Akvaryum içerisinde ölümü bekleyen balıklar, kafesinde sessizce yemini gagalayan kanarya, masada vazo içerisinde muhafaza edilen, solmaya başlamış olan çiçekler üzerindeki güneş ışığı ağır ağır etkisini kaybediyordu. Camda oturan yeni uykudan uyanmış siyah kedi, bir yandan yüzünü yıkıyor, biryandan gülümseyerek, yolda gelip geçen insanları itinayla inceliyordu. Yolda süratle yürümekte olan insanlar hava kararmadan evlerine ulaşmanın telaşı içerisindeydiler. Şehir içi taşıma araçları tıka basa dolmuş, sokaklarda adeta insan seli akıyordu. Bu kalabalık insan seline karışmış olan satıcılar, mallarını satarak evlerine ekmek parası götürebilmek için didinip duruyorlardı.

" Abi, abicim, mendil sadece 50 kuruş abi.! "

" Sağol, cebimde var. Şu anda ihtiyacım yok. "

" Abi, ilerde lazım olur, sadece 50 kuruş abi, yengeye lazım olur belki ? "

" İstemiyorum kardeşim, işim gücüm var çekil git ! "

" Abi, çok kalitelidir benim mendilerim. Bir kere sümüklerimizi silerken asla burnumuzu tahriş etmez ! Bitmedi abi, 1 adet mendille 5 kere burnumuzu temizleyebiliyoruz. Mendillerimin özelliği bunlarla bitmiyor, ayrıca mendillerim 3 katlı ve sadece 25 kuruş abi ! "

" İstemiyorum, arkadaş defol git yahu ! "

Müşterisi tarafından yol kenarına iteklenen satıcı, bu adama malını satamayacağını anlayınca gözünü yoldan geçenlere çevirdi. Bu kasabanın satıcıları, mallarını satamamaları durumunda ümitsizliğe düşmez, aksine kendilerine olan güvenleri artar, hemen mallarını satabilecekleri birini aramaya başlarlar. Yolda yürümekte olan insanların suratlarındaki ifadeleri dikkatlice inceler, deyim yerindeyse enayi olduğuna kanaat getirdikleri birini görür görmez sakız gibi yapışırlardı. Satıcı, yolda başı önünde, yüzünde yorgun, bitkin, hayattan usanmış bir ifade ile yürümekte olan, genç bir delikanlıyı gözüne kestirip, sessizce kalabalığın arasından süzülerek yanına yanaştı.

" Abi, medil sadece 75 kuruş abi. "

Genç delikanlı duymamazlıktan gelerek yürümeye devam etti. Satıcı elindeki mendilleri genç delikanlıya doğuru uzatarak;

" Abi, mendillerim burnu tahriş etmez, dayanıklı ve bir paket içerisinde tam 10 adet mendil var abi. "

Genç delikanlı güvercini andıran ürkek gözlerini yerden ayırmadan yürüyor, satıcı şahin bakışlarını delikanlının yüzünden bir an olsun ayırmadan ısrarını sürdürüyordu.

" Abi, bu mendilleri başka yerde bu fiyata bulamasın. Bulursan aha şurada bu mendilleri yerim abi..!! "

Satıcının son sözlerini yüksek sesle söylemesi delikanlıyı rahatsız etmişti. Ürkek bakışlarla etrafına bakındı ve bir anda yolda yürüyen insanların kendisine baktıklarını fark etti.

Satıcı bağırarak ;

" Abi, sanin güzel hatırın için, bu kaliteli, burnu tahriş etmeyen, içerisinde 10 adet mendil bulunan pakedi 50 kuruşa bırakıyorum abi..!! " diyerek 1 paket mendili delikanlıya uzattı.

Delikanlının yüzü kızarmış, alnında terler birikmeye başlamış, çevreden duyduğu sesler delikanlıyı daraltmış ve bunaltmıştı.

Bastonuna yaslanarak yürümekte olan ihtiyar bir amca, hiddetle kaldırım taşına balgamlı bir tükürük yapıştırıp;

" İnsanlık ölmüş, insanlık kalmamış bu memlekette yahu...!!!! "

Okuldan dönmekte olan iki talebeden, uzun boylu, kirpi saçlı, kravatı yarıya kadar çözülmüş, takım elbisesinin önü açık olan, yediği kokoreçin paketini buruşturup, top haline getirdikten sonra, yol kenarında küçük ekmek parçasını gagalamakta olan serçeye fırlatıp;

" Bu ülke varya, böyle adamlar yüzünden bu halde kanki....!!! "

Torunuyla alışverişten dönmekte olan beyaz başörtülü nine, soyduğu portakalın kabuklarını kaldırıma atıp;

" Bizim zamanımızda böyle miydi..?!! "

Takım elbiseli, elinde bond tipi çanta bulunan bir beyefendi, azametle ağızındaki sigarayı alıp, kaldırımda haşmetle ezip;

" Yazıklar olsun...!! "

Delikanlı elini sağ cebine sokup 50 kuruş çıkarttı ve satıcıya uzattı. Satıcı, gülümsayerek parayı alıp bir paket mendili delikanlıya verdikten sonra uzaklaştı. Delikanlı, olduğu yerde elindeki mendil paketini bir süre inceleyip, cebindeki diğer mendilin yanına koyduktan sonra, kalabalığın içinde kayboldu.

2006