Merhaba sinema severler,
Bildiğiniz gibi Türkiye'de Bilim-Kurgu film türüne ilgi oldukça düşük. Bunun nedeni de gayet açık değil mi? Malumunuz seyirci kitlemiz belli ve nelerden hoşlandıkları da... Ne dersiniz? Yakın bir gelecekte Türkiye'de seyirci kitlesinin en beğendiği film türleri arasında Bilim-Kurgu türünü de görebilecek miyiz? Bu muhteşem olmaz mıydı? Bu türde film üretmek şuan için çok riskler barındırıyor olsa da belki de geçmişte atılan küçük adımlardan sonra daha büyük bir adım atmanın zamanı gelmiştir. Düşüncelerinizi paylaşmanız ve Bilim-Kurgu filmlere güç katmanız dileklerimle..
İyi çalışmalar!
Ben katılmıyorum. İlgi hiç de düşük değil. Interneti olan hemen herkes bilim kurgu izliyor veya en azından izlemem demiyor. Özellikle 30 yaş altı kesim için durum böyle. Eskiden ülkeye ne gelirse mecburen onu izliyorduk. Sermaye sahipleri zevklerimize yön verebiliyorlardı ancak artık herkesin elinde internet var ve herkes her istediğine bakabiliyor. Yabancı bilim kurgu dizilerinin ülkemizdeki izleyeci sayıları da azımsanacak cinsten değil. Belli bir kitlesi olduğu açık. İşin riski, izleyici bulamamak değil, kaliteli iş yapamamak. Çünkü izleyen mutlaka yabancı piyasayla ve büyük bütçelerle kıyas yapacak. "Biz onlara göre geriden geliyoruz, o yüzden filmimiz biraz kötü oldu" deme şansı yok. Hatta yeterince sağlam bir iş yapıldığında sadece Türkiye değil, tüm dünyaya hitap edersin.
spidervis'e katılıyorum, fakat şunu da eklemek lazım.
Burada bilim-kurgu çıkmamasının en büyük sebebi, ülkede fen bilimi denilen şeyin pek ilerlememiş olması.
Yani istisnai şeyleri hesaba katmıyorum tabi.Bilim ile yerel kültürün organik bir birleşimi gerçek hayatın kendisinde var olmazsa, bir kişi çıkıp en fazla "Türkler uzayda" şeklinde komedi hayal edebilir. Bizim bir karakterin güç kalkanları devrede mi demesi bize plastik geliyor, tuhaf geliyor, oturmuyor, çünkü bilimle harmanlanmış bir kültürel dönüşümü tam yaşayamadık henüz. O yüzden münferit çabalar basit kalıyor. Korkuda bunu aştık, çünkü cidden öyle bir kültür var.
Neticede sorun ilgisizlikten değil bilimsizlikten kaynaklanıyor. Yeterince ilgi var.
Bilim kurgu işi yapısı gereği bütçeli işlerden , bunun için yan sektörlerinde gelişmesi de gerekiyor .
Misal görsel efekt , bilim kurgu roman yazarlığı vb .
Türkiye piyasasında ortalama butceli filmlerin izleyici sayisi 750bin 1 milyon arası , buda maksimum 7-10 milyon tl gelir demek . Takdir edersiniz ki bu rakamlara bilim kurgu üretmek yapimcilara çekici gelmez .
Üst düzey bütçeler ise bu tür için riskli yatırım olarak goruldugunden , ya komedi karışımı yada ünlü isimlerin sırtında denemeler yapılıyor .
Kısacası olay para .
Bunu bende dusundum bikac kere. Ama denildigi gibi, gorsel efekt yonunden eksik kaliyoruz, bu normal filmler icinde gecerli. Misal bir aksiyon filmi cekmek istesek deadpool yada suicide squad tarzinda, butce/gorsel efekt yetmez
spidervis, benim ifade etmek istediğim; İzleyiciyi çokta düşündürmeyen ancak eğlendiren bol efektlerle üretilmiş bilim-kurgu türü filmlerden ziyade bilim-kurgu filmlerin kurgusuna düşünsel altyapısına yani bilimin ta kendisine odaklanmış bir izleyici kitlemiz yeterince yok diye düşünüyorum. Bunun nedenini KEzzAP gayet isabetli bir şekilde açıklamış. Dnd'nin bahsettiği bütçe Türkiye'de kimsenin riske atmayacağı cinstendir. Seyirci kitleye bilim-kurgu kültürünü iyice oturtmadan büyük sermayeli film denemeleri yapmak hüsranla sonuçlanır diye düşünüyorum. Bu sebepten buraya yazmak istedim. Acaba düşük bütçeli ama bilim-kurgu türünde kısa filmlerin yapımına yönelsek ve bilim-kurgu kısa film eserlerini çoğaltsak bir şekilde toplumda yer edinir ve yaygınlaşır mı? Birde Gerilimci'nin de üzerinde durduğu görsel efektler izleyicinin en çok görmek istediği şeyler arasında olmasına rağmen bilim-kurgu demek sadece efekt demek değildir. Bunu izleyiciye nasıl anlatacağız ki?
Tanımını yaptığınız tarzdan bilim kurgunun dünyada kitlesi çok az aslında zaten. Oransal olarak Türkiye'de ve dünyada yüzdesini bulsak aşağı yukarı aynı olur bence.
Kültürün oluşmasının önündeki engeller konusunda aşağı yukarı kezzapa katılıyorum. Ama tek tek düşünüldüğünde iyi yapımların ortaya çıkmasına engel yok bence. Düşük bütçeli ve bilimsel olarak da az çok tutarlı filmleri düşünüyorum. Primer, Coherence, The Man From Earth gibi... Bu filmlerin Türkiye'de yapıldığını ve Türk seyircisi olarak izlediğimi düşündüğümde, sırf Türkiye'de yapılmış olmasının inandırıcılığın önüne çok da fazla geçeceğini düşünmüyorum. Bilim kurgu çok büyük ölçüde suspension of disbelief olayına dayanıyor zaten. İyi hikaye, iyi anlatıldığında bu etkiyi yaratıyor bizde. Filmin Türkiye'de geçmesi bunu ancak küçük bir ölçüde zorlaştırabilir.
En son İspanyol sinemasından Timecrimes ve Man Facing Southeast filmlerini izledim mesela. İspanyol filmi olmasının bir negatif etkisini hiç sezmedim. Türkiye'de de Kavanozdaki Adam dizisi zamanında kendi kitlesini oluşturmuş bir dizi. İzlemedim ama daha önceden yapılıp da beğeni kazanmış bir örnek olarak onu düşünebiliyorum.
Kısa filmlerle bu işin olacağını hiç düşünmüyorum ama. O şekilde bence hiçbir tür için bir kitle oluşturulamaz. Kısa film kitlesinin o kadar geniş olduğunu düşünmüyorum.
bence burada bir noktayı kaçırıyorsunuz. toplumda bilim kurgu izleyicisi çok fakat mesele bilim kurgu izleyip izlemeyen insan değil mesele anglosakson sinemasının izlenmesi. adamlar çok fazla deneyim elde ettikleri bir alanda üretiyorlar. Bizim sinema geleneğimiz şu an çok kısıtlı alanda. İşin bir de bütçe kısmı var. Geçen gün Arif v 216'yı izledim 10 milyon sanırım bütçesi ama hala arada büyük fark var. İşin bir başka boyutu da siz türkçe bir bilimkurguyu dünyaya satabilecek misiniz? Türkiye'de izlenmesi yetmez çünkü o kadar büyük bütçeye. anglosakson bunu yapıp bütün dünyaya satıyor. Asya'da çok güzel filmler var ama tek tük dünya pazarında yer bulabiliyor. Yine anglosakson alıp ingilizce remake yapıp öyle satıyor.
hem türkçe, türkiye'de geçen bilim kurgu formülü bulacaksınız hem de bunu çok düşük bütçeyle yapmanın yolunu bulacaksınız hem de bunu "olmuş" bir iş olarak tamamlayacaksınız. bunu yapabilen biri türkiye'de bilimkurgu filmi yapabilir neden yapmasın.
Aslında örnekleri düşük bütçeli filmlerden vermiştim. Türkiye'de yapılsa da aşırı zorlanmadan çekilebilecek projeler çoğu. Hatta Amerika'dan daha ucuza üretebileceğimiz düşünülünce pazarı da daraltmamız mümkün.
Aslında düşük bütçeli bilim kurguların çoğu Türkiye'ye kolayca uyarlanabilir. Filmlerin bazılarını açarak anlatmaya çalışayım derdimi.
Primer - 7.000 $ bütçe. İki mühendisin depoya kapanarak zaman makinesi icat etmesi hakkında. Bu mühendislerin Türk olması veya Amerikan olması çok da önemli değil. Olası olmayan, inandırılması gereken şey yaptıkları alet zaten. Filmin oyuncuları yönetmenin arkadaşları ve amatörce çekmişler.
Coherence - 50.000 $ bütçe. Yine zamanda yolculuk hakkında.(Yanlış yazmışım) Paralel evrenler hakkında. Bu da kuyruklu yıldızın yarattığı bir doğa olayı. Ekip görece diğerlerine göre daha profesyonel olmalı, çünkü prodüksiyon değeri izlerken çok göze çarpıyor ve oyunculuklar çok iyi.
The Man From Earth - 200.000 $ bütçe. Ama çok kolay kısılabilir. Tek mekan. Diyalogdan ibaret. Türk kültüründe sırıtabilecek tek kısmı Hristiyan sembolizmi. O da kültürlerarası çeviri yapılabilir gibi geliyor bana. Ama aslında olmasa bile olur. Çok da vazgeçilmez bir hikaye aracı değil. Aynı filmi daha iyi oyunculuklarla geliştirmek bile mümkün olur.
Şimdi, bu filmleri böyle incelediğimde ihtiyaç olan şeyler şunlar: İyi bir senaryo (o senaryoyu yazacak kişi türe özel olarak ilgi duyuyor olmalı ki fark yaratacak senaryoyu yazsın), iyi bir ekip (Primer ve The Man From Earth'te ortalama altı bir ekip var). Zorluklar iyi bir film yapma zorluklarıyla aynı yani. Türkiye'de iyi film yapmak zor olduğu için ve türe özel ilgi gerektiği için bunu başarmak zor olur bence. "Türkiye'de düşük bütçeli bilim kurgu" özel olarak zor bir şey değil yani.
O halde Türkiye'ye dair bilim-kurgu türü için güçlü bir umut ışığı var demektir. Her ne kadar uyarlama ile yola başlamak en sağlam adım gibi görünüyor olsada bunların bir cilvesi olacak yeni ve büyük çalışmalar elbette devamla gelecektir. Ben yinede bilim-kurgu türünden sahnelerin işlendiği kısa filmlerin de toplum üzerinde etkili olacağı düşüncesindeyim.
Bayramınız kutlu olsun.
Başlığı hortlatacağım biraz. ben türkiye'de bilimkurgu yapmak zor derken aslında örnekleri verilen filmler gibi orjinal bir yapı kurmak ve bunun bu toplumun sosyolojisine uygun hale getirmenin zorluğundan bahsetmek istemiştim. Yani çok iyi bir senaryo yazacaksınız, taklit olmayacak (öykünme olabilir) ve bu tıpkı onların yaptığı gibi bizim toplumumuza gösterirken bir taklit imajı çizmeyecek. Zor olanın bu senaryoyu yazmak olduğundan bahsediyorum. bunu çekmekten bahsetmiyorum.
son zamanlarda düşük bütçeli bilimkurguları arayıp tarayıp izliyorum. benim google'dan arama yaparak bulabileceğim duruma gelen filmler bir potadan geçecek kadar başarılı olan filmler oluyor haliyle. Yani iyi filmler oluyor. bu noktadan sonra varsayımlar yaparak düşünmeye başlıyorum.
Diyelim ki iyi bir senaryo yazdık. Çekime hazırlandık, ışığıyla, sesiyle, oyuncusuyla iyi bir iş çıkardık. Postu da tamamladık ve film hazır. Şimdi biz bu filmi ne yapacağız?
1- filmi alıp vizyona koyacak birilerine gitmeye başlayacağız. Diyelim ki biri tamam ben bunu alacağım dedi. Gerçekten kaç salonda, kaç kopyayla gösterilebilir? Ne kadar pr yapılır? Bence bu filmi izleyip beğenebilecek ve bu filmi talep eden seyirciye ulaşamaz.
Bunu başardık ve bir iki salonda gösterildi ve 1000 bilet sattı diyelim. Koyduk cebimize bu aşamayı.
2. ilk maddeyi es de geçebiliriz, bir diğer yol olarak festival kapılarını çaldık. bu türde başarı sağlayabileceğimiz çok fazla festival yok. diyelim ki o kadar iyiyiz ki orta karar, saygı duyulan bir festivalde derece aldık. bu filmin yurtdışından görülmesine yaradı. Bu insanlar türkçe bir filmi alıp "arkadaşım güzel film yapmışsın biz bunu alıp şurada vizyona koyalım" diyecekler mi?
bu iki madde gerçekleşti diyelim. biz hala bu filme harcadığımız emek ve nakit karşılığını alamadık. biz film yapmaya devam edeceksek bir film için harcadığımız emek, vakit, nakit bizim için hep bir çile olacak. bu çileyi çektikten sonra, hayatımızda pek bir şey değişmemişken ikinci film için aynı çabayı sarfedecek miyiz? bir filmimizin olması işleri değiştirecek mi?
3- yukarıdakilerin hiçbiri olmadı yahut hepsi oldu. farketmez. filmi alıp youtube'a, vimeo'ya koyduk. Hatta bir şekilde vimeo on demand ile satışa da koyduk. filmimiz youtube'da bir yıl geçtikten sonra 1 milyon izlendi. altına küfür de yazıldı, vay arkadaş türkler ne film yapmış da yazıldı. bir filmi tamamlayıp birilerine gösterebilmiş olmanın manevi doyumunu yaşadık. ikinciye bir kapı açacak mı? blutv, puhu tv türevi platformlara 2. filmi satabilecek miyiz?
iyi senaryo, iyi yöntmenlik, iyi film başarısından sonraki süreçte neler olabilir? ne düşünülüyor merak ediyorum.
Umarım The Strain'i alıp birebir kopyalamamışlardır.
*our AC-130 in the air
Maalesef ülkemizde bilim kurgu , komedi türü olmaktan çıkamayacağını düşünüyorum. Çünkü diğer arkadaşlarında dile getirdiği gibi, dünya sektörüne giremedikten sonra ortalama 1 veya 2 milyon izleyici ile yüksek maliyet gerektiren ve hemen hemen her karesi efektler görsel animasyonlar ile dolu olan bu tür bizi çok ama çok aşar.
İşte bu yüzden biz etkililiğini hiç kaybetmeyecek olan cin temalı türlere veya gerilim türlerine uzunca bir süre daha devam edeceğiz gibi.
Taa ki yurtdışı piyasasında söz marka olana dek.
Farzet ki yazdıklarımı anlayabildin. Ya anlamadıkların. Ya yazıp yazıp sildiklerim. Ya yazamadıklarım…
Benim yapmak istediğim, uğraştığım, yazdığım filmlerin arasında bilim kurgu yok. Hatta pek nadiren denk gelirse izlerim ancak yazdıklarınızı okuyunca çoğunuzun kafasında bilim kurgunun illaki büyük bütçeli olması gerektiği ve uçsuz bucaksız efekt fırtınası şeklinde geçmesi gerektiğine dair genel bir yanılgı gördüm. Buna katılmıyorum.
Coherence'in bütçesi ne kadar mesela? 600 bin liraya Coherence çekilemez mi? Peki Arq çekilemez mi? Hem de öyle bir çekilir ki. Mesele kafayı değiştirmek.
İzleyici kitlesi belli abi demek en kolayı. Bu ayarda filmler yapıldı da seyirci "yok biz izlemezük" mü dedi. Yoksa komediyi korkuyu yapmak ve seyirci bunu istiyor demek daha mı basit? Aynı seyirci televizyonda bilim kurgu filmi yakalayınca ağzı açık izlemiyor mu? Bu insanlar puhu tv vesaire biraz eli düzgün bir şey ortaya koyunca neden heyecanlanıyor o zaman? Hem düşük bütçeli hem seyirciyi sıkmadan akıp gidecek bir bilim kurgu yapmak komedi yazmaktan ya da bilim kurgu parodisi yapmaktan daha zor olduğundan olmasın?
seyirci istemiyor ki abi deriz kim bilecek.
Bir de jeanG'nin yazdıklarına şunu diyeyim bence başarılı bir Türk yapımı bilim kurgu filmi başkalarına kapı açar mı açmaz mı en son düşünülecek iș. Önce bir o aşamaya gelinmesi gerekir. Yoksa bu şekilde bir düşünce tarzı olsa olsa insana "yaa abi yapıcaz da ne olacak" tan başka ne kazandırabilir bilmiyorum.
JeanG
Bence bu düşüncelerden sonra bir de "başka türden bir uzun metraj çeksem sonuç ne olur" düşüncesi üzerinden beyin jimnastiği yapmak gerekir.
Sanat filmi (günümüzde Türkiye'de anlaşılan anlamıyla) çekilirse gönderilecek festival sayısı artabilir mesela. Yine belki ödül kazanılır filme göre. Ama bunlar ne ifade edecek? Zaten şurada burada ödül aldık diyen yeterince sanat filmi yok mu? Seyircinin gözünde ne durumda olacak bu film? Korku için düşünürsek, cin filmi gibi kitlesini anında bulan filmler yapılmadığı müddetçe iş yine zor.
Aslında düşününce Türkiye'deki bugünkü kalıpları aşan her türlü film aynı problemlerle karşılaşacak gibi gözüküyor. Nasıl dağıtılacak, kitleye nasıl ulaşacak, devamı ne olacak gibi sorular ortaya çıkıyor. Bilim kurgu türünde film yapma veya başka bir özgün film yapma, başarılması zor olsa da ödülü de zorluğuyla orantılı olur bence.
Kendimi PuhuTv, BluTv gibi platformların yerine koyup düşünüyorum. "Sanat filmi Asya'nın x ülkesinde ödül almış kişiyle mi, bilim kurgu filmi yapıp internette 1 milyon izlenen kişiyle mi mini-dizi anlaşması yapalım" diye sorduğumda ikinci şık daha mantıklı geliyor. Bu platformlar daha yenilikçi ve genç neslin beğenilerine yönelik hareket ediyor.
reznovrun'un son söylediğine katılıyorum. Herhangi bir türde özgün bir hikaye bulunduktan sonra gerisi ölçülür tartılır.