Bir senaryonun ücreti ne kadardır ortalama desem gelecek cevabı biliyorum; 1 tl den başlayıp 1 milyon dolarda olabilir hikayene kalmış ehe mehe.
eheci zeki kardeşi aradan çıkardıktan sonra, cv si olmayan bir senaristin aracı vesaire olmadan kurguyu adam gibi kurmuş, senaryo dilini düzgünce başarmış, karakterlerin derinliğini oluşturmuş kısacası piyasada (burada da söylenildiği gibi) torpille veya şansla iş yapmış kişilere denk değilde üstün olan bir senaryo yazan kişi bunu ortalama ne kadar ücrete satmalıdır.
biliyorum bir senaryoyu okutmak bile çok zor bla bla, ancak atıyorum okundu ve bin tl teklif edildi. hiç okunmamasındır iyidir yea diyeceğimizi sanmıyorum, ben şahsen demem. o yüzden piyasadaki kabul edilebilir en alt ücret nedir bilenlerce? veyahut bunu işte prodüksiyonun şu kadarda şu kadarıdır aşağı yukarı diyerek bulabilir miyiz?
oh be 😀
Benim konu hakkında bir bilgim yok, tamamen tahmin ve sallamasyon olacak.
Kendi adıma, yaptığım müzikleri dakika bazlı ücretlendiren biriyim. Senaryo da aynı şekilde dakika/sayfa başına fiyatlandırılabilir. Bu tür işlerde önemli kıstas, senin o işe ne kadar vakit harcadığın. Sana göre uygun olan bir saatlik ücret belirleyip ona göre zamanını değerlendirirsin. Değerden kastım parasal değer tabii. Ek olarak böyle freelance işler için saatlik ücret hesaplamada yardımcı olabilecek bir de url vereyim. https://motivapp.com/freelance-hourly-rate-calculator
tabi o açıdan bakıldığında 90 sayfalık senaryo ile 120 sayfalık senaryo bir tutulamaz, ancak senaryo işinde bazen ara verip yıllar sonra bile dönüş olabiliyor yarım kalan işe. ilginiz içinde ayrıca teşekkürler.
oh be 😀
Cevaptan hoşlanmayacaksınız ama bunun gerçekten bir kıstası yok. Eğer net bir formül istiyorsanız derneğin de öngördüğü bir altsınır var. Bu da projenin bütçesinin %5'lik kısmı. Yani proje 100.000 tl'lik bütçeye sahipse size en az 5 bin tl vermek zorundalar. Bunun altında verilemez. Senaristbir'in ve senaryo ve diyalog yazarları'nın şartnamesini gösterebilirsiniz. Peki böyle mi işliyor? Hayır. size bin deyip,başka bir senariste 5 bin vermek zorunda kalabilirler. Sektörde her alan böyle. Mesela bir cast ajansı bir diziye oyuncu gönderirken şunu yapar. Rol bellidir. Atıyorum 3 cümlelik bir replik söylenecektir. Buraya dt'den aynı oyunu oynaması için oyuncu gönderirken fiyat 1000 çeker. Ama amatör, ara cast oyuncusu gönderirse 500 çekmek durumunda kalır. Referansınız yoksa, sektör içinde networkünüz yoksa ne kadar iyi bir senaryo yazmış olursanız olun, kurgunuz ne kadar harikulade olursa olsun farketmez. Ne kadar azını kabul ederseniz onu vermek isterler. Çünkü bu bir sektör, ticari bir iş. Kalite önemli değil. Sanat filmi yaparım kaliteli bir hikaye yazarım derseniz onun da ticari değeri yok zaten. Bir de aynı iş, her şeyiyle aynı iş istanbul'daki tüm birimlerin kaşesine göre başka bir şehirde yarıya düşer.
bir de sayfa sayısına göre bir kıstas yok. 120 değil 150 sayfalık senaryo 90 dakikadan daha ucuz olabilir. projeye bağlı bu.
Cevaptan hoşlanmayacaksınız ama bunun gerçekten bir kıstası yok. Eğer net bir formül istiyorsanız derneğin de öngördüğü bir altsınır var. Bu da projenin bütçesinin %5'lik kısmı. Yani proje 100.000 tl'lik bütçeye sahipse size en az 5 bin tl vermek zorundalar. Bunun altında verilemez. Senaristbir'in ve senaryo ve diyalog yazarları'nın şartnamesini gösterebilirsiniz. Peki böyle mi işliyor? Hayır. size bin deyip,başka bir senariste 5 bin vermek zorunda kalabilirler. Sektörde her alan böyle. Mesela bir cast ajansı bir diziye oyuncu gönderirken şunu yapar. Rol bellidir. Atıyorum 3 cümlelik bir replik söylenecektir. Buraya dt'den aynı oyunu oynaması için oyuncu gönderirken fiyat 1000 çeker. Ama amatör, ara cast oyuncusu gönderirse 500 çekmek durumunda kalır. Referansınız yoksa, sektör içinde networkünüz yoksa ne kadar iyi bir senaryo yazmış olursanız olun, kurgunuz ne kadar harikulade olursa olsun farketmez. Ne kadar azını kabul ederseniz onu vermek isterler. Çünkü bu bir sektör, ticari bir iş. Kalite önemli değil. Sanat filmi yaparım kaliteli bir hikaye yazarım derseniz onun da ticari değeri yok zaten. Bir de aynı iş, her şeyiyle aynı iş istanbul'daki tüm birimlerin kaşesine göre başka bir şehirde yarıya düşer.
yok hoşlandım bu cevaptan en azında yüzde 5 ten bahsedebiliyoruz, cevabınız için teşekkürler 🙂
oh be 😀
Bazen 4 sayfalık bir reklam senaryosu yazıyorum, 7 000 TL hesaba geliyor, bazen 120 sayfalık bir senaryo'nun içinde oluyorum 4 000 TL geliyor. 2004 yılından beri bu işin içindeyim, bu hesaplardan anladığımı söylesem yalan söylemiş olurum.
======================
www.e-senarist.com
[email protected]
Bir de gişe üzerinden pay alma olayı var ama onu bildiğim kadarıyla yeni yazarlara vermiyorlar...
eski yazarlara veriyorlarda ne oluyor işte? satması amacıyla korku filmi senaryosuna başladım şu sıra, bi yandan çok yabancı film izlediğim için bizimkiler neye korkuyor diye bakayım dedim türk korku filmlerini izliyorum hasanıdır şusudur busudur, adamlarda yaratıcılık yok, yeteneksiz doğmuşlar yada kolayına kaçıyorlar bilmiyorum. yüzde 60 amerika avrupa korku filmlerinin sahnelerinin başarısız taklitleri yüzde 30 ise kore, yüzde on işte türkleştirmişler yapımı.
ben başladım şimdi, ne esinlendiğim bi film nede başka bişey var, öyküsü bitti. şu haliyle bile daha orjinal hikayem. neyse herkesin süper bi senaryosu var zaten. bi bitsin hele, koyacam masaya, göster amcalara pipini diyeceğim.
oh be 😀
Masa derken pazarlama anlamında mı yoksa buraya mı koyacaksınız?
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
korku senaryosu satması en olası tür ama olay yine de network'te bitiyor. bu da klişenin tillahı olan bir laf ama öyle. çünkü sipariş üzerine işliyor ve çok ciddi boyutta yazar sıkıntısı var türkiye'de. kocaman pazar payını da küçücük bir grup tüketiyor haliyle. yaratıcılık aranmıyor, "hazır mı ver fırına" şeklinde yürüyor. geçenlerde çilek kokusu diye bir dizinin senaristinin yeni dizisi geldi elime, revize yapmamı istediler. kadını araştırdığımda aynı senaryoyu 3. 4. kez yazdığını gördüm ama bir şey değişmiyor işte. Ki hikaye oluşturmayı bırakın türkçe'yi bilmiyor daha.
geçen sene bir adamla tanışmıştım, ormanda geçen örneği belki yüzlerce olan ölüm ormanı diye bir senaryo satmıştı. gidip bulgaristanda çekiyordu yapım şirketi. başka bir firma da okulda ruh çağırma hikayesini çekti, vizyona sokamadı ama en azından büyüklere devretti parasını aldı. dibi görünmeyen bir maden buldu insanlar korku sinemasında. bitse de kurtulsak diyorum. 🙂
Bu devirde network olmadan bir şeyler başarabilene mucize demek lazım.
Aynı şeyi habire yapmanın da bir adabı var. Yani zaten hep aynı şeyleri izliyoruz bir bakıma da bari yaratıcı olan bir yenilik, bir ek, bir özellik eklense.
benim tek ümidim ön planda gelen festivallerde adını duyuran amatör ya da bağımsızların sektör tarafından davet edilmesi ama zaten sektör de pek yenilik sevmiyor yani zaten onların halihazırda yapmakta olduklarına benzer şeyler yaparsan beğenilirsin.
Bu ülkeden bilim-kurgu ya da fantazi türünden çalışmalara eğilen kişilerin bence pek (ya da daha doğrusu hiç) şansı yok. Bunlar zaten bize gelmez. Ancak İstanbul merkezli olan, ya mahalle ahalisi ya da feodal (aşiret, gelenek ya da mitik tarih) üzerine çalışmalar istenmekte.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
fulgura tasdix gibi yerlerden gerekeni yaptıktan sonra burada sinopsisi paylaşıp forumun iş yapmak isteyen kişilerine dilenirse yollayabilirim.
jeang kalteli olursa bitmese de olur bence, ben korku sinemasını seven birisiyim ama bizler ne yazık ki sadelikle korkuyu birleştiremiyoruz. varsa yoksa sonsuz çığlıklar! bebek odası diye bir film izliyordum geçenlerde, ispanyol yapımıydı sanırım. bi sahnesinde yatağın altında bir çocuk sadece bakıp parmaklarını yere tıklattı. inanın aklım çıktı benim. daha sakin ve geren işlere güçlü hikayelerle girilmesi gerektiğini düşünüyorum. ülkemizde kalite ile korkuyu birleştirip birde satabilirsem değmeyin keyfime!
oh be 😀
fulgura benim amacım fantastik filmler yazmak, çekmek. ancak ahmet uluçay gibi sıfırdan bir hayalin peşinde değil, adım adım ilerleyip sonra dilediğimi yaptırmak çektirmek istiyorum. korku sineması gibi bir alanda ne kadar çöp varsa şu an aynı şekilde fantastik filmler içinde geçerli bu bence ancak yeni bir nesil geliyor. ne istediğini daha iyi bilen, internetin gelişimi ile kaliteden de ufaktan anlamaya başlayan.
hoş ekşi sözlük denen çukurda bilge olarak gösterilen kişiler bile karacadağa dünyanın en iyi yönetmeni diyebiliyor ama umut fakirin ekmeği sonuçta 🙂 inancım bi yerde kalite olanın değeri eninde sonunda değerinin anlaşılacağı yönünde
oh be 😀
ben artık sektörün tekellerinin hiç kafalarının çalışmadığını düşünüyorum. bu kadar da olmaz çünkü. tamam bu halk sanat sineması sevmiyor ama holivudda da yeni, içinde zeka barınan, kalburüstü filmler çıkıyor ve bayılarak izliyorlar. yani aynı şeyi milyon kere tekrarlamaktan sıkılır insan bir süre sonra. bunlar usanmıyor. korkuyor, riske girmiyorlar. belli formüller var, ha babam bunlar tekrarlanıyor.
bir de önceki mesajda söylediğim gibi ciddi yaratıcı sıkıntısı var hala türkiyede. arthouse sinemayı bir kenara koyuyorum ki ben o alanda da pek maharetli bir film izleyemedim henüz türkiye'de. (nbc'ler zekiler bir kenara.) üretecek adam da yok henüz. bence bunun kıymetini bilmeliyiz şimdilik 🙂 çünkü elbet bir noktada tıkanacaktır bu formüller. orada bu tekellere risksiz bir formül sunmayı başaran, yeni ve nitelikli bir şeyle tüm varsayımları yıkabilir.