Forum

Profesör: Evrende Bir Macera Bilim Kurgu Senaryo

3 Gönderi
3 Üyeler
0 Reactions
1,400 Görüntüleme
(@yasinozdemir)
Gönderi: 11
Başlığı açan
 

SİNOPSİS

Akat evreni ele geçirmek isteyen dışarıdan 25-30 yaşlarında bir insan gibi görünen bir zaman imparatorudur. Ecrin ise dışarıdan 20-25 yaşlarında bir insan gibi görünen bir zaman imparatoriçesidir ve Akat’ın sevgilisidir. Ayrıca evreni ele geçirme planında Akat’a yardım etmektedir. Akat planının bir parçası olarak kendini hapse attırır ve bir süre sonra Ecrin’in yardımıyla hapisten kaçar. Zaman imparatorları Yüce Konseyi’nin bir üyesi olan Tiera Akat’ı ve Akat’ın planının bir parçası olan Karanlık Boyut’a bir geçit açabilecek kadar enerjiye sahip olan Xenon’u bulması için Profesör’ü görevlendirir ve yanına Ecrin’i verir. Profesör ise dışarıdan 20’lerinde bir insan gibi görünen bir zaman imparatorudur. Akat Karanlık Boyut’ta hapsedilen evrende herkesin Lanetliler olarak bildiği savaş robotlarını kullanarak evreni ele geçirmeyi planlar. Ama Akat Lanetlileri Kontrolör adlı bir başlık olmadan kontrol edememektedir. Akat, Kontrolör’ü ararken Ecrin ise Profesör’ün yanında Xenon’u aramaktadır. Profesör ve Ecrin Xenon’un nerede olduğunu öğrenmek için Antik Bildirgenin Koruyucuları’na giderler ve Xenon’un bilinen uzayın sınırında bulunan Catcuda adlı bir gezegende olduğunu öğrenirler. Profesör ve Ecrin hiç vakit kaybetmeden Catcuda’ya doğru yola çıkarlar. Profesör ve Ecrin Catcuda’ya gelip Xenon’u bulduğunda Ecrin, Profesör’ü bayıltıp Xenon’u alarak Akat’ın yanına gelir. Akat Karanlık Boyut’a bir geçit açar ve Kontrolör sayesinde Lanetlileri serbest bırakır. Profesör, Akat ve Ecrin’in yanına gelip Kontrolör’ü yok eder. Ardından Tiera ve bir grup askeri Ecrin ve Akat’ı tutuklar.
SENARYO

Not: Senaryo Word'de Fransız formatta yazıldığı için kopyala yapıştır sonucu yazıda bir garip çıkmış olabilir.

SAHNE-1 DIŞ-GECE-BİR KAMP YERİ
GÖRÜNTÜYE BOL YILDIZLI BİR
GÖKYÜZÜ GELİR. DAHA SONRA
YAVAŞÇA AĞAÇLARIN DALLARI
ARASINDAN MERT VE SERPİL’İN KAMP
YAPTIĞI YERE GELİRİZ. MERT ATEŞİN
YANINDA TELESKOPLA GÖKYÜZÜNÜ
SEYRETMEKTEDİR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA SERPİL ÇADIRDAN ÇIKAR VE
MERT’İN YANINA GELİR. ELİNDE
YİYECEK BİR ŞEYLER VARDIR.
SERPİL: (ELİNDEKİ YİYECEKLERİ
YERE KOYARKEN) Acıkmışsındır.
MERT ARKASINI DÖNER VE SERPİL’İN
YANINA GELİR VE OTURUR. SERPİL
MERT’E YİYECEK BİR ŞEY UZATIR.
MERT SERPİL’İN ONA UZATTIĞI
YİYECEĞİ ALIR.
MERT: Biliyor musun? Bazen Türk
insanını anlamakta zorlanıyorum.
SERPİL: (ELİNDEKİ YİYCEKTEN BİR
LOKMA ALIR) Neden?
MERT: (KAFASINI GÖKYÜZÜNE
ÇEVİRİR) Türkiye’nin çoğu Müslüman
değil mi?
SERPİL: Evet.
MERT: (KAFASINI SERPİL’E ÇEVİRİR)
O zaman neden Türk insanı inancına zıt
olan bir düşünceye inanıyor?
SERPİL: (ŞAŞKIN) Nasıl yani?
MERT: Yani İslam inancına göre Allah tüm
kâinatı ve canlıları yoktan var etmemiş mi?
SERPİL: Evet.
MERT: Ve Allah’ın bir tek “Ol!”
demesiyle bizim için imkânsız gibi görünen
bir şeyin hemen oluvereceğine inanıyoruz.
Ayrıca Kuran’da insanlardan önce cinlerin
ve meleklerin var olduğu bildiriliyor. O
zaman neden insan, insandan sonrada insan
gibi başka canlıların var olmuş olacağına
inanmıyor?
SERPİL: Dediğinde haklısın ama başka
canlılar var edilmiş olsalardı onları
görebilmemiz gerekmez miydi?
MERT: (GÜLÜMSER) İnanmak için
görmek gerekmez. Zira Allah’ı da
görmüyorsun ama ona inanıyorsun. Çünkü
bu İslam inancının gereği. Allah’ın
varlığına ve birliğine şüphesiz inanmak.
Bana kalırsa evrende başka canlıların var
olmadığına inanmak Allah’ın yaratma
gücüne inanmamak demek. Bu durumda da
ben evrende başka canlıların var olmadığını
söyleyen bir Müslüman’dan şüphe ederim.
Neyse bu konu fazla uzadı kapatalım.
DER VE ELİNDE TUTTUĞU YİYECEKTEN
BİR LOKMA ALIR. DAHA SONRA MERT
TEKRAR TELESKOPUNUN BAŞINA
GEÇER. SERPİL İSE ATEŞİN BAŞINDA
ÖYLECE OTURMUŞ GÖKYÜZÜNE
BAKMAKTADIR. DÜŞÜNCELİDİR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA SERPİL AYAĞA
KALKAR.
SERPİL: Ben yatıyorum.
MERT: (TELESKOPTAN BAKARKEN)
Tamam.
SERPİL: Yatmıyor musun?
MERT: Yatarım birazdan.
SERPİL: Sen bilirsin.
DER VE ÇADIRA DOĞRU YÜRÜR.
ÇADIRA GİRER. BİRKAÇ SANİYE SONRA
MERT KAFASINI KALDIRIR VE
GÖKYÜZÜNE BAKAR. ARDINDAN
TEKRAR TELESKOPLA GÖKYÜZÜNE
BAKAR. GÖRÜNTÜYE GÖKYÜZÜNDEN
DÜŞMEKTE OLAN BİR ALEV TOPU
GELİR. BİRKAÇ SANİYE SONRA ALEV
TOPU MERTLERİN KAMP YERİNE
YAKIN BİR YERE BİR RÜZGÂR
EŞLİĞİNDE DÜŞER. MERT KOŞARAK
ÇADIRA GİRER.
SAHNE-2 İÇ-GECE-ÇADIR
SERPİL: Seni bu kadar erken
beklemiyordum.
MERT: (SIRT ÇANTASINI
KARIŞTIRIRKEN) Hadi kalk gidiyoruz.
SERPİL YATTIĞI YERDEN HAFİFÇE
DOĞRULUR VE MERT’E DÖNER.
SERPİL: Nereye?
MERT: Sürpriz. Gidince görürsün.
DER VE ÇANTADAN BİR EL FENERİ
ÇIKARIR.
SERPİL: Söyle işte zaten uykum var.
MERT: Gelince uyursun. Hadi.
DER VE ÇADIRDAN ÇIKAR.
SERPİL: Of!
DER VE YATTIĞI YERDEN KALKAR VE
ÇADIRDAN ÇIKAR.
SAHNE-3 DIŞ-GECE-KAMP YERİ
MERT FENERİ YAKAR VE SERPİL İLE
BİRLİKTE ORMANIN DERİNLİKLERİNE
DOĞRU YÜRÜMEYE BAŞLARLAR.
SAHNE-4 DIŞ-GECE-ALEV TOPUNUN DÜŞTÜĞÜ YER
ALEV TOPUNUN DÜŞTÜĞÜ YERDE
MAVİ, ÜÇ METRE GENİŞLİĞİNDE,
İKİ METRE YÜKSEKLİĞİNDE BİR KÜP
VARDIR. BİRKAÇ SANİYE SONRA
MERT VE SERPİL BİR GRUP ÇALILARIN
ARASINDAN ÇIKARLAR.
SERPİL: (ŞAŞKIN) Bu da ne?
MERT: (KÜPE DOĞRU YÜRÜRKEN)
Sanırım bir uzay gemisi. (KAFASINI
SERPİL’E ÇEVİRİR) Sonunda bir uzaylı
göreceksin. (GÜLÜMSER)
SERPİL: (MERT’E DOĞRU
YÜRÜRKEN) Sen sanki her gün
görüyorsun da.
MERT VE SERPİL KÜPE DOĞRU
YÜRÜMEYE DEVAM EDERLER. MERT
VE SERPİL KÜPE İYİCE
YAKLAŞTIKLARINDA KÜPÜN KAPISI
BİRDEN AÇILIR. MERT VE SERPİL
OLDUKLARI YERDE DURURLAR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA MERT KÜPE
DOĞRU YÜRÜMEYE BAŞLAR.
Bence fazla yaklaşmasan iyi olur.
MERT: (YÜRÜRKEN) Bir şey olmaz.
(KÜPÜN İÇİNİ GÖRMEYE
ÇALIŞARAK) Merhaba?
DER VE KÜPE DOĞRU YÜRÜMEYE
DEVAM EDER. BİRDEN KÜPTEN BİR
LAZER IŞINI ÇIKAR VE MERT’E DEĞER.
MERT ACI İÇİNDE YÜZ ÜSTÜ YERE
DÜŞER. SERPİL ÇIĞLIK ATARAK
KOŞMAYA BAŞLAR VE ÇALILARIN
ARASINDA GÖZDEN KAYBOLUR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA KÜPTEN
TURUNCU BİR TULUM GİYEN BİR
ADAM ÇIKAR.
SAHNE-5 DIŞ-BELİRSİZ-UZAY BOŞLUĞU
GÖRÜNTÜYE YAVAŞÇA UZAY
BOŞLUĞU GELİR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA UZAY BOŞLUĞUNDA ÖYLECE
SAVRULAN KIRMIZI, ÜÇ METRE
GENİŞLİĞİNDE İKİ METRE
YÜKSEKLİĞİNDE OLAN BİR KÜP
YAVAŞÇA GEÇER.
SAHNE-6 İÇ-BELİRSİZ-U.Z.İ.B. KONTROL ODASI
U.Z.İ.B. KONTROL ODASI OLDUKÇA
GENİŞTİR VE ODANIN TAM ORTASINA
YERLEŞTİRİLMİŞ ÜZERİNDE BİRÇOK
DÜĞME, KOL, AMPUL VE EKRANIN
OLDUĞU BİR PANEL VE BU PANELİN
ORTASINDAN TAVANA DOĞRU
UZANAN, ÜZERİNDE YANIP SÖNEN
RENGÂRENK IŞIKLARIN BULUNDUĞU
BİR SÜTUN VE ANA PANELİN
ETRAFINDA GENİŞ BİR ÇEMBER
OLUŞTURACAK ŞEKİLDE DİZİLMİŞ
BİRÇOK BAŞKA PANEL DAHA VARDIR.
PROFESÖR ANA PANELİN TAM
KARŞISINA YERLEŞTİRDİĞİ İKİ KİŞİLİK
KOLTUKTA SIRT ÜSTÜ UZANMIŞ
KUANTUM FİZİĞİ İLE İLGİLİ BİR KİTAP
OKUMAKTADIR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA BİR KADIN SESİ DUYULUR.
KADIN SESİ: Efendim Tiera iletişim
kurmak istiyor.
PROFESÖR: (KİTABI OKUMAYA
DEVAM EDERKEN) İletişim
engelleyiciyi etkinleştir. Şu sıralar
keyfim yerinde onu hiçbir şeyin bozmasına
izin veremem.
DER VE KİTABIN SAYFASINI ÇEVİRİR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA KONSOLUN
ORTASINDAKİ SÜTUNUN ÜZERİNDE
BULUNAN RENKLI LAMBALAR
DÜZENSİZ BİR ŞEKİLDE YANIP
SÖNMEYE BAŞLAR.
KADIN SESİ: Geri çağırma ünitesi
etkinleştirildi.
PROFESÖR KİTABI KAPATIR VE
OLDUĞU YERDE DOĞRULUR.
ŞAŞKINDIR.
PROFESÖR: Şaka yapıyorsun.
KADIN SESİ: Benim şaka yaptığımı hiç
gördün mü?
PROFESÖR KİTABI KOLTUĞUN
ÜZERİNE KOYAR VE KONSOLUN
BAŞINA GELİR. ARDINDAN KONSOLUN
ÜZERİNDEKİ BİRKAÇ DÜĞMEYE BASAR
BİR DÜĞMEYİ ÇEVİRİR VE BİR KOLU
AŞAĞI İNDİRİR VE KONSOLUN
ÜZERİNDEKİ EKRANLARDAN BİRİNİN
ÖNÜNE GELİR. BAKAR.
PROFESÖR: (ŞAŞKIN) Haklısın geri
çağırma ünitesi devrede.
KADIN SESİ: Bunun ne anlama geldiğini
biliyorsun değil mi?
PROFESÖR: Elbette biliyorum.
KADIN SESİ: Ve halkının bunu tüm
tarihleri boyunca sadece üç defa
kullandığını?
PROFESÖR: Evet, evet, evet.
KADIN SESİ: Benden habersiz neler
karıştırdın sen?
PROFESÖR: Hiçbir şey yapmadığımı
sende gayet iyi biliyorsun. Hem sen sussana
biraz. Zaten size neden konuşma modülü
ekledik ki? Konuşmuyorken bin kat daha
iyi olurdunuz. Aslında hata bende erkek bir
U.Z.İ.B. dururken gittim dişi bir U.Z.İ.B.
seçtim. Hem de en asi olanından. Beni
istediğim hiçbir yere götürmüyor hep kendi
istediği yerlere gidiyor. Anlamadığım
her seferinde navigasyon sistemini nasıl
atlatmayı başardığın? (BİRKAÇ SANİYE
BEKLER) Ne oldu konuşmuyorsun?
KADIN SESİ: Küstüm sana.
PROFESÖR: Küstün demek? Aman ne
yapacağım ben şimdi? Şimdi. Kadın değil
mi arkadaş canlıda olsa, makinede olsa
bunun gibi bir biyomekanikte olsa hep
aynılar kendilerini haklı çıkarmak için
ellerinden geleni yaparlar.
DER VE KOLTUĞA OTURUR.
SİTRESLİDİR VE DURDUĞU YERDE
DURAMAZ.
SAHNE-7 İÇ-BELİRSİZ-NEBULANOVA KONSEY ODASI
NEBULANOVA KONSEY ODASI SAĞDA
VE SOLDA YÜZ KİŞİNİN RAHATLIKLA
OTURABİLECEĞİ OTURAKLAR VE BU
OTURAKLARIN ARASINA
YERLEŞTİRİLMİŞ BİR MASA VARDIR VE
MASANIN ETRAFINA YERLEŞTİRİLMİŞ
SANDALYELER BULUNMAKTADIR.
TİERA ÜZERİNDE NEBULANOVA’YA
ÖZGÜ SÜSLERLE SÜSLENMİŞ MAVİ,
PELERİNLİ BİR ELBİSEYLE BİR
SANDALYEDE OTURMUŞ BACAK
BACAK ÜSTÜNE ATMIŞ PROFESÖR’ÜN
GELMESİNİ BEKLEMEKTEDİR.
TİERA’NIN HEMEN YANINDA AYAKTA
ECRİN, ÜZERİNDE NEBULANVA’YA
ÖZGÜ SÜSLERLE SÜSLENMİŞ YEŞİL BİR
KIYAFET GİYMİŞ VE BAŞINADA SAĞA
VE SOLA UZANAN İKİ UZUN PARÇANIN
BULUNDUĞU VE UCLARININ YAKARI
DOĞRU KIVRILDIĞI BİR ŞAPKA VARDIR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA ODANIN BİR
KENARINDA KIRMIZI, ÜÇ METRE
GENİŞLİĞİNDE İKİ METRE
YÜKSEKLİĞİNDE BİR KÜP BELİRMEYE
BAŞLAR.
SAHNE-8 İÇ-BELİRSİZ-U.Z.İ.B. KONTROL ODASI
KONSOLUN ÜZERİNDE BULUNAN
IŞIKLAR TEKER TEKER SÖNMEYE
BAŞLAR. TÜM IUŞIKLAR SÖNDÜĞÜNDE
KADIN SESİ: (KIZIGIN) Geldik.
PROFESÖR: (KIZIGIN) Tamam.
DER VE OTURDUĞU YERDEN
KALKARAK KAPIYA DOĞRU YÜRÜR.
BİRDEN DURUR VE KONSOLA DÖNER.
PROFESÖR: Özür dilerim.
KADIN SESİ: Efendim?
PROFESÖR: Özür dilerim. Gergin
olduğum zaman bazen kontrolü
kaybedebiliyorum. Seni kırdım tekrar özür
dilerim.
KADIN SESİ: Önemli değil. Tiera’yı
bekletme sen.
PROFESÖR: (GÜLÜMSER) Haklısın
Tiera bekletmeye gelmez.
DER VE TEKRAR KAPIYA DÖNER VE
YÜRÜMEYE BAŞLAR.
SAHNE-9 İÇ-BELİRSİZ-NEBULANOVA KONSEY ODASI
BİRKAÇ SANİYE SONRA KIRMIZI
KÜPÜN KAPISI AÇILIR VE PROFESÖR
KONSEY ODASINA GELİR.
PROFESÖR: Evet, sorun nedir?
TİERA: Önce otur.
PROFESÖR MASANIN ETRAFINDA
BULUNAN BİR SANDALYEYE OTURUR.
TİERA MASANIN ÜZERİNDE BULUNAN
ŞEFFAF KLAVYEDEN BİR TUŞA BASAR.
MASANIN ÜZERİNDE MERT’İ ÖLDÜREN
TURUNCU TULUMLU ADAMIN
HOLOGRAMI GELİR.
Bu Akat. Üç yıl önce onu evreni ele
geçirme planları yaparken yakaladık ve
Titan’a hapsettik.
PROFESÖR: Bundan bana ne? Beni buraya
neden geri getirdiniz? Onu söyle.
TİERA: Akat dün Titan’dan kaçmayı
başardı. Bununla da kalmayıp buraya kadar
gelip bir U.Z.İ.B.’de çalmış.
PROFESÖR: Beni geri getireceğinize onu
geri getirseydiniz.
TİERA: Denedik ama Akat bir şekilde geri
çağırma ünitesini devre dışı bırakmış hiçbir
şekilde onun çaldığı U.Z.İ.B. ile bağlantı
kuramıyoruz.
PROFESÖR: Benden Akat’ı bulmamı mı
istiyorsunuz?
TİERA: Hem evet, hem hayır.
PROFESÖR: Açıkla.
TİERA KLAVYEDEN BAŞKA BİR TUŞA
BASAR. MASANIN ÜZERİNDEKİ
AKAT’IN HOLOGRAMI KAYBOLUR VE
YERİNİ ÜZERİ ÇİZGİLERLE SÜSLENMİŞ
BİR KÜPÜN HOLOGRAMINA BIRAKIR.
TİERA: Akat’ı yakaladığımızda bu küp
hakkında araştırmalar yaptığını öğrendik.
Araştırmalarına göre bu küpün adı Xenon.
Evrende Karanlık Boyut’a geçit açabilecek
kadar enerjiye sahip tek şey. Karanlık
Boyut’ta ise Lanetliler adında güçlü, güçlü
oldukları kadarda acımasız bir ırk
hapsedilmiş durumda.
PROFESÖR: Yani Akat’ın planının
Xenon’u bulup Lanetlileri serbest
bırakmak ve zihin kontrolüyle onları
kontrol edip onlarla evreni ele geçirmek
olduğunu düşünüyorsunuz.
TİERA: Evet. Senden istediğimizde hem
Akat’ı hem de Xenon’u bulup
Nebulanova’ya getirmen.
PROFESÖR: Xenon’un burada güvende
olacağını mı düşünüyorsunuz?
TİERA: Evrendeki her hangi bir yerde
olduğundan çok daha güvende olacaktır.
PROFESÖR: Ben pek emin değilim.
Baksana Akat bile hem Titan’dan
kaçabildiğine hem de buraya kadar
gelip bir U.Z.İ.B. çalabildiğine göre burası
sizin düşündüğünüz kadar güvenli bir yer
olmasa gerek.
TİERA: (SİNİRLE) Akat’a kesinlikle biri
yardım etti. Yoksa Akat ne Titan’dan
kaçabilirdi ne de buraya kadar gelip bir
U.Z.İ.B. çalabilirdi.
PROFESÖR: Peki, öyle olsun. (AYAĞA
KALKAR VE U.Z.İ.B.’E DOĞRU
YÜRÜR) Akat’ı ve Xenon’u bulup buraya
getireceğim. Olabilecek en kısa zamanda.
TİERA: (AYAĞA KALKAR) Bekle
Profesör.
PROFESÖR: (TİERA’YA DÖNER) Ne
oldu?
TİERA: Ecrin’de seninle gelecek.
PROFESÖR: Ecrin’de kim?
ECRİN: (BİR ADIM ÖNE ÇIKAR) Benim.
TİERA: Akademiden daha bu gün polis
olarak mezun oldu. Bu görevde seninle
olmasını istiyorum.
PROFESÖR: Bir yardımcıya ihtiyacım yok
benim.
DER VE U.Z.İ.B.’E DOĞRU YÜRÜMEYE
DEVAM EDER.
TİERA: Senin yanında çok şey
öğreneceğine eminim Profesör.
PROFESÖR: (DURUR) Anlıyorum. Peki,
buna da tamam. Gelsin.
DER VE YÜRÜMEYE DEVAM EDER.
ECRİN TİERA’YA BAKAR.
TİERA: (KISIK BİR SESLE) Ona göz
kulak ol.
ECRİN: (KISIK BİR SESLE) Tamam.
PROFESÖR: (U.Z.İ.B.’İN KAPISINI
AÇARKEN) Gelmiyor musun?
DER VE KAPIYI AÇAR VE İÇERİ GİRER.
ECRİN: Geliyorum.
DER VE U.Z.İ.B.’İN AÇIK KAPISINA
DOĞRU KOŞMAYA BAŞLAR. U.Z.İ.B’E
GİRER VE KAPIYI ARKASINDAN
KAPATIR. BİRKAÇ SANİYE SONRA
U.Z.İ.B. YAVAŞÇA GÖZDEN
KAYBOLMAYA BAŞLAR.
SAHNE-10 İÇ-BELİRSİZ-U.Z.İ.B. KONTROL ODASI
KONTROL PANELİNİN ORTASINDAKİ
SÜTUNUN ÜZERİNDE BULUNAN
LAMBALAR YİNE RASTGELE BİR
ŞEKİLDE YANIP SÖNMEKTEDİR.
PROFESÖR KONTROL PANELİNİN
BAŞINDA BİR ŞEYLER YAPMAKTADIR.
ECRİN PROFESÖR’E DOĞRU YÜRÜRKEN
ECRİN: Bir konsey üyesine böyle
davranamazsın.
PROFESÖR: (İŞİNE DEVAM EDERKEN)
Sırf benden daha yüksekte diye birine
yalakalık yapmam gerekmez.
ECRİN: Elbette gerekmez ama saygı
göstermen gerekir.
PROFESÖR: (PANELİN DİĞER
TARAFINA GEÇER VE İŞİNE DEVAM
EDERKEN) Gösteriyorum. Kendimce. Bu
arada git üzerini değiştir. Bu halde benimle
gelemezsin.
ECRİN: (ÜZERİNE BAKAR) Ne varmış
halimde?
PROFESÖR: (KAFASINI KALDIRIP
ECRİN’E BAKAR) Fazla Nebulanova
tarzı. Hem şu kafandakini de çıkar. Çok
gülünç görünüyorsun.
ECRİN: Bak bunda haklısın.
DER VE KAFASINDAKİ ŞAPKAYI
ÇIKARIR.
PROFESÖR: Böyle daha iyi ama yinede
üzerini değiştirmen gerek. (KAFASINI
KONSOLA ÇEVİRİR) Kızım küçük
misafirimize gardırobun yerini gösterir
misin?
KADIN SESİ: Elbette. Bu taraftan küçük
hanım.
DER VE KONTROL PANELİNİN SAĞ
TARAFINDA BULUNAN ELEKTRONİK
KAPI AÇILIR. ECRİN ŞAŞKIN ŞAŞKIN
PROFESÖR’E BAKARAK KAPIYA
DOĞRU YÜRÜR. KAPIDAN GEÇTİĞİNDE
KAPI KAPANIR.
SAHNE-11 İÇ-BELİRSİZ-AKAT’IN U.Z.İ.B.’İNİN KONTROL ODASI
AKAT’IN U.Z.İ.B.’İNİN KONTROL
ODASINDA SADECE ÜZERİNDE BİRÇOK
DÜĞME, KOL VE EKRANIN
BULUNDUĞU KONTROL PANELİ VE BU
PANELİN ORTASINDAN TAVANA
KADAR UZANAN ÜZERİNDE
RENGÂRENK LAMBALARIN
BULUNDUĞU SÜTUNDAN BAŞKA
HİÇBİR ŞEY YOKTUR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA AKAT KONTROL PANELİNİN
SAĞ TARAFINDA BULUNAN
ELEKTRONİK KAPIDAN KONTROL
ODASINA GELİR. ÜZERİNDE MERT’İN
ELBİSELERİ VARDIR. AKAT KAPININ
SAĞ TARAFINDA BULUNAN AYNAYA
DÖNER VE KENDİNE BAKAR.
AKAT: Fazla gösterişli değil ama yinede o
korkunç turuncu hapishane tulumundan bin
kat daha iyi.
DER VE BİRKAÇ SANİYE DAHA
AYNADA KENDİNİ SEYREDER. DAHA
SONRA KAPIYA DOĞRU YÜRÜMEYE
BAŞLAR.
Kapıyı aç.
DER. U.Z.İ.B.’İN KAPISI YAVAŞÇA
ARDINA KADAR AÇILIR. AKAT
U.Z.İ.B.’DEN ÇIKAR.
SAHNE-12 DIŞ-GECE-ORMANLIK BİR ALAN
AKAT U.Z.İ.B.’DEN ÇIKAR. DERİN BİR
NEFES ALIR. ARDINDAN
PANTOLONUNUN CEBİNDEN ALTIGEN
BİR CİHAZ ÇIKARIR. DİĞER ELİNİ
CİHAZIN ÜZERİNDEN GEÇİRİR. CİHAZ
PARILDAMAYA BAŞLAR. BİRKAÇ
SANİYE SONRA CİHAZIN PARILTISI
YAVAŞÇA KAYBOLUR. AKAT BİRKAÇ
SANİYE CİHAZA BAKAR. DAHA SONRA
CİHAZI CEBİNE KOYAR VE YÜRÜMEYE
BAŞLAR.
SAHNE-13 İÇ-BELİRSİZ-U.Z.İ.B. KONTROL ODASI
PROFESÖR KOLTUKTA OTURMUŞ,
ELLERİNİ DİZLERİNİN ÜZERİNE
KOYMUŞ VE KAFASINIDA
AVUÇLARININ İÇİNE KOYMUŞ ÖYLECE
DURMAKTADIR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA KONTROL PANELİNE AÇILAN
ELEKTRONİK KAPI AÇILIR VE
KONTROL ODASINA ÜZERİNDE SADE
MAVİ BİR TİŞÖRT, TİŞÖRTÜN
ÜZERİNDE DERİ BİR CEKET, ALTINDA
KOT PANTOLON VE SPOR AYAKKABI
GİYMİŞ OLAN ECRİN GELİR.
ECRİN: (PROFESÖR’E DOĞRU
YÜRÜRKEN) Nasıl görünüyorum?
PROFESÖR: (KAFASINI ECRİN’E
ÇEVİRİR) Eski haline göre çok daha iyi.
(AYAĞA KALKAR) O U.Z.İ.B. ile
bağlantı kurabiliyor musun?
KADIN SESİ: Üzgünüm.
ECRİN: Şimdi onu nasıl bulacağız?
PROFESÖR: Bulmayacağız.
ECRİN: Neden? Yüce konseye onu
bulacağını söyledin.
PROFESÖR: Biz sadece Akat’ı aramıyoruz
Ecrin unuttun mu? Xenon’u bulursak Akat’ı
da bulmuş oluruz.
ECRİN: Peki onu nasıl bulacağız?
PROFESÖR: Güzel soru. Biraz düşüneyim.
(BİRKAÇ SANİYE BEKLER) Ah!
Tamam.
DER VE KONTROL PANELİNE DOĞRU
YÜRÜR. KONTROL PANELİNİN BAŞINA
GELDİĞİNDE BİR KLAVYE
ARACILIĞYLA KOORDİNATLARI GİRER
BİRKAÇ TUŞA BASAR. BİR TUŞU
ÇEVİRİR VE EN SONUNDA DA BİR
KOLU AŞAĞI İNDİRİR. KONTROL
PANELİNİN ORTASINDAKİ SÜTUNUN
ÜZERİNDE BULUNAN LAMBALAR
RASTGELE YANIP SÖNMEYE BAŞLAR.
ECRİN: (PROFESÖR’ÜN YANINA
GELİR) Nereye gidiyoruz?
PROFESÖR: A.B.K.
ECRİN: A.B.K.?
PROFESÖR: Antik Bildirgenin
Koruyucuları. Tabi bu kız bizi doğru yere
götürürse.
KADIN SESİ: Merak etme Profesör bu
sefer istediğin yerde olacaksın.
PROFESÖR: Teşekkürler.
SAHNE-14 DIŞ-GECE-BİR MAĞARANIN ÖNÜ
AKAT BİR MAĞARANIN ÖNÜNE GELİR.
CEBİNDEN ALTIGEN CİHAZI ÇIKARIR
VE BAKAR. ARDINDAN KAFASINI
MAĞARAYA ÇEVİRİR.
AKAT: Sonunda hedefime bir adım daha
yakınım artık.
DER VE MAĞARAYA GİRER.
SAHNE-15 İÇ-BELİRSİZ-ANTİK BİLRDİRGENİN KORUYUCULARI
U.Z.İ.B. BUZ MAVİSİ DUVARLARIN
OLDUĞU BİR YERDE YAVAŞÇA
BELİRMEYE BAŞLAR. U.Z.İ.B.
TAMAMEN BELİRDİĞİNDE KAPISI
AÇILIR VE PROFESÖR VE ECRİN
DIŞARI ÇIKAR. ÇIKARKENDE ELLERİNİ
HAVAYA KALDIRIRLAR. U.Z.İ.B.’İN
KARŞISINDA ALTI KİŞİLİK BİR GRUP
VARDIR. GRUPTAKİ BEŞ KİŞİ PROFESÖR
VE ECRİN’E SİLAH DOĞRULTMUŞTUR.
GRUP LİDERİ: Kimsiniz ve buraya neden
geldiniz?
PROFESÖR: Adım Profesör ve bu da
arkadaşım Ecrin buraya yardımınızı almak
için geldik.
GRUP LİDERİ: Hangi konuda?
PROFESÖR: Xenon adlı bir cihazın nerede
olduğunu öğrenmemiz gerek. Biliyorsanız
lütfen söyleyin.
GRUP LİDERİ: Yakalayın.
GRUPTAN İKİ KİŞİ PROFESÖR VE
ECRİN’E DOĞRU YÜRÜMEYE BAŞLAR.
PROFESÖR: Bizi yanlış anladınız.
GRUP LİDERİ: Tabi hep öyle olur. Yanlış
anlayan hep biz oluruz. Götürün.
PROFESÖR VE ECRİN’İ YAKALAYAN İKİ
KİŞİ İKİSİNİDE GÖTÜRÜRLER.
PROFESÖR GÖTÜRÜLÜRKEN
PROFESÖR: Bakın gerçekten yanlış
anladınız. (ETRAFINA BAKAR. HİÇBİR
DEĞİŞİKLİK OLMAYINCA) Tamam bize
inanmıyorsanız Zaman İmparatorları Yüce
Konseyi’ne sorun. Onlar size her şeyi
açıklar.
GRUP LİDERİ: (PROFESÖR’E ALDIRIŞ
ETMEZ) Bu geminin güvenliğini sağlayın
kaçma ihtimallerine karşı üssü Protokol B
düzeyine getirin.
GRUPTAN GERİYE KALANLAR
“EMREDERSİNİZ” DERLER VE
DAĞILIRLAR. GRUP LİDERİ PROFESÖR
VE ECRİN’İN GÖTÜRÜLDÜĞÜ YÖNE
DOĞRU YÜRÜMEYE BAŞLAR.
SAHNE-16 İÇ-BELİRSİZ-NEBULANOVA GÖZLEM İSTASYONU
GÖZLEM İSTASYONUNDA BİRÇOK
EKRAN VE PANEL VARDIR. HER
PANELİN BAŞINDA NEBULANOVA’YA
ÖZGÜ KIYAFETLER GİYMİŞ ZAMAN
İMPARATORLARI VE
İMPARATORİÇELERİ OTURMAKTADIR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA GÖZLEM
İSTASYONUNUN KAPISI AÇILIR VE
İÇERİ TİERA GİRER. BİR PANELİN
BAŞINDA OTURAN ZAMAN
İMPARATORİÇESİNİN YANINA GELİR.
TİERA: Evet, sorun nedir?
ZAMAN İMPARATORİÇESİ: Efendim
Profesör’ün U.Z.İ.B.’inden bir mesaj aldık.
TİERA: Oynatın.
ZAMAN İMPARATORİÇESİ ÖNÜNDEKİ
PANELDEN BİR TUŞA BASAR.
KADIN SESİ: Zaman İmparatorları Yüce
Konseyi’ne. Xenon ve Akat’ı bulmak için
görevlendirdiğiniz Profesör ve Ecrin’i
Antik Bildirgenin Koruyucuları bir yanlış
anlama sonucu tutsak almışlardır. Lütfen
buraya gelip bu yanlış anlaşılmayı düzeltin.
TİERA ELBİSESİNİN SAĞ KOLUNU
SIYIRIR. ELBİSENİN ALTINDAN BİR
İELTİŞİM CİHAZI ÇIKAR. TİERA DİĞER
ELİYLE İLETİŞİM CİHAZININ TEK
DÜĞMESİNE BASAR VE CİHAZI AĞZINA
YAKLAŞTIRIR.
TİERA: (KAPIYA DOĞRU YÜRÜRKEN)
Konsey U.Z.İ.B.’ini hazırlayın. Ufak bir
yolculuğa çıkıyoruz.
DER VE GÖZLEM İSTASYONUNDAN
ÇIKAR.
SAHNE-17 İÇ-GECE-BİR MAĞARANIN İÇİ
HAVADA MAĞARANIN İÇİNİ
AYDINLATAN VE AKAT’I İZLEYEN BİR
IŞIK TOPU VARDIR. AKAT’IN ELİNDE
İSE ALTIGEN BİR CİHAZ VARDIR VE
YÜRÜMEKTEDİR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA AKAT DURUR VE SAĞ
TARAFINA DÖNER. KAFASINI KALDIRIP
MAĞARANIN DUVARINA BAKAR.
AKAT: İşte buradasın.
DER VE ALTIGEN CİHAZI CEBİNE
KOYAR VE DUVARA DOĞRU YAKLAŞIR.
AKAT DUVARIN ÖNÜNE GELDİĞİNDE
ELİNİ DUVARA DOĞRU UZATIR. ELİ
DUVARA DEĞDİĞİNDE DUVARIN
İÇİNDEN GEÇER VE DUVAR
DALGALANIR. DAHA SONRA AKAT
YAVAŞÇA DUVARIN İÇİNDEN GEÇER.
SAHNE-18 İÇ-BELİRSİZ-ANTİK BİLDİRGENİN KORUYUCULARI
KONSEY U.Z.İ.B.’İ ANTİK BİLDİRGENİN
KORUYUCULARI ÜSSÜNDE YAVAŞÇA
BELİRİR. TAMAMEN BELİRDİĞİNDE
TİERA VE İKİ ADAMI KONSEY
U.Z.İ.B.’İNDEN ÇIKARLAR.
TİERA: Antik Bildirgenin Koruyucuları.
GRUP LİDERİ: İmparator Tiera bu ne
güzel bir sürpriz.
TİERA: Asıl sürpriz sizde.
GRUP LİDERİ: Ne demek oluyor bu?
TİERA: Xenon’u bulmaları için
görevlendirdiğim insanları esir almışsınız.
GRUP LİDERİ: Zaman İmparatorları neden
Xenon’u arıyor?
TİERA: Evreni kurtarmak için.
GRUP LİDERİ: Daha açık konuş.
TİERA: Halkımdan Akat adında biri evreni
ele geçirmek gibi olmayacak bir hayale
kapıldı. Bu arzusunu öğrenip onu yakaladığımızda Xenon hakkında araştırma
yaptığını öğrendik. Şimdi ise o kaçtı.
GRUP LİDERİ: Zaman İmparatorları
hapishanelerinden hiç kimsenin
kaçamayacağını sanırdım.
TİERA: Öyle kaçamaz dışarıdan yardım
almadığı sürece.
GRUP LİDERİ: Anlıyorum. (YANINDAKİ
ADAMLARIN BİRİNE) Getirin.
ADAM BAŞINI ÖNE EĞER VE ODADAN
ÇIKAR. GRUP LİDERİ YANINDAKİ
DİĞER ADAMA
Herkese Protokol A’ya geri döndüğümüzü
söyle.
BU ADAMDA DİĞER ADAM GİBİ BAŞINI
ÖNÜNE EĞER VE ODADAN ÇIKAR.
SAHNE-19 İÇ-BELİRSİZ-ANTİK BİLDİRGENİN KORUYUCULARI HAPİSHANE
HAPİSHANE ODASINDA YERDE DURAN
GENİŞ METAL BİR YUVARLAK VE
BU YUVARLAĞIN HEMEN SAĞ
TARAFINDAN BULUNAN KONTROL
PANELİ DIŞINDA HİÇ BİR ŞEY YOKTUR.
ODANIN KAPISI AÇILIR VE İÇERİ
PROFESÖR VE ECRİN VE ONLARI ESİR
ALAN İKİ KİŞİ GİRERLER. PROFESÖR
VE ECRİN’İ YERDEKİ GENİŞ
YUVARLAĞIN İÇİNE İTERLER.
ARDINDAN İÇLERİNDEN BİRİ KONTROL
PANELİNDEN BİR TUŞA BASAR VE
YUVARLAĞIN ETRAFINI TAVANA
KADAR UZANAN SARIMSI BİR IŞIK
TABAKASI KAPLAR. ARDINDAN
PROFESÖR VE ECRİN’İ GETİREN İKİ
KİŞİ ODADAN ÇIKAR.
ECRİN: (İKİ KİŞİ ODADAN ÇIKAR
ÇIKMAZ) Buradan hemen çıkmalıyız.
PROFESÖR ECRİN’DEN BİRKAÇ ADIM
UZAKLAŞIR VE YERE OTURUR.
PROFESÖR: Çıkamayız.
ECRİN: (PROFESÖR’E DÖNER) Neden?
PROFESÖR: Etrafımız çevrili.
ECRİN: Alt tarafı bir ışın duvarı. Rahatlıkla
onu delip geçebiliriz.
PROFESÖR: Aslında geçemeyiz. (IŞIN
DUVARINA ŞÖYLE BİR BAKAR)
Anladığım kadarıyla bu çift katmanlı bir
elektron ışın duvarı. Ayrıca her bir katmanı
bin voltluk bir gerilim akımıyla
güçlendirilmiş. Böyle bir ışın duvarını
evrende çok az sayıda cihaz delip geçebilir
ve ben o sayılı cihazlardan birine bile sahip
değilim.
ECRİN: (IŞIN DUVARINA BAKARKEN)
Bir yolu mutlaka olmalı.
PROFESÖR: Aslında bir yolu var.
ECRİN: (PROFESÖR’E BAKAR)
Neymiş?
PROFESÖR: Oturup dinlenmek.
ECRİN: (ŞAŞKIN) Oturup dinlenmenin
buradan çıkmamıza ne gibi bir faydası
olacak?
PROFESÖR: Hiçbir faydası olmayacak
ama buradan çıktığımızda Akat’ı ve
Xenon’u ararken bize çok faydası olacak.
Hadi gel yanıma otur. Biraz dinlen.
ECRİN PROFESÖR’ÜN YÜZÜNE
ŞAŞIRMIŞ VE DEHŞETE DÜŞMÜŞ BİR
İFADEYLE BAKAR. BİRKAÇ SANİYE
SESSİZLİK OLUR.
Bak, benim küçük kızım, U.Z.İ.B.’im biz
daha buraya hapis olmadan Yüce Konsey’e
mesaj göndermiştir. Yakında bizi buradan
çıkaracaklardır. Şimdi gel ve biraz otur.
ECRİN TEREDDÜT İÇİNDE
PROFESÖR’ÜN YANINA GELİR VE
OTURUR.
SAHNE-20 İÇ-BELİRSİZ-MAĞARA DUVARININ ARDI
MAĞARA DUVARININ ARDI PÜRÜZSÜZ
GRİMSİ DUVARLARLA
ÇEVRELENMİŞTİR VE GİRİŞTEN
BİRKAÇ METRE UZAKTA BİR
MERDİVEN VE MERDİVENİN ARDINDA
BİR SUNAĞA YERLEŞTİRİLMİŞ KARE
ŞEKLİNDEKİ TERON ANAHTARI
VARDIR. AKAT MERDİVENLERE
DOĞRU İLERLER. MERDİVENLERDEN
ÇIKAR. SUNAĞIN İÇİNDE DURAN
TERON ANAHTARINI ELİNE ALIR VE
HAYRANLIKLA ANAHTARA BAKAR.
YÜZÜNDE KÖTÜCÜL BİR
GÜLÜMSEME VARDIR.
SAHNE-21 İÇ-BELİRSİZ-ANTİK BİLDİRGENİN KORUYUCULARI HAPİSHANE
ECRİN: Kaç saat oldu ne gelen var ne
giden. Kabul et yanıldın işte.
PROFESÖR: Ben asla yanılmam. Tamam
yanılabilirim ama çok ender.
ECRİN: Buda o ender anlardan biri olamaz
mı?
PROFESÖR: Olamaz. En azından bu sefer
olmamalı. (ODANIN KAPISI AÇILIR.
PROFESÖR AYAĞA KALKARKEN) Ha
ha! Söylemiştim.
ODAYA ANTİK BİLDİRGENİN
KORUYUCULARINDAN BİRİ GİRER.
IŞIN DUVARINA YAKLAŞIR VE
PANELDEN BİR TUŞA BASAR. IŞIN
DUVARI KAYBOLUR. PROFESÖR
ADAMIN YANINA GELİR.
Teşekkürler.
KORUYUCU: Yüce Koruyucu sizi görmek
istiyor.
PROFESÖR: Lütfen önden buyurun.
ADAM KAPIYA DÖNER VE YÜRÜMEYE
BAŞLAR. PROFESÖR VE ECRİN ADAMIN
PEŞİNDEN GİDERLER.
SAHNE-22 İÇ-SABAHA KARŞI-U.Z.İ.B.’İN BULUNDUĞU ORMANLIK ALAN
AKAT: (U.Z.İ.B.’E DOĞRU
YÜRÜRKEN) Kapıyı aç.
U.Z.İ.B.’İN KAPISI YAVAŞÇA ARDINA
KADAR AÇILIR. AKAT AÇILAN KAPIDAN
U.Z.İ.B.’E GİRER VE KAPIYI
ARKASINDAN KAPATIR. BİRKAÇ
SANİYE SONRA U.Z.İ.B. YAVAŞÇA
GÖZDEN KAYBOLMAYA BAŞLAR.
SAHNE-23 İÇ-BELİRSİZ-ANTİK BİLDİRGENİN KORUYUCULARI
ODANIN KAPISI AÇILIR VE İÇERİ
PROFESÖR, ECRİN VE BİR KORUYUCU
GİRER.
KORUYUCU: Efendim?
GRUP LİDERİ: Gelsinler.
KORUYUCU PROFESÖR VE ECRİN’İN
ÖNÜNDEN ÇEKİLİR.
PROFESÖR: (TİERA’YA DOĞRU
YÜRÜRKEN) Tiera! (TİERA’NIN
YANINA GELİR VE ELİNİ SIKARKEN)
Teşekkürler. (ARDINDAN GRUP
LİDERİNE DOĞRU BİRKAÇ ADIM
ATAR) Evet, sizi dinliyorum.
GRUP LİDERİ: Xenon bilinen uzayın
sınırında yer alan Catcuda adlı bir
gezegende saklı. Ama seni uyarmalıyım
Profesör. Catcuda’ya isteyerek ya da
istemeyerek her kim gittiyse geri dönemedi.
PROFESÖR: Biz döneriz. Öyle değil mi
Ecrin?
ECRİN: Evet, öyle.
PROFESÖR: (GÜLÜMSER. ARDINDAN
GRUP LİDERİNE) Bu arada gemimi
nereye götürdünüz?
GRUP LİDERİ: Profesör’e gemisine kadar
eşlik edin.
KORUYUCU: (BAŞINI ÖNÜNE EĞER
VE KALDIRDIKTAN SONRA) Bu
taraftan.
DER VE YÜRÜMEYE BAŞLAR. HEMEN
ARDINDAN PROFESÖR VE ECRİN
YÜRÜMEKTEDİR. ÜÇÜ ODADAN
ÇIKTIĞINDA TİERA GRUP LİDERİNE
DÖNER.
TİERA: Artık gitsem iyi olacak.
GRUP LİDERİ: Yine beklerim. Korumalar
ve diplomasi olmadan baş başa bu üssü
dolaşır, sohbet ederiz.
DER VE GÖZ KIRPAR. TİERA İSE
GÜLÜMSER VE ARKASINI DÖNÜP
U.Z.İ.B.’E DOĞRU YÜRÜMEYE BAŞLAR.
U.Z.İ.B.’İN ÖNÜNE GELDİĞİNDE
KORUMALARDAN BİRİ U.Z.İ.B.’İN
KAPISINI İTEREK AÇAR. TİERA
U.Z.İ.B.’E GİRER. PEŞİNDENDE İKİ
KORUMA U.Z.İ.B.’E GİRER VE KAPIYI
KAPATIRLAR. BİRKAÇ SANİYE SONRA
U.Z.İ.B. YAVAŞÇA GÖZDEN
KAYBOLMAYA BAŞLAR.
SAHNE-24 DIŞ-GECE-YOK OLMUYA BAŞLAMIŞ BİR GEZEGEN
AKAT AĞZINA TAKTIĞI BİR MASKEYLE
ŞİDDETLİ BİR RÜZGÂRA KARŞI
YÜRÜMEKTE BİR ELİNİDE GÖZLERİNİ
HAVAYA KALKAN KUM VE TOZ
ZERRELERİNDEN KORUMAK İÇİN
GÖZLERİNİN ÖNÜNDE TUTMAKTADIR.
AKAT’IN AĞZINA TAKTIĞI MASKENİN
SAĞINDAN VE SOLUNDAN BİRER TANE
BORU ÇIKIYOR VE AKAT’IN
ARKASINDA TAŞIDIĞI BİR CİHAZA
GİRİYORDUR. AKAT ZAMAN ZAMAN
RÜZGÂRA KARŞI YÜRÜMEKTE
ZORLANSADA PES ETMEZ VE
YÜRÜMEYE DEVAM EDER. BİRKAÇ
SANİYE SONRA GÖK GÜRLEMEYE VE
ŞİMŞEK ÇAKMAYA BAŞLAR. AKAT
YOLUNA DEVAM EDER. BİRKAÇ
SANİYE SONRA AKAT YÜRÜMEYİ
BIRAKIR VE ETRAFINA BAKAR. SOL
TARAFINDA DEVASA BİR KARALTI
GÖRÜR VE SOL TARAFINA DÖNÜP
YÜRÜMEYE DEVAM EDER. AKAT
DEVASA KARALTIYA YAKLAŞTIKÇA
KARALTININ DEVASA BİR YAPI
OLDUĞU ANLAŞILIR. KARALTININ BİR
YAPI OLDUĞU KESİNLEŞİNCE AKAT
DURUR.
AKAT: Sonunda.
DER VE YAPIYA DOĞRU YÜRÜR.
YAPININ KAPISININ ÖNÜNE
GELDİĞİNDE DURUR VE SAĞINA
SOLUNA BAKAR VE KAPININ SAĞ
TARAFINDA BULUNAN KARE BOŞLUĞU
FARK EDER. KARE BOŞLUĞA DOĞRU
YÜRÜR. KARE BOŞLUĞUN ÖNÜNE
GELDİĞİNDE CEBİNDEN TERON
ANAHTARINI ÇIKARIR VE BOŞ KARE
ALANA YERLEŞTİRİR. AKAT TERON
ANAHTARINI KARE ALANA
YERLEŞTİRDİKTEN SONRA KAPI
BÜYÜK BİR GÜRÜLTÜ VE
GICIRDAMAYLA ARDINA KADAR
AÇILIR. AKAT YAVAŞÇA AÇILAN
KAPIDAN İÇERİ GİRER.
SAHNE-25 İÇ-BELİRSİZ-U.Z.İ.B. KONTROL ODASI
PROFESÖR KONSOLUN BİR TARAFINDA
ECRİN İSE DİĞER TARAFINDA BİR
ŞEYLER YAPMAKTADIRLAR. U.Z.İ.B.
SALLANMAKTADIR.
PROFESÖR: Durum nedir kızım?
KADIN SESİ: Motorlar neredeyse kritik
ısıya ulaştı.
ECRİN: (TELAŞLA) Bir şeyler yap.
PROFESÖR: Tamam. Sen işine bak.
Boyutsal dengeleyiciye ve hareket
ivmelendiriciye giden enerjiyi azalt. Artan
enerjiyi soğutma birimlerine yönlendir.
Motorlardaki enerjiyi azaltmadan tüm
soğutma birimlerini olabildiğince fazla
çalıştır ve hepsini motorlara yönlendir.
KADIN SESİ: Ama diğer birimler…
PROFESÖR: Bu yolculuk bitene kadar
önceliğimiz motorlar. Şimdi dediğimi yap.
KADIN SESİ: Anlaşıldı.
PROFESÖR: (BİR DÜĞMEYİ
GÖSTEREREK) Şu düğmeye bas
(HEMEN ARDINDAN BİR KOLU
GÖSTERİR) ve şu kolu kaldır.
ECRİN PROFESÖR’ÜN GÖSTERDİĞİ
DÜĞMEYE BASAR VE GÖSTERDİĞİ
KOLU KALDIRIR.
SAHNE-26 İÇ-BELİRSİZ-DEVASA YAPININ İÇİ
AKAT DEVASA YAPININ İÇİNDE
AĞZINDA MASKE YÜRÜMEKTEDİR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA KARŞISINA
BİR KAPI ÇIKAR. AKAT KAPININ
ÖNÜNE GELİR. KAPIYI İTEREK AÇAR
VE İÇERİ GİRER.
SAHNE-27 İÇ-BELİRSİZ-DEVASA YAPIDA BİR ODA
AKAT İÇERİ GİRDİĞİNDE ODANIN
IŞIKLARI TEKER TEKER YANAR. ODA
DA SAĞDA VE SOLDA ÜÇ TANE OLMAK
ÜZERE TOPLAMDA DEVASA ALTI TANE
HEYKEL VARDIR. KAPININ TAM
KARŞINAYERLEŞTİRİLMİŞ UFAK
HEYKELİN ÖNÜNDE BİR KASK VARDIR.
KASKIN SAĞ VE SOLUNDA İKİ TANE
ÇUBUK ÇIKMAKTA VE YUKARI DOĞRU
KIVRILMAKTA VE KASKIN BOYUNU
AŞTIĞINDA BİRBİRLERİNE DOĞRU
ARALARINDA BEŞ SANTİMETRE
KALANA KADAR UZANMAKTADIRLAR.
AYRICA KASKIN SAĞ TARAFINDA
KIRMIZI VE MAVİ RENKTE İKİ
DÜĞMEDE BULUNMAKTADIR. AKAT
KASKA DOĞRU YAVAŞÇA YÜRÜR.
KASKIN ÖNÜNE GELDİĞİNDE DURUR
VE YAVAŞÇA EĞİLEREK KASKI
YERDEN ALIR. HAYRANLIKLA KASKA
BAKAR. YÜZÜNDE SİNSİ BİR
GÜLÜMSEME VARDIR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA KASKI HAVAYA KALDIRARAK
AKAT: Sonunda Kontrolör benim.
DER VE KAHKAHA ATAR.
SAHNE-28 DIŞ-GECE-AÇIK BİR ALAN
U.Z.İ.B. AÇIK BİR ALANDA YAVAŞÇA
BELİRMEYE BAŞLAR. U.Z.İ.B.
TAMAMEN BELİRDİKTEN BİRKAÇ
SANİYE SONRA KAPISI AÇILIR VE
PROFESÖR VE ECRİN DIŞARI ÇIKAR.
ECRİN: Bana hiç ölümcül gelmedi. Sana?
PROFESÖR: (U.Z.İ.B.’İN KAPISINI
KAPATIRKEN) Hiçbir şeyi dış
görünüşüyle yargılamamalısın Ecrin.
DER VE CEBİNDEN ALTIGEN BİR CİHAZ
ÇIKARIR VE CİHAZA BAKAR.
ARDINDAN
Bu taraftan.
DER VE YÜRÜMEYE BAŞLAR.
PEŞİNDENDE ECRİN YÜRÜMEYE
BAŞLAR.
SAHNE-29 DIŞ-GECE-BİR ORMAN
PROFESÖR VE ECRİN ORMANLIK BİR
ALANDA YÜRÜMEKTEDİRLER.
PROFESÖR’ÜN ELİNDE ALTIGEN CİHAZ
YOKTUR. PROFESÖR VE ECRİN
YOLLARINI KAPAYAN DALLARI VE
BİTKİLERİ ELLERİYLE İTEREK
KENDİLERİNE YOL AÇMAKTADIRLAR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA
ECRİN: (YÜRÜRKEN) Biraz dinlenemez
miyiz?
PROFESÖR: (YÜRÜRKEN) Antik
Bildirgenin Koruyucuları’ndayken
yeterince dinlenmiş olman gerek.
ECRİN: (DURUR) U.Z.İ.B.’le çok yorucu
bir yolculuk yaptık sende yorulmuş
olmalısın. Biraz dinlensek olmaz mı?
PROFESÖR: (YÜRÜRKEN) Olmaz.
ECRİN BİRKAÇ SANİYE PROFESÖR’ÜN
ARKASINDAN SİTEMKÂR BİR ŞEKİLDE
BAKAR. BU SIRADA PROFESÖR VE
ECRİN’İ ÇALILARIN ARASINDA BİR ŞEY
İZLEMEKTEDİR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA ECRİN PROFESÖR’ÜN PEŞİNDEN
AĞAÇLARIN ARASINDA GÖZDEN
KAYBOLDUĞUNDAPROFESÖR VE
ECRİN’İ TAKİP EDEN YARATIK
SAKLANDIĞI YERDEN ÇIKAR VE
ECRİN’İN PEŞİNDEN GİDER. PROFESÖR
YOLUNU TEMİZLEYEREK HIZLA
İLERLEMEKTEDİR. PEŞİNDENDE ECRİN
HIZLA GELMEKTEDİR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA AĞAÇLARIN ARASINDAN
GELEN BİR HIŞIRTI DUYARLAR.
OLDUKLARI YERDE DURURLAR. ECRİN
PROFESÖR’ÜN YANINA GELİR.
ECRİN: (KORKMUŞ) O seste neydi?
PROFESÖR: Bilmediğimi sende gayet iyi
biliyorsun.
ARDINDAN ARKALARINDAKİ
AĞAÇLARDANDA BİR HIŞIRTI
YÜKSELİR. PROFESÖR VE ECRİN
HIŞIRTININ GELDİĞİ YÖNE DÖNERLER.
PROFESÖR AĞAÇLARIN ARASINDA
BİRİ VARMIŞ VE ONU GÖRMEYE
ÇALIŞIRMIŞ BİR EDAYLA HIŞIRTININ
GELDİĞİ YERE BAKARKEN
Merhaba? Acaba orada biri mi var? Yoksa
Sadece rüzgâr mı?
DER VE BEKLEMEYE BAŞLAR.
PROFESÖR BUNLARI SÖYLERKEN
ONLARI TAKİP EDEN YARATIK
SAKLANDIĞI YERDEN ÇIKAR VE SİYAH
KOLLARINI PROFESÖR VE ECRİN’E
DOĞRU UZATARAK ONLARA
YAKLAŞMAKTADIR. YARATIĞIN
ELLERİ PROFESÖR VE ECRİN’E İYİCE
YAKLAŞIR. TAM PROFESÖR VE
ECRİN’İN ENSESİNDEN TUTACAKKEN…
PROFESÖR VE ECRİN’İN ÇIĞLIĞI
DUYULUR.
SAHNE-30 İÇ-BELİRSİZ-LOŞ BİR KORİDOR
GÖRÜNTÜYE LOŞ BİR KORİDORDA
ÜZERİNDE YIRTIK BİR ELBİSE VE
ELİNDE SIKICA SARILDIĞI YIPRANMIŞ
OYUNCAK BİR AYI BULUNAN BEŞ ALTI
YAŞLARINDAKİ TUAN GELİR. TUAN
KORKMUŞ GÖZLERLE OLDUĞU
YERDEN ETRAFINA BAKMAKTADIR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA TUAN
YAVAŞÇA YÜRÜMEYE BAŞLAR. TUAN
KORİDORDA YÜRÜRKEN TUAN’IN
ARKASINDA BAŞTAN AŞAĞI SİYAH
BİR YARATIĞIN OLDUĞU GÖRÜLÜR.
YARATIK KAFASINI SAĞA YATIRMIŞ
ÖYLECE KORİDORDA YÜRÜYEN
TUAN’A BAKMAKTADIR. BİRKAÇ
SANİYE SONRA YARATIK YAVAŞÇA
GÖZDEN KAYBOLMAYA BAŞLAR.
TUAN KORİDORDA YÜRÜMEKTE VE
AĞLAMAKTADIR. ARADA BİRDE
TUAN: Anne!
DİYE BAĞIRMAKTADIR. BİRKAÇ
SANİYE SONRA TUAN DURUR. BİRKAÇ
SANİYE BEKLER VE DAHA SONRA
YAVAŞÇA ARKASINI DÖNER. HEMEN
DİBİNDE SİYAH YARATIĞI GÖRÜR.
ÇIĞLIK ATAR. YARATIĞIN SİYAH YÜZÜ
GÖRÜLÜR. KÜÇÜK TUAN’IN ELİNDE
TUTTUĞU YIPRANMIŞ OYUNCAK
AYININ YERDE OLDUĞU GÖRÜLÜR.
SAHNE-31 İÇ-BELİRSİZ-LOŞ KORİDORDA BİR YER
PROFESÖR YAVAŞÇA GÖZLERİNİ AÇAR
BAŞINI TUTARAK AYAĞA KALKAR.
BİRKAÇ SANİYE ELİNİ BAŞINDAN
ÇEKMEZ. DAHA SONRA ELİNİ
BAŞINDAN ÇEKER VE KAFASINI
KALDIRIP ETRAFINA BAKAR. BİRDEN
ECRİN’İ HATIRLAR VE ETRAFINA
BAKAR. PROFESÖR ECRİN’İN BİRKAÇ
METRE İLERİDE BAYGIN BİR ŞEKİLDE
YATTIĞINI GÖRÜR. KOŞARAK ECRİN’İN
YANINA GELİR. ECRİN’İ KOLLARININ
ARASINA ALIR.
PROFESÖR: (TELAŞLI) Ecrin iyi misin?
Beni duyabiliyor musun? Ecrin! Ecrin!
ECRİN YAVAŞÇA GÖZLERİNİ AÇAR.
OLDUĞU YERDE DOĞRULURKEN
ECRİN: Ne oldu?
PROFESÖR: Sanırım bir şey tarafından
saldırıya uğradık (AYAĞA KALKAR) ve
buraya getirildik.
ECRİN: (ETRAFINA BAKARKEN)
Neredeyiz?
PROFESÖR CEBİNDE ALTIGEN CİHAZI
ARAR AMA BULAMAZ.
PROFESÖR: (SİNİRLİ) Kahretsin! İz
sürücüsünü almış. Nerede olduğumuzu
kendimiz bulmalıyız. Hadi.
DER VE ECRİN’E ELİNİ UZATIR. ECRİN
PROFESÖR’ÜN ELİNİ TUTARAK AYAĞA
KALKAR. YÜRÜMEYE BAŞLARLAR.
PROFESÖR VE ECRİN YÜRÜRLERKEN
ECRİN’İN ARKASINDA O SİYAH
YARATIK YÜRÜR BİR HALDE YAVAŞÇA
BELİRMEYE BAŞLAR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA ECRİN DURUR. YAVAŞÇA
ARKASINI DÖNER VE ARKASINA
BAKAR. ECRİN’İN ARKASINDA HİÇ
KİMSE YOKTUR. ECRİN ÖNÜNE DÖNER
VE PROFESÖR’ÜN YANINA GELİR.
ECRİN: (YÜRÜRKEN) Sana da
izleniyormuşuz gibi geliyor mu?
PROFESÖR: (YÜRÜRKEN) Hem de
buraya geldiğimiz ilk saniyeden itibaren.
DER VE YÜRÜMEYE DEVAM EDERLER.
BU SIRADA PROFESÖR VE ECRİN’DEN
UZAKTA O SİYAH YARATIK ÖYLECE
DURMAKTADIR. BİRDEN KOŞMAYA
BAŞLAR. KOŞARKENDE BİR GÖRÜNÜP
BİR KAYBOLMAKTADIR. YARATIĞIN
SİYAH YÜZÜ GÖRÜNÜR. PROFESÖR VE
ECRİN YERDE BAĞDAŞ KURMUŞ
OTURAN TUAN İLE KARŞILAŞIRLAR
TUAN AĞLAMAKTADIR. PROFESÖR
TUAN’IN YANINA GELİR. ELİNİ
TUAN’IN OMZUNA KOYAR. TUAN
KORKAR VE HIZLA AYAĞA KALKIP
KOŞMAYA BAŞLAR.
PROFESÖR: Hey! Dur sana zarar
vermeyeceğiz.
DER VE TUAN’IN PEŞİNDEN KOŞMAYA
BAŞLAR. ECRİN’DE PROFESÖR’ÜN
PEŞİNDEN KOŞMAYA BAŞLAR. UFAK
BİR KOVALAMACANIN ARDINDAN
PROFESÖR TUAN’I YAKALAR. ONU
KENDİNE ÇEVİRİR VE ÇÖMELEREK
TUAN’IN GÖZ HİZASINA İNER.
Sakin ol sana zarar vermeyeceğiz güven
bana. Tamam mı? (TUAN BAŞINI
SALLAR) Güzel. Şimdi söyle bakalım adın
ne?
TUAN: Tuan.
PROFESÖR: Güzel bir ismin varmış Tuan.
Peki, annenle baban neredeler?
TUAN: Bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda
tek başınaydım. Çok korkuyorum.
DER VE AĞLAMAYA BAŞLAR.
PROFESÖR TUAN’A SARILIR VE
Tamam, ağlama hepsi geçecek. (TUAN’IN
YÜZÜNE BAKAR) Sana söz veriyorum
annenle babanı bulacağım. (AYAĞA
KALKIP TUAN İLE BİRLİKTE ECRİN’E
DÖNER) Ecrin Tuan’a göz kulak ol.
ECRİN: (TUAN İLE PROFESÖR’ÜN
YANINA GELİR) Merak etme ona gözüm
gibi bakarım.
DER VE TUAN’A GÜLÜMSER VE
TUAN’IN BAŞINI OKŞAR. ARDINDAN
YÜRÜMEYE BAŞLARLAR. ONLAR
YÜRÜRKEN ARKALARINDAN SİYAH
YARATIK VARDIR. PROFESÖR, ECRİN
VE TUAN UZUN BİR SÜRE KORİDORDA
YÜRÜMEKTEDİRLER. BİRDEN HAFİF
BİR MELTEM ESER. PROFESÖR, ECRİN
VE TUAN DURURLAR. PROFESÖR VE
ECRİN ETRAFLARINA BAKARLAR.
ECRİN: Bu meltemde nereden geliyor?
PROFESÖR: Fazla umutlanma Ecrin. Bu
yapay bir meltem olabilir.
TUAN: (KORKMUŞ) Burada.
PROFESÖR VE ECRİN TUAN’A
BAKARLAR.
PROFESÖR: Kim?
TUAN: O.
PROFESÖR: (ÇÖMELİR) Tamam Tuan
sakin ol ve bana burada kimin olduğunu
söyle.
TUAN KORKMUŞ BİR HALDE
PROFESÖR’ÜN ARKASINDA BİR YERİ
İŞARET EDER. PROFESÖR AYAĞA
KALKAR VE TUAN’IN GÖSTERDİĞİ
YERE DÖNER. TUAN’IN GÖSTERDİĞİ
YERDE O SİYAH YARATIK VARDIR.
PROFESÖR TUAN’I ARKASINA ALIR.
PROFESÖR: (ECRİN’E KISIK BİR
SESLE) Tuan’ı koru ve her ihtimale karşı
hazırlıklı ol.
ECRİN TUAN’IN OMUZLARINDAN
SIKICA TUTAR. PROFESÖR SİYAH
YARATIĞA
Kendini tanıt ve bizden ne istediğini söyle.
SİYAH YARATIK KAFASINI SAĞA
YATIRIR VE BİRKAÇ SANİYE ÖYLECE
DURUR. DAHA SONRA KAFASINI
KALDIRIR VE BOĞUK BİR SESLE
KONUŞMAYA BAŞLAR.
YARATIK: Bizler Cadcuda’nın
gölgeleriyiz. Her yerde olan aynı zamanda
hiçbir yerde olmayanlarız. Bizler karanlığın
kalbinde yaşayan ve onunla beslenenleriz.
Bizler Karaltılarız ve onu istiyoruz.
Şimdilik.
DER VE ELİNİ TUAN’A DOĞRU UZATIR.
TUAN’DA ELİNİ KARALTIYA DOĞRU
UZATIR VE ECRİN’DEN KURTULUP
KARALTIYA DOĞRU YÜRÜMEYE
BAŞLAR.
ECRİN: Tuan!
PROFESÖR ARKASINI DÖNER VE
TUAN’IN YARATIĞA DOĞRU
YÜRÜDÜĞÜNÜ GÖRÜR.
PROFESÖR: Ne yapıyorsun Tuan?
TUAN HİÇ BİR ŞEY SÖYLEMEDEN
YÜRÜMEYE DEVAM EDER. TUAN
PROFESÖR’ÜN ÖNÜNE GEÇTİĞİNDE
PROFESÖR TUAN’IN KOLUNDAN
TUTAR VE KENDİNE ÇEKER. TUAN
HALA DAHA ELİNİ KARALTIYA DOĞRU
UZATMAKTA VE PROFESÖR’DEN
KURTULMAYA ÇALIŞMAKTADIR.
TUAN: Bırak beni! Anne! Kurtar beni
anne.
ECRİN: Anne mi?
PROFESÖR: Sanırım yaratık Tuan’ın
küçük beyniyle oynuyor. Kendisini
Tuan’ın annesi gibi gösteriyor. (TUAN’A)
Hayır, Tuan o senin annen değil.
TUAN: Yalan söylüyorsun. O benim
annem.
PROFESÖR: Hayır, Tuan yalan
söylemiyorum. O senin annen değil.
BU SIRADA YARATIK ELİNİ YAVAŞÇA
İNDİRİR. YARATIK ELİNİ İNDİRMEYE
BAŞLADIĞINDA TUAN’DA ELİNİ
YAVAŞÇA İNDİRİR. HER İKİSİNİNDE
ELİ İNDİĞİNDE
TUAN: (ŞAŞKIN) Anne?
KARALTI: İnatçısın. Kalbinde de fazlaca
karanlık var. (YAVAŞÇA
KAYBOLMAYA BAŞLAR) Yakında
üçünüzde bizim olacaksınız. Catcuda’ya
geliş vardır, çıkış yoktur.
DER VE TAMAMEN GÖZDEN
KAYBOLUR. KARALTI GÖZDEN
KAYBOLDUĞUNDA TUAN PROFESÖR’E
DÖNER.
TUAN: Annem nerede?
PROFESÖR: Üzgünüm Tuan ama annen
hiçbir zaman burada değildi.
TUAN: Ama onu gördüm buradaydı. Tam
karşımda durmuş beni çağırıyordu. Sonra,
sonra birden kayboldu.
PROFESÖR: Keşke Tuan keşke sana
gördüklerinin gerçek olduğunu
söyleyebilseydim ama maalesef gördüklerin
o yaratığın zihnine yerleştirdiği bir
hayalden başka bir şey değildi. Bu da iyi bir
şey. Peki, neden iyi bir şey olduğunu biliyor
musun? (TUAN HAYIR ANLAMINDA
KAFASINI SALLAR) Çünkü bu hayale
tutunup umutla yoluna devam edebilirsin.
Hepimizin yaptığı gibi. Hayallerinin gerçek
olacağı günün umuduyla yoluna devam
edersin ve o an gelip çattığında hayallerin
gerçek olduğunda yaşadıklarının hiçbir
önemi olmaz. Sana daha önceden de
dediğim gibi Tuan aileni bulacağım.
Sana söz veriyorum. Şimdi yolumuza
devam edelim. Ne dersin?
DER VE GÜLÜMSER. TUAN’DA
PROFESÖR’E GÜLÜMSER. DAHA SONRA
PROFESÖR TUAN’IN ELİNİ TUTAR VE
YÜRÜMEYE DEVAM EDERLER.
ARADAN BİRKAÇ DAKİKA GEÇMİŞTİR.
PROFESÖR, ECRİN VE TUAN
YÜRÜMEYE DEVAM ETMEKTEDİRLER.
BİRKAÇ SANİYE SONRA TUAN
KARALTI’NIN BOĞUK SESİNİ DUYAR.
KARALTI: Seni almaya geldik.
TUAN KOŞARAK PROFESÖR’E SARILIR.
PROFESÖR TUAN’A DÖNER.
PROFESÖR: Ne oldu?
TUAN: (KORKMUŞ) Burada.
PROFESÖR: (ETRAFINA BAKARKEN)
Hani nerede?
TUAN: Sesini duydum.
PROFESÖR TUAN’I KENDİNDEN
UZAKLAŞTIRIR VE ÇÖMELİR.
PROFESÖR: Bak Tuan bu yaşadıkların
senin yaşında biri için kolay şeyler değil
biliyorum ama kendine güvenmeli,
inanmalısın. Ailene kavuşacağın anı düşün,
hatta daha iyisi ailenin sen nerede olursan
ol, ne yaparsan yap seni koruyacaklarını
düşün. Bunu yapabilirsin Tuan. Ben sana
güveniyorum. O güveniyor. Sende kendine
güven olur mu? (TUAN EVET
ANLAMINDA KAFASINI SALLAR)
Güzel. Şimdi yolumuza devam edelim.
DER VE AYAĞA KALKAR. YÜRÜMEYE
BAŞLAR. ECRİN TUAN’IN YANINA
GELİR VE TUAN’IN OMZUNDAN TUTAR
VE TUAN ÖNDE ECRİN ARKADA
PROFESÖR’ÜN PEŞİNDEN YÜRÜMEYE
BAŞLARLAR. BİRKAÇ SANİYE SONRA
TUAN İLE ECRİN ARASINDA KARALTI
BİRDEN BELİRİR. ECRİN BOŞ BULUNUP
ÇIĞLIK ATAR. PROFESÖR ECRİN’İN
ÇIĞLIĞIYLA BİRLİKTE ARKASINI
DÖNER VE KARALTIYI GÖRÜR.
KARALTI TUAN İLE BİRLİKTE BİRDEN
ORTADAN KAYBOLUR. PROFESÖR VE
ECRİN BİRKAÇ SANİYE ÖYLECE
KALIRLAR. DAHA SONRA
PROFESÖR: Onu aldı. (SİNİRLE) Onu
aldı.
DER VE KORİDORDA ÖFKEYLE
HAREKET ETMEYE BAŞLAR. ECRİN
BİRKAÇ SANİYE PROFESÖR’Ü ÖYLECE
İZLER. DAHA SONRA BİRDEN
KORİDORDA TUAN’IN ÇIĞLIĞI
DUYULUR. PROFESÖR DEHŞETE
DÜŞMÜŞ BİR ŞEKİLDE ÖYLECE KALIR.
DAHA SONRA ARKASINI DÖNER VE
KOŞAR ADIM YÜRÜMEYE BAŞLAR.
(YÜRÜRKEN ÖFKEYLE) Buradan hemen
çıkmalıyız.
ECRİN: (PROFESÖR’ÜN PEŞİNDEN
YÜRÜRKEN) Nasıl? Kaç saattir yürüyoruz
bir kapı ya da ona benzer hiçbir şey
görmedik.
BU SIRADA PROFESÖR VE ECRİN’İN
ARKASINDA BİR KARALTI VE
YANINDA DA TUAN VARDIR. TUAN
BOŞ BİR İFADEYLE İLERİYE DOĞRU
BAKMAKTADIR. PROFESÖR VE ECRİN
İYİCE GÖZDEN UZAKLAŞTIĞINDA
KARALTI BAŞINI TUAN’A DOĞRU EĞER
KARALTI: İyi iş çıkardın.
TUAN BAŞINI KARALTIYA ÇEVİRİR.
BİRKAÇ SANİYE KARALTI VE TUAN
BİRBİRLERİNE BAKARLAR. ARDINDAN
KARALTI KAFASINI BOŞ KORİDORA
ÇEVİRİR.
Büyük Karaltı’nın karşısına çıkmaya hazır.
PROFESÖR HIZLA VE ÖFKEYLE ÖNDE
YÜRÜMEKTEDİR. PEŞİNDENDE ECRİN
GELMEKTEDİR. BİRKAÇ SANİYE SONRA
KARŞILARINA BİR KAPI ÇIKAR.
PROFESÖR HIZLA KAPIYA DOĞRU
YÜRÜR. KAPININ ÖNÜNE GELİR VE
KAPININ KOLUNU TUTAR TAM KAPIYI
AÇACAĞI SIRA
ECRİN: Profesör bekle.
PROFESÖR ELİNİ KAPININ KOLUNDAN
ÇEKER. ECRİN’E DÖNER VE ÖFKEYLE
BAĞIRIR.
PROFESÖR: Ne var?
ECRİN: Sence de aşırı tepki vermiyor
musun? Alt tarafı bir çocuk. Burada
Xenon’u bulmak gibi bir görevimiz var
unutma.
PROFESÖR: (ÖFKEYLE) Alt tarafı bir
çocuk ha? Çocuk dediğin Tuan’ın da bir
hayatı vardı ve ben ona bir söz vermiştim.
Onu koruyacağıma ve ailesini bulacağıma
dair bir söz. Ama ne oldu? Onu
koruyamadım. Her şey benim suçum onu
yanımdan asla ayırmamalıydım. Şimdi
benim yaptıklarımı ya da tavırlarımı
sorgulamayı bırak. Benimle geleceksen gel,
gelemeyeceksen de kendi başının çaresine
bak.
DER VE KAPIYA DÖNER. KAPININ
KOLUNU TUTAR VE KAPIYI AÇAR.
KAPIDAN GEÇER. ECRİN’DE HIZLA
KAPIYA DOĞRU YÜRÜR VE KAPIDAN
GEÇER. KAPI KENDİLİĞİNDEN KAPANIR
VE YAVAŞÇA GÖZDEN KAYBOLMAYA
BAŞLAR.
SAHNE-32 İÇ-BELİRSİZ-BİR ODA
PROFESÖR VE ECRİN KENDİLERİNİ
GENİŞ BİR ODADA BULURLAR. ODADA
HAVADA ÖYLECE DURAN VE
MANYETİK BİR ALANLA ÇEVRELENMİŞ
OLAN XENON VE XENON’UN
ÇEVRESİNDE DURAN DÜZİNELERCE
KARALTI VARDIR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA KARALTILARDAN BİRİ
PROFESÖR VE ECRİN’E DOĞRU BİRKAÇ
ADIM ATAR VE DURUR.
KARALTI: Büyük Karaltı’nın önünde diz
çökün ve tüm karanlıklarınızı ona sunun.
ECRİN: Ne demek oluyor bu?
PROFESÖR: Onu bize verin.
TUAN KARALTILAR ARASINDAN ÖNE
ÇIKAR VE İFADESİZ BİR YÜZ İLE
KONUŞMAYA BAŞLAR.
TUAN: Onu alamazsınız. Ona sadece
karanlığınızı sunabilirsiniz.
PROFESÖR TUAN’A ÜZGÜN BİR
İFADEYLE BAKAR. BİRKAÇ SANİYE
SONRA YÜZÜNDEKİ ÜZGÜN İFADE
YERİNİ ŞAŞKIN BİR İFADEYE BIRAKIR.
ÖFKELİ HALİNDEN ESER YOKTUR.
PROFESÖR: Tabi ya! Şimdi anlıyorum.
ECRİN: Ne oldu?
PROFESÖR: (ECRİN’E DÖNER) Xenon
karanlık enerjiyle besleniyor. Yani saf
kötülüğün enerjisiyle. (KARALTILARA
DÖNER) Bu siyah yaratıklar ise bir
zamanlar senin benim gibi canlı varlıklardı.
İçlerindeki karanlık enerji çekilerek bu hale
getirilmişler. Sanırım bu küpün kendi
çapında ufak birde zekâsı var. Bu sayede
kendini beslemek için karanlık enerjisini
emdiği canlıları bu yaratıklara
dönüştürebiliyor ve istediği her hangi bir
boyuta, zamana ve mekâna geçit açarak bu
yaratıkları gönderebiliyor. Dâhiyane.
Gerçekten bu küpü tasarlayan tam bir
dâhi. (ETRAFINA BAKARKEN) Ama
bir kapama düğmesi yapmamış olması
ironik.
BU SIRADA KÜPTE BİR ÇEŞİT
HAREKETLENME OLUR.
KARALTI: Büyük Karaltı sabırsızlanıyor. Karanlığınızı ona sunmaya hazırlanın.
DER VE TUAN VE DİĞER KARALTILAR
İLE BİRLİKTE PROFESÖR VE ECRİN’E
DOĞRU YÜRÜMEYE BAŞLAR.
PROFESÖR VE ECRİN YAVAŞ YAVAŞ
GERİ ÇEKİLİRLER.
PROFESÖR: Aslında ben bir şey
paylaşmayı ya da sunmayı sevmem.
DER VE GERİ GERİ GİTMEYE DEVAM
EDER. EN SONUNDA PROFESÖR VE
ECRİN ARKALARINDAKİ DUVARIN
ÖNÜNE GELİRLER. ARTIK ONLAR İÇİN
GİDECEK HİÇ BİR YER OLMADIĞINDAN
ÖYLECE BEKLEMEYE BAŞLARLAR.
KARALTILAR PROFESÖR VE ECRİN’İN
ETRAFINI SARMAYA DEVAM EDERLER.
KARALTILAR PROFESÖR VE ECRİN’İN
ETRAFINI İYİCE SARMIŞLARDIR.
NEREDEYSE İKİSİNE
DOKUNACAKLARDIR. KARALTILAR
PROFESÖR VE ECRİN’E TAM
DOKUNACAĞI SIRA YER SARSILIR VE
KARALTILAR OLDUKLARI YERDE
ÖYLECE DURURLAR VE TEKER TEKER
VE YAVAŞÇA GÖZDEN KAYBOLMAYA
BAŞLARLAR. PROFESÖR VE ECRİN
KAFALARINI KALDIRIP XENON’UN
OLDUĞU YERE BAKARLAR VE
U.Z.İ.B.’İN XENON’U SARAN MANYETİK
ALANA HIZLA VE SÜREKLİ ÇARPTIĞINI
GÖRÜRLER. U.Z.İ.B. MANYETİK ALANA
HER ÇARPTIĞINDA YER SALLANIYOR
VE MANYETİK ALANDA KIVILCIMLAR
ÇIKIYORDUR. U.Z.İ.B. BİRKAÇ DEFA
DAHA KALKANA ÇARPAR. BİRKAÇ
SANİYE SONRA U.Z.İ.B. MANYETİK
ALANA SON KEZ ÇARPAR VE SAĞDA VE
SOLDA OLMAK ÜZERE İKİ BÜYÜK
KIVILCIM ÇIKAR VE BU KIVILCIMLARI
BÜYÜK BİR PATLAMA TAKİP EDER. BU
PATLAMADAN SONRA MANYETİK
ALAN ORTADAN KAYBOLUR VE
XENON YERE DÜŞER. MANYETİK ALAN
KAYBOLDUĞUNDA PROFESÖR VE
ECRİN’İN BULUNDUĞU YER
YIKILMAYA BAŞLAR. U.Z.İ.B. İSE
ODANIN BİR KENARINA İNER.
PROFESÖR XENON’A DOĞRU KOŞAR.
ECRİN İSE U.Z.İ.B.’İN YANINA GELİR.
PROFESÖR XENON’U YERDEN ALIR VE
KOŞARAK U.Z.İ.B.’İN YANINA GELİR VE
U.Z.İ.B.’İN KAPISINI AÇARAK ECRİN
İLE U.Z.İ.B.’E GİRERLER. BİRKAÇ
SANİYE SONRA U.Z.İ.B. YAVAŞÇA
GÖZDEN KAYBOLUR. U.Z.İ.B.
TAMAMEN GÖZDEN KAYBOLDUĞUNDA
ODA YERLE BİR OLUR.
SAHNE-33 İÇ-BELİRSİZ-U.Z.İ.B. KONTROL ODASI
KONTROL PANELİNİN ORTASINDAKİ
SÜTUNUN ÜZERİNDEKİ LAMBALAR
RASTEGE YANIP SÖNMEKTEDİR.
PROFESÖR İSE KONSOLUN BAŞINDADIR.
XENON İSE KONSOLUN KARŞINDAKİ
İKİ KİŞİLİK KOLTUĞUN ÜZERİNDE
DURMAKTADIR.
PROFESÖR: (BİR KOLU AŞAĞA
İNDİRİR) Teşekkürler kızım hayatımızı
kurtardın.
KADIN SESİ: Ne demek benim için bu bir
hobi haline geldi.
PROFESÖR GÜLÜMSER VE BİRDEN
ACI İÇİNDE BAĞIRARAK YERE DÜŞER.
ARKASINDA DURAN ECRİN’İN ELİNDE
BİR ŞOK TABANCASI VARDIR VE
PROFESÖR’ÜN OLDUĞU YERE DOĞRU
TUTMUŞTUR. PROFESÖR YERE
DÜŞTÜĞÜNDE ECRİN SİLAHI BİR
KENRA FIRLATIR VE KOLTUĞUN
ÜZERİNDE DURAN XENON’U ALIR.
KADIN SESİ: Hain! Profesör’e ne yaptın?
ECRİN: Ölmedi merak etme. Sadece
bayıldı.
DER VE CEBİNDEN UFAK KIRMIZI BİR
KÜP ÇIKARIR VE YERE KOYAR.
ARDINDAN
Genişlet.
DER VE KÜP YAVAŞÇA BÜYÜMEYE
BAŞLAR. U.Z.İ.B.’İN BOYUTUNA
ULAŞINCA DURUR. ARDINDAN ECRİN
Kapıyı aç.
DER VE KÜPÜN KAPISI YAVAŞÇA
ARDINA KADAR AÇILIR. ECRİN
KAPIYA DOĞRU YÜRÜR VE KAPIDAN
GEÇEREK KÜPÜN İÇİNE GİRER. KAPI
ECRİN’İN ARDINDAN KAPANIR. BU
SIRADA PROFESÖR YAVAŞÇA KENDİNE
GELMEKTEDİR. YAVAŞÇA KONSOLA
TUTUNARAK AYAĞA KALKAR VE
KONTROL ODASINDA DURAN KIRMIZI
KÜPÜ FARK EDER. BU SIRADA KÜP
YAVAŞÇA GÖZDEN KAYBOLUR. KÜP
TAMAMEN GÖZDEN KAYBOLDUĞUNDA
PROFESÖR: O da kimdi?
KADIN SESİ: Ecrin’di.
PROFESÖR: Nereye gitti?
KADIN SESİ: Seni bayıltıp Xenon’uda alıp
gitti. Sence nereye gitmiş olabilir?
PROFESÖR: Demek en başından beri Akat
için çalışıyordu.
KADIN SESİ: Kesinlikle.
PROFESÖR: Tiera’ya geldiğimizi haber
ver. Konsey odasında beklesin.
SAHNE-34 DIŞ-AKŞAMÜZERİ-BİR KUMSAL
AKAT ELİNDE KONTROLÖR İLE BİR
KUMSALDA VOLTA ATMAKTADIR.
SABIRSIZ OLDUĞU HER HALİNDEN
BELLİDİR.
AKAT: Nerede kaldı?
DER VE VOLTA ATMAYA DEVAM EDER.
BİRKAÇ SANİYE SONRA ECRİN’İN
U.Z.İ.B.’İ KUMSALDA BELİRMEYE
BAŞLAR. AKAT ECRİN’İN U.Z.İ.B.’İNİN
BELİRDİĞİNİ FARK EDİNCE VOLTA
ATMAYI BIRAKIR. U.Z.İ.B. TAMAMEN
BELİRDİĞİNDE KAPISI AÇILIR VE ECRİN
U.Z.İ.B.’DEN ÇIKAR.
Bir an vazgeçtin sandım. Bu zamana kadar
neredeydin?
ECRİN: Sorma. Önce deli bir adamla
yolculuk etmek zorunda kaldım. Bu da
yetmiyormuş gibi Xenon’u bulmak için
bilinen uzayın sınırına gittim. Az kalsın
Xenon’u bulmak uğruna ölüyordum.
AKAT: Bulabildin mi peki?
ECRİN: Evet.
DER VE CEBİNDEN XENON’U ÇIKARIR.
AKAT ECRİN’İN YANINA GELİR VE
XENON’U ECRİN’İN ELİNDEN ALIR.
XENON’A HAYRANLIKLA BAKARKEN
AKAT: Sonunda.
ECRİN: Bana verdiğin sözleri unutma.
AKAT ECRİN’E BAKAR VE ECRİN’E
BİRAZ DAHA YAKLAŞIR.
AKAT: Unutur muyum hiç.
DER VE ECRİN’İ DUDAĞINDAN ÖPER.
SAHNE-35 İÇ-BELİRSİZ-NEBULANOVA KONSEY ODASI
U.Z.İ.B. KONSEY ODASINDA YAVAŞÇA
BELİRMEYE BAŞLAR. TAMAMEN
BELİRDİĞİNDE PROFESÖR DIŞARI
ÇIKAR. ONU BEKLEYEN TİERA
PROFESÖR’E DOĞRU YÜRÜR.
TİERA: (YÜRÜRKEN) E! Bulabildin mi?
PROFESÖR: Evet, buldum ama aradığınız
haini buldum.
TİERA: Kim?
PROFESÖR: Benimle gönderdiğin kız
Ecrin.
TİERA: (ŞAŞKIN) Ecrin mi?
PROFESÖR: Evet, Ecrin. Akat’ın
Titan’dan kaçmasına ve bir U.Z.İ.B.
çalmasına o yardım etti. Şimdide beni
bayıltıp Xenon’u çalmış. Ama anlamadığım
bir şey var. Madem Ecrin başından beri
Xenon’un peşindeyse Akat neyin
peşindeydi?
TİERA: Bilmiyorum ama evreni ele
geçirme planının bir parçası olduğu kesin.
SAHNE-36 DIŞ-AKŞAMÜZERİ-BİR KUMSAL
AKAT KENDİ U.Z.İ.B.’İNDEN DIŞARI
ÇIKAR VE KAPIYI KAPATIRKEN
AKAT: Bitti.
DER VE KAPIYI KAPATIR ELLERİNDE Kİ
KİRİ SİLKELEYEREK ECRİN’E DOĞRU
YÜRÜR. ECRİN OTURDUĞU YERDEN
KALKARKEN
ECRİN: Sonunda.
DER VE KONTROLÖRÜ AKAT’A UZATIR.
AKAT ECRİN’DEN KONTROLÖRÜ ALIR
VE KAFASINA TAKAR VE
KONTROLÖRÜN ÜZERİNDE BULUNAN
KIRMIZI TUŞA BASAR. KONTROLÖRÜN
TEPESİNDE BULUNAN VE
BİRBİRLERİNE BAKAN İKİ ÇUBUĞUN
ARASINDAKİ BOŞLUKTA BİR
ELEKTİRİK AKIMI GERÇEKLEŞMEYE
BAŞLAR. ARDINDAN AKAT ECRİN’DEN
XENON’U ALIR VE KENDİ U.Z.İ.B.’İNE
DOĞRU YÜRÜMEYE BAŞLAR. AKAT
U.Z.İ.B.’İN ÖNÜNE GELDİĞİNDE
AKAT: Oluğu aç.
DER VE U.Z.İ.B.’İN ÖN TARAFININ
SOLUNDA XENON BOYUTLARINDA
KARE BİR BOŞLUK AÇILIR. AKAT O
BOŞLUĞU XENON’U DİKKATLİCE
YERLEŞTİRİR. XENON BOŞLUĞA
YERLEŞTİĞİNDE BOŞLUK KAPANIR.
U.Z.İ.B. YAVAŞÇA YÜKSELMEYE
BAŞLAR. AKAT U.Z.İ.B.’DEN BİRKAÇ
ADIM UZAKLAŞIR. U.Z.İ.B. YERDEN
BEŞ ON METRE YÜKSELDİĞİNDE
KENDİ ETRAFINDA YAVAŞÇA
DÖNMEYE BAŞLAR VE ZAMANLA
HIZLANIR. U.Z.İ.B. KENDİ EKSENİ
ETRAFINDA ÖYLE HIZLI DÖNMEKTEDİR
Kİ GENİŞLEYİP BİR GEÇİT
OLUŞTURMUŞTUR.
SAHNE-37 BELİRSİZ-BELİRSİZ-BELİRSİZ
ZİFİRİ KARANLIK BİR YERDİR. AKAT’IN
OLDUĞU YERE AÇILAN GEÇİT
GÖRÜNÜR. DAHA SONRA ZİFİRİ
KARANLIKTA AKAT’IN SESİ DUYULUR.
AKAT: Uyanın.
ZİFİRİ KARANLIKTA BİR ÇİFT KIRMIZI
GÖZ BELİRİR.
Uyanın ve yeni efendinize hizmet etmek
için gelin.
SAHNE-38 DIŞ-AKŞAMÜZERİ-BİR KUMSAL
AKAT VE ECRİN GÖZLERİNİ U.Z.İ.B.’İN
HAVADA OLUŞTURDUĞU GEÇİTE
DİKMİŞ DİKKATLE BAKMAKTADIRLAR.
BİRKAÇ SANİYE SONRA GEÇİTTEN BİR
ŞEY KUMUN ÜZERİNE DÜŞER VE
KUMDA KÜÇÜK ÇAPTA BİR KRATER
OLUŞTURUR. HAVAYA BİRAZ KUM
KALKAR. GEÇİTTEN DÜŞEN ŞEY
DOĞRULUR VE GÖZLERİNDEN KIRMIZI
BİR IŞIK HAVADAKİ KUM
ZERRELERİNDEN BELLİ OLUR.
ARDINDAN GEÇİTTEN BAŞKA
ŞEYLERDE KUMA DÜŞERLER VE UFAK
ÇAPTA BİR KRATER OLUŞTURURLAR
VE HEPSİDE DOĞRULDUĞUNDA
GÖZLERİNDEN KIRMIZI BİR IŞIK
YANSIR. AKAT’IN YÜZÜNDE KÖTÜCÜL
BİR GÜLÜMSEME VARDIR. HAVAYA
KALKAN KUMLAR TEKRAR YERE
İNDİĞİNDE KUMSALDA BİRÇOK ROBOT
BENZERİ VARLIKLARIN OLDUĞU
GÖRÜLÜR. İÇELERİNDEN BİRİ AKAT’A
DOĞRU YÜRÜR. AKAT’IN ÖNÜNDE
DURUR.
ROBOT: Emirlerinizi bekliyoruz.
AKAT: Güzel.
BU SIRADA PROFESÖR’ÜN SESİ
DUYULUR.
PROFESÖR: Akat!
AKAT ARKASINI DÖNER VE ECRİN’İN
U.Z.İ.B.’İNİN YANINDA DURAN BİR
BAŞKA U.Z.İ.B. GÖRÜR. PROFESÖR İSE
BU U.Z.İ.B.’İN ÖNÜNDEDİR.
AKAT: Sende kimsin?
ECRİN: Birlikte yolculuk ettiğim deli.
AKAT: Öyle mi?
ECRİN: Evet.
AKAT: Geç kaldın.
PROFESÖR: Aslında seni durdurmak
istemiyorum Akat. Tabi evrende, senin
evreninde demek daha doğru olur.
İstediğim gibi at koşturmama izin verirsen
sana elimi bile sürmem.
AKAT: Adın ne senin?
PROFESÖR: Profesör.
AKAT: İstediğin olsun Profesör. Bana
karışmaman karşılığında evrenimde
istediğin gibi at koşturabilirsin.
PROFESÖR: Bir şey daha var Akat.
AKAT: Nedir?
PROFESÖR: Şu kafandaki komik şeyde
ne?
AKAT: Kontrolör.
PROFESÖR: Ne işe yarıyor?
AKAT: Evrendeki herkes Lanetlilerin canlı
birer varlık olduğuna inanıyor. Aslında
Lanetliler Quarkların yarattığı savaş
robotlarından başka bir şey değiller. Bu
kask ise onları kontrol etmemi sağlıyor.
PROFESÖR: Anladım. (GÜLÜMSER)
Hadi evreni ele geçirelim.
AKAT’TA GÜLÜMSER VE LANETLİLERE
DÖNER. BU SIRADA PROFESÖR
CEBİNDEN ÇOK AMAÇLI
TORNAVİDASINI ÇIKARIR VE AKAT’IN
BAŞINDAKİ KASKA DOĞRU TUTAR VE
ÇALIŞTIRIR. ÇOK AMAÇLI
TORNAVİDADAN BİR LAZER IŞINI
ÇIKAR VE AKAT’IN BAŞINDAKİ KASKA
DEĞER. LAZER IŞINI KASKA
DEĞDİĞİNDE KASKTAN KIVILCIMLAR
ÇIKAR. AKAT KASKI BAŞINDAN
ÇIKARIR VE YERE ATAR. KASK PATLAR.
KASK PATLATIĞINDA TÜM LANETLİLER
KAFALARINI ÖNE EĞERLER.
GÖZLERİNDE Kİ KIRMIZI PARLITI
KAYBOLUR. AKAT DEHŞETLE YERDE
DURAN HURDA YIĞININA
BAKMAKTADIR.
PROFESÖR: Gelebilirsiniz.
DER VE PROFESÖR’ÜN U.Z.İ.B.’İNDEN
TİERA VE BİR DÜZİNE NEBULANOVA
ASKERİ ÇIKAR. ASKERLER ECRİN VE
AKAT’IN ETRAFINI SARARLAR. TİERA
ECRİN’İN YANINA GELİR.
TİERA: Neden?
ECRİN BİR CEVAP VERMEZ. BİRKAÇ
SANİYE SESSİZLİK OLUR. ARDINDAN
PROFESÖR TİERA’NIN YANINA GELİR.
PROFESÖR: (LANETLİLERİ İŞARET EDEREK) Peki, bunları ne yapacağız?
TİERA: (LANETLİLERE BAKAR)
Nebulanova’ya götüreceğiz.
DER VE ECRİN’İN U.Z.İ.B.’İNE DOĞRU
YÜRÜR.
Sen geçidi kapatmanın bir yolunu bul. Kapıyı aç.
U.Z.İ.B.’İN KAPISI ARDINA KADAR
AÇILIR VE TİERA İÇERİ GİRER. HEMEN
ARDINDAN ECRİN VE AKAT’I YAKALAN
ASKERLER U.Z.İ.B.’E DOĞRU YÜRÜR.
AKAT U.Z.İ.B.’E GÖTÜRÜLÜRKEN
PROFESÖR’E ÖFKEYLE BAKAR. GERİYE
KALAN ASKERLER LANETLİLERİ
U.Z.İ.B.’E TAŞIMAYA BAŞLARLAR.

Yazan: Yasin ÖZDEMİR Tarih: 15.07.2015

"Bu senaryo TRT TV Filmleri Projesine Gönderilmiştir"

Yorumlarınızı bekliyorum.

 
Gönderildi : 15/07/2015 6:08 pm
(@lightshadow)
Gönderi: 0
 

profesörün çok amaçlı tornavida yardımı ile evrenin ele geçirilmesini önlemesi ilginç olmuş. çok basit bir hikaye. ecrinin, akat için çalışmasının ortaya çıkması haricinde pek bir sürpriz yok. basit anlatıldığı için, karakterlerin ve ortamın özellikleri senaryo ile doğru bir biçimde aktarılamadığı için, inandırıcılığı olmayan bir hikaye olmuş.

ama gelişme var tabi. olay örgülerinin mantıklı kurulması ve teknik açıdan öncekilere göre daha derli toplu durması, her ne kadar hikaye basit olsa da anlaşılır olması, senin açından ilerleme olduğunu gösteriyor.

“The first draft of anything is shit.” Ernest Hemingway

 
Gönderildi : 15/07/2015 8:39 pm
(@akman)
Gönderi: 38
 

Tamamını okumadım sadece girişini okudum anlatım dilin güzel. Ama keşke serpil ve mert uzaylılara inanmamız gerektiğini bu şekilde tartışmasalardı. Keşke şöyle bir diyalog olsaydı.
Serpil çimenlerin üzerine elleri ensesinde birleştirmiş bir şekilde uzayı seyrediyordur. Mert teleskobuyla uzayı izlemektedir.
Serpil:
Uzaylılara inanıyor musun?
Mert:
İnanmamam için bir sebep yok.
Serpil:
Ama sadece bir kaç sahte ufo resminden başka uzaylıların varlığını ispatlayan bir şey yok?
Mert:
Göremediğimiz halde inandığımız bir çok şey var.
Serpil:
Dünya bu kadar yıl yaşında ve bu kadar yıldır insanlar dünyada. Eğer olsalardı mutlaka gelirlerdi yada biz onları bulurduk
Mert gülümser.
Mert :
Carl Sagan'in ünlü bir sözü var ;"Evren'de yalnız olduğumuzu düşünmek, okyanustan bir bardak su alıp balinalar yok demekle aynı şey".
Serpil ayağa kalkar cadıra doğru yürümeye başlar.Gülümseyerek
Serpil:
İyi o zaman, beni çadırımızda yalnız bırakma.

Sen bir bilim kurgu senaryosu yazıyorsun ve beyninde dünyamızı da içine alan bir evren oluşturuyorsun. Yanlış anlama bende Müslümanım ama bu konularda yazacaksan, bir agnostik gibi düşünmen ve yazman lazım.

 
Gönderildi : 15/07/2015 8:57 pm
Paylaş: