebilirdi ama nedense değiştiresim gelmedi. Ama bu hiç değişmeyeeck anlamına gelmiyor tabi... Neyse bakalım artık...
Sağol...
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."
Selçuk söylediğim gibi biraz alacakaranlık kuşağı gibi ama yine de güzel olmuş.Ürkütücü bir film olabilir,oyuncuların istediğin duyguları verebilmesiyle niteliği artacak bir film..Onların önceden ölü olmaları gerçekten çok özgün bir fikir,beğendim doğrusu.Ama daha iyilerini yazabilirsin.Hımm bu arada senaryo tekniğine uygun yazmalısın bu everensel birşey;senaryo yazarken geniş zaman kullanmamalısın.Hiç bir zaman duygulara senaryo da yer vermemelisin.Çünkü bu filme çekilecek bir senaryo yani bir roman veya başka bir edebi eser değil.Senaryolarının devamını dilerim.Başarılar..
Selçuk söylediğim gibi biraz alacakaranlık kuşağı gibi ama yine de güzel olmuş.Ürkütücü bir film olabilir,oyuncuların istediğin duyguları verebilmesiyle niteliği artacak bir film..Onların önceden ölü olmaları gerçekten çok özgün bir fikir,beğendim doğrusu.Ama daha iyilerini yazabilirsin.Hımm bu arada senaryo tekniğine uygun yazmalısın bu everensel birşey;senaryo yazarken geniş zaman kullanmamalısın.Hiç bir zaman duygulara senaryo da yer vermemelisin.Çünkü bu filme çekilecek bir senaryo yani bir roman veya başka bir edebi eser değil.Senaryolarının devamını dilerim.Başarılar..
ilgine çok teşekkür ederim Erçin.
İlk defa senaryo yazdığım için tabiki çok hatam var. Duyguları, senaryopyu eline alacak oyuncu hissettirmesi gereken duygu hakkında biraz fikir edinebilsin diye koymuştum.
Birde hep (en azından ben görmüştüm) filmlerde yönetmenler şu şekilde anlatırlarya senaryoyu "...der ve kadrajtan çıkar". Bende galiba o yüzden geniş zamanda yazdım. Tabi en başta bilgisizlik.
Sanada kolay gelsin...
Sağol..
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."
Şeytan bir görev vermiş sanki Kenana
peki görev neydi?
son cümlene bir ekle senaryo daha güzel olur sanki..
kenan
görev tamamdır efendim..
en sevdiğim üç kişi
artık sizin...
Herşey başlangıçta son bulur.
Şeytan bir görev vermiş sanki Kenana
peki görev neydi?
son cümlene bir ekle senaryo daha güzel olur sanki..
kenan
görev tamamdır efendim..
en sevdiğim üç kişi
artık sizin...
son görevi tülay'ı öldürmekti. Tülay kenan ı uğurlamaya giderken masadan kalktığı sırada başını yukarı kaldırıp birşeyi dinliyor. O sırada alıyor görevi.
Evet belkide sonuna eklemeke gerekir.
teşekkürler...
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."
senaryoyo güzel benim hoşuma gitmişti ilk okuduğumda da lakin yorum biraz geç geliyor. kusura kalma...
bazı filmler vardır ne yaparsan yap kötü olmaz(kemal sunal filmleri) bazıları da vardır zordur, kafa patlatmak lazımdır, işte bu senaryo zor olanlardan, en ufak bir yanlışta seyirciyi soğutabilir kendinden çünkü içinde şeytandan emir alan bir adam olan filme seyirciyi ısıtmak zordur. o yüzden bence seyirciyi hızlıca ısıtıp ki bunu oyunculuk ve görüntülerle yapabilirsin hemen kaynar vaziyette yani gerçekleri gösterip seyirciyi kendi haline bırakmak lazım.
velhasıl...
eğer konu seri işlenirse yani seyirciyi sıkmadan yüksek bir tempo yakalanırsa başarıllı bir film olabilir. tabi burda oyunculara büyük iş düşüyor ve doğal olarak yönetmene.
not: adam kadına olayları anlatırken eş zamanlı olarak çok hızlı flash backler le arabadakilerin ölü olduğunu gösterirsen daha akıcı olur kanaatimce.
selametle...
yönetmenbey demiş ki:
Hımm bu arada senaryo tekniğine uygun yazmalısın bu evrensel birşey;senaryo yazarken geniş zaman kullanmamalısın..
Selçuk çok özür dilerim.O an bunu yazarken gitmeliydim çok acele ettim.Asıl geniş zaman kullanmalısın.Tamamen dil sürçmesi.Ben sana bir link vereyim oradan kurallar hakkında daha temiz bilgiler edinirsin.
http://www.kameraarkasi.org/kisafilm/senaryo/yazimkilavuzu.doc
[/url]
yönetmenbey demiş ki:
Hımm bu arada senaryo tekniğine uygun yazmalısın bu evrensel birşey;senaryo yazarken geniş zaman kullanmamalısın..
Selçuk çok özür dilerim.O an bunu yazarken gitmeliydim çok acele ettim.Asıl geniş zaman kullanmalısın.Tamamen dil sürçmesi.Ben sana bir link vereyim oradan kurallar hakkında daha temiz bilgiler edinirsin.
http://www.kameraarkasi.org/kisafilm/senaryo/yazimkilavuzu.doc
Önemli değil. İnsanlık hali. El sürçmesi olabilir 😀
zaten bende yazarken düşünmüştüm. -Mış'lı, -Dı'lı cümleler kulanırsam hikayeden, romandan farkı kalmaz diye 🙂 doğru düşünmüşüm.
Verdiğin kılavuzu daha önceden okumuştum.
Tekrar göz gezdirdiğimde "Her eylem Geniş Zaman Kipinde belirtilmelidir. Dialoglar dışında yan cümlecikler dahil Geçmiş veya Gelecek Zamanın herhangi bir kipi kullanılmamalıdır" cümlesini gördüm. Düşündüğüm gibiymiş yani..
senaryoyo güzel benim hoşuma gitmişti ilk okuduğumda da lakin yorum biraz geç geliyor. kusura kalma...
bazı filmler vardır ne yaparsan yap kötü olmaz(kemal sunal filmleri) bazıları da vardır zordur, kafa patlatmak lazımdır, işte bu senaryo zor olanlardan, en ufak bir yanlışta seyirciyi soğutabilir kendinden çünkü içinde şeytandan emir alan bir adam olan filme seyirciyi ısıtmak zordur. o yüzden bence seyirciyi hızlıca ısıtıp ki bunu oyunculuk ve görüntülerle yapabilirsin hemen kaynar vaziyette yani gerçekleri gösterip seyirciyi kendi haline bırakmak lazım.
velhasıl...
eğer konu seri işlenirse yani seyirciyi sıkmadan yüksek bir tempo yakalanırsa başarıllı bir film olabilir. tabi burda oyunculara büyük iş düşüyor ve doğal olarak yönetmene.
not: adam kadına olayları anlatırken eş zamanlı olarak çok hızlı flash backler le arabadakilerin ölü olduğunu gösterirsen daha akıcı olur kanaatimce.
selametle...
yorumun geç gelmesi önemli değil. vakit ayırdığın için sağol. Bu senaryoyu bir kere çekmeyi denedim malum öğrenci olduğumdan doalyı zamanım yetmedi ve istediğim oyuncuları bulamadım. Gerçekten de sağlam bir oyunculuk gerekiyor. Farkıdnayım. Özellikle Kenan için. Zaman isteyen bir senaryo. İlk uzun süreli fırsatımda çekmek istiyorum.
Ara ara flashbackları süheyptosunda söylemişti. Benimde aklımdaydı. Sende belirtmişsin, sağol.
İlerleyen günlerde senaryoda eleştiriler doğrultusunda tekrar bir değişiklşik yapmayı düşünüyuorum zaten..
Teşekkürler..
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."