Bu kapsamda benim bir komedi bir de gizem-korku türünde iki senaryom var. İlgilenirseniz size gönderebilirim.

[email protected]

saygılarımla,

çok sevinirm [email protected] adresime gönderebilirseniz memnun olurm.

hala düşnüyo musun senin için bişeler karalaya bilirim ama sanırım

elbette.şuan deneysel bişeyler yapıyorum 1-2 plan ve compositing işleri kaldı onu bitirir bitirmez yeni projeye başlamam lazım

ilk boş vaktimde senin için birşeylet yazıcam inş. çekersinde oturur izleriz 😀

senaryo benim çekim koşullarıma uygun olursa neden olmasın çok sevinirim 🙂

Bu kısacık bir tanesinin synopsis'i, Komedi ama sanırım bunda cast fazla

8 yıldır evli bir çift adam karısına deli gibi aşık kadın ise tuhaf derecede mesafeli ve iki yüzlü bir ilişki içinde adamla. Karısının rahminde bir sorun olduğunu ve çocuk doğuramadığını zaaten biliyoruz ama çocuk evlat eidnmek için de sırada bekliyorlar.
Ufak sorunlar dışında mutlu ve huzurlu bir çift.
Bir gün adamın daha önce hiç görmediği takım elbiseli bir adam çıkageliyor ve karısının mossad ve CIA tarafından aranan meşur arap terorist Ömer Bin Abdal olduğunu söylüyor...ve adamı karargaha götürüp herşeyi kanıtlarıyla anlatıyorlar adam tüm ve adama iş birliği teklif ediyorlar.
Duydukları yüzünden kahrolmuş hüzünlü adam işbirliğini kabul ediyor,
Durum gereği karısının gizli amaçlarını öğrenmek için bir kaç hafta daha evli kalmaları gerekiyor ama o süre içinde adam için Ömer Bin Abdal adında yıllardır aynı yastığa baş koyduğu seviştiği bir travestiyle bir kaç hafta daha tam bir curcuna oluyor.

Adam aşık olduğu kadın imgesinden kendini kurtaramadığı için ir yandan da nefret ediyor karısında.
Ajanlar sonunda gerçek teroristin onun karısı olmadığını anlıyorlar, CIA ve Mossad ajanları ortadan kayboluyorlar adam bir anda gerçeklerle yüzleşiyor karısının tuhaf davranışlarının asıl sebebi ona hamile olduğunu söylemekmiş, adam ona gerçekleri anlattığında birlikte gülerek finale geliyorlar.
Finalden sonra konu bir nikahla devam ediyor nikah salonunda davetlilerin gürültüsü arasından damat adayının sesi duyuluyor...EVET..ardından yakın plana geçiyoruz malum soru sorulunca hafif kalın sesiyle çirkin kadınımız (Ömer Bin Abdal) mikrofona eğilip evet diyor ve final.

Bu bir miktar bilim kurgu bir miktar dram, feslefe tadında
Sadece konuşmalarla geçerek tema yakalanaiblir (Man From Earth filmi tadında çekilebilir)

Adam 22.000 yıldır dünya üzerinde yaşıyor her ölümünün ardından yeni bir bedende tekrar doğuyor ama 20 yaşlarına gelene kadar diğer yaşamları hakkında hiç bir şey hatırlamıyor.
20'den sonra tüm yaşamlarını ve deneyimlerini hatırlayıp yaşının olgunluğuna erişmiş bir insan olarak sürdürüyor hayatını.

Aynı zamanda adamı sürekli takip eden ve yüzyıllardır peşinden ayrılmayan müridleri var.

Bu müridler adamın her yeni doğumunu dikkatle araştırıyorlar (Öldükten sonra hangi bedende varolacağı kestirilemiyor ama 20 yaşına kadar ara ara hafıza gelgitleri yaşadığı için tuhaf davranıyor. Ölümsüz adamımızı genellikle bu şekilde buluyorlar ve kendini anımsayacağı güne kadar koruma altına alıyorlar.

Tabi hikayemizin sonuna kadar bunlar bizim genç çocuğu takip eden kötü adamlar olarak biliniyor.

Öykümüzün teması ölümsüzlük ve rearnkarnasyon durumuna farklı bir bakış ve birden bire 22.000 yaşında olduğunu öğrenen ve sürekli beyninde gidip gelen görüntüleri kötü giden aşk hayatının finalinde delirmesine yoran genç bir adamın hikayesi.

Not: Bu adam aynı zamanda tarihte Adolf Hitler'in yardımcısı Himmler ve ortaçağ'da ünlü bir klasik müzik adamı hayatı yaşamıştır.

Yaşamlarının çoğunda doğup kendini bulamadan ölmüş/öldürülmüştür.
Yaşamları boyunca psikolojisi farklılıklar gösterdiği için hikayenin başında tanıyacağımız genç ile sonunda tanışacağımız hipermoruk arasında ciddi psikolojik farklar olacaktır.

Bu ise çok karmaşık sonuçlar ve sorular doğurabilir aslında hikaye konsepti basit ama konu bittikten sonra insanı konuşmaya korktuğu konular üzerinde düşünmeye itebilecek bir güce sahip - Drama

2009 yılında babasını hiç tanımamış ama saplantılı bir biçimde annesi tarafından büyütülmüş ve için için huzursuz yirmilerinde bir gencin başından geçer.
Genç askerlik çağına gelince savaşa gönderilir ve başına gelen tuhaf bir olaydan sonra kendisini bir anda 1989'ların istanbulunda bulur.
Doğduğu evde başkaları oturmaktadır ve evin etrafında bilinçsizce gezinirken o çevre gençleri ile arkadaş olur. Tuhaf durumu atlatıp kendine geldiğinde (o zamanın gençlerinden kendine iyi bir arkadaş edinip onun evinde kalır) arkaşlarına bu durumu açamaz ama gençlerin arasındaki kendi yaşlarındaki bir genç kıza birden aşık olur. kızda onu sevmiştir ve birlikte harika günler geçirmeye başlarlar, (çocuk askerden önceki hayatında eski kız arkadaşı tarafından aldatılmıştır bu yüzden bu yeni antik çağ sevgiliye deli gibi sarılır.) birlikte olurlar ve beraber yattıkları gece kıza künyesini hediye eder.
Kız künyedeki tarihlerin soğuk bir şaka olduğunu düşünüp künyeyi bir kenara atar.
Derken gencin arkadaş çevresinden olmayan bir mahalle serserisi tarafından bıçaklanır ve komaya girer
Kendine geldiğinde askeri hastahanededir ve çok geç olmadan durumu kavrar hayatı boyunca bulabileceği en iyi kızı 20 yıl gerisinde bırakıp tekrar eski zamanına geri dönmüştür.
Evine bir gazi olarak madalyasıyla döndüğünde annesi onu karşılar eve getirir.
Evde kendini kaybetmiş olanları düşünürken annesine o ünlü sorusunu sorar. Bu evde bizden önce kim oturdu?
Annesinin cevabı onu bir anda telaşlandırır: Bu evde bizden önce kimse oturmadı bu evi babam yaptırmıştı ailemle beraber kardeşlerimle burada yaşadım ve babanla da bu evdeyken tanıştım.
Çocuk tam başını yere eğip acabalar içinde dönüp dururken bir anda gözünün önünde 20 yıl geride bıraktığı künyesi sallanır.
Annesi: babandan bana kalan tek hatıra bu, sana hamile olduğumu öğrendiklerinde beni ailem evden kovdu ama yıllar geçince geriye tek ben kaldım ve bu evde bana miras kaldı, babanı yıllarca aradım oğlum ama sanırım o beni sonsuza dek terketti...
Annesi odayı terkedince çocuk çok derin bir bakışta takılı kalır, ve arkaplanda son cümlelerle film biter....
Sktir....şimdi ne olucak?

Psikolojik korku diyebiliriz, ama demesek'te sorun olmaz.

12 16 19 24

23-25 yaşlarında işsiz bir genç ailesinin yanında kalıyor ve sürekli onlardan kopup ufukları geniş bir yaşam düşlüyor.
Bir gece kan ter içinde bir rüyadan uyanıyo ve rüyada gümüş plakalara kazınmış şu numaraları görüyor 12 16 19 24 yazgısının artık gerçek olacağını
düşünerek her türlü şans oyunu ve kumar çeşidinde deniyor bu sayılarla şansını. bu arada ailesinden çok yakın iki kişi ölüyor.
Ama arkadaş biraz sorunlu hiç kimsenin cenazesine gitmiyor. sürekli bu sayılarla kazanacağı servetten sonra yaşayacağı lüks hayat üstüne düşünüp duruyor.
(Film aslında sürekli onun sesli düşünmesi ile deviniyıor) bir gün öz babası ölüyor ve tüm kalabalık çekildikten sonra çocuk babasının mezarını istemeyerekte olsa ziyarete gidiyor.
mezar yeni olduğu için başında isim değil parsel numarası yazıyor 19 tam gerisin geri dönecekken yandaki diğer akrabalarına ait mezarlardaki sayıları farkediyor
12 - 16 -19 ve 24 numara'da yazılmış ama içi boş.
Bir anda tüyleri diken diken oluyor (Bu arada ailesinin sürekli ihmal ettiği için söylendiği tuhaf bir hastalığı var biz bunun ölümcül bir kanser türü olduğunu sonra öğreniyoruz.)
mezarlık bekçisini çağırıp 24 numaralı mezarı sorduğunda ise.
"sizin ailenizin mezarlığı o'da amcanız öldüğünde yan yana 4 tane satın aldılar bunlar parsel numaraları bizim burada biraz karıştı numaralar idare edin."

iki hikayde çok başarılı özellikle ben 2cisini çok sevdim mekanlar mattepaintingle canlandırılabilir fakat dönemden kesitler verdmeden kendini ifade şeklini seyirciye anlatmak zor olabilir tabi bu senaryonun anlatım şeklinede baglı, bol tasfirli bri yapının sonucu bu söyledigim sey muhtemelen.ciddi kostum istiyor diye düşünüyorum..Şuan uzun metraj bir fantastik projenin mattepainting bölümünü yürütüyorum ufacık bir fragman için 10bin tlye yakın para gitti harcanan bütçenin %70ni kostümler tutuyor o yüzden fantastik çalışmaların zorlugunu kestirebiliyorum:S

Bu gönderdiklerim kendim için kenara karaladığım bir kaç kısa film teması, hani hoşa giden bişey olursa senaryosunu ve prodüksyon planını sonra yaparım diye temalayıp saklıyorum 😀

Direk foruma postaladım, hoşuna giden arkadaş olursa hikayelerin temalarını yazarken kafamdaki herşeyi yansıtamadım. Kısa film şeklinde yapacaksak ona göre toplantı yapar hikayeyi öyle şekillendiririz.

iki hikayde çok başarılı özellikle ben 2cisini çok sevdim mekanlar mattepaintingle canlandırılabilir fakat dönemden kesitler verdmeden kendini ifade şeklini seyirciye anlatmak zor olabilir tabi bu senaryonun anlatım şeklinede baglı, bol tasfirli bri yapının sonucu bu söyledigim sey muhtemelen.ciddi kostum istiyor diye düşünüyorum..Şuan uzun metraj bir fantastik projenin mattepainting bölümünü yürütüyorum ufacık bir fragman için 10bin tlye yakın para gitti harcanan bütçenin %70ni kostümler tutuyor o yüzden fantastik çalışmaların zorlugunu kestirebiliyorum:S

10 Bin'mi? düşük bütçeli bir uzun metraj'mı?

Ayrıca Man From Earth filminde de benzer bir konu işleniyordu, insanların kafasında canlandırabileceği imgeler yaratabilirsen filmin hepsini göstermek gerekmeyecektir, mesela adamın 1700'lerdeki müzisyen yaşamından bahsederken antika bir piyanoyu okşayıp kuş tüyü bir kalemi eline alıp masaya bırakması bile imge yaratabilir.

Neyse gerçi bende arayış içindeyim aynı anda hem ilginç hem kolay çekebileceğim bir konu olursa 550D'me bir tane'de Tamron 17-50 objektif takıp el feneriyle girişicem projeye 😀

bütçe 3.5milyon $ sponsorlar 3dak temayı anlatan bir fragman istediler ona harcanan 10000 neyse öyle bişeyler..
Neyse gerçi bende arayış içindeyim aynı anda hem ilginç hem kolay çekebileceğim bir konu olursa 550D'me bir tane'de Tamron 17-50 objektif takıp el feneriyle girişicem projeye

bende tam olarak bundan bahsediyorum işte az cast iyi oyuncu yogun duygu..eger para yoksa düşük bütçeli bir setle harika bir senaryo hem berbat edilir hemde komik duruma düşülür 🙂