Forum

KÖPRÜ

7 Gönderi
6 Üyeler
0 Reactions
2,582 Görüntüleme
(@mordevrim)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Öncelikle söylemeliyim ki bu bir üçlemenin ilk parçası. Bir "intihar üçlemesi" yazıyorum.Köprü-Çatı ve Ray. İlk film olan "köprü"yü yazdım fakat yazdıktan sonra bunun bir uzun metraj olabileceğini de farkettim ve ona göre bir uzun metraj sinopsisi yazdım. Fakat kısa film olarak da çekilebilir bir yapısı var. Uzun metraj halini bir şirkete gönderdim, cevap bekliyorum. Burada sadece kısa hali var. Yine benim tarzım olarak çok diyalog barındırsa da yorumlarınızı bekliyorum.

SAHNE 1 KÖPRÜ/DIŞ/GECE SALİH/ADAM

Salih (18-24 yaşlarında) bir köprünün parmaklıklarının dış tarafına oturmuş ve aşağıya bakmaktadır. Üzerinde gayet temiz ve yeni elbiseler vardır. Arada bir elleriyle parmaklığa tutunup ileriye doğru yaylanıp geri dönmektedir. Bir ayak sesi yaklaşır. Salih bakmaz.

ADAM: Oldukça yüksek değil mi? (40-50 yaşları arasındadır)

SALİH: ...

ADAM: (ölçer gibi yapar) hmm, baya yüksek.

SALİH: (şöyle bir adama bakar) ...

ADAM: Bu yükseklikten atlanırsa denizin toprak etkisi yapacağını okumuştum bir yerlerde.

SALİH: (ilgisini çeker) Toprak mı?

ADAM: Evet. Aşağısı yaklaşık 50 metre. Beton etkisi 75 metreden sonra başlıyor. İlk 10 metreye jöle etkisi, 10-25 metre arasına hamur etkisi, 25-50 arasına ise somun ekmek etkisi deniyor.

SALİH: (istemsiz gülümser)

ADAM: İnanmıyorsun sanırım. (güler) Eh, ben de inanmıyorum. Zaten akademik bir dergi değildi okuduğum şey. Posta gazetesinin arka kapağı bile olabilir.

SALİH: (Önce güler, sonra ciddileşir.) Eğlendiğinin farkındayım ama lütfen, biraz yalnız kalmam gerekiyor.

ADAM: (ciddi) Benim de. Gitmeni rica etsem.

SALİH: (bir süre adama bakar) Sen bilirsin. (önüne bakar) Nasıl olsa birazdan yalnız kalacaksın.

ADAM: Tamam. Ben beklerim.

SALİH: (kızgın) Neden yapıyorsun bunu?

ADAM: Sen neden yapıyorsun?

SALİH: Neyi?

ADAM: Şu an yaptığın şeyi. Az sonra yapmayı düşündüğün şeyi.

SALİH: Gerçekten ilgilendiriyor mu seni? Köprüden geçiyordun, beni gördün ve eğlence olsun diye durup yanıma geldin. Eğlenmek değil mi tüm derdin?

ADAM: Mutsuzluktan mı yapıyorsun bunu?

SALİH: Hah, şimdi oldu, şimdi de egonu tatmin edebilmek için birini kurtarmanın vereceği hazzı istiyorsun.

ADAM: (bir süre Salih’e bakar) Seni mutlu edebilirim.

SALİH: (önce susar, ardından kahkahayı patlatır) hahahaha.. Bak inan bu hiç aklıma gelmezdi. Oysa dışarıdan bakınca gayet sağlam birine benziyorsun.

ADAM: Hayır, öyle değil. Seni gerçekten mutlu edebilirim.

SALİH: (eğleniyor görünüyordur) İstersen tırabzanların üstüne çıkıp lambada dansı yapalım ha? Ne dersin? Hem adrenalin hem zevk. (güler)

ADAM: (güler) Bak, buna başladım bile.

SALİH: Neye? Flörte mi?

ADAM: Hayır, seni mutlu etmeye. Şu an biraz önce yapmak istediğin şeyi yapmakta daha çok zorlanacaksın. Çünkü bir anlığına da olsa mutlu oldun.

SALİH: Gelip 2 dakika konuştun diye vazgeçecek değilim.

ADAM: Tamam, bekliyorum.

SALİH: (bir süre aşağıya bakar, sonra adama döner) Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum.

ADAM: Kısaca söylüyorum işte, sana mutluluk vaat ediyorum. Hem de böyle bir anlığına değil, tümden bir mutluluk.

SALİH: Peki neden yapıyorsun bunu? Derdin ne?

ADAM: Kendimce nedenlerim var. Hem bunu bedavaya yapmıyorum, karşılığında senden birkaç şey isteyeceğim.

SALİH: (güler) Şimdi ben anlamıştım diyeceğim, sense öyle değil diyeceksin.

ADAM: Evet, öyle değil. Senden isteyeceğim şeyler maddi şeyler değil, öyle şeyler de değil. Ama sana vereceğim şeyler arasında maddi şeyler de var.

SALİH: (Önce aşağıya bakar, omuzlarını kaldırıp indirir ve parmaklıkların üstüne oturur) Şimdi merak etmeye başladım işte.

ADAM: Hiç uzatmadan konuya giriyorum, zaten çok uzattık.Bu köprüde nöbet tutmanı istiyorum. Her gece saat 12’den sabaha kadar. Aylık 1000 ytl alacaksın bunun için.

SALİH: Ne nöbeti? Ne için?

ADAM: İntihar edenleri engellemen için.

SALİH: Hala anlamıyorum.

ADAM: Bak. Bu benim iyilik yöntemim. Aslında pek benim sayılmaz ama şimdilik öyle diyelim. Dünyada her 3 saniyede 1 kişi intihar ediyor ve her 40 saniyede 1 kişi intihar yüzünden ölüyor. Bunu engellemede hiç değilse biraz katkım olsun.

SALİH: Peki sana ne ki? Bir nevi misyonerlik faaliyeti içinde değilsin di mi?

ADAM: Hem evet hem hayır. Hiçbir dine inanmıyorum. İnandığım tek şey hayat. Ben hayatın misyonerliğini yapıyorum.

SALİH: Yani benden istediğin şey sadece burada nöbet tutmam ve intihar edenleri engellemeye çalışmam.

ADAM: Hayır. Bu kadar basit değil. Engellediğin insanları da misyoner yapman gerekiyor. Her misyoner yaptığın kişi için fazladan 1000 ytl alacaksın. Ve misyoner yaptığın kişi sayısı 5’i bulduğunda bir üst seviyeye geçeceksin, maaşın da 2000 ytl’ye çıkacak. Yani 2. seviye olacaksın.

SALİH: Bir nevi saadet zinciri gibi.

ADAM: Aynen. Eğer misyoner yaptığın 5 kişi de kendi ağlarını geliştirirlerse senin altındakilerin misyoner yaptığı kişiler maaşına 200 ytl olarak yansıyacak.

SALİH: (Gülümser) yani ben 5 kişi bulduğumda maaşım 2000 ytl olacak. Sonra onların bulduğu her kişi için aylık 200 ytl daha alacağım.

ADAM: Evet. Eğer 5 kişiyi bulursan köprüdeki görevin sona erecek ve sadece denetleyici olacaksın. Aynen benim gibi.

SALİH: Asıl patron sen değil misin?

ADAM: Hayır. Ben de sadece bir misyonerim. Aylık gelirim şu an 50 milyarın üstünde.

SALİH: Peki asıl patron kim.

ADAM: Bir kuruluş bu. Bir vakıf.

SALİH: Daha önce hiç duymamıştım böyle bir şeyi.

ADAM: Zaten duymaman gerekiyor. Eğer duysaydın sırf para için intihar etmeye çalışıyor gibi görünebilirdin. Ki bir çok insan da bunu yapar.

SALİH: Peki ben nasıl anlayacağım intihar etmeye çalışanların bu oluşumu duyup para için bunu yapmadıklarını.

ADAM: Görevinin zorluğu da o işte. Gerçekten umutsuz insanları tanıman gerekiyor. Ve güvenmediğin kişilere bu oluşumdan bahsetmemen gerekiyor. Sadece kurtarabilirsin de, oluşuma katmana gerek yok.

SALİH: Sen nereden bildin ki benim umutsuz olduğumu ve nasıl güvendin bana. Gördüğün gibi 5 dakikada vazgeçtim ölmekten. Belki de bunu para için yaptım, biliyordum oluşumunuzu.

ADAM: Umut zaten 5 dakikada gelen bir şeydir. Eğer ölmekte ısrar etseydin o zaman oyun yaptığını düşünürdüm. Sen ölmeyi kafana koymuşsun ama bir deneyelim, bakalım ne olacak sorusu ve umudu yüzünden, kaybedecek bir şeyinin olmaması yüzünden kabul ettin teklifimi. Gerçekten ölmeyi kafana koyduğun için. Bana oyun yapmadın, oynamadın.

SALİH: Tüm yaptıkların sanki beni ölümden vazgeçirmek için bir oyunmuş gibi geliyor. Yeni nesil polislerden değilsin di mi? Genellikle çoğu, iş olmadığı için polisliğe girmiş sosyoloji mezunlarından oluyor.

ADAM: (Güler) Eh, bana da bir nevi sosyolog diyebilirsin ama ne sosyoloji okudum ne de polisim. Ve aslına bakarsan öyle, bu bir oyun. Ama seni ölümden vazgeçirmek için değil. İstersen sonra yine buraya gelip kaldığın yerden devam edebilirsin.

SALİH: (Sessizdir)

ADAM: Kabul ediyor musun? Yapacağın şey karşılığında sana mutluluğu vaat ediyorum. Aslında daha doğrusu yapacağın şey sana mutluluk vaat ediyor.

SALİH: (sadece adama bakar) ....

ADAM: İyi düşün. (susar) Ya da hiç düşünme, kaybedeceğin ne var ki?

SALİH: Eğer olmazsa, yani bahsettiğin şeyi başaramazsam tekrar bugün ki kadar kararlı olamayabilirim.

ADAM: Merak etme, eğer olmazsa bugünkünden daha kararlı olursun. (Salih’e doğru yaklaşır)

SALİH:.....

ADAM: ee? Ne diyorsun? (Salih’i göğsünden aşağıya ittirir gibi yapıp, tutar) Düşşüyodunn tuttum.. hahahaha.

SALİH: (korkmuştur, kızgınlıkla konuşur) Ciddiyetinden şüphe etmeye başladım diyorum. (parmaklıktan iner)

ADAM: (güler) Benimle iş yapacaksan buna alışmak zorundasın. Ciddiyeti hiç sevmem. Hem eğlenmek varken ne gerek var her şeyi bu kadar ciddiye almaya. Hem de bak, ne güzel seni tırabzanlardan aşağıya indirdim.

Adam yürümeye başlayınca Salih de onunla yürümeye başlar.

SALİH: Eğer beni köprüden uzaklaştırmaya çalışıyorsan boşuna uğraşma.

ADAM: Niye buna uğraşayım ki, o parmaklıktan bir kere indirdim seni artık. Oraya tekrar
Çıkışın en azından bir 6 ayı bulur.

Salih şık bir ayak hareketiyle adama çelme takar. Yanana yürürken ayağını biraz yana uzatması yetmiştir. Adam yere kapaklanır.

SALİH: Düşüyordun. Tutamadım. (elleri cebinde gülümser)

ADAM: Seninle iyi anlaşabileceğimizi biliyordum. (güler) Ama yine de işin espri kısmını
bana bırak.

SALİH: Yani kısaca anlaştık demek istiyorum.

Adam kalkar, üzerini temizler.

ADAM: Neyse, çok uzattık. Eğer karar verdiysen görevin şimdi başlıyor. Burada yalnız kalıyorsun ve görevine başlıyorsun.

SALİH: Ne yani, gidiyor musun. İntihar etmekten vazgeçeli henüz 5 dakika oldu. Ya sen gidince umutsuzluğa düşüp tekrar denemeye karar verirsem.

ADAM: İşinin zor kısmı hemen başlıyor işte Salih. Bu bir sınav. Bakalım gerçekten bizimle çalışmaya hazır mısın? Görüşmek üzere. Sabah gün doğarken işin bitecek ve ben geleceğim. Paranı da o zaman alacaksın ve bize katılmış olacaksın. Kolay gelsin.

Adam arkasını döner ve uzaklaşır. Salih bakakalmıştır. Ağzından mırıltılar duyulur.

SALİH: Adımı nereden biliyorsun.

Adam çoktan uzaklaşmış ve görünmez olmuştur. Salih atlamaya çalıştığı yere doğru yürür, parmaklıklara tutunup aşağıya doğru bakar. Sonra dönüp sırtını dayar parmaklıklara. Üşümüştür, kollarını göğsüne kavuşturur. Çömelir, sağa ve sola bakar. İyice yere oturur.

SAHNE 2 KÖPRÜ/DIŞ/GÜN SALİH/POLİSLER

Fade in.

Fade in’le beraber polis telsizlerinin sesi gelmeye başlar. Bir ekip (yani 2 polis) görürüz.

POLİS 1: Ölmüş mü?

POLİS 2: Evet, sanırım soğuktan. Ambulansı çağırdın mı?

POLİS 1: Gelmek üzeredir.

POLİS 2: (ellerini oğuşturup ağzıyla hohlar, ısınmaya çalışıyordur) ben arabaya geçiyorum, dondum.

Salih’in yere çömelmiş, büzüşmüş ve kollarını göğsüne kavuşturduğu halini görürüz. Üzerindeki elbiseler eski püsküdür. Kafası öne eğiktir, saçlarında, dudaklarında ve burnunda kırağılar vardır.

SON

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 29/12/2007 11:16 pm
(@marepictures)
Gönderi: 0
 

Eyüp ben bu adamı bir kaç şeye benzettim;

1.Azrail olarak kabul ettim. ve salihin canını çok güzel bir biçimde aldı.

2.Bu adam ölmek isteyenlerin kendine saygısı olmadıgını ve vaz geçmesi durumunda genede ölmesi için bir komplo kurup , havanın soguk olacagını biliyordu ve onu ölüme terk etti .( bu biraz uçuk oldu 🙂 )

3.şimdilik 3 yok ama senaryo beni çok etkiledi. olaki üçleme yada uzun metraja talip çıkmazsa ben sırtlanmak isterim.

 
Gönderildi : 30/12/2007 12:59 am
(@mobidik)
Gönderi: 0
 

Senaryo çok hoşuma gitti güzel yazılmış..Tebrik ediyorum..Okurken hem gülümsedim hem de sonunu merak ettim..
Yalnız "marepictures" sonunda Salih ölmüyor sanırım..Adam çömelmiş..Çömelmiş bir ölü olabilir mi? Belki olur ama başkası öldü de Salih görevini yapamadı bence..
Orada kafam karıştı gerçekten 🙂
Okurken sardı senaryo,iyi çekilirse çok daha güzel olur..Umarım çekilir..
Kolay gelsin..

Maksadım sana gördüğünü anlatmak değil anlamadığını göstermektir.

 
Gönderildi : 30/12/2007 3:15 am
(@mordevrim)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

yorumlarınız için teşekkürler. Daha fazla eleştiri gelsin ona göre genel bir kritik yapayım dedim ama pek ilgi çekmedi sanırım senaryo. Neyse, uzunu üzerine uğraşıyor, gönderdiğim yerden haber bekliyorum zaten.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 30/12/2007 10:53 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
 

Senaryolar üzerine öyle uzun uzadıya kritikler yapmayı açıkçası çok sevmiyorum. Sonuçta, filme çekilmedikten sonra onlar hakkında sağlıklı laflar edemeyiz. Burada daha önce pek çok senaryo paylaşıldı, onlar hakkında da öyle çok fazla yorumlar gelmedi. Yani bu senin senaryonun şahsına münasır bir şey değil.Burası belki de forumun en inaktif bölümü.

Ben senaryoyu oldukça beğendim.Ustalıkla yazılmış ve gayet sürükleyici diyalogları var.. Ayrıca bunun intihar üçlemesinden birincisi olması da ilgi çekici, güzel fikir..Ayrıca o adamın kim olduğunun ucunu açık bırakıp sanırım seyirciyi düşündürmek istedin.. Ben düşündüm, güzel de oldu ama marepictures gibi birkaç alternatifim var elimde, cevap da vermemissin ona, bu tabi ki senin tercihin,sanırım böyle bir uslubu seviyorsun..Neyse çok başarılar dilerim..

 
Gönderildi : 30/12/2007 11:48 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Ben de okudum senaryoyu. Önce şunu söyliyeyim birkaç yerde belirttim zaten, çok konuşma içeren senaryolar pek ilgimi çekmiyor. Çekildikten sonra çok daha anlam kazanıyor senaryo benim için.

Onun dışında fikir iyi. Hoşuma gitti. Sonuyla ilgili birkaç teoriye sahibim. Böyle düşündürten senaryolar iyi oluyor.

Sadece senin "süpriz sever" birisi olduğunu bilmemden mi kaynaklı bilmiyorum ama senaryoyu hep "ha geldi ha gelecek" şeklinde okudum. Bu da biraz sıkıyor. Ne olacaksa olsun havası yaratıyor. Bir çeşit testere filmi gibi. Sonundaki süprizi bekliyorsun. Ama tabi tarzını bilmeyenler için ilgi çekici olacaktır.

Seviyorum genel olarak senaryolarını. Çok senaryo okuma taraftarı değilim ama senin senaryon olduğunu görünce okudum.

 
Gönderildi : 31/12/2007 1:32 am
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

Benim hoşuma gitti eline sağlık Eyüp, güzel bir atmosfer ile kibritçi kızvarı bir film çıkabilir diye düşünüyorum;)

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 14/01/2008 3:22 am
Paylaş: