TRT'nin açmış olduğu TV Projesine gönderdiğim ve red edilen projemi siteye yüklüyorum.
Elbette TRT yayın ilkeleri itibariyle daha çok mesaj kaygısı olan dram ve didaktik bir takım projelere önem vermektedir. Bu nedenle katılım sayısının da 800'ün üzerinde olduğunu da dikkate alarak, "Benim projem çok iyiydi haksız yere red edildi" diye bir iddiam yok.
Ama TRT ekranlarında yayınlanan "Zengin Kız ve Fakir Oğlan" ile "Şimdi Onlar Düşünsün" dizilerini seyrettikçe bence aşağıda bulunan uzun metraj film projesinden mesaj kaygısı olmayan iyi bir komedi dizi projesi çıkabileceğini düşünüyorum.
Bu nedenle projemi takdirlerinize sunuyorum.
Snopsisi
SNOPSİS
GÖRÜCÜNÜN GÖZÜ KÖRDÜR
Ankara, 2014 sonbaharı. Gazi Üniversitesi’nden mezun arkadaşlar birbirinden kopmamış, eşleriyle birlikte haftada bir kez toplanmaktadır. Gruptakiler, Murat’ın olmadığı bir toplantıda, her hafta sırayla, grubun tek bekar kalanı Murat’a, bir eş adayı ayarlamaya karar verirler. Ayrıca, bu buluşmanın gerçekleşmemesi veya Murat’ın bu buluşmayı terk etmesi halinde, arkadaşlıklarını bitirme kararını da alırlar.
Murat, yerel ve küçük bir televizyon kanalında komedi programı yapmaktadır. Sırayla gruptan bir kişi Murat’ın komedi programı yaptığı televizyon stüdyosunda, Murat’ı ziyaret ederek, önce Murat’ın programını seyreder sonra da ayarladığı buluşmayı Murat’a bildirir.
Buluşma, Murat’ın devamlı gittiği kafede gerçekleşir. Aynı kafede; tıpkı Murat gibi bekar olan Mukadder de arkadaşlarının kendisine ayarladığı bir eş adayıyla zorla buluşmaktadır. Murat ve Mukadder, randevulaştıkları kişileri önce tanıyarak sonra da o kişinin temel özelliklerinin zıddına sahipmiş gibi davranarak, buluştukları insanları kendilerinden kaçmasını sağlarlar. Tesadüfen tanışan bu ikili aynı durumda olmaları nedeniyle, birbirine taktik vermeye de başlar. Ayrıca, bu konuşmalar sırasında, birbirlerine çok benzediklerini ve birbirlerine aşık olmaya başladıklarını hissederler. Ancak, bekar kalmak istedikleri için bir süre bu hislerine direnirler.
Ancak, tesadüf eseri Murat’ın arkadaşı Bahadır, Murat’a buluşması için Mukadder’i ayarlar. Bu tesadüf ile birlikte Murat ve Mukadder çözülerek, birbirlerinden hoşlandıklarını açıklarlar. Filmin finalinde Murat ve Mukadder başka bir kafeye gitmek için, el ele tutuşarak bulundukları kafeden çıkarlar.
Karakterleri
Filmin Kahramanları
MURAT : Filmin kahramanıdır. 35 yaşındadır. 20 Aralık doğumlu olduğundan, kendisini Yay burcu zannetse de gerçekte, kayıp 13. burç olan Yılancı burcundandır. Trakya göçmenidir. 1.75 boylarında, kısa sarı saçlı, mavi gözlü, yüzü hafif yuvarlak hatlı, hafif kilolu, şeytan tüyü olan ve çevresindekilerin bakışlarını toplayan karizmatik bir erkektir. Gayet güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor. Son derece zeki, esprili ve girişkendir. Gayet şık giyiniyor. Kaliteli krem rengi takımın içinde parlak renkte lacivert gömlek ile bunun tam tersi kombinasyonlarda giyiniyor. Ailesinden kalan mirasla para sorunu olmamasına rağmen, yerel televizyon kanalında komedi programı yapmaktadır. Az meşhur olunca, kendisini her şeyin en iyisine layık gören bir ukalaya dönüşmüştür.
MUKADDER : Dizi boyunca kendi karakterini gizlemeye çalışmakla birlikte, tam anlamıyla Murat’ın bir dişi versiyonudur. 26 yaşındadır. 20 Aralık doğumlu olduğundan, kendisini Yay burcu zannetse de gerçekte, kayıp 13. burç olan Yılancı burcundandır. Kafkas Türkü’dür. 1.65 boylarında, kısa siyah saçlı, kahverengi gözlü, yuvarlak hatlı, beyaz tenlidir. Güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor. Siyasetten ve siyaset odaklı huzursuzluktan nefret ediyor. Son derece zeki, esprili, erkek gibi giyinen ve davranan bir kadındır.
I. Derecedeki Karakterler (Murat’ın Arkadaş Grubu)
Murat’ın arkadaş grubundaki tüm karakterler, burçlarının temel özelliklerini taşıyan ve bu kapsamda karakterleri oluşmuş, her biri farklı burçtan kişilerden oluşmaktadır.
Birinci Karakter Zeynep : Burcu Başak. 35 yaşında 4 yaşında erkek ikizleri var. Gazi Üniversitesi İşletme mezunu, dış ticaret uzmanı olarak Ekonomi Bakanlığı’nda çalışıyor. Bio-enerji, bulmaca konularında uzman. Hayatı bir hediye yerine, çözülmesi gereken bir bilmece olarak görüyor. Bir çok insanın istediği, güç, para ve huzura rağmen, o hayatın anlamı çözmek uğruna çevresini ve kendisini sıkıntıya sokuyor. Grubun lideridir. Dominant, agresif ve yüksek tonda konuşan bir kadındır.
İkinci Karakter Bahadır : Burcu Balık. 35 yaşında Gazi Üniversitesi İşletme Mezunu, Burdur’dan komşu kızı Zeynep ile evlenmiş, Devlet Planlama Teşkilatında çalışan zeki bir uzman. Hayattan keyif alan, kendini sıkmadan yaşayan, ihtiyacı kadar çalışan ve öğrenen bir tembel. Hiçbir hobisi olmayan ancak, Zeynep’in dırdırlarına maruz kalmamak için Zeynep’in aktivitelerine ve görüşlerine katılan uyumlu bir insan.
Üçüncü Karakter İbrahim : Burcu Kova. 35 yaşında Gazi Üniversitesi İşletme Mezunu. Bilgisayar oyunlarına düşkün, ekonomik durumu iyi, agresif ve asla haksızlığa tahammül edemeyen birisi. Karısının beceriksiz olması nedeniyle ev işleri ile çocuk bakımından anlayan iyi bir aile babası. Kendine güvenen ancak yüzü gülmeyen ve son derece ciddi biridir.
Dördüncü Karakter Meltem : Burcu İkizler. İbrahim’in karısı. 35 yaşında 6 ve 3 yaşında iki erkek çocuk annesi. Çok değişken bir yapısı olan bir kararsız. Gazi Üniversitesi İşletme mezunu. Hiçbir konuda bir fikri olmayan, beceriksiz ancak güzel ve bakımlı (kıyafetine, makyajına önem veren) bir ev hanımıdır.
Beşinci Karakter Barbaros : Burcu Koç. 35 yaşında Gazi Üniversitesi İşletme Mezunu. Son derece uyumlu ve mütevazi biridir. Utangaç ve konuşmayı sevmeyen bir yapısı var.
Altıncı Karakter Meral : Burcu Terazi. Barbaros’un eşi. 35 yaşında, 8 yaşında bir kızı var. Gazi Üniversitesi İktisat Mezunu. Grubun en güzeli, en zekisi ve en sessizi. Barbaros’un dişi versiyonudur. Uyumlu, mütevazi ve utangaç bir kadındır.
II. Derecedeki Karakterler (Murat’ın İş Arkadaşları)
HAKKI : Murat’ın baş yardımcısıdır. Kendi halinde, sessiz ve sadık bir insandır. Kanalda, devamlı Murat’ın yanındadır. Kısa boylu, hafif göbekli ancak yüzü devamlı gülen neşeli biridir. Spor giyinmektedir. Gayet güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor.
ARAK : Murat’ın diğer elemanıdır. Murat ile birlikte komedi programlarında oynamaktadır. Ancak Hakkı gibi sadık olmadığı gibi, uyanık, çıkarcıdır. İnce uzun boylu, şık giyinen ve kendini beğenen bir yapısı var. Gayet güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor.
KAMERAMAN : Murat’ın bir başka elemanıdır. Murat’ın programlarını çekerken, hem Murat’ın kameramanlığını yapmakta hem de skeçlerinde oynamaktadır. Sesini değiştirerek çok iyi taklitler yapmaktadır. Aceleci ve telaşlı bir yapısı var. Spor giyinmektedir. Gayet güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor.
Figürasyon
Genelde televizyon programlarına katılan, gayet doğal günümüz insanları arasından seçilecektir.
Senaryosu
GÖRÜCÜNÜN GÖZÜ KÖRDÜR
SAHNE 1 İÇ /GECE KAFE
MURAT- MUKADDER- BİRSEN-HADİ- KALABALIK FİGÜRASYON
Şık ve kaliteli bir şekilde dekore edilmiş, kalabalık bir kafe. İnsanlar masalarında yemek yemekte ve sohbet etmektedir. Murat içeri girer girmez cep telefonunu çıkartıp, bir numarayı arar. O sırada arka taraftaki masada yalnız başına oturmakta olan Birsen’in masa üstündeki cep telefonu çalar. Birsen telefonunu açmak için hamle yapar. Ancak, Murat Birsen’in cevap vermesine izin vermeden cep telefonunu kapatıp, Birsen’in masasına doğru yönelir. Murat masanın başına gelince Birsen’in karşısındaki sandalyeye oturur.
MURAT- Merhaba. Ben Murat Bırakmaz,
BİRSEN- Birsen Eksiktin.
MURAT (Bozularak, sesi titreyerek)- Özür dilerim yanlış anlaşıldım. Ben Zeynep’in arkadaşıyım, sizi o buraya davet etmişti ve biraz önceki cevapsız arama da bana aitti.
BİRSEN- Hayır esas ben yanlış anlaşıldım. Pardon bu hep oluyor. Benim hatam. İsmim Birsen ama maalesef soy adım Eksiktin.
Murat şaşırarak hafifçe bağırır.
MURAT – Hadi ordan.
Bunun üzerine Birsen’in arkasındaki masada sırtı dönük olarak oturan adam Murat’a dönüp,
HADİ- Efendim.
MURAT- Size demedim beyefendi.
HADİ- Ama ismimi söylediniz.
MURAT- Efendim.
HADİ- Ben Hadi, Hadi Ordan.
Hadi’nin karşısında oturan Mukadder kahkahayla gülmeye başlar. Murat gözlerini Hadi’den ayırarak, yana doğru eğilerek gülmekte olan Mukadder’e bakar. Murat ile Mukadder göz göze gelirler ve bir anda aralarında bir elektriklenme olur. Mukadder yavaş yavaş gülmesini azaltır ve Murat’ın gözlerine odaklanmaya başlar. Murat da hayranlıkla Mukadder’e bakmaya devam eder. Görüntü Murat’ın yüzünde donar.
MURAT (İÇ SES)- Asla aşık olamam derken, aşk ateşine böyle saçma sapan bir şekilde düştüğüme, inanamıyorum.
SAHNE 2 VTR JENERİK
JENERİK
Jenerik akmaya başlar.
Ön Fon : Neşe Karaböcek’ten “Artık Sevmeyeceğim”
SAHNE 3 İÇ /GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT- HAKKI-ARAK- KAMERAMAN- ZEYNEP – KALABALIK FİGÜRASYON (Cem Yılmaz ve Ata Demirere benzeyen iki kişi)
Küçük bir televizyon stüdyosunun salonu. Salondaki seyirciler yeni yeni yerlerine oturmaktadır. Zeynep oturanları rahatsız ederek, ortadaki boş koltuğa ulaşmaya çalışmaktadır.
Ön Fon : Gong sesi
Seyirciler hızlı bir şekilde salondaki yerlerini almaya başlar. Murat, Hakkı ve Arak’la birlikte, sahnede yer alan bir masanın etrafında oturmuş, ellerindeki kartları incelemektedir. Hakkı tıpkı Tibet rahipleri gibi giyinmiş, kel görünmesine yönelik makyaj yaptırmıştır. Kameraman Murat’a işaret verince Murat konuşmaya başlar.
MURAT- Sayın konuklarımız ve değerli seyircilerimiz. Düdük Makarnalarının sunduğu, “Bir Murat’la Üç Tur At” programına devam ediyoruz.
Kameraman kameradan uzaklaşıp arkasını dönüp seyircilere doğru alkış işareti yapar. Seyirciler alkışlamaya başlar. Murat masanın çevresinde koşarak üç tur attıktan sonra yerine oturur.
Ön Fon : Alkış sesleri
MURAT – Programımın bu bölümünde güzel yurdumdan ve dünyadan haberler var. Kültür Bakanlığı şikayetler üzerine "Rap"e standart getirdi: bundan gayrı, ana, bacı yok, eşiktekine ve beşiktekine de diss atılmayacak. Ünlü değerlendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin " Oğlum bak git, Fitch oğlu Fitch" tehditleri nedeniyle, Türkiye'nin notunu "Durağan BB"den, "Atarlı Ergen"e yükseltti.
Seyircilerin bir kısmı iki büklüm olarak gülmekte diğer kısmı ise tebessüm etmektedir.
MURAT- Türkiye’ye gelen her on Alman turistten dokuzuna yapılan “Herr hausen die beinder (Her havuzun dibi aynıdır)” esprisi nedeniyle Almanya Büyükelçiliği Türkiye’ye nota verdi. Yani bir nev’i bize “siiii…” dediler. Söz konusu Nota’da Almanya : Bu esprilerin devam etmesi halinde, Türkiye ile ilişkilerini 3. Katip Herr Duara Dübel düzeyine indireceğini bildirdi.
Seyircilerin hepsi kahkaha atarken, bir kısmı alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
MURAT- Yeni sezonun televizyon dizileri belli olmaya başladı. Yeni sezonda daha önce tutmuş dizilerin yeni versiyonları göze çarpıyor, örneğin: Behlül Ç., Abdestli Yedili,
Öyle Bir Bayar Zaman Ki,
Kurtlu Seyit ile Bayat Şıra,
Bir Zamanlar Osmanlı’ya Kıyamam. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, "Az kaşardan tost çok kaşardan dost olmaz" deyiminin kamu idarelerinde yaygınlaşması üzerine, kamu kantinlerini denetleme kararı aldı. Sırada tarihten bir yaprak köşemiz var. 14 Eylül 1814. Mohikanların sondan birincisi, Mohikanların sonuncusuna; “ Sıkıyorsa o tetiğe bir bas” diye atarlanmış.
Seyirciler kahkaha atarak gülerken, Zeynep’in yanındaki boş koltuğa Ata Demirer ile Cem Yılmaz’a benzeyen iki kişi oturur. Zeynep bunlara şaşırarak bakar.
MURAT- Biraz da müzük piyasasını tarayalım. Doğuştan Angara’lı ortanca Faruk, Kasım ayında çıkacak “Müzük Albümü”nü tanıttı. Varoş sorunlarının işlendiği albümde;
- Cern’den büyük Allah var. (Anonim)
- Gök götürüde konuksal avrata yan baktım, yarim ile Vip’te sushi paylaştım.
- Kentsel dönüşüm, kaynana dırdırına kesin çözüm.
- Çok temizdir helal sertifikalı yarim, damacana suyunu içmeden önce yıkar yarim.
- Gülü sevdim diken battı, bir kız sevdim protokolü kalktı (Anonim)
- Çürük çıkmaz bizim Dikmen’den, medet umma Süpermen’den
parçaları yer alıyormuş. Hafta sonları maçlarında holigan terörünü engellemek adına Türkiye Futbol Federasyonu, cuma namazından sonra okunması için Diyanet İşleri Başkanlığı'na bir dua önerdi: Bismillahirrahmanirrahim,
Ya Rabbel Alemin;
Trabzonspor’a 2011 model bir kupa,
Beşiktaş’a okkalı bir feda,
Fenerbahçe’ye Avrupa’da caka, Galatasaray’a ise çilek niyetine Kaka, ihsan eyle ya Rabbiii. Okulların açılması üzerine, tedbiri elden bırakmayan karayolu yetkilileri Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerine radar koydu. Yetkililer tarafından yapılan açıklamada; bu sayede köprüyü koşarak geçmeye çalışan öğrencilerin düşmelerinin önüne geçilebileceği bildirildi.
Zeynep’in yanına oturan Ata ve Cem’e benzeyenler, gülerek, küçük not defterlerine yazılar yazmaktadır. Zeynep bu defterlere doğru bakmaya başlayınca, Cem ve Ataya benzeyen kişiler elleriyle yazdıklarını kapatmaya çalışırlar.
MURAT- Sırada süper bir haber var. Türkiye Uzay Kurumu, uzayda sigara içilmesine izin verdi. Habere göre; henüz faaliyet geçmemesi ve herhangi bir Türk’ü uzaya gönderememesine rağmen, Türk Uzay Kurumu çalışmalarına hızla devam ediyor. Kurum, bir teşkilatın en önemli nüvesi olan personel faktörünü esas alarak çalışmaya başladı. Bu kapsamda, kurum personelinin uçuşta ve uzaydaki davranışlarının disiplin altına alınmasını teminen, Disiplin Yönetmeliği hazırlanarak, yayımlanmak üzere Resmi Gazete’ye gönderildi. Diğer hususlar meyanında, daha önce sigara içme odası olarak uzay mekiklerine konması planlanan alanlara free-shop yapılmasına karar verilmesi üzerine, uzay mekiklerinin içinde sigara içilmesi yasaklanmış oldu. Bu itibarla, “kazmanot”ların sigara içme ihtiyaçları için, uzay mekiğinin dışarısına çıkmalarına izin verildi.
Sıkılmaya başlayan seyircilerin birden neşeleri yerine gelerek tebessüm etmeye başlarlar.
MURAT -Ayrıca, kurum yetkilileri; kurumun muhtemel ödenek yetersizliği nedeniyle, uçuşların Ramazan ayına denk getirilerek, “kazmanot”lara üç yerine iki defa karavana verilmesine yönelik çalışmaların da yer aldığı, Harcırah, Yolluk ve İaşe Yönetmeliklerinin ise, çok yakında hazırlanarak yürürlüğe gireceği müjdesini de verdi. Bunun yanında, Türk Dil Kurumu da; halkımızın Türk Astronotları için “Kazmanot” ifadesini kullanması nedeniyle, bu çirkin terimin yerine “ Çok oturaçlı götürgeç ile fezada seyahat etmeye akredite olan mümtaz ve yavuz zat-ı muhterem” ifadesini kullanmayı tavsiye ettiklerini belirterek, bu yönde bir kamuoyu oluşturulmasını teminen, muhtelif kamu spotları hazırlayacaklarını bildirdi. Şimdi de çocuklara yönelik bir haberimiz var. Pepe karakterinin “Justice League” seçmelerinde elenmesi üzerine “Helal Sezai” isimli yeni bir Türk çizgi-film karakteri tasarlandı. Helal Sezai şarkı söyleyerek, isyan etmemenin faydaları, ıslanan bezi anneye haber verme, kentsel dönüşüm ve bakkaldan ekmek alma gibi konularda çocukları bilgilendirecek. Bu arada gülmemek için kendimi tutayım derken benim bezim de ıslandı.
Stüdyodaki seyircilerle beraber, Ata ve Cem’in benzerleri not almayı bırakıp, iki büklüm gülmeye başlamıştır.
MURAT- İletişim uzmanları, Temel isimli Türk erkeklerinin, maçlardan sonra internette başvurduğu ikinci aramanın “ince uçlu şarj aleti” olduğunu açıkladı. Ön tarafında “Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur. Mahatma Ghandi.” Arka tarafında ise “Ne diyon lan sibop Maganda Hayri” yazan “t-shirtler”, Hayri Severler Derneği’nin başvurusu üzerine piyasadan toplattırıldı. Flaş, flaş, flaş. Televizyonumuza ulaşan son dakika haberine göre, sadece bir filmde yardımcı karakterde oynayan ünlü foto-model, manken ve oyuncu Hayal İndegörürsün; “Artık filmlerde aptal sarışını oynamayacağını” açıkladı. Bu deklarasyonun hemen ardından kuaföre girip saçlarını kızıla boyatması, ne kadar da sözünün eri olduğunu gösterdi.
Kameraman kameradan uzaklaşıp arkasını dönüp seyircilere doğru alkış işareti yapar. Seyirciler, gülerek alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
MURAT- Evet sayın seyirciler programın bu bölümünde hayat koçu Yaşam Sever ile spor arabasını satan Bilge Yayakalır ile birlikteyiz. Hoş geldiniz Sayın Bilge Yayakalır.
HAKKI - Hoş bulduk.
MURAT- Spor arabanızı sattıktan sonra Tibet’e gidip bilge olma yolundaki deneyimlerimizi bizimle paylaşır mısınız ?
HAKKI - Ne diyeyeyim, kazıttığım kel kafama tüküreyim. Bir kitap okuyup hemen gaza gelip spor arabamı satıp, Tibet’e kendimi bulma yolculuğuna çıktım. Hadi spor arabanı satıyorsun ama binek arabalarını niye satarsın be adam ? Üstelik 2009 yılındaki ekonomik kriz ayağına da çokta ucuza verdim arabaları. Parası da, Tibet’e gidiş-geliş ile konaklamaya ancak yetti.
MURAT- Konaklama mı ? Ben sizin tapınakta kaldığınızı zannediyordum.
HAKKI - Kaldık ama tatil köyü tarifesinden kaldık. Herifler bilgeliği ticarete çevirmişler. Kendini bulmaya gelene gecelik üç yüz dolar fiyat çıkartıyorlar. Üstelik yemek olarak haşlanmış pirinç ile bitki çayından başka da bir halt yoktu.
MURAT – Yani pek memnun kalmadınız.
HAKKI - Tabi ki de. Sabahın beşinde kalkıp, Tapınaktan beş kilometre ilerideki dere boyuna, çıplak ayakla sırtımızdaki kovalarla su almaya gidiyorduk. Dönüşte kahvaltıda ekmeksiz çorba içtikten sonra, beş kilometre dağa tırmanıyorduk. Orada büyük Üstat Kalaylama nezaretinde kung-fu antrenmanı yaptıktan sonra...
MURAT- Büyük Üstat Kalaylama mı ? Şu uçtuğu iddia edilen Rahip değil mi ?
HAKKI- O kadar çeşitli çay içersen sen de uçarsın.
MURAT- Buyrun devam edin,
HAKKI- Sabah antrenmanından sonra tapınağa dönüp soğuk mermer üstünde çıplak kafa ile meditasyon yapıyorduk. Her öğle yemeğinde haşlanmış pirincimizi yedikten sonra, tapınak temizliği ile tamiratı ile uğraşıyorduk. Akşam altıda haşlanmış ot yiyip yedide harap ve bitap bir şekilde yatıyorduk. Ne gece eğlencesi, ne bir sahil kenarı, ne güzel bir kız, ne bir müzik, ne çarşı ne de pazar, hiç bir halt yoktu. Çıplak baş ve ayakla dolaşmaktan, yaş taş ile mermere oturmaktan, devamlı hasta oluyordum. Hasta olunca da öyle annemin ki gibi tavuk suyuna çorba da yok, varsa yoksa Yasemin ile Papatya çayı.
MURAT- Peki bu kendini bulma yolculuğunda ne öğrendiniz ?
HAKKI - Ne öğreneceğim, kaybettiklerimin kıymeti ile kel kafamın üzerinde amuda kalkmayı öğrendim, başka da bir halt öğrenmedim.
MURAT – Bir diğer konuğuma dönüyorum. Hoş geldiniz, Yaşam Bey.
Kamera Arak’a dönünce, Murat Hakkı’nın kafasının arkasına şaka mahiyetinde bir tokat atar. Seyirciler gülmekten iki büklüm olurlar.
ARAK- Hoş bulduk,
MURAT - Sayın Yaşam. Bize biraz “Hayat Koçluğu”ndan bahseder misiniz?
ARAK - Memnuniyetle. Hayatımızda aldığımız küçük kararlar ileride bize olumlu veya olumsuz şekilde yansımaktadır. Bu yüzden kaliteli ve mutlu bir yaşam için atacağımız her adımı ve alacağımız her kararı iyice tetkik edip sorgulamalıyız. Küçük ve önemsiz bir konuda geçmişte aldığımız basit kararlar ilerideki yaşantımızda büyük zorluklara dönüşebilmektedir. İşte biz de insanların yanlış kararlar alıp hayatlarının kalitesinin düşmesini engellemeye yönelik hizmetlerde bulunuyoruz. Örneğin Sayın Bilge Yayakalır, binek arabasını bize danışmanlık ücreti olarak verseydi, diğer arabalarını satmak hatasına düşmeyecekti.
MURAT - Evet konuklarımıza soru sormak isteyenler 463 43 43 numaralı telefondan bize ulaşabilir. Evet hatta bir dinleyicimiz var. Sayın Yüksel Tici. Buyrun Sayın Yüksel Tici. Sorunuzu sorun.
Kameraman kafasına takılı kulaklığın mikrofonunu, beline bağlı kumandasındaki ses ayarını açarak konuşmaya başlar.
KAMERAMAN- Spor arabanız gaç yapıyordu ?
HAKKI- 340 kadranı vardı, ama ben en son 283 kilometreye çıktım.
KAMERAMAN- El alem yapıyor be.
MURAT - Evet başka bir dinleyicimiz hatta, Sayın Veyasay Mayın. Sayın Veyasay ilginç bir isminiz var anlamını veya nerden geldiğini öğrenebilir miyiz?
Kameraman sesini değiştirerek,
KAMERAMAN- Şimdi efendim benim rahmetli babam beceriksiz bir avukatmış. Bu yüzden de sadece “Veraset” davalarını kazanabiliyormuş. Bu itibarla da, ekmek yediği davalara ihanet etmemek için benim ismimi “Veraset” koymaya çalışmış. Amma velakin, Nüfus Müdürlüğü’ndeki, babamdan daha becerikli olan memur bey ise ismimi “Veyasay” olarak kaydetmiş. Bu vesile ile, babam ve ilgili memura duyduğum minnet duygularımı bir kez de huzurlarınızda tekrarlamak istiyorum.
MURAT- Sayın Veyasay Mayın. Buyrun konuklarımız sizin. Sorunuzu sorabilirsiniz.
KAMERAMAN- Ben sorumu her iki konuğa da yöneltmek istiyorum. Bildiğim kadarıyla bilgelikte kafayı traşlamak şart. Bunun nedeni nedir ? Bir de, bilge olmak isteyen ancak alerjik bünyelere sahip arkadaşların kafalarını kazıttıktan sonra ortaya çıkan kızarıklar ile sivilceler ve bundan mütevellit kaşıntıları önlemeye yönelik önerileri nelerdir ?
ARAK - Şimdi Sayın Veyasay Mayın. Halkımızın da gayet iyi bildiği üzere “Maden olan yerde ot bitmez”. Ayrıca dış görüntünüz yerine sözleriniz ile insanlarla iletişim kurulması konsepti, bilgeliğin temelidir. Ancak, ben saçımı kazıtmadığım için diğer sorunuzu Sayın Bilge’nin cevaplandırması daha doğru olur.
HAKKI- Kafayı kazıtan tüm arkadaşlara sesleniyorum. Kazıtma sonrasında ortaya çıkan kaşıntı ve sivilciler için pudrayı, yok kendilerini iyice doğa vermişlerse, “Aloe Vera” veya “Kaynana Dili” yapraklarını çiğneyip kel kafalarına tükürmelerini, öneririm.
KAMERAMAN- Teşekkürler.
MURAT- Evet sorularınızı bekliyoruz. Programımız tüm hızıyla devam ediyor. Hatta şimdi Sema Ver var. Buyrun Sayın Sema Ver.
Murat Arak’ın kafasının arkasına şaka mahiyetinde bir şaplak atar. Seyirciler kahkahayla gülmeye başlar. Kameraman sesini incelterek konuşma başlar,
KAMERAMAN- Spor arabanızı geri aldınız mı ?
HAKKI- Yok ama şimdilik binek arabamla idare ediyorum.
KAMERAMAN- O zaman spor arabanı aldıktan sonra beni ara, Bebek’te bir iki tur atalım. Cebim, 0 505 829 36 88.
HAKKI- Allah razı olsun. Maymunlarla rahipler arasında yaşamaktan sosyalleşmeyi de unutmuştum. Yarın arabayı aldıktan sonra hemen arıyorum.
MURAT- Evet şimdi de hatta Eriş İmsiz var. Buyrun Sayın Eriş.
Herhangi bir ses gelmez, kısa bir bekleyişin ardından,
MURAT- Eriş Bey...
Yine herhangi bir ses gelmez, kısa bir bekleyişin ardından,
MURAT -Evet maalesef kendisine erişim sağlayamıyoruz. Hatta da başka dinleyicimiz kalmadığından; Sayın Yaşam ve Bilge son olarak dinleyicilerimize bir mesajınız var mı?
ARAK- Ben bir mesaj vermek istiyorum. İnsanlar ne ararlarsa arasınlar, önce kendi içlerine baksınlar.
HAKKI- Evet. Ayrıca, bir şey aramadan önce, sahip olduklarının kıymetini bilsinler. Memleketimin, arabamın, Bebek’in ve eski sevgilim Demet’in gözünü seveyim.
MURAT- O zaman bu parça sana geliyor. Demet Akalın söylüyor. “Bebek’te üç beş tur atarım.” Pardon, pardon şarkıya geçmeden hattımızda bir izleyicimiz daha varmış. Buyrun efendim.
Kameraman sesini incelterek,
KAMERAMAN- Efendim, programınıza katılan bu kişiler gerçekten gerçek mi ?
MURAT- Olur mu hanımefendi, benim yazdığım bir skeçi sanatçı arkadaşlarımla arzı endam edip beğeninize sunduk efendim.
KAMERAMAN- Ehe, ehe. Tabi canım ben de öyle düşünmüştüm. Hiç öyle isimler olabilir mi yani.
MURAT- Pardon kiminle müşerref olduk.
KAMERAMAN- Ben, Hayal. Hayal İndegörürsün.
Stüdyodaki herkes gülmekten iki büklüm olmuştur. Murat aynı anda hem Murat’ın hem de Arak’ın ensesine birer tokat patlatır. Hepsi oturdukları yerden kalkıp, masanın önüne gelip, reverans verirler. Seyirciler ayağa kalkıp alkışlamaya başlar.
Ön Fon: Alkış sesleri
Seyirciler bir süre alkışladıktan sonra oturdukları yerden kalkıp salondan ayrılmaya başlarlar. Zeynep’te kalabalığın arasında salondan ayrılır.
SAHNE 4 İÇ/GÜN DTVBİNASI/ KORİDOR
MURAT- FİGÜRASYON
Murat, insanların telaşla yürüdükleri televizyon kanalının koridorunda sakin ve rahat bir şekilde yürümektedir. Odasının önüne gelip, kapıyı açar.
SAHNE 5 İÇ/GÜN DTVBİNASI/MURATIN ODASI
MURAT- ZEYNEP
Murat’ın kulis odası. Duvar kenarında bulunan kanepenin önünde sehpa, sehpanın üzerinde, meyve ve ordövrler bulunan tabaklar yer almaktadır. Sehpanın karşısında bir paravan ve paravanın yanında üzerinde bilgisayar bulunan bir masa durmaktadır. Murat kapıyı açıp sevinçli bir şekilde, içeriye girer.
MURAT- Evet kızlar, nerede kal…
Murat, kanepede oturan Zeynep’i görünce şaşırıp, irkilir.
ZEYNEP- Hiç boşuna asılma depoya gidersin.
MURAT- Hoş geldin yenge, geleceğini söyleseydin ona göre hazırlık yapardım.
Zeynep masadaki meyve tabağından eline bir çilek alıp, konuşmaya başlar.
ZEYNEP- Ooooo . Demek ki haberli gelsem kim bilir neler ikram ederdin ?
Zeynep elindeki çileği ağzına atıp hızlıca çiğnemeye başlar.
MURAT- Ya o değil de, benim ekmek arası iki ceylanım vardı, neredeler biliyor musun ?
ZEYNEP- Artık sağlığın için dışarıda yemek faslı sona erdi. O yüzden ceylanlarını ana kucağına gönderdim.
MURAT (Hafif bağırarak)- Ne diyorsun !
ZEYNEP- Grubun tek bekarı olarak, hem bizimkileri ayartıyorsun, hem de o salakları kendine imrendiriyorsun.
MURAT- Olur mu ya. Tam tersi. Hepsine de söyledim. Umarım sizin gibi şans bana da bir gün güler de, ben de sizinkiler gibi harika bir eşle tanışırım.
ZEYNEP- Atma, karşında ceylan durmuyor. Dün gece grup kararı aldık. Sen beğenene kadar, her hafta gruptan bir kişi sana bir buluşma ayarlayacak.
MURAT- Sadece bir mi ?
ZEYNEP- Kırarım o kartlaşmış kafanı.
MURAT- Örneklemeli gördüğün üzere, bu konuda yardıma ihtiyacım yok.
ZEYNEP- Yemelik değil oğlum, evlenmelik.
MURAT- Aman be yenge. Bu da nereden çıktı.
ZEYNEP- Sözümü kesme anlatıyorum.
SAHNE 6 İÇ/GECE (FLASHBACK) ZEYNEPİN EVİ/ SALON
Zeynep, Bahadır, İbrahim, Meltem, Barbaros, Meral
Yeni yapılmış sitelerin örnek daireleri gibi, gayet modern ve şık bir şekilde döşenmiş bir salon. Murat hariç tüm grup üyeleri salondaki masaya oturmuş yemek yemektedir. Zeynep,
ZEYNEP- Evet arkadaşlar. Şimdi de toplanma sebebimize sıra geldi. Murat’ı evlendirene kadar, her hafta bir grup üyesi Murat’a müstakbel bir eş adayı bulup, Murat’ın onunla buluşmasını sağlayacak.
BARBAROS- Boşuna uğraşıyoruz. Murat bunu kabul etmez ki.
ZEYNEP- Seve seve kabul edecek. Yoksa onunla görüşmeyi keseceğimizi bildireceğiz.
İBRAHİM- Bak o zaman olabilir.
Zeynep, daha önce masaya koyduğu, boy boy kürdanları eline alarak.
ZEYNEP- Herkes bir kürdan çekecek ve en kısayı çekenden başlayarak, Murat’ı müstakbel bir kızla tanıştırmaya başlayacağız.
BAHADIR- Hiç birimiz beceremezse ne olacak ?
ZEYNEP- Başa sarıp, tekrar deneyeceğiz, ta ki Murat evlenene kadar.
Barbaros Zeynep’e yaklaşarak, bir kürdan çeker.
BARBAROS- Açılışı ben yapayım bari. Hadi rast gele.
SAHNE 7 İÇ/GÜN DTVBİNASI/MURATIN ODASI
MURAT- ZEYNEP
Zeynep, cüzdanından bir kız fotoğrafı çıkartıp, Murat’a uzatır. Murat yüzünü ekşiterek.
MURAT- Bu ne ya.
ZEYNEP- Kısmetin.
MURAT- Aman be.
ZEYNEP- Valla hiç şansın yok. Yarın akşam saat sekizde, senin gittiğin kafede rezervasyon yaptırdım.
MURAT- Yuh artık. Peki düğün salonu da kiraladın mı ?
ZEYNEP- İnşallah onu da senin anan ayarlar. Kızın telefonu da fotoğrafın arkasında.
Murat fotoğrafın arkasını çevirir.
MURAT- Yuh artık. Demek yeni görücü konsepti bu ha ? Vesikalık fotoğraf arkasında iletişim bilgileri. Aynı, tuvalet duvarındaki gibi.
ZEYNEP- Daha bitmedi. Yarın öğlen on ikide hep beraber Reiki kursuna gidiyoruz.
MURAT- Ordan sonra da hipnozcuya, sonra müstakbel eşimin ailesine kız istemeye, sonra da düğün salonuna. Gayet güzel bir plan.
ZEYNEP- Valla bak, randevuya gitmez veya kızı terk edersen bir daha bizim yanımıza gelme.
MURAT- Oooof oof.
ZEYNEP- Hadi ben kaçıyorum. İşe geç kaldım.
MURAT- Yaktınız beni.
Zeynep, çantasından cüzdanını çıkartır. Cüzdanından da, bir kartvizit çıkartıp, masanın üstüne bırakır.
ZEYNEP- Sakın geç kalma, yarın öğlen on iki de bu adrese geleceksin.
Murat yüzü asık bir şekilde, başını öne arka doğru sallar.
MURAT- Tamam yenge,
Zeynep meyve tabağından iki tane çilek alıp, odadan çıkar.
SAHNE 8 İÇ/GÜN OFİS/ZEYNEPİN ODASI
ZEYNEP – CEM ŞİT
Yeni eşyalarla döşenmiş, kaliteli bir devlet dairesi. Zeynep odasına girer. Çantasından cep telefonunu çıkartıp, çantasını dolabına koyar. O anda odasındaki telefonu çalar. Zeynep, elindeki cep telefonunu masaya bırakıp, masadaki telefonu açıp, masasının arkasındaki koltuğuna oturur.
ZEYNEP- Dış Ticaret Uzmanı Zeynep Akıncı, size nasıl yardımcı olabilirim ?
CEM ŞİT (DIŞ SES)- Eyi günler. Ben, Cem Şit. Ekonomik kriz öncesinde ailemizin tekstil atölyesi vaadı, bağtık herkes cayir cayir ithalat yapıyo, biz de atölyeyi kapatıp ithalat yapmaya başladığ. Muhtelif sorularım olacağtı.
Zeynep gülmemek için kendini zor tutar. Toparlanarak,
ZEYNEP - Elbette Cem bey buyrun
CEM ŞİT (DIŞ SES)- Biz Çin’den yenilebilir iç çamaşırı getirecegtik, hem vergisi ne kaa, hem birisinden izin almamız gerekir ?
ZEYNEP- Şimdi öncelikle, dış ticaret işlemleri gümrük tarife istatistik pozisyonları yani GTİP’ler çerçevesinde yürütülmektedir. Dolayısıyla ithal edilecek eşyaya yönelik vergiler ile kontroller, alınacak izinler ile muhtelif kısıtlamalar ve yasaklar, GTİP’ler itibarıyla belirlenmektedir. Bu itibarla, konu hakkında size yardımcı olabilmemiz için eşyanın GTİP’ini bildirmeniz gerekir.
CEM ŞİT (DIŞ SES)- He, anladım. Ona gümrük müşavirimiz bakacagta ben genel bilgi istiydim.
ZEYNEP- Tabi içinde ne var.
CEM ŞİT (DIŞ SES)- Valla, Nalan giyerse içinde Nalan olacak, kimse giymezse boş kalacak.
Zeynep, sesli gülmemek için sağ ayağını yerden kaldırıp, birkaç defa yere vurur.
ZEYNEP - Yok hayır, muhteviyatı ne ? Yani neden yapılmış ?
CEM ŞİT (DIŞ SES) - Ha, annadım, annadım. Valla çeşit çeşit. Sade, likörlü, çikolatalı, şekerli, çilekli…
ZEYNEP - Şimdi bunlar işlenmiş tarım ürünleri oluyor. İthalat Rejimi Kararı’nın üç sayılı listesinde yer alıyor. Mevzuat uyarınca bu ürünlerin tahlil edilmesi, içindeki, hububat, süt ve şeker oranları çerçevesinde vergilendirilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, ödeyeceğiniz vergi bu tahlillerden sonra ortaya çıkıyor. Dolayısıyla yaklaşık % 6 ila 16 arasındaki gümrük vergisinin yanında ayrıca 100 kilogramında 8 ila 370 Euro arasında Toplu Konut Fonu, bunlar hesaplandıktan sonra tespit edilen matraha, ithalat nedeniyle gerçekleştirilen taşıma, sigorta, depolama ve hamaliye gibi tüm masrafları da eklendikten sonra bu tutarın % 18’i kadar da Katma Değer Vergisi ödenecek.
CEM ŞİT (DIŞ SES) - Yuh bee. Bi çamaşırdan bu kadar çok vergi alınır mı yahu ?
ZEYNEP - Likörlü olanlardan ayrıca, Özel Tüketim Vergisi de alınabilir.
CEM ŞİT (DIŞ SES) - Oha, bari içindekinden de Motorlu Taşıtlar Vergisi alınsın.
Yüzünde devamlı gülücükler olan Zeynep bu sefer sinirlenerek,
ZEYNEP- Efendim ?
CEM ŞİT (DIŞ SES) - Neyse, vergileri verince bunları içeri sokuyok mu ?
Zeynep daha da sinirlenerek,
ZEYNEP - Maalesef hayır. Öncelikle daha önce söylediğim gibi eşyaların GTİP’inin belirlenmesi lazım. Bu belirlenince, tekstil ürünü olması nedeniyle kotaya veya kayıt altına alınma izleklerine…
CEM ŞİT (DIŞ SES)– Pardon yiğenim, neylerine.
ZEYNEP- İzleklerine, kusura bakmayın biz de makam talimatı uyarınca Türk Dil Kurumu’nun önerdiği kavramları kullanmaya çalışıyoruz. İzleklerine yani süreçlerine veya prosedürlerine tabi olması dolayısıyla bu ithalatı, İthalatçı Birliklerine kaydettirmeniz, kotaya tabi ise de kota belgesi yani ithal lisansı almanız lazım. Ayrıca gıda ürünü olması nedeniyle hepsi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan kontrol belgesi, ayrıca şekerli olanlar için de Şeker Kurumu’ndan, likörlü olanlar için ise Tütün ve Tütün Mamulleri ile Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan, kremli olanlar için ise Sağlık Bakanlığı’ndan ilave izin almanız gerekir.
CEM ŞİT (DIŞ SES) - Peki yeğenim, sırayla bu izinleri alacağıyta, para transferi için Maliye veya Hazine’den de izin gerekir ?
ZEYNEP - Hayır, ithalatı kolaylaştırmak için kambiyo mevzuatı sadeleştirildi dolayısıyla, banka yoluyla olmak kaydıyla, ithalat bedellerini kredi kartıyla bile ödeyebilirsiniz.
CEM ŞİT (DIŞ SES) - He he çok kolay. Allahtan bizim hemşeriler va da biz ithalat isini çözüyoz. Hemşerisi olmayanlar ne yapıyo acep ?
ZEYNEP - Efendim ?
CEM ŞİT (DIŞ SES) - Tamam sağ ol yiğenim..
ZEYNEP- İyi günler.
SAHNE 9 İÇ/GÜN OFİS/ZEYNEPİN YANODASI
FİGÜRASYON İKİ ERKEK
Yan taraftaki odada Zeynep’in iş arkadaşı kıs kıs gülerek telefonu kapatır. Yanındaki arkadaşı telefonu kapatanın omzuna yumruk atarken kıs kıs sessizce gülmektedir.
SAHNE 10 (SAHNE 1 TEKRARI) İÇ /GECE KAFE
MURAT- MUKADDER- BİRSEN-HADİ-FİGÜRASYON
Kalabalık ve kaliteli şekilde dekore edilmiş bir kafe. İnsanlar masalarında yemek yemekte ve sohbet etmektedir. Murat içeri girer girmez cep telefonunu çıkartıp, bir numarayı arar. O sırada arka taraftaki masada yalnız başına oturmakta olan Birsen’in cep telefonu çalar. Ancak, Murat Birsen’in cevap vermesine izin vermeden cep telefonunu kapatıp, Birsen’in masasına oturur.
MURAT- Merhaba. Ben Murat Bırakmaz,
BİRSEN- Birsen Eksiktin.
MURAT- Özür dilerim yanlış anlaşıldım. Ben Zeynep’in arkadaşıyım, sizi o buraya davet etmişti ve biraz önceki cevapsız arama da bana aitti.
BİRSEN- Hayır esas ben yanlış anlaşıldım. Pardon bu hep oluyor. Benim hatam. İsmim Birsen ama maalesef soy adım Eksiktin.
Murat şaşırarak hafifçe bağırır.
MURAT (Hafifçe bağırarak) – Hadi ordan.
Bunun üzerine Birsen’in arkasındaki masada oturan adam Murat’a dönüp,
HADİ- Efendim.
MURAT- Size demedim beyefendi.
HADİ- Ama ismimi söylediniz.
MURAT- Efendim.
HADİ- Ben Hadi, Hadi Ordan.
Hadi’nin karşısında oturan Mukadder kahkahayla gülmeye başlar. Murat yana doğru eğilerek gülmekte olan Mukadder’e bakar. Murat ile Mukadder göz göze gelirler ve bir anda aralarında bir elektriklenme olur. Mukadder anında gülmeyi keser ve Murat’a odaklanır. Murat da hayranlıkla Mukadder’e bakmaya devam eder. Görüntü Murat’ın yüzünde donar. Birden görüntü sarsılır. Birsen sinirli bir şekilde Murat’ı sarsar. Murat Mukadder’e bakmayı bırakıp. Birsen’le konuşmaya başlar.
MURAT- Kusura bakma.
BİRSEN- Önemli değil. Zeynep senin yay burcundan olduğu söylemişti, yükselenin neydi ?
MURAT- Benim yükselenim sığırdır her halde.
BİRSEN- Zeynep, esprili olduğunu da söylemişti.
MURAT- Beni ziyarete geldiğinde, odamdan kovduğu kızlardan da bahsetti mi ?
BİRSEN- Anlamadım ?
MURAT- Çok ayıp ya, insan arkadaşından hiç sır saklar mı ?
BİRSEN- O zaman bizim aramızda hiç sır olmasın tamam mı ?
MURAT (İÇ SES)- Yok artık, daha çıkmadan, ilke oluşturuyor.
BİRSEN- Tamam mı ?
MURAT- Elbette tamam. Peki sen grup içinde nasılsındır ?
BİRSEN- Anlamadım ?
MURAT- Grup çalışmasında uyumlu musundur ? Yoksa bireysel ve bencil takılmak mı hoşuna gider.
BİRSEN- Çalışırken mi ?
MURAT- Hayır yaşarken.
BİRSEN- Nasıl yani ?
MURAT- Basbayağı yaşarken. Zeynep mutlaka bahsetmiştir. Benim bir sürü sanatçı dostum var ve biz hep beraber grup içinde çalışır, dolaşır ve yaşarız.
Birsen birden olayı kavramış gibi görünür. Hafifçe sinirlenerek,
BİRSEN- Zeynep, akıllanmak ve durulmak isteyen bir çapkın olduğundan bahsetmişti.
MURAT- Çapkın değil de, paylaşımcı, yani hayatı sadece bir değil de, bir çok insanla paylaşmayı seven desek.
Birsen sinirli bir şekilde sesini yükseltirek,
BİRSEN- Hadi ordan bee.
Arka masada oturan Hadi sandalyeden hafif doğrulup kalkmaya çalışırken, Mukadder sert bir şekilde Hadi’nin kolunu tutup yerine oturtur. Murat ve Mukadder tekrar göz göze gelir. Birsen sinirli bir şekilde Murat’a bakar. Sonra da Murat’ın baktığı Mukadder’i inceler. Sinirlenerek, ayağa kalkıp Murat’a bir tokat atar.
BİRSEN- Bari benim yanımda, bari ilk buluşmamızda yapma. Terbiyesiz.
Birsen masayı terk ederken, tokat yemesine rağmen Murat Mukadder’e bakmaya devam etmektedir. Bu sefer Hadi sinirlenerek.
HADİ- Bu kadar da olmaz ama. Naziksekte tek tırnaklı boynuzlu değil ya.
Dedikten sonra, sinirli bir şekilde ayağa kalkıp, masayı terk eder. Murat gözlerini Mukadder’den ayırmadan ayağa kalkar, Mukadder’in masasına doğru yürür. Masaya yaklaşıp konuşmaya başlar.
MURAT- Merhaba, ben Murat. Belki beni tanıyorsunuzdur. DTV’de “Bir Murat’la Üç Tur At” programını yapıyorum.
MUKADDER- Aptal kutusu seyretmiyorum.
MURAT- Ben de.
MUKADDER- Kız arkadaşın neden öyle sinirlendi ?
MURAT- Arkadaşlarımın halt etmesi. Arkadaşlarım benim adıma bir randevu ayarlamışlar. Üstelik bu randevuya gelmeseydim, benimle arkadaşlıklarını da keseceklerdi.
MUKADDER (Şaşırarak)- Hadi…
MURAT – Aman diyeyim, ordan deme.
MUKADDER - … Ya. Tıpkı benimkiler.
MURAT- Öyle mi ? Yani sen de mi görücü usulü buluştun.
MUKADDER - Otursana.
Murat masaya oturur.
MUKADDER – Kıza ne söyledin de tokadı yedin.
MURAT - Paylaşımcı olduğumdan ve hayatta başarı için grup çalışmasının ve grup içinde yaşamanın öneminden bahsettim.
MUKADDER- Aaaa. Ben de. Ama ikinci de bu taktik tutmaz.
MURAT- Neden ?
MUKADDER - Çünkü, arkadaşlarımız yeni ayarlayacakları adayı, bu konuda mutlaka uyarırlar.
MURAT- Bence de. Eee ne yapmalıyız ?
MUKADDER - Madem aynı dertten muzdaripiz, haftaya kör randevuyu burada gerçekleştirelim, gerekirse de birbirimize taktik verelim.
MURAT- Harika, önce adayları tanırız, sonra tuvalette gidiyormuş gibi yapar, gizlice konuşup özelliklerini birbirimize aktarıp, kurtulma yolunu beraber bulmaya çalışırız.
MUKADDER- Bak işte grup çalışmasının faydaları ortaya çıkıyor.
MURAT- Ve de paylaşımcılığın.
Murat ve Mukadder birbirlerine bir süre konuşmadan bakarlar.
SAHNE 11 İÇ/GECE ZEYNEPİN EVİ/SALON
MURAT – ZEYNEP – BAHADIR – MELTEM- İBRAHİM – BARBAROS - MERAL
Ön Fon: Bob Dylan’dan One More Cup of Coffee
Grup kanepelere oturmuş, yemek yemektedir. Önlerindeki sehpalarında, mezelerle dolu tabakları görünür. Zeynep elinde tepsiyle salona girer. Tepsi de çay dolu yedi tane fincan bulunmaktadır. Zeynep, tepsideki fincanları tek tek arkadaşlarının önündeki sehpaya bırakır. Sonuncusunu eline alıp, tepsiyi yanındaki masaya bırakır. Salonda ilerleyip, kanepede Bahadır’ın yanındaki boşluğa oturur.
Ön Fon’daki Bob Dylan’dan One More Cup of Coffee Arka Fona geçer.
Zeynep, kızgın bir şekilde Murat’a dönüp,
ZEYNEP- Yani sen şimdi Birsen’in seni bıraktığına inanmamızı istiyorsun öyle mi ?
MURAT- İnanmazsan, ara hatta yüzleşmeye bile hazırım.
ZEYNEP- Kim bilir kızı kaçırmak için neler söylemiş sindir ?
MURAT- Yuh yani, ön yargının da bir sınırı var.
BAHADIR- Dün sabah, Zeynep görmüş senin sınırı.
Murat, konuyu değiştirmesi gerektiğini hissederek,
MURAT- Ya, bırakın bunları ya. Reiki seansından sonra, kendimde büyük bir değişim hissettim. Bio-enerji seviyem inanılmaz arttı. Neredeyse insanları enerjimle tedavi ediyorum gibi geliyor bana.
Bahadır sinirle,
BAHADIR- Hadi ordan be.
Murat aklına kafe sahnesi gelir ve güler.
SAHNE 12 (SAHNE 1 TEKRARI) İÇ /GECE (FLASHBACK) KAFE
MURAT- MUKADDER- BİRSEN-HADİ-FİGÜRASYON
Murat şaşırarak bağırır.
MURAT – Hadi ordan.
Bunun üzerine Birsen’in arkasındaki masada oturan adam Murat’a dönüp,
HADİ- Efendim.
MURAT- Size demedim beyefendi.
HADİ- Ama ismimi söylediniz.
MURAT- Efendim.
HADİ- Ben Hadi, Hadi Ordan.
Hadi’nin karşısında oturan Mukadder kahkahayla gülmeye başlar. Murat yana doğru eğilerek gülmekte olan Mukadder’e bakar. Murat ile Mukadder göz göze gelirler ve bir anda aralarında büyük bir elektriklenme olur. Mukadder anında gülmeyi keser ve Murat’a odaklanır. Murat da hayranlıkla Mukadder’e bakmaya devam eder. Görüntü Murat’ın yüzünde donar.
SAHNE 13 İÇ/GECE ZEYNEPİN EVİ/SALON
MURAT – ZEYNEP – BAHADIR – MELTEM- İBRAHİM – BARBAROS - MERAL
Murat kendini toparlar.
MURAT- Gel kardeş, sana bunu ispat edeyim. Şöyle koltuğun üzerine uzan. Ellerini ve bacaklarını kenara aç. Lütfen beş dakika sessizlik, kimse çıt çıkarmasın.
BAHADIR- İlginç, genelde Reiki bir ay içinde sonuç verebilir ama senin gibi lavuklarda bir istisnası olabilir.
Herkes gibi Bahadır’da meraklanarak, yanındaki Zeynep’i dürterek oturduğu kanepeden kalkmasını sağlar. İki kişilik geniş kanepede tek başına kalınca, kanepeye uzanır uzanmaz Murat, Bahadır’ın tepesine dikilir. Ellerini yavaşça kalbine götürür.
MURAT- “Kalbimi ve benliğimi Reiki’ye açıyorum”
Murat yavaşça ellerini Bahadır’ın karın hizasına getirir.
MURAT- Gözlerini yavaşça kapatıyorsun. Issız bir sahilde, hafif dalgalı denize doğru, rahat minderlerin bulunduğu bir şezlongda uzandığını hissediyorsun. Sadece küçük dalgaların ve rüzgarın sesi var. Güneş tepende sana olumluluk duyguları gönderiyor. Güneş yavaş yavaş karın çakrana doluyor. Karnına sarı ışık doluyor. Nefes aldıkça bu ışık büyüyor, büyüyor ve sonra da bütün bedenine damarlarından yayılıyor. Tıpkı bu gün doğmuş gibi sağlıklı ve enerji dolusun. Güneşin ışığı içinde yavaş yavaş dolaşıyor ve şu anda sağ avucunun içinde toplanmaya başlıyor, toplanmaya başlıyor.
Diyerek sağ eliyle, cebinden Zippo çakmağını çıkartıp yakar ve Bahadır’ın sağ avucuna yaklaştırmaya başlar.
MURAT- Enerjiyi hissediyor musun Bahadır ?
BAHADIR- Evet, evet elim sanki yanmaya başladı. Oof çok yoğun avucum yanıyor.
MURAT- Enerji sola mı çekiyor ne ?
Diyerek çakmağı Bahadırın sağ avucundan yukarı koluna doğru hareket ettirmeye başlarken Zeynep hariç herkes gülmeye başlar. Murat gülüşmelere aldırmaksızın devam eder.
MURAT- Hissediyor musun enerji koluna yayılıyor ?
Zeynep dışında herkes kahkahayla gülmeye devam ederken Zeynep sinirle Murat’a bağırmaya başlar.
ZEYNEP- Allah senin cezanı versin emi. Nankörsün, nankör. Biz sana eş ayarlamak için canımızı dişimize takalım, sense benim bin bir zorluklarla bulduğum kocayı yak. Bravo yani.
BAHADIR- Zeynep, hakkaten ya, yanıyoruuuuummmm.
Bahadır yerinden fırlayarak gözünü açar. Murat’ın elindeki çakmağı görünce sinirle,
BAHADIR- Alacağın olsun Murat. Sıra bana geldiğinde, çirkin, şirret, erkek Fatma gibi bir kız ayarlamazsam bana da Bahadır demesinler ?
Murat salonun ortasına gelerek kollarını iki yana açarak, oynamaya başlar.
MURAT (“Kesik Çayır” Türküsü ezgisiyle)- Aman desinler desinler, şeker yesinler, şu Murat Bahadır’a oyun etmiş desinler. Aman sen yandın, yandın, yandın, ellerin önünde kavruldun kaldın.
Bahadır Murat’ı nefretle dinlerken sinirli bir şekilde başını yavaşça öne arkaya doğru sallamaya başlar. Murat ise Bahadır’a bakıp sırıtmaktadır. Görüntü Murat’ın sırıtmakta olduğu suratında donar.
SAHNE 14 İÇ/GÜN DTV BİNASI/MAKYAJ ODASI
MURAT-HAKKI- ASİSTANLARI-KAHVECİ KIZ-MAKYÖR
Murat oturduğu koltukta sırıtmaktadır. DTV binasının Makyaj odasında, Hakkı, Murat’ın Asistanları ve Makyör bulunmaktadır. Makyör, Murat’ın yüzünü pudralamaya başlar. Güzel bir kız elinde kahveyle odaya girer. Murat’a elindeki kahveyi uzatır. Murat kızı baştan aşağı süzdükten sonra,
MURATA -Oooo. Bu gün bayağı enerjik gördüm seni.
Kız cilvelenerek güler. Murat kahvesinden bir yudum alır.
MURAT- Hmm. Kahvede harikaymış. Haftaya programda sana da rol var, ortadan kaybolma.
Kız cilveli bir şekilde salınarak odadan çıkar.
SAHNE 15 İÇ/GÜN DTV BİNASI/KORİDOR
KAHVECİ KIZ-MURATIN 1. ASİSTANI-MURAT
Kahveci kız odadan çıkar çıkmaz yüzü düşer. Koridordaki kahve makinasının yanına gelip durur. Hüzünlenip, sinirlenir. İki gözünden akan yaş, siyah göz boyasını önüne katıp oval bir şekilde akarak çenesinde birleşip, yavaşça yere damlar. Yakın geçmişi hatırlar.
SAHNE 16 İÇ/GÜN (FLASHBACK) DTV BİNASI/KORİDOR
KAHVECİ KIZ-MURATIN 1. ASİSTANI-MURAT
Ekranda “3 GÜN ÖNCE” yazar.
Kız (kapalı bir kıyafetle) koridorda Murat’a kahvesini uzatır. Murat (farklı kıyafetle) kahveyi tadar. Sinirle,
MURAT- Daha namaza vakit var. Sen bunu götür, bana gerçek bir kahve getir ?
Ekranda “2 GÜN ÖNCE” yazar.
Kız (kapalı farklı bir kıyafetle) koridorda Murat’a kahvesini uzatır. Murat (farklı kıyafetle) kahveyi tadar. Yüzünü ekşitip,
MURAT- Tükürüpte mi getirdin ?
Ekranda “DÜN” yazar.
Kız (kapalı farklı bir kıyafetle) koridorda Murat’a kahvesini uzatır. Murat (farklı kıyafetle) kahveyi tadar. Sinirle,
MURAT- Bu ne be. Bir kahve yapmayı bile beceremiyorsun bir de benden rol istiyorsun. Git yenisini getir.
Kız ağlamaklı bir şekilde, kahve makinesinin önünde yeni kahve hazırlarken, Murat’ın 1. Asistanı yanına gelip sessizce :
1. ASİSTAN- Kahvede problem yok sen Murat’a aldırma. Tipik bir sığırdır. Bak göreceksin, şık giyinip cilveli davranırsan, kahvesini de makyaj odasına ayağına getirirsen, sana iyi davranmaya başlayacak.
Kız gözyaşlarını siler.
SAHNE 17 İÇ/GÜN DTV BİNASI/KORİDOR
KAHVECİ KIZ
Kız kendisini toparlayarak stüdyonun koridorlarında cilveli ve kendine güvenli bir şekilde yürümeye başlar.
SAHNE 18 İÇ/GÜN DTV BİNASI/MAKYAJ ODASI
MURAT-ASİSTANLARI- HAKKI- MAKYÖR-BURCU-DÜZGÜN-HADİ
Murat’ın makyajı tamamlanmıştır. Murat 4. Asistanına sorar.
MURAT- Atak nerede ?
4. Asistanı lakayıt bir şekilde ağzında sakızla
4. ASİSTAN- Bilmiyoruz abi.
MURAT- Daha iyi. Programı sen yöneteceksin, hemen yukarı çık. Neredeyse başlıyoruz. Çabuk, çabuk
4. Asistan kapıdan çıkarken, Murat’la röportaj için muhabir Burcu ile bir kameraman odaya girer.
BURCU- İyi günler Murat Bey. Ben Burcu kanalımız adına sizinle röportaj yapmaya geldim.
MURAT- Yani seninle röportaj yapmaya mecburum.
BURCU- Efendim sormanızı istediğiniz soruları bana iletirseniz, istediğiniz zaman sizinle küçük bir röportaj yaparız.
MURAT- İletişim Fakültesinde artık böyle mi öğretiyorlar. Sorulacak sorularla, insanların gerçek yüzünü ortaya çıkarmanın yöntemlerini öğretmiyorlar mı ?
BURCU- Efendim ben İletişim mezunu değilim.
MURAT- Ohoooo. Tamam başlayalım o zaman.
BURCU- Ama siz hazır mısınız ?
MURAT- Beni mankenlerle karıştırdın galiba.
BURCU - Eee. Tamam.
Arkasına dönüp kameramana
BURCU- Düzgün kayıta gir.
Kameraman Düzgün kamerasını omzuna alıp, objektifini ayarlar. Burcu kameraya dönerek,
BURCU - İyi günler, sayın seyirciler. Murat bey, bize çok büyük konukseverlik göstererek, programından hemen önce bizi kulisine davet etti.
Murat kameraya el sallayarak
MURAT- Hoş geldiniz. Selam tüm Türkiye.
BURCU- Efendim başarınızın sırrı nedir ?
MURAT- Halkı yakalamak. İster, beyninden, ister kalbinden isterse başka bir yerinden. Halkı bir yerinden yakalarsan, hangi konuda olursa olsun başarılı olursun.
BURCU- Sizin gibi başarılı olmak isteyen gençlere neler önerirsiniz ?
MURAT- Saçma sapan magazin ve televizyon programları seyretmeyip, oturup derslerine çalışsınlar. Bu da yetmez, sürekli kitap okuyup kendilerini geliştirsinler.
BURCU- Peki siz hiç televizyon seyretmiyor musunuz ?
MURAT- Tabi ki de hayır. Zamanımı televizyon seyretmekle harcasaydım, hiç bu yerlere gelebilir miydim ?
BURCU- Televizyon olmasa bile, bir film, tiyatro, opera...
MURAT- Sadece ara sıra internetten, insan medeniyeti üzerine kaliteli belgeseller seyrediyorum.
BURCU- Gündemde olan bir konuya açıklık getirmek istiyorum. İsmail Düdüklü’nün düdüğünü elinde bulunduran Ferhat Düdüksoy’un, düdüğü sizin yerinize, Ecdad Kıromer’e vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz ?
MURAT- Ben polemiğe girmem. Sadece cahil insanlar, sorunlarını ve problemlerini, başka insanlara saldırmakla çözmeye çalışır. Zeki insanlar ise, kişilerle uğraşmak yerine sistemi sorgular.
BURCU- Polemiğe girmem demenize rağmen, kendisini ve mankenlik mesleğini aşağıladığınız için Hayal İndegörürsün’ün aleyhinize açtığı dava var. Bu konudaki yorumunuz nedir ?
MURAT- Biraz önce söyledim ya. Ben polemiğe girmem.
BURCU- Peki bu kapsamda mankenliği ciddi anlamda yapan veya manken olmak isteyen gençlere önerileriniz nelerdir ?
MURAT- Herhangi bir anlaşmaya, sözleşmeye imza atmadan veya önemli bir karar almadan, özellikle de dava açmadan önce; B vitaminlerini ihtiva eden besinler, mesela makarna veya pilav yesinler. Bu sayede daha sağlıklı ve bilinçli karar alabilirler.
BURCU- Peki komedyen olmasaydınız ne olurdunuz ?
MURAT- Manken.
Çevresindekiler gülmeye başlar. Murat’ın 1. Asistanı makyaj odasına hızla girerek, ağzında sakız çiğnerken ikazını yapar.
1. ASİSTAN- Canlı yayın için son beş dakkaa.
BURCU- Bu dar zamanınızda bize vakit ayırdığınız için teşekkürler.
MURAT- Teşekkürünü yiyim, sana bir şey olmasın.
Etrafındakiler kahkahayı basarlar.
MURAT- Eeee. Programa çıkıyorum bu kadar ciddiyet yeter. Artık soytarılığa konsantre olmam lazım. Espri, tuluat ve komedya tanrıları arkamdan ayrılmasın.
Diyerek hızla odasından çıkar. Arkasından Asistanları çıkar. Hakkı da tam çıkacakken Makyör Hakkı’nın kolunu tutar.
MAKYÖR- Borcunu ne zaman ödeyeceksin Hakkı efendi ?
HAKKI- Doğacak günler yakındır vaat ettiği Hakkı’nın, kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın ?
MAKYÖR (Hafifçe bağırarak)- Hadi ordan be.
Açık olan kapıdan bir kafa uzanır.
HADİ- Efendim.
Makyör sinirle,
MAKYÖR- Size demedim beyefendi.
HADİ- İsmimi söylediniz de.
MAKYÖR- Efendim.
HADİ- Ben Hadi, Muhasebe Departmanında bu gün işe başladım.
Hakkı Makyör’ün kolunu itip, odadan gülerek çıkar.
SAHNE 19 İÇ/GÜN DTV BİNASI/KORİDOR
MURAT-ASİSTANLARI- İSTİHBARATÇILAR-GÜZEL KIZ-KAMERAMAN
Murat, Asistanları gözlerinde güneş gözlükleri ile birlikte havalı bir şekilde (Rezervuar Köpeklerindeki yürüyüş sahnesi gibi) koridorda Yayın Stüdyosuna doğru yürümektedir.
Ön Fon: Rezervuar Köpekleri film müziği Stuck İn The Middle With You
Yayın Stüdyosunun kapısının önünde, İstihbaratçılardan biri merdivene çıkmış holün tavanına verici yerleştirmektedir. Murat ve ekibi kendilerine yaklaşınca işlerini bırakıp Murat’a bakarlar. Murat yanlarından geçer. Murat’ın 2. Asistanı İstihbaratçıların yanına gelip,
Arka Fon: Rezervuar Köpekleri film müziği Stuck İn The Middle With You
2.ASİSTAN- Af edersiniz, Atak Beyi gördünüz mü ?
İSTİHBARATÇI - Yok yeğenim. Görmedim, duymadım, tanımıyorum.
Murat yayın stüdyosuna yaklaştığında, stüdyodan düşük bel kot pantolonlu güzel bir kız çıkıp Murat’a doğru yürür. Murat kendisine doğru gelen güzel kıza sevimli bir şekilde :
MURAT- Ayakkabınızın bağı çözülmüş küçük hanım.
Uyarısını yapınca, kız eğilerek ayakkabılarının bağcıklarını kontrol ederken, Murat yürüyerek kızın arkasına geçer. Birden durur ve sanki telefon çalmış gibi telefonunu cebinden çıkartıp, “kamera” tuşuna basarak, kızın arkasında kayda başlar. Kızı cep telefonuna kaydederken eğilerek, şekilden şekile girerek konuşmaya başlar.
MURAT- Efendim canım. Gelirken pırasa ile domates mi alayım. Ne pırasası, ne domatesi ne alışverişi. Program başlıyor, sonra görüşürüz canım.
Kız, yere eğilip kotunun İspanyol paçalarından rahat bir şekilde göremediği ayakkabı bağcıklarını kontrol ettikten sonra, kalkıp yoluna devam ederken, Murat da yayın stüdyosunun kapısına gelince durup, çektiği kısa görüntüyü seyretmeye başlar. Kapının arkasından,
KAMERAMAN - Jenerik başlıyor. Son iki dakika, Murat beyi hemen bulun.
MURAT – Bulana ne veriyorsun canım.
KAMERAMAN – Ağbi gözünü seveyim çabuk ol. Bak son bir elli,
İbrahim Murat’a arkadan yaklaşıp, ensesine bir tane tokat patlatır. Koridordaki herkes donup kalır. Arka fonda çalan müzik durur. Bir süre sessizlik olur. Murat’ın karizması birden düşer ve yüzü kıp kırmızı olur. İbrahim ise sırıtmaktadır. Murat İbrahim’e dönüp sinirle,
MURAT – Ağbi ne yapıyorsun ?
İbrahim ceketinin cebinden, önce cüzdanını sonra da cüzdanının içinden, güzel bir kızın fotoğrafını çıkartır. Fotoğrafın arkasını çevirir. Fotoğrafın arkasında bir telefon numarası yazmaktadır. Fotoğrafı Murat’a uzatır.
İBRAHİM- Tebligatı yaptım. Akşam sekizde bu kızla buluşuyorsun. Yarın akşamda bizde toplanacağız, raporunu da hazırlayıp gelirsin.
MURAT – Hemen kaçıyor musun ? Bari programı seyretseydin.
İBRAHİM – Hadi canım hadi canım, benim soytarılarla işim gücüm olmaz.
Koridorlardakilerin şaşkınlığı devam ederken, İbrahim arkasını dönüp havalı bir şekilde yürümeye başlar. Kameraman kendini toparlar. Saatine bakıp, Murat’ın kulağına yaklaşıp bağırarak,
KAMERAMAN – Son 20 saniye.
Murat irkilir, Kameraman’ın kafasının arkasına güçlü bir şekilde tokatı yapıştırarak, stüdyoya girer.
MURAT(İÇ SES) – Görürsün sen, ben de senin karını cümle aleme rezil etmezsem adam değilim.
SAHNE 20 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT
Murat sahnedeki koltuğunda oturmaktadır.
KAMERAMAN – Son, üç, iki, bir..
MURAT- Sayın seyirciler stüdyomuza, tüm Türkiye’de ekran başına hoş geldiniz.
Kameraman kamerasından uzaklaşıp, stüdyoya dönüp kollarını yukarı doğru kaldırınca, stüdyodakiler alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
MURAT – Evet efendim. Düdük Makarnalarının sponsorluğunda hazırladığımız “Bir Murat’la Üç Tur At Programına” başlıyoruz.
Murat, neşeli bir şekilde oturduğu yerden kalkıp, masanın etrafında koşarak üç tur atıp, yerine oturur.
MURAT- Şimdi sırada, “Yeteneksizsin Kabul Et Türkiye” yarışmasının yeni bölümünde yaşananlar görüntüye geliyor.
SAHNE 21 İÇ/GÜN (FLASHBACK) DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT-ASİSTANLARI-SÜPERMEN-FİGÜRASYON
Murat sahneye yakın koltuklara asistanlarıyla oturmuş sahneye gelenlerle mülakat yapmaktadır. Sahneye Süpermen kostümüyle kalın camlı gözlüklü biri gelir. Sahnenin ortasında duran yüksek tabureye oturur.
MURAT - Ooo. Hangi manyetik fırtına attı seni buraya.
SÜPERMEN- Katrina. Ha ha ha.
MURAT- Kriptonun neresindensin içinden mi ?
SÜPERMEN- İçinden ama kütük Rize’de.
MURAT- Vay demek ki, “Kaz uçar da laz uçamaz mı”lardansın.
SÜPERMEN- He, he
MURAT- Süpermen’lik baba mesleği mi ? Yoksa, kendin mi Süpermen olmaya karar verdin.
SÜPERMEN – Süpermen filmlerini seyrettikten sonra, “Neden bizde bu tip filmler, aksiyonlar yapamıyoruz ?” diye düşünmeye başladım. Bizim insanımızın Amerikalılardan bir eksiği yok. Onların Mineapolis’inin Süpermen’i varsa bizim Rize’nin niye olmasın dedim.
MURAT – Bari uçay musun ?
SÜPERMEN- Yok şimdilik sadece konayrum.
Deyip oturduğu taburenin tepesine çıkıp yere doğru atlayınca kötü bir şekilde düşer ve acıdan yerde kıvranarak inlemeye başlar.
SÜPERMEN (İnleyerek) – Aaaah., ayağıııımmmm.
Biraz sonra, içeri sedyeyle sağlık ekibi girer. Süpermen sağlık ekiplerinin yardımıyla sedyeye yerleştirilir ve stüdyodan çıkartılır.
SAHNE 22 DIŞ/GÜN (FLASHBACK) DTV BİNASI/ ÖN KAPI
SÜPERMEN-KALABALIK FİGÜRASYON-AMBULANS
DTV binasının önünde, üzerlerine sıra numaraları bulunan kağıtlar yapıştırılmış kalabalık sıra halinde beklemektedir. Binanın ön kapısından hızlıca Süpermen sedyeyle çıkartılır. Etraftaki insanlar merakla ve endişeyle sedyeyi takip eder. Sedye beklemekte olan ambulansa çıkartılır. Ambulans kapısı kapatılmadan hareket eder. Kalabalıktaki insanlar, ambulansın arkasından bakarken kendi aralarında konuşmaya başlar.
1. ADAY- Bu kadar zor mülakatta yapılmaz ki kardeşim. Süpermen bile ne hale gelmiş.
2. ADAY- İçeride Süpermen’e bile böyle davranılıyorsa ben hiç beklemem ağa.
3. ADAY (Bağırarak)- Memleketimin Süpermeni bile ne hale gelmiş, ama hala bunlar istifa etmiyorlar. Hükümet istifa, hükümet istifa, hükümet istifa.
Deccal, gördüm seni sobe.
Site tek dosyada yüklememe izin vermediği için devamını ekliyorum
SAHNE 23 İÇ /GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT
MURAT- Evet programımız şimdi de trafik köşemizle devam ediyor. Bakalım bu sefer neler yaşamışız.
Murat stüdyodaki dev ekrana bakar. Ekran görüntüye gelir. VTR başlar.
SAHNE 24 DIŞ/GÜN (FLASHBACK) MURATIN ARABASI
MURAT-HAKKI-ŞOFÖR-
Bir araba yolda gitmektedir. Murat ile Hakkı arabanın arka koltuğunda oturmuşlardır. Araba kavşakta kırmızı ışığın önünde durur. Sokak çocukları arabanın etrafını sarar.
SAHNE 25 DIŞ/GÜN (FLASHBACK) KAVŞAK/TRAFİK LAMBASI
MURAT – ŞOFÖR- FİGÜRASYON (SOKAK ÇOCUKLARI)- YAYALAR-ARABALAR
Sokak çocukları arabanın etrafını sarar. Çocuklar hep bir ağızdan bağırmaktadır.
SOKAK ÇOCUKLARI- Abi, mendil var, saat var. Hepsi orijinal abi boş geçme.
Trafik lambasındaki ışık yeşile dönünce, araba bunlara aldırmadan yola devam etmeye başlayınca, satıcılardan biri telaşla, arkalarından bağırır :
SOKAK ÇOCUĞU- Abi, abi tekerlek, tekerlek
Şoför lastiğin patladığını zannedip sağa çekip durur. Arabadan inip arabanın etrafında tekerlekleri kontrol ederken, aynı satıcı çocuk,
SOKAK ÇOCUĞU- Tekerlek dönüyor.
Diğer satıcı çocuklar kahkahalarla gülerken, arabanın arka camı açılır. Birden Murat beline kadar pencereden çıkıp bağırır.
MURAT- O boş kafanın yerinde, kolum kadar dingil olsaydı, sen de dönerdin.
Satıcı çocuklar şaşırıp donup kalırlar. Şoför o anı değerlendirerek arabaya hızla atlayıp, patinajla oradan uzaklaşır.
SAHNE 26 DIŞ/GÜN (FLASHBACK) MURATIN ARABASI
MURAT-HAKKI-ŞOFÖR
Murat sinirli bir şekilde arkasına dönük şekilde sokak çocuklarına bakmaktadır. Sinirle önüne dönüp konuşmaya başlar.
MURAT- Ne biçim ülke olduk böyle, sokak veletleri bile mizah yapıyor.
Araba hızla yol alırken bir spor araba tehlikeli bir şekilde Murat’ın arabasını sollayınca, şoförü :
ŞOFÖR- Hayvanoğ…,
Diye toparlamaya çalışır. Arkasına dönerek :
ŞOFÖR- Özür dilerim efendim, ağzımdan kaçtı.
MURAT - Yav, çok anlayışsız bir millet olduk gerçekten. Tamam herif hayvan daha doğrusu çıta gibi sürüyor ama bir sor ona niye öyle sürüyor ? Belki, “Abi yetiş karın seni aldatıyor” diye bir dostu telefondan aradı ? Olamaz mı ? Biraz daha hoşgörülü olalım, yargısız infaz yapmayalım lütfen.
ŞOFÖR- Haklısınız efendim.
SAHNE 27 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT-KAMERAMAN- 4 GENÇ - KALABALIK FİGÜRASYON
Murat zıplayarak :
MURAT- Evet, sayın seyirciler. Seyircilerin dövizlerine bakıyorum da, bazı okullardan katılım var.
Bir seyirci grubu görünür. Dört erkek yan yana oturmaktadır. Hepsinin de ellerinde “Gemişgezek Höst Okulu” yazan dövizler bulunmaktadır.
MURAT- Arkadaşlar, taa, Gemişgezek’den gelmişler. Büyük bir alkış lütfen.
Seyirciler alkışlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
Murat döviz tutanlara doğru konuşmaya devam eder.
MURAT- Demek Höst olacaksınız. İçinizde uçağa binen var mı ?
GRUP (Hep birden)- Hayır.
MURAT- Peki içinizde daha önce yürüyen merdivene binen var mı ?
GRUP (Hep birden) -Hayır.
MURAT- İçinizde asansöre binen var mı ?
GRUPTAN BİRİ – Eeevvveeeet.
Grup içlerindeki bağıranı kucaklarına alıp altı okka yapıp havaya atarken tezahürata başlar.
GRUP- İşte Hasan Sör. Oley, oley. İşte Hasan Sör. Oley oley.
MURAT- İşte bu be. Helal sana Hasan Sör.
MURAT- Evet efendim. Şimdi reklamlar bizden ayrılmayın,
Yayından çıkınca, Murat hızlıca sahnedeki siyah perdeyi aralayıp, kulise girer.
SAHNE 28 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/ KULİS
MURAT-ASİSTANLARI- MAKYÖR-İSTİHBARATÇILAR-FİGÜRASYON
Murat kulise perdeyi aralayıp sahneden giderken, İstihbaratçılar da kulise kapıdan girip merdiveni kurarlar. Birinci istihbaratçı, tavana verici yerleştirmeye başlarlar. Murat merakla tavana bakarken ilerleyip İstihbaratçıların yanına gelir.
MURAT- Atak Beyi gördünüz mü ?
İstihbaratçı heyecanlanarak,
İSTİHBARATÇI- Maalesef efendim, göremedik. Ailecek hayranınızız. Sizi beğeniyle izliyoruz efendim.
Murat elini göğsüne götürüp, başını eğip eyvallah işareti yaptıktan sonra, hızla Makyörün beklediği tuvalet masasına oturur.
MAKYÖR- Alnınız terlemiş hemen pudralayalım abi.
Deyince Murat Makyöre dönüp sinirli ve sert bir şekilde cevap verir :
MURAT- Benim babam ne zaman senin ananla evlendi de abin oldum edepsiz ?
Makyör hatasını anlayarak çekinerek,
MAKYÖR- Özür dilerim, efendim. Asistanlarınız hep size abi dediği için...
MURAT- Yav cahil beceriksiz. Onların yarısının babası, benim annemle yaşıyor. Diğer yarısı da benimle yaşıyor. Yaşayışlarına güvenip de bana abi diyorlar. Sen neyine güveniyorsun ?
Makyör yüzünü çok pudralayınca da, Murat yüzünü ekşiterek karşısındaki aynada yüzünü inceler.
MURAT- Sen ne biçim makyörsün ? Yaptığın tek şey pudra, başka da bir numaran yok. Şu halime bak be. Beni, botokslu kokanalara çevirdin. Yıkıl gözümün önünden.
3. Asistanı Murat’ı gülerek uyarır.
3. ASİSTAN- Son 3 reklam aabiii.
Murat hızla perdeyi aralayarak kulisten çıkar.
SAHNE 29 İÇ /GECE KAFE
MURAT- MUKADDER-YELİZ- GARSON- KALABALIK FİGÜRASYON
Murat hızlıca kafeye girer. Cebinden cep telefonunu çıkartıp, son arama tuşuna basar. Kafedeki arka taraflardaki masada oturan güzel bir kız masadaki telefonunu eline alıp açar. Murat kıza doğru yaklaşırken telefonunu kulağına götürüp konuşur.
MURAT – Merhaba Yeliz, seni gördüm yanına geliyorum.
YELİZ – Tamam bekliyorum.
Murat telefonunu kapatır. Yeliz’in masasına doğru yürürken, Mukadder’i başka bir masada bir erkekle otururken görür. Murat Mukadder’in masasının yanından geçerken göz göze gelirler. Murat ve Mukadder birbirlerine tebessümle bakarlar. Murat önüne dönüp yürümeye devam eder. Yeliz’in masasına oturur.
MURAT – Merhaba,
YELİZ – Merhaba.
MURAT- Kusura bakma, işim gereği devamlı dakik olmam gerektiği için özel hayatımda bilerek geç kalıyorum.
YELİZ – Biliyorum, İbrahim bazı özelliklerinden bahsetmişti.
MURAT – Çapkınlık, soytarılık, hainlik, kendini beğenmişlik, terbiyesizlik, patavatsızlık, dengesizlik, sadakatsizlik, nankörlük gibi mi ?
YELİZ (Gülerek) – İbrahim daha da fazla saymıştı.
MURAT (Ciddi ve hafif sinirli bir şekilde) – Ooo. Sen bu defolarıma rağmen benimle buluşmaya geldiysen, kim bilir sen de ne defolar vardır ?
YELİZ (Sinirlenerek)- Gıcık.
MURAT (Gülerek)– Daha vardır, saymaya devam et.
YELİZ (Sinirlenerek) – Tam bir öküzmüşsün.
MURAT- Eee, benden yeterince konuştuk, artık sana geçelim. Kendin koca bulamadığına göre senin defon ne ? Hamile misin ?
YELİZ – Hayvan.
Garson elinde menü kartlarıyla masaya yaklaşırken, Yeliz hışımla masadan kalkıp, toparlanır. Garson geriye çekilirken, Yeliz Garson’a dönüp,
YELİZ- Sen buna bir buçuk porsiyon şeref yaptırıver.
MURAT (Gülerek) – Yalnız sos koymayın rejimdeyim.
Yeliz sinirli bir şekilde yürürken, Murat Yeliz’in arkasından bakar. Yeliz Murat’ın görüş alanından çıktığı andan itibaren Murat Mukadder’in masasına bakmaya başlar. Murat ve Mukadder göz göze gelirler. Birbirlerine ışıldayan gözlerle bakarlar. Mukadder’in masasındaki genç hararetle bir şeyler anlatırken, Mukadder karşısındaki gence bir şey söyler. Genç birden sessizleşir ve hareketsiz kalır. Murat merakla masayı izlemeye devam eder. Genç kendini toparlayarak masadan ayrılır. Mukadder gencin arkasından el sallar.
GARSON – Yine salata mı alırdınız efendim ?
MURAT – Yok, bu sefer bana erkek yemeği yaptır.
GARSON – Karışık ızgara olur mu ?
MURAT – Tamam ama..
Murat Garson’a Mukadder’in masasını göstererek,
MURAT – Şu masaya getir.
Murat masasından kalkarak, Mukadder’in masasına doğru yürür. Yürürken devamlı Mukadder’in gözlerine bakar. Mukadder de neşeli bir şekilde Murat’a bakmaktadır. Murat Mukadderin masasına sakince oturur.
MURAT – Tekrar merhaba.
MUKADDER – Merhaba. Benden sonra başladın ama bayağı hızlıymışsın.
MURAT – Evet bu sefer arkadaşlar sağ olsunlar bütün defolarımdan Yeliz’e bahsetmişler.
MUKADDER – Yazık olmuş, üstelik Yeliz de çok güzel bir isim. Üstelik Murat’la da çok iyi uyuşuyor.
MURAT – Eee, senin eleman sana elleri kolları hareketli bir şekilde bir şeyler anlatırken sen ne söyledin de şok oldu ?
MUKADDER – Çocukları çok sevdiğinden ve onlarla çok iyi anlaştığından bahsediyordu. Ben de ona hamile olduğum müjdesini verdim.
Murat birden donup kalır.
MURAT (İÇ SES)- Allahım ne olur gerçek olmasın.
MUKADDER (Gülerek) – Hayrola sen de birden dondun kaldın. Merak etme hamile değilim.
MURAT (Gülerek)- Ya hayır, tesadüfe şaşırdım çünkü benim de kaçıran cümlem “Hamile misin ?” di.
MUKADDER – Yuh çok acımazsızmışsın.
MURAT – Yaaa… Sen bari böyle yapma. Beni anlayacak tek insan sensin. Ben acımasız bir cellat değilim. Tam aksine bir kurbanım. Beni buraya zorla getirenlerin hiç mi suçu yok.
MUKADDER – Elbette ama, karşındakinin de bir insan olduğunu unutma.
Ön Fon : Neşe Karaböcek’ten Artık Sevmeyeceğim çalmaya başlar.
MURAT – MUKADDER (Aynı anda)– Benim parçam.
Murat ve Mukadder gülerek birbirlerine bakarlar. Göz göze gelirler bir süre konuşmadan parçayı dinlerken bir birlerine bakarlar.
SAHNE 30 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT-KAMERAMAN – VİTRİN MANKENİ – KALABALIK FİGÜRASYON
Murat masasında dalmış Mukadder’i düşünmektedir. Seyirciler salondaki yerlerine yerleşmektedir. Kameraman sol elini kaldırıp, parmaklarını tek tek kapatarak geri sayım yapar.
MURAT - Efendim, şimdiki konuğum meşhur manken Hayal İndegörürsün.
Murat’ın masasının yanındaki koltukta, kıyafet giydirilmiş vitrin mankeni oturtulmuştur. Manken, Kameraman tarafından seslendirilmektedir.
MURAT- Hoş geldin Hayal.
MANKEN - Hoş bulduk ama bana soyadımla hitap edilmesini isterim.
MURAT- Elbette, Sayın İndegörürsünüz. Bize yeni projelerinizden bahsedebilir misiniz ?
MANKEN - En son projem, Atak Kaçak.
MURAT- Gerçekten büyük proje.
MANKEN- Evet bu sayede mankenlikten; sunuculuğa, gazeteciliğe, şarkıcılığa ve artistliğe geçebileceğim. Ama hangisinden başlayacağım bunu bilemiyorum.
MURAT – Elbette ki Atak’ı bulmakla başlayacaksın. Adamı bulmak bir olay yani. Sen onu bul, inan saydığın tüm bu mesleklerde başarılı olursun. Peki daha önceki projene ne oldu ?
MANKEN – Elimden kaçtı. Yani yurt dışına kaçtı. Yoksa çekmeye başladığımız film ile “Altın Portakal”ın en iyi kadın oyuncu ödülü benimdi. Fakat projem de, film de, ödül de yarıda kaldı.
MURAT - Gerçekten çok üzücü. Bir de Türkiye’de sanat gelişmiyor diyorlar, sonra da sanata tam destek veren, festivallere sponsor olan işadamlarını, tarihi eser kaçakçılığından tutuklamaya çalışıyorlar. Anlaşılır gibi değil. Efendim şimdi de RTÜK’ün zorunlu eğitim köşesindeyiz. Size bazı trafik kuralları hakkında temel bilgiler sunacağız. Ben soracağım, ünlü manken Hayal İndegörürsün cevap verecek.
Murat elindeki dövizi kaldırır. Beyaz karton üzerinde siyah çizgilerle oluşturulmuş bir kar tanesi vardır.
MANKEN - Aaa bunu biliyorum. Benim buzdolabımda da aynı işaret var. Yani, dikkat yola buzdolabı çıkabilir.
MURAT- Harika, bu zorunlu bölümden sonra sohbete devam ediyoruz. Sayın İndegörürsün, ıssız bir adaya düşseydin yanına alacağın üç şey ne olurdu ?
MANKEN- Bir, Dünya barışı…
MURAT- Hatları karıştırdın galiba, onu “Best Model Of The World” yarışması sırasında yanına alman lazım.
MANKEN- Aman bizim iş hiçte göründüğü gibi kolay değil. Bir sürü denklem var. Kim kiminle, ne neyle, ve ile saire...
MURAT - Artık son derece meşhur bir insansın. Basın mensuplarının ilgisinden rahatsız olmuyor musun ?
MANKEN- Hiç olur mu ? Onlar benim canlarım. Bana son derece iyi ve samimi davranıyorlar. Hatta geçen sene, silikon taktırdığım zaman bile beni hasta hanede hiç yalnız bırakmadılar, sürekli ilgilendiler. Hep ameliyat yerimi görmek istediler. Bu ısrarlarına karşı, ben ne desem beğenirsin ?
MURAT- Senin hayranınım.
MANKEN- Ben de senin hayranınım.
MURAT- Yanlış anladın. Sen “Ne desem beğenirsin” dedin ya, benim en çok beğeneceğim lafın, “Senin hayranınım” dır.
MANKEN- İlahi sende.
Murat zevkli bir telaşla,
MURAT- Evet şimdi VTR’lerimiz peş peşe geliyor, arkasından da reklamlar, sakın ayrılmayın veya ayrılın. Gidin, dağılın.
Canlı yayından çıkılır çıkılmaz, Murat mankeni koltuğunun arkasına sıkıştırıp kulise doğru yönelir. Siyah perdeyi aralayarak hızlıca kulise dalar.
SAHNE 31 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/ KULİS
MURAT- ASİSTANLARI – VİTRİN MANKENİ – MAKYÖR – KULİS ÇALIŞANLARI
Murat koltuğunun altında manken ile kulise girer girmez bağırır.
MURAT- Dağılın. Hadi hadi, çabuk çabuk.
Bu tepki üzerine çalışanlar hızlıca toparlanıp kulisten sahneye geçerler.
SAHNE 32 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
ASİSTANLARI-MAKYÖR- KULİS ÇALIŞANLARI-KAMERAMAN-FİGÜRASYON
Kulistekiler hızlıca perdeyi aralayıp, salona girince, seyirciler alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
Kulisten çıkanlar şaşırıp birbirlerine bakarlar. Birden Makyör reverans yapıp selam verir. Seyircilerin alkışı artınca diğerleri de selam verir. Seyircilerin bir kısmı oturdukları yerden kalkıp salondan ayrılır. Murat perdeyi aralayıp, salona geri döner. Kanepeye uzanır. Sahnede bekleyen kulis çalışanları Murat’ın dönmesiyle birlikte sahneden kulise geçerler.
SAHNE 33 İÇ/GÜN DTVBİNASI/ALT KAT KORİDOR
İSTİHBARATÇILAR- KAVHECİ KIZ
DTV Binasının alt katındaki deponun önündeki koridorda İstihbaratçılar yine merdiveni kurup, tavana alıcı yerleştirmektedir. Yanlarına kahveci kız yaklaşır.
KAHVECİ KIZ- Atak Beyi gördünüz mü ?
Diyince, istihbaratçı artık dayanamaz ve sinirle,
İSTİHBARATÇI (Bağırarak)- Gördüm, ananlaydı.
Şeklinde bağırır bağırmaz, kız ağlamaya başlayarak :
KAHVECİ KIZ- Terbiyesiz herif.
İstihbaratçı verdiği tepkiye üzülerek,
İSTİHBARATÇI- Af edersin bacım sinirim gerildi. Geldiğimizden beri bir iş yaptırmadılar. Devamlı bu zatı sordular.
KAHVECİ KIZ- Yok ben sana demedim ki, Atak’a dedim. Bunu bana nasıl yapabilir ? Hem de annemle ? Üstelik kalbimde bir tek sen varsın diyordu.
İSTİHBARATÇI- Ne diyorsun ? Yok bacım yanlış anladın. Ben Atak Beyi de anneni de görmedim ki
KAHVECİ KIZ- Bunu, beni teselli etmek için söylemiyorsun değil mi ?
İSTİHBARATÇI- Yok kızım. Valla anneni de Atak olacak o zatı da tanımam.
KAHVECİ KIZ- Hayır bu şerefsiz benden önce annemle görüşüyordu da ondan sinirlendim ben.
İSTİHBARATÇI- Yok ya ?
KAHVECİ KIZ- Gerçi annem, beni buraya işe aldırmak için onunla görüştüğünü söylemişti ama ben pek inanmamıştım.
İSTİHBARATÇI- Yok yok. Ben sana sinirden küfür olsun diye öyle söyledim. Sen bana da annene de güven kızım.
SAHNE 34 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT
MURAT – Sırada radyo programlarımdan nostaljik görüntüler var. İzliyoruz efendim.
SAHNE 35 İÇ/GÜN(FLASHBACK) RADYO BİNASI / YAYIN ODASI
MURAT - KAMERAMAN
Küçük bir radyo stüdyosu. Murat tek başına küçük bir masa arkasında oturmuş konuşmaktadır. Stüdyonun dışında Kameraman omzundaki kamerayla Murat’ı çekmektedir.
MURAT - Günaydın Dikmen, Öz Sıpa SPA sponsorluğunda gerçekleştirilen “Bir Murat’la İki Tur At” programıyla yeniden karşınızdayım. Evvet yağmurlu, sisli, çamurlu, trafiği sıkışık kerkenez bir Dikmen sabahında kargalar “brunch”ını tamamlamadan tekrar beraberiz. Şu anda her zamanki gibi maskemi takıyorum.
Murat masanın altına eğilip, ayağının dibindeki çantadan siyah bir kar maskesini çıkartıp yüzüne takar.
MURAT- Maskem sizi korkutmasın kesinlikle terörist değilim, sadece kılıbığım. Biliyorsunuz her Türk erkeğinin geninde hanzoluk vardır. Türk erkeği meşhur olur olmaz bu gen etkinleşerek devreye girer. Dolayısıyla, bir Türk erkeği meşhur ve zengin olunca hemen bir hanzoluk yapıp ilk önce arabasını daha sonra da karısını değiştirir. Aslında niyeti ilk önce karısını değiştirmektir ama geri vites sadece arabada olduğundan ilk araba gider. İşte bu yüzden huzurlarınıza karımın izniyle ancak maske ile çıkabiliyorum. Evvet, herkesin bildiği gibi iş dünyası ile bürokrasideki “ CD Dik” yarışları meşhurdur. “CD Dik” yarışı aslında çok gizli ve zevkli bir oyundur. Bu gizli sırrı size açıklıyorum. Artık sizde evinizde ailenizle ve arkadaşlarınızla “CD Dik” yarışı yapabilirsiniz.
Murat masanın altındaki çantadan, iki tane CD çıkartıp, masanın üstüne koyar daha sonra ayağı kalkıp ceketini çıkartıp, sandalyesinin arkasına asar. Söylediklerini yaparak, oyunu anlatmaya başlar.
MURAT- Önce önünüzü açmak için; ceketinizi çıkartacaksınız, sonra bir sandalyeye oturacaksınız. Daha sonra bacaklarınızı açacaksınız. Bu arada, sandalyenizin arkasına astığınız ceketinizin cebinden Cemil Yılar veya Ecdad Kıromer “CD”sini çıkartacaksınız. Bu “CD”yi havaya atıp, ellerinizi kullanmadan bacaklarınızın arasında tutmanız lazım. Bu şekilde bacaklarınızın arasında “CD”yi dik yakalarsanız bir puan alırsınız. CD düşer veya dik olarak değil de yatay olarak tutarsanız puan alamazsınız. On atışın sonunda, en çok “CD”yi dik toplayan da yarışmayı kazanır. Bildiğiniz gibi her “Stand-up”çı mutlaka taklit yapmak zorundadır. Arkadaşlarımın söylediğine ben de çok güzel kravat takmış hıyar taklidi yapıyormuşum.
Ayağının dibindeki küçük çantadan siyah-beyaz çizgili bir kravat çıkartıp, boğazlı kazağının üstünde bağlamaya başlar.
MURAT- Şu an kravatı takıyorum ve taktım. Ancak yüzümde maske olduğu için bu taklitten yeterli verimi aldığım söylenemez. Benim en çok beğendiğim taklidim ise, Lady Gaga görmüş masum köylü taklididir.
Murat boynundaki kravatını çıkartıp, çantasına koyar. Ağzını açıp dilini hafifçe sarkıtıp acayip şaşırmış gibi bakar. Sonra toparlanır.
MURAT – Nasıl beğendiniz mi ? Özellikle arkadaşlarım bu taklidime deli oluyorlar deli. Şimdi de sıra da kırmızı kalem taklidim var.
Murat çantasından kırmızı bir fes çıkartır. Kafasına takıp ayağa kalkar. Bir süre, “Hazır ol” şeklinde bekler.
SAHNE 36 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT- HAKKI- MELTEM –KAMERAMAN – OSMAN- FİGÜRASYON
VTR biter. Murat masasından kalkıp sahneye yürür. Seyirciler arasında Meltem’i görünce sinsi bir şekilde sırıtır.
MURAT- Efendim şimdi de sırada Dikmen’in en büyük sihirbazı Dandikdrake var.
Siyah takım elbise giymiş, kırmızı pelerin ile siyah melon şapka takmış Hakkı, sahneye üzerinde büyük harflerle “Avrupa Birliği” yazan tekerlekli siyah bir dolabı iterek kulisten stüdyoya girer. Seyirciler alkışlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
Hakkı dolabın kapağını açınca, Murat dolabın içine girip, kapısını kapatır. Hakkı dolabı kendi ekseninde 4 defa döndürür. Yavaşça kapısını açar, içeriden Murat, kadın kıyafetleri giymiş ve son derece makyajlı bir şekilde kırıtarak çıkar. Seyirciler alkışlar.
MURAT – Muhteşem, muhteşem.
HAKKI- Sıradaki numaram için uğurlu rakamı yedi olan ve şaka kaldırabilen bir bayana ihtiyacım var. Hatta biraz da güzel olsun da bari hanımı kıskandırayayım.
Stüdyodaki genç kızlar ellerini kaldırırlar. Murat Meltem’i işaret ederek.
MURAT – Evet siz, siz güzel hanımefendi.
Meltem üstüne alınmaz. Murat ısrarla Meltem’i işaret eder. Stüdyodaki bir ışık Meltem’i aydınlatır. Işık üzerine gelince Meltem donup kalır.
MURAT – Evet alkışlarınızla hanımefendiyi cesaretlendirelim.
Kameraman seyircilere dönüp kollarını yukarıya kaldırır. Seyirciler alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
Kameraman Meltem’i işaretle çağırır. Meltem istemeye istemeye yerinden kalkarak sahneye yürür. Merdivenden sahneye çıkar. Hakkı ceketinin sağ cebinden çıkarttığı iskambil kağıtlarını bir elinde açarak Meltem’e uzatır.
HAKKI – Gözlerinizi kapatarak, yedi rakamını düşünerek bir kağıt çekin.
Meltem gözlerini kapatır. Bir süre bekledikten sonra, Hakkının uzattığı kağıt destesinden bir tane kağıt seçer.
HAKKI – Teşekkür ederim. Gözlerinizi açabilirsiniz. İsminiz neydi.
Meltem gözlerini açar.
MELTEM – Meltem.
HAKKI – İsminiz gibi siz de güzelmişsiniz. Şimdi elinizdeki kartı bana göstermeden salona gösterin.
Meltem seyircilere doğru dönüp elindeki kağıdı gösterir. Elindeki kağıt Maça Valedir.
HAKKI – Elinizde maça yedi var.
Salondakiler gülmeye başlar. Hakkı telaşla Meltem’in elindeki kağıda bakar.
HAKKI – Yaaaa, ama ben size kağıdı çekerken yedi rakamını düşünün dedim, koca değil. Bak yedi yerine taş gibi delikanlı seçmişsin.
MELTEM (Şaşkınlıkla)– Olur mu ? Ben kağıdı çekerken sadece yedi rakamını düşündüm.
HAKKI – O zaman, uğurlu rakamın yedi değil ve sırf koca bulacağım diye yalan söyleyip kendini sahneye attın değil mi ?
Sahnede Murat, stüdyoda seyirciler gülmeye başlar.
MELTEM – Ne alakası var ya, ben zaten…
HAKKI (Hafif sinirli) – Güzelim gösteriyi mahvettin, daha ne konuşuyorsun, geç şu kenarda tek ayak üstünde bekle.
Sahnede Murat, salonda seyirciler gülmeye başlarken Meltem şaşkın bir şekilde sahnenin kenarına doğru yürür. Hakkı ellindeki kartları ceketinin sağ cebine koyar. Hakkı Murat’a dönüp.
HAKKI – Sen ne gülüyorsun be. Sen de beceriksiz çıktın. Bu sefer koca meraklısı olmayan ve uğurlu rakamı yedi olan bir seyirci gönder. En iyisi işi sağlama alayım sen bana bir erkek seyirci gönder.
Stüdyodaki gençler ellerini kaldırır. Murat içlerinden birini işaret edince, bir genç hızlı bir şekilde yerinden kalkıp koşarak sahneye çıkar.
HAKKI – Hoş geldiniz. İsminiz ?
GENÇ – Osman.
HAKKI – Evet genç Osmaaan.
Hakkı bu sefer ceketinin sol cebinden çıkarttığı kağıtları bir elinde yayarak Osman’a doğru uzatır.
HAKKI- Bak Osman, gözlerini kapat. Kocayı ve kızları unut. Sadece yedi rakamına odaklan. Devamlı yedi rakamını gözünün önüne getir ve elimdeki desteden bir kağıt seç.
Osman gözleri kapalı bir şekilde Hakkı’nın elinden bir kağıt seçer.
HAKKI – Şimdi bu kağıdı bana göstermeden seyircilere göstermeni istiyorum.
Osman kağıdı seyircilere doğru gösterir. Kağıt kupa yedidir.
HAKKI – Seçtiğin kağıt kupa yedi değil mi ?
Seyirciler alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
Osman kağıdı kendine tutup bakar. Hakkı sevinçten zıplayarak,
HAKKI – Vallaha mı, inanmıyorum. Benle dalga geçmiyorsunuz değil mi ?
Hakkı zıplayarak, Osman’ın yanına gelir. Kağıda bakar, kupa yedi olduğunu görür. Sevinmeye devam eder.
HAKKI – Oley be, oley be
Hakkı zıplamayı bırakır, kendini toparlar. Derin derin nefes alıp verir. Osman’a dönüp, Meltem’i işaret ederek.
HAKKI- Kusura bakmayın sizi bir iki dakikalığına şunun yanına alacağız.
Osman Meltem’in yanına doğru yürür. Hakkı Meltem’i işaret ederek.
HAKKI – Bak ya, hem tek ayağını kaldırmamış hem de hala koca düşünüyor.
Meltem sinirlenmeye başlar.
HAKKI – Hadi hadi şanslısın sana kurtarma sözlüsü yapacağım gel buraya.
Hakkı elindeki kağıt destesini ceketinin sol cebine koyar. Meltem Hakkı’ya doğru yürür. Meltem Hakkı’nın yanına gelince durur.
HAKKI – Şimdi elindeki Maça Valeyi iki elinin arasına koymanı ve gözlerini kapatarak ellerini bana doğru uzatmanı istiyorum.
Meltem sağ elindeki Maça Valenin üstünü sol eliyle örtüp, ellerini öne doğru uzattıktan sonra gözlerini kapatır.
HAKKI – Şimdi sadece yedi rakamına odaklanmanı istiyorum. Koca düşünmeyi bırak, merak etme benim yedi tane yeğenim var, içlerinden birini mutlaka sana ayarlarım.
Stüdyodakiler ve Murat gülmeye başlar. Meltem sağ ayağını sinirle kaldırıp, yere vurur.
MELTEM – Yav ben evliyim.
HAKKI – Yuh evli olmana rağmen hala mı koca düşünüyorsun ?
Murat sahnede, seyirciler ise oturdukları yerde gülmekten iki büklüm olmuşlardır.
HAKKI- Neyse, az sabret seninle işim bitiyor. Şimdi senden sadece yedi rakamına odaklanmanı istiyorum. Gerçi bu şekilde beceremiyorsun ama. Dur bakayım. Hah, yedi tane sevimli kedi veya köpek yavrusu düşün. Yo yo, sen en iyisi yedi tane ayakkabı düşün. Hepsi farklı renkte olsun. Hatta, yedi çift ayakkabıdan oluşan bir gökkuşağının altında olduğunu düşün. Tamam şimdi yavaşça üstteki elini kaldır.
Meltem üstteki elini kaldırınca Hakkı, Meltem’in elindeki kağıdı alıp, bakmadan pantolonunun sağ cebine koyar. Meltem’e dönüp,
HAKKI – Evet, Meltem şimdi gözlerini açabilirsin.
Meltem gözlerini açar.
HAKKI - Düşünce gücüyle Maça Valeyi Maça yediye dönüştürdün. Ben de bu kağıdı kendi üzerimde bir yere sakladım. Bil bakalım nereye sakladım.
Meltem Hakkı’yı süzer.
MELTEM – Ceketinin cebine koydun.
HAKKI – Bunun da aklı fikri ceketi olan bir koca da ha. Al sen de kurtul ben de kurtulayayım.
Hakkı sinirle ceketi çıkartıp Meltem’e fırlatır. Meltem donup kaldığından üzerine gelen ceketi tutamaz, ceket yere düşer.
HAKKI - Yav biraz düşünün. Sihirbazlar imkansızı yapmayı çalışırlar. Bu kadar basit bir yere saklar mıyım ? Yav Aref olsa ne yapardı ? Kader deyip bu işten sıyrılırdı.
Hakkı seyircilere doğru arkasını döner. Hakkı’nın gömleğinin arkasının sağ tarafında Maça Vale, sol tarafında ise Kupa yedi olan büyük kartlar bulunmaktadır. Seyirciler alkışlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
Hakkı reverans verir. Seyircilere alkışı kesmeleri için iki kolunu yukarı kaldırıp indirir.
HAKKI – Burak ile Kıvanç olsa ne yapardı. Meltem’in kağıdını Maça yedi yapıp imkansız bir yerden çıkartırdı.
Hakkı Murat’ın masasının arkasındaki sandalyeye alıp sahnenin ortasına getirir. Sandalyeye oturur. Eğilerek, sağ ayakkabısının bağlarını çözer. Sağ ayağını ayakkabısından çıkartıp, çorabını sıyırıp, ayağının altından Maça yedi olan kartı çıkartır. Seyirciler alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri.
Hakkı ayağa kalkar, seyircilere reverans verir. Tekrar sandalyeye oturup bu sefer sol ayağındaki ayakkabının bağlarını çözmeye başlar. Bağlarını çözdükten sonra ayakkabısını ayağından çıkartır. Ayağındaki çorabını sıyırarak, ayağının altındaki Maça Vale olan kartı çıkartıp seyircilere gösterir.
MURAT – Yoook artııkkk.
Seyirciler alkışlamaya başlarlar.
Ön Fon : Alkış sesleri.
Hakkı Meltem’e dönüp,
HAKKI – Hadi kocana gitte hasretin bitsin.
Meltem sinirli bir şekilde sahneden inip kendisine gülmekte olan seyircilere doğru yürür.
SAHNE 37 İÇ/GÜN DTVBİNASI/MURATIN ODASI
MURAT- MELTEM
Meltem sinirle kapıyı açıp içeriye dalar. Murat dinlenmekte olduğu kanepede irkilerek doğrulur.
MELTEM – Ne yaptın sen ? Beni cümle aleme rezil ettin. Allah seni kahretsin.
MURAT – Abartma yenge. Bak meşhur oldun. Yakında sosyal medyada Yedi Kocalı Hürmüz heşteğiyle patlarsın.
Meltem sinirle çantasından bir kartvizit bir de fotoğraf çıkartıp, Murat’a doğru fırlatır.
MELTEM – Delisin sen deli. Neyse ki ben senin ilacını buldum.
Murat Meltem’in fırlattığı kartviziti yakalar yere düşen fotoğrafı ise eğilip yerden alır. Murat kartviziti inceler. Kartvizitte; Psikiyatrist Doktor Menekşe Aslan yazmaktadır.
MELTEM – Senin gibi bir deliyi ancak bir Psikiyatrist paklar.
Meltem arkasını dönüp hızla kapıyı açar.
MURAT – Yenge bir çay söyleseydim.
Meltem arkasına bakmadan odadan hışımla çıkar.
SAHNE 38 İÇ /GECE KAFE
MURAT- MUKADDER-MENEKŞE- KALABALIK FİGÜRASYON
Murat kulağını dayadığı cep telefonu ile kafeye girer. Hemen girişteki masada oturan Menekşe masadaki telefonuna uzandığı sırada, Murat hızlı bir şekilde telefonunu kapatır. Mukadder’i gözleriyle aramaya başlar. İki masa önünde Mukadder’i yalnız otururken görür. Mukadder ile göz göze gelir. Başını eğip selam verdikten sonra Mukadder’e göz kırpar. Daha sonra Menekşenin masasına oturur.
MURAT- Merhaba Menekşe hanım, ben Murat.
MENEKŞE – Merhaba. Sizi gayet iyi tanıyorum.
MURAT – Ooh be. En sonunda bir taliplim, dersini çalışıp ta gelmiş. Sizden öncekiler, sizden iyi olmasın ki zaten olamadıkları için sizden önce mazi oldular, iki dakika zaman ayırıpta programımı seyretmemişlerdi.
MENEKŞE – Teoride doğru söyleseniz de, programınızı seyredince onlara hak verdim.
MURAT (Hafif sinirlenerek gülerek)- Demek beni kendi silahımla vuracaksınız. Ama ben de hazırlıklıyım, şimdi bu yaptığınız bana muhtaç olmanıza rağmen beni aşağılayarak kontrol altına almanıza Psikolojide ne ad veriliyordu ? Yansıtma Mekanizması mı ?
MENEKŞE (Sinirlenerek) – Ne münasebet.
MURAT – Kusura bakmayın, tutturamadım galiba.
MENEKŞE (Hafif sinirli bir şekilde)– Tutturdunuz da benim tepkim, Yansıtma Mekanizmasına değil, size muhtaçlığım konusundaki sözlerinize yönelik.
MURAT- Benim gibi; kendini beğenmiş, insanları küçük ve hor gören, züppe, çapkın, ukala ve gıcık biriyle bir ömür boyu aynı evde yaşamaya muhtaç değilseniz, burada işiniz ne ?
Menekşe sinirlenerek sandalyesinden fırlar. Murat’a sinirli bir şekilde bakar. Menekşe’nin dudakları ve çenesi titremeye başlar. Ağlamaklı bir şekilde bir şeyler söylemeye çalışır ancak sonra vaz geçerek, hızlı bir şekilde arkasını dönüp masadan uzaklaşır. Murat keyifle masasından kalkıp Mukadder’in masasına doğru yönelir. Mukadder saatine baktıktan sonra Murat’ı alkışlamaya başlar.
MUKADDER – Tebrik ederim. Tam kırk yedi saniye sürdü. Ama benim rekorum ise sadece altı saniye
MURAT – Hadi canım, atıyorsun.
MUKADDER – Masaya yaklaştığımda, arkadaş; “Selamın Aleyküm” deyince, “Güç seninle olsun türdeşim” der demez, ben daha masaya yerleşemeden o fırladı gitti.
MURAT – Haa, haa, haa… Gerçekten süpersin.
MUKADDER – Senin olayın neydi ?
MURAT – Ben kıza sadece bir ayna tuttum. Yani Psikolojide Yansıtma Mekanizmasını kullandığını gösterdim. Zavallı kızcağız da, okuyup Psikiyatrist olmasına rağmen koca bulmak adına, benim gibi bir adama muhtaç olduğunu görünce titreyip kendine geldi.
MUKADDER – Bravo, bir Psikayatristi bile kırk yedi saniyede dize getirmişsin.
MURAT- Eee, yavaş yavaş tecrübemiz artıyor ama senin rekor da yani efsane olur.
Mukadder etrafında oturan çiftlere hafif bir hüzün ve kıskançlıkla bakar. Kafedeki masalarda çift olarak oturan, bir birlerinin ellerini tutan ve birbirlerinin yüzlerine sevgi ve neşeyle bakıp konuşan insanlar görünür. Mukadder, Murat’a dönüp, hafif bir cilveyle,
MUKADDER – Bu kadar insan aşık olduğuna göre, biz mi çok anormaliz. Bu kadar insan acaba ne konuşuyor diye hiç merak ettin mi ?
Murat da kafedeki insanlara doğru dönüp, bir süre onları inceler.
MURAT – Hiç aşık olmadığım için bilemeyeceğim. Ama mutlaka herkes karşısındaki övüyordur. Aslında, kendisine söylemek istediklerini karşısındakilere söyleyip rahatlıyorlardır.
MUKADDER – Özellikle de kızlar, biri ufak bir iltifat etsin hemen kalkanlarını indirip, cilveleşmeye başlarlar.
MURAT – Erkek gibi giyinmene rağmen bence sen de hem güzelsin hem de çekicisin.
MUKADDER (Hafif tebessüm ederek)- Dalga geçmeee.
MURAT – Yoo, ben gerçeği söylüyorum. Erkeklerden uzak durmak adına onlar gibi giyiniyorsan bu bazılarında ters etki yapar. Ayrıca bu tip kıyafetler, otoriter bir kimlik üzerinden ayrıca bir karizma da yaratır.
Mukadder hafif bir şekilde öne eğilip kendini inceledikten sonra Murat ile göz göze gelir. Bir birlerine sıcak, sevecen ve sevgiyle bakmaya başlarlar.
SAHNE 39 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT
Murat masasından kalkıp sahnenin ortasına doğru yürür.
MURAT- Evet şimdi de sırada haftanın klibi var. İzliyoruz efendim.
SAHNE 40 İÇ/GÜN KÖYEVİ
MURAT
Ön Fon : Burçak Tarlası Türküsü
Tek odalı bir köy evi. Odanın ortasında bir yer yatağı serilmiştir. Yer yatağında uzun entarili birisi, sırtını dönmüş yan yatmaktadır. Hafifçe yattığı yerden doğrulup esner. Yataktan kalkıp yüzünü dönünce, siyah bir peruk takmış ve uzun entari giymiş Murat görünür. Murat bir kez daha gerinir. Yataktan yavaşça kalkar. Pencerenin kenarına doğru yürürken neşeyle türkü söylemeye başlar.
MURAT - Sabahtan kalktım da ezan sesi var.
Pencerenin kenarına oturup perdeyi aralayıp dışarı bakar.
SAHNE 41 DIŞ/GÜN KÖYEVİNİN ÖN BAHÇESİ
KAYNANA
Murat’ın kaynanası, pencerenin önünde sağ elinde tuttuğu çapayı omzuna dayamış beklemektedir. Pencereden Murat’ın baktığını görünce Murat’a sol eliyle “gel” işareti yapar. Murat’ın neşesi kaçar. Hem sinirlenir hem de hüzünlenir.
MURAT (Hafif sinirle)- Ezan da sesi değil yar yar, burçak yası var.
SAHNE 42 İÇ/GÜN KÖYEVİ
MURAT
Murat’ın somurtarak, başını öne eğer. Sinirli bir şekilde hızla geceliğini çıkartıp, şalvarını, kazağını ve eteğini giyer. Kapının arkasından çapayı alıp evden çıkar.
MURAT - Ezan da sesi değil yar yar, burçak yası var.
SAHNE 43 DIŞ/GÜN KÖYEVİNİN ÖN BAHÇESİ
MURAT – KAYNANA - ADAM
Kocası eşşeğe binmiş kendilerine doğru gelmektedir. Kocası çok iri olduğu için eşşeğin sadece kafası ve ön ayakları görünmektedir. Murat sinirle elindeki çapayla kocasını gösterir.
MURAT- Sorun şu adama kaç tarlası var.
SAHNE 44 DIŞ/GÜN BURÇAK TARLASI
MURAT – KÖYLÜ KADINLAR
Burçak tarlası. Kadın, etrafındaki diğer köylü kadınlarla birlikte, eğilmiş burçak yolmaktadır.
MURAT- Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması.
SAHNE 45 DIŞ/GÜN BURÇAK TARLASI
MURAT –ADAM –KAYNANA - KÖYLÜ KADINLAR – ADAMLAR – DAVULCU - ZURNACI
Burçak tarlasının ortasında köy düğünü yapılmaktadır. Murat gelinlik kocası damatlık giymiştir. Davulcu ve zurnacı çalarken, Murat ve kocası köy ahalisiyle birlikte dans etmektedirler. Murat’ın gelinliği burçak dikenlerine takılır. Murat gelinliğini dikenlerden kurtarmak için eğilir.
MURAT - Burçak tarlasında yar yar gelin olması
SAHNE 46 İÇ/GÜN KÖY EVİ
MURAT –ADAM –KAYNANA – ELTİSİ – GÖRÜMCESİ - ADAMIN KARDEŞİ
Murat, yere kurulmuş sofrada, kocası, kayınvalidesi, eltisi, görümcesi, kocasının erkek kardeşi ile birlikte yemek yemektedir. Murat dolu çorba kaşığını sağ eliyle ağzına götürürken yanında oturan kaynanası Murat’ı dürter. Murat kaşığındaki yemeği üstüne döker. Murat sinirlenerek, elindeki kaşığı sofraya atıp, kaynanasının yüzüne sertçe bakarken sol elini kaynanasına doğru kaldırır.
MURAT - Eğdirme fesini yavrum kalkar giderim.
Evini başına yar yar yıkar da giderim.
SAHNE 47 DIŞ/GÜN BURÇAK TARLASI
MURAT –KAYNANA - KÖYLÜ KADINLAR
Murat eğilmiş burçak topluyordur. Eline burçak dikeni batar. Parmağı biraz kanar. Doğrulur. Parmağını ağzına götürüp kanını emer. Sinirle ufka bakar.
MURAT - Elimi salladım değdi dikene,
İntizar eyledim yar yar burçak ekene,
İntizar eyledim yar yar burçak ekene,
Murat’ın arkasından kaynanası gelip, çalışması için Murat’ı dürter. Murat sinirle arkasına dönüp sol elini kaldırıp, kaynanasının yüzüne sertçe bakarak türkü söylemeye devam eder.
MURAT - İlahi kaynana ömrün tükene,
Murat istemeye istemeye eğilip burçak yolmaya devam eder.
MURAT - Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması,
SAHNE 48 (SAHNE 45 TEKRARI) DIŞ/GÜN BURÇAK TARLASI
MURAT –ADAM –KAYNANA - KÖYLÜ KADINLAR - ADAMLAR
Düğün sahnesinin (Sahne 45) tekrarı.
MURAT - Burçak tarlasında yar yar gelin olması.
SAHNE 49 İÇ/GÜN KÖYEVİ
MURAT –ADAM –KAYNANA – ELTİSİ - GÖRÜMCESİ –ADAMIN KARDEŞLERİ
Murat yer sofrasında oturmaktadır. Sol elini kaynanasına doğru kaldırmış, sinirli bir şekilde kaynanasına bakmaktadır.
MURAT - Eğdirme fesini yavrum, kalkar giderim.
Kaynanası sinirle, Murat’ın kaldırdığı sol elini tutunca, Murat elini kaynanasından kurtarıp hızla ayağa kalkar. Yer sofrasındaki tepsiye bir tekme atar. Yemekler, sofradakilerin üstüne başına dökülür. Sofradakiler şaşkınlıktan donup kalırlar.
MURAT - Evini başına yar yar yıkar da giderim.
SAHNE 50 DIŞ/GÜN KÖY EVİNİN ÖN BAHÇESİ
MURAT
Murat evden hışımla çıkıp, kapıyı hızlıca çarpar. Arkasına bakmadan yürümeye başlar. Yürürken önce başörtüsünü çıkartıp fırlatır. Durur, eteğinin altındaki şalvarı çıkartıp fırlatır. Batmakta olan güneşe doğru kendinden emin dik bir şekilde yürür.
SAHNE 51 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT
MURAT- Evet, bu günlükte bu kadar. Yarın yine aynı saatte görüşmek üzere.
Murat stüdyodakileri selamlayarak, stüdyodan çıkar.
SAHNE 52 İÇ/GÜN DTV BİNASI/MURAT’IN ODASI
MURAT- ARAK- 3 GENÇ KIZ
Murat kapıdan odasına girer. Odasında üç genç kız, kanepede oturmuş, mumlarla süslenmiş karanlık odada çilek yemektedir. Murat kapıyı kilitler. Kızların arasına geçip oturur. Birden kapısı yumruklanır. Murat irkilerek,
MURAT-Ne var be ne var ?
ARAK (Dış ses)- Abi çabuk kaç, senin İbrahim adam toplayıp kanalı bastı. Yakalarsa ...
Demeye kalmadan Murat toparlanarak odasından fırlar.
SAHNE 53 İÇ/GÜN DTV BİNASI/ KORİDOR
MURAT- ARAK- İSTİHBARATÇILAR - KAHVECİ KIZ-FİGÜRASYON
Murat koridorda koşmaktadır. Koridordaki DTv çalışanları Murat’a yol gösterir.
KAHVECİ KIZ- Buradan Murat bey.
Murat’ın arkasından koşmakta olan Arak dinleme cihazı yerleştiren İstihbaratçılara dönüp,
ARAK - Atak Bey’i gördünüz mü ?
İSTİHBARATÇI- Evet gördüm, sonra da dürttüm öldü.
Arak cevaba aldırmadan hızla Murat’ın arkasından koşmaya devam eder.
DTV ÇALIŞANI- Buradan Murat bey.
Diyerek bir kapıyı açar. Murat kapıdan dalar.
SAHNE 54 İÇ/GÜN DTVBİNASI/BAŞKA BİR STÜDYO
MURAT-YAŞLI TEYZE-SUNUCU- İKİ KADIN-FİGÜRASYON (BAŞKA İZLEYİCİLER)
Murat içeri girer girmez, banttan yayın için çekim yapılan küçük stüdyodaki seyirciler Murat’ı görünce alkışlamaya başlarlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
Stüdyonun ortasındaki koltuğa orta yaşlı bir kadın oturmuş, yanında da sunucu ile orta yaşlı başka bir kadın ayakta dikilmektedir. Arkalarındaki perde de “GÜNÜME ARKADAŞIM OLUR MUSUN ?” yazısı yazmaktadır. Sahnedekiler arkalarındaki Murat’ı fark etmeden programa devam etmektedir.
KADIN – Her güne gelir. Bir gün olsa bile oram ağrıyor, buram ağrıyor diye sızlanmaz. Dedikoduları süperdir. Önüne konanı yer ve hiç şikayet etmez. Gayet uyumludur. Eşimin tayini nedeniyle Bartın’a taşınacağımız için devretmek zorunda kaldım.
Sunucu arkasında şaşkınlıktan donan Murat’ı görünce sevinçle,
SUNUCU- Eveet. Bakın size sürpriz yaptık ve yan stüdyodan Murat’ı getirdik.
Seyirciler alkışlar.
MURAT – Evet. Sevgili konuklar programıma burada devam ediyorum. Bana sorusu olan var mı ?
Seyirciler arasında yaşlı bir kadın ayağa kalkar. Diğer seyirciler elden ele mikrofonu dolaştırarak yaşlı kadına uzatırlar. Kadın mikrofona ulaşınca konuşmaya başlar.
YAŞLI TEYZE - Oğlum, bizim torunun bir havuz problemi vardı ?
MURAT- Ne demek. Buyur sor teyzeciğim.
YAŞLI TEYZE- Boş havuzun tamamını, A musluğu tek başına 12 saatte, B musluğu ise 18 saatte doldurmaktadır. Havuzun tabanında olan, kör olası C tapası ise tek başına havuzu 36 saatte boşaltmaktadır. Bu iki musluk ile kör olası tapa aynı anda açıldığı zaman havuz kaç saatte dolar ?
MURAT- Çok basit. Bunun formülü şöyledir. 1/12 + 1/18 Yani dolduran musluklardan 1/36 yani boşaltan tapayı çıkartılırsa, bir saatte havuzun ne kadarının dolduğunu buluruz. Paydalar eşitlersek. 3 +2-1 /36 yani 5-1/36 yani 4/36 yani 1/9 elde ederiz. Yani bir saatte havuzun 9’da biri dolmaktadır. Dolayısıyla havuzun tümü 9 saatte dolar.
Stüdyodakiler Murat’ı alkışlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
MURAT - Bazıları bu soruları bilemediği için havuza neler neler yapıyor. Bu da onlara kapak olsun.
Diyince, stüdyodakiler daha kuvvetli alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri
Murat, devredilen kadını şöyle bir süzdükten sonra,
MURAT- Valla, geleceği pek yok bunun, bence en çok üç yüz teleye devredebilirsin.
Stüdyodakiler alkışlarken, Murat stüdyodan çıkar.
SAHNE 55 İÇ/GÜN DTV BİNASI/ KORİDOR
MURAT-ASİSTANLARI- MAKYÖR-KAHVECİ KIZ-ARAK-KAMERAMAN- FİGÜRASYON
Murat koridorda sinirle yürürken, 3. Asistanına dönüp sorar :
MURAT- Bu dümeni kim hazırladı.
3. ASİSTAN - Arak, ağbi. Yapma etme dedim ama dinletemedim. Reyting artırırmış dedi. Dedim ki Reyting artırmak senin işin mi ? Murat bey varken sana mı kaldı dedim. Dedim de dedim ama dinletemedin.
Murat hızla Arak’ın odasına doğru yürümeye başlar. Murat’ın önünde, Makyör düşük bel kot pantolon giymiş yavaş tempoda yürüyordur. Karşı yönden gelen Kahveci Kız makyöre.
KAHVECİ KIZ - Bağcıkların çözülmüş.
Diyince Makyör, Murat’ın az önünde eğilerek ayakkabısının bağcıklarını bağlamaya başlar. Murat Makyörün arkasına tekmeyi atıp :
MURAT- Bu ne ya. Düzgün şeyler giysene. Mecbur muyum senin tanganı görmeye.
Makyör neye uğradığını anlamadan, apar topar oradan kaçarak uzaklaşır. Murat Arak’ın odasının önüne gelince kendisini takip eden Kameramın elinden kamerayı alır. 3. Asistanına,
MURAT- Arak’a “Murat acilen seni odasında bekliyormuş” de.
3. Asistanı, Arak’ın odasına yönelirken Murat arkasındakiler ile birlikte Arak’ın ilerisindeki odaya girip, kapıyı aralık bırakıp beklemeye başlarlar. Arak telaşla odasından koridora çıktıktan sonra Murat elinde kamera ile hızla Arak’ın arkasından çaktırmadan yaklaşarak, bağırır.
MURAT – Arraak.
Arak irkilerek arkasına dönünce yüzünü Murat’ın omzunda tuttuğu kameraya çarpar ve acıyla :
ARAK- Aaah. Çenem.
MURAT - Kamera şakası öyle değil böyle yapılır.
Diyerek, kamerayı da hızla yere kapaklanan Arak’ın koltuğunun altına koyarak :
MURAT- Böyle mars olursun işte. Öğren de gel.
Dedikten sonra hızla koridorda yürümeye başlar.
SAHNE 56 İÇ/GÜN DTV BİNASI/ BAŞKA KORİDOR
İSTİHBARATÇILAR- ATAK-GENÇ KIZ-HADİ-BAHADIR
İstihbaratçılar deponun kapısının önünde ampul değiştirirken, depodan Atak bir kız ile birlikte çıkar. Atak, neşeli bir şekilde İstihbaratçıya,
ATAK- Beni arayan oldu mu ?
İSTİHBARATÇI (Hafif sinirlenerek) – Sen kimsin yaa ?
ATAK – İşe yeni mi başladın. Ben Atak Kaçak, buranın Genel Müdürüyüm. Beni arayan oldu mu ?
İSTİHBARATÇI (Sinirlenerek)- Cümle alem seni arıyordu bende onları annenin telefonuna yönlendirdim.
ATAK – Ne biçim konuşuyorsun sen terbiyesiz, kovuldun.
İSTİHBARATÇI – Hadi ordan. Ben devlet adına çalışıyorum.
O sırada koridorda geçmekte olan Hadi söze girer.
HADİ- Efendim.
Atak gülmeye başlar.
İSTİHBARATÇI- Efendim.
HADİ- Esas ben efendim. Beni çağırdınız.
İSTİHBARATÇI (İyice sinirlenerek)- Bunu da nerden çıkartıyorsun kardeşim.
HADİ- Ben Hadi, Hadi Ordan.
İstihbaratçının siniri boşalır, ağlamaklı bir şekilde,
İSTİHBARATÇI (Ağlayarak) – Allahııım, ne biçim yere düştüm ben ?
ATAK (Gülerek)- Tamam Hadi bey, biz meseleyi hallettik, siz işinize bakın.
HADİ- Elbette efendim. Saygılarımla,
Atak, İstihbaratçıya dönüp sert bir şekilde,
ATAK – Eee, devletten bahsediyordun?
İstihbaratçı kimliğini ağzından kaçırdığını anlayınca toparlamaya çalışır.
İSTİHBARATÇI - Eeee... Enerji Bakanlığı’ndan geliyoruz. Enerji Verimliliği Kanunu uyarınca devlet büyük işyerlerinin eski ampullerini tasarruflu ampullerle değiştiriyor.
Atak o sırada karşıdan kendisine doğru gelmekte olan genç bir kız görür.
GENÇ KIZ- Af edersiniz lavabo neredeydi ?
ATAK - Buyrun efendim götüreyim. Pardon göstereyim. Daha önce tanışmış mıydık ?
GENÇ KIZ- Sanmıyorum.
ATAK - Elbette, elbette. Buyrun ben size tuvaletin yolunu göstereyim. Efendim ben Atak DTv’nin Genel Müdürüyüm görmek istediğiniz başka bir şey varsa çekinmeyin söyleyin, ben size hemen gösterebilirim.
Bahadır kalabalığın yanına gelip,
BAHADIR – Af edersiniz Murat Bırakmaz’ın odasını arıyordum.
ATAK- Bir üst katta, sol tarafta 114 numaralı oda.
BAHADIR- Teşekkür ederim.
ATAK – Bu ne yaa ? Genel Müdürlük kadar zor bir meslek yok ya ! Ampulünden tut, muhtarlığına kadar her şeyle ben ilgileniyorum. Bir insana bu kadar da yüklenilmez ki ?
SAHNE 57 İÇ/GÜN DTV BİNASI/ MURATIN ODASI
MURAT - BAHADIR
Murat odasındaki kanepede oturmuş çilek yemektedir. Kapısı yavaşça açılır. Bahadır sırıtarak içeri girer.
MURAT- Ooo, hoş geldin kardeşim.
BAHADIR – Hoş bulduk. Allah neşeni daim etsin.
MURAT – Cümlemizin.
BAHADIR – Ben malum daveti tebliğe geldim.
Bahadır, ceketinin iç cebinden bir cep telefonu numarası yazan küçük bir beyaz kağıt çıkartıp, Murat’a uzatır.
MURAT- Bu ne ya, fotoğrafı yok mu ?
BAHADIR – Yok canım, o kadar çirkinmiş ki fotoğraf çektirmesine izin verilmemiş.
MURAT – Aman ne komik.
BAHADIR – Valla kardeş bu son şansın, ya bunla ya da başka biriyle evlendin evlendin, yoksa senle görüşmeyi kesiyoruz.
MURAT – Amma kılıbıkmışsınız ha ?
BAHADIR – Valla karar senin hüküm Sultanlarımızın. Umarım görüşürüz hadi eyvallah.
Bahadır odadan çıkarken Murat elindeki kağıda bakar.
SAHNE 58 İÇ/GECE KAFE
MURAT – MUKADDER - FİGÜRASYON
Murat cep telefonunu kulağına dayalı bir şekilde kafeye girer. Masalardaki insanlara bakar. Kafede yalnız oturan hiçbir kadın yoktur. Kimsenin de telefonu çalmıyordur. Murat, masaların arasında yavaş yavaş yürüyerek hem yalnız bir kadın, hem de Mukadder’i arar. Cep telefonunu kapatıp etrafında bir tur dönüp, boş bir masaya oturur. Cep telefonunu masaya bırakır. Bir süre etrafındaki insanlara bakar. Cep telefonu çalar.
Ön Fon : Neşe Karaböcekten Artık Sevmeyeceğim.
Murat etrafına bakmayı bırakıp, cep telefonunu yönelir. Cep telefonu açıp kulağına götürür ancak, telefondan bir ses gelmez. Murat kısa bir süre bekler ve telefonunu kapattığı sırada, kafenin girişinde Mukadder’i görür. Mukadder, kırmızı güzel bir elbise giymiş, saçlarını ve makyajını yaptırmış, gayet güzel görünür bir şekilde Murat’a bakmaktadır. Murat şaşırır. Mukadder asil bir şekilde süzülerek Murat’ın masasına doğru yürümeye başlar. Murat gözlerini Mukadder’den alamamaktadır. Mukadder masaya yaklaşıp yavaşça oturur.
MUKADDER – Merhaba, ben Mukadder. Siz de Bahadır’ın arkadaşı Murat olmalısınız. Kusura bakmayın kuaförde işim uzun sürdüğü için geç kaldım.
Murat ne söyleyeceğini bilemez, şaşırıp kalır.
MUKADDER- Benim ablam ve Bahadır aynı işyerinde çalışıyorlar. Ablam da hem geveze hem de sabıkalı bir çöp çatan olduğu için Bahadır’la beraber bu randevuyu ayarlamışlar.
Murat durumu anlayıp, keyifli bir şekilde masadan kalkıp, Mukadder’in elini tutar. Mukadder ile Murat el ele heyecanla ve aşkla birbirlerine bakarlar. Etraftaki masalarda oturan çiftler yerine tek tek masalarda Murat ve Mukadder görünmeye başlar. Muratlar ve Mukadderler masalarında el ele tutuşmakta ve neşeyle sohbet etmektedirler. Murat ve Mukadder kafenin ortasında ayakta dururken, görüntü etraflarında dönmeye ve masada oturan Muratlar ve Mukadderleri göstermeye devam eder. Murat ve Mukadder bir süre bir birlerine baktıktan sonra el ele yürümeye başlar. Yavaş yavaş yürüyüp kafeden çıkarlarken masalardaki Muratlar ve Mukadderler ayağa kalkıp kafeden çıkmakta olan Murat ve Mukadder’i alkışlarlar.
Ön Fon : Alkış Sesleri
SON
Deccal, gördüm seni sobe.
Hocam yanlız trt TV FİLMLERİ projesi içeriği film idi dizi değil bunu bilerek yolladın dimi?
İlginiz için teşekkürler.
Elbette, siteye de yüklenen zaten film senaryosu.
Ancak, bu senaryo 13 bölümlük bir dizi projesinin özeti mahiyetindedir.
Bu hikayenin 13 bölümlük dizisine ilişkin çalışmalarım (Sadece 1. bölüm ile final bölümün senaryoları hazır) bulunmaktadır.
Deccal, gördüm seni sobe.
Ben kalemiinin güçlü olduğunu düşünüyorum kardeşim güzel hoş yazmışsın konu değişik ama içined barındırdığı olaylar klasik şeyler benim kendi fikrim o yüzden basit buldum.Ha dersen ki trtdeki komedi filmleriyle karşılaştır bence onlardan kötü değil bu ama işte işler biraz tanıdıklar ve isimlerle ilerliyor onlarınki çekilir ama senin çekilmez bilmem anlatabildim mi? Fakat yine de ilk değerlendirmeden geçmesi gerekliydi diye düşünüyorum.
İlginiz için teşekkürler. Zaten benim de amacım; Türkiye'de zarar edeceğini bile bile film çekebilen yaklaşık 80 civarında olan beceriksiz yapımcılardan birine ulaşarak, onun zarar etmesini önlemeye çalışmak 🙂
Deccal, gördüm seni sobe.
Dostum senaryo çok klişe olmuş maalesef. Hatta ortada anlatılacak bir hikaye bile yok denebilir. Öncelikle Murat ile Mukadder'in birbirlerine aşık olacaklarını ilk sahnede göstermişsin. Daha fenası ilk sahnede Nejat Uygur'un Cibali Karakolu adlı oyunundaki bir espri ile açılışı yapmışsın.
İnsanlar, sonunu bildikleri bir filmi izlemek istemezler. Ayrıca Murat'ın evlenip evlenmemesi pek de umurlarında olmaz. Hadi oldu diyelim, Mukadder'i seyirciye göstermeden önce Murat'ın içsel durumunu esprili bir olay örgüsü ile gösterebilir ve doğru insanın karşısına çıkması durumunda Murat'ın gerçekten evlenebileceğine seyirciyi inandırabilirdin. Sonra da Mukadder ile Murat arasındaki benzerlikleri göstererek seyirciyi bu ilişkinin olabileceğine hazırlardın. Böyle yapsaydın bile yine de klişeden kurtulamayacaktı hikaye. Çatışma gerekiyor. Bu çatışma ise Murat'ın arkadaşlarının Mukadder'i istememesi veya bu ilişkiyi engellemeye çalışmaları üzerinden oluşturabilirdi. Seyirci "Acaba!" diyecek ve merak duygusu diri tutulmuş olacaktı.
Sonuç olarak yazdıkça tecrübe kazanıyoruz. İyi bir senaryonun hiç bir zaman görmezden gelinmeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Basit bir hikayeden bile, doğru anlatımla klişeden kurtarılırsa eğer, iyi bir senaryo çıkarılabilinir.
“The first draft of anything is shit.” Ernest Hemingway
Ben kalemiinin güçlü olduğunu düşünüyorum kardeşim güzel hoş yazmışsın konu değişik ama içined barındırdığı olaylar klasik şeyler benim kendi fikrim o yüzden basit buldum.Ha dersen ki trtdeki komedi filmleriyle karşılaştır bence onlardan kötü değil bu ama işte işler biraz tanıdıklar ve isimlerle ilerliyor onlarınki çekilir ama senin çekilmez bilmem anlatabildim mi? Fakat yine de ilk değerlendirmeden geçmesi gerekliydi diye düşünüyorum.
Bu yorumu yeni gördüm. TRT Tv filmlerine seçilen senaryoların en kötüsü bile çok iyi fikirler barındırıyor. Bunun yanında bazıları var ki dudak uçuklatır. Son yaptığım bir görüşmede Tv filmi olmaz bu Amerika da yada Avrupada yapabiliriz hatta belki de "Jean Pierre Jenunet" (kendisi Amelié ve Micmass'in yönetmeni) ile görüşmemiz güzel olur demişti sağlam bir yapımcı. Bu senaryoyu gönderenin kim olduğunu inanın TRT dahil kimse bilmiyor. Bu çocuklar yazabildiyse siz de ben de yazabilirim. O yüzden TANIDIK ve İSİMLER falan mantığını artık bırakın arkadaşlar. Başvurular tekrar başladı sağlam işlerle girip alnınızın akıyla senaryonuzu satmanızı içtenlikle Allah'tan dilerim.
Kolaylıklar.
"Jean Pierre Jenunet"
Şakacı bir yapımcıymış aynı zamanda.
Aslında insanımızı ve kendimizi değersizleştirmemiz gerekir.
Neticede, Jean Pierre Jeunet'de gençken senin benim gibi forumlarda sürten bir delikanlıydı :), yani onu Federico Fellini doğurmadı ki 🙂
Durmak yok yazmaya devam.
Deccal, gördüm seni sobe.
Yo ne onu yüceltiyorum ne bizi aşağılıyorum. Bahsi geçen mevzu bana yapay geldi. Yoksa birçok jean pierre jeunet'ler var elbet buralarda da. Mesela Jan pier jan pier olmadan önce türkiye'de bir delikanlı olsaydı ve amelie, şarküteri, yahut diğer senaryoları trt'ye ya da türkiye'deki bir yapımcıya götürseydi "git allasen jan pier, bundan film mi olur" cevabını alırdı.
O yüzden o sağlam yapımcının söylediği söz gerçek bir karşılık bulmuyor benim algımda.
Yapımcıya ve söylediklerine takılacak kadar sığ olduğunuzu bilseydim yazmazdım. Burada anlatmak istediğim adı sanı bilinmeyen bir adamın bu senaryo ile yapımcıya o yönetmeni ki filmi komple fransada yapma düşüncesini verdi. Bunun yanında Filintanın ilk bölümünü lost ve Prison break'in de yönetmenliğini yapmış bir adam çekti. Küçücük odanızda küçücük beyninizle ve bu örümcekli ön yargınızla anca iki adım yol gidersiniz.
Ben onucuncu'nün işlerini seviyorum. Enerjisi ve yazıları her zaman ilgimi çekti. Tarzını değiştirir ve daha gerçekçi türlere yönelirse yada bir senaryo grubuna dahil olursa güzel işler yapacağına adım gibi eminim. Lafım hariçten gazel okuyanlara.
İdare eden bir çalışma ancak ruhsuz... diyaloglar yetersiz. Anlatım güçsüz. (Şık ve kaliteli bir şekilde dekore edilmiş) Kaliteli nasıl oluyor?.. Ancak yazmakla sanırım yüzlerce yazmakla bir şekilde adım atılacak duruma gelebilir. Yine de bir emek. Paylaşım için teşekkürler.