Forum

senaryo ve hikaye

1 Gönderi
1 Üyeler
0 Reactions
1,156 Görüntüleme
(@balthazar)
Gönderi: 10
Başlığı açan
 

BURUKLUK
(Varoluşun anlamsızlığı üzerine)

Sinopsis, Karakterler ve Kısaltmalar
Hikaye birbirinden nerdeyse bağımsız 3 hikayeden oluşuyor. Yalnız 3 hikayenin ortak bir teması var. İnsanların iç dünyasındaki burukluk.
Hikaye: Ağır işlerde çalışan ve ayağı sakatlandıktan sonra işten çıkarılan 20’li yaşlarında genç bir çocuğun hikayesi. İş bulamadığı için ailesi tarafından işe yaramaz olarak görülüp ezilmektedir. Ancak iş bulsa da etrafındaki insanların onu gözleriyle ezmeye devam edeceğinin farkındadır. Bir gün yerde kanlar içinde yatan birini görür ve 6 gün içinde hayatı değişir.
Hikaye: Markette kasiyerlik yapan ve sürekli intihar etmeyi düşünen daha önce bunu 2 kere denemiş ama başaramamış 20’li yaşlarında genç bir kızın hikayesi. Bir gün yine başarısız olacağı belli bir intihar girişimi sırasında kıza kızın kendi fotoğraflarını veren 20’li yaşlarında genç bir çocukla tanışır ve 6 gün içinde hayatı değişir.
Hikaye: Nereden geçindiği belli olmayan, insanların fotoğraflarını gizlice çekip hayatları hakkında tahminler yapan 20’li yaşlarında genç bir çocuğun hikayesi. Çektiği fotoğrafların arkasına tahminlerini yazar ve gizlice fotoğrafların sahiplerine görünmeden teslim eder. Kimseyle iletişim kurmaz. Bir gün bu çocuktan kendisini öldürmesini isteyen orta yaşlı bir adamla tanışır ve 6 gün içinde hayatı değişir.
Not: Bu hikaye gerçekle hayalin birbirine karıştığı ve gerçeği kimsenin bilemeyeceği bir hikayedir. Benim bile.
Fotoğrafçı-F Kasiyer kız-K Sakat çocuk-S
Yan karakterlerin unvan ve unvan kısaltmaları hikaye içinde verilecektir.

1. Hikaye
1. Gün (7 Mayıs)
S topallayarak yürürken bankta dalgın bir şekilde oturan bir kız dikkatini çekti. S sonunda işyerine vardı ve patronun odasının kapısını çaldı ‘’gir’’ sesini duyunca içeri girdi.
S: Şey, ben para için gelmiştim.
Patron: Ayın 5’inde gel.
S: Ama 1 ay geçti.
P: 1 yıl geçse de biz ayın 5’inde ödeme yapıyoruz.
S: Bugün ayın 7’si zaten bir sorun olur mu ki?
P: Ayın 5’inde gel.
S oradan ayrılıp eve doğru ilerlerken kızın dikkatini çektiği yerde bir kalabalık gördü ve bekledi. Biraz sonra ambulans geldi ve kalabalığı dağıttı. S’nin dikkatini çeken kız kanlar içinde yatıyordu ve başka bir kız ona bakıp durmadan ağlıyordu. S küçük çaplı bir şok yaşadı oturabileceği bir yer aradı ve oturdu. Kalabalık dağılana kadar orada kaldı kalabalık dağılınca yoluna devam etti.
S eve vardı ve kapıyı çaldı. Kapıyı annesi açtı. S bir şey demeden en uçtaki odaya geçti. Biraz sonra annesi içeri daldı.
A: Paranı alabildin mi?
S: Ayın 5’inde veriyorlarmış.
A: Ne fark eder bugün ayın 7’si zaten. İstemeye gitmedin mi?
S: Gittim öyle dedi işte.
Annesi kendi kendine söylenmeye başladı.
A: Başımıza kaldın valla başımıza kaldın. Zaten azıcık para alıyordun ondan da oldun üstüne de bir ton masraf ne yap et bir çaresini bul kendine bir iş bul bizden medet umma.
S sadece dinledi hiçbir şey söylemedi. Odada otururken dış kapının sesini duydu. Odaları çekinerek kontrol ettikten sonra evde kimsenin olmadığını gördü ve anahtarı alarak kendisi de çıktı.
S dışarıda dolaşırken aniden saatin geç olduğunun farkına vardı. Annesiyle babasının uyuduğunu düşünerek eve doğru gitti. Eve vardı ve anahtarla kapıyı açtı kapıyı açar açmaz oturma odasının ışığının açık olduğunu fark ederek olabildiğince hızlı bir şekilde en uçtaki odaya doğru ilerledi ve ışığı açmadan beklemeye başladı. Biraz sonra babası kapıyı açtı. Bir hayli sinirli görünüyordu polis kıyafetleri hala üstündeydi. S’nin gözü babasının silahına doğru kaydı.
B: Paranı aldın mı?
S: Ayın 5…
Babası S’nin sözünü bitirmesine izin vermeden araya girdi.
B: Bu ayın 5’inde neredeydin?
S: Çok rahatsızdım. Bacağım…
B: Ben onu bunu anlamam bilmem. 1 hafta içinde hem paranı alıp hem de bir iş bulmazsan kendine başka bir plan kur kapının önüne koyarım seni.
S hiçbir şey demedi babası gitti S de koltuğa uzandı ve uyuyakaldı.

2.Gün (8 Mayıs)
S kimse uyanmadan kalktı ve dışarı çıktı. 1 gün önce bir kızın kanlar içinde yattığı marketin önünden geçti. Yerde kan lekeleri duruyordu. Kız S’nin aklından çıkmıyordu kandan kıpkırmızı olmuş kafası ve cansız bedeni onda inanılmaz bir his uyandırıyordu. Artık ölmeyi düşünüp duruyordu kendi cansız bedenini hayal ediyordu. Zar zor eğilip yere dokundu kan kurumuştu ama kokusu tam olarak geçmemişti.
S oradan uzaklaştı iş aramaya çıkmıştı ama henüz hiçbir yer açılmamıştı. S oturup bekledi 1 saat sonra yavaş yavaş iş yerleri açılmaya başladı. İlk olarak parasını almayı umarak eski iş yerine doğru gitti. Ama içeri girmeye cesaret edemedi. Tam oradan uzaklaşacakken çalışanlardan biri onu gördü ve yanına gitti.
Çalışanlardan biri: Ne yapıyorsun, bacağın nasıl?
S: Bilmiyorum ki iyi değil galiba.
Ç: Hadi ya iş falan bulabildin mi bari?
S: Yok, daha yeni yeni yürüyebiliyorum zaten.
Ç: Eee hayırdır 2 gündür üst üste geliyorsun. İşe geri mi döneceksin?
S: Yok ya paramı istedim dün ayın 5’inde gelseydin verirdim kaçırdın dedi. Ama evde sorun var mutlaka almak zorundayım.
Ç: Yalan söylüyor ya bizimkini de vermedi biz hep buradaydık çok umutlanma o para için ama öğlen gibi patron gelir bastır biraz belki birazını kurtarabilirsin.
S: Tamam, sağ ol.
S oradan uzaklaştı bir hayli umutsuzluğa kapılmıştı. Öylesine dolaşırken bir ilan gözüne çarptı ve içeri girdi. Çalışanlar onu yetkilinin odasına yönlendirdi.
Yetkili: Evet buyurun.
S: Şey ben ilan için gelmiştim.
Y: Bizim işler biraz ağırdı ama söyleyeyim. Çalışabilir misin?
S kafa salladı ve Y işi ve koşulları anlatmaya başladı.
Y: Biraz ağır kaldıracaksın sabah 8 akşam 6 çıkacaksın tabii işler uzayabilir 1-2 saat geç çıkabilirsin ama bunu mesai olarak ücretlendirmiyoruz birazcık fedakarlık lazım yani. Buradaki herkes öyle yapar sağ olsunlar hiç şikayet etmezler de çok memnunuz ilk 1 ay deneme süresi sigortan yatmayacak ve 500 lira alacaksın 1 aydan sonra memnun kalırsak maaşın asgari ücrete çıkar ve sigortan da yatmaya başlar.
S: Daha önce de bu işlerde çalıştığım için bunları az çok biliyorum.
Y: Hmm öyle mi işinden niye ayrıldın peki?
S: Bir kaza geçirdim bacağım sakatlandı ama şimdi iyi.
Y: Ondan mı topallıyordun?
S: Evet, ama geçici.
Y: Neyse biz seni ararız.
S kafa sallayıp oradan ayrıldı. Yavaş yavaş düşünceli bir şekilde yürüdü. Sonunda ağaçlık bir parka vardı ve orada oturdu. Akşama kadar orada oturdu. Akşam olunca da eve gitmeme kararı aldı ve çimenlere uzanıp uyumayı bekledi.

3.Gün (9 Mayıs)
S birden uyandı biraz gerindi ve etrafına baktı biraz uzağında biri oturuyordu.
Yabancı biri: Seni daha önce hiç görmemiştim buralarda.
S: Evet ilk defa dışarıda uyudum.
Y: Evden mi kaçtın?
S: Yoo gitmek istemedim sadece.
Biraz sessizlikten sonra
Y: Ben babamı bıçakladım.
S: Neden?
Y: Sürekli kavga ediyorduk zaten yok şunu yapma yok bunu yapma bir gün kafam iyice güzeldi taktım bıçağı midesine.
S: Öldü mü?
Y: Bilmiyorum ki bir daha eve gitmedim. Haberim yok yani.
S kafa salladı ve yeniden bir sessizlik oldu.
Y: Aç mısın?
S: Biraz.
Y oradan uzaklaştı ve biraz sonra elinde biraz parayla geldi.
Y: Gel kahvaltı yapalım.
S: Nereye gittin?
Y: Biraz yukarıda birinin yolunu kestim. Bir 10 lira kopardım karnımızı doyuralım.
S ve Y beraber yola çıktılar ve bir simitçinin yanında durum birkaç simit ve meyve suyu alıp kahvaltı yaptılar ve vedalaştılar. S yine o kızın öldüğü marketin önüne gitti. Marketin önü yıkanmıştı ne iz kalmıştı ne koku. S daha sonra parasını istemek için eski iş yerine gitti.
P: Evet.
S: Şey ben para için…
P onun sözünü kesti.
P: Ben ayın 5’inde gel demedim mi 3 gün önce gelsen paranı alırdın bak herkes aldı. Git sor bakalım kimsenin parası kalmış mı bizde?
S bir şey söylemeden çıkıp gitti.
Akşam yattığı yere gitti ve o çocuğu gördü. Çocuk hemen söze girdi.
Y: Bir adam yanıma geldi beni sik sana para vereceğim dedi , gel gidip dövüp parasını alalım polise de gidemez beni ileride bekliyor.
S: Yok ben gelmeyeyim.
Y: Korktun mu?
S: Yok korkmadım da bir sakatlık falan çıkmasın.
Y: Pee korktu.
Y gitti ve biraz sonra geri döndü.
S: Ne oldu?
Y: Bağırıp kaçtı 5 kuruş alamadım.
Biraz sessizlikten sonra
Y: Ben bugün burada olmayacağım, belki görüşmeyiz bir daha.
Y ve S vedalaştılar. S uzanıp uyumayı bekledi.

4. Gün (10 Mayıs)
S uyandı hemen kızın ölü bulunduğu marketin oraya gitti. Orası onda farklı hisler uyandırıyordu. Biraz durduktan sonra yürümeye başladı ve bir yerde oturdu. Biraz sonra yanına bir adam yaklaştı.
G: Ben Kağıthane’ye gideceğim de nasıl gidebilirim.
S: Burası çok uzak önce bir karşıya geç.
G: Ya normalde orada oturuyorum zaten iki kız arkadaş var bunların arkadaşı tatile gitmiş yalnız kalmaktan korkmuşlar beni çağırdılar geldim.
S: Nasıl geldiysen öyle git o zaman.
G: Özel arabayla geldim. Ama arabanın sahibinin akşam işi çıktı gitti o ben kaldım böyle.
Biraz sessizlikten sonra
G: Kızlar biraz yollu parti yaptık ayıptır söylemesi.
S: Ne partisi?
G: Sex partisi.
S tamam dercesine kafa salladı.
G: Sikim hala ağrıyor.
S: Şu ileriden otobüse binebilirsin. En azından Kadıköy’e kadar gidersen işin daha kolay olur.
G S’ye teşekkür edip gitti. S de oradan ayrılıp biraz yürüdü. Bacağının durumu yüzünden çabucak yoruluyordu. Bir yere dayanarak dinlenmeye çalışırken etrafı seyrediyordu. Birden kendisine doğru gelen tiz bir ses duydu.
Bir kız: Sapık mı bu bana nasıl bakıyor.
S: Ne bakması?
Kızın yanında sevgilisi vardı.
Kızın sevgilisi: Neye bakıyorsun lan sapık.
Hallerinden sarhoş oldukları belliydi ve hala ellerinden bira şişeleri vardı. Kızın sevgilisi birden elindeki bira şişesini S’nin kafasına indirdi. S neye uğradığını şaşırmıştı. Acıyla başını tutuyordu.
Kızın sevgilisi: Niye kırılmadı bu ya? Filmlerde ne güzel kırılıyor.
Daha sonra sinirlenip şişeyi yere attı ve şişe kırıldı hırsını alamayıp S’nin yüzüne ve kafasına birkaç tekme atıp kızla beraber gülüşerek gitti. Bu durum kimsenin umurunda değildi. Bazıları küçük çığlıklar atıp uzaklaştı ve bazıları hiç umursamadı bile S zar zor ayağa kalkıp eve doğru gitti. Anahtarla kapıyı açtı ve karşısında annesini gördü.
A: Neredeydin kaç gündür, başına ne oldu? Üstün başın niye hep kan?
S hiçbir şey demeden en uçtaki odaya doğru ilerledi.
Akşam oldu ve S’nin babası geldi.
A: Bugün öldüm temizlik yapmaktan. Bu gerizekalı bir geldi üstü başı hep kan.
B: Gebersin.
A: Ben de isterim gebermesini ama gebermiyor işte. Sorun çıkarıp duruyor.

5. Gün (11 Mayıs)
S kimse uyanmadan kalktı ve derhal evden uzaklaştı. Kanlı tişörtünü çıkarmamıştı ve kanı alelade bir bezi kafasına bastırarak durdurmuştu. Derhal evden uzaklaşabildiği kadar uzaklaştı sonunda yorulup bir yere yığıldı ve kanaması tekrar başladı. Bir camiye gitti ve bir yandan bezi yıkamaya çalışırken öte yandan kafasını tişörtüne bastırıp kanı durdurmaya çalışıyordu. Sonunda bir adam bunu fark edip S’yi alıp bir hastanenin aciline götürdü orada kanı bastırıp kafasını da iyice sardılar. Adamla S hastaneden çıktılar.
Adam: Evin falan var mı?
S evet anlamında kafa salladı.
Adam: Karnın aç mı?
S hayır anlamında kafa salladı.
Adam: Başına ne oldu?
S: Kaza.
S oradan uzaklaştı biraz sonra yorulup bir binanın çıkış merdivenlerine oturdu. Az sonra da S’nin başını yaran kızla kızın sevgilisi oradan çıktılar.
Kızın sevgilisi: Dilenci misin sen ya?
S arkasını döndü ve adamla kızı tanıdı. Adamla kız da onu tanıdı.
Kız: Aaa bu o sapık.
Kızın sevgilisi: Yine mi dayak istiyorsun.
S hiçbir şey söylemeden oradan uzaklaştı. Eve gitti kimseye görünmeden en uçtaki odaya gitti üstünü değiştirdi ve akşam olmasını bekledi.
Akşam olduktan ve annesi ve babası uyduktan sonra S onların odasına girdi ve çekmeceden silahı gizlice aldı. S silahın yerini çok rahat buldu çünkü babası kendisiyle övünürcesine silahı göstere göstere saklardı.
S silahı aldıktan sonra dışarı çıktı ve o kızla sevgilisini gördüğü evin oraya gitti. Orada ikisinin çıkmasını bekledi. Ama kimse çıkmadı. S o gün umudu kestikten sonra orada uyumaya ve yarın sabah ikisini beklemeye karar verdi ve orada uyuyakaldı.

6. Gün (12 Mayıs)
S sabah erkenden kalktı ve o ikisini beklemeye başladı. Ve öğlene doğru kızla sevgilisi dışarı çıktı. S onları gizlice takip etmeye başladı ve artık silahı çektiğinde arkadan bir ses duydu.
Sesin sahibi: Ne yapıyorsun?
S: Hiç.
Sesin sahibi: Gerçek mi o?
S: Değil oyuncak.
Bu arada kızla sevgilisi sesleri duyup o tarafa doğru ilerledi.
Kızın sevgilisi: Seni tanıdım kurtulamayacak mıyız senden?
Sesin sahibi kızın sevgilisini tuttu.
Sesin sahibi: Boş ver ya baksana garibanın teki.
Kızın sevgilisi: bıraksana ya sapığın teki. Sabahtan akşama kadar milletin karısını kızını kesiyor. Her gün de karşıma çıkıyor takip ediyor kesin sapık. Bir de oyuncak silahla beni korkutmaya çalışıyor. (kafasını silaha dayayarak) patlasana lan.
Ve üçü birden gülmeye başladılar. Tam o sırada S tetiği çekti. Kız korkudan bayıldı ve sesin sahibi de korkarak hemen uzaklaştı. Yine S’nin üstü kan olmuştu. S eve doğru giderken önce kızın öldüğü market önüne geldi ve orada kendini öldürmek istedi ama başaramadı. Eve gitti kıyafetlerini çıkardı, çıkardığı kıyafetleriyle üstündeki kanları sildi ve yeni kıyafetler giydi. Silahı uyuduğu koltuğun içine sakladı. İçinde biraz endişeyle birlikte bir rahatlama vardı.
Akşam babası çat kapı odaya girdi.
B: Silahım nerede?
S: Bilmiyorum.
B: Ne demek bilmiyorum senden başka kim alacak.
S bir şey söylemedi. Babası birden S’nin kafasına tekmeyi indirdi. Kafasından tuttu ve başındaki sargıyı çıkardı. S’nin kafası kanamaya başladı. Bunun üzerine babası S’nin karnını ve başını tekmelemeye başladı.
B: Sana yarına kadar mühlet. O silah ortaya çıkacak işyerinden paranı alacaksın bir de iş bulacaksın. Yok yapamıyorsan bu evden defol git.
Biraz sessizlikten sonra babası tekrar konuştu.
B: Sen en iyisi kendine bir yol bul.
A: Gitmeden önce burayı temizlesin canım çıktı her gün her gün.
S’ni annesi ve babası odadan çıktı ve S onların uyuduğuna emin olana kadar bekledi. İyice emin olduktan sonra silahı koltuktan çıkardı. Yatak odasının kapısını yavaşça açtı ve ıskalamamak için babasına iyice yaklaştı silahı kafasına doğrulttu ve tetiği çekti. S’nin annesi uyandı ve bağırmaya başladı. S panikledi ve silahı ona doğrultarak ateş açtı ama ıskaladı. Annesi S’yi bir hamlede itti ve kaçmaya başladı. S kafasını vurdu ve son gücüyle tetiğe asılabildiği kadar asıldı ve annesini vurdu ve bayıldı.
Biraz sonra bir gürültüyle uyandı silah S’den biraz uzaktaydı. Polis içeri daldı ve silahını S’ye doğrulttu.
P: Dikkat polis teslim ol! Elini başının arkasına koy.

2. Hikaye
1. Gün (2 Mayıs)
K marketin depo bölümünden çıktı. Kapının üstünde elemanlar harici girmek yasak yazıyordu. K kasaya geçti gün boyu dalgındı. Arkadaşı durumu fark etmişti ve sordu.
K’nin arkadaşı: Ne oldu işim var diye depoya girdin sonra çıktığından beri dalgınsın.
K: Depoya girdim işlerimi hallediyordum birden içeri biri girdi. Genç biri fotoğraf makinesi vardı. Buraya girmek yasaktır dedim. ‘’Sen buradasın’’ dedi. Bana bir dosya uzattı.
K’nin arkadaşı K’nin sözünü kesti.
K’nin arkadaşı: Eee
K: Dosyanın içinde benim fotoğraflarım vardı farklı farklı yerlerde çekilmiş. Markette çekilmiş olanı bile var. Ama çocuğu ilk defa gördüm eminim.
K’nin arkadaşı: Oha sapık falan olmasın.
K: Bilmiyorum ama pek öyle birine benzemiyordu. İşte 20-30 tane falan fotoğraf vardı hepsinin arkasında da benim hayatım ile ilgili bilgiler vardı. Üstünde de tarihler vardı çektiği tarihler galiba. En eskisi 27 Nisan, en yenisi dün.
K’nin arkadaşı: Bu çocuk sana kafayı takmış bence. Yakışıklı mıydı bari?
K: Bilmem dikkat etmedim.
K’nin arkadaşı: Çok ilginç.
K: Ya birden içeri girdi. Yasak diyorum ‘’sen buradasın’’ diyor ne diyeceğimi bilemedim. Dosyayı direk elime verdi bunlar senin diye ben kontrol etmeyi bırakana kadar bir şey demedi. Buna dönüp kimsin sen dedim. Beni hiç duymamış gibiydi. Bir cümle mırıldanıp gitti tam aklımda değil şuan.
K’nin arkadaşı: Dosya nerede ya göstersene bana.
K: Çöpe attım.
K’nin arkadaşı: Niye ya korktun mu?
K: Yok korku değil. Ama tuhaftı işte. Normal bir şey mi bu?
K’nin arkadaşı: Haklısın, ama bir daha gelirse haber ver he çok merak ettim şu çocuğu.
K: Yok, umarım bir daha gelmez.
İkisi yürürken sonunda K’nin arkadaşının evine vardılar. Arkadaşı evine gitti ve K de tek başına evine doğru yürümeye başladı. K evine vardı içeri girdi. Dolaptan bir şeyler çıkarıp yedi. Televizyonun başında sabahki olayı düşündü. O çocuk kimdi, niyeti neydi ya da arkadaşının dediği gibi sapığın teki miydi. Kafasında düşünceler dolaşırken birden kendine geldi yediklerini topladı. Televizyonu kapattı ve yatağına girdi. Bileklerindeki izleri kontrol etti daha önce 2 kere intihar ettiğini ve başarısız olduğunu hatırladı. Bugün de eğer o çocuk odaya girmeseydi kendini öldüreceğini hatırladı. ‘’her şeyi bozdu’’ dedi kendi kendine ama birden buna üzülmediğini fark etti. K sonunda kafasındaki düşüncelerle birlikte uyuyakaldı.

2. Gün (3 Mayıs)
K uyandı saat 8:00’ı gösteriyordu kahvaltı yaptı ve işe gitmek için evden çıktı. İşe doğru giderken dün gördüğü çocuğu bir eve girerken gördü. İşe gitmek için adımlarını sıklaştırdı. Ve sonun da işe vardı.
K’nin arkadaşı: Hayırdır ne oldu koştun mu?
K: Gördüm.
K’nin arkadaşı: Neyi?
K: Onu… Dünkü çocuğu. Bir binadan içeri girdi.
K’nin arkadaşı: Nasıl biri bu ya belki görmüşümdür.
K: Herkes gibi biri işte.
K’nin arkadaşı: Çok açıklayıcı oldu. (iğneleyici bir şeklide)
Biraz sessizlikten sonra K’nin arkadaşı sessizliği bozdu.
K’nin arkadaşı: Şu fotoğrafları bana göstersene
Depodaki çöpe atmıştım oradaysa gösteririm.
K ve arkadaşı depoya girdiler ve çöp kutusun boş olduğunu gördüler K’nin arkadaşı hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
Ondan sonra K ve arkadaşı çalışmaya başladılar. Öğle paydosunda K arkadaşının yanına geldi.
K: Bugün hastayım deyip izin alıp erken çıkacağım.
K’nin arkadaşı: Niye?
K: Onu bulmalıyım.
K’nin arkadaşı: Kimi?
K: Dünkü çocuğu şu fotoğrafçı.
K’nin arkadaşı: Ne yapacaksın bulunca?
K: Soracağım. Amacı neydi, benden ne istiyor bilmeliyim. Müdüre gidelim rahatsız olduğumu söyleyeceğim sen de onayla.
K ve arkadaşı müdürün odasına gittiler kapıyı çaldılar ve gir sesini duyduktan sonra içeri girdiler.
Müdür: Evet.
K: Şey ben… kendimi iyi hissetmiyorum bugün izin verseniz biraz erken çıksam.
Müdür iki kızı şöyle bir süzdü. K’nin arkadaşı araya girdi.
K’nin arkadaşı: Evet bugün pek iyi değildi zaten.
Müdür: Olmaz, bugün işler yoğun hem az kaldı sık dişini biraz.
K ve arkadaşı çıktılar K’nin morali bozuldu ve somurtmaya başladı. Kasada dalmış otururken bir kızla sevgilisi olduğu belli iki kişi geldiler.
Kız: Burada bira bulunmaz mı?
K: Hayır.
Kızın sevgilisi: Niye?
K: Nereden bileyim satılmıyor işte.
Kız: Ne içeceğiz şimdi biz?
K: Zıkkımın kökünü iç.
Bunun üzerine ikisi gidip K’yi şikayet ettiler ve müdür gelip K’yi azarlayarak uyardı. İş çıkış saati geldiğinde K’nin arkadaşı yol boyu K’yi sakinleştirmeye çalıştı. K eve vardığında hiçbir şey yapmadan direk yatağa geçti.

3. Gün (4 Mayıs)
K birden uyandı ve saatin 9:00’ı geçtiğini gördü. Hiçbir şey yapmadan işe gitmek için direk çıktı. İşe doğru giderken 1 gün önce fotoğrafçı çocuğu girerken gördüğü binanın önüne geldi. K kararını değiştirdi ve işe gitmek yerine binaya yöneldi. Binanın önüne gelince dış kapının kapalı olduğunu gördü. Biri dışarı çıkmak için dış kapıyı açana kadar bekledi ve içeri girdi. Ne yaptığını bilmeden yukarıda doğru çıkarken bir kapının orada bir dosya buldu. Dosya aynı kendisine verilen dosyada gibi arkası yazılı fotoğraflar vardı ancak sadece 3 taneydiler. K dosyayı önünde bulduğu kapıyı çaldı ve açan olmadı. K aşağı doğru indi ve bir kapıyı çaldı. Açan yaşlıca bir kadındı.
K: Şey ben birini arıyordum. Uzun boylu böyle. (eliyle göstererek.)
Yaşlı kadın: Hiç kimseyi görmedim kızım zaten doğru düzgün çıkmıyorum kapıya.
K 1 kat aşağı indi ve kapıyı çaldı. Kapıyı genç bir adam açtı.
K: Şey ben birini arıyorum. Biraz uzun ama çok değil.
Adam: Daha ayrıntılı anlatmalısın.
K: Ya 180cm boylarında, kumral, renkli gözlü şey yeşildi galiba.
Adam: Görmedim.
K bir kat daha aşağı indi ve kapıyı çaldı genç bir kız kapıyı açtı.
K: Şey ben birini arıyorum. 20-25 yaşlarında, uzun boylu, kumral yeşil gözlü, tuhaf biri.
Kız: Yakışıklı mı bari?
K hiçbir şey söylemeden kızın yüzüne baktı.
K: Niye arıyorsun, terk mi etti seni?
K: Öyle bir şey değil.
K oradan uzaklaştı ve çalıştığı markete geldi saat 11:00’a yaklaşmıştı.
K’nin arkadaşı endişeli bir şekilde K’yi karşıladı.
K’nin arkadaşı: Neredesin sen? Müdür küplere bindi zor sakinleşti.
K: Çok yaklaştım.
K’nin arkadaşı: Neye?
K: Şu fotoğrafçıya.
K’nin arkadaşı: Eee ne oldu? Anlat.
K arkadaşına dosyayı gösterdi.
K: Başkalarına da yapıyormuş.
K ve arkadaşı dosyayı açtı içinde 3 fotoğrafı çıkardı sadece birinin arkasında yazılar vardı.
Fotoğrafın arkasındaki yazı: Tarih: 2 Mayıs 2014. Karısını aldatmış ve terkedilmiş ama pişmanlık duymuyor. Bazen pavyonlarda sabahlıyor. Sıkıcı biri, devam etmeye değmez.
K: (hafif sırıtarak) Benim sıkıcı olmadığımı düşünüyor.
K’nin arkadaşı: Kendine gel kızım, ne oluyor?
K: Hiç.
K o gün akşam olmasını sabırsızlıkla bekledi. Müdürün gelip onu azarlamamasına şaşırdı ama hiç sormadı. Arkadaşı da daha fazla anlatmadı. İş çıkışı ikisi beraber eve gittiler ve K hiçbir şey yapmadan direk yatağa geçip düşüncelere daldı.

4. Gün (5 Mayıs)
K uyandı ve saatin 10:00’a yaklaştığını gördü. O gün işe hiç gitmemeye karar verdi hızlıca bir şeyler yedi ve çıktı. K fotoğrafçıyı arayacaktı ama ne yapacağını nereden başlayacağını hiç bilmiyordu. Bir süre öylesine dolaştı ve yorulup oturdu. Birden aklına fotoğrafçılar geldi. Fotoğrafları tabettirmek için bir fotoğrafçıya ihtiyaç duymalıydı ve fazla uzak bir çevrede oturmuyordur diye düşündü çünkü kimse o kadar uğraşmazdı.
K biraz uzaklaşarak fotoğrafçı aramaya başladı. Ne olursa olsun onu bulup amacını öğrenmek istiyordu. K bulduğu ilk fotoğrafçıya girdi.
Dükkan sahibi: Buyurun.
K: Şey ben birini arıyorum da. Benim fotoğraflarımı tabettirmek için kimse geldi mi buraya? Uzun boylu, kumral, yeşil gözlü biri.
Dükkan sahibi: Hayır, maalesef.
K girdiği her yerden olumsuz yanıt alıyordu artık umudu kesmek üzereydi. En son bir fotoğraf dükkanına daha girdi.
Dükkan sahibi: Buyurun.
K: Birini arıyordum ben.
Bir sessizlik oluştu. Dükkan sahibi devamını beklercesine K’nin yüzüne bakıyordu. K devam etti.
K: Böyle uzun boylu, kumral, yeşil gözlü. Benim fotoğraflarımı tabettirmek için gelmiş olacak. Tuhaf biri.
Dükkan sahibi: Fotoğraflarını tabettirmek için kimse gelmedi ama tarif ettiğin gibi biri geldi. İkinci el bir tabetme makinam vardı onu aldı. Sessiz sakin biriydi ama tuhaf bir şeyler vardı. Düşünceli bir hali vardı. Zararlı biri değil gibiydi ama öylelerinden korkacaksın bence.
K aynı kişiden bahsettiklerini anladı heyecanlandı ama yolunun kapalı olduğunun da farkındaydı. Hiçbir yere uğramadan direk eve gitti. Eve vardığında telefonuna baktı ve arkadaşının onu birkaç kere aradığını gördü ama aldırış etmedi. Hiçbir şey yapmadan evin içinde dönüp durdu.
K sonunda koltuğa yığıldı ve televizyonu açıp öylece baktı. Önce sürekli kanal değiştir ve sonunda kumandayı bir kenar attı. Ve koltukta uyuyakaldı.

5. Gün (6 Mayıs)
K telefon sesiyle uyandı saat 12:00 olmuştu ve arayan arkadaşıydı. K telefonu açtı.
K’nin arkadaşı: Neredesin sen?
K: Öyle biri yok.
K’nin arkadaşı: Nasıl biri, ne diyorsun?
K: Ya fotoğrafçı o yok işte gören duyan yok.
K: Sakin ol, ne güzel işte sana zarar vermeyecek demek ki.
K: Onu mutlaka bulmalıyım.
K’nin arkadaşı: Tatlım sakin ol. Akşam ben işten çıkınca gezmeye çıkalım tamam mı? Kendine gelirsin biraz hava falan alırsın.
K: Tamam.
Akşama doğru K hazırlandı ve arkadaşı gelip onu evden aldı. Beraber dolaşıyorlardı.
K’nin arkadaşı: Kaç gündür yemek yemiyorsun? Halden düşmüşsün iyice.
K: Bilmiyorum, 3 veya 4 galiba.
K’nin arkadaşı: Oha kızım kendini öldürecek misin sen?
K: Konuşmaya halim yok.
K’nin arkadaşı: Gel bir yemek yiyelim. Düşüp bayılırsın valla.
K ve arkadaşı yemek yemek için bir yere girdiler ama K yine doğru düzgün bir şey yiyemedi. Arkadaşı onun için üzülüyordu iş yerindeki sorunlardan hiç bahsetmedi.
K’nin arkadaşı: Bir şey yemedin.
K: Canım istemiyor.
K ve arkadaşı oradan çıktı ve dolaşmaya devam etti.
K’nin arkadaşı: Bence sevinmelisin en azından kötü niyetli biri çıkmadı.
K sesini yükseltti.
K: Kaç kere dedim öyle birine benzemiyordu zaten.
K’nin arkadaşı: Tamam, sakin ol. Niye bu kadar takıldın, bu kadar sorun ettin? Anlamadım ki.
K: Onu seviyorum ben.
K’nin arkadaşı: Ne?
K: Onu seviyorum dedim.
K’nin arkadaşı: Nasıl oldu? Ne oldu?
K: Bilmiyorum, oldu işte.
Bir an sessizlik oldu. Sessizliği K bozdu.
K: Orada gördüm galiba.
K’nin arkadaşı: Kim?
K: O işte.
K hızla o tarafa doğru ilerledi ama onu bulamadı. Ve geri döndü.
K’nin arkadaşı: Ne oldu?
K: Yok bir şey.
K ve arkadaşı eve gitti. Arkadaşı o gün K’nin evinde kaldı.

6. Gün (7 Mayıs)
K’nin arkadaşı uyandı ve K’yi de uyandırdı. Kahvaltı hazırladı ve zorla K’ye yedirmeye çalıştı.
K’nin arkadaşı: Bugün işe gelme dinlen ben seni idare ederim diyeceğim ama gözümün önünde olman lazım ama yorma kendini ben hallederim.
K: Müdür ne olacak?
K’nin arkadaşı: Onu da ben hallederim.
K: Bizim müdür anlayışlı biri değildir. Kaç gündür nasıl ses etmiyor. Üstelik bugün de hallederim diyorsun.
K’nin arkadaşı: Şey…
K: Ne?
K’nin arkadaşı: Bana dokunmasına izin veriyorum.
K: Ne, nasıl yani?
K’nin arkadaşı: Çoktandır hissediyordum bana ilgisini. Senin böyle bir sorunun olunca da bunu kullandım.
K: Benim yüzümden.
K’nin arkadaşı: Kendini suçlama o kadar kötü değil.
K: Onunla sevişmediğini söyle.
Ve sessizlik oluştu K arkadaşının müdürle seviştiğini anladı. Beraber iş yerine gittiler. Çalışmaya başladılar. Arkadaşı mümkün olduğunca K’nin yükünü hafifletmeye çalışıyordu. Sonunda öğle paydosu geldi.
K’nin arkadaşı: Hadi yemeğe çıkalım.
K: Canım istemiyor.
K’nin arkadaşı: Tamam gelme ama sana yemek getireceğim. Aç bırakma kendini.
K kafa salladı.
K’nin arkadaşı: O çocuğu da unut, tanımıyorsun bile. Sana erkek mi yok, fıstık gibisin valla.
Arkadaşı böyle dedikten sonra K’nin kalçasına bir şaplak attı.
K’nin arkadaşı: Taş gibi.
K istemsiz güldü.

K’nin arkadaşı: Heh, şöyle gül bakalım biraz. Bekle beni yarım saate gelirim.
Biraz sessizlikten sonra.
K’nin arkadaşı: O çocuk hakkında hissettiklerin sadece yanılsama.
K: Yaşadığımız her şey birer yanılsama, bu da her şeyin gerçek olması demek.
K dışarı çıkıp banka oturdu orada oturan kalabalığı izledi. Daha sonra bulundukları binanın tepesine çıkıp kendini boşluğa bıraktı.

3. Hikaye
1. Gün (27 Nisan)
F fotoğraf makinesini alıp evden çıktı. Bir marketin önüne kadar geldi ve biraz uzağında oturdu. Biraz zaman geçtikten sonra dışarı bir kız çıktı ve marketin önündeki bankta oturdu. F kızın bir fotoğrafını çekti.
Daha sonra kız kalkıp markete girdi. F ondan birkaç dakika sonra markete girdi makinesini flaş patlamaması için ayarladı ve alışveriş yapıyormuş gibi ayarladı. Ve kızın birkaç fotoğrafını daha çekti.
F marketten çıktı ve öylesine yürümeye başladı. Hiçbir işi olmadığı her halinden belliydi. Bir yandan çektiği fotoğrafları kontrol ederken bir yandan yürüyordu sonunda bir yerde oturma kararı aldı.
F bankta öylesine otururken yanına bir adam oturdu ve bir müddet sonra tuhaf davranışlar sergiliyordu. Sürekli F’ye bakıyordu. Sonunda söze girdi.
Adam: Beni öldür!
F ona doğru baktı şaşırmıştı ve hiçbir şey demedi. Adam tekrarladı.
Adam: Beni öldür!
F umursamıyordu ama adam ciddi gibi görünüyordu.
Adam: Çok para veririm.
F: Neden ölmek istiyorsun?
Adam: Şuan uyuyorsun, bu hayatın bir rüyadan ibaret olduğunu düşünen bir inanç vardır bilirsin belki.
F evet anlamında kafa salladı.
Adam: Öldüğümüz zaman uyanacağız ve bu hayatın yalandan ibaret olduğunu anlayacağız. Bir nevi uyanacağız yani.
F: Evet biliyorum.
Adam fısıldadı.
Adam: Ben erken uyandım, ölmeliyim.
F anlamamış gibi adamın yüzüne baktı.
Adam: Bu hayatın yalandan ibaret olduğunu bir rüya olduğunu iliklerime kadar hissediyorum. Bu iğrençliğe daha fazla katlanamıyorum. Bizi hayata bağlayan bütün güzel şeylere lanet olsun.
F: Neden kendin yapmıyorsun?
Adam o anda kalkıp gitti ve F arkasından bakakaldı. Oradan kalkıp doğruca evine gitti. Fotoğrafları bilgisayarına attı ve karşılaştığı adamı düşündü. Önce adamın deli olabileceğini düşündü. Daha sonra bu durumdan fazlasıyla etkilendiğini fark etti. O adamın fotoğraflarını çekmeliyim diye düşündü. Bilgisayarın başına geçip çektiği fotoğrafları silecekken kızın bileklerinin ikisinin de kesik olduğunu fark etti ve silmekten vazgeçti. Bir koltuğun üstüne uzandı ve düşüncelere daldı.

2. Gün (28 Nisan)
F birden uyandı. Fotoğraf makinesi alıp evden çıktı. 1 gün önce adamı gördüğü yere gitti. Ama adamı göremedi. Adamı bulmak için etrafı iyice gezdi ama bulamadı. F tekrar adamı ilk gördüğü yere gitti ve uzunca bir süre orada bekledi. Ama adamı bir türlü görmeyince oradan ayrılıp kızı gördüğü marketin önüne gitti.
F marketin önünde biraz gözlem yaptıktan sonra içeri girdi ve orada kızı izlemeye başladı. Ama dikkat çekmemek için de alışveriş yapmış gibi yapıyordu. Fırsatını bulunca kızın bir fotoğrafını çekti.
F kızın paydos saatine doğru dışarı çıktı ve beklemeye başladı. Kız çıkınca uzaktan takip etmeye başladı. Biraz sonra F birden hızlandı ve kızın bir hayli önüne geçti ve kızın bir fotoğrafını daha çekti. Kız yaklaşırken bir fotoğraf daha çekti.
F kızı evine kadar takip etti ve orada da 1 fotoğrafını çekti.
Daha sonra F kendi evine gitti ve bilgisayarı açtı çektiği fotoğrafları bilgisayara atıp bir müddet inceledi. F fotoğrafları inceledikten sonra ayağa kalktı ve evde dolaşmaya başladı.
F sonunda koltuğa uzandı ve orada uyuyakaldı.

3. Gün (29 Nisan)
F koltukta oturup makinesiyle uğraşıp duruyordu. F dışarı çıktı 2 gün önce adamı gördüğü yere gitti ve kimseyi göremeyince oradan ayrıldı öylesine dolaşırken bir fotoğrafçı dükkanında bir ilan gördü satılık bir tabetme makinesi ilanıydı.
F içeri girdi.
F: Ben satılık tabetme makinesi için gelmiştim.
Dükkan sahibi: Ne yapacaksın makineyi?
F: Satın alacağım.
Dükkan sahibi F’nin yüzüne baktı ve kendini tutamayıp güldü.
D: Yani makineyi alınca ne yapacaksın?
F: Bu seni ilgilendirmez.
D birden ciddileşti.
F: Fiyatı nedir?
D: 200 lira
F: Tamam alıyorum.
D: Biraz bekle.
F beklerken D gidip makineyi aldı. F makineyi aldıktan sonra eve gidip makineyi bıraktı ve dışarı çıktı.
F kızı gördüğü marketin önüne gitti ve kızı beklemeye başladı. Öğlen saatlerinde kız dışarı hava almaya çıkınca F kızın bir fotoğrafını çekti. Daha sonra fotoğrafın ayarlarıyla oynayarak sadece bileğini kadraja alacak şekilde bir fotoğrafını daha çekti. Sonra diğer bileğini de çekti.
F fotoğrafları çektikten sonra eve gitti. Bütün malzemeleri çıkardı ve fotoğrafları tabettikten sonra keçeli kalemi çıkarıp yazmaya başladı.
‘’20’li yaşların başında makyaj yapmıyor. Muhtemelen evden işe işten eve bir hayatı var. İki bileği de kesik en az 2 kere intihara kalkışmış ama tam olarak yapamamış çünkü bunu tam olarak istememiş.’’
Her fotoğrafın arkasına birer cümle yazdı ve fotoğrafları çektiği tarihlere göre sıralayıp masanın üstüne koydu.
F akşam oluncaya kadar bekledi ve akşam olunca kızın evinin önüne gidip bekledi kız tam tahmin ettiği saatte geldi ve F kızın 2 fotoğrafını çekti.

4. Gün (30 Nisan)
F sokakta hızla koşup 3 gün önce adamı gördüğü yere doğru gitti ve bulamayınca olduğu yere yığılıp oturdu. Biraz oturduktan sonra kalkıp bir dükkana girdi.
Dükkan sahibi: Buyurun!
F: Şey buralarda orta yaşlı peşmürde bir adam gezinip duruyordu gördünüz mü hiç?
Dükkan sahibi: Buralarda bir çok evsiz adam vardır ortalarda dolaşıp dururlar. Biz de onlara bir şeyler veriyoruz sevaptır.
F anladım anlamında kafa salladı ve çıktı.
F sinirli görünüyordu başka bir dükkana girdi ve direk söze girdi.
F: Buralarda gezinen orta yaşlı peşmürde görünümlü sakallı bir adam vardı benimle bir kere konuşmuştu. Hiç gördünüz mü?
Dükkan sahibi: Yok hiç görmedim öyle birini.
F arkasını dönüp gitti ve kızın çalıştığı markete girdi. Kızı gözlemlemeye başladı. Bir süre sonra marketi gözlemleyip keşfetmek için dolaştı ve marketten çıktı.
F kızın geçtiği bütün yolları bildiği biraz uzaklaşıp beklemeye başladı. Biraz sonra kız oraya vardı. F fotoğraf makinesini hazırladı ve hemen kızın 2 fotoğrafını çekti. Biraz bekleyip kızın onu geçmesini sağladı ve 2 fotoğraf da öyle çekti.
F hızlanıp kızı geçti ve kızın evinin oraya kadar gitti. Biraz sonra kız evine ulaştı. F gizlendi ve oradan da 2 fotoğraf çekti.
F evine gitti çektiği fotoğrafları tabetti ve üzerine bir şeyler yazmaya başladı.
‘’Bugün her zamankinden keyifsizdi. Her geçen gün biraz daha keyifsizleşiyor. Bir kez daha daha intihar etmeye kalkışablir.’’
‘’Yakın bir arkadaşı var ama arkadaşının tavırları itibariyle farklı bir ilişki istiyor olması muhtemel.’’
‘’İşinden memnun değil ve müdürünü sevmiyor.’’
F fotoğrafların üstüne yazıları yazdıktan sonra onları da eski fotoğrafların arasına tarih sırasına göre dizdi.

5. Gün ( 1 Mayıs)
F marketin içinde dolaşırken aynı zamanda gizlice fotoğraf çekiyordu. Son olarak da bir kapıyı çekti üstünde ‘’personel harici girilmez.’’ yazıyordu.
F bir fırsatını bulu kızın da birkaç fotoğrafını çektikten sonra oradan ayrıldı.
F kendi kendine sadece dolaşırken kendini 5 gün önce karşılaştığı adamla tanıştığı yerde buldu. İster istemez yolu sürekli o bölgeye düşüyordu. F birkaç yere daha o adamı sormaya karar verdi ve bir büfenin önünde durdu.
Büfe sahibi: Buyurun!
F: Bir adam arıyorum. Orta boylu, sakallı keşmekeş bir hali vardı. 4-5 gün önce buralarda bir konuştuk ama bir daha görmedim merak ettim.
B: Bu tarif ettiğin cinsten bir sürü insan var buralarda. Hepsi evsiz, esnaf yardımcı olmaya çalışıyor ama bir yere kadar.
F: Anladım.
B: Niye aramıştın?
F: Benden bir şey istemişti.
B: Adını söylemedi mi?
F: Hayır.
F bir şey demeden oradan ayrıldı ve eve doğru gitti. Eve girip tabetme makinesini çıkardı ve başında oturdu. Hafıza kartını çıkarıp tab etme makinesine taktı ve fotoğrafları çıkarmaya başladı.
Marketin genel plandan çekildiği bir fotoğraf çıkardı.
‘’ Orta büyüklükte sıradan bir market sadece bir noktada dursam bile kızı her yerden görebilirim.’’
Kızın fotoğrafını çıkardı.
‘’Kızın intihar etme ihtimali yüksek onunla direk iletişime geçeceğim ve bu ilk ve son olacak.’’
Çektiği kapı fotoğrafını çıkardı.
‘’ Kız mutlaka buraya girecektir. Ben de hemen arkasından girip bu işi bitireceğim. Yarın mutlaka bu iş bitmeli.’’

6. Gün (2 Mayıs)
F kızın çalıştığı marketin önünde beklerken bir yandan da fotoğrafları karıştırıyordu. Daha sonra bu işi bitirmeden son bir kontrol yapmak için sessiz bir yer aradı ve bulup oraya oturdu.
F fotoğrafları karıştırırken karşıdan bir çift ona doğru yaklaşmaya başladı. F’nin ister istemez çifte gözleri takıldı.
Erkek: Hayırdır ne yapıyorsun burada!
F: Hiç!
E: Senin bu yaptığın normal bir şey mi?
F: Hangi yaptığım?
E: Sevgilime hayvan gibi baktın.
F: Senin sarhoş, şişko sevgiline neden bakayım?
E: Ne diyorsun sen be!
Kız: Boş ver ya sapık galiba.
Erkek olan F’ye iyice yaklaştı. F birden yumruğunu E’nin göğsüne doğru indirdi. E göğsünü tutarken çelmeyi takıp yere düşürdü. Bu arada kız bağıracak oldu. F kızın boğazından tutup yere devirdi. Kızın göğsüne de bir tekme indirdi. E hala yerde yatarken F E’nin boğazına ayağını dayayıp iyice bastırdı ve oradan ayrıldı bu arada etraftan geçenler olaydan uzak durmak için kenara çekilerek yürüyorlardı.
F yürüyerek markete vardı ve içeri girdi. Kızla yalnız kalmak için fırsat kolluyordu. Kız kalktı elinde bir kutu uyku ilacı vardı. Kızın intihara kalkışacağı belliydi. Kız depoya doğru ilerledi ve içeri girdi. F biraz bekledi kimsenin bakmadığından emin oldu ve o da içeri girdi.
F içeri girince kız F’ye baktı şaşırmış görünüyordu.
Kız: Buraya girmek yasaktır.
F: Sen buradasın.
K: Personeller dışında.
F paketlediği fotoğrafları kıza uzattı.
F: Bunlar senin.
K: Ne bunlar?
F: Bak.
Kız paketi açtı ve fotoğrafları incelemeye başladı şaşırmış görünüyordu.
K: Kimsin sen?
F: Arkalarına da bak.
Kız fotoğrafların arkalarına baktı hemen hepsinde 1-2 cümlelik yazılar vardı.
K: Bunları nereden biliyorsun?
F: Tahmin.
K: Kimsin?
F: Tanımazsın.
Bunun üzerine kız kendi kendine söylenmeye başladı.
K: Allah’ım bunlar gerçek olamaz.
F: Yaşadığımız her şey birer yanılsama, bu da her şeyin gerçek olması demek.

Sercan BAĞIŞ

 
Gönderildi : 10/06/2015 12:58 am
Paylaş: