haha 😀 tutamam kendimi gülerim 😀
Direk dövüşle başlayan filmler bana daima itici gelmiştir. İtici olmayanlarsa sağlam kancaya sahip oluyorlar, James Bond filmlerindeki gibi. Goldeneye'da ilk sahnede finalin girişi gösterilip izleyice filme bağlandıktan sonra o aşamaya nasıl gelindiği anlatılıyordu örneğin.
Konu eski türk tarihiyse tek mekanlı çekimi kolay aklıma şu geldi benim,
İki türk elçi komşu devletlerin birinden haber getirirken göl kenarındaki ormanda vb bi yerde mola verirler. Kımız içerlerken sarhoş olurlar ve bazı konularda anlaşmazlığa düşüp kavgaya başlarlar, diğer elçi ölür vs. Bu bazı konular diplomasiyle ilgili falan olabilir. Kız meselesi de eklenerek çatışma kuvvetlendirilebilir. Elçi, devlet büyüğünün huzuruna çıkınca arkadaşını komşu devletin öldürdüğü yalanını söyleyip kellesini kurtarır, ülke savaşa girer vs. 🙂
Finali çekmek prodüksiyon açısından mümkün olmazsa, katil elçi komşu devletin elçilerle gönderdiği mektupta değişiklik yapar ve aynı yalanı söyleyebilir. Böylece mekan sorunu da olmaz. Yinede iki tane at lazım, bu elçileri devlet yürüyerek göndermeyeceğine göre 🙂 Tek planda genelden gösterilerek grenscreen'le çözülebilir belki bu sorun.
ied iki grubu kavga ettirip replikle kurtarmayı bekliyor anladığım kadarıyla 🙂
o zaman gruplar kavgaya tutuşsunlar, tüm figürlerini gösterdikten sonra kavgayı kesip kameraya dönüp konuşsunlar..."şimdi niye kavga ettiğimizin mantıklı bir sebebini bekliyorsunuz değil mi, bir kavganın mantıklı sebebi olduğu nerede görülmüş" deyip kavgaya devam etsinler...onlar kavga ederken ekran kararsın...
ied iki grubu kavga ettirip replikle kurtarmayı bekliyor anladığım kadarıyla 🙂
o zaman gruplar kavgaya tutuşsunlar, tüm figürlerini gösterdikten sonra kavgayı kesip kameraya dönüp konuşsunlar..."şimdi niye kavga ettiğimizin mantıklı bir sebebini bekliyorsunuz değil mi, bir kavganın mantıklı sebebi olduğu nerede görülmüş" deyip kavgaya devam etsinler...onlar kavga ederken ekran kararsın...
Budur 🙂
kamp ateşi yanar ve dumanı tütmektedir. yerde üç beş ölü yatmakta iki adam kıyasıya çarpışıp, kılıçları şakırdamaktadır. bir ağaca güzeller güzeli sultanın kızı bağlıdır. dövüşü hareketli kamerayla takip ederken bu ağacı görürüz. döğüşü takip ederken ağacın arkasına baktığımızda genç parlak bir oğlan prensesin yardımcısıda aynı kalın iple prensesle birlikte bağlı olduğunu görürüz...döğüş şakada şukada devam ederken, repliklerden çetenin sultanın kızını kaçırıp uzaklaşırken onları takip eden baybora'nın sultanın kızını getirene ödül olarak vadedilien kese kese altınları için değilde aşkı için yollara düştüğünü anlarız. "kese kese altınlar umurumda değil, inci dişli, al yanaklım, kiraz dudaklımın, ay yüzlümün kılına dokunanı yaşatmam komam uleeeen..." sonunda çeteden geriye kalan çete liderini'de yerde yatan leşlerin yanına paket eden baybora ağacın yanına gelir. bir kılıç darbesiyle ipi keser. prenses sevinçle baybora'ya atılır. baybora ani bir hareketle kıza feyk atıp ondan kurtulurken kız boşluğa doğru yere düşer. kırıtan kızın yardımcısı ay yüzlü parlak oğlana hamle yapar ve ona sarılıp sevgiyle kucaklaşırlar... baybora genç erkeğin saçlarında elini gezdirir, elinin tersiyle yanağını okşar... oğlan prensesin başındaki tacı alıp, çalımla kendi kafasına geçirir...baybora çevik bir hamleyle atına atlar, atın terkisine'de sevdiceği parlağı alır ve arkada yerden kalkıp öfkeden kuduran prensese aldırmadan yola koyulurlar...geride çakal, kurt uluması duyarız. onlar red kid gibi ufukta kaybolur...
Benim için SAÇMA fikir yoktur, herkesin fikrine saygı duyarım. Sadece bazıları ilgimi çekmeyebilir.
Direk dövüşle başlayan filmler bana daima itici gelmiştir. İtici olmayanlarsa sağlam kancaya sahip oluyorlar, James Bond filmlerindeki gibi. Goldeneye'da ilk sahnede finalin girişi gösterilip izleyice filme bağlandıktan sonra o aşamaya nasıl gelindiği anlatılıyordu örneğin.
Konu eski türk tarihiyse tek mekanlı çekimi kolay aklıma şu geldi benim,
İki türk elçi komşu devletlerin birinden haber getirirken göl kenarındaki ormanda vb bi yerde mola verirler. Kımız içerlerken sarhoş olurlar ve bazı konularda anlaşmazlığa düşüp kavgaya başlarlar, diğer elçi ölür vs. Bu bazı konular diplomasiyle ilgili falan olabilir. Kız meselesi de eklenerek çatışma kuvvetlendirilebilir. Elçi, devlet büyüğünün huzuruna çıkınca arkadaşını komşu devletin öldürdüğü yalanını söyleyip kellesini kurtarır, ülke savaşa girer vs. 🙂
Finali çekmek prodüksiyon açısından mümkün olmazsa, katil elçi komşu devletin elçilerle gönderdiği mektupta değişiklik yapar ve aynı yalanı söyleyebilir. Böylece mekan sorunu da olmaz. Yinede iki tane at lazım, bu elçileri devlet yürüyerek göndermeyeceğine göre 🙂 Tek planda genelden gösterilerek grenscreen'le çözülebilir belki bu sorun.
valla çok iyi hocam 🙂
diğer yorumlar içinde şöyle söyleyim replikle işi bitirmek değil tam tersi çok az replikten bahsetmiştim...
ayrıca morpheusun dediği şu başta sonu gösterme olayıda burada çok iyi gider diye düşündüm... morpheus başlığımı ciddiye alıp bu şekilde bir katkı yaptığın için çok teşekkür ederim ben bunun orasından burasından ufak tefek kısmalarla çekimi mümkün halini senaryolaştırıp sana gönderiyim sende onay verirsen bu fikrini filme dökelim?
İZLEMEK İSTEDİĞİ FİLMİ YÖNETMEYİ BEKLEYEN BİR YÖNETMEN
ied iki grubu kavga ettirip replikle kurtarmayı bekliyor anladığım kadarıyla 🙂
o zaman gruplar kavgaya tutuşsunlar, tüm figürlerini gösterdikten sonra kavgayı kesip kameraya dönüp konuşsunlar..."şimdi niye kavga ettiğimizin mantıklı bir sebebini bekliyorsunuz değil mi, bir kavganın mantıklı sebebi olduğu nerede görülmüş" deyip kavgaya devam etsinler...onlar kavga ederken ekran kararsın...
Hatta filmin sonunda şu mesajda verilebilir.
Sevgi İnsanlığın, Şiddet Hayvanlığın Kanunudur.”
- Mahatma Ghandi
“Ne Diyon Lan Sibop”
- Rize'li Maganda Hayri”
Deccal, gördüm seni sobe.
Direk dövüşle başlayan filmler bana daima itici gelmiştir. İtici olmayanlarsa sağlam kancaya sahip oluyorlar, James Bond filmlerindeki gibi. Goldeneye'da ilk sahnede finalin girişi gösterilip izleyice filme bağlandıktan sonra o aşamaya nasıl gelindiği anlatılıyordu örneğin.
Konu eski türk tarihiyse tek mekanlı çekimi kolay aklıma şu geldi benim,
İki türk elçi komşu devletlerin birinden haber getirirken göl kenarındaki ormanda vb bi yerde mola verirler. Kımız içerlerken sarhoş olurlar ve bazı konularda anlaşmazlığa düşüp kavgaya başlarlar, diğer elçi ölür vs. Bu bazı konular diplomasiyle ilgili falan olabilir. Kız meselesi de eklenerek çatışma kuvvetlendirilebilir. Elçi, devlet büyüğünün huzuruna çıkınca arkadaşını komşu devletin öldürdüğü yalanını söyleyip kellesini kurtarır, ülke savaşa girer vs. 🙂
Finali çekmek prodüksiyon açısından mümkün olmazsa, katil elçi komşu devletin elçilerle gönderdiği mektupta değişiklik yapar ve aynı yalanı söyleyebilir. Böylece mekan sorunu da olmaz. Yinede iki tane at lazım, bu elçileri devlet yürüyerek göndermeyeceğine göre 🙂 Tek planda genelden gösterilerek grenscreen'le çözülebilir belki bu sorun.
valla çok iyi hocam 🙂
diğer yorumlar içinde şöyle söyleyim replikle işi bitirmek değil tam tersi çok az replikten bahsetmiştim...
ayrıca morpheusun dediği şu başta sonu gösterme olayıda burada çok iyi gider diye düşündüm... morpheus başlığımı ciddiye alıp bu şekilde bir katkı yaptığın için çok teşekkür ederim ben bunun orasından burasından ufak tefek kısmalarla çekimi mümkün halini senaryolaştırıp sana gönderiyim sende onay verirsen bu fikrini filme dökelim?
Rica ederim. Estf ne onayı. Elimden geldiğince yardım ederim tabi ki.