Film cekme isinin duayenisin her turlu film teknigini ve her turlu cekim taktigini biliyosun. bir filmi 100 metreden iyi ya da kotu diye ayirabiliyosun. artik olayin ustadi ve krali olmussun ve sana bir senaryo verseler onu goklere cikericagini dusunuyosun ve muhtemelen cikarirsin da.
Ama sen sensin ve sen aslinda izleyici denen o yuzde 99 luk "farketmez ne olsa izlerim bana bi film koyun" diyen kalabaliktan haberdar misin?
Kardeslerimle bir dizi ya da film izlemek artik hem onlar icin hem de benim icin bir iskence olmaya basladi. Her gordugum kamera hatasini oyunculuk eksikligini ya da "ben olsam boyle degil boyle yapardim" hadisesini dile getirdim ve onlar da dayanamayim "ya birak su muhabbeti birak da filmimizi izleyelim" dediler. Haklilar.
Millet aynen o durumda "birak da filmimizi izleyelim..."
Siradan bir insan bir filmi izlerken onun ghikayesini izler. Siradan bir film meraklisi filmden cikinca filmin hikayesini hatirlar ve onu tartisir. SIradan bir film meraklisinin yapmak istedegidi tek sey de budur daha fazlasini da anlamsiz gorur.. Haklidir...
FIlm denen olayin butunu ile bir hikayeyi anlatmak oldugunu ve aslinda film denen seyde padisahin senaryo oldugunu o iyiyse filmden memnun ayrilacak kisi sayisinin fazla olacagini bilmek gerekir.
Yemek yapmak gibi yani. Biri yemek yapmakta cok merakli olabilir. Her cesit tabak suslemesini mukemmel yapabilir ama o adamin restoranina gidenin aslinda umurunda olan sey mutfaktaki kap kacaginin kalitesi ya da yemegin ne kadar ihtisamli gorundugu degildir. Lezzetli mi ona bakar. Yemek yaparken iyi goruntu aramak ve lezzeti unutmak da ayni senaryo ya onem vermeden film cekmeye calismaya benzer. Yemek masaya gelir ve hersey mukemmel gorunur - Izleyisi salona gelir ve hersey iyidir. Musteri bir lokma alir ve hayal kirikligina ugrar. Birden butun o emegin neden oldugunu dusunur? Ben niye bu kadar yol kat ettim de burda bu kadar paraya bunu yiyorum diye dusunmek bir yana bu yemegi yapanlar neden bu kadar zahmet edip bir restoran acip icinde agza alinmayacak yemekleri millete kakaliyolar diye dusunur. Ayni salonu terketmek isteyip de "neyse ya belki simdi film iyilesir" diye umutla bekleyen izleyici gibi...
Film hikaye anlatmak icindir. Film cekmek icin degildir. Senatyo denen seyin hazir omadan.. Ya da soyle soyliim senaryonu yazip ustunde aylarca calismadan. silip bastan yazmadan defalarca tartisip kisaltmadan tam anlami ile seni menun etmeden film cekmeyi bir kenara birak fotograf bile cekmemelisin... Yoksa ne olur? Bakiniz KKYMN...
Bir dolu sey gibi gorunup aslinda ici bos sayisiz anlamsiz projen olur cikar.
Butun bunlar "artik vakti geldi iyi biseyler cekmek istiyorum" diyenler icin. "Ben bu aralar deneysel takilicam ve film cekme isini gorenmek istiyorum" diyenler icin degil. Onlar benim gibi kliplerle montajlarla ne biliim senaryosu 1 gecede yazilmis kisa filmlerle devam etsinler. Ama bu yaz cekmek istedigim film de 5-1 filmi de aslinda senaryo olarak en az 8 ay ortalikta dolastilar ve ustlerinde oldukca dusunuldu. Yani hakkaten iyisidnen bisey yapmak istediginde ister istemez senaryoya uzun zaman ayirmaya calistim ama 8 ayin da yeterli olmadigi goruyorum.
Bu is boyle. film isi bos adam isi..
KKYMN
Bu yazıyı daha önce de okumuştum. Yeniden günyüzüne çıkarsa güzel olacağını düşündüm.
Not:Bu aralar nostalji takılıyorum. Eski ve güzel konuları canlandırma işini üstleneyim dedim kendi kendime..
Ne zaman yazmıştı bunu Kadir.bahsettiği senaryoyu çekti mi yoksa patlama için beklemede mi?
Bu arada doğru, hikaye her şey.Ama şööle bi durum var ilkokul çocuklarının anlayacağı senaryoyu patlamalı kırılmalı bol aksiyon soslu sahnelerle bezeyip sürenlerin filmi niye o kadar rağbet görüyo.
bir garip ölmüş diyeler,üç günden sonra duyalar,kısa film ile yuğalar,şöyle garip bencileyin
bende bir güncelleyeyim de tekrar bir üstüne konuşulsun. Özellikle görkem ve mordevrim 🙂
Kadir'in bu metni yazarken neler hissettiğini, neler düşündüğünü az çok tahmin edebildim okurken. Biraz sıçramalı ve kişisel bir yazı olmuş, bir hikaye/dert anlatmaktansa içini dökmüş. Hani birşeyler kapmak, bir fikir edinmek, net bir sonuç elde etmek isteyecek kişilere yardım edebileceği gibi daha çok kafa karışıklığına da sebep olabilecek bir yazı bu.
Benzer konular konuşuluyordu, konuşuluyor ve zaten konuşulacak, konuşulmaya devam edilecek. İşte 4 yıl önce adam dert yanmış, için dökmüş. 2 yıl önce diğer bir arkadaş benzer rahatsızlıklarla dert yanıyordu, bugün diğer bir arkadaş benzer yaklaşımlarda. Bu insanlar hep bu zor yürüyen katarı var gücüyle iten/çeken kişiler zaten.
Belki (bana göre) baştan sona haklılar, söylenenlere kulak verilmeli. Belki (kimine göre) söylenenler sadece bir iç dökme, olan bitene faydası yok. Ya da belki (bana göre) nerem doğru ki? Hatta (çoğumuza göre) güzel şeyler de oluyor. Hatta ve hatta (kimine göre) harika işler çıkıyor. Mesela (kimi böyle) benim bir projem var, çok umutluyum.
Sonuçta (katılmayana hayranım) dünya değişiyor, gelişiyor, biz de gelişiyoruz. Sinema da gelişiyor. Haliyle kısa film de. Bu gelişme bir övünç, bir kıvanç, bir reform değil ki. Daha iyi kısaların yapılması, daha özenli işlerin çıkması beklenecek, normal karşılanacak, ilgilileri mutlu edecek birşey olmamalı. Bu bir evrimdir, devrim değil. Herşey ucuzladı, kolaylaştı, bir pc'ye sığdı. Pc masası kurgu efekt stüdyosu artık. Bilgi bedava, heryerde. En kral kamera 36 ay vadeyle. Film kültürü dergide, torrentte. Yönetmenlik dersi rapitde. Kurgu dersi Kadirde. Eee?
Hala mı iyi film yapmayalım?
Ama hala yapamıyoruz, o ayrı. Çünkü derdimiz, istediğimiz iyi film yapmak falan değil.
Derdimiz ego. Derdimiz, kendi dertlerimizi iletmek.
Film yönetmek istemiyoruz, kendi filmimizi iletmek istiyoruz.
Yönetmen arkadaşların adı yanlış yazılıyor jeneriklere. "Yönetmen" değil, "İletmen" olmalı. "Yöneten" değil "İleten".
Mevcut kısa piyasamızı/piyasamızdan mutlu olan, keyifle takip eden, bolca beslenebilen, keyifli anlar depolayabilen, övünçle karşılayan varsa lütfen bizi de buna ortak etmeyi denesin.
Bir kısacımız önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde en iyi kısa film oscarını alırsa evet, bu bir devrimdir ya da evet bir devrim yaratır. Bunun gibi, sesimizi genişçe bir kitleye duyurabilecek, kaliteli üretimlere imza atabilecek isimler barındırdığımızı dünyaya haykırabilecek işler birer devrim niteliğinde olur. Ama onun dışında izleyeceğim bir-iki çok iyi, birkaç iyi, bir sürü fena değil, bir sürü vasat, bir sürü kötü kısa filmin ortalamasından çıkan sonuç aynı olacaktır: Evrim: Bilimsel bir gerçek.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Ve başlıktaki fikre de katılmıyorum. Senaryo tek silahım değil. Senaryo mermim, yönetmenlik silahım.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
İkiside birbiri olmadan bir hiç. Bazen nemlenmiş bozuk bir mermi iyi bir silahla ateşlenebilir. Ancak bozuk bir silahta en taze en iyi mermi olsa ne yarar. Gibi bir düşünce çıkıyor sevgili Görkem. Haklısın...
Yani....
Konu çok uzun.
Üzerine konuşuluyor zaten sürekli.
Ama kayda değer çok az şey söyleniyor ne yazık ki.
İpuçlarının gösterdiğine göre, "Hiçbirşey değişmez, bu böyle gider!" Aksini gösteren birşey yok.
Ama o ipuçları doğru değil. Çünkü ipuçları dünyanın dönüşünü hesaba katmaz.
Herşey değişiyor, bu böyle gitmez. Ama içimizde dehalar olduğundan falan değil.
Herşey değiştiğinden, hiçbirşeyin eskisi gibi gitmemesinden bu durum da böyle gitmez.
Neyse, aynı şeyleri tekrarlamayayım.
İletilecekler tükenecektir ve yönetmeye başlayacağızdır elbet birgün.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;