ŞİDDET konulu öykümü beğeninize sunup, yorumlarınızı bekliyorum.
Yararlandığım link aşağıdadır;
http://www.haber3.com/nu-tablolara-bicakli-saldiri-321313h.htm " onclick="window.open(this.href);return false;
NÜ’NÜN BALDIRINDAKİ İNCE SIZI
Ölümünün 10.yılında usta ressam Semih Baloğlu’nun kişisel resim sergisine kalabalık bir davetli topluluğu teşrif etmiştir. Sanatçının tabloları Nü tarzında sergilenmekte olup davetliler öbek öbek her bir tablonun başında dikilmektedir. Kiminin elinde şarap kadehi, kiminin elinde peynirli küçük kanepeler topluluk hayranlıkla sanatçının eserlerini seyretmekte, kendilerince yorumlamaktadır.
Uğultulu kalabalığın içinden bir şahıs birdenbire öne fırlayıp, tehditler savurup, resim galerisindekileri korkutarak sindirir. Saldırgan cebinden çıkardığı Sürmene işi, çift kartalbaşı saplı kurban bıçağı ile Nü tablolardan birinin tam baldırına isabet ettirerek bıçaklamaya başlar. İlk şok sonrası galeride çığlık çığlığa bir kargaşa olur ve bir sanatseverin elindeki şarap kadehi beyaz tayyörünün üzerine dökülüp kıpkırmızı olur. Sağa sola şuursuzca kaçışan kalabalığın ortasındaki saldırgan Nü tabloları bıçakla delik deşik etmekle yetinmeyip, yerinden söküp şiddetle duvara vura, vura parçalamaya başlar. Elindeki bıçağı tekrar cebine koyup, sırıtarak, fermuarını indirir. Az evvel kalabalıkta üstüne şarap dökülen yaşı geçkince Fitnat hanımefendi ile göz göze gelirler. Koskoca salonda sadece ikisi kalmıştır. Elinde boş şarap kadehi ve lekeli elbisesiyle karşısındaki saldırganın fermuarını indirdiği yere bakarken kadında muzipçe gülümser. Adam yerdeki parçalanmış tabloların üzerine işemeye başladığında ise kadının yüzünde hayret ve tiksinç ifadeyle, elindeki kadeh yere düşerek paramparça olur.
Polis merkezinde hıçkırıklarla ağlayarak, elbisesi kirlenmiş Fitnat hanımefendi saldırganın robot resmini, dakikalarca gelmesini bekledikleri ve nihayetinde gelebilen görevli sivil ressam Süavi beye çizdirmektedir. Karakalem olarak resim kağıdına büyük bir ciddiyet ve şevkle kaba sakallı, afro saçlı saldırganın tarifini çizen ressam Süavi bey etrafına toplanan kalabalığa çizdiği resmin beğenilmemesinin hayal kırıklığını yaşar. Fitnat hanım onu beceriksizlikle suçlar. Saldırganın fermuarını indirdiği anda gördüğü şeyi bile çizmeyeceğini idda eder. Yeteneksiz Süavi bey karakolun çaycısından bile aldığı olumsuz eleştirilerle deliye döner. Komiser Kemal bey polis memurlarına neticede kötü çizim olsa da, karakalem eşkal çiziminin bütün İstanbul sokaklarına acilen asılmasını, tüm ajanslara dağıtılmasını emreder. Süavi bey, Kemal beye gururla kimsenin beğenmediği ama kendi yarattığı esere narsist bir yaklaşımla; çizdiği resme imza atabilir miyim? diye yılışıkça sorar.
Süavi beyin çizdiği robot resmin tıpkısı; profilden, cepheden, gülümseyen, ağlamaklı, öfkeli, eli yanağında poz, poz ama oldukça acemice nerdeyse karikatür gibi karakalemler oval, köşeli altın varaklı çerçevelerin içindedir. Hepside evinin dört duvarında özenle asılıdır. Odanın tam ortasında aynanın karşısında hazırlanan Süavi bey gözlerini aynada kendine dikerek saniyelerce bakar. Öfkeyle burnunda solumaya, dişlerini sıkmaya hatta sara nöbeti geçiren hastalar gibi titremeye başlar. Kendisini sanatçı görmeyen entellektüel zümreden nefret eder. Toplumun beğenisini kazanmış tüm sanat eserlerine büyük bir kin ve öfke duyar. Asla kendisinin yaratamayacağı o harikulade eserlere müthiş bir şiddet eğilimi duyar. Yavaşça afro peruğunu kafasına geçirir, takma kabasakalını takar. Sürmene işi çift kartalbaşlı kurbanlık bıçağını cebine koyar. Masada günlük gazetedeki iri puntolu haber dikkat çeker; Leonardo Da vincinin eserleri İstanbul’dadır. Aynada son kez histeri bir kahkaha atıp, saçını, sakalını düzelterek hışımla ayağa kalkar. Gazete yere düşerken basılı Mona lisa tablosu görünür.
-BİTTİ-
Benim için SAÇMA fikir yoktur, herkesin fikrine saygı duyarım. Sadece bazıları ilgimi çekmeyebilir.
öyküyü değiştirerek aynı konu üzerinden yazdığım senaryoyu takdim ediyorum...
"NÜ"
SİNOPSİS:
Resim galerisinde davetlilerden Mahsun, Ressam Aydın’a yaptığı Nü resimlerin şeytan işi olduğunu söyleyerek tabloları bıçağıyla parçalar. Kaçmak için hızla resim galerisinden çıktığında ise onu bir süpriz beklemektedir. Dışarda surrealist korkunç gerçeküstü resim objeleriyle karşılaşıp korkudan yere kapaklanıp ağlamaya başlar. 6 Ay sonra ressam Aydın Berkmen başka bir sergisinde en son çalışmasını davetlilere gösterir. Surrealist bu çalışmada Mahsun tablonun içinde hapsolmuştur. Mahsunun kafası portre olarak tablonun ortasında durmakta, kimsenin duyamadığı imdat çığlıklarıyla feryat figan yardım istemektedir.
AÇMA
Jenerikten sonra yazıyı görürüz;
“Seyredeceğiniz film gerçek bir olaydan esinlenmiştir.”
KARARMA
SAHNE 1:İÇ/GECE RESİM GALERİSİ RESSAM,MAHSUN,GARSON,KALABALIK
AÇMA
MÜZİK-Fonda sakin bir piyano resitali çalar-
Resim galerisinde Nü tablolarını sergileyen ünlü ressam Aydın Berkmen konuklarıyla tek tek ilgilenmekte tebrikleri kabul etmektedir. Garson şarap kadehlerini tek tek konuklara ikram etmektedir. Yanına yaklaştığı Mahsuna şarap tepsisini uzatır. Mahsun garsona istemiyorum der gibi eliyle tepsiyi yavaşça geri itekler;
MAHSUN-Gülüm şarap istemez, varsa bir bardak suyunu alayım. Resimleri çizen arkadaş bi bakabilir mi?
GARSON-Çağırayım efendim. Suyunuzuda getiriyorum hemen.
Mahsun önündeki Nü tabloya kafasını yan çevirip, dikkatlice bakmaya devam ederken Garson sağ tarafa yürüyerek tepsiden misafirlere şarap ikram ede ede Ressam Aydın Berkmenin yanına gelir. Ressamın kulağına bir şeyler fısıldarken Mahsunu eliyle işaret eder. Ressam anladım der gibi yaparak yanındaki konuklarından müsade ister gibi gülümseyerek Mahsunun yanına gelir. Elini tanışmak için uzatarak
RESSAM AYDIN-Bu eserim satılık değil efendim. Ben Aydın Berkmen
Mahsun iç cebinden telaşla kartvizitini çıkartıp ressamım tokalaşamak için uzattığı eline sıkıştırarak;
MAHSUN-Bende Mahsun Bostan. Sebze ve meyve halinde kabzımallık yapıyorum. Buyrun kartımı, yalnız hoş gelmedim gülüm.
Aydın kartviziti alıp dikkatle baktıktan sonra cebine koyar. Merakla Mahsuna bakar.
MAHSUN (SÜRDÜRÜR)-Bu çizdiğin resimlerden rahatsız oldum. Tepkimizi... yani ben aşağıdaki mahallede oturduğum için ra-hat-sız-lı-ğı-mı-zı bizzat size anlatmak için burdayım.
Garson tepside bir bardak suyu geririr. Kibarca Mahsuna uzatır
GARSON-Suyunuz efendim.
Mahsun sudan sesli bir yudum alır ve tekrar tepsiye koyarken elinin tersiyle ağzını silereken, garson gider.
MAHSUN-Böyle cıbıl cıbıl avrat resmi çizmekle eline ne geçiyor gözüm merak ettim? Delikanlı adama yakışıyor mu karı, kız resmi çizmek?
RESSAM AYDIN (ŞAŞKINCA)-Pardon? Anlamadım. Cıbıl karı mı? Nü bunlar efendim rica ederim.
MAHSUN (CİDDİLEŞEREK)-Bak aslanım Nü sünü, Mü sünü anlamam ben. Bu çizdiğin şey...
Elinin tersiyle tablodaki kadının poposuna pat pat vurarak
MAHSUN (SÜRDÜRÜR)-Afedersin ama kadının şeysi di mi bu? Bak çizmişsin kabak gibi. Ayan beyan görünüyor, mal meydanda. Ayıp değil mi kardeşim?
Sıkıntı ve korkudan ter boşaltan Ressam Aydın mendiliyle terini siler.
RESSAM AYDIN-Bakın efendim bu bir sanat eseridir. O gözle bakmanızı istirham ediyorum. Yoksa kadını toplumda bir meta gören anlayış değildir.
Mahsun sinirlenerek bu sefer cebinden bir kurban bıçağı çıkarır.
MAHSUN-Şeytan işi bunlar. Bak şimdi resim nasıl çizilir göstereyim sana ressam bey.
Öfkeyle Nü tablodaki kadının baldırına bıçağı defalarca saplar.
MAHSUN (KIZGINLIKLA SÜRDÜRÜR)-Böyle çizilir. Güzel oldu di mi? şuraya da bir dokunuş daha ister.
Galerinin içinde bir panik havası oluşur. Kalabalık sağa sola koşuşturur. Garsonun elindeki tepsi yere düşer. Ressam Aydın Hayret ve üzüntüyle çizdiği parçalanmış tablonun parçalarını birleştirmeye çalışır.
RESSAM AYDIN (BAĞIRARAK)-Skandal !!!
Mahsun hızla galerinin kapısından dışarıya fırlar.
GEÇME
SAHNE 2:DIŞ/GECE RESİM GALERİSİ ÖNÜ MAHSUN,SURREALİST İMGELER
Hızla dışarıya çıkan Mahsun birden etrafın aydınlandığını farkeder. Gözleri beyaz, parlak bir ışıkla kamaşır. Gözlerini kısarak korkuyla ışığa doğru bakmaya çalışır. Aniden etrafında Surrealist (gerçeküstü) imgeler belirir. Öyleki kocaman bir el, bir çığlık maskesi, borozan şeklinde kafası olan bir fil, değişik değişik çizim imgeler etrafında sarmal dönmeye başlar. Korkudan tir tir tireyen Mahsun ağlayarak yalvarmaya başlar.
MAHSUN (AĞLAYARAK)-Bakın bu kartvizitim. Ben taze meyve, sebze satarım. Sanattan anlamam, hıyardan anlarım. Sizlere saygım sonsuz, Bir yanlış anlaşılma oldu galiba, ama bunu telafi edebiliriz. Demin parçalanan o tabloyu satın alabilirim. Hem de evimin baş köşesine asmazsam şerefsizim. Yalvarırım, bırakın gideyim... İmdaaaaaaaaaaaaaaaaaaaat!!!!
İmgeler sarmal, sarmal dönerek sonunda Mahsunu yutar.
GEÇME
EKRANDA YAZI GÖRÜNÜR;
“6 AY SONRA “
SAHNE 3:İÇ/GECE RESİM GALERİSİ AYDIN,MAHSUN,KALABALIK
AÇMA
Üstü örtülü bir tablonun önünde ressam Aydın heyacanlı bir şekilde konuklarıyla gülüşüp, tokalaşır.
RESSAM AYDIN-Değerli konuklarım, kıymetli misafirler. Son sergime teşriflerinizden dolayı hepinize hoşgeldiniz diyor ve son çalışmamı huzurlarınızda takdim ediyorum.
Tablonun örtüsünü hızla çeker, konuklar alkış yağmuruna başlar.
RABARBA
-Alkışlar, ülkemizin Andy Warhol 'usun sen
-Fantastik.
-Ovvvvvv. ilgiç bir çalışma
-Bravoooo.
Tabloya yaklaştığımızda Mahsunun portresini görürüz. Portresi canlı görünümde kıpırtısız fakat bedeni surrealist bir şekilde çizilip tamamlanmıştır. Tablonun köşelerinde domates, salatalık, meyve çizimleri vardır. Yüze iyice yaklaştığımızda portrenin gözleri kıpraşmaya başlarken belli belirsiz bir hırıltı duyarız. Sonrasında dudaklarıda kıpırdamaya başlar ve salonda kimsenin duyamadığı çok alçak bir tonda
MAHSUN (KISIK KISIK)-İmdaaaat... imdaaat ben kabzımalım anlamam Nü’den, kıldan yünden. kurtarın beni…imdaaat...
KARARMA
S O N
Benim için SAÇMA fikir yoktur, herkesin fikrine saygı duyarım. Sadece bazıları ilgimi çekmeyebilir.