arkadaşlar merhaba.uzun zamandır belki 10 yıldır sürekli bişeye ilgim olduğunu hissettim,ne olduğunu bilmiyordum içim içimi yiyordu.anladım ki bu sinema sanatıydı,küçükkende filmleri izlerken hep şurası şöyle olsaydı falan derdim, ve büyünce izlediğim çoğu filmler bana çok basit gelmeye başladı yani hikaye olarak okadarda zor gelmedi bana bende yazabilirdim pekala.senaryo yazmak konusunda hiç bir bilgim yok ama acayip yaratıcı olduğumu keşfettim, son bir yıldır bir senaryo üzerinde çalışıyorum kamera alıp film çekmek gibi bir niyetim hiç yok,yazarlığa merakım var ama olurda yazdığım senaryo tutar filmi çekilirse yönetmenlik konusunda eğitim alıp kendi filmleriri çekebilirim.tabi bu hepimizin hayali...
Araştımalar yaptım,bu işle uğraşan ve çok başarılı olan yönetmenlerin bu işe nasıl girdiklerini okudum, ve bu noktada bana en büyük faydayıda bunlar sağladı, onlarda çoğumuz gibi ilerde iyi bir yönetmen olup film çekme hayaliyle yaşadılar, gençken kendi kafalarında senaryolar yazdılar, ve zamanı geldiğinde babalar gibi ilk ciddi projelerini yazıp başkalarınında yardımıyla bu işe girdiler..mesela james cameron, tır şoförlüğü yaparak eğitimini tamamladı, gördüğü bir rüya üzerine terminatör ü yazdı ve şuanda dünyanın en büyük yönetmenlerinden. tabi bunu kolay demiyorum,yetenek işi ama yeteneğiniz varsa hiç bişey duruduramaz sizi.
neyse ben şuan "KIYAMET" adlı bir bilim kurgu senaryosu üzerinde çalışıyorum. biraz bahsedeyim hikayeden,şimdi bildiğimiz KIYAMET LE ilgisi yok sadece hikayenin başında bir dönüm noktası.bir ailemiz var,bunlar sıradan insanlar şehirde yaşamıyorlar,dışarda biyerlerde hayatlarına devam ediyorlar.bu bölümde 4-5 sahneyle karakterleri yerli yerine oturttum..neyse ailemiz günlük işlerle,sorunlarla uğraşıyorlar hayat normal akışında devam ederken, bir gün,güneşin doğma vaktinde evin telefonu çalıyor evin annesi yarı uykulu bir halde telefonu açıyor, dünyanın diğer ucundaki kız kardeşinde çığlık çığlığa bir insanın duyabileceği en ürkütücü şeyi duyuyor, telefon elinden düşüyor, titreyerek evin dış kapısını açıyor ve inanılmaz bir dehşete düşüyor,işte bu noktada KIYAMET e tanık oluyoruz,gerçekçi olmasına çok çok özen gösterdim burda, görüntüler,karmaşa bir kıyamet in yaşandığı anı tam anlamıyla anlatmalıydı.hemen akabindede asıl hikayemiz başlıyor.aslında daha önce bir kaç kere,bazıları çok büyük yönetmenler tarafından işlenmiş bir hikaye.ama benim yazdığım şekilde değil, olaylara komiklik katıp dalgaya almıyorum, öyle birşey olduğunda insanlar ne yapardı en gerçekçi şekilde anlatmaya çalışıyorum...yazdığım senaryo hakkında kısacık bilgi verdim ,yanlız sinopsis e, tretman a hiç girmedim ana tema kafamda,olaylar nasıl gelişecek biliyorum, nasıl anlatacağım biliyorum, direk olarak senaryoya girdim, sahne sahne sistemli bir şekilde ilerliyorum, mantık hatasına yer vermemeye büyük özen gösteriyorum.yazdığım her sahne gözümün önünde adeta filmi izlermiş gibi canlanıyor, kamera açıları falan işte bilirsiniz, karakterler bana göre iyi oldular KIYAMET ten sonra evin iki oğlu kalıyor geriye benlardan birisi diğerine göre biraz daha olgun..her sahnenin olabildiğine gerçekçi olmasına büyük özen gösteriyorum, insanların görünüşleri,ruh halleri,tepkileri bunun gibi şeyler çok önemli.............
yazdığım hikayeyi direk olarak yabancı ve büyük bir yapım şirketine yollamayı düşünüyorum.kafamda tek bir isim var tam onluk bir film,yazdığı senaryoları kullandığı teknikleri araştırdım filmlerini defalarca izledim.eğer kabul edilirse artık ne naparım bilemiyorum.ama kabul edilmezse başka bir hikayeyle bu işin peşini bırakmam artık. 😀
ne dersinis direk senaryoya girmekle doğrumu etmişim.
neyse fazla uzattım sinopsis i senaryo bitince yazzam olurmu, zaten 1 sahneyi nasıl yazacağımı akşama kadar düşünüp, notlar alıyorum, sahneye girerken "yumuşak geçiş" yada "parlayarak" sonrasında şurda şöyle olsun şu şunu desin bunun üzeine şu şunu yapsın kafamda tasarlayıp öyle yazıyorum.bu sinpsis i zaten yazmak zorundayım çünkü yollarsan direk senaryoyu yollamam önce göstermelik kısa bi tanıtım.sahne sahne iyi gidiyor gibiyim...ne dersini arkadaşlar çokmu hayalciyim, ama hepimiz hayalciyiz hayaller olmasa biz burda ne yapıyoruz değilmi..
Cevaplarınızı merakla bekliyorum, daha 2-3 sahne yazdım hikayenin başındayım KIYAMET e 2 sahne var 8) .ne dersinin sinopsis olmadan bu şekilde olurmu..birde bu bir dakikalık sayfa kuralı var buna uymaya çalışıyorum her yerde denk gelmiyor, biraz aşıyor Bu bir dakikalik sayfa kuralı hakkında GERÇEKTEN yardıma ihtiyacım var nedir bu 1 dakikalık sayfa kuralı ? ❓
İyi güzel yazmışsında nasıl çekeceksin o sahneleri ...
İmkanın varmı o kadar ?
Yardımcı olabileceğim bi konu olursa hazırım ben ...
yok hocam..teklifin için sağol nerde öyle sahneleri çekecen adam batar yaaws..yanlız iki kişi olsak harbi daha iyi yazılacak gibi senaryo farklı fikirlerden bir sonuca ulaşırız,en iyisini buluruz..neyse ben sadece senaryoyu yazıyorum bitince yabancı bir yapımcı ve yönetmene gösterecem, yani bu işi gerçekten yapabilecek ve beni anlayabilecek birine. özelliklede sahne tasarımlarında ve görüntülerde faydalı olacağıma eminim.hani şu prodüksiyon öncesi cizimler varya işte bunlarda..bu işi gerçekten yapabilecek biri olması benim için çok önemli çünkü benim düşündüklerimi oda anlayabilmeli.eğer senaryo tutarda yanlış biri tarafından çekilirse çok yazık olur.daha kimseye göstermedim ne yaptığımı. ilk olarak buraya yazdım birazcık.ama daha hikayenin başındayım kesin konuşmamak lazım..hadi açık olup şunuda yazayım görsel efekler,oyuncular,sahneler ve diğer harcamalarla bu tip prodüksiyon yaklaşık 300 milyon doları bulacak gibi hatta belkide geçer.."yav ben deliyim abi o kadar parayı kim yatırır" 😛 😛 ...o yüzden yazdığım hikayeye para yatıracak kişinin senaryonun,yatırdığın paranın karşılığını verip vermiyeceğini, film olursa iş yapıp yapmayacağını, bu işin altından kalkıp kalkamayacağını önceden bilmesi çok önemli bu yüzden direk olarak çok iyi birisine başvuracağım..senaryoda kamera açılaryıla ilgili hiç bir bilgi yok.bildiğim tek bir şey varsa oda yönetmenin işine karışmamak.ama çekimlerde faydalı olabilirim diye inanıyorum..En büyük hayalim iyi bir yönetmen olmak,tabi herkes bunu ister,imkansız gibi görünebilir ama insan büyük yönetmenlerin hayatlarına bakınca bende yapabilirm diyor..neden olmasın yani sonuçta bu azim ve hayagücü gerektiren bişey, neden olmasın hiç sinema eğitimi almadım, kamera alıp hiç kısa film çekmedim ama hangi sahneyi hangi açıyla çekmek gerektiğini bilirim yani iyi bir kameram olsa kısa hikayeler yazıp filmler çekebilirim.tabi yeterli pratik yaptıktan sonra..of bee.ya bu sinema tutkusu apayrı bişey.. :)....
YETENEK,AZİM VE DENEYİM SENİ BAŞARIYA GÖTÜRÜR
Yazıyı iyice okudum neresine yardımcı olabilirim diye.Ama soru sormaktan ziyade içini dökmüşsün anlatmışsın güzelce.. 😀
Büyük hayallerin var.Ulaşıp ulaşamayacağın meçhul ki bu yüzden adı hayal.Gerçekleşme ihtimali diyorsan ihtimal senin yüzünü güldürebilecek bir durumda: % 50'dir.Olur ya da olmaz..Yarı yarıya yani..Ancak tabi ki kolay bir şey değil istediğin.Çokçaba istiyor. Yabancı yapımcılara sinemacılara ulaşmak kolay değil,ulaşsanda ikna etmek kolay değil.Ama elindeki projeye güveniyorsa ve ulaşıp ikna edersen ne ala..Hayallerinden klay kolay vazgeçme..
Shmaylan Hindistan'da sıradan biriyken arkadaşlarına demiş ki: Bir film yazıyorum.Adı 6. His.Hollywood'ta çekilecek,Bruce Wills oynacak.Arkadaşları: S.ktr lan uçmuşsun sen..demişler (Tabi Hintçesini.. 😀 ) Sonuç ortada adamın senaryosunu yazdıp çektiği 3 filmin gişesi 100 milyon doları geçtii..Her yapılan şey önce bir hayaldi.
Ancak çok ütopik olmamaktada yarar var.Herşeyini bu işe bağlayıp hayatını mahvetmemekte gerek.Günümüz Türkiye şartlarında sinema bir hayal mesleği ve ekmek yemek hayli zor.İnşallah bir gün..
Sinopsis hakkında: Sinopsisi film bittikten sonra yazsan daha iyi zaten.Sen yazarken daha neler değişir hikayende..Tam bittimi sinopsisi ona göre yazarsın..
Her sayfa bir dakika kuralına fazla takılma.Senaryoyu bir bitir,sonra düzenlenir onlar.Ki ingilizceye çevirmen gerekecek zaten sonra..O zaman bakarsın..
Bir de birşey daha dikkatimi geçti.Sanırım çekim senaryosu yazıyorsun.Çoğu yapımcı ve yönetmen bundan pek hoşlanmaz.Çekim detaylarına fazla inmesende olur..
Kolay gelsin..Hayallerini gerçekleştirmen dileğiyle..
ben '300milyon dolar' lafina takildim,yani yazdigin senaryonun filmi gelmis gecmis en pahali film olacak.
Evet hayal etmek iyidir,yukarilari hedeflemekte guzeldir ama yukarilara cikmak icin asagidan biryerlerden ise baslamak gerekir.
shayamalan (yada herneyse 🙂 ) guzel bir ornektir,ama bu ornegi incelersek adam daha once hic senaryo yazmamis veya film cekmemis degildir,kendi capinda yaptigi seyler vardir,cunku hollywood sisteminde en kotu en ucuz ajansa bile gitseniz daha once yaptiginiz islerden ornek isterler.ayrica amerikalilar hintlilere asla muslumanlara baktiklari gibi bakmamislardir. ve son olarak shayamalan in filmide cok inanilmaz bir risk getirmemistir cunku iyi bir senaryo ve dusuk bir butceyle cekilmis,ayrica adam bu is icin yillarca ugrasmis onun bunun (afedersiniz) kicini yalamistir.
gelelim gerceklere,
ucyuzmilyon dolar lafindan anladigim kadariyla zaten turkiye odakli birsey dusunmuyorsun.yani hollywood da gozun var.
1- Turksun (bu dusunebileceginden cok cok daha buyuk bir sorun)
2-deneyimsizsin (hollywood da deneyimsiz adama 300000000$ riske etmek degil kamera 3. asistanligi bile vermezler)
3- projen cok buyuk (300milyon ne demek yahu? peter jackson bile tirsar)
aciklamalara gelince,turk oldugun icin cok uzun zaman kesinlikle seni ciddiye almazlar,musluman olman (ki sen musluman olmasan bile onlar sana oyle bakacaklar) dahada buyuk bir dezavantaj, musluman olarak sectigin konu ise tamamen hayaldisi,yani hicbir hristiyan sermaye turk ve musluman gozunden 'kiyamet' olgusuna 3 dolar yatirmaz,hatta onunu keser.
turkler ve araplar ise asla 300milyon dolar gibi bir parayi,hatta 30milyon dolari sponsore etmezler.
Deneyimsiz olmanda cok buyuk bir dezavantaj,buyuk ihtimalle daha once senaryo yazmadin,yazdiysan bile herhangi bir proje olmadi.bu tarzdayken kimse seni ciddiye almaz.
proje zaten baslibasina 'kiyamet' yani daha ufak bir konu olsa neysede, bu konuyu islemek hem madden hem manen buyuk cesaret ister, hollywood daki en dahi senaristler (mesela shane black) bile bosuna vakit kaybetmezler bu konularla cunku sonuclanmayacagini bilirler, ayrica zannetme ki ilk defa sen dusunuyorsun bu konuda,pekcok kisi dusundu ve dusunecek, ama hollywood da sistem boyle yurumuyor, bir otistik oykusu anlattiginda bile bir suru proflar isin icine giriyor,gercekciligi test ediliyor,her replik gercege uygun hale getiriliyor.
Simdi senin konun cekilseydi bile en az yuzlerce teolog,metafizikci,hatta bilim adami isin icine girerdi senaryoyu uygun hale getirmek icin.
hele cekim detaylari,sahne girisleri ve gecisleri gibi konulara hic kafani yormana gerek yok cunku en dusuk hollywood yonetmeni bile boyle bir senaryoyu cope atar,kimse cekim acisi,sahne gecisleri gibi seylere karistirtmaz seni.
son olarak, en iyi kisilerle temasa gececegim demissin,bunu nasil basaracaksin? biz tamamen araci bir firmayla birebir iletisime gecmek icin 5 ay harcamistik hollywood da,ustelik adamlar boyle besinci sinif film ceken bir studyonun taseronu (dikkatini cekerim studyonun kendisi bile degil)
simdi diyebilirsin ki teknolojinin gelisti mail atarim falan, ona bakarsan bush unda gates inde mail adresi var ama adamlarla chat yapamiyorsun.
gonderdigin mail o isle gorevli bir asistanin asistaninin yardimcisi tarafindan siniflanip 'bos bir zamanda iletilmek' gibi bir ibareyle bir daha ortaya cikmamak uzere kayboluyor.
yani oyle telefon acip james cameron la 'jeymsciim ucyuzmilyonu hazirla ben geliyorum' diyalogu yasaman mumkun degil.senin icin degil turkiyenin en unlu yonetmenleri ve senaristleri icin bile mumkun degil.
gelelim tavsiyelere;
neden herkes ucmak istiyor? ucmak icin once emeklemek sonrada yurumek gerek. oyle 'dabbe' cikti, 'deccal' gelecek,kiyamet patladi gibi filmler bu ulke sartlarinin harci degil simdilik bunu anlamak lazim. ama bu bir 'biz birsey yapamayiz' mazereti degil, bak amerikanin dibindeki ispanyaya, adamlar cok dusuk butcelerle oyle filmler cikariyorlarki, bizim sinemalarda bile ispanyol adamin cektigi filmlere hungur hungur agliyor veya nese doluyoruz, adamlar yalin ve basit seylerle sinema yapiyorlar ve 'bizden' buluyor butun dunya, 'samimi' buluyor. ornek mar adentro, los lunes al sol, daha bir suru ornek.
bizim ulkede de var mesela karpuz kabugundan gemiler yapmak, bizim gazeteler 'koylu film cekti' diye haber yaparken dunyanin en iyi yarismalari oduller verince birden 'buyuk basari' ya dondurduler basliklari. film cok basit,adi bir dijital kamerayla son derece yetersiz cekimlerle yapildi. ama konu ve anlatim o kadar gercekci ve samimiydi ki daha turkiyeyi gormemis adamlar bile koy hayatinin anlatimi karsisinda saskin kaldilar.
samimi olarak sana sunlari soylerim:
1- samimi bir seyler yapmaya calis,basit,siradan insanlari konu alan, ve kolay cekilebilecek
2-bol bol ispanyol,avrupa,turk ve iran filmleri seyret, hollywood klisesine bu kadar takilma.
3-teknik detaylara girme,merak etme yonetmen isini bilir ve senin bakis acini kabul etmez zaten.
ama yok diyorsan ki 'yok ben bu ise bas koydum yazacam bu 300milyonluk senaryoyu' onerilerim:
1-yazdigin seyi once tescil ettir,tescil ettirmeden arkadasina bile gondeme
2-kamera acisi sahne gecisi olaylarina hic takilma,sen hatta senaryo da yazma direk hikaye tarzinda yaz,onlar zaten kendi stillerine gore islerler onu
3-buna umut baglayacagina sokakta buldugun sayisal loto biletine arka arkaya 3 hafta buyuk ikramiye cikmasina baglamak bile daha akillica bir is.
cok negatif geldiyse kusura bakma,ama ne yazikki hayat boyle, ne kadar yukseye sicramaya calisirsan o kadar kotu dusersin. o yuzden bence gel sen yetenegin varsa daha sade,daha normal bir senaryo yaz.
kolay gelsin.
ben hayallere inanan biriyim. benimde hayallerim var ilerde gerçekleştirmek istediğim. kimsenin hevesini kırmak istemem ama insanın ayakları azda olsa yere basmalı, ben böle düşünüyorum.
yeterli bilgi yok, tecrübe yok, referans yok, araştırma söz konusu değil.
huraaa diye girersen bu işlere gerçeklerle karşılaşınca kırılırsın abisi.
önce bi yerden başla ufak kısa film senaryolarıyla, o şekilde bir yere gel yazdıkların çekilsin ne bilim yarışmalara gir. bu projen yine devam etsin. uzun vadeye yay.
(hadi açık olup şunuda yazayım görsel efekler,oyuncular,sahneler ve diğer harcamalarla bu tip prodüksiyon yaklaşık 300 milyon doları bulacak gibi hatta belkide geçer)
demişssin. nasıl hesapladını gerçekten çok merak ettim ben. varsa bi formülü öğrenmek isterim.
hayal kırıklığı yaşamaman dileklerimle.
saygılarımla.
arkadaşlar samimi açıklamalarınız için çok teşekkürler ben hayatımı buna bağlamış bir insan değilim zaten, merak etmeyin.gerçekten samimi olarak söylüyorum içimi çok rahatlattınız...bu sayede işimin zorluklarını öğrendim.zaten yaza şöyle kaliteli bir kamera alacağım.aklımda var.ve biyerlerden başlayacağım, bu aklımda var şu an para biriktiriyorum..bu hikaye aklıma geliverdi ben yinede yazacağım kendime güveniyorum, kabul edilmemesi beni çok fazla üzmez, sonuçta hemen kabul edilip çekilecek diye bir şey yok, bu arada bu 300 milyon dolarlık olaya sonra bende çok güldüm ya, nerden yazdın şimdi millet oha ları basmıştır dedim. 😀 ..yani filmi şöyle bir göz önüne getirdim ve bir WAR OF THE WORLDS den daha büyük bütçeli olması gerekli ben vakit buldukça üzerinde çalışacağım uzun vadelli bir proje olabilir..yani dedimya yaza kamera alıp kısa senaryolarla gireceğim olaya ama direk temasa geçip kabul ettiremessem uzun vadede üzerinde çalışacağım.....aklımda 3 hikaye daha var bunlar üzerinde hiç durmadım ama notlar alıyorum.....kabul ediyorum giriş yazım çok amatörce oldu öyle 300 milyon dolar felan, ha ha ken kendime gülerim ya 😀 ....şu KIYAMET meselesinede bir açıklık getirelim bu bildiğimiz anlamda dinlerce bilinen dünyanın sonu değil.ve sahnelerde kesinlikle kitaplarda yer alan, işte dağlar hallaç pamuğu gibi atılacak, gök yarılacak falan değil, yani hiç bir dinle yada bildiğimiz anlamda kıyametle alakası yok..sonrasında hiç bir sahnede yer almayacak....terminatör 2: kıyamet gününde, kıyamet mi kopuyordu hayır insan kotrolünden çıkan makineler,kontrolü ele alıyor ve insanlığa karşı savaş açıyorlardı..şöyle bir bakıldığında dünyanın düzeni değişmiştir artık sadece hayatta kalmak önemlidir, eski yaşam yerini savaşlara bırakmıştır, zaten 2. filmde bunu pek göremedik 3. filmde sky net kontrolü ele alıyor, 4. filmdede muhtemelen savaş olacak..matrix öyle, daha benzerleri var.....ama bu kıyamet değilki olabilecek şeyler o zaman ikinci dünya savaşıda bir nevi kıyamet onca insan oldü büyük ve yıkıcı bir savaş yaşandı....benim yazdığım senaryoda tamamiyle kurmaca..KIYAMET demem den kasıt hikayenin başında bir geçiş ve olaylar bir anda değişiverir. bu dünyanın sonu değildir ki.dinle alaksı yok..hikayenin ismini KIYAMET dememden kasıt yaşanan karmaşa, ve sonrasında dünyanın değişivermesi..bu kıyametten çok doğal bir felaket gibi.evet hikayede verilen bir savaş var...dediği anladınız biliyorum ama bunlarıda söylemek istedim...yaw olmadı hikayenin adını değiştirir, girişi başka bir şekilde anlarırım.. neyse ben sadece bir hikaye üzerinde çalışıyorum en iyi şekilde bitirmeye çalışacağım, kabul edilmezse anasını satim ilerde param olursam kendim çekerim... :D...hayyaller olmasa insan yaşayamaz ben yazmaya başlarken ve şuan kesinlikle çekilecek olacak gidecek diye kendimi kasmıyorum kabul edilmezse üstüne bir bardak suyuda içerim...umrumda olmaz..başka hikayeler yazarım.öyle buna falan umut bağlamış değilim.neyse bir dakikalık sayfa kuralı hakkında söyledikleriniz için sağolun arkadaşlar.kamera açılarını ben yinede biyerlere yazıyorum senaryo bittiğinde senaryoda olmayacaklar bir köşede dursunlar...ah istanbulda yaşamak var dı şu an ısparta da yım burda öyle toplanıp film çekebilecek ekip ve o yapıda pek arkadaş yok ama oyuncu bolluğu var.gidip bir çekecem gel oyna desen millet gider bayramlıklrını giyer gelir..yaza alır almaz kamerayı çemeye başlayacam ne olursa... :D....300 milyon dolar muhaaa haaa uçmuşuz yaaa... 😀 neyse şu anda senaryoya girdim ama acaba anlatmak istediklerimi anlatabiliyormuyum diye bir test yapalım, olurya yeniyiz aşağıya kısa bir sahne yazacağım,acaba sahneyi görsel olarak kafanızda canlandırabiliyormusunuz ? yani sahneyi açıklıyorum görsel olarak, ama ne kara ayrıntıya girmeliyim onu pek ayarlayamıyorum, her ayrıntı önemli mi değilmi ve karakterlerin özelliklerini istediğim gibi yansıtabiliyormuyum..sizden karakterler hakkında ne bildiğinizi yazmanızı isiyorum..daha yeniyim belki bu size çok saçma gelecek ama bu çok önemli benim için,
sahnenin yazdığım senaryoyla ilgisi yok, öylesine öylesine fikir vermes için.yani çekilirse yeterli detay varmı anlamında:
4 EXT. COMPUTER SHOP FRONT-DAY
Dışarıda hava açıktır, öğle vaktidir ve güneş tepede zemini kavurmaktadır.çoğunluğu iki-üç katlı olan ve cadde boyunca uzanan dükkanların damlarındaki teneke levhalar güneşte bir elmas gibi parlamaktadır. Kaldırımlarda fazla insan yoktur. Genel görünüm itibariyle tenha biyerdir.40 metre kadar caddenin yukarısında bir 4 yol vardır ve ışıklar nedeniyle araçlar beklemektedir. Işıklar yeşil yanar ve araçlar hareket eder. Jim ve Danny in kamyoneti de bu araçlar arasındadır. Jim sol sinyali verir ve bilgisayar mağazasının önünde durur. Hemen arkasında da bir çöp kamyonu çöpün yanına yanaşır.(örneğin bu sahne bilgisayar mağazasının tepesinden aşağıya doğru sağa çapraz kaydırılarak kamyonetin tam önüne gelecek şekilde çekilebilir.he he..! hiç uzatmadan devam ediyorum)
Kamyonetten inerler.Jim kapayı kapatır, pantolonunu çeker ve kamyonetin arkasına doğru yürür. Danny ağzındaki sigarayı atar, üzerine basar, güneş gözlüğünü çıkarır, yakasına asar ve kamyonetin arakasına doğru yürür.
Jim bilgisayarın üzerindeki örtüyü alır ve kasayı kucaklar.
JİM
Bu boku taşımaktan bıktım.
Danny güler. Ve oda monitörü kucaklar.Jim’ in gözü yanlarından geçip, kaldırımdan aşağıya doğru köpeğiyle koşar adım yürüyüp giden bir evsize takılır.onu işaret ederek.
JİM
Hey,bu kasap Joe değil mi ?
DANNY
Evet, ta kendisi.
Jim elindeki kasayı bırakır ve koşar adım Joe nin arkasında yürür Danny de onu takip eder.jim gözlüğü çıkarır ve eline alır.
JİM
Hey joe.. joe.. joe. Bekle.
Joe aldırış etmeden yoluna devam eder. Jim yetişir ve Joe nin omzunda tutarak kendine çevirir..
JİM
Joe beni duymadın mı, neden durmadın.
Joe nin bir gözü sakat olduğu için sürekli gözünü kırpmakta ve başını sallamaktadır.üstü başı darmadağındır. Uzun beyaz saçları ve kırlaşmış sakalları karma karışıktır. Yüzünde yara izleri vardır. Boğazında bir sürü künye asılıdır.masum ve çok yorgun bir hali vardır. Elinde çuvalı andıran bir torba tutmaktadır.
Danny elini burnuna götürür.
DANNY
(güler)
Aman tarım Joe, lağıma mı düştün bu kokuda ne ? tanrım…
Jim joe nin elindeki torbayı işaret ederek.
JİM
O torbada ne var ha yiyeceğinmi mi ?
Joe nin elindeki torbayı alır ve içini açarak ere çömelir.Danny de joe nin köpeğinin yanına çömelip sevmeye başlar.jim torbaya bakar içinde birkaç tane boş bira kutusu, bir paket çips, bayatlamış birkaç dilim ekmek, eski ve kabı yırtık bir ajanda ve yarıya kadar dolu bir şişe viski vardır.jim gördüklerinden pek hoşlanmamıştır.hafasını sallar.
JİM
Joe ye para verirsen, elbette gidip…
Jim torbada viskiyi çıkarır ve markasına bakar.
JİM
(sinirli-güler)
Adamımız zevk sahibi.
Danny yerde yatan köpeğin kafasından tutara ve jim e göstererek.
DANNY
(gülümser)
Yarısını köpeğe içirmiş olmalı, şu gözlere bak.
Jim joe ye döner.joe hiçbir şey söylemeden sadece bakmaktadır.
JİM
Joe… joe… joe… sen adamı kanser edersin.sana ne dedim ben ha..
Sana verilen para yiyecek alacaksın dedim 40 dolarlık viski değil.
Ama sen her seferinde yine bildiğini yapıp, gidip kafayı çekiyorsun
Hem de köpeğinle(köpeğe bakarak)…
Tamam seni anlıyorum belki de bu dünyada en çok içmesi gereken kişi
Sensin ama böyle değil Joe..kendi kendini öldürüyorsun..her kes içer bende içerim ama kendimi kaybedene kadar değil..
Bak kim ne desin sen akıllı bir adamsın öyle değilmi bu yüzden bana gerizakalıymış ayaklarını oynama.
Joe köpekle oynayan Danny e bakmaktadır, ve sanki Jim i dinlememektedir.jim sinirlenir ve joe nin yüzüne hafifçe bir fiske atar ve kendine doğru çevirir.
JİM
Kime diyorum ben…bu zekama hakarettir..
Bak Bu dünyada en aptal insan bile karnı açken, bir şişe içkiye 40 dolar
Yatırılmayacağını iyi bilir.
Jim Danny e bakar. Danny köpeğin kulaklarından tutmuş aşağı yukarı sallamaktadır
Bu haliyle aptal gibi görünmektedir.
JİM
(Danny e bakarak)
Ve bu dünyada en aptal insan bile karnın açken gidip 40 dolara viski almandan senin akıllı bir olduğunu çok iyi bilir
Jim sinirlenir ve Danny e dönerek.
JİM
Tanrı aşkına Danny sende bir şeyler söylesene .
Danny onlara bakmaya bile tenezzül etmeden köpekle uğraşmaya devam eder, hafifçe kafasını çevirir ama gözleri hala köpektedir.
DANNY
İçki sağlığa zararlıdır joe..bırakmalısın.
Jim bu cevaba alışık değildir, şaşırır,çünkü danny bunu sadece söylemek için söylemiştir Joe nin içki içip içmemesi umrunda bile değildir.
Jim kafasına yana doğru sallar ve elindeki şişeyi torbaya koyarak ayağa kalkar torbayı Joe ye uzatır.
JİM
Torbayı al Joe..joe torban..
Joe oralı bile olmaz, elini uzatmaz ve hala danny ve köpeğe bakmaktadır.
JİM
(bağırır-sinirli)
alsana joe….
Danny güler.Jim böyle olmayacağını anlamıştır. Joe nin elinden tutar ve torbayı tutuşturur.
Sonra elini cebine atar ve bir demet para çıkarır.
JİM
Tanrım..bak şimdi sana 20 dolar vereceğim eğer gidip yine içki
Alırsan bir daha kuruş alamazsın, anladın mı unut..
Jim parayı Joe ye uzatır ama Joe bizim Joe dir ve elini yine uzatmaz.jim çok sinirlenir.elini kendi alnına vurur.
JİM
(bağırır-sinirli)
alsana aşşağılık piç kurusu !
Danny güler ve çömeldiği yerden kalkar.
DANNY
Ve şunu….
Danny parayı Jim in elinden alır yerden bir sigara paketi bulur.cebinden 4 tane sigara çıkarır 2 sini pakete koyar, ve içinede rulo yaptığı parayı koyar. Birini kendi ağzına alır joe nin yanına gelir ona doğru eğilir ve birinide onun ağzına verir ve joe nin sigarasını yakar, ardından kendi sigarasınıda yakar.joe bir iki fırt çeker.
DANNY
Onunla konuşarak anlaşamazsın…
Adamımız konuşmayı sevmez..
Joe ye nin gözlerinin içibe bakarak.
DANNY
(gülümser)
Öyle değimli adamım…
Joe le konuşmak istiyorsan onun dilinde konuşmalısın..
Danny elindeki sigara paketini joe ye uzatır. Joe Danny nin eline bakar sigara paketini görünce elini yavaçça uzatır. Danny doğrulur joe nin uzattığı elini tutar, ve diğer elindeki sigarajı hızlıca Joe nin eline yapıştırır.Şaaaaaak..Joe nin omzundan tutar ve gitmesi anlamında hafifçe itekler,joe yine koşar adım yürümeye başlar ardına köpeğide takılır.joe dumanlar saçarak giderken.
DANNY
(bağırır)
hadi bakalım joe şimdi git ve köpeğinle çatlayana kadar iç.
Jim sinirli bir şekilde birkaç kez elini çırpar.
Danny ardından jim e döner, yakasındaki güneş gözlüğünü takar(belden yukarısı,hafif sol aşağı açıyla,yakın çekim olsa dehşet olur).
DANNY
(ciddi)
gidelim..
KES….!
işte aynen böyle arkadaşlar JİM, DANNY VE JOE nin ne gibi bir karakter yapıları olduğunu onlar hakkında ne bildiğinizi yazarsanız benim için anlamını bilemezsiniz anlatmak istediği ne derece anlatabiliyorum.
YETENEK,AZİM VE DENEYİM SENİ BAŞARIYA GÖTÜRÜR
Tüm yazılanları okudum, özellikle şunu söyliyim, Kadirin web sitesinin amacı zaten motivasyon, dikkat edilirse kimse motivasyonunu kırmamış, herkes eleştirmiş ancak sonunda gene umutlarını yitirmemen için tezkipde bulunmuş.
Benimde düşündüğüm bir şey var, örneğin yürümeden emeklemek açıklaması çok mantıklı geldi, birde basit prodüksiyonlarla büyük ödül alanların başarıları zaten daha fazla, Peter Jackson örneğine gelince artık iş sinemacılıktan çıkmış risk ve ticarete dönmüş, Yagtır 250 milyon dolar al riski çek filmi, zaten rakam filmin reklamını yapıyor.
Bu çalışmandan önce basit bir prodüksiyon yapsan? yani yanlış anlama sakın bu çalışmanı kesme ancak basit bir film çeksen yazın sana en azından farklı b ir tecrübe kazandırır.
Saygılar...
sadece bir ornek vereyim,hani yabanci filmlerde turkleri canlandirirlar ve senaryoya yazarlar bazen (bir suru ornek var,eskilerden topkapi filminden tutunda son monsenyor ibrahim filmine kadar)
biz o filmleri izlerken nasil tepki veririz? 'yahu bu ne be? biz boylemi konusuyoruz bu olaylara boylemi tepki veriyoruz? resmen karikaturize etmisler bizi' diyoruz degilmi?
iste senin yapacagin isin sonu da o olur,ama isin aci tarafi onlar isteselerde bizi karikaturize ederler cunku film finansmani onlarda.
sende ne yaparsan yap ispartadan veya istanbuldan veya ingiltereden dogru ve gercekci bir amerika veya yabanci ulke vatandasi portresi cizemezsin,onlarin olaylara tepkilerini yansitamazsin, zaten hollywood da da kabul gormez boyle bir girisim.
bence condan cimden ziyade huseyinlerle mustafalarla daha bizden daha samimi isler yapmaya calissan gunun birinde en azindan (Bir turk icin olabilecek en buyuk hayal) yabanci film oscari alabilmeyi hayal edebilirsin.
umarim kusura bakmazsin ama gercekler boyle.
dvart'a kesinlikle katılıyorum. okurken üşüyor insan. neden oraya göre yazıyorsun ki. isimler yabancı olmazsa sana destek vermezler mi? 🙂 burası da dünyanın bir parçası orda yaşanan bişi burda yaşanamaz mı
kendi dilinde yazarsan daha samimi olur kanaatindeyim.
türkiye kültürü ile inanılmaz bir ülke neden bu tarz şeyleri yansıtılacak şeyler yapmıyoruz.
arkadaşlar merhaba baktım bi bu iş yılan hikayesine dönecek gibi ama şunu net bir şekilde söyleyebilirim o kadar çok yabancı film izledim ki artık, insanların haraketleri verdikleri tepkiler hani nerdeyse ben yazmışım gibi, artık bana çok tanıdık geliyor. samimi açıklamalarınız için teşekkürler ama ben sadece bu senaryoyla uğraşan bir insan değilim, olursa bununla olur gibi modlara falan girmedim. dediğim gibi 2. el iyi bir kamera denk getirdim yaza alacağım, o zamana tanıdık bir kaç arkadaşla bişeyler yapmaya çalışacağım.. tabi onların haberi yok bundan yaza daha var.samimi söylüyorum ki şu an üzerinde çalıştığım iş muhteşem gidiyor, giriş bölümü bitmek üzere acayip oldu, ben bunu devam ettirip bitirmem gerekiyor çünkü eğer yazmassam, yazık olacak varsın çekilmesin. hiç belli olmaz ilerde neler olur..buna paralel olarak, şu an bir proje üzerinde daha çalışıyorum araştırmalar yapıyorum, bu yazdığıma göre çok çok düşük bütçeler gerektiren, iyi bir çalışma olacak gibi...bu arada yaş 20 ye girmek üzereyim, geç değildir umarım, ama başarabileceğime inanıyorum bu işi onun için yazada iyi bir kısa film çekmeyi düşünüyorum...ardından neler olur bilinmez.. ama hikaye konusunda henüz kara vermedim..şuan da pek vaktim yok zaten dersler, dersler, dersler.... 😛
YETENEK,AZİM VE DENEYİM SENİ BAŞARIYA GÖTÜRÜR
dvart'a kesinlikle katılıyorum. okurken üşüyor insan. neden oraya göre yazıyorsun ki. isimler yabancı olmazsa sana destek vermezler mi? 🙂 burası da dünyanın bir parçası orda yaşanan bişi burda yaşanamaz mı
kendi dilinde yazarsan daha samimi olur kanaatindeyim.
türkiye kültürü ile inanılmaz bir ülke neden bu tarz şeyleri yansıtılacak şeyler yapmıyoruz.,
ya kardeş bunu düşünmezmiyim hiç ama burda istediğin bişey çekebilmek çok zor hakkaten yani ben bu işi yaparsam, paralar kazanayım zengin olayım diye düşünmüyorum, elbette yaptığın işten bişeyler kazanman lazım ama, benim ihtiyacım yok, bir sonraki filmini çekebilecek kadar kazanman yeter. neden türkiye şartlarına göre hikayeler yazmayı düşünmüyorsun demişsin, yazarım yazmasına da kimle çekecen parayı nerden bulacan. ama ben direk buna girmek istemiyorum önce kısa hikayelerle başlamak istiyorum. yazdığım yabancı senaryolar ise tamamiyle istediğim için yazıyorum, aklıma öyle fikirler geliyor ki yazmamsam yazık olacak, belki ilerde çekilebilir diye...örneğin türkiye şartlarında doğru düzgün bir bilimkurgu filmi çekilmiş değil, gora desen sallama bana göre komiklik olsun diye yani bir hikayede bilimkurgu olması için illa bir uzay gemisi yada uzaylı istilası olacak diye bişey yok..pekala başka şeylerde yazılabilir..örneğin artık şu türk sineması yavaş yavaş çıtayı yükseltmeye başladı daha büyük prodüksiyonlar görmeye başladık sinemalarda, yani bunlara ayrılan bir bütçeyle adam akıllı ciddi bilimkurgular, gerilimler, polisiyeler çekilebilir ama nedense hep aynı şeyler gibi geliyor tamam bizim kültürümüz böyle ama, gora çekilebiliyorsa neden başka başka bir bilim kurgu çekilemesin, her karesine espri koymak yerine millet ciddi ciddi oynasa iyi bir senaryoyla çekilse, nasıl iş yapar Allah bilir. Yani hep aynı türler biraz değişik türlere yönelmek lazım oralardada başarılı olabileceğimizi kanıtlamamız lazım....bikere türk filmlerine iyi olmadıkça tanınmış isimler olmadıkça kimse gitmiyor millet tutturmuş bir yabancı film, ama adamlar iyi film yapıyorlar orasıda bir gerçek. yani bizim insanlarımızda çoğu türk filmine gitmek yerine bu yabancı filmlere giderek zevkle izlediğine göre demek ki suç insanlarda değil. insanlar sinemaya sarsılmak, olamadığını bir süre içinde olmak adına gider bunu türk filmleri çok iyi yapamıyor, en etkileyici örnekler hep dram türündeki filmlerden çıkmıştır..UZAK ta öyle cannes te dramatik yapısı ve iyi konuyla aldı ödülü..ama film baştan sona iyiydi hak ettide..yani dram türünde filmleri yapmak konusunda üstümüze yok, gibi çünkü binlerce örneği var....ama bu ödülü ilerde bir polisiye, bir gerilim türüyle almak çok daha iyi olacak çünkü zamanı geldi artık yani ben inanamıyorum, okadar iyi sinemacı var BABAM VE OĞLUM gibi bir film UZAK gibi bir film yapılabiliyorsa neden SE7EN yada 6.HİS tarzı gerilimler yapılmasın.beni en çok bu şaşırtıyor. halbuki o kadar çok bütçeye ihtiyaç yok, yeterli altyapı elipman var ama çoğu çıkan film gırgır şamata, eskisi gibi yemiyor artık millet, işte insan bunlara bakınca ister istemez yabancı arayışlara yöneliyor.çünkü isteği şeyler kendi ülkesinde çıkmıyor, çıkarılmıyor.en fitil olduğum şey ise ardı ardına konana ve gerksiz diziler..yani bumudur ya.. 😛
YETENEK,AZİM VE DENEYİM SENİ BAŞARIYA GÖTÜRÜR
kardeş ben sana polisiye veya gerilim yapma demiyorum. Yolunda devam et. Sınırlama kendini.
ama;
Herkes biton yabancı film izliyor. Herkesin kendine göre birikimi var.
Onların ülkesi ayrı burası ayrı. Bence bu benim şahsi fikrim.Ben bizim dilimizin ve kültürümüzün daha sıcak ve samimi olduna inanıyorum. konuşmalar olsun, dialoglar olsun şiveler olsun...
Benim sölemeye çalıştığım sadece,
isimleri yada konuşmaları yabancı dile ve kültüre göre yazıyorsun. ben sölediklerimden kastettiğim isimler ve konuşmalar. Senaryo iyi olduktan sonra ve deneyimin ve yaptığın iyi çalışmalar olduktan sonra bi şekilde destek bulunur.
Serdar Akar'ın Gemide yada Uğur Yücel'in Yazı Tura filmlerini izleyenler benim ne demek istediğimi anlarlar. ordaki doğallıktan bahsediyorum ben.
hade eywallah...
kardeş ben sana polisiye gerilim yapma demiyorum ki. Yolunda devam et.
Benim sölemeye çalıştığım sadece,
isimleri yada konuşmaları yabancı dile ve kültüre göre yazıyorsun. ben sölediklerimden kastettiğim isimler ve konuşmalar. Senaryo iyi olduktan sonra ve deneyimin ve yaptığın iyi çalışmalar olduktan sonra bi şekilde destek bulunur.
Serdar Akar'ın Gemide filmini izleyenler benim ne demek istediğimi anlarlar. ordaki doğallıktan bahsediyorum ben.
o.k dostum.
YETENEK,AZİM VE DENEYİM SENİ BAŞARIYA GÖTÜRÜR
turkiyede ciddi gerilim,psikolojik korku,bilim kurgu cekilememesinin en buyuk nedeni ne? ister kabul et ister etme ama sebep bu tur seyler bizim icimize sinmemis,biz o kulturle yogrulmamisiz, biz yag almak icin gunlerce kuyruk bekleyen, bes on yilda bir yonetime darbeyle son verilen bir gecmise sahibiz,abd de 'koyden indim sehire' yaklasimi bulamazsin ama bizde hala daha en onemli sorunlardandir ic goc,'zeki ve soguk kanli gizli katil' de bulamazsin bizde,eger adam oldurmek istersek sokak ortasinda,adliye icinde hatta kameralar onunde oldururuz,adamlarin uzaya cikip ayda zip zip oynadigi donemlerde bizde ne televizyon kanali nede izlenebilecek bir televizyon oldugu icin radyodan dinlemisiz,onlar gelir duzeyinin yuksekligi yuzunden fantazi dunyasina dalip yeni seyler yaratirken bizim en buyuk umudumuz 'emekli olabilmek' olmus.
daha cok ornekler verilebilir,buyuk ihtimalle aradaki bagi begenmeyeceksin ama iste bu nedenlerden dolayi biz bu tarz filimlerde ciddi basari saglayamayiz.Ha mesela dabbe var son cekilenlerden, kendini ciddiye alip hafif japon-amerikan tarzi karakterlere yer verince tam bir komedi filmine donustu bizim icin.Cunku bizde ne 'olayi tek basina ustlenen dahi komiser' nede amerikan vari poz ve tripleri olan acayip karakterler var.Bizim polisimizin bile en buyuk derdi kirasini odeyebilmek.iste boyle bir durumda dunyanin cozemedigi sifreyi aynaya bakip cozen turk kizi karakteri sacmalik sinirlarini zorluyor,cunku hepimiz icten ice biliyoruz ki adamlar ayda cirit atarken biz televizyon nedir bilmiyorduk.
bu soylediklerim turk halkini kotulemek maksatli degil asla,ben gurur duyuyorum memleketimden, anlatmaya calistigim herkesin meselesi ve derdi kendine,yillik devlet butcesi dunyanin geri kalanina esit olan bir ulkenin vatandaslarinin dunyayi kurtarma filmleri cekmesi normaldir, ama bizim gibi daha kendi icinde gecim derdi,karisikliklar derdini cozememis milletlerin ayagi daha yere basmalidir.
ornek vermistim ispanyol sinemasindan,onlarda bizim gibi issizlik,devlet sikintilari gibi seylerle ugrasan bir millet, o yuzden dunyayi kurtarip kiyamet patlatmak yerine daha 'icten' seylerle ugrasiyorlar, o yuzdende her sene yabanci film oscari kapiyorlar. bir ornekte iran sinemasidir,tamamiyle kucuk bir devletin kucuk insanlarinin kendi gozlerine gore 'devasa' ama dunya icin kucuk dertleri ile ilgili filmler yapiyorlar, hic izledin mi bilmem ama hayatinda hic bir hollywood filminde bulamayacagin samimiyeti bulursun onlarda,cunku dertlerimiz,gecmislerimiz,kucuk umutlarimiz aynidir.
aksini yapanlarda olur turk sinemasinda, mesela tarantino dan ozenip uzun sacli yakisikli ve takim elbise gezen surekli felsefe yapan veya sacma konusan uyusturucu saticilari tipleri yaptilar (ornek karisik pizza)
ama kimse begenmedi,neden? cunku biz biliyoruz ki bu amerikan karikaturizesinden baska birsey degil,bizim ulkede bu isi sokaklarda cingeneler yapar.
ornegin gayet ciddi bir uzay filmi cektik,boyle turk karakterler cok saglam bir konuda var. ama yinede gercekci olmaz ve kimse ciddiye almaz dunyada ve bizde, neden? cunku biz daha kendi yaptigi uyduya sahip olmayan bir ulkeyiz,boyle bir ulkenin insanlarinin uzayda cirit atmasi bilincaltinda herkese komik gelir.
bu bolumleri sana degilde 'turk sinemasinda neden bu turler yok?' diyen herkese yazdim, evet komedi yapiyoruz cunku bu zor sartlara karsi baska bir silahimiz yok millet olarak,ve en az bir elli yil daha gercekten basarili olacagimiz iki sinema dali varsa o da drama ve komedidir sadece.
hassanoya nin cok guzel soyledigi gibi,yazi tura,uzak,gemide,lalelide bir azize,karpuz kabugundan gemiler yapmak,tabutta rovasata,yol gibi daha 'bizden' filmleri gercekten dikkatle izlemeni tavsiye ederim, ve evet sadece bu filmler gercekten bizden ciktigi icin yurtdisinda saygi ve ilgi goruyor, yoksa istersen dunyanin en iyi tekniklerini kullan 'dunyayi kurtaran adam' dan oteye gecemezsin.
son olarak kendimden bir aciklama vereyim,acikcasi genclerimizin amerikan senaryosu yazacak kadar (donut yiyen john,viski icen maykil,bronx taki zenci zeus vesaire) o kulture yakinlasip bizim yoresel sivelerimize 'ahahaha bu ne be nebicim konusuyor bunlar?' (ornek: karpuz kabugundan gemiler yapmak) diyecek kivama gelmesi beni uzdu ve irite etti.
daha iyi ve daha bizden birseyler yapman umuduyla.
Dv-art söylediklerinde haklısın ama, birde şöyle düşün, ben kendi adıma konuşuyorum kardeş samimi olmak gerek, ben kendi adıma yabancı filmleri türkiyeden istisnai bir durum çıkmadıkça her zaman tercih etmişimdir...yani bir sinema sitesinde örneğin beyazperde.com da şimdiye kadar en iyi film, en iyi oyuncu, en iyi aksiyon, bilimkurgu aklına ne gelirse en iyiler adında bir sürü forum açılıyor, ve hep yabancı filmler yabancı oyuncular baştan aşağı sıralanıyor..peki burda suçu kimde aramak lazım bu insanlara nasıl türk sinemasına döndürebiliriz, yani bunu tek başına yapman mümkün değil, türkiyenin en ünlü yönetmeni, yapımcısı bile beceremez bunu sinemada bir türk filmi gösterime girdiği zaman dediğim gibi ünlüler olmadıkça yada eleştirmenler tarafından, 2-3 yıldız verilmişse kimse gitmek istemiyor gidenlerin çoğuda laf olsun vakit dolsun diye gidiyor..beni en çok soğutan ve sinir eden, tamamiyle gereksiz bir sürü dizi bu adamların arasında hiç mi yok yani o bütçeye gayet tabi iyi filmler çekilebilir her yıl, daha geçen bir sinema eleştirmenini yazısında okudum, aynen şöyle" şu an vizyonda olan,abuk sabuk türk filmlerine gitmek yerine bu filmi izleyebilirsiniz" gibi bişeydi ben inanamadımj yani bir eleştirmen bunu söyleyebiliyorsa, insanların neden böyle yabancı filmlere tutkunu olduğunu anlamak zor değil..bu insanlara türk filmlerini nasıl sevdireceğiz peki.."gelin bakın bu bizim kültürümüz buna sahip çıkalım" gibi birşey asla işe yaramaz, bunu yapacak tek güç insanları çekecek filmler yapmak, onlara türk filmlerini sevdirmek, dünyanın hiç bir silah kitleleri etkilemek adına SİNEMA kadar güçlü olamamıştır, bak işte kurtlar vadisi gibi bir dizi çıktı demek ki isteyince yapınca oluyor, sinema filmi şu anda vizyonda fırtınalar koparıyor. inanırmısın hayatında bir tek kez bile sinemaya gitmemiş, evin salonuna onca paraya aldığım sinema sistemine bile "kafamı ağrıtıyor kıs biraz" diyen dedem, hafta sonu illa beni kurtlar vadisine götür diye tutturmazmı. şaşırdım onca gümbürtüde "vay be" yaşa len polat" nidalarıyla filmi gayet zevkle izledi..işte sinemadaki güç budur 65 yaşında yükses sesten köşe bucak kaçan adamı bile çeker kendine...işte herkese hitap edecek filmler yapmakta bu noktada çok fazla önem taşıyor, ama ne yazık ki onca yetenekli insan yapmayın ca "çıkıp kendi başıma ben mi kurtaracan türk sinemasını" ister istemez içinden geçiriyor adam....zaten türkiyede sinema adına genç yeteneklere bu noktada çok iş düşüyor ama imkansızlar nedeniyle ya istenilen şekilde olmuyor yada çoğu proje yarıda kalıyor..en zoruda bunu insanlara izlettirebilmek....yani bizim evde bile türk filmi izlenmiyor annem babam bayılırlar yabcı filmlere....sence bu kadar kötümü yabancı tarzda senaryolar yazıp film çekmek, örneğin bir türk sinemacı çıkıp SE7EN i çekseydi, yada ang le gibi kendi tarzında filmler çekip oskar alsaydı bu seni sevindirmezmiydi..evet oskar dünyanın en berbat şeyi, yabacı yönetmenler bile bazen törene katılmıyor yada oskarın sadece saçmalık olduğunu düşünüyorlar, bu doğrudur ama yabacı ülkedede olsa iyi filmler çekmek bu kadar kötümü ?.. sonra kendi ülkendeki yapılan sinemaya, sinemacılarına destek olabilir yatırım yapabilir, genç yeteneklere daha iyi imkanlar sunabilir, anlaşmalar yapıp sinema okulları açabilirsin..yeri gelincede kendi ülkende beraberce filmler çekebilirsin..bence bu yanlış bişey değil, eğer tabi başarabilirsen.türk oyuncular yabancı filmlerde oynuyor şimdi bu kötümü, yabacılar gelip ülkemizde film çekiyor türk oyuncuları oynatıyor, bu kötümü dışarıya açılmak adına güzel adımlar bence bizimde iyi oyuncularımız var iş birliği ile daha iyi işler çıkarılabileceğini kanıtlamış oluruz. ben film çekmek istiyorsam bunu istediğim için,kendi filmlerimi istediğim şekilde yapacapacağım için,yapmalıyım.birlikte pekala iyi projelere imza atabilirsin..
şimdi sana bir sorum var;
diyelim ki zaman geldi ilk uzun metraj denemeni yaptın ve başarılı oldu kafanda iyi projeler var;
yabancı bir yapım şirketi geldi "senin gibi yaratıcı biriyle çalışmaktan mutluluk duyarız" diye. adamların niyeti belli söylemeye gerek yok.
ama sen değerlerinden ödün vermiyeceğini biliyorsun çünkü türk çocuğusun ayıp değil aksine şerefli bişey bu..
bunu kabul edip yaparmısın, çünkü kazandığınla kendi yapım şirketini kurup kendi filmlerini çekebilir iyi paralar kazanıp pekala kendi ülkene yatırım yapabilirsin, kimse kafana silah dayayamaz.çünkü adamların kendi ülkesinde bile, kendi yönetimine gıcık gidip filmler çeken çok büyük sinemacılar var.
böyle bir teklifi geri çevirimiydin ?
YETENEK,AZİM VE DENEYİM SENİ BAŞARIYA GÖTÜRÜR