Forum

TRT'nin Red Ettiği Uzun Metraj Film Senaryosu

1 Gönderi
1 Üyeler
0 Reactions
835 Görüntüleme
(@onucuncu_1605504554)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

TRT'nin açmış olduğu TV Projesine gönderdiğim ve red edilen projemi siteye yüklüyorum.
Elbette TRT yayın ilkeleri itibariyle daha çok mesaj kaygısı olan dram ve didaktik bir takım projelere yöneliyor. Bu nedenle katılım sayısının da 800'ün üzerinde olduğunu da dikkate alarak, "Benim projem çok iyiydi haksız yere red edildi" diye bir iddiam yok.
Ama TRT ekranlarında yayınlanan "Zengin Kız ve Fakir Oğlan" ile "Şimdi Onlar Düşünsün" dizilerini seyrettikçe bence aşağıda taktirlerinize sunduğum uzun metraj film projesinden mesaj kaygısı olmayan iyi bir komedi dizi projesi çıkabileceğini düşünüyorum.
Bu nedenle projemi takdirlerinize sunuyorum.
Snopsisi
SNOPSİS
GÖRÜCÜNÜN GÖZÜ KÖRDÜR

Ankara, 2014 sonbaharı. Gazi Üniversitesi’nden mezun arkadaşlar birbirinden kopmamış, eşleriyle birlikte haftada bir kez toplanmaktadır. Gruptakiler, Murat’ın olmadığı bir toplantıda, her hafta sırayla, grubun tek bekar kalanı Murat’a, bir eş adayı ayarlamaya karar verirler. Ayrıca, bu buluşmanın gerçekleşmemesi veya Murat’ın bu buluşmayı terk etmesi halinde, arkadaşlıklarını bitirme kararını da alırlar.

Murat, yerel ve küçük bir televizyon kanalında komedi programı yapmaktadır. Sırayla gruptan bir kişi Murat’ın komedi programı yaptığı televizyon stüdyosunda, Murat’ı ziyaret ederek, önce Murat’ın programını seyreder sonra da ayarladığı buluşmayı Murat’a bildirir.

Buluşma, Murat’ın devamlı gittiği kafede gerçekleşir. Aynı kafede; tıpkı Murat gibi bekar olan Mukadder de arkadaşlarının kendisine ayarladığı bir eş adayıyla zorla buluşmaktadır. Murat ve Mukadder, randevulaştıkları kişileri önce tanıyarak sonra da o kişinin temel özelliklerinin zıddına sahipmiş gibi davranarak, buluştukları insanları kendilerinden kaçmasını sağlarlar. Tesadüfen tanışan bu ikili aynı durumda olmaları nedeniyle, birbirine taktik vermeye de başlar. Ayrıca, bu konuşmalar sırasında, birbirlerine çok benzediklerini ve birbirlerine aşık olmaya başladıklarını hissederler. Ancak, bekar kalmak istedikleri için bir süre bu hislerine direnirler.

Ancak, tesadüf eseri Murat’ın arkadaşı Bahadır, Murat’a buluşması için Mukadder’i ayarlar. Bu tesadüf ile birlikte Murat ve Mukadder çözülerek, birbirlerinden hoşlandıklarını açıklarlar. Filmin finalinde Murat ve Mukadder başka bir kafeye gitmek için, el ele tutuşarak bulundukları kafeden çıkarlar.

Karakterleri
Filmin Kahramanları

MURAT : Filmin kahramanıdır. 35 yaşındadır. 20 Aralık doğumlu olduğundan, kendisini Yay burcu zannetse de gerçekte, kayıp 13. burç olan Yılancı burcundandır. Trakya göçmenidir. 1.75 boylarında, kısa sarı saçlı, mavi gözlü, yüzü hafif yuvarlak hatlı, hafif kilolu, şeytan tüyü olan ve çevresindekilerin bakışlarını toplayan karizmatik bir erkektir. Gayet güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor. Son derece zeki, esprili ve girişkendir. Gayet şık giyiniyor. Kaliteli krem rengi takımın içinde parlak renkte lacivert gömlek ile bunun tam tersi kombinasyonlarda giyiniyor. Ailesinden kalan mirasla para sorunu olmamasına rağmen, yerel televizyon kanalında komedi programı yapmaktadır. Az meşhur olunca, kendisini her şeyin en iyisine layık gören bir ukalaya dönüşmüştür.

MUKADDER : Dizi boyunca kendi karakterini gizlemeye çalışmakla birlikte, tam anlamıyla Murat’ın bir dişi versiyonudur. 26 yaşındadır. 20 Aralık doğumlu olduğundan, kendisini Yay burcu zannetse de gerçekte, kayıp 13. burç olan Yılancı burcundandır. Kafkas Türkü’dür. 1.65 boylarında, kısa siyah saçlı, kahverengi gözlü, yuvarlak hatlı, beyaz tenlidir. Güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor. Siyasetten ve siyaset odaklı huzursuzluktan nefret ediyor. Son derece zeki, esprili, erkek gibi giyinen ve davranan bir kadındır.

I. Derecedeki Karakterler (Murat’ın Arkadaş Grubu)

Murat’ın arkadaş grubundaki tüm karakterler, burçlarının temel özelliklerini taşıyan ve bu kapsamda karakterleri oluşmuş, her biri farklı burçtan kişilerden oluşmaktadır.

Birinci Karakter Zeynep : Burcu Başak. 35 yaşında 4 yaşında erkek ikizleri var. Gazi Üniversitesi İşletme mezunu, dış ticaret uzmanı olarak Ekonomi Bakanlığı’nda çalışıyor. Bio-enerji, bulmaca konularında uzman. Hayatı bir hediye yerine, çözülmesi gereken bir bilmece olarak görüyor. Bir çok insanın istediği, güç, para ve huzura rağmen, o hayatın anlamı çözmek uğruna çevresini ve kendisini sıkıntıya sokuyor. Grubun lideridir. Dominant, agresif ve yüksek tonda konuşan bir kadındır.

İkinci Karakter Bahadır : Burcu Balık. 35 yaşında Gazi Üniversitesi İşletme Mezunu, Burdur’dan komşu kızı Zeynep ile evlenmiş, Devlet Planlama Teşkilatında çalışan zeki bir uzman. Hayattan keyif alan, kendini sıkmadan yaşayan, ihtiyacı kadar çalışan ve öğrenen bir tembel. Hiçbir hobisi olmayan ancak, Zeynep’in dırdırlarına maruz kalmamak için Zeynep’in aktivitelerine ve görüşlerine katılan uyumlu bir insan.

Üçüncü Karakter İbrahim : Burcu Kova. 35 yaşında Gazi Üniversitesi İşletme Mezunu. Bilgisayar oyunlarına düşkün, ekonomik durumu iyi, agresif ve asla haksızlığa tahammül edemeyen birisi. Karısının beceriksiz olması nedeniyle ev işleri ile çocuk bakımından anlayan iyi bir aile babası. Kendine güvenen ancak yüzü gülmeyen ve son derece ciddi biridir.

Dördüncü Karakter Meltem : Burcu İkizler. İbrahim’in karısı. 35 yaşında 6 ve 3 yaşında iki erkek çocuk annesi. Çok değişken bir yapısı olan bir kararsız. Gazi Üniversitesi İşletme mezunu. Hiçbir konuda bir fikri olmayan, beceriksiz ancak güzel ve bakımlı (kıyafetine, makyajına önem veren) bir ev hanımıdır.

Beşinci Karakter Barbaros : Burcu Koç. 35 yaşında Gazi Üniversitesi İşletme Mezunu. Son derece uyumlu ve mütevazi biridir. Utangaç ve konuşmayı sevmeyen bir yapısı var.

Altıncı Karakter Meral : Burcu Terazi. Barbaros’un eşi. 35 yaşında, 8 yaşında bir kızı var. Gazi Üniversitesi İktisat Mezunu. Grubun en güzeli, en zekisi ve en sessizi. Barbaros’un dişi versiyonudur. Uyumlu, mütevazi ve utangaç bir kadındır.

II. Derecedeki Karakterler (Murat’ın İş Arkadaşları)

HAKKI : Murat’ın baş yardımcısıdır. Kendi halinde, sessiz ve sadık bir insandır. Kanalda, devamlı Murat’ın yanındadır. Kısa boylu, hafif göbekli ancak yüzü devamlı gülen neşeli biridir. Spor giyinmektedir. Gayet güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor.

ARAK : Murat’ın diğer elemanıdır. Murat ile birlikte komedi programlarında oynamaktadır. Ancak Hakkı gibi sadık olmadığı gibi, uyanık, çıkarcıdır. İnce uzun boylu, şık giyinen ve kendini beğenen bir yapısı var. Gayet güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor.

KAMERAMAN : Murat’ın bir başka elemanıdır. Murat’ın programlarını çekerken, hem Murat’ın kameramanlığını yapmakta hem de skeçlerinde oynamaktadır. Sesini değiştirerek çok iyi taklitler yapmaktadır. Aceleci ve telaşlı bir yapısı var. Spor giyinmektedir. Gayet güzel ve düzgün bir İstanbul Türkçesi ile konuşuyor.

Figürasyon
Genelde televizyon programlarına katılan, gayet doğal günümüz insanları arasından seçilecektir.

Senaryosu
GÖRÜCÜNÜN GÖZÜ KÖRDÜR

SAHNE 1 İÇ /GECE KAFE
MURAT- MUKADDER- BİRSEN-HADİ- KALABALIK FİGÜRASYON

Şık ve kaliteli bir şekilde dekore edilmiş, kalabalık bir kafe. İnsanlar masalarında yemek yemekte ve sohbet etmektedir. Murat içeri girer girmez cep telefonunu çıkartıp, bir numarayı arar. O sırada arka taraftaki masada yalnız başına oturmakta olan Birsen’in masa üstündeki cep telefonu çalar. Birsen telefonunu açmak için hamle yapar. Ancak, Murat Birsen’in cevap vermesine izin vermeden cep telefonunu kapatıp, Birsen’in masasına doğru yönelir. Murat masanın başına gelince Birsen’in karşısındaki sandalyeye oturur.

MURAT- Merhaba. Ben Murat Bırakmaz,

BİRSEN- Birsen Eksiktin.

MURAT (Bozularak, sesi titreyerek)- Özür dilerim yanlış anlaşıldım. Ben Zeynep’in arkadaşıyım, sizi o buraya davet etmişti ve biraz önceki cevapsız arama da bana aitti.

BİRSEN- Hayır esas ben yanlış anlaşıldım. Pardon bu hep oluyor. Benim hatam. İsmim Birsen ama maalesef soy adım Eksiktin.
Murat şaşırarak hafifçe bağırır.
MURAT – Hadi ordan.

Bunun üzerine Birsen’in arkasındaki masada sırtı dönük olarak oturan adam Murat’a dönüp,

HADİ- Efendim.

MURAT- Size demedim beyefendi.

HADİ- Ama ismimi söylediniz.

MURAT- Efendim.

HADİ- Ben Hadi, Hadi Ordan.

Hadi’nin karşısında oturan Mukadder kahkahayla gülmeye başlar. Murat gözlerini Hadi’den ayırarak, yana doğru eğilerek gülmekte olan Mukadder’e bakar. Murat ile Mukadder göz göze gelirler ve bir anda aralarında bir elektriklenme olur. Mukadder yavaş yavaş gülmesini azaltır ve Murat’ın gözlerine odaklanmaya başlar. Murat da hayranlıkla Mukadder’e bakmaya devam eder. Görüntü Murat’ın yüzünde donar.

MURAT (İÇ SES)- Asla aşık olamam derken, aşk ateşine böyle saçma sapan bir şekilde düştüğüme, inanamıyorum.

SAHNE 2 VTR JENERİK
JENERİK

Jenerik akmaya başlar.

Ön Fon : Neşe Karaböcek’ten “Artık Sevmeyeceğim”

SAHNE 3 İÇ /GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT- HAKKI-ARAK- KAMERAMAN- ZEYNEP – KALABALIK FİGÜRASYON (Cem Yılmaz ve Ata Demirere benzeyen iki kişi)

Küçük bir televizyon stüdyosunun salonu. Salondaki seyirciler yeni yeni yerlerine oturmaktadır. Zeynep oturanları rahatsız ederek, ortadaki boş koltuğa ulaşmaya çalışmaktadır.
Ön Fon : Gong sesi

Seyirciler hızlı bir şekilde salondaki yerlerini almaya başlar. Murat, Hakkı ve Arak’la birlikte, sahnede yer alan bir masanın etrafında oturmuş, ellerindeki kartları incelemektedir. Hakkı tıpkı Tibet rahipleri gibi giyinmiş, kel görünmesine yönelik makyaj yaptırmıştır. Kameraman Murat’a işaret verince Murat konuşmaya başlar.

MURAT- Sayın konuklarımız ve değerli seyircilerimiz. Düdük Makarnalarının sunduğu, “Bir Murat’la Üç Tur At” programına devam ediyoruz.

Kameraman kameradan uzaklaşıp arkasını dönüp seyircilere doğru alkış işareti yapar. Seyirciler alkışlamaya başlar. Murat masanın çevresinde koşarak üç tur attıktan sonra yerine oturur.

Ön Fon : Alkış sesleri

MURAT – Programımın bu bölümünde güzel yurdumdan ve dünyadan haberler var. Kültür Bakanlığı şikayetler üzerine "Rap"e standart getirdi: bundan gayrı, ana, bacı yok, eşiktekine ve beşiktekine de diss atılmayacak. Ünlü değerlendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin " Oğlum bak git, Fitch oğlu Fitch" tehditleri nedeniyle, Türkiye'nin notunu "Durağan BB"den, "Atarlı Ergen"e yükseltti.

Seyircilerin bir kısmı iki büklüm olarak gülmekte diğer kısmı ise tebessüm etmektedir.

MURAT- Türkiye’ye gelen her on Alman turistten dokuzuna yapılan “Herr hausen die beinder (Her havuzun dibi aynıdır)” esprisi nedeniyle Almanya Büyükelçiliği Türkiye’ye nota verdi. Yani bir nev’i bize “siiii…” dediler. Söz konusu Nota’da Almanya : Bu esprilerin devam etmesi halinde, Türkiye ile ilişkilerini 3. Katip Herr Duara Dübel düzeyine indireceğini bildirdi.
Seyircilerin hepsi kahkaha atarken, bir kısmı alkışlamaya başlar.

Ön Fon : Alkış sesleri

MURAT- Yeni sezonun televizyon dizileri belli olmaya başladı. Yeni sezonda daha önce tutmuş dizilerin yeni versiyonları göze çarpıyor, örneğin: Behlül Ç., Abdestli Yedili,
Öyle Bir Bayar Zaman Ki,
Kurtlu Seyit ile Bayat Şıra,
Bir Zamanlar Osmanlı’ya Kıyamam. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, "Az kaşardan tost çok kaşardan dost olmaz" deyiminin kamu idarelerinde yaygınlaşması üzerine, kamu kantinlerini denetleme kararı aldı. Sırada tarihten bir yaprak köşemiz var. 14 Eylül 1814. Mohikanların sondan birincisi, Mohikanların sonuncusuna; “ Sıkıyorsa o tetiğe bir bas” diye atarlanmış.

Seyirciler kahkaha atarak gülerken, Zeynep’in yanındaki boş koltuğa Ata Demirer ile Cem Yılmaz’a benzeyen iki kişi oturur. Zeynep bunlara şaşırarak bakar.

MURAT- Biraz da müzük piyasasını tarayalım. Doğuştan Angara’lı ortanca Faruk, Kasım ayında çıkacak “Müzük Albümü”nü tanıttı. Varoş sorunlarının işlendiği albümde;
- Cern’den büyük Allah var. (Anonim)
- Gök götürüde konuksal avrata yan baktım, yarim ile Vip’te sushi paylaştım.
- Kentsel dönüşüm, kaynana dırdırına kesin çözüm.
- Çok temizdir helal sertifikalı yarim, damacana suyunu içmeden önce yıkar yarim.
- Gülü sevdim diken battı, bir kız sevdim protokolü kalktı (Anonim)
- Çürük çıkmaz bizim Dikmen’den, medet umma Süpermen’den
parçaları yer alıyormuş. Hafta sonları maçlarında holigan terörünü engellemek adına Türkiye Futbol Federasyonu, cuma namazından sonra okunması için Diyanet İşleri Başkanlığı'na bir dua önerdi: Bismillahirrahmanirrahim,
Ya Rabbel Alemin;
Trabzonspor’a 2011 model bir kupa,
Beşiktaş’a okkalı bir feda,
Fenerbahçe’ye Avrupa’da caka, Galatasaray’a ise çilek niyetine Kaka, ihsan eyle ya Rabbiii. Okulların açılması üzerine, tedbiri elden bırakmayan karayolu yetkilileri Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerine radar koydu. Yetkililer tarafından yapılan açıklamada; bu sayede köprüyü koşarak geçmeye çalışan öğrencilerin düşmelerinin önüne geçilebileceği bildirildi.
Zeynep’in yanına oturan Ata ve Cem’e benzeyenler, gülerek, küçük not defterlerine yazılar yazmaktadır. Zeynep bu defterlere doğru bakmaya başlayınca, Cem ve Ataya benzeyen kişiler elleriyle yazdıklarını kapatmaya çalışırlar.

MURAT- Sırada süper bir haber var. Türkiye Uzay Kurumu, uzayda sigara içilmesine izin verdi. Habere göre; henüz faaliyet geçmemesi ve herhangi bir Türk’ü uzaya gönderememesine rağmen, Türk Uzay Kurumu çalışmalarına hızla devam ediyor. Kurum, bir teşkilatın en önemli nüvesi olan personel faktörünü esas alarak çalışmaya başladı. Bu kapsamda, kurum personelinin uçuşta ve uzaydaki davranışlarının disiplin altına alınmasını teminen, Disiplin Yönetmeliği hazırlanarak, yayımlanmak üzere Resmi Gazete’ye gönderildi. Diğer hususlar meyanında, daha önce sigara içme odası olarak uzay mekiklerine konması planlanan alanlara free-shop yapılmasına karar verilmesi üzerine, uzay mekiklerinin içinde sigara içilmesi yasaklanmış oldu. Bu itibarla, “kazmanot”ların sigara içme ihtiyaçları için, uzay mekiğinin dışarısına çıkmalarına izin verildi.
Sıkılmaya başlayan seyircilerin birden neşeleri yerine gelerek tebessüm etmeye başlarlar.

MURAT -Ayrıca, kurum yetkilileri; kurumun muhtemel ödenek yetersizliği nedeniyle, uçuşların Ramazan ayına denk getirilerek, “kazmanot”lara üç yerine iki defa karavana verilmesine yönelik çalışmaların da yer aldığı, Harcırah, Yolluk ve İaşe Yönetmeliklerinin ise, çok yakında hazırlanarak yürürlüğe gireceği müjdesini de verdi. Bunun yanında, Türk Dil Kurumu da; halkımızın Türk Astronotları için “Kazmanot” ifadesini kullanması nedeniyle, bu çirkin terimin yerine “ Çok oturaçlı götürgeç ile fezada seyahat etmeye akredite olan mümtaz ve yavuz zat-ı muhterem” ifadesini kullanmayı tavsiye ettiklerini belirterek, bu yönde bir kamuoyu oluşturulmasını teminen, muhtelif kamu spotları hazırlayacaklarını bildirdi. Şimdi de çocuklara yönelik bir haberimiz var. Pepe karakterinin “Justice League” seçmelerinde elenmesi üzerine “Helal Sezai” isimli yeni bir Türk çizgi-film karakteri tasarlandı. Helal Sezai şarkı söyleyerek, isyan etmemenin faydaları, ıslanan bezi anneye haber verme, kentsel dönüşüm ve bakkaldan ekmek alma gibi konularda çocukları bilgilendirecek. Bu arada gülmemek için kendimi tutayım derken benim bezim de ıslandı.
Stüdyodaki seyircilerle beraber, Ata ve Cem’in benzerleri not almayı bırakıp, iki büklüm gülmeye başlamıştır.

MURAT- İletişim uzmanları, Temel isimli Türk erkeklerinin, maçlardan sonra internette başvurduğu ikinci aramanın “ince uçlu şarj aleti” olduğunu açıkladı. Ön tarafında “Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur. Mahatma Ghandi.” Arka tarafında ise “Ne diyon lan sibop Maganda Hayri” yazan “t-shirtler”, Hayri Severler Derneği’nin başvurusu üzerine piyasadan toplattırıldı. Flaş, flaş, flaş. Televizyonumuza ulaşan son dakika haberine göre, sadece bir filmde yardımcı karakterde oynayan ünlü foto-model, manken ve oyuncu Hayal İndegörürsün; “Artık filmlerde aptal sarışını oynamayacağını” açıkladı. Bu deklarasyonun hemen ardından kuaföre girip saçlarını kızıla boyatması, ne kadar da sözünün eri olduğunu gösterdi.
Kameraman kameradan uzaklaşıp arkasını dönüp seyircilere doğru alkış işareti yapar. Seyirciler, gülerek alkışlamaya başlar.

Ön Fon : Alkış sesleri

MURAT- Evet sayın seyirciler programın bu bölümünde hayat koçu Yaşam Sever ile spor arabasını satan Bilge Yayakalır ile birlikteyiz. Hoş geldiniz Sayın Bilge Yayakalır.

HAKKI - Hoş bulduk.

MURAT- Spor arabanızı sattıktan sonra Tibet’e gidip bilge olma yolundaki deneyimlerimizi bizimle paylaşır mısınız ?

HAKKI - Ne diyeyeyim, kazıttığım kel kafama tüküreyim. Bir kitap okuyup hemen gaza gelip spor arabamı satıp, Tibet’e kendimi bulma yolculuğuna çıktım. Hadi spor arabanı satıyorsun ama binek arabalarını niye satarsın be adam ? Üstelik 2009 yılındaki ekonomik kriz ayağına da çokta ucuza verdim arabaları. Parası da, Tibet’e gidiş-geliş ile konaklamaya ancak yetti.

MURAT- Konaklama mı ? Ben sizin tapınakta kaldığınızı zannediyordum.

HAKKI - Kaldık ama tatil köyü tarifesinden kaldık. Herifler bilgeliği ticarete çevirmişler. Kendini bulmaya gelene gecelik üç yüz dolar fiyat çıkartıyorlar. Üstelik yemek olarak haşlanmış pirinç ile bitki çayından başka da bir halt yoktu.

MURAT – Yani pek memnun kalmadınız.

HAKKI - Tabi ki de. Sabahın beşinde kalkıp, Tapınaktan beş kilometre ilerideki dere boyuna, çıplak ayakla sırtımızdaki kovalarla su almaya gidiyorduk. Dönüşte kahvaltıda ekmeksiz çorba içtikten sonra, beş kilometre dağa tırmanıyorduk. Orada büyük Üstat Kalaylama nezaretinde kung-fu antrenmanı yaptıktan sonra...

MURAT- Büyük Üstat Kalaylama mı ? Şu uçtuğu iddia edilen Rahip değil mi ?

HAKKI- O kadar çeşitli çay içersen sen de uçarsın.

MURAT- Buyrun devam edin,

HAKKI- Sabah antrenmanından sonra tapınağa dönüp soğuk mermer üstünde çıplak kafa ile meditasyon yapıyorduk. Her öğle yemeğinde haşlanmış pirincimizi yedikten sonra, tapınak temizliği ile tamiratı ile uğraşıyorduk. Akşam altıda haşlanmış ot yiyip yedide harap ve bitap bir şekilde yatıyorduk. Ne gece eğlencesi, ne bir sahil kenarı, ne güzel bir kız, ne bir müzik, ne çarşı ne de pazar, hiç bir halt yoktu. Çıplak baş ve ayakla dolaşmaktan, yaş taş ile mermere oturmaktan, devamlı hasta oluyordum. Hasta olunca da öyle annemin ki gibi tavuk suyuna çorba da yok, varsa yoksa Yasemin ile Papatya çayı.

MURAT- Peki bu kendini bulma yolculuğunda ne öğrendiniz ?

HAKKI - Ne öğreneceğim, kaybettiklerimin kıymeti ile kel kafamın üzerinde amuda kalkmayı öğrendim, başka da bir halt öğrenmedim.

MURAT – Bir diğer konuğuma dönüyorum. Hoş geldiniz, Yaşam Bey.

Kamera Arak’a dönünce, Murat Hakkı’nın kafasının arkasına şaka mahiyetinde bir tokat atar. Seyirciler gülmekten iki büklüm olurlar.
ARAK- Hoş bulduk,

MURAT - Sayın Yaşam. Bize biraz “Hayat Koçluğu”ndan bahseder misiniz?

ARAK - Memnuniyetle. Hayatımızda aldığımız küçük kararlar ileride bize olumlu veya olumsuz şekilde yansımaktadır. Bu yüzden kaliteli ve mutlu bir yaşam için atacağımız her adımı ve alacağımız her kararı iyice tetkik edip sorgulamalıyız. Küçük ve önemsiz bir konuda geçmişte aldığımız basit kararlar ilerideki yaşantımızda büyük zorluklara dönüşebilmektedir. İşte biz de insanların yanlış kararlar alıp hayatlarının kalitesinin düşmesini engellemeye yönelik hizmetlerde bulunuyoruz. Örneğin Sayın Bilge Yayakalır, binek arabasını bize danışmanlık ücreti olarak verseydi, diğer arabalarını satmak hatasına düşmeyecekti.

MURAT - Evet konuklarımıza soru sormak isteyenler 463 43 43 numaralı telefondan bize ulaşabilir. Evet hatta bir dinleyicimiz var. Sayın Yüksel Tici. Buyrun Sayın Yüksel Tici. Sorunuzu sorun.
Kameraman kafasına takılı kulaklığın mikrofonunu, beline bağlı kumandasındaki ses ayarını açarak konuşmaya başlar.
KAMERAMAN- Spor arabanız gaç yapıyordu ?

HAKKI- 340 kadranı vardı, ama ben en son 283 kilometreye çıktım.

KAMERAMAN- El alem yapıyor be.

MURAT - Evet başka bir dinleyicimiz hatta, Sayın Veyasay Mayın. Sayın Veyasay ilginç bir isminiz var anlamını veya nerden geldiğini öğrenebilir miyiz?
Kameraman sesini değiştirerek,
KAMERAMAN- Şimdi efendim benim rahmetli babam beceriksiz bir avukatmış. Bu yüzden de sadece “Veraset” davalarını kazanabiliyormuş. Bu itibarla da, ekmek yediği davalara ihanet etmemek için benim ismimi “Veraset” koymaya çalışmış. Amma velakin, Nüfus Müdürlüğü’ndeki, babamdan daha becerikli olan memur bey ise ismimi “Veyasay” olarak kaydetmiş. Bu vesile ile, babam ve ilgili memura duyduğum minnet duygularımı bir kez de huzurlarınızda tekrarlamak istiyorum.

MURAT- Sayın Veyasay Mayın. Buyrun konuklarımız sizin. Sorunuzu sorabilirsiniz.

KAMERAMAN- Ben sorumu her iki konuğa da yöneltmek istiyorum. Bildiğim kadarıyla bilgelikte kafayı traşlamak şart. Bunun nedeni nedir ? Bir de, bilge olmak isteyen ancak alerjik bünyelere sahip arkadaşların kafalarını kazıttıktan sonra ortaya çıkan kızarıklar ile sivilceler ve bundan mütevellit kaşıntıları önlemeye yönelik önerileri nelerdir ?

ARAK - Şimdi Sayın Veyasay Mayın. Halkımızın da gayet iyi bildiği üzere “Maden olan yerde ot bitmez”. Ayrıca dış görüntünüz yerine sözleriniz ile insanlarla iletişim kurulması konsepti, bilgeliğin temelidir. Ancak, ben saçımı kazıtmadığım için diğer sorunuzu Sayın Bilge’nin cevaplandırması daha doğru olur.

HAKKI- Kafayı kazıtan tüm arkadaşlara sesleniyorum. Kazıtma sonrasında ortaya çıkan kaşıntı ve sivilciler için pudrayı, yok kendilerini iyice doğa vermişlerse, “Aloe Vera” veya “Kaynana Dili” yapraklarını çiğneyip kel kafalarına tükürmelerini, öneririm.

KAMERAMAN- Teşekkürler.

MURAT- Evet sorularınızı bekliyoruz. Programımız tüm hızıyla devam ediyor. Hatta şimdi Sema Ver var. Buyrun Sayın Sema Ver.
Murat Arak’ın kafasının arkasına şaka mahiyetinde bir şaplak atar. Seyirciler kahkahayla gülmeye başlar. Kameraman sesini incelterek konuşma başlar,
KAMERAMAN- Spor arabanızı geri aldınız mı ?

HAKKI- Yok ama şimdilik binek arabamla idare ediyorum.

KAMERAMAN- O zaman spor arabanı aldıktan sonra beni ara, Bebek’te bir iki tur atalım. Cebim, 0 505 829 36 88.

HAKKI- Allah razı olsun. Maymunlarla rahipler arasında yaşamaktan sosyalleşmeyi de unutmuştum. Yarın arabayı aldıktan sonra hemen arıyorum.

MURAT- Evet şimdi de hatta Eriş İmsiz var. Buyrun Sayın Eriş.
Herhangi bir ses gelmez, kısa bir bekleyişin ardından,
MURAT- Eriş Bey...
Yine herhangi bir ses gelmez, kısa bir bekleyişin ardından,
MURAT -Evet maalesef kendisine erişim sağlayamıyoruz. Hatta da başka dinleyicimiz kalmadığından; Sayın Yaşam ve Bilge son olarak dinleyicilerimize bir mesajınız var mı?

ARAK- Ben bir mesaj vermek istiyorum. İnsanlar ne ararlarsa arasınlar, önce kendi içlerine baksınlar.

HAKKI- Evet. Ayrıca, bir şey aramadan önce, sahip olduklarının kıymetini bilsinler. Memleketimin, arabamın, Bebek’in ve eski sevgilim Demet’in gözünü seveyim.

MURAT- O zaman bu parça sana geliyor. Demet Akalın söylüyor. “Bebek’te üç beş tur atarım.” Pardon, pardon şarkıya geçmeden hattımızda bir izleyicimiz daha varmış. Buyrun efendim.
Kameraman sesini incelterek,
KAMERAMAN- Efendim, programınıza katılan bu kişiler gerçekten gerçek mi ?

MURAT- Olur mu hanımefendi, benim yazdığım bir skeçi sanatçı arkadaşlarımla arzı endam edip beğeninize sunduk efendim.

KAMERAMAN- Ehe, ehe. Tabi canım ben de öyle düşünmüştüm. Hiç öyle isimler olabilir mi yani.

MURAT- Pardon kiminle müşerref olduk.

KAMERAMAN- Ben, Hayal. Hayal İndegörürsün.

Stüdyodaki herkes gülmekten iki büklüm olmuştur. Murat aynı anda hem Murat’ın hem de Arak’ın ensesine birer tokat patlatır. Hepsi oturdukları yerden kalkıp, masanın önüne gelip, reverans verirler. Seyirciler ayağa kalkıp alkışlamaya başlar.

Ön Fon: Alkış sesleri

Seyirciler bir süre alkışladıktan sonra oturdukları yerden kalkıp salondan ayrılmaya başlarlar. Zeynep’te kalabalığın arasında salondan ayrılır.

SAHNE 4 İÇ/GÜN DTVBİNASI/ KORİDOR
MURAT- FİGÜRASYON

Murat, insanların telaşla yürüdükleri televizyon kanalının koridorunda sakin ve rahat bir şekilde yürümektedir. Odasının önüne gelip, kapıyı açar.

SAHNE 5 İÇ/GÜN DTVBİNASI/MURATIN ODASI
MURAT- ZEYNEP

Murat’ın kulis odası. Duvar kenarında bulunan kanepenin önünde sehpa, sehpanın üzerinde, meyve ve ordövrler bulunan tabaklar yer almaktadır. Sehpanın karşısında bir paravan ve paravanın yanında üzerinde bilgisayar bulunan bir masa durmaktadır. Murat kapıyı açıp sevinçli bir şekilde, içeriye girer.
MURAT- Evet kızlar, nerede kal…
Murat, kanepede oturan Zeynep’i görünce şaşırıp, irkilir.
ZEYNEP- Hiç boşuna asılma depoya gidersin.

MURAT- Hoş geldin yenge, geleceğini söyleseydin ona göre hazırlık yapardım.
Zeynep masadaki meyve tabağından eline bir çilek alıp, konuşmaya başlar.
ZEYNEP- Ooooo . Demek ki haberli gelsem kim bilir neler ikram ederdin ?

Zeynep elindeki çileği ağzına atıp hızlıca çiğnemeye başlar.

MURAT- Ya o değil de, benim ekmek arası iki ceylanım vardı, neredeler biliyor musun ?

ZEYNEP- Artık sağlığın için dışarıda yemek faslı sona erdi. O yüzden ceylanlarını ana kucağına gönderdim.

MURAT (Hafif bağırarak)- Ne diyorsun !

ZEYNEP- Grubun tek bekarı olarak, hem bizimkileri ayartıyorsun, hem de o salakları kendine imrendiriyorsun.

MURAT- Olur mu ya. Tam tersi. Hepsine de söyledim. Umarım sizin gibi şans bana da bir gün güler de, ben de sizinkiler gibi harika bir eşle tanışırım.

ZEYNEP- Atma, karşında ceylan durmuyor. Dün gece grup kararı aldık. Sen beğenene kadar, her hafta gruptan bir kişi sana bir buluşma ayarlayacak.

MURAT- Sadece bir mi ?

ZEYNEP- Kırarım o kartlaşmış kafanı.

MURAT- Örneklemeli gördüğün üzere, bu konuda yardıma ihtiyacım yok.

ZEYNEP- Yemelik değil oğlum, evlenmelik.

MURAT- Aman be yenge. Bu da nereden çıktı.

ZEYNEP- Sözümü kesme anlatıyorum.

SAHNE 6 İÇ/GECE (FLASHBACK) ZEYNEPİN EVİ/ SALON
Zeynep, Bahadır, İbrahim, Meltem, Barbaros, Meral

Yeni yapılmış sitelerin örnek daireleri gibi, gayet modern ve şık bir şekilde döşenmiş bir salon. Murat hariç tüm grup üyeleri salondaki masaya oturmuş yemek yemektedir. Zeynep,
ZEYNEP- Evet arkadaşlar. Şimdi de toplanma sebebimize sıra geldi. Murat’ı evlendirene kadar, her hafta bir grup üyesi Murat’a müstakbel bir eş adayı bulup, Murat’ın onunla buluşmasını sağlayacak.

BARBAROS- Boşuna uğraşıyoruz. Murat bunu kabul etmez ki.

ZEYNEP- Seve seve kabul edecek. Yoksa onunla görüşmeyi keseceğimizi bildireceğiz.

İBRAHİM- Bak o zaman olabilir.
Zeynep, daha önce masaya koyduğu, boy boy kürdanları eline alarak.
ZEYNEP- Herkes bir kürdan çekecek ve en kısayı çekenden başlayarak, Murat’ı müstakbel bir kızla tanıştırmaya başlayacağız.

BAHADIR- Hiç birimiz beceremezse ne olacak ?

ZEYNEP- Başa sarıp, tekrar deneyeceğiz, ta ki Murat evlenene kadar.
Barbaros Zeynep’e yaklaşarak, bir kürdan çeker.

BARBAROS- Açılışı ben yapayım bari. Hadi rast gele.

SAHNE 7 İÇ/GÜN DTVBİNASI/MURATIN ODASI
MURAT- ZEYNEP

Zeynep, cüzdanından bir kız fotoğrafı çıkartıp, Murat’a uzatır. Murat yüzünü ekşiterek.
MURAT- Bu ne ya.

ZEYNEP- Kısmetin.

MURAT- Aman be.

ZEYNEP- Valla hiç şansın yok. Yarın akşam saat sekizde, senin gittiğin kafede rezervasyon yaptırdım.

MURAT- Yuh artık. Peki düğün salonu da kiraladın mı ?

ZEYNEP- İnşallah onu da senin anan ayarlar. Kızın telefonu da fotoğrafın arkasında.

Murat fotoğrafın arkasını çevirir.
MURAT- Yuh artık. Demek yeni görücü konsepti bu ha ? Vesikalık fotoğraf arkasında iletişim bilgileri. Aynı, tuvalet duvarındaki gibi.

ZEYNEP- Daha bitmedi. Yarın öğlen on ikide hep beraber Reiki kursuna gidiyoruz.

MURAT- Ordan sonra da hipnozcuya, sonra müstakbel eşimin ailesine kız istemeye, sonra da düğün salonuna. Gayet güzel bir plan.

ZEYNEP- Valla bak, randevuya gitmez veya kızı terk edersen bir daha bizim yanımıza gelme.

MURAT- Oooof oof.

ZEYNEP- Hadi ben kaçıyorum. İşe geç kaldım.

MURAT- Yaktınız beni.
Zeynep, çantasından cüzdanını çıkartır. Cüzdanından da, bir kartvizit çıkartıp, masanın üstüne bırakır.
ZEYNEP- Sakın geç kalma, yarın öğlen on iki de bu adrese geleceksin.
Murat yüzü asık bir şekilde, başını öne arka doğru sallar.
MURAT- Tamam yenge,

Zeynep meyve tabağından iki tane çilek alıp, odadan çıkar.

SAHNE 8 İÇ/GÜN OFİS/ZEYNEPİN ODASI
ZEYNEP – CEM ŞİT

Yeni eşyalarla döşenmiş, kaliteli bir devlet dairesi. Zeynep odasına girer. Çantasından cep telefonunu çıkartıp, çantasını dolabına koyar. O anda odasındaki telefonu çalar. Zeynep, elindeki cep telefonunu masaya bırakıp, masadaki telefonu açıp, masasının arkasındaki koltuğuna oturur.

ZEYNEP- Dış Ticaret Uzmanı Zeynep Akıncı, size nasıl yardımcı olabilirim ?

CEM ŞİT (DIŞ SES)- Eyi günler. Ben, Cem Şit. Ekonomik kriz öncesinde ailemizin tekstil atölyesi vaadı, bağtık herkes cayir cayir ithalat yapıyo, biz de atölyeyi kapatıp ithalat yapmaya başladığ. Muhtelif sorularım olacağtı.
Zeynep gülmemek için kendini zor tutar. Toparlanarak,
ZEYNEP - Elbette Cem bey buyrun

CEM ŞİT (DIŞ SES)- Biz Çin’den yenilebilir iç çamaşırı getirecegtik, hem vergisi ne kaa, hem birisinden izin almamız gerekir ?

ZEYNEP- Şimdi öncelikle, dış ticaret işlemleri gümrük tarife istatistik pozisyonları yani GTİP’ler çerçevesinde yürütülmektedir. Dolayısıyla ithal edilecek eşyaya yönelik vergiler ile kontroller, alınacak izinler ile muhtelif kısıtlamalar ve yasaklar, GTİP’ler itibarıyla belirlenmektedir. Bu itibarla, konu hakkında size yardımcı olabilmemiz için eşyanın GTİP’ini bildirmeniz gerekir.

CEM ŞİT (DIŞ SES)- He, anladım. Ona gümrük müşavirimiz bakacagta ben genel bilgi istiydim.

ZEYNEP- Tabi içinde ne var.

CEM ŞİT (DIŞ SES)- Valla, Nalan giyerse içinde Nalan olacak, kimse giymezse boş kalacak.
Zeynep, sesli gülmemek için sağ ayağını yerden kaldırıp, birkaç defa yere vurur.
ZEYNEP - Yok hayır, muhteviyatı ne ? Yani neden yapılmış ?

CEM ŞİT (DIŞ SES) - Ha, annadım, annadım. Valla çeşit çeşit. Sade, likörlü, çikolatalı, şekerli, çilekli…

ZEYNEP - Şimdi bunlar işlenmiş tarım ürünleri oluyor. İthalat Rejimi Kararı’nın üç sayılı listesinde yer alıyor. Mevzuat uyarınca bu ürünlerin tahlil edilmesi, içindeki, hububat, süt ve şeker oranları çerçevesinde vergilendirilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, ödeyeceğiniz vergi bu tahlillerden sonra ortaya çıkıyor. Dolayısıyla yaklaşık % 6 ila 16 arasındaki gümrük vergisinin yanında ayrıca 100 kilogramında 8 ila 370 Euro arasında Toplu Konut Fonu, bunlar hesaplandıktan sonra tespit edilen matraha, ithalat nedeniyle gerçekleştirilen taşıma, sigorta, depolama ve hamaliye gibi tüm masrafları da eklendikten sonra bu tutarın % 18’i kadar da Katma Değer Vergisi ödenecek.

CEM ŞİT (DIŞ SES) - Yuh bee. Bi çamaşırdan bu kadar çok vergi alınır mı yahu ?

ZEYNEP - Likörlü olanlardan ayrıca, Özel Tüketim Vergisi de alınabilir.

CEM ŞİT (DIŞ SES) - Oha, bari içindekinden de Motorlu Taşıtlar Vergisi alınsın.
Yüzünde devamlı gülücükler olan Zeynep bu sefer sinirlenerek,
ZEYNEP- Efendim ?

CEM ŞİT (DIŞ SES) - Neyse, vergileri verince bunları içeri sokuyok mu ?
Zeynep daha da sinirlenerek,
ZEYNEP - Maalesef hayır. Öncelikle daha önce söylediğim gibi eşyaların GTİP’inin belirlenmesi lazım. Bu belirlenince, tekstil ürünü olması nedeniyle kotaya veya kayıt altına alınma izleklerine…

CEM ŞİT (DIŞ SES)– Pardon yiğenim, neylerine.

ZEYNEP- İzleklerine, kusura bakmayın biz de makam talimatı uyarınca Türk Dil Kurumu’nun önerdiği kavramları kullanmaya çalışıyoruz. İzleklerine yani süreçlerine veya prosedürlerine tabi olması dolayısıyla bu ithalatı, İthalatçı Birliklerine kaydettirmeniz, kotaya tabi ise de kota belgesi yani ithal lisansı almanız lazım. Ayrıca gıda ürünü olması nedeniyle hepsi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan kontrol belgesi, ayrıca şekerli olanlar için de Şeker Kurumu’ndan, likörlü olanlar için ise Tütün ve Tütün Mamulleri ile Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan, kremli olanlar için ise Sağlık Bakanlığı’ndan ilave izin almanız gerekir.

CEM ŞİT (DIŞ SES) - Peki yeğenim, sırayla bu izinleri alacağıyta, para transferi için Maliye veya Hazine’den de izin gerekir ?

ZEYNEP - Hayır, ithalatı kolaylaştırmak için kambiyo mevzuatı sadeleştirildi dolayısıyla, banka yoluyla olmak kaydıyla, ithalat bedellerini kredi kartıyla bile ödeyebilirsiniz.

CEM ŞİT (DIŞ SES) - He he çok kolay. Allahtan bizim hemşeriler va da biz ithalat isini çözüyoz. Hemşerisi olmayanlar ne yapıyo acep ?

ZEYNEP - Efendim ?

CEM ŞİT (DIŞ SES) - Tamam sağ ol yiğenim..

ZEYNEP- İyi günler.

SAHNE 9 İÇ/GÜN OFİS/ZEYNEPİN YANODASI
FİGÜRASYON İKİ ERKEK

Yan taraftaki odada Zeynep’in iş arkadaşı kıs kıs gülerek telefonu kapatır. Yanındaki arkadaşı telefonu kapatanın omzuna yumruk atarken kıs kıs sessizce gülmektedir.

SAHNE 10 (SAHNE 1 TEKRARI) İÇ /GECE KAFE
MURAT- MUKADDER- BİRSEN-HADİ-FİGÜRASYON

Kalabalık ve kaliteli şekilde dekore edilmiş bir kafe. İnsanlar masalarında yemek yemekte ve sohbet etmektedir. Murat içeri girer girmez cep telefonunu çıkartıp, bir numarayı arar. O sırada arka taraftaki masada yalnız başına oturmakta olan Birsen’in cep telefonu çalar. Ancak, Murat Birsen’in cevap vermesine izin vermeden cep telefonunu kapatıp, Birsen’in masasına oturur.

MURAT- Merhaba. Ben Murat Bırakmaz,

BİRSEN- Birsen Eksiktin.

MURAT- Özür dilerim yanlış anlaşıldım. Ben Zeynep’in arkadaşıyım, sizi o buraya davet etmişti ve biraz önceki cevapsız arama da bana aitti.

BİRSEN- Hayır esas ben yanlış anlaşıldım. Pardon bu hep oluyor. Benim hatam. İsmim Birsen ama maalesef soy adım Eksiktin.
Murat şaşırarak hafifçe bağırır.
MURAT (Hafifçe bağırarak) – Hadi ordan.

Bunun üzerine Birsen’in arkasındaki masada oturan adam Murat’a dönüp,

HADİ- Efendim.

MURAT- Size demedim beyefendi.

HADİ- Ama ismimi söylediniz.

MURAT- Efendim.

HADİ- Ben Hadi, Hadi Ordan.

Hadi’nin karşısında oturan Mukadder kahkahayla gülmeye başlar. Murat yana doğru eğilerek gülmekte olan Mukadder’e bakar. Murat ile Mukadder göz göze gelirler ve bir anda aralarında bir elektriklenme olur. Mukadder anında gülmeyi keser ve Murat’a odaklanır. Murat da hayranlıkla Mukadder’e bakmaya devam eder. Görüntü Murat’ın yüzünde donar. Birden görüntü sarsılır. Birsen sinirli bir şekilde Murat’ı sarsar. Murat Mukadder’e bakmayı bırakıp. Birsen’le konuşmaya başlar.

MURAT- Kusura bakma.

BİRSEN- Önemli değil. Zeynep senin yay burcundan olduğu söylemişti, yükselenin neydi ?

MURAT- Benim yükselenim sığırdır her halde.

BİRSEN- Zeynep, esprili olduğunu da söylemişti.

MURAT- Beni ziyarete geldiğinde, odamdan kovduğu kızlardan da bahsetti mi ?

BİRSEN- Anlamadım ?

MURAT- Çok ayıp ya, insan arkadaşından hiç sır saklar mı ?

BİRSEN- O zaman bizim aramızda hiç sır olmasın tamam mı ?

MURAT (İÇ SES)- Yok artık, daha çıkmadan, ilke oluşturuyor.

BİRSEN- Tamam mı ?

MURAT- Elbette tamam. Peki sen grup içinde nasılsındır ?

BİRSEN- Anlamadım ?

MURAT- Grup çalışmasında uyumlu musundur ? Yoksa bireysel ve bencil takılmak mı hoşuna gider.

BİRSEN- Çalışırken mi ?

MURAT- Hayır yaşarken.

BİRSEN- Nasıl yani ?

MURAT- Basbayağı yaşarken. Zeynep mutlaka bahsetmiştir. Benim bir sürü sanatçı dostum var ve biz hep beraber grup içinde çalışır, dolaşır ve yaşarız.
Birsen birden olayı kavramış gibi görünür. Hafifçe sinirlenerek,
BİRSEN- Zeynep, akıllanmak ve durulmak isteyen bir çapkın olduğundan bahsetmişti.

MURAT- Çapkın değil de, paylaşımcı, yani hayatı sadece bir değil de, bir çok insanla paylaşmayı seven desek.
Birsen sinirli bir şekilde sesini yükseltirek,
BİRSEN- Hadi ordan bee.

Arka masada oturan Hadi sandalyeden hafif doğrulup kalkmaya çalışırken, Mukadder sert bir şekilde Hadi’nin kolunu tutup yerine oturtur. Murat ve Mukadder tekrar göz göze gelir. Birsen sinirli bir şekilde Murat’a bakar. Sonra da Murat’ın baktığı Mukadder’i inceler. Sinirlenerek, ayağa kalkıp Murat’a bir tokat atar.
BİRSEN- Bari benim yanımda, bari ilk buluşmamızda yapma. Terbiyesiz.
Birsen masayı terk ederken, tokat yemesine rağmen Murat Mukadder’e bakmaya devam etmektedir. Bu sefer Hadi sinirlenerek.

HADİ- Bu kadar da olmaz ama. Naziksekte tek tırnaklı boynuzlu değil ya.
Dedikten sonra, sinirli bir şekilde ayağa kalkıp, masayı terk eder. Murat gözlerini Mukadder’den ayırmadan ayağa kalkar, Mukadder’in masasına doğru yürür. Masaya yaklaşıp konuşmaya başlar.
MURAT- Merhaba, ben Murat. Belki beni tanıyorsunuzdur. DTV’de “Bir Murat’la Üç Tur At” programını yapıyorum.

MUKADDER- Aptal kutusu seyretmiyorum.

MURAT- Ben de.

MUKADDER- Kız arkadaşın neden öyle sinirlendi ?

MURAT- Arkadaşlarımın halt etmesi. Arkadaşlarım benim adıma bir randevu ayarlamışlar. Üstelik bu randevuya gelmeseydim, benimle arkadaşlıklarını da keseceklerdi.

MUKADDER (Şaşırarak)- Hadi…

MURAT – Aman diyeyim, ordan deme.

MUKADDER - … Ya. Tıpkı benimkiler.

MURAT- Öyle mi ? Yani sen de mi görücü usulü buluştun.

MUKADDER - Otursana.
Murat masaya oturur.

MUKADDER – Kıza ne söyledin de tokadı yedin.

MURAT - Paylaşımcı olduğumdan ve hayatta başarı için grup çalışmasının ve grup içinde yaşamanın öneminden bahsettim.

MUKADDER- Aaaa. Ben de. Ama ikinci de bu taktik tutmaz.

MURAT- Neden ?

MUKADDER - Çünkü, arkadaşlarımız yeni ayarlayacakları adayı, bu konuda mutlaka uyarırlar.

MURAT- Bence de. Eee ne yapmalıyız ?

MUKADDER - Madem aynı dertten muzdaripiz, haftaya kör randevuyu burada gerçekleştirelim, gerekirse de birbirimize taktik verelim.

MURAT- Harika, önce adayları tanırız, sonra tuvalette gidiyormuş gibi yapar, gizlice konuşup özelliklerini birbirimize aktarıp, kurtulma yolunu beraber bulmaya çalışırız.

MUKADDER- Bak işte grup çalışmasının faydaları ortaya çıkıyor.

MURAT- Ve de paylaşımcılığın.

Murat ve Mukadder birbirlerine bir süre konuşmadan bakarlar.

SAHNE 11 İÇ/GECE ZEYNEPİN EVİ/SALON
MURAT – ZEYNEP – BAHADIR – MELTEM- İBRAHİM – BARBAROS - MERAL

Ön Fon: Bob Dylan’dan One More Cup of Coffee

Grup kanepelere oturmuş, yemek yemektedir. Önlerindeki sehpalarında, mezelerle dolu tabakları görünür. Zeynep elinde tepsiyle salona girer. Tepsi de çay dolu yedi tane fincan bulunmaktadır. Zeynep, tepsideki fincanları tek tek arkadaşlarının önündeki sehpaya bırakır. Sonuncusunu eline alıp, tepsiyi yanındaki masaya bırakır. Salonda ilerleyip, kanepede Bahadır’ın yanındaki boşluğa oturur.
Ön Fon’daki Bob Dylan’dan One More Cup of Coffee Arka Fona geçer.

Zeynep, kızgın bir şekilde Murat’a dönüp,
ZEYNEP- Yani sen şimdi Birsen’in seni bıraktığına inanmamızı istiyorsun öyle mi ?

MURAT- İnanmazsan, ara hatta yüzleşmeye bile hazırım.

ZEYNEP- Kim bilir kızı kaçırmak için neler söylemiş sindir ?

MURAT- Yuh yani, ön yargının da bir sınırı var.

BAHADIR- Dün sabah, Zeynep görmüş senin sınırı.
Murat, konuyu değiştirmesi gerektiğini hissederek,

MURAT- Ya, bırakın bunları ya. Reiki seansından sonra, kendimde büyük bir değişim hissettim. Bio-enerji seviyem inanılmaz arttı. Neredeyse insanları enerjimle tedavi ediyorum gibi geliyor bana.
Bahadır sinirle,
BAHADIR- Hadi ordan be.

Murat aklına kafe sahnesi gelir ve güler.

SAHNE 12 (SAHNE 1 TEKRARI) İÇ /GECE (FLASHBACK) KAFE
MURAT- MUKADDER- BİRSEN-HADİ-FİGÜRASYON

Murat şaşırarak bağırır.
MURAT – Hadi ordan.

Bunun üzerine Birsen’in arkasındaki masada oturan adam Murat’a dönüp,

HADİ- Efendim.

MURAT- Size demedim beyefendi.

HADİ- Ama ismimi söylediniz.

MURAT- Efendim.

HADİ- Ben Hadi, Hadi Ordan.

Hadi’nin karşısında oturan Mukadder kahkahayla gülmeye başlar. Murat yana doğru eğilerek gülmekte olan Mukadder’e bakar. Murat ile Mukadder göz göze gelirler ve bir anda aralarında büyük bir elektriklenme olur. Mukadder anında gülmeyi keser ve Murat’a odaklanır. Murat da hayranlıkla Mukadder’e bakmaya devam eder. Görüntü Murat’ın yüzünde donar.

SAHNE 13 İÇ/GECE ZEYNEPİN EVİ/SALON
MURAT – ZEYNEP – BAHADIR – MELTEM- İBRAHİM – BARBAROS - MERAL

Murat kendini toparlar.
MURAT- Gel kardeş, sana bunu ispat edeyim. Şöyle koltuğun üzerine uzan. Ellerini ve bacaklarını kenara aç. Lütfen beş dakika sessizlik, kimse çıt çıkarmasın.

BAHADIR- İlginç, genelde Reiki bir ay içinde sonuç verebilir ama senin gibi lavuklarda bir istisnası olabilir.
Herkes gibi Bahadır’da meraklanarak, yanındaki Zeynep’i dürterek oturduğu kanepeden kalkmasını sağlar. İki kişilik geniş kanepede tek başına kalınca, kanepeye uzanır uzanmaz Murat, Bahadır’ın tepesine dikilir. Ellerini yavaşça kalbine götürür.

MURAT- “Kalbimi ve benliğimi Reiki’ye açıyorum”
Murat yavaşça ellerini Bahadır’ın karın hizasına getirir.

MURAT- Gözlerini yavaşça kapatıyorsun. Issız bir sahilde, hafif dalgalı denize doğru, rahat minderlerin bulunduğu bir şezlongda uzandığını hissediyorsun. Sadece küçük dalgaların ve rüzgarın sesi var. Güneş tepende sana olumluluk duyguları gönderiyor. Güneş yavaş yavaş karın çakrana doluyor. Karnına sarı ışık doluyor. Nefes aldıkça bu ışık büyüyor, büyüyor ve sonra da bütün bedenine damarlarından yayılıyor. Tıpkı bu gün doğmuş gibi sağlıklı ve enerji dolusun. Güneşin ışığı içinde yavaş yavaş dolaşıyor ve şu anda sağ avucunun içinde toplanmaya başlıyor, toplanmaya başlıyor.
Diyerek sağ eliyle, cebinden Zippo çakmağını çıkartıp yakar ve Bahadır’ın sağ avucuna yaklaştırmaya başlar.
MURAT- Enerjiyi hissediyor musun Bahadır ?

BAHADIR- Evet, evet elim sanki yanmaya başladı. Oof çok yoğun avucum yanıyor.

MURAT- Enerji sola mı çekiyor ne ?
Diyerek çakmağı Bahadırın sağ avucundan yukarı koluna doğru hareket ettirmeye başlarken Zeynep hariç herkes gülmeye başlar. Murat gülüşmelere aldırmaksızın devam eder.

MURAT- Hissediyor musun enerji koluna yayılıyor ?
Zeynep dışında herkes kahkahayla gülmeye devam ederken Zeynep sinirle Murat’a bağırmaya başlar.

ZEYNEP- Allah senin cezanı versin emi. Nankörsün, nankör. Biz sana eş ayarlamak için canımızı dişimize takalım, sense benim bin bir zorluklarla bulduğum kocayı yak. Bravo yani.

BAHADIR- Zeynep, hakkaten ya, yanıyoruuuuummmm.
Bahadır yerinden fırlayarak gözünü açar. Murat’ın elindeki çakmağı görünce sinirle,
BAHADIR- Alacağın olsun Murat. Sıra bana geldiğinde, çirkin, şirret, erkek Fatma gibi bir kız ayarlamazsam bana da Bahadır demesinler ?

Murat salonun ortasına gelerek kollarını iki yana açarak, oynamaya başlar.

MURAT (“Kesik Çayır” Türküsü ezgisiyle)- Aman desinler desinler, şeker yesinler, şu Murat Bahadır’a oyun etmiş desinler. Aman sen yandın, yandın, yandın, ellerin önünde kavruldun kaldın.
Bahadır Murat’ı nefretle dinlerken sinirli bir şekilde başını yavaşça öne arkaya doğru sallamaya başlar. Murat ise Bahadır’a bakıp sırıtmaktadır. Görüntü Murat’ın sırıtmakta olduğu suratında donar.

SAHNE 14 İÇ/GÜN DTV BİNASI/MAKYAJ ODASI
MURAT-HAKKI- ASİSTANLARI-KAHVECİ KIZ-MAKYÖR

Murat oturduğu koltukta sırıtmaktadır. DTV binasının Makyaj odasında, Hakkı, Murat’ın Asistanları ve Makyör bulunmaktadır. Makyör, Murat’ın yüzünü pudralamaya başlar. Güzel bir kız elinde kahveyle odaya girer. Murat’a elindeki kahveyi uzatır. Murat kızı baştan aşağı süzdükten sonra,
MURATA -Oooo. Bu gün bayağı enerjik gördüm seni.
Kız cilvelenerek güler. Murat kahvesinden bir yudum alır.
MURAT- Hmm. Kahvede harikaymış. Haftaya programda sana da rol var, ortadan kaybolma.
Kız cilveli bir şekilde salınarak odadan çıkar.

SAHNE 15 İÇ/GÜN DTV BİNASI/KORİDOR
KAHVECİ KIZ-MURATIN 1. ASİSTANI-MURAT

Kahveci kız odadan çıkar çıkmaz yüzü düşer. Koridordaki kahve makinasının yanına gelip durur. Hüzünlenip, sinirlenir. İki gözünden akan yaş, siyah göz boyasını önüne katıp oval bir şekilde akarak çenesinde birleşip, yavaşça yere damlar. Yakın geçmişi hatırlar.

SAHNE 16 İÇ/GÜN (FLASHBACK) DTV BİNASI/KORİDOR
KAHVECİ KIZ-MURATIN 1. ASİSTANI-MURAT

Ekranda “3 GÜN ÖNCE” yazar.

Kız (kapalı bir kıyafetle) koridorda Murat’a kahvesini uzatır. Murat (farklı kıyafetle) kahveyi tadar. Sinirle,
MURAT- Daha namaza vakit var. Sen bunu götür, bana gerçek bir kahve getir ?

Ekranda “2 GÜN ÖNCE” yazar.

Kız (kapalı farklı bir kıyafetle) koridorda Murat’a kahvesini uzatır. Murat (farklı kıyafetle) kahveyi tadar. Yüzünü ekşitip,
MURAT- Tükürüpte mi getirdin ?

Ekranda “DÜN” yazar.

Kız (kapalı farklı bir kıyafetle) koridorda Murat’a kahvesini uzatır. Murat (farklı kıyafetle) kahveyi tadar. Sinirle,
MURAT- Bu ne be. Bir kahve yapmayı bile beceremiyorsun bir de benden rol istiyorsun. Git yenisini getir.
Kız ağlamaklı bir şekilde, kahve makinesinin önünde yeni kahve hazırlarken, Murat’ın 1. Asistanı yanına gelip sessizce :
1. ASİSTAN- Kahvede problem yok sen Murat’a aldırma. Tipik bir sığırdır. Bak göreceksin, şık giyinip cilveli davranırsan, kahvesini de makyaj odasına ayağına getirirsen, sana iyi davranmaya başlayacak.
Kız gözyaşlarını siler.

SAHNE 17 İÇ/GÜN DTV BİNASI/KORİDOR
KAHVECİ KIZ

Kız kendisini toparlayarak stüdyonun koridorlarında cilveli ve kendine güvenli bir şekilde yürümeye başlar.

SAHNE 18 İÇ/GÜN DTV BİNASI/MAKYAJ ODASI
MURAT-ASİSTANLARI- HAKKI- MAKYÖR-BURCU-DÜZGÜN-HADİ

Murat’ın makyajı tamamlanmıştır. Murat 4. Asistanına sorar.
MURAT- Atak nerede ?

4. Asistanı lakayıt bir şekilde ağzında sakızla
4. ASİSTAN- Bilmiyoruz abi.

MURAT- Daha iyi. Programı sen yöneteceksin, hemen yukarı çık. Neredeyse başlıyoruz. Çabuk, çabuk

4. Asistan kapıdan çıkarken, Murat’la röportaj için muhabir Burcu ile bir kameraman odaya girer.
BURCU- İyi günler Murat Bey. Ben Burcu kanalımız adına sizinle röportaj yapmaya geldim.

MURAT- Yani seninle röportaj yapmaya mecburum.

BURCU- Efendim sormanızı istediğiniz soruları bana iletirseniz, istediğiniz zaman sizinle küçük bir röportaj yaparız.

MURAT- İletişim Fakültesinde artık böyle mi öğretiyorlar. Sorulacak sorularla, insanların gerçek yüzünü ortaya çıkarmanın yöntemlerini öğretmiyorlar mı ?

BURCU- Efendim ben İletişim mezunu değilim.

MURAT- Ohoooo. Tamam başlayalım o zaman.

BURCU- Ama siz hazır mısınız ?

MURAT- Beni mankenlerle karıştırdın galiba.

BURCU - Eee. Tamam.

Arkasına dönüp kameramana
BURCU- Düzgün kayıta gir.

Kameraman Düzgün kamerasını omzuna alıp, objektifini ayarlar. Burcu kameraya dönerek,
BURCU - İyi günler, sayın seyirciler. Murat bey, bize çok büyük konukseverlik göstererek, programından hemen önce bizi kulisine davet etti.
Murat kameraya el sallayarak
MURAT- Hoş geldiniz. Selam tüm Türkiye.

BURCU- Efendim başarınızın sırrı nedir ?

MURAT- Halkı yakalamak. İster, beyninden, ister kalbinden isterse başka bir yerinden. Halkı bir yerinden yakalarsan, hangi konuda olursa olsun başarılı olursun.

BURCU- Sizin gibi başarılı olmak isteyen gençlere neler önerirsiniz ?

MURAT- Saçma sapan magazin ve televizyon programları seyretmeyip, oturup derslerine çalışsınlar. Bu da yetmez, sürekli kitap okuyup kendilerini geliştirsinler.

BURCU- Peki siz hiç televizyon seyretmiyor musunuz ?

MURAT- Tabi ki de hayır. Zamanımı televizyon seyretmekle harcasaydım, hiç bu yerlere gelebilir miydim ?

BURCU- Televizyon olmasa bile, bir film, tiyatro, opera...

MURAT- Sadece ara sıra internetten, insan medeniyeti üzerine kaliteli belgeseller seyrediyorum.

BURCU- Gündemde olan bir konuya açıklık getirmek istiyorum. İsmail Düdüklü’nün düdüğünü elinde bulunduran Ferhat Düdüksoy’un, düdüğü sizin yerinize, Ecdad Kıromer’e vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz ?

MURAT- Ben polemiğe girmem. Sadece cahil insanlar, sorunlarını ve problemlerini, başka insanlara saldırmakla çözmeye çalışır. Zeki insanlar ise, kişilerle uğraşmak yerine sistemi sorgular.

BURCU- Polemiğe girmem demenize rağmen, kendisini ve mankenlik mesleğini aşağıladığınız için Hayal İndegörürsün’ün aleyhinize açtığı dava var. Bu konudaki yorumunuz nedir ?

MURAT- Biraz önce söyledim ya. Ben polemiğe girmem.

BURCU- Peki bu kapsamda mankenliği ciddi anlamda yapan veya manken olmak isteyen gençlere önerileriniz nelerdir ?

MURAT- Herhangi bir anlaşmaya, sözleşmeye imza atmadan veya önemli bir karar almadan, özellikle de dava açmadan önce; B vitaminlerini ihtiva eden besinler, mesela makarna veya pilav yesinler. Bu sayede daha sağlıklı ve bilinçli karar alabilirler.

BURCU- Peki komedyen olmasaydınız ne olurdunuz ?

MURAT- Manken.
Çevresindekiler gülmeye başlar. Murat’ın 1. Asistanı makyaj odasına hızla girerek, ağzında sakız çiğnerken ikazını yapar.
1. ASİSTAN- Canlı yayın için son beş dakkaa.

BURCU- Bu dar zamanınızda bize vakit ayırdığınız için teşekkürler.

MURAT- Teşekkürünü yiyim, sana bir şey olmasın.
Etrafındakiler kahkahayı basarlar.
MURAT- Eeee. Programa çıkıyorum bu kadar ciddiyet yeter. Artık soytarılığa konsantre olmam lazım. Espri, tuluat ve komedya tanrıları arkamdan ayrılmasın.
Diyerek hızla odasından çıkar. Arkasından Asistanları çıkar. Hakkı da tam çıkacakken Makyör Hakkı’nın kolunu tutar.
MAKYÖR- Borcunu ne zaman ödeyeceksin Hakkı efendi ?

HAKKI- Doğacak günler yakındır vaat ettiği Hakkı’nın, kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın ?

MAKYÖR (Hafifçe bağırarak)- Hadi ordan be.
Açık olan kapıdan bir kafa uzanır.

HADİ- Efendim.

Makyör sinirle,
MAKYÖR- Size demedim beyefendi.

HADİ- İsmimi söylediniz de.

MAKYÖR- Efendim.

HADİ- Ben Hadi, Muhasebe Departmanında bu gün işe başladım.

Hakkı Makyör’ün kolunu itip, odadan gülerek çıkar.

SAHNE 19 İÇ/GÜN DTV BİNASI/KORİDOR
MURAT-ASİSTANLARI- İSTİHBARATÇILAR-GÜZEL KIZ-KAMERAMAN

Murat, Asistanları gözlerinde güneş gözlükleri ile birlikte havalı bir şekilde (Rezervuar Köpeklerindeki yürüyüş sahnesi gibi) koridorda Yayın Stüdyosuna doğru yürümektedir.
Ön Fon: Rezervuar Köpekleri film müziği Stuck İn The Middle With You
Yayın Stüdyosunun kapısının önünde, İstihbaratçılardan biri merdivene çıkmış holün tavanına verici yerleştirmektedir. Murat ve ekibi kendilerine yaklaşınca işlerini bırakıp Murat’a bakarlar. Murat yanlarından geçer. Murat’ın 2. Asistanı İstihbaratçıların yanına gelip,
Arka Fon: Rezervuar Köpekleri film müziği Stuck İn The Middle With You

2.ASİSTAN- Af edersiniz, Atak Beyi gördünüz mü ?

İSTİHBARATÇI - Yok yeğenim. Görmedim, duymadım, tanımıyorum.
Murat yayın stüdyosuna yaklaştığında, stüdyodan düşük bel kot pantolonlu güzel bir kız çıkıp Murat’a doğru yürür. Murat kendisine doğru gelen güzel kıza sevimli bir şekilde :
MURAT- Ayakkabınızın bağı çözülmüş küçük hanım.
Uyarısını yapınca, kız eğilerek ayakkabılarının bağcıklarını kontrol ederken, Murat yürüyerek kızın arkasına geçer. Birden durur ve sanki telefon çalmış gibi telefonunu cebinden çıkartıp, “kamera” tuşuna basarak, kızın arkasında kayda başlar. Kızı cep telefonuna kaydederken eğilerek, şekilden şekile girerek konuşmaya başlar.
MURAT- Efendim canım. Gelirken pırasa ile domates mi alayım. Ne pırasası, ne domatesi ne alışverişi. Program başlıyor, sonra görüşürüz canım.

Kız, yere eğilip kotunun İspanyol paçalarından rahat bir şekilde göremediği ayakkabı bağcıklarını kontrol ettikten sonra, kalkıp yoluna devam ederken, Murat da yayın stüdyosunun kapısına gelince durup, çektiği kısa görüntüyü seyretmeye başlar. Kapının arkasından,
KAMERAMAN - Jenerik başlıyor. Son iki dakika, Murat beyi hemen bulun.

MURAT – Bulana ne veriyorsun canım.

KAMERAMAN – Ağbi gözünü seveyim çabuk ol. Bak son bir elli,
İbrahim Murat’a arkadan yaklaşıp, ensesine bir tane tokat patlatır. Koridordaki herkes donup kalır. Arka fonda çalan müzik durur. Bir süre sessizlik olur. Murat’ın karizması birden düşer ve yüzü kıp kırmızı olur. İbrahim ise sırıtmaktadır. Murat İbrahim’e dönüp sinirle,
MURAT – Ağbi ne yapıyorsun ?

İbrahim ceketinin cebinden, önce cüzdanını sonra da cüzdanının içinden, güzel bir kızın fotoğrafını çıkartır. Fotoğrafın arkasını çevirir. Fotoğrafın arkasında bir telefon numarası yazmaktadır. Fotoğrafı Murat’a uzatır.
İBRAHİM- Tebligatı yaptım. Akşam sekizde bu kızla buluşuyorsun. Yarın akşamda bizde toplanacağız, raporunu da hazırlayıp gelirsin.

MURAT – Hemen kaçıyor musun ? Bari programı seyretseydin.

İBRAHİM – Hadi canım hadi canım, benim soytarılarla işim gücüm olmaz.
Koridorlardakilerin şaşkınlığı devam ederken, İbrahim arkasını dönüp havalı bir şekilde yürümeye başlar. Kameraman kendini toparlar. Saatine bakıp, Murat’ın kulağına yaklaşıp bağırarak,

KAMERAMAN – Son 20 saniye.
Murat irkilir, Kameraman’ın kafasının arkasına güçlü bir şekilde tokatı yapıştırarak, stüdyoya girer.
MURAT(İÇ SES) – Görürsün sen, ben de senin karını cümle aleme rezil etmezsem adam değilim.

SAHNE 20 İÇ/GÜN DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT

Murat sahnedeki koltuğunda oturmaktadır.
KAMERAMAN – Son, üç, iki, bir..

MURAT- Sayın seyirciler stüdyomuza, tüm Türkiye’de ekran başına hoş geldiniz.

Kameraman kamerasından uzaklaşıp, stüdyoya dönüp kollarını yukarı doğru kaldırınca, stüdyodakiler alkışlamaya başlar.
Ön Fon : Alkış sesleri

MURAT – Evet efendim. Düdük Makarnalarının sponsorluğunda hazırladığımız “Bir Murat’la Üç Tur At Programına” başlıyoruz.
Murat, neşeli bir şekilde oturduğu yerden kalkıp, masanın etrafında koşarak üç tur atıp, yerine oturur.

MURAT- Şimdi sırada, “Yeteneksizsin Kabul Et Türkiye” yarışmasının yeni bölümünde yaşananlar görüntüye geliyor.

SAHNE 21 İÇ/GÜN (FLASHBACK) DTV STÜDYOSU/SALON
MURAT-ASİSTANLARI-SÜPERMEN-FİGÜRASYON

Murat sahneye yakın koltuklara asistanlarıyla oturmuş sahneye gelenlerle mülakat yapmaktadır. Sahneye Süpermen kostümüyle kalın camlı gözlüklü biri gelir. Sahnenin ortasında duran yüksek tabureye oturur.
MURAT - Ooo. Hangi manyetik fırtına attı seni buraya.

SÜPERMEN- Katrina. Ha ha ha.

MURAT- Kriptonun neresindensin içinden mi ?

SÜPERMEN- İçinden ama kütük Rize’de.

MURAT- Vay demek ki, “Kaz uçar da laz uçamaz mı”lardansın.

SÜPERMEN- He, he

MURAT- Süpermen’lik baba mesleği mi ? Yoksa, kendin mi Süpermen olmaya karar verdin.

SÜPERMEN – Süpermen filmlerini seyrettikten sonra, “Neden bizde bu tip filmler, aksiyonlar yapamıyoruz ?” diye düşünmeye başladım. Bizim insanımızın Amerikalılardan bir eksiği yok. Onların Mineapolis’inin Süpermen’i varsa bizim Rize’nin niye olmasın dedim.

MURAT – Bari uçay musun ?

SÜPERMEN- Yok şimdilik sadece konayrum.
Deyip oturduğu taburenin tepesine çıkıp yere doğru atlayınca kötü bir şekilde düşer ve acıdan yerde kıvranarak inlemeye başlar.

SÜPERMEN (İnleyerek) – Aaaah., ayağıııımmmm.

Biraz sonra, içeri sedyeyle sağlık ekibi girer. Süpermen sağlık ekiplerinin yardımıyla sedyeye yerleştirilir ve stüdyodan çıkartılır.

SAHNE 22 DIŞ/GÜN (FLASHBACK) DTV BİNASI/ ÖN KAPI
SÜPERMEN-KALABALIK FİGÜRASYON-AMBULANS

DTV binasının önünde, üzerlerine sıra numaraları bulunan kağıtlar yapıştırılmış kalabalık sıra halinde beklemektedir. Binanın ön kapısından hızlıca Süpermen sedyeyle çıkartılır. Etraftaki insanlar merakla ve endişeyle sedyeyi takip eder. Sedye beklemekte olan ambulansa çıkartılır. Ambulans kapısı kapatılmadan hareket eder. Kalabalıktaki insanlar, ambulansın arkasından bakarken kendi aralarında konuşmaya başlar.
1. ADAY- Bu kadar zor mülakatta yapılmaz ki kardeşim. Süpermen bile ne hale gelmiş.

2. ADAY- İçeride Süpermen’e bile böyle davranılıyorsa ben hiç beklemem ağa.

3. ADAY (Bağırarak)- Memleketimin Süpermeni bile ne hale gelmiş, ama hala bunlar istifa etmiyorlar. Hükümet istifa, hükümet istifa, hükümet istifa.

Deccal, gördüm seni sobe.

 
Gönderildi : 28/11/2014 3:21 pm
Paylaş: