Forum

senaryo fikir danış...
 

senaryo fikir danışma

11 Gönderi
8 Üyeler
0 Reactions
2,929 Görüntüleme
(@tariktastekin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

halit abi ve diğer arkadaşlarla bi kaç hafta önce başlamıştık sonunu getiremedik 🙂 ben yine yazıyorum yorumlarınızla hikayeyi geliştirirseniz çok sevinirim.

porsuk çayının yanında bir köy ve geçimini düğün fotoğrafları çekerek geçiren bir baba. baba fotoğraf makinesine sadece ekmek parası olarak bakmaktadır ama kızı makineyi her gün gizlice alıp köyde manzara fotoğrafları çekmektedir. baba kızı yakaladığında tek ekmek teknesi makineye zarar vereceğinden ve düğün harici cekilen fotoğrafları boş iş olarak gördüğünden kızı döver ama kız vazgeçmez. babasının çırağı ayrı bir sd kart verir kıza ve kız devam eder.

köyü düşünün. köyde hiç bir kız minareye çıkmamışken bizim kız sırf güneşin doğuşunun fotoğrafını çekmek için gizlice minareye çıkar vs görsel olarak köyü yansıtabilmek için fotoğraf konusunda ısrar ediyorum.

bu mevsimde zaten zor iş bulan babasının bulduğu işlerde de fotoğrafları beğenilmeyip alınmamaktadır. bir gün düğün sonu fotoğrafları bastırmak için çırağı şehre yollar ama çırak yanlışlıkla kızın çektiği fotoğrafları bastırır. fotoğraflar zarfta düğün sahibine gider. haber babaya gidince kızı dövmek için hiddetle kalkar ama şehirden gelen çiftin fotoğraflara ilgi duyması üzerine tüm fotoğrafları satın aldığını ve karışıklığa kızmayıp babanın çektiği düğün fotoğraflarını da almak istediklerini öğrenir.

1) buraya kadar nasıl?
2) neler katılabilir?
3) sonu nasıl olmalıdır?

acaba filmin başında porsuk çayının önünde oturan özgürlüğü, hayalleri devam eden kızı yakın plan alsak filmin sonunda da o çok sevdiği fotoğraf makinesinin karşısında gelinlikle ağlarken fotoğraf çekildiğini aynı açıyla versek mi?

 
Gönderildi : 22/01/2014 3:40 pm
(@halostendap)
Gönderi: 0
 

ben onun sonunu getirmiştim ama anladığım kadarıyla Tarık beğenmemiş 😀
onu şuradan okuyabilirsiniz: http://www.yazalimcekelim.com/senaryo.aspx?SenaryoID=56

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 22/01/2014 4:17 pm
(@aleste)
Gönderi: 0
 

Bye

oh be 😀

 
Gönderildi : 22/01/2014 6:48 pm
(@coldscream07)
Gönderi: 0
 

bencede filmin biraz eski zamanlarda geçmesi daha güzel bi hava yaratır. baba bütün fotoğraflarını ufak dükkanında her gün aynı şekilde çeken tamamen para amaçlı bu işi yapan birisi olabilir. kız ise makinayı alıp alıp dağa bayıra kaçar sürekli . sonundada kızın fotoğrafları keşfedilir baba kızına karşı geldiği için pişman olur ama iş işten geçmiştir kız ölebilir , başına birşey gelebilir yada hasta olabilir .. filmin sonundada baba fotoğraf makinasını alıp kızının çektiği gibi fotoğraflar çekmeye başlar. yani konu bana farklı geldi güzel bi film çıkar bundan 🙂

 
Gönderildi : 22/01/2014 7:39 pm
(@karatasa)
Gönderi: 0
 

Bence hikaye guzel. Kizin kim oldugu, babanin kim oldugunu derinlestirmek hikayeye yarar saglayabilir.

 
Gönderildi : 22/01/2014 7:43 pm
(@spidervis)
Gönderi: 0
Admin
 

Finalde nasıl ters köşe yapılır diye düşündüm de:

Baba kız yanlız olsun. Anne vefat etmiş. Oturdukları evin dışında tek sahip oldukları şey, çayın bir kenarında ufacık bir arsa ve içindeki tek bir ağaç. (hangi meyvenin ağacı olduğuna siz karar verin.) Filmler karıştıktan sonra baba çok kızar. Kesinlikle porsuk çayının resimlerinin köyden dışarı çıkmasını istememektedir. Satın alınmak istenen fotoları satmayacağını söyler ve hepsini yırtar. Tamamen aksi, huysuz birine dönüştüğünden bahsedilir köy kahvesinde. Mecburen inzivaya çekilir baba, Kızını da sürekli bahçe işleriyle meşgul edip, o küçücük arsada, tek bir ağacın başında nöbet tutturarak bir nevi cezalandırmış, boş vakitlerinin tamamını elinden almıştır. (Baba ev işleriyle ilgilenirken kız da ağacı suluyor veya sürekli meyvelere dadanan kuşları kovuyor. Çünkü o meyveler de önemli bir geçim kaynağı) Artık düğünlerde dahi fotoğraf çekmeyi bırakmıştır. Köyde fotoğraf çekilmemektedir.

Bir gün çırak veya fotoğrafları karışan yeni evli çiftten biri, babanın yırtmayı unuttuğu, arada derede kalmış bir fotoğrafı bulur. Baba ile görüşmek zaten olanaksız, ondan habersiz şehre gidilir, fotoğraf büyütülüp çerçevelenir ve eşsiz bir manzara tablosu oluşur. Tabloyu yapan fotoğrafçı da fotoyu çok beğendiğinden bir kopya kendine alır ve dükkanında satmaya başlar. Zamanla fotoğraf büyük ilgi görür, çok para kazandırır ve tüm şehirde yaygınlaşır. Bunu gören fırsatçı birkaç takım elbiseli kodaman tip, tabloya bakarken bir köşeyi işaret ederek, "tam burası işte" derler. Bu esnada köydeki baba, yine huysuz, eski kafa, nedeni bilinmeyen şekilde fotoyu yasaklayan ve kızını mutlu eden en büyük şeyi O'nun elinden alan biri olarak canlandırılır.

Akabinde kodamam dediğim işadamları köye gelirler ve tabloda gördükleri yeri köy kahvesinde sorarlar. Gidip yerinde görürler. Planları uygun gördükleri yere bir otel yapmak veya cafe olsun, yol üstüyse lokanta, alabalık çiftliği vs. :} coğrafik şartları bilmiyorum. Neticede kullanmak istedikleri alan o eski fotoğrafçı babaya aittir ve ağacın da kesilmesi gerekiyordur. Gidip babayla konuşulmak istense de, baba hasta döşeğindedir. Az bir ömrü kaldığı tahmin edildiğinden kızıyla konuşup, uygun bir fiyata sözlü olarak anlaşırlar ve 1 hafta sonra evrak işlerini halletmek için tekrar gelmeyi kararlaştırırlar.

Babası konuşamaz haldeyken, kızı yanına gelip söylenir. "Sen ne kadar fotoğrafları engellesen de, bir çıkış yolu bulmuş ve çayımız keşfedildi. 1000 lira etmeyecek arsamıza da 10000 lira veriyorlar. Hem ben de artık o eski ağaca hizmet etmekten de kurtuldum." babası ağlamaya başlar ve duvarda asılı duran ama üstüne bir örtü atılmış ufak tablonun tozlu örtüsünü kaldırır. Fotoğrafta, kızın annesi tek başına boş bir arsada, yanında da ufak yeni dikildiği belli bir fidan. Sonra her şey açıklanır. Ağacı anne dikmiş ve büyütmüş, aileye tek mirası. Baba fotonun üstünü örtmüş çünkü, eşini fotosuna bakarak değil ağacın yapraklarının sesini dinleyerek, ağaca dokunarak, ağacın canlı olduğunu görerek, ona sırtını dayayıp oturarak anmak daha gerçekçi gelmiştir. Bir lokanta yapmak için de en uygun yer o arsadır ve baba tüm bunların olacağını önceden düşündüğü için çayın fotoğraflarının çekilmesine bu kadar hiddetlenmiştir. Derdi fotoğraf değil, eşinin tek mirası ağacı korumaktır. Kız bunu öğrendikten sonra anlaşmayı iptal eder ve finalde de ağacın altında tek başına oturmuş çaydaki sularla beraber, rüzgarın yaprakların arasından geçerken çıkardığı sesi dinlemektedir.

 
Gönderildi : 23/01/2014 2:13 am
(@tariktastekin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

yorumlar için teşekkürler gittikçe iyileşiyor senaryo bunu görmek çok güzel 🙂 halit abi senin senaryoyu sevmedim demedim yav 😀
işin içinde sd kart olması bizi biraz daha uzağa atıcak, çünkü içine bakılabilmesi olsun, teknolojik olması olsun bu biraz gerici demeyelimde eski kafa baba ile bir kontrast oluşturur izleyicileri filmin dışına iter. klasik bir fotoğraf makinesi olması hem baba ile uyumlu olmasını, hem filmler çıkarttırılırken içine bakılamayacak olması, hem her kullanımın bir ücrete dönüşmesi sebebi ile daha gerçekçi, daha mantıklı bir zemin oluşturur filme.

filmde bir fotoğraf makinesi kullanılacaksa bu analog olmalıdır bence de 🙂 ama iki yıl kadar düğün fotoğrafçılığı yaptım. küçük büyük köyler de gezdim ve diğer köylerde fotoğrafçılık yapanlarla da tanışma fırsatım oldu. yok abi 🙂 herkesin elinde bi canon bi nikon 🙂 o yüzden analog makineyi işin içine katamadım. ancak Coldscream07'ın dediği gibi eski zamanda geçerse olur ki onun dekorasyonuna bütçe yetmez.
örneğin kızın fotoğraflara olan ilgisi en başından verilsin sürekli aile albümleri incelensin, fotoğraflarda babanın küçüklüğü hep ağlayan bir çocuk olarak gösterilsin. senaryonun ilerleyen evrelerinde ise babanında hep fotoğrafa merakı olduğu ancak izin verilmediği için fotoğraflarda ağladığı öğrenilsin, bu gerek kızın babaannesi yada annesi tarafından tartışma esnasında adamın yüzüne vurulsun. hem babanın davranışının aileden gördüğü çizgide ilerlediğini anlayıp, hemde kızına izin verdiğinde (ki eğer sizce verirse) onunla empati kurmasını sebep gösterip filmi daha sağlam bir zemine oturtmuş olursunuz.

bu fikir hoşuma gitti ama filmin ana teması imkan olmadığı zaman insanın ellerinin bağlandığı (ki bağlanmaz) yani ülkede ne kadar yetenekli ama yönlendirilmemiş, izin verilmemiş insan olduğunu göstermek. bu fikir üzerine gidersek yine verebiliriz bu fikri ama babam ve oğlum tarzında bir şey çıkmasından korkuyorum.
Finalde nasıl ters köşe yapılır diye düşündüm de:

Baba kız yanlız olsun. Anne vefat etmiş. Oturdukları evin dışında tek sahip oldukları şey, çayın bir kenarında ufacık bir arsa ve içindeki tek bir ağaç. (hangi meyvenin ağacı olduğuna siz karar verin.) Filmler karıştıktan sonra baba çok kızar. Kesinlikle porsuk çayının resimlerinin köyden dışarı çıkmasını istememektedir. Satın alınmak istenen fotoları satmayacağını söyler ve hepsini yırtar. Tamamen aksi, huysuz birine dönüştüğünden bahsedilir köy kahvesinde. Mecburen inzivaya çekilir baba, Kızını da sürekli bahçe işleriyle meşgul edip, o küçücük arsada, tek bir ağacın başında nöbet tutturarak bir nevi cezalandırmış, boş vakitlerinin tamamını elinden almıştır. (Baba ev işleriyle ilgilenirken kız da ağacı suluyor veya sürekli meyvelere dadanan kuşları kovuyor. Çünkü o meyveler de önemli bir geçim kaynağı) Artık düğünlerde dahi fotoğraf çekmeyi bırakmıştır. Köyde fotoğraf çekilmemektedir.

Bir gün çırak veya fotoğrafları karışan yeni evli çiftten biri, babanın yırtmayı unuttuğu, arada derede kalmış bir fotoğrafı bulur. Baba ile görüşmek zaten olanaksız, ondan habersiz şehre gidilir, fotoğraf büyütülüp çerçevelenir ve eşsiz bir manzara tablosu oluşur. Tabloyu yapan fotoğrafçı da fotoyu çok beğendiğinden bir kopya kendine alır ve dükkanında satmaya başlar. Zamanla fotoğraf büyük ilgi görür, çok para kazandırır ve tüm şehirde yaygınlaşır. Bunu gören fırsatçı birkaç takım elbiseli kodaman tip, tabloya bakarken bir köşeyi işaret ederek, "tam burası işte" derler. Bu esnada köydeki baba, yine huysuz, eski kafa, nedeni bilinmeyen şekilde fotoyu yasaklayan ve kızını mutlu eden en büyük şeyi O'nun elinden alan biri olarak canlandırılır.

Akabinde kodamam dediğim işadamları köye gelirler ve tabloda gördükleri yeri köy kahvesinde sorarlar. Gidip yerinde görürler. Planları uygun gördükleri yere bir otel yapmak veya cafe olsun, yol üstüyse lokanta, alabalık çiftliği vs. :} coğrafik şartları bilmiyorum. Neticede kullanmak istedikleri alan o eski fotoğrafçı babaya aittir ve ağacın da kesilmesi gerekiyordur. Gidip babayla konuşulmak istense de, baba hasta döşeğindedir. Az bir ömrü kaldığı tahmin edildiğinden kızıyla konuşup, uygun bir fiyata sözlü olarak anlaşırlar ve 1 hafta sonra evrak işlerini halletmek için tekrar gelmeyi kararlaştırırlar.

Babası konuşamaz haldeyken, kızı yanına gelip söylenir. "Sen ne kadar fotoğrafları engellesen de, bir çıkış yolu bulmuş ve çayımız keşfedildi. 1000 lira etmeyecek arsamıza da 10000 lira veriyorlar. Hem ben de artık o eski ağaca hizmet etmekten de kurtuldum." babası ağlamaya başlar ve duvarda asılı duran ama üstüne bir örtü atılmış ufak tablonun tozlu örtüsünü kaldırır. Fotoğrafta, kızın annesi tek başına boş bir arsada, yanında da ufak yeni dikildiği belli bir fidan. Sonra her şey açıklanır. Ağacı anne dikmiş ve büyütmüş, aileye tek mirası. Baba fotonun üstünü örtmüş çünkü, eşini fotosuna bakarak değil ağacın yapraklarının sesini dinleyerek, ağaca dokunarak, ağacın canlı olduğunu görerek, ona sırtını dayayıp oturarak anmak daha gerçekçi gelmiştir. Bir lokanta yapmak için de en uygun yer o arsadır ve baba tüm bunların olacağını önceden düşündüğü için çayın fotoğraflarının çekilmesine bu kadar hiddetlenmiştir. Derdi fotoğraf değil, eşinin tek mirası ağacı korumaktır. Kız bunu öğrendikten sonra anlaşmayı iptal eder ve finalde de ağacın altında tek başına oturmuş çaydaki sularla beraber, rüzgarın yaprakların arasından geçerken çıkardığı sesi dinlemektedir.

bu fikirde de güzel bir final var beğendim gerçekten ama gerçeklik yok gibi geldi. hani kimseye göstermemesi ama kodamanın fotoğraftan görüp gelmesi. orayı değiştirsek çok güzel olabilir. hem de filmin sonu olur 😀
bencede filmin biraz eski zamanlarda geçmesi daha güzel bi hava yaratır. baba bütün fotoğraflarını ufak dükkanında her gün aynı şekilde çeken tamamen para amaçlı bu işi yapan birisi olabilir. kız ise makinayı alıp alıp dağa bayıra kaçar sürekli . sonundada kızın fotoğrafları keşfedilir baba kızına karşı geldiği için pişman olur ama iş işten geçmiştir kız ölebilir , başına birşey gelebilir yada hasta olabilir .. filmin sonundada baba fotoğraf makinasını alıp kızının çektiği gibi fotoğraflar çekmeye başlar. yani konu bana farklı geldi güzel bi film çıkar bundan 🙂

abi bunda da final bu olabilir. ama kızın fotoğrafları hiç keşfedilmesin mi seninkine göre?

 
Gönderildi : 23/01/2014 4:19 pm
(@halostendap)
Gönderi: 0
 

iyi hadi öyle olsun 😀
bence uzun metraja kaçıyor senin istediğin senaryo tipi...yani kısa metrajla ikna edemezsin seyirciyi...babam ve oğlumu kısa metraj çek eminim çoğu kişi bu ne b.k gibi der ama uzun metraj olunca ağlıyorsun filan...

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 23/01/2014 5:40 pm
(@bombaci)
Gönderi: 14
 

Kolay gelsin.....
Başarılar dilerim.

Bazen Suskunluk Herşeye Bedel'dir.

 
Gönderildi : 23/01/2014 9:24 pm
(@coldscream07)
Gönderi: 0
 

bencede filmin biraz eski zamanlarda geçmesi daha güzel bi hava yaratır. baba bütün fotoğraflarını ufak dükkanında her gün aynı şekilde çeken tamamen para amaçlı bu işi yapan birisi olabilir. kız ise makinayı alıp alıp dağa bayıra kaçar sürekli . sonundada kızın fotoğrafları keşfedilir baba kızına karşı geldiği için pişman olur ama iş işten geçmiştir kız ölebilir , başına birşey gelebilir yada hasta olabilir .. filmin sonundada baba fotoğraf makinasını alıp kızının çektiği gibi fotoğraflar çekmeye başlar. yani konu bana farklı geldi güzel bi film çıkar bundan 🙂

abi bunda da final bu olabilir. ama kızın fotoğrafları hiç keşfedilmesin mi seninkine göre?

keşfediliyor tabi ama keşfedildiğinde kızın başına birşey geliyor yani iş işten geçmiş oluyor babada pişman olup kızının hep gizli gizli çektiği fotoğrafları kendi çekmeye başlar . yani hayata bakışı değişir babanın

 
Gönderildi : 24/01/2014 4:53 am
(@gurkandemirci)
Gönderi: 11
 

Rocky ve Billy Elliot'u izleyin. Bir fikir verebilir. Yani kız, bir okula (fotoğrafçılık okuluna) gitmek için ya da bir yarışmayı kazanmak için fotoğraf çekmek ve köyünden ayrılmak zorunda kalabilir. Ya da ailesinden birinin (belki bizzat babasının) bir hastalığının iyileşmesi için tek çaresi, fotoğraflarıyla kazanacağı bir ödüldür. Vb.

 
Gönderildi : 25/01/2014 7:54 am
Paylaş: